Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2000 PAZAR
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİSÎRMEN
'Ben Deli miyim?'
Sevgili,
Bilmem sanatuhaf gelecek mi? Şu yukanda-
ki soruyu kendime sık sık sormama değil, bu
tereddütü yaşayanlann Türkiye'de azınlıkta kal-
malarına şaşıyor ve hayıflanıyorum.
Çevremizde olanlara gösterilen tepkiler birbi-
rini izleyerek, aklımızı allak bullak etmiyorsa
eğer, aklımız neye yanyor?
Ne zaman delilik konusu açılsa, hep yaşadı-
ğım bir olayı anımsanm.
Yıllarca önceydi. Muammer Aksoy, Uğur
Mumcu ve ben, Halrt Çelenk'in evinde toplan-
mıştık.
Sohbetin bir yerinde, şimdi kim olduğunu
anımsayamadığım birinden söz ediliyordu. Hi-
noğluhin Uğur, kimilerince 'deli Muammer' ola-
rak anılan Muammer Hoca'nın dalına basmak
içln, gülümseyerek,
- lyidir, iyidir de, dedi, biraz delidir.
4
.Muammer Hoca hemen atıldı:
. -- Uğurcuğum, bu toplumda her doğru dürüst
âdam birazdan fazla delidir yahu!
'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!', 'sü-
rûden aynlanı kurt kapar' sözlerinin amentü ha-
line geldiği, kendisi gibi edilgin çıkarcılığa bu-
lanmış tepkisizliği 'akıl' sanan oturduğu yere
çökmüş toplum, tabii ki, aklın tepkisini 'delilik'
olarak niteleyecek ve bunu gösteren Muam-
mer Hoca'ya da 'deli' diyecekti.
Eğer Muammer Aksoy'un o 'deli!' yanı olma-
saydı, bilimsel birikimleri, müthiş hitabetinin ne
kıymeti kalırdı ki.
Ben Hoca'nın, o delilik diye nitelenen tepki-
lerine hayrandım.
• • •
Neyse bırakalım şimdi, budalanın hamakatı
akıl sanıp, aklı delilik olarak nitelemesindeki çar-
pıklığı da, beni delirten olaylara gelelim:
Kilis'in Musabeyli ilçesine bağlı Ağacakent
köyünde Demir Ailesi'nin amca çocuklan olan
Ahmet Demir ile Coşkun Demir kanadı, za-
ten muhtarlık seçimleri dolayısıyla birbirlerine
hasım duruma gelmişler.
Bu da yetmiyoımuş gibi, ailenin iki kanadının
köpekleri dalaşmış. 'Vay, itlerimizdalaşırdabiz
c/a/aşamazm/y/z?'diyen taraflartabancalar.tü-
fekler, kazmalarla birbirlerine girmişler. Sonuç,
anasının karnındaki çocuk da dahil 6 ölü.
Ağacakent tek köy değil. Benzer bir olay ay-
nı gün Samsun'un Ayvacık ilçesine bağlı Söğüt-
pınar köyünde de meydana gelmiş.
Başka bir nedenle çıkan o aile kavgasında da
3 kişi ölmüş.
v Ülkemizin insanı keyifleniyor, sanlıyor silaha,
öfkeleniyor, öldürüyor, töre diyor öldürüyor, son-
ra sorduğunda 'idam cezasına karşı' oluyor;
garip bir toplum.
. Evet garip bir ülke Türkiye. Galatasaray'ın,
yabancılarla oynanan maçlarda gol attığını te-
levizyondan izleyen magandalar, istanbul'un
göbeğinde silaha sarılıp havaya ateş ediyorlar.
J
Ne zaman Galatasaray gol atsa, biz, TV'nin
bulunduğu salondan, kendimizi sandık odası-
na atıyoruz.
,. Sonra kimi aklıevveller, ceberrut devlet ede-
biyatı ile, demokratik toplum özlemi dolu garip
bir öykü anlatıyorlar.
Töre mazeretine bürünmüş cinayetleri, yargı-
sız infazları gıria giden çürük bir toplum zemi-
nine sağlam demokrasi binasının temelinin na-
sıl atılacağını kimse sormuyor.
Gel de delirme!
