Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 EKİM 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Hazine arazilerini işgal edenler bu suçu 'tek başlanna' işlemediler
Kente karşı 'organize' suç• Maliye
Bakanı'nın, Hazine
arazilerini
'işgalcilere
pazarlamak'
yönünde hazırlığı ve
açıklamalan, imar
suçunun 'organize'
niteliğini kanıtladığı
gibi, 'halkı suç
işlemeye tahrik
etme' eylemininde
açık bir örneğini
oluşruruyor...
OKTAYEKİNCİ
Maliye Bakanı Sümer
OraTın kamu arazilerini
"işgalcileresatma" hazır-
lığı içindc kullandığı
"Hazine arazilerini eko-
nomive kazandıracağız"
şeklindeki açıklaması,
kente karşı işlenen imar
suçlannın bıreysel değil
"organizesuçlar" kapsa-
mına girmesi gerektiği
yönündeki yeni görüşle-
ri de haklı çıkartıyor.
Çünkû, Bakan'ın sözü-
nü ettiği ekonominin te-
melinde "yasadışıarsave
arazi ranö" yatıyor. Bu
rantın, Hazine arazileri
işgal edilerek elde edil-
mesi sürecinde de aynı iş-
gale önce "göz vuman",
sonra da altyapı hizme-
tinden " a P sözlerine ka-
dar bır dizı "özendirici"
politikayla imar suçunu
neredeyse meşrulaştıran
sıyasılenn ve yöneticile-
rin "ortak çabalarT bu-
lunuyor.
Böylece Hazine ve ka-
mu arazilenndekı kaçak
yapılaşma sahıpleri top-
luma ait değerlere el ko-
yarak "yasadışıkazançla-
ra" kavuşurken, aynı ka-
Bütün bu inıar suçlan •birevid ulantk ışfennıedı. ioi gosterenler, teşvik edenler ve göz yumanlar da kente karşj
organize suçun' ortaklan dununundalar...
zancın ortaya çıkmasın-
da payı olan tûm sorum-
lular da "organize imar
suçunun" işlenmesinde
bir tür "çete etemanlarT
özelliği taşıyorlar.
Zincirin halkalan
Işte bu büyük suç zın-
cirinde, yasadışılığı ve iş-
galı gerçekleştirenlenn
yam sıra, aynı kaçak ya-
pılaşmayı adeta "tahrik"
ederek toplumu suç işle-
meye "yönelten" siyaset-
çilerin Türk Ceza Kanu-
nu'ndaki (TCK) buna yö-
nelik maddeleri "ihlal"
ettikleri de son zamanlar-
daki kımi imar ve kent-
leşme toplantılannda sık-
ça dile getirilmeye baş-
landı.
Hazine ya da kamu
arazilerinde "isteyen her-
kesin" her istediği yere
"tek başına" kaçak yapı
yapamadığına; bu amaca
ulaşılabilmesi için önce
"arazi mafyasıyla'
1
ilişki
kurmak gerektiğine; ara-
zı mafyasının da Hazuıe
arazisini pazarlayabil-
mek için bu arazileri ko-
rumaktan sorumlu "ka-
mu yönetieilerini" türlü
yöntemlerle"etkisiz
w
bı-
raktığına; aynca mafya-
nın sattığı Hazine arazi-
sindeki kaçak ınşaata da
"yüalmanuı güvencesi-
nin" yine aynı kamu yö-
neticeleri sayesinde veril-
dığine; bunlann yanı sıra
işgalci yapiya yol, su,
elektrik, telefon hatta do-
galgaz vb. gibi "kamu
hizmederinin" de benzer
güvenceler ıçınde sağlan-
dığına, dahası kaçak ya-
pıya ilave kat çıkma "fc-
güriüğünün" bile imar
denetiminden sorumlu
kamu idarelerince veril-
diğine; bunlann sadece
-bek-diyfler- değil, bele-
diye sınırlan dışında da
doğrudan "vaiflüder
1
' ol-
duğuna.. ve yine tüm bu
organize gerçekleşen suç
zıncınnın de "işgal edflen
arazilerin işgalcilere uy-
gun fiatia sataşt" sözleriy-
le tamamlandığına; çün-
kü bu tür siyasi sözler
anayasal engeller nede-
niyle gerçekleşemese bi-
le, Hazine ve kamu arazi-
si işgal sürecını daha da
"hızlandırarak'' suçlula-
ra güç ve "cesaret" ver-
diğine; dahası yine aynı
türden sözlerle tüm bu
suçlulann ve organize su-
çun da bir tür "ödüüendi-
rilmiş" olduğuna.. dik-
kat çeken uzmanlar, imar
suçlannın artık sadece i-
mar mevzuatında değil,
anayasadan başlamak
üzere toplumsal haklarla
ilgili tüm yasalarda ve
TCK'de de yer alması ge-
rektiğini savunuyorlar...
