23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 2000 PAZARTESİ HABERLER Oylamada, MHP'li îzgi ile ANAP'lı Başesgioğlu arasında kıyasıya bir yanş yaşanması bekleniyor MHP-ANAP çeldşmesi büyüyor• Meclis Başkanlığı seçimi için son dönemece girildi. Üçüncü tur oylama yann, dördüncü tur oylama da 18 Ekim Çarşamba günü yapılacak. Seçim yanşının MHP ile ANAP arasında geçmesi bekleniyor. Mesut Yılmaz, oylama için yurtdışındaki milletvekillerini yurda çağırdı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP'lı Murat Başesgioğlu ile MHP'li Ömer İzgi'nin yanştığı TBMM Başkan- lığı için üçüncü tur oylama yann yapıla- cak. MHP'li adaya destek veren Başba- kan Bülent Ecevit'in, bugün toplanması beklenen liderler zirvesinde ANAP Ge- nel Başkanı MesutYdmaz'a "Meclis Baş- kanfağı'ııın siyaseten MHP'nin hakkı ol- duğu" görüşünü anımsatabileceği belir- tildi. MHP kanadında konunun hükümet sorununa dönüşebileceği belirtilirken ANAP'hlar "MHPTfler de Yümaz'm Yü- ce Divan'a grtmesi için oy kullanmadı nu? TBMM Başkanlığı konusunda hükümet protokolünde bir anlaşma yok" dediler. MHP'li Izgi, DYP'den ve az da olsa FP'den gelecek oylarla üçüncü turda se- çimi kazanmayı hedeflerken ANAP ka- nadında dördüncü turda seçimleri Başes- gioğlu'nun kazanacağı hesabı yapılıyor. TBMM Başkanlığı seçimi için son dö- nemece girildi. Seçim için üçüncü tur oy- lama yann, dördüncü tur oylama da 18 Ekim Çarşamba günü gerçekleştirilecek. MHP'li aday Ömer Izgı ile ANAP'lı a- day Başesgioğlu arasında yann yapılacak oylamada kıyasıya bir yanş yaşanması beklenirken her iki partinin kulıs çalış- malan hızlandı. MHP'den tam kadro karan ANAP, yurtdışındaki milletvekillerini oylamalar için geri çağınrken MHP de milletvekillerinden oylamalarda tam kad- ro hazır bulunmalannı istedi. Hükümet ortaklan, bugün yapılacak Bakanlar Ku- rulu toplantısınuı ardından bir araya ge- lerek 2001 bütçesi ve Meclis'e öncelikli olarak gündeme getirilecek yasa tasan- lannı görüşecekler. Ecevit'in, gündemde olmamasına karşın liderler zirvesinde ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yar- dımcısı Mesut Yılmaz'a Meclis Başka- m'nın MHP'den olması gerektiğıni bir kez daha anımsatabileceği kaydedildi. Hükümetin ANAP kanadı, Ecevit'in "Basbakanok DSP'de,gecen dönem Mec- lis Başkanbğı da ANAP'taydı. Bu kez baş- kan MHP'li olmah" görüşüne katılmı- yor. ANAP'lılar, gelinen noktada başkan- İık için ANAP'a yapılacak baskının "Meclis iradesinehakaret" olacağını dü- şünüyor. ANAP'lı bir yönetici, "Bu de- mokratik bir yanşnr. Liderler zirvesinde başkanhkla ügüi bir konunun gündeme geleceğini sanmıyoruz. Gtlirse de bu doğ- ru olmaz. Koalisyon protokolünde,' Mec- lis Başkanı, şu partiden olacak' diye bir hüküm mü var? Eğer böyfebirhüküm oi- Ueniz Baykal nikâh töreninde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Emnrvet Genel Müdür- lüğû Potis Başmüfettişi Hasan Eryümaz'uı oğlu Yavuz Eryümaz