• • •
Çürük zemin deyince aklıma geldi Sevgili.
Ahmet Işıkara'nın, 'bir deprem olacak, ha-
zırlıklı olun' çağnsınt bir akıllı teybe almış, son-
ra ondan rap şarkısı yapmış.
Yakında, ses şiddeti 7.4 büyüklüğünde dep-
rem etkisi yaratan discolarda toplum, bununla
tepinip dans edecek.
"Deprem olacak.... Hazırlıklı olun.... cım tıss
... cım tıss.... laaay laaay looom...."
Çıldıracağım Sevgili! Acaba ben deli miyim?
Milli Eğitim Bakanı
^Eşekliğe gerek yok'
CEMİLCİĞERİM
SAMSUN-Milli Eği-
tim Bakanı Metin Bos-
tancıoğlu. öğrencilerin
traktörlerle ve eşek üs-
tünde okula gittiğine
ilişkin medyada yer
alan haberlere sert tep-
ki gösteıdi. Türkiye'nin
kûltûr dûzeyinin dışan-
ya çirkin şekilde akta-
nldığından yakınan
Bakan Bostancıoğlu.
"Böyle eşeklik olmaz...
Böyle eşektiğe gerek
yok™" dedi.
Bostancıoğlu, imam-
hatip liselerindeki tür-
ban eylemlerinin siyasi-
ler tarafından kışkırtıl-
dığına dikkat çekti.
Onceki gün Samsun
Ondokuz Mayıs Üni-
versitesi'nin yeni öğre-
tim yılına başlaması tö-
renine katılan Metin
Bostancıoğlu, Bafra il-
çesini de ziyaret ederek
yetkililerden sorunlarla
ilgili bilgi aldı.
Bakan Bostancıoğlu,
a taşımah eğitim konusu-
na değinirken "Hiçbir
çocukeğitim hakkıadan
mahrum bıraküamaz.
Yeterii sayıda ögrencinin
bulunmadığı yerierde
taşımah sistem uygulan-
maktadır. thaleler vab-
likkr ve kaymakamnk-
larca yûrütûlûr" diye
konuştu.
Bostancıoğlu, imam-
hatip liselerinde son
günlerde meydana ge-
len türban olaylan ko-
nusunda şöyle konuştu:
"Birtakım siyasflerin
kışkırtması sonucu bu
tatsız olaylar yaşanmak-
tadır. tstanbul'da 24 i-
mam-hatip bsesi var ve
iki okulda kışkırtma so-
nucu eylemler çıkû.
tmam-hatip lisesi, adı
ûzerinde imam ve hatip
yetiştirir. Bu ülkenin eği-
tim statüsû, eğitim yasa-
lan vardır. Hukuk ûlke-
siningerektirdiğibirbi-
çimde bu sorun ortadan
kalkacakar. Devletin
türbanla hiçbir sorunu
yoktur. Sorun türbanı
siyasi amaçh kullanan-
lar taranndan ortaya çı-
kanlmaktadır."
Eski genel başkan 'CHP, birbirinden nefret eden insanlann konfederasyonu olamaz' dedi
Baykal: Oymen tasfiyeye hazırlanıyor
AYŞE YILDIRIM
ANKARA-CHP
genel başkan adaylı-
ğuıı "değişim'' çer-
çevesine oturtan De-
nizBaykal, kurultay-
da "savunma" yaptı.
Altan Oymen yöne-
timini "suskunluk"
ve "tasfiye sürecini başlatmak iste-
mekle" suçlayan Baykal. "CHP, bir-
birinden nefret eden insanlann konfe-
derasyonu olamaz" dedi.
Analiz
Kura sonucu Altan Oymen ve Hasan
Fehmi Gûneş'in ardından üçüncü ko-
nuşmacı olarak kürsüye çıkan Deniz
Baykal, iki saate yaklaşan konuşması-
nm büyük bölümünü CHP genel baş-
kanlığı yaptığı döneme ayırdı. Önce-
likle kendisini alkışlayan ve yuhalayan
tribündeki partililere seslenen Baykal,
kurultay mücadelesinin duygulardan
ve kızgınlıklardan anndınlmış olarak
yapılması gerektiğinin altını çizdi ve
soğukkanlı olmaya çağırdı. Kurultayın
parti ve Türkiye açısından iki ayn bo-
yutta ele alınması gerektiğini söyleyen
Baykal. öncelikle parti içi çekişmele-
re değindi. "Neden kurultay karan ve-
rildi? Bunun gerçek gerekçeleri neler-
dir" diyen Baykal, bugüne kadar yapı-
lan resmi açıklamalann bu soruya
inandıncı ve yeterli bir yanıt oluştur-
madığını savundu. 15 aydır PM ile Ge-
nel Başkan Altan Öymen arasında
uyum zorunluluğu hissedilmediğini,
ancak bu kurultayda bir "uyum soru-
nundan" bahsedildiğini anlatan Bay-
kal, şöyle devam erti:
-Bugüne kadar PM'de 489 karar
alınmış. Bunun 488'i genel başkanuı is-
teği doğrumısunda uyumla çıkmış. Sa-
dece bir kararda uyumsuzluk yaşan-
mış. O da birörgütün görevden alınma-
sı sırasında... Neden birdenbire bir
uyum krizi çıkü. Acaba mayısta yapı-
lacak olağan kurultaya kadar genel baş-
kan bir şeyler yapma düşüncesinde de
ancakbuyönetimleyapamayacağmı mı
düşünüyor."
Altan Oymen'üı "uyunTlu bir parti
yönetimiyle "tasfiye" sürecini başlata-
cağını savunan Baykal, "CHP'de bütûn
üyeuklerin ve yönetimlerin sınrlanma-
sını düşûnenlerle mayıs kurultayı tela-
Buluştukları
tek nokta: Ben
IŞIKKANSU
ANKARA- Öymen-Gü-
neş-BaykaL Üç ayn vurgu.
Altan Öymen'in vurgu-
su: Müdafaa-i Hukuk Ce-
miyeti'nin kuruluşundan bu
yana CHP'nin ilk kez TB-
MM dışında kalmış olması.
Baykal'ın aldığı yüzde
8.5'luk yenilgiye yapılan
göndermeler... tnsanlann
partinin söylediklerini hak-
lı görmesinin yetmediği gi-
bi, yapılanlan 36 milyonluk
seçmene beğendirmek ge-
rektiği gibi. Ciddi, samimi,
inandıncı ve güvenihr ol-
mak gibi. Yalnız sözlerle,
klasik eleştirilerle ortaya
çıkmanın seçmen için ye-
terli olmadığı gibi.
öymen'e göre, bütün
bunlar topyekûn ve çok ça-
lışma gerektiriyor. Bunun
için de kadro, çalışan ve
enerjisini ortak kullanan bir
örgüt gerekiyor.
Son söz: Şimdiye kadar
ne yaptıysa, onu yapmaya
devam edecek. . .
Biçem: Heyecanuzlığa
kadar giden bir yumuşak
konuşma biçimı. Arkadaş
gruplanru kollayan, dışla-
mak istemediğini sezdiren,
denge arayışında sıkışmış
lider görüntüsü.
Hasan Fehmi Gûneş'in
vurgusu: Baykal ve Öymen
dönemi birbirine benziyor.
"Küçük olsun, benün ol-
sun"cularpartiyi, muhalefet
özürlü kıldılar. CHP, devrim-
ci, solcu, demokrat, düzen
değiştirici, emekten, sosyal
devlet ve ulus devletten yana
parti olmaktan uzaklaştınl-
dı. Paranın egemenliğini sa-
vunan sağcı dayatmalara gö-
nüllü razı edildi.
Son söz: Kurultay, yalnız
genel başkanı seçmeyecek,
bundan sonraki doğrultusu-
nu belirleyecek ve yüzde
8.5'luk seçim yenilgisini
onaylayıp onaylamadığına
karar verecek.
Biçem: Ideolojik yanı
ağır basan, zaman zaman
coşku yaratabilen hatiplik.
Hem klasik CHP'lilere hem
de sola açık olma izlenimi.
Deniz Baykal'ın vurgusu:
Ben 1.5 yıl önce de haklıy-
dım, şimdi de haklıyım.
"Devlet kuşatıldr demiş-
tim, haklı çıktım. Batınlan
bankalann kara oluk olaca-
ğını söylemiştim, haklı çık-
tım. Türkbank yolsuzluğu
nedeniyle Mesut Yıbnaz
hükümetini istifaya çağır-
dım, 18 Nisan'da halk Me-
sut Yılmaz'a oy vermeye-
rek, o hükümetin başbaka-
nını düşürdü, haklı çıktım.
Toprağa attığım iddia to-
humlannın hepsinde haklı
çıktım. DSP'ye giden oylar
hak edilmemiş, CHP'nin
hak edilmiş oylandır. De-
mek ki ben haklıydım, yüz-
de 8.5 nedeniyle suçlan-
mam haksızlıktır.
Son söz: Halk başka CHP
anyor. Siyaset yapma anla-
yışımızı değiştirecegim.
Biçem:
u
Değiştim,değişe-
ceğim, güler yüzlü olaca-
ğun" değinmelerine karşın
yine bildik, bağıran, sinirli,
salon atmosferini yakalayıp
sürüklemeye çabalayan
Baykal konuşması.
Sefa Sirmen dışında ko-
nuşan iddialı CHP genel
başkan adaylannın buluş-
tuklan kimi noktalar:
"Türkiye'de halkın çıkar-
lannı zedeleyen gelişmeler
oluyor. \bksulluk ve sosyal
adâletsizlik derinleşrvor. Si-
yaset ve siyasetçi silikleşiyor.
Gençlik kucaklanmıyor.
CHP'ye görev düşüyor."
Adaylann hem buluşup
hem aynştıklan tek nokta:
"Ben gelirsem her şey
dfizelir."
tĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇtN
K u r u l t a y g e c e s i t r a f i ğ i y o ğ u n d u
9 9
Oymen'de liste sıkıntısıSVIİYASEİLKNUR
ANKARA - CHP kurultaylannda, bir
genel başkan adayını destekleyenler, PM
listesi hazırlanıncaya kadar kendi adayla-
nnı favori görür. Ancak kurultayabir gün
kala ya da bazen oylamaya birkaç saat ka-
la hazırlanan PM listesi kulaktan kulağa
fisıldandığmda, gayri memnun olanlann
görüşü bir anda değişir. Bir gün önce "Ük
turda alınz abi" ya da "ENğeıierine en az
50 fark atanz" diyenler, artık her gördü-
ğüne şöyle yakınır: "Bizimkisi alacağı se-
çimi verdf. "Bu üstejle gelsin de kazan-
sın bakahm".
Önceki gün genel başkan adaylannın
karargâhlannda geceyarasına kadar kala-
balıklar dolup dolup boşaldı. Bunlann ço-
ğu, kurultay salonuna girmek için kart
bulmaya gelen partililerdi. Geceyansm-
dan sonra meraklüar ve kart bulma umu-
duyla karargâhlan dolaşanlar meyhanele-
re doğru yol alınca, karargâhlarda da ge-
nel başkan adaylannın kurmay heyetinde
yer alanlar PM listesini hazırlamak için
odalara kapandılar. Karargâhlar arasında
elçilerin biri gidip biri geldi. Zaman za-
man kapalı kapılar ardında istediğini el-
de edemeyenler, kapılan vurup söylene-
rek çıktüar. PM listesi hazırlanırken ge-
nel başkan adayları poker oyunculanna
benzer. Karşısındakinin blöfünün gerçek
olup olmadığını anlayan, elindeki kozla-
nnı iyi kullanan ve pazarlıklarda az verip
çok almayı başaran aday, seçime daha ra-
hat ve avantajlı girer.
Kurultayın bir gün öncesinde Ankara'da
Sefa Sirmen ve Deniz Baykal'ın karargâ-
hı dığerlerine oranla daha rahattı. Baykal
kanadının, arka arkaya girilen kurultaylar
nedeniyle deneyim kazanması ve homo-
jen bir grup olması gibi avantajlan var.
Sefa Sirmen ise diğer adaylann kendisiy-
le diyalog kurmaması nedeniyle rahattı.
Buna karşılık en hareketli ve sıkınhlı y-
er genel merkezdi. Altan Öymen, akşam
delegelere verdiği kokteylden sonra oda-
sında özel görüşmeler yaparken MYK
odasında eski Genel Sekreter Tarhan Er-
detn, Genel Başkan Yardımcısı tbrahim
Tez, MYK üyesi Sabri Ergûl, PM üyeleri
Nurettin Sözen ve Ethem Cankurtanm'la
toplantı halindeydi. Oymen'in odasında
il başkanlan, MYK odasında da MYK ve
PM üyeleri, hazırlanacak liste konusunu
saatler boyu tartışti. Bu toplanüya sonra-
dan katılan Gaziantep Belediye Başkanı
Ceial Doğan'ın, divan başkanı seçilen Ga-
ziantep fi Başkanı'na olan itırazını ilet-
mek üzere geldiği söylendi.
Akşam saat 21.30 sulannda genel mer-
keze sol kanat adına Rkri Sağlar ve Os-
man Ozgfiven gelerek uzlaşma koşullan-
nı genel başkan Oymen'e iletti. Sol kana-
dın uzlaşma önerisi, hazııianacak PM lis-
tesi Öymen'den 20, Karayalçın'dan 20, soi
kanattan 20 olmak üzere eşit olarak pay-
laşılacaktı. Öymen übaşkanlanrun itiraz-
lanna rağmen bu öneriye sıcak bako.
şındakiler bugün el ele vermişler" dedi.
Hasan Fehmi Gûneş'in de parti yö-
netimine yönelik eleştirilerine katıldı-
ğını söyleyen Baykal, genel merkezin
olağanüstü kurultayda mayıs ayında
yapılacak kurultayı güvence altına ala-
cak bir örgüt arayışrna gittiğini ileri
sürdü.
Türkiye'nin umutla gözünü CHP ku-
rultayına çevirdiğini ifade eden Bay-
kal, bu umuda yanıt verecek bir yöne-
timin oluşturulmasını istedi. Türki-
ye'nin ekonomik ve sosyal bunalımlı
bir manzarayla karşı karşıya kaldığını,
siyasetin de bu manzaradan farksız
olduğunu anlatan Baykal, hüküme-
tin IMF politikalannı da ağır bir dil-
le eleştirdi. Baykal. "Bugün ülkede
neyin yapılacağına siyaset dışındaki-
ler karar veriyor. DSt çahşanlan bi-
le sorunlan için Cottarelli'ye mek-
tup yazıyorlar" dedi.
'Hakhhğım ortaya çıkh'
CHP'nin büyük mücadeleler ver-
diğını. ancak bazen anlaşılmadığını
ifade eden Baykal. genel başkanlık
yaptığı dönemde söylediği tüm söz-
lerin haklılığının bugün ortaya çık-
tığını savoındu. Devletin kuşatılmış-
lığından, batık bankalara dek önce-
ki yıllarda dile getırdiği görüşleri
uzun uzun anlatan Baykal, bugün
gelinen noktada ne kadar haklı ol-
duğunun ortaya çıktığını iddia etti.
" 1.5 \ildu- bunlan görüyorum ve ko-
nuşmu\orum. Bizim arkadaşlann
da ağzı var ama sesi yok" diyen Bay-
kal, Öymen yönetimini kendi iddi-
alanna sahip çıkmamakla suçladı.
18 Nisan seçim yenilgisinin ne-
denleri ûzerinde de duran Baykal, şu
görüşleri dile getırdı:
"18 Nisan'ı şekillendiren iki grup
var. Biri CHP'ye ilişkin nedenkr.
Adaylar Ki olmayahilir. iki partinin
birleşmesinin \ arattjğı gprginHgin gi-
derifcmemiş olması, çauşma eksiği
etkili ohnuş olabUir. Bir başka olay
ise 18 Nisan'ın kendine özgü bir se-
çim olmasıdır. Bu seçimlerde halkın
ekonomik durumu sandığa yansı-
madı. Türkiye, Abdullah Ocalan'ın
yakalanması sonrasında toplumsal
bir hipnozun atanda kaldı. DSP ve
MHP sıçrama yapû. O zaman hak
etmeden DSP'ye giden oylar bizim
oylanmızdL Benim sa\ unmaya ihti-
yacnn yok. Ben seçim sonrası kendi-
me düşen görevi yerine getirdim.
Arük 18 Nisan'ın etkisi alünda kal-
mayahm. Konuşun ve iddialanmza
sahip çıkuı. Eğer o zaman sussaydık
belki 18 Nisan'da o 8.7'yi arar du-
ruma geürdik.'"
'Anlayış değişmeli'
Konuşmasınm son bölümünü
parti içı dağınıklığa ayıran Baykal,
siyaset yapma anlayışının değişti-
rilmesini istedi. CHP'nin çok fazla
bölük pörçük ve dağınık bir manza-
ra sergilediğini söyleyen Baykal,
"Üsteük bunun ideolojik bir temeli
yok. Sadece kmr bir iç çekişme. Par-
tide banş ve se\gi kürrürü oluştur-
malrvTZ. CHP birbirinden nefiîrt e-
den insanlann konfederasyonu ola-
maz" diye konuştu.
Deiniz Baykal. 18 Nisan seçim-
lerinin hesaplaşmasını yaparken
Genel Sekter Tarhan Erdem'in
yaptığını iddia ettiği bir kamuoyu
araştırmasından da örnek verdi.
Baykal, Eylül 1998'de Erdem'in
CHP'yle hiçbir bağı olmadığını,
buna karşın yaptığı ankette
CHP'nin oylannın DSP'nin oyla-
nndan yüzde 35 daha fazla olduğu-
nun ortaya çıktığını söyledi.
Adaylann ardından Erdem, söz
isteyerek kürsüye çıktı. Baykal'ın
söylediği rakamlann yanlış olduğu-
nu vurgulayan Erdem, "Baykal'uı
kendisinin söylediği gibi değişmiş ol-
masını ümitedebUirdik, ama konuş-
masında da gördüğümüz gibi hiç
değjşmemiş" dedi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Solculann birbirierini solcu sayma-
maları, eski gelenek. Istamcılar da
kendilerinden değişik Islamcılan Is-
lamcı saymazlar. Siyasi hayatta bağ-
nazlık Türkiye gibi ülkelerde yaygın-
dır.
Bu nedenle geçen gün Ecevrt'in
"CHP'ye bir şey olunca hemen Tür-
kiye 'de sol bitti deniyor. Bunu yadır-
gıyorum. Biz neciyiz? Bazı kesimler
kabul etse de etmese de biz solcu-
yuz" demesini çok anlamlı buluyo-
rum. Gerçekten kimin solcu olup ol-
madığına kim karar veriyor?
Doğrusu, kim kendisini solcu kabul
ediyorsa siz de onu solcu sayacak-
sınız. Fikirlerine katılmayabilirsiniz,
yaptıklarını onaylamayabilirsiniz, a-
mao solcu değil, yalnızca ben solcu-
yum diyemezsiniz. Derseniz, bir baş-
kası da siz solcu değilsiniz diye kar-
şınıza dikilebilir.
Ecevit'in iddiasını önemsiyorum.
Kendini sol yelpaze içinde sayması
kötü değil, iyidir. Ecevit'in fikirlerinin
CHP'den veya CHP'ye hâkim olan
temel anlayıştan ne farkı var, bu açık-
lamadan sonra bunu düşünmeye
Ecevit Neden Solcu Sayılmasm ki!
başladım. Ecevit, başından beri mil-
liyetçiliğeyatkın bir siyasetin savunu-
cusu oldu. Bir başka özelliği de dev-
letçi olması. Buna ekonomide liberal
uygulamalan savunduğu gerekçesiy-
le itiraz edebilirsiniz. Ancak Ecevit, si-
yasette özellikle son yıllarda katı mer-
keziyetçiliğin sözcüsü haline geldi.
Ekonomideki liberalizmi ise yalnız-
ca devletin elindeki mülkleri IMF zo-
ruyla satmaya, emekçilerin olanakla-
rını kısma şeklinde kendisini gösteri-
yor. Yoksa, bildiğimiz anlamda bir
ekonomik liberalizmden söz etmek
mümkün değil. Bankalaıia istediği gi-
bi oynayan, bütün ekonomik karar-
lan kanun hükmündeki kararname-
lerle tepeden karaıiaştıran bir eko-
nomik çizgiye ne kadar liberal dene-
bilir?
• • •
Ecevit'in çizgisi milliyetçi ve devlet-
çi de, diğer solculann çizgisi bundan
ne kadar farklı? Örneğin CHP'nin ve
sosyalistlerin ne kadan Türk milliyet-
çiliğinden uzak. Kürt sorunundaTürk
solunun tamamına yakınının Türk
milliyetçiliğinin etkisi altında olduğu-
nu küçük bir araştırmayla ortaya çı-
karabiliriz. CHP içinde Kürt sorunun-
da duyariı olanlar var, ama partiye
egemen olan anlayış asıl olarak bu
sorunu görmezden gelmeyi yeğliyor.
Sosyalistlerin çoğunluğu da benzer
bir tavır içinde.
Peki Ecevit'in CHP'den farkı ne?
Olumsuz anlamda bakarsak Ecevit,
bir sol parti olduğunu söylediği DSP
içinde tam bir lideriik sultası uygulu-
yor. Milletvekilleri, hatta bakanlar
Ecevit ailesinin ağzının içine bakıyor-
lar. Parti içinde temel hiçbir sorun eni-
ne boyunatartışılmıyor. Ecevitlerin ne
düşündüğünü kollayan parti yöneti-
cileri, onların dediğinden çıkmamayı
siyaset olarak benimsiyor.
Diyebilirsiniz ki, birçok komünist
partisindeki lider sultası DSP'den da-
ha beterdi, bu nedenle bu solculuğa
aykın bir örnek teşkil etmez. Olabilir.
Bu açıdan CHP'nin daha zengin ve
farklılıklan ifade etmeye uygun birya-
pıya sahip olduğu reddedilemez.
Ecevit'in Islamcılıkla ilgili tutumu,
diğer soldan ve CHP'den farklı. Ece-
vit, bu konuda daha yumuşak bir üs-
lup kullanmayı tercih ediyor. Bu ne-
denle bazı sol çevrelerden çok sert
eleştiriler alıyor. özellikle Fethullah
Gülen konusundaki yaklaşımı, bazı
sol çevrelerde sert tepkilere neden
oluyor. Bazı kesimler işi abese götü-
rüp onun Fethullahçı olduğunu bile
söylüyorlar.
Soldaki bazı kesimlerin sert tepki-
sine rağmen Ecevit'in, Islamcı hare-
kete karşı kullandığı yumuşak üslup,
belli ki seçmen tarafından olumlu kar-
şılanıyor. CHP ile DSP arasındaki
yüzde 13'lük oy farkını, yalnızca
Ocalan'ın yakalanmasıyla açıklamak
yeterli olabilir mi?
Toplumun küçük ve etkili bir kesi-
mi laik-antilaik kamplaşmasından
güç alıyor. Bu, her iki taraf için de ge-
çerli. Akit gazetesinin, fanatiklik sa-
yesinde belli bir okur kitlesine ulaş-
ması bunu kanıtlıyor. Ama yine de bu
kesimlerin çok marjinal olmalarının
toplumun geniş kesimleri tarafından
soğuk karşılandığı da bir gerçek.
•••
Ecevit kendisini solcu sayıyorsa biz
de onu solcu sayarız. Ancak bir sol-
cunun, memurlan keyfi olarak işten
atabilmek için KHK çıkarmak isteme-
sini, bunun için MGK'yi ve Silahlı
Kuvvetler'i devreye sokmaya kalk-
masını doğru bulmayız. Cumhurbaş-
kanı Necdet Sezer'in hukuk devleti
konusundaki ısrartı tutumunu dele-
bilmek için hukuk dışı yollar dene-
mesini tepkiyle karşılanz.
Türkiye'nin siyasette sivilleşmeye
ve demokratikleşmeye ihtiyacı var.
Geçmişte sivilleşmeye özen göste-
ren Ecevit'in bu konuda kendisine en
yakın olacak Necdet Sezer'i köşeye
sıkıştırmasını ve onu hukuksuzluğa
zorlamasını anlamak mümkün değil.
Ecevit'in solcu olduğunu söyleme-
sini, her şeye rağmen sempatiyle kar-
şılıyorum.