Anayasasuçu
Örneğin, 15 Eylül
2000 tarihinde Antal-
îstanbul'da diğer bakanlıkJann işbirliğiyle operasyon başlatılacak
Tantan: Sırada arazi mafyası vartstanbul Haber Servisi - Içiş-
leri Bakanı Sadettin Tantan.
arazi mafyasma karşı operasyon
başlatacaklannı söyledi.
Içişleri Bakanlığı Strateji
Merkezı ile Marmara ve Boğaz-
ları Beledıyeler Birhgı (MBB)
arasında "Evrensel Değerleri
Koruyan Yaşanabilir İstanbul
tçm Yeni bir Yönetim Modeli
Gtüştirümcsi Projesi" protoko-
lü ımzalandı. Strateji Merkezi
adına protokolü imzalayan Içiş-
len Bakanı Sadettin Tantan, bu
projeye paralel olarak arazi
mafyasına karşı dığer bakanlık-
lann işbirliğiyle bir operasyon
başlatılacağını söyledi. istan-
bul'un dünyakentı olmasını ko-
laylaştırmak ve yaşanan sorun-
lan kısa sürede çözebılmek
amacıyla başlatılan araştırma
projesi hakkında bilgi veren
Tantan, Istanbul'un, ahşılmış
ıdan sınırlannı aştığını, kentin ıl
ve belediye sınırlarının ötesinde
bir megapol olarak yeniden ta-
nımlanmasına ihtiyaç olduğunu
vurguladı. Istanbul'un, imardan
ulaşıma, çevre sorunlanndan
eğitime ve sağlığa kadar pek
çok sorununun temelinde yöne-
tim karmaşası bulunduğuna
dıkkat çeken Tantan, çözüm
olabilecek yeni bir yönetim mo-
delinin geliştırılmesi için ba-
ğımsız bir bilim kurulunun yön-
lendirmesi altında proje çalış-
ması başlattıklannı söyledi.
Projeyle, katılımcı biranlayış
içinde ve kentin tanhı ve kültü-
rel kimligi korunarak gelişebil-
mesinin yöntem ve hedeflerinin
saptanmasının amaçlandığını
belirten Tantan, "Biryılsürecek
çauşma sonunda mevcut yasa-
lann nasıl yeniden düzenlenme-
si gerektiği ya da İstanbul için
yeni bir Özel yasanın hangi ko-
şullan içermesi gerektiği ortaya
çıkacak" dedi.
Biryıl sürecek proje çalışma-
lanna katkı yapmak isteyen her-
kese çağn yapan Tantan, Bilim-
sel YÖnlendırme Kurulu'nun
katılımcı ve şeffaf bir anlayış
ıçınde ilgılı tüm kesimleri bu
İçisleri Bakanlığı
Sayım için genelge
ANKARA (Cumhurivet Bû-
rosu)-tçişleri Bakanı Sadettin
Tantan, belediye başkanian-
nın "sayun tehdMerinr önle-
mek amacıyla genelge yayım-
ladı.
Içişleri Bakanı Tantan ımza-
sıyla yayımlanan genelgede,
bâzı belediye başkanlannın,
yurttaşlann başka yerierde sa-
yümalan durumunda belediye
hizmetlerinden daha pahalıya
yararlanacaklan şeklindeki
sözleri anımsatıldı. Vali ve
kaymakamlardan, nüftıs sayı-
mınm sağhklı ve güvenli yapı-
labilmesi için gerekli önlemle-
n almalan istenen genelgede,
bu türfaahyetler hakkında der-
hal yasal işlem başlatılması ıs-
tendi.
Ankara Anakent Belediye
Başkaru Melih Gökçek, önce-
ki gün yaptıği açıklamada, sa-
yım günü Ankara'da bulunma-
yan yurttaşlar hakkında savcı-
lığa suç duyurusunda buluna-
caklannı belirtmişti.
" çahşmaya ortak edeceğini söy-
ledi.
Projenin Yönlendirme Kuru-
lu şu isimlerden oluşuyor: Pro-
je Koordinatörü, MBB Genel
Sekreteri Fikret Toksöz, Iula-
Emme adına Şadun Emrealp,
Mimar Sinan Üniversitesı Öğ-
retim Görevlisi Yüksek Mımar
Oktay EkincL Boğaziçi Üniver-
sitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Çağjar Kejder, Boğaziçi Üni-
versitesi Oğretim Ûyesi Prof.
Dr. Ersin Kalajcıoğlu, İstanbul
Üniversitesi Öğretim Oyesi
Prof. Dr. NihatFalay, Marmara
Üniversitesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. SemaErder. Galatasa-
ray Üniversitesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Yıküzhan Yayla, Gala-
tasaray Üniversitesi Öğretım
Üyesi Yard. Doç. Dr. Yeşeren
Yelçin ile İstanbul Üniversitesi
Araştırma Görevlisi KemalBer-
karda. Konuşmasının ardından
gazetecilerin sorulannı yanıtla-
yan Tantan, "Arazi mafyasryla
flgili, tçişleri Bakanlığı ile deği-
şik bakanlıklardan uzmanlann
da buhuıduğu çok güü bir çahş-
ma grubu uzun süredir çahşı-
yor" şeklinde konuştu.
ya'da yapılan ve Içişleri
Bakanı Sadettin Tan-
tan'ın da katılımıyla ger-
çekleşen "Yerd Yönetim-
kr Reformunda Bûyük-
şehirier" konulu sempoz-
yumun "sonuç bildirge-
sande", imar suçlannın
"organize" olarak işlen-
dığini vurgulayan bölüm
özetle şu saptamayı yapı-
yor:
"Kente karşı işlenen
organize suçlann önlene-
bfflmesi için, bu suçun ger-
çekleşmesinde payı ve so-
nımlulıığu olan herkesin
suç ortağı olarak yargı-
lanmalanna ve cezalan-
dınfanalanna olanak sağ-
layan yeni bir yasal düze-
ne gereksinme varduu."
Benzer şekilde 13-14
Ekim 2000 günlerinde
ITÜ-Taşkışla kampusun-
da Mimarlar Odası'nca
gerçekleşririlen "İmar
Hukukunda Toplum ve
Mimartak" konulu sem-
pozyumda da imar suçla-
nnın tıpkı "orman suçu"
gibi asla "afiedüemeye-
ceğine" dair bağlayıcı hü-
kümlenn anayasada yer
alması gerektiği de dile
getirilerek şu öneride bu-
lunuldu:
-İmar affinı ya da Ha-
zine arazilerini işgalcilere
satmayı şu veya bu şekil-
de gûndeme getiren siya-
setçilerüı ise, hele ki bun-
lar ülkeyi yöneten ko-
numdalarsa, toplumu suç
işlemeye tahrik etme su-
çundanyargüanmalannı
öngörecek bir hukuk dü-
zeni gerekiyor»."
Işte Maliye Bakanı Sû-
mer Oral da bütün bu tür
"yeni yasa özlemlerini"
daha da güçlü ve "ivedi''
kılan bir tutum içerisin-
de...
Böylesi bir öneriyi 17
Ağustos 1999'daki bü-
yük depremin yine bu tür
polirikalardan ötürü afe-
te dönüştüğünün artık
herkes tarafından kabul
edildiği bir dönemde
gündeme getirebihtuş ol-
ması ise, Hazine arazile-
rini işgalcilere satarak
kurtarmak istediği eko-
nominin, hemen tüm
yönleri ve ilişkileriyle bir
"talan ekonomisi" oldu-
ğunu da kanıtlamıyor
mu?...
Maliye Bakanlığı'nın
bu "hukuk dışı arazi pa-
zaıiaması" sonucunda
elde etmeyi planladığı "5
katrflyonluk"( f) gelır ise,
aynı uygulama eğer ger-
çekleşirse kentlere, top-
luma ve gelecek kuşakla-
ra venlecek zarann belki
de "muyonda biri" bile
olmayacaktır... Ancak,
bu "basit hesabt" yapa-
bilmek için yine kente,
topluma ve gelecek ku-
şaklara karşı "kamusal
sorumluluk" içinde ol-
makşart...
Öyle görünüyor ki Ma-
liye Bakanı 'na ve bu pro-
jesini destekleyen diğer
siyasilere de öncelikle iş-
te bu "ulusal sorumhıluk
dersmi" birilerinin bir an
önce vermesi gerekiyor.
IRMIKI AYDIN ENGİN aengin(ö doruk.nettr
Gencecik çocuklardır. Çoğu
elektronik postayı yeğler ve
okuduğu, kendine yakın bul-
duğu gazeteciyle dertleşmek
ister. Hılesiz, ön hesapsız, son
hesapsız mektuplardır ve...
Ve ah, pek çoktur! Haftada
en az on, on iki mektup düşer
ekranınıza. Her okuduğunuz-
da içiniz üşür, sizde de bir şey-
ler eksilir.
Hemen hepsi birbirine ben-
zer:
- ...hiçbirumudum yok. Tik-
sniyorum. Bu ülkede kalmak
istemiyorum. Kanada'ya baş-
vjrdum. Öğrenci olarak gidi-
yotvm, ama dönmeyeceğim...
- Politikacılardan da, banka-
clardan da, medyadan da kor-
kıyorum. Onlarbenimgelece-
ğmi çalıyorlar. Bu ülke bana
hçbir gelecek sunmuyor. Bu-
nda yaşamak boğucu. Avust-
nlya'ya göçmen olmak için
taşvurdum. Olumlu yanıtı alır
dmazgideceğim ve hiç kızma-
yn, ama dönmeyeceğim...
Aylardır birikenleri alt alta sı-
rtlarsanız, yalnız benim elekt-
nnik postama gelen böylesi
nektuplann sayısı bile ürkütü-
Gitme Çocuk, KalL Diyebilir miyiz?
cu.
Bilıyorum, mesleğimizin ak
adına kara çalmayan öteki ar-
kadaşlanmrn postaları ve
elektronik postalan da benze-
ri mektuplaria dolu.
Ya hiç yazmayan; yazmaya
bile gerek duymadan bu ülke-
den çekip gitmeyi çoktan ka-
rarlaştırmışlar?.. Gencecik in-
sanlar gelecek umudunu göm-
müş ve ülkesinin daha esen,
daha mutlu olmasına en çok
katkı yapacaklan çağlarda çe-
kip gitmeyi düşünüyor, düşlü-
yorlar.
Hepsine dönüp "Gitme ço-
cuk, kal. Kal, omuz omuza ve-
relim, kol kola girelım, bu çü-
rümüşlüğün üstesinden gele-
lim" diyebilir misiniz?
Hayır, sorun bir ahlak öğüdü
değil.
Binyıllardır bütün peygam-
berler, bütün nebiler, bütün din
ululan aynı öğüdü yınelediler.
Hepsı, Musa Peygamber'in
'On Emır'\\k ahlak öğutlerıni bir
kez daha söylediler:
- öldürmeyeceksin. Çalma-
yacaksın. Yalan söylemeye-
ceksin...
Ama binyıllardır çalıyorlar, öl-
dürüyoriar, yalan söylüyorlar.
Hayır. Sorun ahlak öğütJeri
sıralamak, durmaksızın yinele-
mek değil.
Bu gencecik insanlann umu-
dunu tutuşturacak; onlann yü-
reklerini ülkesi, ülkesinin insa-
nı için çarptıracak birönerimiz,
bir çağnmız mı var?
• • • ,
Oysa vardı.
Kemalistler, Kurtuluş Sava-
şı'nın ardından Anadolu'da bir
başka 'Kurtuluş Savaşı' baş-
lattıklannda; yurdu demirağlar-
laörmeye, Divnği'nin demiri ile
Zonguldak'ın kömürünü Kara-
bük'te düğün dernek everip,
ergimiş çeliğın kızıl ışıltısında
sanayileşmenin coşkusunu ül-
kenin bütün genç insanlanna
aşıladıklarında yürekler tutuş-
turan, umutlar doğuran bir
çağrı vardı.
Köy Enstitüleri bir çağnydı.
Halkevleri bir çağnydı. Art ar-
da açılan Sümerbank fabrika-
ları bir çağnydı.
6O'lı yıllarda radyolardan
yükselen, "Işçiler, köylüler, ma-
rabalar, yancılar... "diye sesle-
nen TlP'in çağrısında, gence-
cik insanlan 'daha iyi, daha e-
sen, daha mutlu bir Türkiye'
için kollan sıvamak, zorluklan
göğüslemek kararlılığı ve 'o
Türkiye'yi kendi elleriyle kura-
bilecekleri inancı toplumun bü-
tün kesimlerindeki genç insan-
lan dalga dalga sarıyordu.
70'li yıllarda dağa taşa 'Ka-
raoğlan' yazanlar, Adalet Par-
tisi'nin (Bugünkü ANAP ve
DYP'nin atasının) önerdiği ka-
pitalizme karşı daha haklı bir
düzenın peşindeydiler. Dağa
taşayazdıklan 'Karaoğlan', bir
siyasi parti önderine bağlanan
umudu değil, yazanın kendisi-
ni 'Karaoğlan', en azından 'Ka-
raoğlanlardan biri' olarak gör-
düğü bir inancın ve umudun ve
kendine güvenin simgesiydi.
1 Mayıstaalanlandolduran-
lar, 'bu ülkeden çekip gitmeyi'
düşünmeyen, düşünemeyen,
düşünmesine gerek olmayan
umudun insanlanydılar.
Sonra 12 Eylül geldi. Zindan-
lan, işkence tezgâhlan, örgüt-
lü halkı sindirmeye, örgütleri
dağıtmaya, özgür düşünceyi
kurutmaya karartı generalleri,
art arda açılan imam-hatip lise-
leri, ekonominin dümenine
oturtulmuş Özal'ları ve Özal
prensleri ile 12 Eylül geldi.
Birçöl yaratıldı. Üstünde yal-
nız ahlaksızlığın, üretmeden
yaşayan asalak otlann bitebite-
ceği birçöl...
Bugünün Türkiye'si, bugün
içinde debelendiğimizçürüme,
kurtuluşu bu ülkeden çekip git-
mekte arayan genç kuşaklar
yaratan Türkiye, 12 Eylül'ün
eseri.
Bu bereketi yok edilmiş top-
raklarda bugün 12 Eylül'de eki-
lenler biçilmekte.
Hasat, gazetelerin birinci
sayfalarında, televizyonlann
anahaber bültenlerindedir.
Bu çöl kaldıkça gencecik in-
sanlara dönüp "Gitme çocuk,
kal" diyebilir miyiz?
'Bozkurtlara yakışan'
rakamlar.,
Sayılar, MHP'liler için
sembolik anlamlaria yük-
lü. Bu durum, TBMM
Başkanlığı için yapılan
oylamalar ve MHP lideri
Devlet Bahçeli'nin par-
tinin merkez yürütme ku-
rulundaki (MYK) üye sa-
yısının düşürülmesi yö-
nündeki çalışmaları sıra-
sında bir kez daha ortaya çıktı.
Bahçeli, geçen hafta milletvekille-
rini tek tek yanına çağırarak MYK
listesinin 60'a indirilmesi konusun-
da düşüncelerini sordu. Osmaniye
Milletvekili Mehmet Kundakçı,
"Bozkurtlara 40yakışır, lısteyi40'a
indirin" dedi. Kundakçı, "Niye 60
• ••
değil de 40" diye soran
Bahçeli'ye şu yanıtı ver-
di: "Kürşatöey, 40yiğit-
le Çin Sarayı 'nı bastı. Siz
de kendinize 40 yiğit bu-
lun, Çankaya Köşkü'ne
yürüyün."
MHP'liler için 9, "anla-
mı büyük" olan bir başka
rakam. 9 rakamı,
MHP'nin "9 ışık" olarak adlandın-
lan doktrininin de simgesi. İstanbul
Milletvekili Mehmet Gül, Meclıs
Başkanlığı için yapılan ilk 2. tur oy-
lama sırasında buna özel bir vurgu
yaptı; "Eğer Ömer Izgi seçilırse,
Rahşan Hanım 'a 9 tane beyaz gül
göndereceğim."
Vefasız bir geçmişin resmidir
Tansu Çiller'in 7 yıllık genel
başkanlık tablosu onlarca "si-
yasi mevta"n\n portresini taşı-
yor. "Muhalif" olarak karşı kar-
şıya geldikterinin bir dönem en
yakınındaki kişiler olması ise bu
tablonun en ikjinç yönünü oluş-
turuyor. 7 yıl boyunca teşkilat-
lardan adı sifinen üyelerin sayı-
sının 125 bini bulduğunu belir-
ten bir milletvekili son seçimler-
de alınan yüzde 12 civanndaki
oyu "DYP'nin tabeiası zaten
yüzde 12 oy eder" diye yorum-
luyor. Hüsamettin Cindo-
ruk'tan Yalım Erez'e, ismet-
Sezgin'den Nahit Mente-
şe'ye, Mehmet Ağar'dan Me-
ral Akşener'e kadar birçok es-
ki bakan ve milletvekiliyle süslü
tabloda kimin kime ihanet etti-
ği tartışıla dursun, yeni dönem-
deki etkisiz muhalefet aynı so-
ruyu gündeme getiriyor: Hırçın
süvarisinin deyimiyle "beyaz at"
nereye koşuyor?
Koltuk merakı
Meclis Başkanlığı için adaylar
ortaya çıkar çıkmaz, kulis trafiği
yoğunlaştı. Elbette milletvekilleri-
nin oyian da bu süreçte "altın " de-
ğerinde. Adaylar "ince elenip " sık
dokunuyor. Adayların, "geçmişi,
bugünü" gözden geçiriliyor. Mil-
letvekillerinin "ince eleyip sık do-
kuduğu" adaylardan biri de
MHPIi ömer Izgi. "Babadan
CHP'H" olan Izgi'nin bilinmeyen
bir özelliğini, "rakip" partilerden
bir milletvekili anlatryor:
"Geçenlerde dikkatimi çelcti.
Ömer Bey, makam otomobilinin
hep ön koltuğunda oturuyor. Me-
rakettim, sordum, 'niyeön koltu-
ğa oturuyorsun' diye. O da güldü,
'Benim çocukluğumdan beri
içimde ukdedir, hep heveslenmiş-
tim, binememiştim. Şimdi bu he-
vesimi alıyorum' dedi." Şimdi me-
rak edilen, ilk iki tur oylamada en
yüksek oyu alan Izgi'nin protokol-
de de "ön koltuğa" oturup otura-
mayacağı...
Kutan'ın 'sudan' konuşmaları
FP lideri Recai Kutan'ın
farklı bir üslubu var. Parti top-
lantılannda coşku yaratacak
konuşmalar yapmak yerine
uzun uzun aynntılardan söz
eder. Sık sık da bürokratlık
günlerini, DSl'de görev yaptığı
dönemleri anlatan Kutan ge-
çen günlerde FP'li kadınlara
seslenirken yine o günlerini
annnsadf. "Ben su mühendisi-
yim" dedikten sonra anlatma-
ya başladı:
"iki türyağış vardır. Birinci-
sinde bulutlar çoktur, ardından
kısa süreli sağnak yağış olur.
Buyağış türünün toprağa fay-
dası yoktur. Ikincisi ise çiseli
yağıştır. Bu gûnlerce devam
eder. Azazyağar ama uzun sü-
rer. Işte FP'nin çalışmalan da
çiseli yağış gibidir."
DSP'liler 'tek ses, tek frekans'
TBMM Başkanlığı se-
çimi sürecinde DSP'li mil-
letvekilleri sıkıntılı günler
yaşıyor. DSP'nin aday çı-
karmayacağı ve Başba-
kan Bülent Ecevit'in
MHP'li adaya destek ve-
receği haberleri ilk ortaya
atıldığında, bazı iyimser
DSP'liler "Yok canım,
olur mu öyle şey" diye
karşı çıktılar. DSP'den
hiçbir milletvekili adaylık başvuru-
sunda bulunmadı. Arkasından, Ece-
vit'in grup toplantısında MHP ada-
yına desteğini açıkça ortaya koyaca-
ğı haberleri yayıldı. Aynı milletvekil-
leri, "Kesinlikle öyle bir şey olmaz"
dediler. Ecevit, grup toplantısında
"koalisyon adabı" gereği MHP'li
adaya destek vereceğini söyledi...
Ecevit, MHP'li adaya desteğini açık-
lamakla yetinmedi, partilerinin "tek
ses,tefcyüre/c"olmasındanduydu-
ğu mutluluğun da altını
çizdi. "llginçtir, hiçbir ar-
kadaşımız aday olmadı.
Oysa benim en küçük bir
telkinim olmamıştır. Belli
ki, hepimiz aynı frekansta
düşünüyoruz" dedi. Bu
sözler üzerine bazı millet-
vekilleri birbirinin yüzüne
baktı ama salondan ses
çıkmadı. Öyle anlaşılıyor
ki, adaylık başvurusunun
sona ermesinden önceki saatlerde
başbakanlık koridorlarında dolaşıp
adaylık ıçin onay almaya çalışan Er-
tuğrul Kumcuoğlu ve Gaffar Ya-
kın'ın bu girişimlerinden Ecevit'in
haberi olmamış... Ecevit sonuç ola-
rak yine haklı çıktı. Parti içindeki
eleştirileri "kulislerde yakınma" dü-
zeyinde kalan milletvekilleri yüzünü
kara çıkartmadı. Çok az fire dışında,
"tek ses, tek frekans" olarak davra-
nıp MHP'li adaya oy verdiler...
Çubuklular seslerini Ankara'ya duyuramıyor
Çubukdepremininüzerindenay- kara Milletvekili Uluç Gürkan ol-
lar geçti. Ancak başkentin dibin-
deki bu ilçede yaşayan yurttaşlar,
bugüne dek hiç yardım almadılar.
Ankara'ya yanm saatlik mesafede-
ki bu ilçede yaşayanlar seslerini
yetkililere, ilgililere ulaştıramıyor.
Daha doğrusu, ulaştınyoriar da so-
nuç alamıyorlar. llçenin kaymaka-
mı, diğer yöneticileri ve başta An-
mak üzere bazı politikacılar sefer-
ber olmuş, ancak sonuç alama-
mışlar. Gürkan, "Çubuklu deprem-
zedeler Ankara'da olmanın mağ-
duriyetiniyaşıyor" diyor... Başken-
tin dibindeki depremzedeler bile
dertlerini anlatıp sonuç alamazsa,
diğer yurttaşlann halini varın siz
düşünün...
Tfirey Köse, Ayşe Sajın, Sebahat Karakoyun, Emine Kaplan. Bülent Sanoğlu
tfonun@cumhuriyetcom.tr