ile gelin Berna Cingöz'ûn nikâh törenine kaaku. Baykal, cifti sa- lona girişinde alkışJadı. (Fotoğraf: AA) saych haknolabuırknlL Gecen sefer MHP, niye Sadi Bey'i yanştan çekmedi o za- man? Bize kendileri vennedi ki başkan- hğt, bir yanş okhı ve biz kazandık. O za- man Somuncuoğlu kazansaydı, Bu sefer size verelım' drvecekler miydi? Bu de- mokratik yanşı alıkoymaya kimsenin hakkı olamaz" dıye konuştu. MHP'lile- rin "Mecüs Başkanlığı MHP'nin olmaz- sa hükümet sorunu yaşanır" bıçımınde- ki söyleminin de doğru olmadığını anla- tan ANAP'lılar, "Eğer koalisyon abiakry- sa, soruşturma komisyonlannda bakan- lan bifc aleyhteoy kuiland]" görüşünü di- le getirdi. ANAP'ta hesaplar ANAP da DYP ve FP'li milletvekille- rinden MHP'ye oy gitmeyeceği hesabını yaparken dördüncü turda Murat Başesgi- oğlu'nun kazanacağına kesin gözüyle ba- kıyor. FP ve DYP milletvekilleriyle te- maslannı sürdüren MHP'liler îzgi'nin üçüncü turda kazanacağına inanıyor. MHP'li bir yönetici, "DYP'den 15 millet- vekili kesinnkle Izgi'ye oy vereceğini söy- lüyor. FP'den hatta ANAP'tan büe !•% oy gelebilirbize. Eğer buarkadaşlar sözlerin- de dururiarsa kazanmamamız için bjçbir neden yok" dedi. Bazı MHP'li yöneüci- ler ıse üçüncü tura temkinli yaİdaşırken "Diğer partilerden bize oy vereceklerini söyleyen arkadaşlar var. Siyaset bu, bizün yüzümüze karşı öyle diyor olabilirter. So- nuçta gizB oylama, ne oûcağı beUi olmaz" görüşünü dile getırdıler. FP'li fsmail Alptekin'ın, yannki oyla- ma öncesınde çekilmesi bekleniyor. FP Genel Başkanı Recai Kutan, bu konuda- ki bir soru üzerine, "Sah günü yetkili ku- nıOannuz toplanarak bu konuda karar verecekler. Ancak bizûn temennimiz Sa- yın Başesgioğlu'nun kazanması yönün- dedir" dedı. 2. Adana Sanat Cünleri 'Yılmaz Güney anlatmakla bitirilemez'ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - 2. Adana Sanat Günleri Yümaz Güney' ın anlatıla anlatüa bitirilemediği dopdolu ıçerikli bir gün ile sona erdi. Çukurovalı sanatseverler etkinliğin dünkü bölümünde hemen tüm konuşmacılann Güney'in yaşamı, kişiliği ve sineması üzerine yaptığı söyleşileri yine büyük ilgi ile izlerken Çukurova Oniversitesi Devlet Konservatuvan sanatçılan büyük beğeni ve alkış alan şan konseriyle kapanışı yaptı. Sabancı Kültür Merkezi'ndeki etkinüklerin son gününde Yılmaz Güney konuşuldu. Yılmaz Güney söyleşileri Çetin Öner'in "Bir İnsan Bir Sanatçı CMarak Ydmaz Güney'in Portresi''ni anlatmasından sonra, Gökhan Cengjzhan'ın "Bir Mit Olarak Yümaz Güney", Tunca Arslanın "Ydmaz Güney'in Sinemactbğı''. Nur Sürer' in "Ydmaz Güney ve Sinema'". Ahmet Yıknz'ın "Yümaz Günev'in Hikâyecüiği'' ve Öner Yağcrnın " Yazar Olarak Yıunaz Güney" başlıkh söyleşüerinde, Güney'in insan ve sinemacı kişiliği anlatılırken konuşmacılar, "Ydmaz Güney anlatmakla bttmez. Onu tanımak için ya onunla vaşamış ohnak ya da onu çok iyi okuyup, ryi izfemek gerekir'' dediler. Konuşmacılar, sinemamızın bugünkü