18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EKİM 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA i l U J \ [email protected] 15 'Fantasia 2000', 1200Jdşilik çizer ekibinin dokuz yıllık çalışmasıyla oluşturulmuş Disney'in düşügerçekokhı• Parçalan James Levine yönetiminde Chichago Senfoni Orkestrası yorumlamış. Itzhak Perlman, Steve Martin, Bette Midler, Quincy Jones, Mel Gibson, Angela Lainsburg gibi isimler seslendirme ve müziklerde filme katkıda bulunmuşlar. CUMHUR CANBAZOĞLU Yenı sinema sezonu, uzun metrajh çizgı film tutkunlan ıçin tam bır hazi- ne. Yü boyunca art arda 10'a yakın çız- gı fılm izleyecek seyirci bu renklı prog- rama Jun FaJkenstein'ın Kaplan Ti- ger'ıyla (The Tigger Movie) başladı; bugünden itibaren de Disney ın en ıd- dialı çahşması Fantasia 2000'ı bulacak sınemalarda. Fantasia 2000, çizgi filmle klasik müzik birlikteliğinin en görkemlı ör- neklerinden biri kabul edilmiş olan 1940 tanhli Disney'in klasikleşmiş Fantasia'sının yeni versiyonu. Yedi ye- nibölûmvaryenıfılmde.bırde 1937'de çızılmiş ve bilgisayarla elden geçırıl- miş, Mikı Farelı bölüm TheSorcerer's Aprentice. Batı basınmın "Konser-fibngeridön- dü" diye tatumğı Fantasia 2000'in ıl- gmç öyküsüyle başlayalım; Walt Dıs,- ney, 60 yıl önce Fantasia'yı planJarken zamanla, takvimle ilgıli izler taşıma- yacak. eklemelerle repertuvan sürek- li yerulenebılecek, değiştirilebilecek bir çızgi-müzikal oluşturmayı düşün- müş ve kendisinin ölümünden 10,20, 30 yıl sonra filmin yeni bölümlerle geliştirilebıleceği üzerine sav lar ge- liştırmiş. Ancak elli yıl boyunca Disney'in bu düşünü gerçekleştirecek şekilde adım- Klasik Disney çizgisiyle bügisayardan çıkan tipler arasmdaki değisimi yansıtan fihni ceşhü yönetmenler çekmiş» lar atılamamış; ta ki torun Roy Dis- ney'in şirkette başkan yardımcıhğına yükselmesine dek. Geç de olsa zaman Walt Disney'ı haklı çıkardı ve Roy Disney, uzun met- rajh çizgi film bölümünün de başına geçince bu proje üzennde çalışmaya başladı. Ilk hedefı, her yıl Fantasia'dan bir bö- lûmü çıkanp yerine yeni bir bölüm ila- ve etmekti. Ancak gerçekleştireme- yince yepyeni bır film düşünmeye baş- ladı ve 1991 'de Güzel ve Çirkta' ın ba- şansından sonra yenı kuşak çizerlenn Fantasıa'nın agıruğını kaldırabilecek düzeye geldiklerine karar verip bir de- vam fılmının projesıni başlattı. Dokuz yıllık araştırma, çalışma, de- ney ve 1200 kışilık çizer ekibinin ça- basından sonra fılm ortaya çıktı. 17 Aralık 1999'da New York Carne- gıe Hall'da dûnya prömiyeri yapılan Fantasia, ABD'de görüntünün on kat fazla büyüdüğü Imax salorüannda ve normal projeksiyonlu sinemalarda gös- terıldikten sonra 2000 Eylülü'nûn ba- şında Avrupa'ya geldi; bugün de Tür- kiye'de 35 mm'likkopyalanylagöste- rime girdi. öykü kısaca böyle, gelelim teknik özelİiklere... Filmdekı bölümleri çeşıt- li yönetmenler paylaşmış ama süper- vizör yönetmen olarak lıstede Hendel Butoy gözûküyor. 1990'da The Resa- uers Down Under'ı yapıp büyük ba- şan kazanan Butoy, fîlrnın genelinden de sonımlu kıhnmış. Yüzlerce parça arasından seçilen kompozisyonlan da James Levine yö- netimindeki Chichago Senfoni Orkest- rası yorumlamış. Aynca Itzhak Ferl- man. Steve Martin, Bette Midler, Qu- inc>- Jones, James Earl Jones, Angela Lainsburg, Mel Gibsongibi isimler de gerek seslendinnede gerekse müzik- lerde bu kadroya yardımcı olmuşlar... Fantasia 2000, iki yüzyü arasmda- ki farkı, klasik Disney çizgisiyle bil- gisayardan çıkan tipler arasmdaki de- ğişimi tüm çarpıcılıgıyla ortaya koyu- yor. Hangisi daha kalitelı diye sorula- cak olursa Miki Fareli eski bölüm, tek- nolojinin ağır bastığı yeni bölümlerin yanında çok çok önde. Dolayısıyla başyapıtın yeni versiyonu, Rhapsody in Blue ve Hayvanlann Dansı bölüm- lerinin dışında geleneği bo23nayarak bi- rincinin düzeyini aşamıyor. Çizgi fılm diye yapıta çocuk fılmi etiketi yapıştınlması doğru değil; se- yirci yelpazesı çok geniş. Bizce en önemli yanlanndan biri, çocuklar ıçin zor ve sıkıcı olabilecek klasik müzık parçalannı görüntü yar- dımıyla onlann kulaklanna sokması ve sevimli hale getirmesi... Filmin bölümleri ise şöyle sıralanı- yor: • Nevv age bakışlı fazla soğuk kal- mış Beethoven'in 5. Senfonisi (Yön: PûoteHunt) • Buzlann arasına sıkışmış yavru balinanın öyküsünü Ottorino Resping- hi'nin müziğıyle veren Pınes Of Ro- me - Roma Çarrüan (Yön: Hendel Bu- toy). • George Gershwin'in ünlü Rhap- sody in Blue'sunun eşliğinde Hal Hal- field'ın çizgılerine özenılerek 'gölge- siz' çizilmiş bölüm (Yön: Eric Gold- berg). • Şostakoviç'ın 2. piyano konçerto- su Allegro, Op. 102 eşliğinde Ander- sen'in masalından etkilenmiş Teneke Asker (Yön: Hendel Butoy). • Hayvanlann çok çarpıcı çizildiği ve popüler renklerle bezenmiş kahra- manlarla şekıllenen CamiDeSaint-Sa- ens'ın Hayvanlar Karnavalı (Yön: Eric Goldberg). • Panl Dukas'ın müziğiyle ölüm ve doğuş temalan üzerine kurulmuş The Sorcherer's Aprentice (Yön: JamesAJ- gw). • Edward Elgar'ın sonsuz aşkı öz- lemi üzerine Pomp and The Circums- tances-Marches 1, 2, 3 and 4 (Yön: Francis Gleboss) • Igor Stravinski'nin müziğiyle vol- kana karşı koyan geyikle orman cini- nin öyküsü Firebird Suiti-1919 (Yön: Gaetan and Brizzi). İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK ' Vur Emrfni tarbşmak... Yemen'in başkenti Sana'daAmerikan kar- şıtı protesto gösterileri yapılmaktadır. Gös- terilerin uzaması ve saldırganlaşması üzeri- ne "GüvenBğı artörmak ve gerekirse büyü- kelçi ve ailesini kurtarmak" göreviyle bır ^Acil kurtarma Tnni" gönderilir. Tım, de- niz piyadelerinin bu iş içın eğıtılmış subay "ve askerlerinden oluşmuştur; başlannda da Vîetnam'da, Körfez'de görev yapmış başa- nh bir savaş kahramanı olan albay vardır. ' HelikopterlerinSana'yaulaşıpdabüyükel- çihğın üzerine inmeleri sırasında yaşananlar, olaylarm sanıldığından daha kötü boyutlara ulaştığını gösterir. Göstenciler adım adun büyükelçiliğe yaklaşmakta, taş yağmuruna tuttuklan binaya girmek için zor kullanmak- tadırlar. Çevrede mevzilenmiş nişancüar bü- yükelçilik binasına kurşun yağdırmaktadır- lar. Ateş altında görev yapan albay, paniğe uğramış büyükelçiyı sakınleştırmeye çahşır. Büyükelçi hemen binayı terk etmek ıstemek- tedir. Bu arada ekibmdenüç erin vurulduğu- nu gören albay, kalabalık ıçınden ateş edil- diğini görür, o anda ani bir karar vererek "vur emri"ni iletir. Emri alanyüzbaşırun bir anlık çekingenliğinden sonra göstenciler üzerine düzenli birateş açıbr, 83 Yemenli ora- daölür. Olay dünya kamuoyunda bomba gibi pat- lar, Amenkan Dışişleri telaşlarur. Bu durum- da ya kurtanna ekibinin komutanı suçlana- rak Amerika kurtulacaktır ya da Amerikan dış politikası büyük bir prestıj kaybına uğ- rayacaktır. Ulusal güvenUk danışmanı, kur- tarma ekibinin komutanı olan albayın harcan- masına karar verir. Bunu yapabilmek için de göstenciler arasından ateş edildıginı göste- ren video kaydını gizler, büyükelçiyi tehdit ederek albay aleyhıne ifade vermesini sağ- lar. Böylece albay, "banşj boznıak, verilen emirterin dışıııa çıkmak, süahsız shüfere ateş açürarakcinayetişlenıek'" suçlanndan savaş mahkemesine çıkanlır. Albay da Vietnam'da hayatını kurtardığı bir subay avukatın ken- disini savunmasmı ister. Film, izleyicileri de ikilemler karşısmda bırakmaktadır. Albay bu koşullarda "yur emri"ni vermekte haklı mıdır. yoksa ülkesinin dünya kamuoyu kar- şısındakı prestijini düşüncesizlıkle zedelemiş midir? Kendi emrindekileri korumak iste- yen bir komutan mı korunmahdır, yoksa ül- kenin politik çıkarlan mı? Film, bu ikilem- leri tartışıyor, izleyenlere de taröştınyor. Her iki olasılığın sonucunda da Amerika kaza- nıyor gibi görünüyor ama görüntüler izleyen- lere Irakia yapdarl Körfez Savaşı'nı, bugün- lerin Filistin olaylannı düşündürüyor. Fil- min sözünü albay Terry Cbilders (Samuel L. Jackson) söylüyor: "Eğer bu durumda suç- lubulunursamsonotuzyıküryaptıklannun hepasuçtur." Doğru birsöz. tzîeyici de film- den akhna takılan bir sonryla çıkıyor. "Üç Amerikahya karşı 83 YemenH. Bir Amerika- lı kaç Yemenli ediyor?." ••• Çarpıci aksryon sahneieriyie başlayan film, karakterlerin öne çıktığı sahnelerle sürüyor. Rol dağrtrmı çok iyi, siyah-beyaz dengesi de sağlanmış, Amerika'nın gücü her sahne- de görülüyor. Kabaran savaşçı duygularla insancıf yakiaşımlann terazisi ise izleyiciye bırakılmiş. ÇatpKaaksövDsahnekrininbııhmdDğuve karakterkrin öne çıktığı 'Vur Emri'ni VVilliam Friedkin yönetiyor. YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR.... YENİ BASLA YANLAR £astwood, yönetmenüğini yapüğı "Uza> Kovboybn'nda başrokk. space Cowboys / Uzay Kovboyları d n t Easrwood'un yönetmenliğini yap- tığı filmde başrolleri Clint Eastvraod, TonunyLeeJones,Donald Sutberiand, Ja- mes Garner, Marcia Gay Harden, Loren Dean, CourmeyB.Vance,James Cromwefl ve W illiam Devane paylaşıyor. 1958 yüındaHava Kuvveüeri'nin en iyi pilotlanndan oluşan Daedalus takımı, uzaydaki ilk Amerikalılar olma gururu- nu yaşayacaklardı. NASA'nın Hava Kuv- vetleri'nin dış atmosferik testlerinden Da- edalus takımını geri çekmesiyle bu büyük onur bir şempanzeye kabnıştır. Takım kı- zağa çekilmiştir ama uzaya yolculuk ha- yalleri hiç öunemiştir. Yaklaşık kırk yıl sonra bugün, Rus uy- dusu Dcon'da meydana gelen bir anza, Rus yetkilılerin bildirdiğine göre ülkede- ki iletişimin felç olmasma neden olacak- tır. NASA yetkilisi Bob Gerson'un (Ja- mes Cromwell) aradığı yardım hiç bek- lemediği bir yerden gelecektir. Rus uy- dusu Ikon'un kontrol sistemleri, eski Amerikan uydusu Skylab'in sistemleri- ne benzemektedir. Buna göre Skylab'in tasanmcısı Dcon'u tamir edebilecektir. Emekli Frank Corvın (Chnt Easrvvood) bu işi yapabilecek hayatta kahnış tek insan- dır. Bu görevi kabul etmesinin tek şartı da güvendiği ekiple çahşmasıdır. Duvar Yümaz Gûney'in yönettiği ve senar- yosunu yazdıgı füm 1983 yıh yapımı. 'Duvar', 1976 yüında AnkaraCezaevi'nde çocuk koğuşunun pencere, cam, soba, odun, doktor, bit ilacı, yatak, günde iki ekmek ıle gardiyanlann kötü davranışla- nnm son buhnası talepleriyle gerçekleş- ördiklen isyan üzerine senaryolaştınldı ve çekildi. Aym tarihte Ankara Ceza- evi'nde siyasi koğuşta bulunan Yümaz Gü- ney, çocuklann isyanuıa destek verereTc olayın kamuoyuna duyunümasmı sağla- dı ve bu nedenle Kayseri Cezaevi'ne sür- gün edıldı. Güney, ardındanbu isyanı ko- nu alan 'Soba, Pencere Camı ve İki Ek- mekİstiyoruz' admda bir roman yazarak 1977 yüında yayımladı. 1981 yüında yurt- dışına çüanak zorunda kalan Güney, bu olaydan ve romandan yola çücarak 'Du- var' filminin senaryosunu hazu-ladı ve 1983 yüında çekimini gerçekleştirdi. Fransa'nın kuzeyinde Pont St. Maxen- ce kasabasındaki eski bir manasürda çe- kimleri yapılan fümde, dekorlann yapıl- masına, gardiyan-jandarma rollerden set işçilerine kadar çahşarüann tümü sür- günde siyasi mülteci olarak çeşitli Avru- pa ülkelerinde bulunuyorlardı ve yakla- şık 1500 kişi fümin çekim aşamasında rol ve görev aldı. Fümin, Türkiye sinemasından iki (Tun- cel Kurtizve Ayşe Emel Mesçi) kişi dışm- da tüm oyunculan amatör. Çocuk oyun- culann hemen hemen hepsi Avrupa'mn çeşitli ülkelerindeki 'biorimkahvehane- leri'nden ve sokaklardan toplandı. Yümaz Gûney'in yönettiği 'Duvar' çekümesinden 17 yıl sonra ülkemizde gösterimde. KEDt GOZU VECDİ SAYAR Hakkâriii Gençler Sesleniyor Bugünlük köşemi Hakkârili gençlere bırakıyorum. "Istanbul-Hakkâri Sanat Buluşmasrna ilişkin iz- lenimlerimi haftaya bırakarak. • • • "Toplumsal banşın ülkeye hâkim olması, kültü- rel etkinliklerin önem kazanması, kanıksanan, alı- şılmış olumsuz ortamın ortadan kalkmasını sağ- lamanın en önemli silahıdır. Bu etkinliklerin de- vamlı hale getırilmesi bu oluşturulmak istenen köp- rünün banş ve kardeşJik köprüsü olmasını diler, sa- natın bu köprünün harcı olmasını temenni ederiz. Bu çalışmalann ilimızde düzenlenmesi, bizim yıllardırözleminı çektığimiz, kuımak için binbirzor- luklara katlandığımız, ancak bir türiü kuramadığı- mız, Hakkâri'nin en çok ihtiyaç duyduğu, Hakkâ- rili gençleri kumar ve diğer arriamsız, basit uğraş- lardan vazgeçirip onları, kültürel, bilimsel, sanat- sal ve folklorik çalışmalara yöneltecek bir kültür mer- kezi kurma düşüncemizi yeniden canlandırdı. Ay- nı zamanda bir önceki durumlardan farklı olarak kendimize güvenimizi arttırdı. ...Yüzlerce kilometre öteden kalkıp buraya gel- mekle harcadığınız kutsal emeğin değerini biç- mek mümkün değildir. Bu davranışınızın bizim bundan sonraki çalışmalanmızda dayanak nokta- mızı oluşturacağına inanmanızı isteriz. Yine kurul- masını istediğimiz köprünün Istanbul ayağının sar- sılmaz olduğundan da eminiz. Ancak biz, köprü- nün Hakkâri ayağının da aynı şekilde olmasını is- tiyoruz. Bizler, kurmayı duşündüğümüz kültür mer- kezinin bunun sembolü olacağına inanıyoruz. ...Kültürel zenginliğine rağmen kapalı bir kutu- yu andıran yöremizin sorunu kültürsüzlük değil; kül- türünü yaşatamama, dile getirememe sorunudur. Bu sorunların kapılannı araladığımızda, karşımıza çeşitli sebepler ortaya çıkmaktadır. Bunlan; des- tekten yoksunluk, ekonomik nedenler, yasal en- geller ve siyasi engeller olarak sıralayabılinz. ll yöneticilenmizden beklediğimız desteği göre- mediğimizi söylememız gerekir. Bu konuda yine Hakkâri'nin önde gelen insanlan, zenginleri, biz- leri kültürel- sanatsal etkinliklere yönelmemizi, bu yönde çaba harcamamızı sağlayacak çalışmala- ra teşvik edici hiçbirdavranışta bulunmadılar. Ken- dimiz bir şeyler yapmak istediğimiz halde, bu ko- nuda destek sunmalannı istediğimizde, bekleme- diğimiz bir ilgisizlikle karşılaştık. Üç-dört yıldan beri kurmayı duşündüğümüz kül- tür merkezini oluşturamamanın nedenleri içinde en önemli neden maddi sıkıntıdır. Defalarca karşılaş- tığımız bazı güzel olaylann, bundan böyle Hakkari için de tekramalabilecegine eminiz. Birçok kez sa- natçılann düzenledikleri gösterilerin, ressamlann açtığı sergilerin, verilen konserlerin ve örneklerini da- ha çok artırabileceğimız etkinliklerden elde edilen gelirierin hemangi bir kuruma, şahsaya da herhan- gi bir vakfa bağışlandığı durumlaria karşılaştık ve "imkanımız olsaydı da bu davranışlan sergiieyen in- santerı gönulden-kutlayabilseydik" dedik. Bugün o imkâna kavuşmakla beraber, bize de daha güzel şeyler yaratmak için imkân yaratılacağına inandık. Bu inancımızın boşuna olmadığını umuyor, bu ko- nuda desteklerinizi bekliyoruz. Yasal engellerden kastımız, kendi anadilimizin üze- rindeki yasaklardır. Bir ülkede farklı dillerin konu- şuluyor olması o ülkenin kültürel zenginliğinin bir ifadesidir. Bu zenginliğin devamını sağlamak, ko- nuşulan dillerin önünde hiçbir yasal engelin olma- ması, aksine bu dillerin gelişmesini yasalaria ga- ranti altına almakla mümkündür. Ancak ne yazık ki bunu mevcut koşullarda Kürt dili için söylemek mümkün değildir. Çünkü her ne kadar Kürtçenin yasak olmadığı savunulsa da, yasak olmayan tek yer evimizdir. Bunun da nedeni yasağı evlerde uy- gulayamamadır. Yoksa Kürtçe yayın yapabilecek bir radyo kuramazsınız, ya da Kürtçe bir dergi çı- karamazsınız. Böylece bu serbestinin hiçbir fonk- siyonu kalmamaktadır. Yine Kürt kültürü üzennde araştırma yapma olanağından mahrumuz. Bu mah- rumiyetin de nedenleri yasal engellere dayanmak- tadır. Ancak biz inanıyoruz kı, bir ülkede farklı kül- türierin var olması, o ülkenin zaranna değildir. Ak- sine bir kültür mozayiğinin, kültürel zenginliğin göstergesidir. Eğer amacımız bir birlik-beraberlik oluşturmaksa, önce kültürel bir biriikteliğin, kay- naşmanın sağlanması gerekmektedir. Bunun için de kültürierin kendilerini ifade edebilmeleri sağlan- malıdır. Kendi tarihimizle ilgili bir kitap ya da dili- mizle yazılmış bir dergi Hakkâri'de yasak iken Is- tanbul'da serbesttir. Oysa daha çok bize hitap eden şeylerdir bunlar. Kültürel çalışmalann kurumsallaşamaması baş- lı başına bir sorundur. Yöremizde kültürümüzü araştıracak, geliştirecek bir merkez veya derneğin kurulması neredeyse imkânsızdtr. imkânsızdır çün- kü öncelikle bürokratik birçok engeli aşmak zorun- dasınız, tabii eğer aşabilirseniz. Daha sonra belki binbir emek harcayıp oluşturduğunuz demek ya da kurum, OHAL'in malum yasalanna dayanılarak, gerekçe gösterilmeden süresiz ya da uzun bir sü- re kapatılabilir... Bu dönemi anlamlı kılmak, yaşanır hale getırmek hepimizin en büyük isteği ve en önemli görevidir. Bizler, başta da belirttiğimiz gibi bahsettiğimiz sorunlardan bazılannı çözebiteceğinize inanıyoruz. Yine, bazılannı çözmenin (belki) sizi aştığını da biliyoruz. Ancak, bahsettiğimiz sorunlanmızı beraberinizdegötürmenizi, kitabınıza makalenize, şarkınıza, türkünüze, şiirinize nakşetmenizi istiyoruz. İstiyoruz ki, sorunlanmız Istanbul'da dillendirilsin. İstiyoruz ki, Ankara'dan duyulsun. İstiyoruz ki, bir dahaki dönüşünüzde Izmir köprüsünün, Yozgat köprüsünün, Trabzon köprüsünün temelleri atılsın. İstiyoruz ki halay, horon ve zeybek bırbirine karışsın." BUGÜN • BABYLON'da saat 23.00'te Fiesta Latina'nm konseri ızlenebilir. (292 73 68) • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZt'nde 10.30-12.00 saatleri arasında Sonya Tannsever ve Niyazi Selçuk'un katüacağı 'Müziğin Rengi' başlüdı atölye çahşması gerçekleşecek. (252 22 56) • CRR'de saat 20.00 de Macar Halk Danslan Topluluğu'nun 'Macar Rapsodisi' gösterisı izlenebihr. (232 98 30) • tTALYAN KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 19.00'da Evren Ekşi (soprano) ile Ehsabetta di Stefano'nun (piyano) konseri izlenebilir. (293 98 48) . .... .- ; •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle