Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20EKİM2000CUMA
VrL ( y O K U Ş İ J i J x olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Bakû-Ce 'da ^feni Aşama
Dr. Fernih DEMİRMEN Serbest Petrol Danı^mam, Houston, Texas (ABD)
B
akû-(Tiflis)-Ceyhan
ham petrol boru hattı
projesi Türkiye, Azer-
bAycan ve Gürcistan
parlamentolarınca ge-
çen mayıs ve hazıran
aylannda onaylanrruştı. Mayıs ayı so-
nunda Bakû'da yapılan toplantıda otu-
za yakın finnanın projeye ilgi göster-
mesine karşın proje için yaşamsal önem
taşıyan finansman konusunda henûz
bir sonuç alınamadı. Bunun nedeni,
petrol şirketlerinin projeye katılım ve
finansman destekkararlannı ABD baş-
kanlık seçimlennden sonraya ertele-
mek istemelen olmuştur. Buna karşın
proje yeni bir aşamaya girmek üzere-
dir.
BOTAŞ, geçen ay boru hattının Tür-
kiye bölümüne ilişkin ön arazi çahşma-
lanru bitirdı ve aynnülı mühendislik hiz-
"metleri için değişik şırketlerden yeter-
lilik ba$vurulannı topladı. SOCAR ve
TPAO'dan gelen güvence ûzerine temel
mühendislik-çevre etkısı etütlerine bu-
günlerde başlanmış olunacak. Zaman
kazanma bakımından yapılan bu giri-
şimler yerinde olmuştur. Ancak bun-
dan sonraki somut gelişmeler finans-
man sorununun çözümüne bağlıdır.
Azerbaycan'da Azeri-Çırak-Güneş-
li sahalannda petrol üretimi yapan AJ-
OC konsorsiyumu üyeleri, SOCAR ve
TPAO dışında, Bakû-Ceyhan'a baş-
langıçtan beri soğuk bakmışlar, onun
ekonomık olmadığını ileri sürmüşler-
dir. ExxonMobü'in genel başkanı Terry
Koonce daha geçenlerde bu türde bir
vurgulama yaptı.
AIOC dışındaki petrol şirketlerinin
tutumu da olumsuz oimuştur. Nitekim
AJOC'ye üye olmayan Chevron şırke-
tinin genel başkan yardımcısı Rkhard
Matzke, eylül ortasında Houston'da
yaptığı bir konuşmada, petrol şirketle-
rinin "pofitik" Bakû-Ceyhan projesi-
ni desteklemekte isteksiz olduklannı
anımsattı.
Ne var ki şirketlerin projenin ekono-
misine yönelik savlan yersizdir. Bunun
nedenlerini, özellikle rezervlerin ye-
terli olduğunu, ancak şirketlerin bu
gerçeği açLklamak istemediklerini, bu
sütunlarda daha önce (Cumhuriyet,
24.8.2000) kaleme almışnm. O yazım-
dan sonra Azerbaycan'da üretime kat-
kıda bulunabilecek ikı yeni (Mişovdağ
ve Kemalettin) petrol sahası daha gün-
deme geldi ve rezervler daha da arttı.
Kazakistan'da yeni keşfedilen dev
Kaşagan sahasının katkısı -proje için
gerekli olmasa bile- projeyi yaönmcı-
lar için daha çekici yapacaktır. (Son
kuyu testlen Kaşagan petrolünün kü-
kürtlü olduğunu gösterdi.) Ancak Ka-
zakistan'ın Bakû-Ceyhan'a ne derece-
ye kadar petrol vereceği henüz bir so-
ru işaretidir. Geçenlerde Başkan CHn-
ton'ın Hazar bölgesi özel temsilcisi
John Wotf, Bakû-Ceyhan'a katkıda bu-
lunması için Kazakistan'a bir çağnda
bulunmuşsa da Kazakistan Başbakan
Yardımcısı Ahmetov bu konuda kesin
bir şey söylemekten çekindi.
Bu nedenle Bakû-Ceyhan'a yaünm
yapacak şirket ve kuruluşlar Kaşagan'a
şimdilik güvenmek istemeyebılirler.
Ekonomik olmasına karşın petrol şir-
ketlerinin Bakû-Ceyhan'a soğuk bakrna-
lannın ardında kâr marjını yûksek tut-
mak istegi olmuştur. Malıyetlen daha dü-
şük ohnası sebebiyle Bakû-Supsa ve
tran rotalan kâr marjlannı yûkseltiyor.
(Bakû-Novorossiskrotası eski çekicili-
ğinı yitirmiş durumda.) Azerbaycan ve
Türkiye'nin sürekli direnmeleri ve
ABD'nin desteği sonucu Bakû-Sup-
sa'nın M
Ana tfcraç Haro" olmayacağı
kesinleşmış gibidir. (ExxonMobil ge-
çen ay yine bu hattan söz etti.)
Bu demektir ki Bakû-Ceyhan'a ra-
kip tek hat, gerçek anlamda îran rota-
sıdır. Bu hat, yüksek kâr sağlama ola-
nağı bakunından şirketlerin tercihidir.
Ne var ki Iran seçeneği ABD'nin
Iran'a uyguladığı ambargo dolayısıy-
la kapalıdır.
Amerikan petrol şirketleri îran seçe-
neğinin açılması için öteden ben çaba
harcadılar. ömeğin Chevron'un Matz-
ke'si, ambargonun kalkma zamanımn
geldığini geçenlerde Londra'da yaptı-
gı bir konuşmada dile getirdi. Bu ça-
balar Îran hükümetiyle yapılan görüş-
melerin artmasıyla son zamanlarda yo-
ğunlaştı. Îran Cumhurbaskanı Hatemi
BM Milenyum Zirvesi içinNew York'a
geldiğinde yaptığı ilk toplantı petrol
şirketlenyle oldu.
Ancak petrol şirketlerinin asıl umu-
du, Cumhuriyetçi Bush-Cheney ikili-
sinin ABD başkanhk seçimlerini kazan-
ması ve ardından Îran ambargosunu
kaldırmasıdır. Bu umudun arkasında
Cheney'in petrol hizmetlerinı yapan
büyük "HaBiburton" şirketinin başın-
dayken Cünton yönetiminin Iran'a yap-
tınm politıkasını eleştirmiş ohnası var-
dır.
AlOC'yi içeren yabancı petrol şir-
ketleri, Îran ambargosunun kalkabile-
ceği hesabıyla Bakû-Ceyhan'ı destek-
leme kararlannı son gûnlere dek Ame-
rikan başkanlık seçimlennden sonra-
ya ertelemeyi tercih ettiler.
Ancak aynı şirketler Bakû-Ceyhan
şanslannı yitirmemek için bu tutumla-
nnı açıkça ortaya koymaktan da çe-
kmdiler. Zaman kazanmak içinbir oya-
lama politikası güdüldü.
Gerçekler böyle görünürken proje
şimdi yeni bir asamaya girmenin ari-
fesinde. Basına yansıyan haberler, Azer-
baycan'm Bakû-Ceyhan'da ödün ver-
meyeceğini ve ABD seçimlerini ve ki-
mi şirketlerin son tutumlannı bekle-
meden biran önce "sponsor" şirketle-
rini saptayıp MEPCO'yu (Ana Ihraç
Hatü Konsorsiyumu'nu) kurmak kara-
nnda olduğunu isaretliyor. MEPCO'nun
kuruluşunun ardından finansman sağ-
lama gınşimleri yapılacak.
Azerbaycan'ın MEPCO ile ilgili ka-
rannı, şırketlerin oyalama politikasına
tutsak olmamak ve projeyi daha fazla
riske sokmamak amacıyla aldığı açık-
nr. Boru hattının yapımı, planlandığı
gibi 2004 yıhnda tamamlanacaksa pro-
jenin daha uzun süre askıda kalması gö-
ze alınamaz.
MEPCO'yu oluşturacak şirketler ara-
smda SOCAR ve TPAO'dan başka bü-
yük bir olasıhkla AIOC üyelennden
BP ve Statoil de olacak. BP, Azerbay-
can 'dan Türkiye'ye doğalgaz dışsanm
projesinin içeriğinde Bakû-Ceyhan'a
olan eski "esnek" tutumunu yumuşat-
mış görünüyor. ExxonMobil ve Luko-
il dışında dığer AIOC üyelerinin de
MEPCO'ya katılmalan bekleniyor.
Ancak MEPCO'nun oluşması fi-
nansman sorununa otomatik çözüm
getirmeyecektir. SOCAR, MEPCO'da
yûzde 50 oranında hisse ahnaktan söz
etmiştir ki bu da fınansmanın en az bir
bölümünün uluslararası kredi kuruluş-
lanndan sağlanması demek olacak.
TPAO da aynı yola başvurmak isteye-
büir. Diğer MEPCO üyeleri ise finans-
manı öz kaynaklanndan sağlama yo-
luna gidebiürler.
Finansman sorununun çözümünde
Türkiye yardımcı olabilir. Bu hedefle
yapılacak girişimlerşunlarolabilir: (a)
Azeri rezervlerinin ekonomik yönden
yeterliliğini Eximbank (ABD, Japon-
ya), OPIC gibi uluslararası kredi ku-
ruluşlanna duyurmak, (b) Projeye yük-
sek dozajda bütçeden katkıda bulun-
mak.
Ikinci şıkka değinirken şunu anım-
samak gerekir ki Bakû-Ceyhan Türki-
ye için stratejik değeri olan bir proje-
dir. Stratejik değer, Ermenı lobisinin
ABD'deki son çırkın gırişımlerinden
sonra daha da artmıştır. Projenin suya
düşmesi, Ermeni diasporasını ve Erme-
mstan'ı sevindirecektir. Projenin ge-
leceğini Türkiye dış etkenlere ıpotek et-
memeh ve yatınma kendisi katkıda bu-
lunmalıdır.
Geçen yıl sonunda batan bankalann
milyarlarca dolarlık zaranm "bütçe-
den" kaparmayı üstlenen hükümet,
Bakû-Ceyhan'a örneğin yanm milyar
dolarlık bir yaünm yapamaz mı?
Açüdama: Gazetenin 24.8.2000 ta-
rihli sayısında çıkan Bakû-Ceyhan'a
iliskin yazımda TPAO'ya yönelik bir
soru ortaya atmıştım. TPAO Genel Mü-
dürü Sayın Osman Demirağ'dan aldı-
ğım bir mektup ıma ettığım kuşkulan
gideriyor. Saym Demirağ, Güney Ha-
zar ve civannda Bakû-Ceyhan'ı besle-
yebilecek yeterlilikte rezerv olduğuna
TPAO'nun da inandığmı, bu inancuu
AIOC ve ülkeler arası çalışma grubu
toplantılannda çok kez vurguladığını
ve proje konusunda çeşitli hükümet
yetkilileriyle tam bir koordinasyon ıçin-
de olduğunu belirtiyor. Mektupta ay-
nca Şah Deniz 2. kuyusunun lokasyo-
nuna ilişkin teknik bilgiler var. Sayın
Demirağ'ın açıklamalanna teşekkür
eder, durumu okuyuculara iletirim.
ARADABtR
CENGİZ ABBASGtL
Göz Boyama
Çalışma Bakanlığı'nın Iş Yasası ile Toplu Iş Sözleş-
mesi Yasası'ndaki değişiklik tasansı büyük gürüt-
tülere neden oldu. Kamuoyuna iş güvencesi ola-
rak sunulan tasannın içeriğine bir bakalım. Tasan,
işverenlere işçi çıkanrken fesih nedenlerinin açık-
ça bikJirilmesi yükümlülüğünü getinyor. Çekişme ha-
linde ise haklılığın ispatını işverene yüklüyor. Bun-
lar, Iş Yasası'ndaki değişiklik önerileri. Toplu Iş Söz-
leşmesi Yasası'ndaki değişiklik önerisi de şöyle: Iş
akdi feshinin sendika üyeliği nedeni ilefeshi halin-
de, bu sava dayanan işçi veya sendikası Çalışma
Bakanlığı'na başvuruda bulunabilecek. Bu başvu-
ru, bakanlığın incelemesi sonucu yargıda da de-
ğeriendirilerek işçinin işe iadesi sonucunu doğu-
racaktır. Işte, iş çevrelerinde fırtınalar yaratan de-
ğişiklik öneriterinin özeti böyle. Şimdi gelelim şu an-
da var olan duruma. Sendikalar Yasası'na bakıldı-
ğında gerek 30 gerekse 31. maddelerde aşağı yu-
kan aynı hükümlerin yer aldığı görülecektir. Bu
maddelerde işçi sendikası temsilcilerine ışe iade ola-
nağı, sendikal nedenle fesih halinde ise sendikalı
jşçjye att sının 1 yıllık ücretten az olmamak koşulu
ite tazminat olanağı tanınmıştır. Bakanlığın tasan-
sında yeni olan, sadece Iş Yasası'ndaki fesih ne-
denini açıkça bildirme zorunluluğu ve hakiı feshin
ispat yükünün işverene yüklenmesidir. Ancak iş
yargıya geçişinde uygulamada zaten böyle olmak-
taydı. Tasanya göre ise toplu iş sözleşmesi aşama-
sında ilgili sendikanın bakanlığa başvurarak ba-
kanlığın konuya el koymasını sağlama olanağı ge-
tirilmektedir. Eğer bu bir güvence ise bu güvence
doğrudan sendikaya yönelik bir güvence olmak-
tadır. Nitekim bunun böyle olduğunu Sayın DİSK
Genel Başkanı da açıkça söylemektedir. O zaman
sormak gerekir. Bu ne biçim iş güvencesi? Şimdi
gelelim konunun öbür yüzüne:
Iş güvencesinin yasal çerçevesi, Uluslararası Ça-
lışma Örgütü (ILO) tarafından 1982'de kabul edi-
len 182 sayılı sözleşme ile belirlenmiştir. Bu söz-
leşme Büyük Millet Meclisi tarafından da 1994'te
onaylanmıştır. Anılan sözleşmenin 4. maddesi hak-
lı işe son vermenin ölçütünü 'işçinin kapasitesine,
işin yürütümüne, işyeri gereklerine' dayandırmış-
tır. Aynı madde, devamında hangi sebeplerin ge-
çerli neden olamayacağını da saymıştır. Bunlar kı-
saca sendikal etkinlik yapma, işvereni şikâyet et-
me, ırk, din, cinsiyet, siyasi görüş aynlığı, doğum
izninde işe gelmeme gibi haller olarak belirtilmiş-
tir. Demek ki gerçekten iş güvencesi getirilmek is-
teniliyorsa uluslararası onama görmüş bu ölçütle-
rin yasaya geçirilmesi gerekir. Çalışma Bakanlığı bu
yolda çaba göstereceğine, yaptığı çalışma ile yer-
siz bir tartışmaya da neden olmuştur. Işverenlerin
buna karşılık işçilerin kazanılmış haklannı da geri
almayı amaçlayan bir tasan ile karşı davranışa geç-
melerine çanak tutmuştur. Sendikalanmızın bu ta-
sanyı benimsemeleri ise şaşırtıcıdır. Tasanyı sen-
dikal örgütlenmeleri için bir dayanak sayıyoriarsa
bu yanıltıcı bir kanıdır. Örgütlenmelerinde Çalışma
Bakanlığı"nı da yanlannda görmek istemeleri ise ger-
çek sağlam bir örgütlenme için tehlikelidir. Zira ba-
kanlık, görüşleri her zaman değişkenlik gösterebi-
lecek politik bir yerdir. Bakanlığa egemen olacak
politik görüşe göre değişebilir. Bu durumda sen-
dikalann, Sendikalar Yasası'nda yukanda bahset-
tiğimiz sendikaJ güvencelerin yeterliliğini şimdilik ka-
bul ederek kendi özçabalan ile örgütlenmelerini
öne çıkarmalan ve tabanlannı inandırarak üye ka-
zanmalan gerekir. Ancak böyle bir sağlam örgüt-
lenme ile ve •işçilerin yeniden güvenini kazanmak-
la iş güvencesine yarar sağlanacağına inanmakta-
yız. Bunun için sendikalann var olan mali olanak-
lan ile öncelikle eğitim çalışmalanna hız vermeleri
gerekir.
Sahi, bizim bir de Ekonomik ve Sosyal Kon-
sey'imiz vardı. Görevi, bu gibi olaylarda işveren, iş-
çi ve hükümet arasında diyalog ve uzlaşmaya da-
yalı çözüm aramaktı. Bu yola neden gidilmemiştir
de tek taraflı birçıkış yapılmıştır? Yönetim nasıl amaç
ve görevi işçilere iş yaratmaktır. Gerçek iş güven-
cesi budur. Sözün özüne gelince, bütün bu gerçek-
ler göz önüne alınmadan yapılan çalışmalar göz bc-
yamacılığından ileriye gidemez.
Yirmi Bin Zeytin Ağacı Kesilecek...
1 • XV>1U-UV I
B
MehmetBAŞARAN
alıkesır'den çıkıp Edremit'e yönel-
dınız mi, sızınle kaynaşu", bütünle-
şir doğa. Yamaçlarda koyu yeşil
çamlar, aşagılarda açık yeşil çınar-
lar, kavaklar.. Kekık kokulu, çam
kokulu bir esinti yalar geçer sizi ve bir hışırö.
Şapdağı'nın, Madndar'ın derinliklerine çeker...
Bir yunmuş annnıışhk, bir yeğnilik içinizde...
ĞökçebeJ'den sonra kıvnla kıvnla giden yol,
Göngörmez'i ardında bırakıp çınarlara sürüne
sürüne yükselır; sağda Küçûkşapa köyune "Mer-
haba!" deyip sarmaşdolaş olur ormanla...
Bursalı Karakotu'nun yerinde, bir ormanevı
mi? Oysa, geçmışlen yankdandıran tarihsel bir
konaklama yeridir burası. Otuzlu yıUarda Bah-
kesir'e gidecekler, belleklerine kazınan bir ge-
ce geçirirlerdi burada. Bursalı Karakohı'nda
gerçekleştirilen birposta arabası soygununu öy-
kûleşnrmeyi tasarhyordu Sırröven ozanı Musta-
fa Styit Bükmeç'te, yolculara yaşamın en il-
ginç dersını veren bir gömüt vardı, Kazdağı
Türkmenlerinın bilgeliği taşıyordu taşından:
"Senden dua istemem pezevenk! Hayıt geçki
anutnuLJ'
1946'da başlayan gericüik, hortlayan softalık
katlanabilir miydi o gömüte? Bir yaşhlarm, bir
de Haldım Taner'in Dünya gazetesi ekinde kal-
dı anısı... Nice güzellikler gibi yok edildi o da...
İçinizde bir hüzünle uzaklaşırken, Gelin Köp-
rüleri sıralanır art arda. Tam dokuz Gelin Köp-
rüsü... "Gefin derea", "Gdin köprüsû" Güre
başında "Gdin çamı"... "GeHn" sözcüğünde
düğümlenen, dile gelen bir toplumsal yaşam sü-
rüyor ülkemizde. Hâlâ ahnıp satdıyor "gdm'Tik-
lerini, ınsanca yasayamıyor kızlanmız...
Her gelin köprüsünden geçerken, larsal kesım-
de yaşayan kadınlann durumu düşecek akhnı-
za. Acaba nasüdı buradakı gehnin öyküsü? Çağ-
nşımlar... Ne zor şe\ıniş barçak yoiması_ Bur-
çak tarlasında .. Sarnıç'ın oralardan Zeytin Ül-
kesi'ne açıhş... Solda Madralar, sağda Şapdağı,
Eybek... arada açılan, genişleyen Körfez, Edre-
mit OvasL.. Ovanuı ucunda mavi bir fışkırtı,
KazDağbn... Eski adıyla İda... Dünya ekinini,
sanaünı emziren söylencelerin anası.. Bilindi-
ği gibi, çamlannın dibinde yazmış Üyada'yı Ho-
meros... "Bolpmarh 1da" diyor ozan... Dağın her
yanı su: tnönfi çayı, Havran çayı, Edremit çayı,
Akçay, Zeyrinü ça>ı, Kızılkeçili çayı... Öyle gıdi-
yor Mıhlı') a değın "Gorseniz çocuk gözleri mi
derdtaiz/ Dünyaya ilk kez açılan / Taylar mı so-
hık soiuğa / ŞavkJanyla sessiz bir devrim befld /
Geliyoriardı en uzak Troya'dan / Homeros'u, Ü-
yada'yı büiyordu o sular / Zeus'un karanhk yü-
reğini / Sonra Hetena'yı Paris'i / Kanın ve göz-
yaşnım kardeşiydiler/ J
1
(Pıtrakh Memleket, Ba-
şaran)
Dağı, ovayı tutan zeytinlik... Deniz rengi gi-
zemli bir orman (sarhoş edicı). Zeytin Ülkesi...
Dûşlere, güzelliklere açıyor bakanın içini, esri-
tici bir yaşamla dolduruyor. Çünkü sıradan bir
ağaç değil zeytin, kutsal bir ağaç. Tarihin ilkçağ-
lanndan beri öyle sayılmış. Yüz yaşında, beş yüz
yaşında, daha da yaşlı görmüş gecırmiş gövde-
ler. Geçmiş kuşaklann elleri saygıyla okşamış
onlan... Yaradüışlanna ilişkin söylence bile il-
ginç: Insanlara en yararlı bir şey yaratma yanşı
açmış Baş Tann. Odüller koymuş. Aö yararmış
Savaş Tannsı, "Bundan daha yararb bir şey ola-
maz" demış Baş Tann'ya. •'Bir yerden biryere
yelgibigötürürinsaıuan, ayrrianlan kavuşrnrur.
S ^ d "
luğu~ Altm sansı yağını, toprağm tadını veren
meyvelerûıi viyenler_"
"Tamam tamam" demış Baş Tann, "ödül se-
Gülümsemiş Athena, gözlerinde dünyayı ışı-
tan aklın puıltılan, kendi yaratısını, zeytin ağa-
cnu göstermış: "Yooo demiş, en yararta şey bu-
dur. Dah, yaprağu kökleri, befc hefc meyveîerL.
tnsanlan yaşatacak, yaşamlannı güzeBeştirecek
bir ağaç bu_ Kuşaktan kuşağa ulaşacak sesi so-
Ne ki yaşam? Mutluluk, banş? Güvercinin
gagasuıda bir dal zeytin... Tüm güzelliğiyle ya-
şam demektir zeytin...
Böyle olmasına böyle ama, "yap-satçıTann"
dağdan körfeze ineli, kutsal ağacın başı dertte.
O oyuk oyuk yaşlı gövdeler iki büklüm, insan
acunasızlığının, aptalhğının acısını çekiyor. Pek
çoğunun canı ağzında. Hele bugünlerde daha da
büyük tehhke: Çanakkale yolu genişlerüecekmiş.
Bir tek ağaç dikmeyenler, toprağa bir damla ter
akıtmayanlar 20 bin zeytin ağacını kesecek...
Öyle de bir rant savaşı başlayacakmış ki... Bir
daha talan edılecek Troya...
Bu yüzden Sanktz'ın öfkesi, Hera'nın öfke-
sinden de büyük. Zeytin Ülkesi 'nin söylence kı-
zı; dünyayı, güzelliklen yok edenlerin başlan-
na yıkmak ıstıyor.
"Etoet,hakh nedenlerivar. Siyanürk amn ara-
yanlar, nûkieer santrallar, zevtinlikleri yok ede-
rek toprağa gömulen mihariar. çarpıkhğın çir-
kin resmini oluşturan gecekondu türii sitelerin
ötesine korkuyia bakıyor insan..." (Cumhunyet
Dergi, Müşerref Hekünoğlu, 27 Ağustos)
Ingılızler, yol yaparken önlerine bir ağaç çı-
karsa yolun yönünü değiştırirlermiş, ama biz
yüz yılhk, beş yüz yıllık 20 bin zeytin ağacını
yok edeceğiz. "Korkunç biroyun, birkrynn" di-
yor işi bilenler... ~SİT alanınıyerleşime açacak-
lar, ensesi kahn potitikacılar, çoktan kapışnuşyo-
lun geçirileceği yerleri, o\sa zorunlu değil ordan
geçmesi, daha uygun yer var çünkü_. Düşman
yapmaz bizim V'apnğunızı yanL."
Ormanlanmızı yakıyor, zeytinlerimızi kesiyo-
ruz...
Her şey mafyaya teslim...
Hanidır kan yitiriyor doğa, zeytin ülkesi...
Ve kutsal ağaç, kahırdan, sancıdan iki büklüm...
PENCERE
Cumhuplyet Olmak
Kolay Değil...
Cumhuriyet'in birinci sayfasında -dün- fotoğraf-
lı bir haber yedi sütuna yayılmıştı:
"POAŞ'ta üretim durdu."
Devlet kuruluşu idi POAŞ, geçen temmuz ayın-
da özelleştirildi, yüzde 51 payı ış Bankası ile Do-
ğan Holding ortaklığınca satın alındı.
Peki, işçiler neden eyleme geçmişlerdi?..
Okuyalım haberi:
"Başbakan Bülerrt Ecevit, Petrol-lş Sendikası
ûyesi 1200 işçinin işten atılma karannıprotesto eden
emekçilere destek vererek 'Sendika yumuşak bir
yaklaşım teklif ediyor, fakat Petrol Ofisi'nin yeni
yönetimi şu ana kadar bunu kabullenmemiş du-
rumda. Maalesef özelleştirme işçilerin gözünde iş-
sizleştirme ile eşit anlama gelmeye başladı' dedi."
İşçiler eylem yapıyor..
Başbakan konuşuyor.
•
öteki gazetelere bir göz attım, olaya birinci say-
fada tek sütunluk yer bile verilmemiş; iç sayfalan
karıştırdım, Hürriyet on birinci sayfasında olayı
"POAŞ'ta yeniden yapılanma" başlığıyla vermiş;
işçilerin eyteminden ne haber ne de teber var. Baş-
bakan Ecevit'in konuşmasını ara ki bulasın; üreti-
mi durdurma olayı üç ya da dört satır...
Cumhuriyet'ten gayn, emekçinin derdiyle dava-
sıyla ilgilenen gazete yok!..
Peki, işçiler haklı mı?..
Haklı ya da haksız; ortada yaşanan bir olay var
ve görünmez sansür uygulanıyor. Emekçiler ağır ba-
sariarsa, belki yann öbür gün durum değişebilir.
•
Iş Bankası, 1924te Mustafa Kemal AtatOrk'ün
buyruğuyla kurulan ulusal bir kurumdur, son dö-
nemde başanlı atılımlar yapıyor, bankanın en bü-
yük ortağı çalışanlardır.
Cumhuriyet de 1924'te kuruldu, adını Atatürk
koydu, çalışanlann gazetesidir.
Doğan Grubu, POAŞ'ın özelleştirilmesinde, Iş
Bankası ile ortaktır.
Aydın Doğan başa güreşen başanlı bir işada-
mıdın benim de dostumdur; Cumhuriyet gazete-
si, Aydın Doğan'ın kurduğu Yay-Sat tarafından da-
ğıtılın her sabah gazetemizi bu kuruluşa emanet
ederiz.
POAŞ'taki işçi eylemi bir olgudur.
İşçi ile işveren ilişkileri veya sürtüşmeleri doğal-
dır; kapitalizmin demokrasiye dönüşebilmesi, an-
cak emekçinin örgütlenmesiyle gerçekleşebilin
sendika eylemi kimseyi tedirgin etmesin!..
Cumhuriyet'te patron yok..
Ama, sendika eylemi var.
Greve kadar gitmiştir sendika, Cumhuriyet'in
baskısı bile engellenmiştır.
Şairin dediği gibi:
"Bu ne acayip bilmece
Ne gündüz biter ne gece"
•
Peki, ben bu yazıyı neden yazdım?.. " ' '
• Anımsayın: Geçenlerde medya ne yayınlar yap-
mıştr?.. "Cumhuriyet satıldı, el değiştirdi, Iş Ban-
kası Cumhuriyet'e patron oldu" vesaire...
Bu yayınlan yapan dostlanma soruyorum: Iş
Bankası-Doğan ortaklığına geçen POAŞ'ta olan bi-
tenleri, önemi çapında birinci sayfaya çıkanp du-
yuran tek gazetenin adını bana söyler misiniz!..
Cumhuriyet otmak kolay değil.
+ A±
FATÖI4. SULH HUKUK
HÂKtMLtĞt'NDEN
DosyaNo: 2000/615
Mahkememizden verilen 10.10.2000 gün ve
2000/615 esas, 2000/808 No.'lu karar ile Farih Is-
kenderpaşa Mah. Cilt:OO35, KSN:0391'de nüfu-
sa kayıth olup Kürkçübaşı Mah. Mahmut Sok.
Orkide Apt. No: 8/5 Aksaray-lstanbul adresinde
ikamet eden Ramazan ve Radiye'den olma 1947
d.lu Muzaffer Vatanseven'e, kardeşi Öısan Vatan-
seven vasi tayin edihııiştir. llan olunur.
10.10.2000 Basın: 58779
Philips Salon saç kurutma
makinesine güvenenlere,Tıraj bıçafını atıp Philishave
Cool Skin aianlara,
kulaklık radyo...
2 syirk denerpe SÜTCSJ
Pürüzsüz bacaklar için
Satinelle epilatörü seçenlere.
neşeli manikür seti...
Gerçek temizlik için
Triathlon süpürge aianlara,işi Compacto'ya
bırakanlara.
Zahmetsiz ütü için
Aıur Excel'i seçenlere,
2 gümüş tepsi...
çift kişilik çarşaf...
TOKETİCİ DANIŞMA
0 800 261 33 02