24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 1 İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı. Orhan Erinç • Genel YayınKoordınatoru Hikmet Çetinkaya • Yazıışlen Mudüru İbra- hlm Yıldız • Sorumlu Müdür Fik- ret tlkiz # Haber Merkezı Müdünı: HakanKara Isühbarat Cengiz YıMınm 9 Ekonomı Ödem Yüzak • K.ültur Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman • Makaleler Sami Karaören • Düzeltme AbdaUab YazKi • Fotoğraf Erdoğan köseoğlu • Bılgı-Belge Edibe Buğrs • Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kunılu tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soaer, tbrahim Y ıkta, Orfaaa Bnrsalı, Mnstafa Balbay, UakanKara. Ankara Temsücısı Mustafa Balbay Atatuık Bulvan No 125,Kat4,Bakanlıklar-AakaraTel 4195020(7hat), Faks 4195027 • tzmır Temsılcısı Serdar Kmk, H ZıyaBlv 1352 S 20 Tel 4411220, Faks 4419117 •AdanaTanslcıs Çetin Yiğenoğlıı, loönü Cd 119 S. No:l Katl, Tel: 363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Müdüru Cstün Akmen 0 Koordınatör Ahmet Kornlsan • Muhasebe Bülent Yener MEDYA C: • Yönetım Kunılu Başkanı - Genel Müdür Gilbin Erdurao 9 Koordmalör Refca Iptnuuı # Genel MüdürYardımcta • Idare. Höseyin Gûrer ScvdaÇoİHuı Tel 514 07 53 Satış FaziletKııza 51395 80-5!3S*»«l,Faks:S13M63 Ya>ımU>an >e Ba&an* Yem Gûn Haber Ajansı, Basın \e Yayıncılık A Ş Turkocag'ı Cad 39 41 Cağaloglu 34314 Istanbul PK 246 - Sırkecı 34435 Istanbul Tel (0/212) 512 05 05 (20 hal) Faks 2 2 5 3 85 www cumhuriyet com tr 20 EKÎM 2000 tmsak: 5.48 Güneş: 7.14 öğle: 12.56 tkindi: 15.54 Akşam: 18.24 Yatsı: 19.45 Çocuk Esirgeme Kurumu'na dört yıldır personel alınmadığı için çocuklar annesiz kaldı GöııüHü anneler aranıyor• 30 çocuğa bir anne düştüğünü belirten Istanbul Sosyal Hizmetler Müdürü Kahraman Eroğlu, "Gönüllü annelere şiddetle ihtiyacımız var. Ne zaman, ne kadar süreyle geleceklerine kendileri karar versinler. Yeter ki çocuklann sevgi dolu, iyi insanlar olarak büyümelerine yardım etsinler" diyor. FİGENAEALAY Kımısı sakat olduğu ıçın ya da baş- ka nedenlerle daha doğar doğmaz terk edılmış; kunısının annesı ölmüş, kı- misınınkı hapıste ya da hayat kadını. Yanı hıçbınnın annesı yok. t)aha doğ- rusu 30 çocuğa biranne düşüyor. Çün- kû Çocuk Esirgeme Kurumu'na yak- laşık dört yıldır yenı personel alına- mıyor. Bır kişi bu kadar çok bebek ve küçük çocugun her ışını üstlenınce de hem sevgıye zaman kalmıyor hem de "görevB anne", mesaisi bitince evi- ne, kendı çocuklanna gıdiyor. Anne-baba sevgisınden yoksun, ka- pıdan gıren herkese, kucağa alınma umuduyla kollannı uzatan bu küçük çocuklar ıçın şımdı "gönüflü anne"ler aranıyor. Istanbul Sosyal Hizmetler Müdürü Kahraman Eroğlu, "Gönûl- lü annelere şiddetie ibtiyacınnzvar. Ne zaman, ne kadar süreyle gelecekleri- ne, çocuklarla ne yapacaklanna ken- dfleri karar verecekler. Orneğin, bir ev kadmı, 'günde üç saat gelebılinm, ço- cuklara hıkâye okurum' der. Bir baş- kası, 'haftada bir gün ıki saat gelir, çocuklaria saz çalar, şarkılar söyle- nm' der. Biri, 'çocuklan çok sevıyo- rum, onlann banyolannı vaptırmak isterim' der.Neyapmakisterlersevap- sınlar, yeter kizamanlannın bir bölü- münü çocuklanmrzaversinler, onlann sevgi dolu,iyiinsanlarolarakbüyüme- lerine yardım etsinler'' dıyor. 600 bin çocuk Idmseâz Eroğlu'nun verdiği bilgilere göre Türkiye'de kımsesiz çocuk sayısı 600 binin üzennde. Çocuk Esirgeme Ku- rumu'nda korunma altına ahnmış ço- cuk sayısı ıse 35 bın. Çocuk Esirge- me Kurumu'nun Istanbul'daki sekız çocuk yuvası ve iki yetıştirme yur- dunda ise yaklaşık ikı bin çocuk ve genç bulunuyor. Kurumdaki personel sıkıntısı yü- zünden özellikle bebekler ve küçük ço- cuklar bırebır sevgi ve ılgıden yoksun büyüyor. Hiç olmazsa 15 çocuğa bir anne düşmesı gerekırken sayı ikiye katlanıyor. Küçük çocuklar sık sık hastalandığı içın bır çocuğun hastane- ye yatması gerektığuıde görevlı anne de onunla kalıyor ve dığer çocuklarbir süre içın tek anneden de yoksun ka- lıyor. Okşanma, kucaklanma, öpül- me gibi sevgi gösterilerine hasret bu minikler, büyüdüklennde de sorunlu çocuk ve gençler olabiliyor. Kahraman Eroğlu, günlük yaşam- lannın küçük bir bölümünü bu ço- cuklara ayıracak "gönüllü anne"le- rin, yaşama çok şanssız başlamış kım- sesiz çocuklara sevgi vererek hem on- lan hem de kendilerini mutlu edecek- lerini vurguluyor. Kahlo beyazperdede YıDardır birçok Amerikan sinema oyuncusunun haj allerini süsieyen ünlü ressam Frida Kahlo'nun (1907-1954) yaşamı iki farklı fılmle bevazperdeye aktanhyor. Sadece ünlü ve i>i bir ressam değO, aym zamanda yüzyüın en erotik kadmlanndan biri olarak görülen Kahlo'yu Latin kökenli iki oyuncu, Jennifer Lopez ve Salma Hayek canlandıracak. Lopez'in oynayacağı fümi Luis Vakkz'in, Hayek'in fılmini ise Juüe Taymor'un yönetmesi ptanlamyor. UzMANLAR, DERS ÇALIŞIRKENZİHNİNDAĞITILMAMASINIÖNERİYOR Müzik, derse engelVURALAHl Antikçağdan bu yana ruhbi- limcıleri ve eğitimciler bireyin zıhinsel ve fîziksel gelışımınde müziğın önemını dile getirmışler- dır. Uzmanlar, müzikle eğitımin her şeyden önce, du- _ _ _ _ _ yarlılığı uyandırmak, duyusal algılan ant- mak, bıreylerdekı be- cerikhliği gelişürmek, kısacası ınsanı geliş- tirmek amacında ol- duğunu vurgularlar- ken bazı uzmanlar ise öğrencüerin müzik eş- na işaret eden psikologlar ve pe- dagoglar, sınava hazırlanan öğren- ciler için bu ıkı faktörün başan- yı engelledıklennı haürlatıyor- lar... Bu konuda bılgıler veren Psikolojı Profesörü Dr. Acar Bal- taş, şunlan söylüyor: • însan beyninin aynı anda birçok uyan almasına karşın dikkatini sadece bir noktaya odaklayabildiğini ammsatan Prof. Dr. Acar Baltaş, "Bu nedenle insanın hem müzik dinleyip hem de ders çahşması olanaksızdır" diyor. e-posta : tan @ prizma. net tr liğinde ders çahşmalannı ise yan- hş buluyorlar... Ders sırasında müziğin zihin dağınıklığına ne- den olabıleceğıne, gerek müzik dınleyerek gerekse televizyon ız- leyerek ders çalışmanın öğren- cinin dikkatini dağıtacağmdan öğrenmede zorluklar çıkaracağı- "Yapüan araşürmalar göster- mektedir ki, insan beyni aynı an- da birçok uyan alabflir, ancak dikkatinibir noktaya odaklayabi- ür. Bir başka ifadeyle öğrenmek için gerekfi olan düzeyde bir tek noktada toplanabilir. Bu neden- le insanın hem müzik dinleyip hem de ders çahşması olanaksız- dır. İnsan ya müzik dinlerv^ ders çahş^r. Dersçahşjrken müzik din- lemek, zevkle müzik dinlemenizi engeUer. Gerçekten müzik dinle- mek isteyip bu arada da ders ça- hşmayayönehnek,müziğeayirdı- ^mmmm ğpaz degeıü vaktin zi- yan olmasına yol acar. Bunun tersi de doğru- dur. Dersçahşmaya ayır- dığmız valdt icinde mü- zik dmlemek isterseniz, derse ayınhğnuz değer- li zamanı ziyan etmiş ohırsunuz. Birçoköğren- ~~~~" d, 'Ben çahşmaya ko- yulduğum zaman müziği duy- muyorum' demektedir. Bu ifade yukanda anlaülanm doğnıluğu- nu ortaya koymaktadır. Aynca kişi dinkmediği halde geri plan- da devam eden müzik, gerginlik veyorgunluk yaratir. Çahşma ve- riminin düşmesine yol açar." SÖYLEŞİ ATTİLAİLHAN Hasan Rıza Soyak'ın Tanıklığı Hasan Rıza Bey'i (Soyak), gençler bilme- yebilir; o da, Gâzi'nin çevresindeki 'feda- //er'den birisi sayılamaz mı, ara sıra düşün- müşümdür; 'fan;/c/^/na'başvururken, kısa- ca bıyografisını aktarmak, yenndedir sanıyo- rum; soyleyeceklerinın teminatı, yaşantısı olacaktır. Hayatı: Hasan Rıza Bey, I. Dünya Sava- şı başında Istanbul Merkez Kumandanlı- ğı'na bağlı olarak, Örfi Idare Kumandanlığı ve I. Kolordu Kalemi'nde (1914), 2. Kolordu Kumandanlığı Kalemi'nde (1916) ve Harbi- ye Nezareti'nde (1917) çalışmıştır. Mütâreke yıllannda, Anadolu'ya 'intikal ederek' Millî Mûcadele'ye katılmış; Gâzi Mustafa Kemal Paşa'nın hizmetine girmiş- tır. önce TBMM Tahrirat Kalemi'nde Birinci Kâtip (1922), sonra Rtyaset-i Cumhur Köş- kü Mutemetliği (1924), daha sonra Cum- hurbaşkarAğı Özel Katem Müdüriüğü (1927), en nihayet Cumhurbaşkanlığı Genel Sek- reter Vekıllıği (1932) yapmıştır. 1934 yılında, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteriiği'ne 'asâleten' getirildi ve bu görevi, Gâzi Mus- tafa Kemal Paşa'nın vefatına kadar devam etti. 1938 yılı nıhayetınde emekliye aynlcfc, da- ha sonra bir süre milletvekilliğinde de bulun- du. 'Bu zorbalar. klmlerdlr?' - ' Tanıklığı: "...Cumhunyet HaJk PartisıGe- nel Sekreteri, rahmetlı Recep Peker, Avrupa'da, bilhassa Kalya ve Almanya'dâ, o zaman epeyce dedikodulam sebep olan, uzun ve masraflı bir tetkık seyahati yapmış- tı; dönüşûnde, yakında toplanacak olanpar- tikumltayına -kibu Atatürk'ün hayatnda top- lanan son kurultaydır- arz edılmek üzere, ye- nı bır Nızamname ıle çok uzun, çok teferrü- atlı bir program hazıhamıştı. Bunlan parti- nin genel başkanvekili -fülîbaşkan ve Baş- bakan- Ismet Inönü tarafından da kabul ve imza edilerek partinin Genel Başkanı Ata- türk'e teslim edilmeküzere, bana tevdi olun- muştu..." "...birakşam üstü elime geçen evrakı, ace- le ile biraz kanştırdıktan sonra, Atatürk'e götürdüm; kısaca neye daır olduklannı, ba- na bizzat Başbakan tarafından verildığini arz ettim; misafineriyle berabersofraya otur- mak üzereydi: '-...kütüphanede masamın üzerine bırak, sonra okurum!' buyurdu, em- rini yerine getirerek köşkten aynldım..." "...ertesısabah, hergünkü gibi, hizmetin- de bulunanlara telefonla kalkıp kalkmadığı- nı sordum; hiç yatmadığını, sofradan erken aynlıp, kütüphanede sabana kadar meşgul olduğunu, o anda banyoda bulunduğunu söylediler. Derhalgiyinip köşkegrttım, yatak odasında idi; banyodan yeni çıkmış, sırtin- da bomoz, günlük gazeteleri gözden geçi- riyordu. Ûzerinde, ilk bakışta sezilen birsi- nirtilik hâli vardı; beni görünce, azariar gibi sordu: '-...bu zorbalar kimlerdir? Onlan kim seçecektir?', Şaşırmıştım, kekeledim '-...han- gi zorbalar, Paşam?' Daha sert veyüksekbir sesle: '-...efendim, sen dün akşam bana ge- tirdiğin kâğıtlan okumadın mı? 1 ; '-...biraz okumuştum, Paşam!'..." "-...hah, işte orada bahsedilen, bütün kuv- vetleri nefsinde toplayıp tekpartiyı, tabiido- layısıyla devleti ve memteketi, kendı başla- nna ıdare edecek olan Yüksek Meclis'in aza- sını?.. diyorum kı, onlan kımler seçecek? Bu zorbalar heyeti, kuvvet ve selâhiyeti- ni kimden ve nasıl alacak?.. Hayretl hay- ret-i Uzmâ! (Boyle vazıyetlerde daıma kul- landığı kelimelerden) Bu ne sakat düşünce- dir? Bu nasılzihniyettir? Görülüyor ki, var- mak istediğimiz hedef, henüz, en yakın arkadaşlar tarafından bile, zerre kadar anlaşıimış değildir. Çocuk, biz öyle birida- re, öyle bir rejim istiyoruz ki; bu memleket- te bir gün -eğerdünyada, hükümdahıkaley- hınde gittikçe artan, kuvvetli cereyan muva- cehesınde, kalanlar varsa- Padişahlığa ta- raftar olanlar dahi, fırka kurabilsinler...' Tam manası Ile. faşlzm!..' "...biraz düşündü, asabiyetini yenmeye çalışıyordu, ayağa kalkt: '-...her ne ise' de- di, 'sen şimdi kütüphaneye git, o evrak, ma- samın üstündedir. Partinin bugünkü nizam- namesinden ve programından birer nüsha bul; kitaplar arasında vardır zannediyorum, şayet yoksa getirt... ben gimdi giyinip ge- lirim1 ..." "...kalktım, kütüphaneye geçtim; istedi- ği nizamnameyi ve programı bulduktan sonra, bahis konusu evrakı, birkere daha gözden geçirdim. Gerek nizamname, ge- rekse program, o zamanın tek partili totaliter klarelerindeki esaslara göre kaleme alınmıştı; başta azası mahdut, fakat kadro ve selâhiyeti sınırsız bir he- yet tasavvur edilryordu; bütün kararla- n bu âli heyet veriyor. Büyük Millet Mec- lisi bir şekilden ibaret kalıyordu. Kalya ve Almanya'dâ olduğu gibi, ünrformalı gençlikteşkilât kuruluyordu. Bir kelime ile, tam manası ilefaşizm. He/eprogram, nihayet hükümetlerin senelik programla- nna gırebılecek, birçok teferrüat ıle doluy- du; içinde çocuklar içın süt damlalan t&ş- kiline kadar, akla ne gellrse vardı..." Ismet Pasa, okumadan mı imzalamıstı? "...ben bunlan okurken, Atatürk geldi; kütüphanedekı büyük masada karşı karşı- ya oturduk. Yenı nızamname ve programı eline aldı, hem tekrar okuyor, hem de hid- detle söylenerek, her sayfasını karalarca- sına çiziyordu. Biraralık başını kaldınp sor- du: '- Bunlan Ismet Paşa okuduktan sonra mı imza etmiştir, dersin?';'- Bil- miyorum efendim, ama dün akşam da arz ettigim gibı, bana, size takdim edılmek üze- re, kendılen verditer''-... Hayır, hayır, mut- laka okumamıştır; nasıl olsa fırka yuksek divanda, üçümüz beraber okuyup müza- kere edeceğiz diye, okumayı ihmal etmiş- tir... başka türiü olamaz!'..." "Eski nizamnameyi ve programı da yenkten baştan aşağıya tetkik etti; kong- reye bazı tadiller ile, yine bunlann gö- türülmesinin münasip olacağını söyle- di. Bu çalışmalar bittikten sonra, '-...şim- di telefonla Ismet Paşa. ile Recep Bey'i bul, hemen buraya gelmelerinı rica ettigimi söy- le, sen de köşkten aynlma!' emrini verdi. Köşke gelen Genel Başkanvekili Inönü ve Genel Sekreter Recep Peker ile kü- tüphanede blrkaç saat görüştüler; ben de emineri veçhıyte kütüphaneye bitişik saton- da, neticeyı bekledım. Tabıı aralannda na- sıl ve neler konuşulduğunu bilmiyorum; yalnız Inönü ile Peker gittikten sonra, ya- nına girdiğim zaman, Atatürk mütebessim birçehre ile:'-... vaziyet tahmin ettiğım gi- bi çıktı çocuk... Ismet Paşa, Recep'in marifeti olan o sacmaları, okumadan İmza etmiş... neyse her şey olduğu gi- bi kalacaktr' dedi..." Temennisi: "...O nizamname ve prog- ram taslaklan muhafaza edilmiş midir, edil- miş ıse şimdi nerededir, bilmiyorum. Şâ- yet CHP evrakı arasında veya başka her- hangi biryerde mahfuz ise, onlan olduk- lan gibi neşretmek, iigililere gerek o büyük adama, gerekse Cumhurryet'/m/z/n tarihi- ne ve geleceğine karşı, yapılması elzem olan, kutsal blrgörev sayılmalıdır..." "...çünkü bu vesikalar, Atatürk'ün t o - taliter 1 idarelerin ne kadar aleyhinde oldu- ğunu, bütün gayret ve icraatının, memle- keti sağlam ve sarsılmaz temeller üzenn- de kurulmuş gerçek bir halk ve hukuk ida- resine kavuşturmak hedefine mütevec- cih bulunduğunu; bu arada, yabancı ide- olojilenn şatafatına kapılmış, bazı yakın çalışma arkadaşlan ile dahi nasıl uğraş- makzorunda kaldığını, birkere daha, açık olarak belirten belgelerdendir..." (Atatürk'ten Hatıralar, Cilt/1, s. 57/60, Yapı Kredi Yayınlan, 1973) Bildiğim kadanyla, bu bekjeteraslayayım- lanmamıştır. rrttp^/vvww.prizrna.nettr/AILHAN http^/www.bikjiyayınevi.com.tryailhan Faks/0-212/2601988 0 S T E 0 P 0 R 0 Z U DURDURUN!Jlanadı Je/r/lırsa, uçamaz... Osteoporoz, kemiklerinizi daha zayıf hale getirerek kolayca kırılmalarına yol açar ve zamanla en doğal hakkınız olan hareket özgürlüğünüzü elinizden alır. Sizi başkalanna bağımlı kılar. Sadece kemiklerinizi değil, yaşamla bağlarınızı zayıflatarak kaliteli yaşam şansınızı elinizden alan osteoporozu vakit varken durdurun. U U M N OSTEOPOROZ K O N S E Y l
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle