Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20EKİM2000CUMA CUMHURİYET SAYFA*
17
Yedi kapılı
Istanbul'da
Demokratik Sol Partili
Beykoz Belediye
Başkanı AJaattin
Köseler, seçime
girerken halka
"belediyenin kapılannı
ardına kadar açık
tutacağız" demiş
hatta kapılan
sökme sözü
vermiş... O sıra
Beykoz'da
belediye başkanının
odasında bir kapı
varmış... Köseler
seçimi kazanıp
kottuğa oturduktan
sonra, görenlerin
anlatbğına göre, o
günden bugüne,
makam odasına tam
yedi kapı yaptrmış...
Etektronik posta: denizsom6aimhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Devlet eritiliyormuş
"Bir sonraki aşama:
Buhariastırmakr
Yankı
eçen gün içinde bir adet çantanın geçtiği bir
"masal" yazdık, dostumuz Gündüz Ay-
bay'dan tekzip geldi... Tekzip, dedikse öy-
le mahkemeden falan da değil hani... Aslın-
da, tekzip Aybay'dan da gelmedi; galiba masalın as-
lını bir dostu anlatmış, doğruları bilelim diye o da bi-
ze fakslamış... Masalın kahramanını bulmak ise artık
size düşüyor, bizden bu kadar... Işte masalın tekzibi:
"Ne kadar önyargılı, anlayışsız insanlarsınız? Na-
sıl gazetecisiniz siz! Her şey apaçık ortada, siz illa ki
öküzün altında buzağı anyorsunuz; öyle ya, okuyu-
cunuz mu, reytinginiz mi, her neyinizse o artacak...
Bak kardeşim... Önyargılarından sıyrıl ve kulak ver.
Bikerem ortada bir değil, tam üç çanta var. Biri Ra-
uf'a, biri Mete'ye, biri de bana gönderilen üç çanta.
Birinde 650 bin, ikincisinde 1 milyon yeşil var; üçün-
cüsünün içinde ne olduğu kimseyi ilgilendirmez.
Çantaiarı gönderen ise tek bir kişi:
Keresteci Yahya'nın kuzeni Hortumcu Yahya.
Masal gibi
Şimdi gelelim masalın masalına... Mete, Rauf'ta-
dır; akşam yemeği için hazırlanan talaş böreğine so-
ğan doğramaktadır; akşamüstü çat kapı, birinci çan-
ta gelir. Rauf evde olmadığı için Mete, soğanlı elle-
riyle bir makbuz yazar, çantadakileri sayar; yeşillere
soğan kokusu siner. Eilerini yıkar, çantayı arabasının
bagajına atar; sonra soğan doğramaya devam eder...
O sıra yani aynı akşamüstü ben, akşam yemeğine
gecikmiş olduğumu düşünerek Rauf'un evine doğ-
ru hızlı hızlı yürüyorum. Biraz dalgınım çünkü, çan-
tayla ilgili düşünceler aklıma takılmış. Tam eve yak-
laşıyorum, bir ağaca çarpıp düşüyorum. Bayılmışım;
yıldızları sayarken hayal görmeye başlıyorum. Bir ayı
yerden kalkmama yardım ediyor. Ayı, elini beline atı-
yor, tabanca çekecek sanıyorum, cep telefonuyla ko-
1971 yılında .
Mehmet Ali
Kışlalı'nın
yönetiminde
Ankara'da yayın
hayatına başlamış ve
bir dönem gündem
yaratan siyasi haber
dergisi olmuştu
Yankı...
Sonra aramızdan
aynlmıştı...
Duyduk ki 30 yıl
aradan sonra
yenilenen kadrosuyia
yeniden doğum
hazırlığındaymış
Yankı... Hatta
internette sitesini açıp
yayına başlamış bile...
Açıp bakmak
isterseniz:
www.yankidergisi.com.tr
SESSÎZSEDASIZf!) NURÎKVRTCEBE
nuşuyor, 'okey' diyor ve elime bir çanta tutuşturup
gidiyor. Ayılıyorum, çantayı açıp bakıyorum... Içinde-
kileri sayıyorum... Çantayı motosikletimir. pizza ku-
tusuna koyup, doğruca Rauf'a gidiyoaım. Rauf da-
ha eve gelmemiş... Mete'yle ben mutfakta bir yan-
dan talaş böreğine, bir yandan da pizzaya soğan
doğrarken kapı çalıyor. Hizmetçi gidip açıyor... Niye
açmasın? Mete'nin çantası bagajda, benim çantam
motosikietin kutusunda... Üçüncü çantayı getirmiş-
ler, bir adam Rauf'u soruyor... Biz de soğan doğru-
yoruz. Kapıdaki adam, 'okey' diyor ve çantayı bıra-
kıp gidiyor. O sıra aşçıbaşı geliyor, Mete'ye bağınp
'Elini mi kestin, soğan mı soydun birader' diyor; ba-
na da yere dökülen talaşlan faraşla temizfememi söy-
lüyor. Her yeri bir güzel temizliyoruz, sofrayı kurdu-
ğumuzda Rauf geliyor. Soranm size... Bunda anla-
şılmayacak ne var; kerestecinin kuzeni hortumcu
çantalan göndermiş, herkes kendi çantasını almış, ev-
vel zamandan beri olduğu gibi!"
Dünyada örneği olmayan nüftıs sayımı
lller Bankası'ndan daha çok pay
alabilmek için belediye başkanlan
nüfus sayımında vatandaş evinden
aynlmasın diye tehditler
savuradursun, en kalabalık kent
Istanbul'da bile neler oluyor neler...
Adalar'daki Kınalıada Su Sporlan
Ihtisas Derneği Başkanı Prof. Dr.
Emre Burçkin:
"Değerii üyemiz,
Bu nüfus sayımı özellikle kışlık
nüfusu 19 bin olan ilçemiz için
hayati bir önem taşımaktadır. Yaz
aylannda 350 bin kişiye hizmet
veren belediyemiz devletten ancak
19 bin kişiye yetecek yardım
alabilmektedir. Bu durum
htzmetlerin yetersiz kalmasına
neden olmaktadır.
Sayın üyemiz, belediye ' •'••*-'
hizmetterinin yeterii düzeyde bize
ve dolayısıyla tüm ilçe tesislerine
ulaşması için 22 Ekim'de adada
birlikte olalım. Kulübümüz 22 Ekim
tarihinde üyelerimizin hoşça vakrt
geçirmesi için bir faaliyet
hazıriamaktadır. Buna göre 21 Ekim
gecesi bir yemeği müteakip sabaha
kadar eğlence programımız
sürecektir. 21 Ekim'de hep beraber
tesislerimizde hoşça vakit
geçireceğiz. Gece yemeği kişi
başına içki dahii 7 milyon lıradır.
Not: Adalar Belediyesi'nce
Bostancı ve Sirkeci'ye sayım
sonunda yeterii vapur temin
edilmiştir, tüm ada esnafı sayım
süresince açık kaJacaktır."
Bir nüfus sayımı yapıyoruz, gelişmiş
ülkelerde örneği yok... Ve öyle bir
nüfus sayımı yapıyoruz ki belediyesi
de, esnafı da, su sporlan derneği
de para kazanmayı amaçlıyor,
dünyada örneği yok...
Türkiye Üzerine Oynanan
Oyunlar Devam Edecektir
GÜRBÜZ YÖRÜK
Yıl 1985, Trakya'da bir
otel- restoran işletiyorduk.
Eşim Fransızdır. O dönem
Trakya bölgesinin Fransız
Fahri Konsolosluğu görevi-
ni de yaptığından Istanbul-
Edirne arasında seyahat
eden birçok Fransız da mi-
safirimiz olmuştu., . , ;
Yıne 1985 yılı, Türkiye üze-
rinde birçok uluslararası
oyunların tezgâhlandığı bir
dönemdi. Bizler de "Neler
oluyor" diyerek endişeleni-
yorduk.
Işte tam o sıralarda yıllar-
dırTürkiye'de bulunan, Tür-
kiye gerçeklerini çok iyi bi-
len ve tam karşılığı "bizden
biri olmuş" bir Fransız Pro-
fesör misafirimiz oldu. Şim-
di nerede oturduğunu ve ne
amaçla Türkiye'ye geldiği-
ni hatırlamıyorum.
Eşim ve profesör çeşitli
konulardan bahsettikten
sonra konu dönüp dolaşıp
"Türkiye üzerine oynanan
oyunlara" geldi.
Fransız profesörün görü-
şü gayet açıktı. Ve aynen
şöyle:
"Türkiye'de mutlaka de-
ğerii bir şey buldular. Uran-
yum olabilir, zengin altın ve
petrol yataklan olabilir. Ama
mutlaka bizlerie (Evetyanlış
yazmadım "bizlerie" diye de-
vam etti) uğraşmak için bir
sebep olmalı"
Şimdi yıl 2000 ve başta
Avrupa olmak üzere bizler-
ie yine uğraşıyoriar. Ameri-
ka hiç yoktan bir Ermeni bil-
mem neyi çıkardı.. o da ken-
di çapında bizlerie uğraş-
maya devam ediyor. Din kar-
deşlerimizin çabalan da bil-
dim bileli devam ediyor.
Acaba bu defa bizimle ug-
raşmalarının sebebi ne ola-
bilir?
Bunu, kendi çapımda iki
sebebe bağlamaktayım.
1- Stratejik sebepler
2- Ekonomik sebepler
Ülkemiz, konumu itibany-
lahersüpergücün veyasü-
per güç olmayı hedefleyen
kitlelerin ağzının sulanma-
sına sebep olmuştur. Bu, ta-
rih boyunca böyleydi, bun-
dan sonra da böyle olaca-
ğını tahmin ediyorum.
Öncelikle kıtalann aynldı-
ğı bir bölgedeyiz. Kültürel
farklılıkların tam ortasında-
yız. Yüzölçümü olarak da
küçük sayılamayacak birdu-
rumdayız. Çeşitli dinden ve
ırktan kişilerin bulunduğu
ülkemiz, birçok kişi ve dev-
letin ilk hedefleri arasında
bulunmaktadır.
Bence asıl bizimle uğraş-
ma sebepleri ekonomiktir.
Öncelikle genç ve kala-
balık bir toplumuz.
Tüketime en uygun ortam
kabul edilen bu özelliğimiz
sebebiyle tüm sanayileşmiş
devletlerin gözü üzerimiz-
de.
Bir devletten şunu alırsak..
diğeri, neden bizden alma-
dın diyerek diş bileyebilir.
Veya o devlette satabilmek
için heryolu deneyebilir. Bu
denemelerin bazen dozu-
nun kaçtığını da ilave etmek
isterim.
Genç ve kalabalık bir nü-
fusa sahip olmak, tüketici
olmak yanında üretimi de
beraberinde getiımektedir.
Üretim olarak belli bir kapa-
siteye gelmek birçok geliş-
miş sanayi ülkesinin işine
gelmemektedir.
Zira kendi ürettikleri mal-
ları satamayacak konuma
gelmektedirier. Hatta bu ge-
lişmiş ülke yöneticileri, bizim
ürettiğimiz malların kendi
vatandaşlarımıza bile satıl-
malarına karşı olabilirler.
Yerattı kaynaklanmızın du-
rumunu bilemiyorum. Ama
bizimle uğraşma sebepleri
arasında Fransız profesö-
rün dediği gibi kıymetli ve-
ya stratejik maddeler de ola-
bilir.
Çünkü bizimle uğraşan-
lar, uzaydan her santimetre-
karemizi istediklen gibi ınce-
leme imkânına ve bizim ül-
kemiz hakkında bizim bil-
mediğimiz kadar çok bilgi-
ye sahiptirler.
Sonuç olarak bizimle geç-
mişte de uğraşmışlardı.. ge-
lecekte de yine önümüze
set çekmeye devam ede-
ceklerdir. Bunun sebebi ne
olursa olsun, kendi çıkarla-
rı yönünden haklıdırlar.
Yıllardır birçok terörist
grup başımıza musallat ol-
du. Tamamı, az önce belirt-
tiğim ağzı sulananların ese-
ridir.
Son on yıla damgasını vu-
ran PKK ise özellikle tez-
gâhlanmış bir olaydır. Ve
şimdi de bir başka senaryo
yazmak zorundadırlar. Çün-
kü Türkiye yine iyiye gitmek-
tedir.
Bir zamanlar her on yılda
bir askeri müdahale bekler-
dik. Şimdi ise acaba ülkemiz
üzerine dışarıdan ve içeri-
den ne oyunlar oynanacak
bunu beklemekteyiz. Büyük
Atatürk'ün dediği gibi "Da-
ha elim ve daha vahim olmak
üzere memleket dahilinde "ki
işbirlikçiler'den çekinmek-
teyim. Zira dışardakiler bir
yerde açık oynamaktadırlar
ve "Sizi, yani Türkiye'yi bi-
ze zarar verecek birkonuma
getirmeyiz" demektedirler.
Ama yerli işbirlikçilerine
sırtımızı dönmememiz ge-
rekir. En azından "Sende mi
Brütüs" dememek için.
Bütün bunların sonunda
da bir vatanda yaşamamız
ve geleceğimizin istediği-
miz standartta olabilmesi
için hepimizin üzerine dü-
şeni yapması gerektiğini dü-
şünmekteyim.
Çünkü başka Türkiye yok.
KÎM KİME DUMDUMA BEHIÇAK behicakCdturk.net
ÇÎZGÎLÎK KÂMİL MASARACI
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 20 Ekim
1940 NÜFUS SAYIMI
fS4o'7X BO6ÜN, cuMHueiyer nüe&y£-'srX/M/ öçüıv
CÜ HÛPUS SAY9AI YAPfLDI. İUC HEZ 19Z?'DE YA-
PILA/J SAy/MOA fSAf'iya*/ 643 StV OL4RA< SAP-
TAAJAN NÜFOS, 193S'TB 16 MİLVON fSB&A/e ÇttC-
MlfTf. H£/e SEŞ YILDfi 6fe UÜFVSSAY/Ltl YAP/L-
MASf KAeAKl DA O Z(£A£* yûeÜeLÜâE 6İ&-
YOGPU. 194O NÜFUS SAy/MINM, /Ç/fl£/S/ 8A-
S A/ÜPUS- MÜPÜGUJKL&StNe BAİU SÖ-
ÇAC/Ç/üfÇTt.
, £UNUN 17
MiL yON BZO S/H 3SO &
CAKTf..
â
t
p y
ini yop/p &6r-ü/uı/or:
ANKARA (AA) - Milli Pi-
yango Idaresi'nin 19 Ekim
çekilışi yapıldı. Çekilişte ik-
ramiye isabet eden bilet nu-
matalan ile ikramiye tutarla-
n şöyle:
500 mllyar 562864
(Lefkoşe)
10 mllyar 414147 (Iskende-
run, Ankara, Izmir, Istanbul)
1 mllyar 322818 (Samsun,
Ankara, Istanbul, Istanbul)
426239 (Konya, Kırklareh)
500 milyon 002773 005003
050016111564154778275316
368586 397196 408134 422294
250 milyon 013581083993
099988 143628 1596571939%
259358260811277116363253
399228412411419154444342
452701501641504150528069
592835 596115
100 milyon 000033 002426
500 milyarLefkoşe'ye
003802 006193 010115 014631
023148 027660 034025 038416
043538052610073371080078
102239117193 128082 128938
129947131432131806137942
143529144016157187170621
179723180117186546201642
206113211604214283220077
229222 245142 266564 269931
273375 273777 284969 315850
320994 324445 328844 332761
347212 352918 360313 363889
392013 392428 398436 404508
414298423301426971430716
450596461557479802 502577
510602 524668 533842 534898
552672 556020 557564 557595
563225 564692 570109 580594
590915
5 0 milyon 001333 014115
015110020517022076023147
027343 038405 045091052014
059478061015063818063832
067042 067149 074767 074868
078421081034089255092229
098036102821108155 109250
109772111150111434113915
114276120721121219123086
124241 125158 130459133375
134152 134697136114143076
151037154009156426156997
163726165696168503 172321
176714180351181944182420
184309188102198036198688
198833 201658210119215219
225074 226703 228226 234856
236089 236830 236970 238479
245969 257912 265683 274039
277717 281113 283083 285689
285951287767 290280 290565
293658 294469 298369 300702
302980 309285 324748 326537
329223 332440 340380 343322
343821345628 350781355134
358292 361889 3725% 377575
378870 391980 393683 395140
400406404569415265421015
421725 422603 423308 423405
429317 429922 436001439597
446884 449940 454334 454640
459664 462625 470220 475226
489714489952492101495669
500433505741511267511713
523034 532574 534334 549907
561485 565119 567307 568054
569127574437 576774 579811
585143 588291 591486599554
30 milyon 09222 16270
48081 60666 64198 79877
86555 9415197018 99319
20 milyon 3052 3175 5922
7690 8539 9272
10 milyon 207 210 580 749
6 milyon 33 45 75 79
Amorti ı 8
ANKARA.. ÂNKA...1
MUŞERREF HEKİMOGLU '
Güneşe Selam
Ida nasıl gülümsüyor kimbilır, neler yaşanıyor1
eteklerinde! KÖrfezli bir kızı, Birsel Lemke, alter-l
natif Nobel ödülü ile selamlıyor onu. Bu ödül ilginç,
bir tersliği sergiliyor her şeyden önce. Yeşil bir ka-/
dın Birsel Lemke, yeşil bir eylemin yolcusu, çevre^
sevgisiyle çevreyi kirietenlere, örneğin siyanürle al-T
tın arayanlara, kurallan zorlayanlara "hayır" diyerekt
kazanıyor bu ödülü. Uzun soluğu var. Havran'da Kü-?
çükderelilerin, Bergamalılann soluğuyla bütünleşi-|
yor, boyutlanıyor, yürekli birdirenişle yol alıyor, kur-*
duğu yurttaşlar girişimi iticı güç oluyor, lstanbul'a,N
,
Boğaz Köprüsü'ne, başkent Ankara'ya ilk Meclis'irr
kapısına ulaşıyor "hayır" diyenler. <;
Oren'de iyi komşu ilişkilerimiz var. Çabalarını ya-ı
kından izliyor, içten destekliyorum onu, destekleme-j
yi görev biliyorum. Basında çok az yer aldı ama
ödülü de çok mutlandırıyor benı. )
Ülkemizde kara mizah türü olaylar yaşanıyor son-
ra. Siyanürle altın üretımini durduran Danıştay ka-j
ranna karşın üretimi sürdürüyor altıncılar. Başbakan'ın"
isteğiyle yeni raporlar hazırlanıyor, uluslararası uz-'
manlann, bilim adamlarının imzaladığı önceki rapor-'
lar geçersiz sayılıyor nerdeyse! llginç bir gelişme doğ-^
rusu. Siyanürle üretimi Dünya Bankası ve IMF ml
öngörüyor acaba, diye düşünüyor insan. Öldüresf
kirlenmeye "hayır" diyenlere karşın "evet" diyenlerj
var hâlâ. Bu üretimle halkımız, ülkemiz ne kazana-j
cak, elde edilen altınla kimlerin yaşamı parlayacak?
diye soran yok! Oysa dünya haritası gözönünde. Si-^
yanürle altın üreten ülkelerde yoz topraklardan, ka-»
ra çukuriardan başka şey yok geride; ışte Peru, iş~
te Şili, işte Rodezya ve başka Afrika ülkeleri. Acı fa^
turalar ödüyor insanlar, sağlığını yitiriyor genç ku-o
şaklar. ı
Belli çevrelerin duyarsızlığı sürüyor hâlâ. Gereklb
önlemler alınırsa siyanürle altın üretiminin sakıncaj
olmadığını söyleyen bakanlar var! Aşın iyimseriik de-,
ğil mi? Ekranlar, gazeteler her gün, her saat kirlen-'
meyi getiriyor gündeme. önlem alınsaydı böylesı-)
ne yüklü olur muydu gündemler. Işte Gediz, işte ku-'
rulması öngörülen yüzer santrallar. Çevre yönet-"
meliği askıya alınıyor, kirlenme tehlikesine duyarsız
2
kalıyor devleti yönetenler. Yeşil soluyor, toprak yoz-
r
laşıyor, doğa fakirleşiyor. Bu ne tür politika, bu ne(
tür mantık! Belli bir azınlığın çıkan uğruna çoğunlu-
ğun sağlığı gözden çıkarılıyor nerdeyse. )
llginç bir seçim değil mi? Belli çelişkileri de ser-,
giliyor.
• • •
Bir yanda alternatif Nobel ödülü, 0 ödüle hak ka-"j
zanan çabaların ürünü, Ida tepelerinde, Körfez kı-
yılannda yaşanan güzel olaylar, on üç ilçedeki ye-
(
rel yönetıcilerin birlikteliği, temiz doğa özlemiyle kir-^
lenmeye karşı çıkan, toprağını savunan köylüler^
kentliler. öbür yanda kirlenmeye aldırmayan, umur-î
samazlığı politikayataşıyanlar, aldırmazlığı devlet yck
netiminde yaşam biçimine dönüştürenler.
;
Bir yanda Avrupa Birliği'ne girmeye çaba göste-
riyoruz, çevreyi kirieten davranışlara karşı Avrupa
Parlamentosu'nda protokol imzalıyoruz. Obür yan-
da imzamız doğrultusunda politikalar uygulamak-
tan gerı kalıyoruz. _,
Kafarm kurcalayan sorulara yanıt bulamryorum doğ-^
rusu. Bu koşullar altında üyelik gerçekleşebilir mi
acaba. Çevre sorunlannı askıya alan bir ülke üye ola-v
bilir mi bu toplulukta? Sağlık, eğitim, çalışma ko^'
şullan dağlar türü yer almıyor mu aramızda, gelir da^
ğılımındaki uçurumlar derinleşmıyor mu? Hukukurj
üstünlüğünü hissediyor mu halkımız, sosyal adale-j
ti yaşıyor mu? Yolsuzluk olaylan dağlara tırmanıyor,
siyasal kirlenme doruklara varıyor, faturasını da biz
ödüyoruz herzaman. Işte kasası boşalan bankalar;
işte deprem bölgesinde yaşanan soygun deprem--
leri. Bu koşullarda üyelik ne yazar, dahası üyeliğin
ötesinde öncelik taşımıyor mu ulusal sorunlarımız?
• • •
öykümüz sona ermiyor. Tersine yeni bölümlerle
giderek önem kazanıyor. Umudu yitirmiyor, güven-(
le bakıyoruz geleceğe. Çünkü daha güzel günler var,
önümüzde. Karanlığa karşın ışık da var çünkü. Her
dalda yeşerme, taze filizler var. Sivıl toplum örgüt^
leri boyveriyor, sesini, soluğunu duyuruyor ülkenin
her yerinde. Yeterii olmasa da başlamış bulunuyor*
toplumun özündeki gücü kanıtlıyor her şeyden ön-
ce. Bu güç hızla örgütlenirse öykümuz daha mutlı)
sona ulaşabilir. ,
Umudu yitirmiyor, iyimserliğimi koruyorum benj
Yazımı Melih Cevdet'in dizeleriyle bitiriyorum: (
Bütün iş bu gelen günde
Içim titriyor sevinçten, < - I
Biran, biran daha derken '• . •' \
Ortalık güneşler içinde >
Güneşe selam! '• • I
' J •
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA:
1/Başkalannın
sırtından geçı-
nen kimse. II
Malezya halkı-
na özgü bır tür
öldürücü delı-
lik...Halkede-
biyatında dört
dizeden oluşan
şiir türü. 3/"- -
-PolanskrrPo-
lonyalı sinema
yönetmeni...
Uzunkonçluve
kapalı ayakkabı. 4/ Çıp-
lak modelden yapılmış
ınsan resmi. 5/ Türk 2
müziğinde bır makam... 3
Aldatma işı, hile. 6/Pa- 4
rola...Tanmbitkilenne 5
ve orman ağaçlarına
büyük zarar veren bir -.
böcek. 7/ Bağımlı
"Gün bitti, ağaçta ne- ^
şe söndü / Yaprak — "
oldu, kuş da yakut" (Ahmet Haşim). 8/ Japon lınk dra-
mı... Ergenekon'dan çıkışlannda Göktürklere yol gös-
terdiğine ınanılan dişı kurt. 9/ Denn yaraların ıçıne sa*-
lınan ılaçlı ya da ılaçsız gaz bezı şendı... lnce İoırn \h
çimentoyla yapılan düzgün döşeme sıvası.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Radyo yaymına kanşan yabancı ses. II Stefan Zwe
>
r
ig'in bir romanı... Kişinin sevinç, güven ve her tür de^
vimsel etkinliklerinin normal olmayan bır biçimde
arttığı ruh hastahğı. 3/ "Akşamlar bir gibi bıtef-
di" (Attilâ llhan)... Küçük gemi. 4/ Yüksekokul. 5/ Sei
ahenk, nağme... Bir renk. 6/ tşaret... Kırgızların ünlü
destanı. 7/ Yayıncı... Vücut ısısı. 8/ Numaranın kısa
yazıbşı... "Orhan ": Oyun yazanmız. 9/ Ellı kâ-
ğıtla oynanan bir iskambıl oyunu... Tadı buruk, anti-
septik bir madde.