durumuna da değindiler. Etkinliğin ilk üç gününde konserieriyie büyük beğeni alan Çukurova Universitesi Devlet Konservatuvan sanatçılan bu kez etkinliğin kapanışını yaptılar. Deniz Ydmaz, Korhan Dinçer, MeKh Tepretmez, Ümit Çataloğhı ve Eylem Demirhan'm solıst olduğu Natali Çaturişvfli'nin de eşlik ettiği şan konserini büyük beğeni ile izleyenler sanatçılara en büyük ödülü de uzun alkışlanyla vermiş oldular. Gumhuriyet Kitap Kulübü'nün Sabancı Kültür Merkezi önünde park ettiği "Cumhuriyet Aydınlanma Otobüsü" etkinliğin son gününde de kıtapseverlerin akınına uğradı. Çeşitli yayın kuruluşlannın yamnda Cumhuriyet kitaplannın da sergüendiği otobüs kıtaplık özellikle genç okuyucular tarafından ilgi ile ziyaret edildi. Gazetemiz Yayın Kurulu Başkanı Ilhan Selçuk, 2. Adana Sanat Günleri'ndeydi 'Küreselleşmemmanıyazdacak'ADANA(Cumhuriyet Gü- ney Üleri Bürosu)- Dünyanın yaratıüşından, bir "OP emriy- le oluşmasından bu yana insa- nın çeşitli evrelerden geçerken sanatın oluşruğunu. ve hızla geliştiğini, bu hızb gelişmenin degişime de neden olduğunu belirten gazetemiz Yayın Ku- rulu Başkanı ve yazan İlhan Selçuk, "Gerçeğeulaşaninsan, akh buldu. Akd aydmlatn, sa- nan yaratn.Yerleşikdüzene ge- çen insan orada kendi kendine de olsa sanatia Ugilendi. Taşla- n kazHh, kendi müziğini üret- ti, dansını yapn. Ronıan. sine- ma geç gekli ancak en etküısi müzik okhT dedı Sanatseverlerin büyük ilgi gösterdiği 2. Adana Sanat Günleri 'nin üçüncü gününde, "Değişen Dünya ve Sanat" üzerine konuşan İlhan Selçuk, Adana'ya her gelişinde heye- canlandığını belirterek "Genç- liğimin Adanası'nın nasıl de- ğiştiği gerçeğini görüjorum. Bu gerçeği kolay özümsevemi- yorum. Seyhan Nehri kıyisın- da oturduğumuz ev bana hep değişmez gibi gelirdi. Çok de- ğişmiş. Avluda ayakta kalan ağaç çok büyümüş. Eski kom- şulanmız yok. Evlerin de çoğu yok. Arkadaşlarunm pekazrv- la bulusabihyorum" dedi. Sel- çuk şunlan söyledi: "Değişün gerçeğini aslında hepimiz bUiyoruz. Dünyanın yaranhsını, bir 'Ol' emrtvle na- sıl oluştuğunu arûk bUiyoruz. Gerçeği ancak insan akh bu- iur. AkıL aydınlaür, sanan ya- raür. tnsanoglunun yerleşik düzene geçmesinden sonra sa- nat başlamışür. Mağara du- varlarnu kaâyarak resmi ya- ratan, yazı yazan, çıkanhğı bir ses ve bir el hareketiyle müziğı başlatan ve zamanla ritme uyup harcket ederek dans ya- pan insanoğlu bunu her çağda daha da geüştirmiş, sanatsal hale dönüştürmüştür. Roman geç geuniştir. 18. yüzydda dine karşı başkakunnm öncüsü ol- muştur roman. Daha sonra müzik insanlann yaşam tarzı- na ghmiştir. Müzikdinlemebi- çimi bile hızh bir değişün gös- termiştir. Tarun öncesindeki insan ile tarun dönemindeki yerleşik insanın ve fabrika dö- nemindeki insanın müziği çok değişiktir. Sinema ise yepyeni Derneğin 10. olağan genel kurulu yapıldı IHD'de AB ve şeriat tartışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İHD 10. Olağan Genel Kurulu dün yapıldı. Gergin bir ortamda geçen genel kurulda şeriat ve Avrupa Bırliği konulan tartışma yaratrı. Dr. Hikmet Krvdcunh grubu üyeleri, Hüsnü Öndül yönetimıni, "Burjuva anlaytşı ile insan haklan savunucuhığu" yapmakla suçladılar. Öndül'ün tek aday olduğu genel kurulda, genel merkez yönetimi (GMY) ve merkez yürütme kurulu (MYK) üyelikleri için ikı grup yanştı. İHD Olağan Genel Kurulu dün Altındağ Belediyesi Yunus Emre Kültür Salonu'nda gerçekleştirildi. 1110 delegenin oy kullandığı genel kurul, gergin bir ortamda geçtı. Delegelenn konuşmalannı yaptığı sırada, gruplar arasında sataşmalar yaşandı. Kıvılcımlı grubunun hazırladığı kızıl liste ile EMEP ve HADEP'in hazırladığı ortak listenin yanştığı genel kurulda konuşan İHD Konya Şube Başkanı Avukat Orhan Özer, Öndül yönetınıinı gericilikle suçladı. Özer, "Irticayla dirsek teması, irticaj'a özgüriük temelinde hak anlayışı ortaçağ gericifiğidir'' dedi. özer, Öndül yönetimıni AB konusundaki tutumundan dolayı da eleştirerek "Biz kendi öz gücümüze güvenelim. AB empery alizmi bize demokrasi getiremez. 12 Eylül faşizmini NATO toplanölannda iyi iş yaponız diye destekley en AB üyeleri değü miydi'' dedi. Delegelerin konuşmalannı yaptığı sırada, Kıvılcrmlı grubu üyeleri ile Kürt delegeler arasında tartışma yaşandı "Kürt sorunu görmezden geönemez" diye bağıran bir kadın delege ile Kjvılcımlı grubu üyeleri arasında başlayan kavgayı, araya giren diğer delegeler engelledi. Divan Başkanı Yavuz Önen. tartışan - * gruplan dışan çıkarttı. bir sanatür. Onun dehası da Şaıio'dur. Tıyatro, sinema gibi değildir. Orada, oynayanla iz- leyenler arasında müthiş etki- leşim vannr." Sinemada küreselleşme Her şeyin bu hız içerisinde değiştığini yineleyen Selçuk, "Küreselleşmede ne değişiyor" sorusuna genış perspektıften bakarken yanıt olarak çok şey söylenebileceğini beb'rterek şöyle devam etri: "tşte sinema. Pryasa ekono- misinin büyük gücü karşısında emperyaUzme yarduncı olu- yor. Bunun en büyük ve etküi aracı da televizyon. Süratle yozlaşmayı aşdayan tdevizyon- larda sanat adma ne izleyebih- yonız? Çok kötü fîhnler, tefc- voleB magazin ve para dağrtan sözüm ona bilgi yanşmalan dı- şmda sanata yönlendirid, bil- gi artbncı hangiprogram var? Bizün medyaya bakarsamz kü- reselleşme çok iyL Hayu*, küre- seUeşmenin çok kötü yanlan var. Küresefleşme emperyaKz- min yenitürüdür. Ohımsuzya- nı ohunhı yanından çoktur. Bi- raz geriye gideüm. Emperya- Bzm sömürgelerine demiryo- hınu,telgrafi, telefonu,o günün gereklerini götürdü. Neden? Oradan mal taşımak, insan> nın canına okumak için. Sö- mürgeci devlet elbette her hiz- meti götürür. Bir gün küresel- leşmenin romanı yazılacaknr. Ancak bunu yazanm can da- marlannı nkamak için saldı- ran çok olacakor. KüreseDeş- meyiyerefldeğilöven sanatya- parsamz, örneğin postmodern sanatyaparsamz küreseDeşme yandaslan reklamuıızı yapar. AsMan, sanatçı olarak siz ne- redesmiz?" NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Hakkâri - Gece saatin üçü, otel odasındaki telefon acı acı çalıyor. "Ipek Çalışlar'/ verir misiniz?" Şaş- kınlıkla Ipek'e sesleniyorum. Aklıma gelip soruyorum: "Ne yapacaksınız fpek'i?" "Doğum tarihini eksik yaz- mış." Söylüyorum, telefon kapanıyor. Ardından Ercan Karakaş'a, Zey- nep Oral'a, Pınar Kür'e, Işıl Özgen- türk'e, Gürbüz Çapan'a, otefde kim kalıyorsa herkese benzer telefonlar ediliyor. Sabah, nedenini öğreniyo- ruz. Polisin otelden istediği aynntılı bilgilerin bir kısmı eksik yazılmış. Otele telefon etmişler, bu bilgiler ta- mamlansın diye. Ertesi gün polis yetkilileri özür di- lediler. Emniyetten böyle bir telefon gelince, otel görevlisi her zaman yaptığı gibi gece 3'ten sabah 5'e ka- dar teker teker telefon etmiş. Hakkâ- rililer kibar insanlar. Böyle bir rahat- 'Söyle Berçelan, Söyle Sümbül Dağı' sızlık vermek isterfermi? Belli ki, kor- ku hâlâ dağları bekliyor. • • • ' ^ Hakkârili gençlerin gözleri ışıl ışıl. Büyük acılann, çaresizliklerin ardın- dan hâlâ umut içindeter, güvenli ve dik duruyorlar. Bir dergi çıkanyortar, adı Berçelan. Berçelan, Kürtçe, dağ- lann arası demek. Dergilerine yaz- dıklan dizelerde şunlan söylüyorlar: "Berçelan mayınlar tariası, Ters lalelerin yuvalandığı, Otlu peynirierin diyandır." Hakkâri'nin karşısındaki Sümbül Dağı dumanlı. Berçelanlara baktyo- rum, mayın tarlalanna. Şöyle diyor Hakkârili gençler: "Sen söyle Süm- bül Dağı, biz sadece insan olabilmek gereğini yerine getinvek için bütün güzel değerierimizikaybetmedik mi? Sen söyle, her zaman sana dertya- kındığım Merzan. Sen şahitsin Ber- çelan 'ı görebilecek miyim? Nefes kadaryakın, düş kadaruzak, sana u- laşmak demek mayınlı tarlayı aşmak ya da aşmamak demektir." • • * Van'dan Hakkâri'ye gelirken gös- terdiler. 1960'lann ortalannda 1968'li arkadaşlarım Deniz Gezmiş'lerin, Harun Karadeniz lerin yaptığı Zap Köprüsü'nü bombayla havaya uçur- muşlar. O köprü, 1968'lerden günü- müze kalan bir armağandı. O döne- min gençliğinin akıp gelen Kürt so- rununa ilk duyarlılığıydı. Yöre halkı, Zap Köprüsü'ne 'Deniz Gezmiş Köprüsü' adını vermişti. Işte buna dayanamamışlar, koymuşlar bombayı, uçurmuşlar köprüyü hava- ya. Umudu ve banşı yok etmek için yapmışlar bunu... Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, "Onlara inat yapalım bu köprüyü, Deniz Gezmiş Köprüsü'nü" dedi. Çok alkış aldı. • • • İki gündür Hakkâri'deyiz. Müthiş bircoşku var. Hakkâri sorunlarta, acı- larla dolu. Yine de coşkulu Hakkâri- li. Önceki gece konser salonu, 1500 kişi yerine dışanlara taşan 3000 Hak- kâriliyle doluydu. Gençler halay çek- tiler, türkü söylediler. "Banş" sözü edildiğinde yeri göğü inlettiler. Hakkâri'de belediye başkanlığını HADEP kazanmış. Belediye Başka- nı Hüseyin Ümit oyların yüzde 68'i- ni almış. Hakkâri'nin 55 merkez kö- yünün 50'si boşaltılmış. • • • "Achm Meryem" dedi. Çukur- ca'nın Narlı Köyü'ndenmiş. 13 yıl ön- ce uçaklar köylerini bombalamış. Kocası bu bombardımanda ölmüş. Kendisi yaralanmış. 40 milyon lira ay- lıkla bir otelde temizlikçilik yapıyor. 7 çocuğu olduğunu söyledi. "Çocuklanma iş bulur musunuz Oral Bey" diye elime sanldı. Gece konserdeymiş. "Bu gece yine gele- cecj/m" dedi. ••• Sümbül Dağı dumanlar içinde. Berçelanlar mayın tariası... Hakkâri, umutla, korkuyla gelece- ğini anyor. Coşkuları etkileyiciydi. Bize, "Fi- danlan çiçeğe döndürdünüz" dedi- ler. Gözlerimiz yaşardı. 2000Tİ YILLARDA ERDAL ATABEK İnsanlardan Oluşmuş BÎP Hayat... Pablo Neruda, "Benim hayatım bütûn hayat- lardan oluşmuş bir hayattır, bir şair hayatıdır" de- mişti. Anlam yüklü hayatlar, bütün hayatlardan oluşmuş hayarlardır; şair hayatıdır, sanatçı haya- tıdır, insan hayatıdır. Pınar Selek'in, benim için büyük değertaşıyan mektubunda da böyle bir değinme var "Kendi ta- rihimle hesaplaşırken kendimin soyut bir variık ol- madığını, sizlerden oluştuğumu gördüm ve tari- himdeki bin'kimleri bugüne taşıyarak sizi bugü- nümde biheştirdim. Çocukken hapishane kapısında kendimi çok çaresiz hissederdim. Hem babam için, hem sizin için. Hem de sizterin temsil ettiği değerler için. Ba- nştı, demokrasiydi, özgüriüktü. Düşlerim bu gü- zel düşler üzerineydi. O düşleri hiç kaybetmedim. Hatta o düşler o ka- dargüçlüydü ve ben onlann o kadaretkisinde kal- mış, hepsini o kadar ciddiye almıştım kiyaşıtlan- mın yolundan gitmedim, o değerler için yaşa- maktan başka bir yaşamı aklımın köşesinden bi- le geçirmedim. Bu nedenle acı çeksem de mut- suz olmadım. Sanıyorum mutsuzluk, insanın ço- cukluk hayallerinden uzaklaşmasıyfa başlıyor. Düşlerimi kaybetmedim, ama hiçbir şeyin ço- cukken sandığım kadar kolay olmadığını anladım. Ûstelik bu coğrafyada. İki senelik cezaevi yaşamı bu anlamda bana çok şey öğretti. ...Anlamak sevgiyi büyütüyor. Sevdikçe insan yerinde duramıyor. Işte o zaman dört duvar diki- liyorkarştsına. Ufkunu, bilincini, duygulannı sınır- layamayan, ama özgüriük imkânlannı oldukça da- raltan, işyapmanı, düşüncelerini toplumsallaştır- manı engelleyen duvariar. Fakat sevgi büyükse kendisine mutlaka biryol buluyor." Mektubundaki bazı tümcelerde böyle diyor Pı- nar Selek. İnsan dışarda da, içerde de yalnız değil. Hep böyle olmadı mı? Anneler, babalar, kardeşler, çocuklar, eşler, se- venler, sevilenler, arkadaşlar. hep birlikte yaşanır hayat. İçerde de, dışarda da böyledir. Ama hepsinden önemlisi, bu olaylann içinden geçerken herkesin kendine özgü bir olgunlaşma- sının yaşanmasıdır. En kötü şey, hapıshanede olmak değildir. En kötü şey, içinden çünimektir. ister içerde olsun, is- ter dışarda, insan içinden çürümeye başlarsa, ger- çekten de kötü bir şey olmuş demektir. Işte, insana değer katan, hayatına anlam katan şey, hayatlarımızdan süzülüp gelen bilincimizdir. İnsana sevgiyi anlatan, özgüriüğü anlatan, ba- nşı anlatan, paylaşmayı anlatan, eşitliği anlatan, insan olmayı anlatan bilinç. Hep bunlan yazmak istememin nedeni, bunla- nn artık insanlara anlatılmamasından duyduğum üzüntüdür. İnsan hayatına anlam katan bütün gü- zellikler, evrensel insanlık tarihinin bütün değerie- ri, günümüz insanına bir 'yük', hem de 'taşınma- ması gereken bir yük' olarak anlatılıyor. Bugün, insanlara anlatılanlar, eşrtliği yok eden rekabetçi biryanşma, özgüriüğü yok eden mülki- yet köleliği, banşı yok eden savaşçı davranışı, sev- giyi yok eden kuşku ve nefrettir. ışte, bütün bun- lann sonunda insanlığın yaşamaya mahkûm edil- diği trajedi. Hapishane kimsenin mülkü değildir. Hapiste yatanlar bir gün geiip çıkacaklardır. Insanlan kurtaracak olan da hukuktur, önyargı- sız adalettir. Ne yazık ki ülkemizde, bir insanın suçlanması, onun 'sanık' ilan edilmesi, onun 'suçlu sayılması' için yeterti olmaktadır. Ne yazık ki ülkemizde, bir insanın lehinde olan kanrtlar, aleyhinde olan kanıtlar kadar ilgi görme- mektedir. Bunlar uygulama alanından er geç kal- kacaktır. Yıllar önce Bandırma'da bir imza gününde iki çocuğunun elinden tutarak gelen bir işçi okur, iki çocuğuna da birer kitabımı imzalatmıştı. 'Içerden' yeni çıktığımız günlerdi. Çocuklann adını sorunca oğlunun adının Banş, kızının adının Adalet oldu- ğunu söylemişti. Birden imzayı bıraktığımı, gözle- rimin dolduğunu bugün bile anımsıyorum. Ge- çenlerde Bandırma feribotundan inerken yanıma gelen oydu; Banş'la Adalet'in babalan. Banş da, Adalet de büyümüşlerdi; birisi genç bir erkek, öbü- rü genç bir kız olmuşlardı. Ülkemizde ötekiler de büyüyecek. Banş'lar, Adalet'ler, Özgür'ler, Devrim'ler, Sevgi'ler büyüye- cek, çoğalacak. Yeter ki içimizdeki insan, insanlığını hiç kaybet- mesin. Pınar Selek'e sevgiler ve saygılar gönderiyo- rum... E-mail: erdal.atabekfS mynetcom.tr Fax: 0212 513 90 98 Önce internette kapandı Fazilet Partisi www'de yok ANKARA (ANKA)- FP, siyasete yapacağı etki nedeniyle merakla beklenen Anayasa Mahkemesi'ndeki da- vamn karanndan önce sanal ortamda kapandı. FP'nin kuruluşundan hemen sonra " w m ^>.org.tr" adıyla iki yıl- dır açık olan intemet sayfası, birdenbire ka- pandı. FP'nin programı, Genel Başkan Recai Kutan'ın özgeçmışı ve ülke sorunlan konusun- daki görüşlerinin yer al- dığı sayfamn karar aşa- masına gelen Anayasa Mahkemesi'ndeki ka- patma davasından he- men önce sessiz sedasız kapanması dikkat çektı. Sayfanın yeniden gün- celleştirilmeyerek ken- di kendine kapatılışı, "FP Anayasa Mahke- mesi'ni beklemeden sa- nal ortamındaki yaşa- mına son verdi" yorum- lanna neden oldu. FP'mn internettekı adresinde "Yeni sayfa için çahşmalanmız su- rüyor" açıklaması bu- lunmasma karşm, Ana- yasa Mahkemesi'ndeki karara kadar yeniden açılması beklenmiyor. Sayfayı yapan ve 2 yıldır güncelleştiren parti görevlilerinin ver- diği, "Parti yönetimi- nin yeni sa>fanın daha profesyoneİ olması için bir şirkede anlaşacak- lan" bilgisinın de ger- çeği yansıtmadığı öğ- renildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle