27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2000 PAZAR HABERLER DÜNYADA BUGUN ALİSÎRMEN 'Ben Deli miyim?' Sevgili, Bilmem sanatuhaf gelecek mi? Şu yukanda- ki soruyu kendime sık sık sormama değil, bu tereddütü yaşayanlann Türkiye'de azınlıkta kal- malarına şaşıyor ve hayıflanıyorum. Çevremizde olanlara gösterilen tepkiler birbi- rini izleyerek, aklımızı allak bullak etmiyorsa eğer, aklımız neye yanyor? Ne zaman delilik konusu açılsa, hep yaşadı- ğım bir olayı anımsanm. Yıllarca önceydi. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve ben, Halrt Çelenk'in evinde toplan- mıştık. Sohbetin bir yerinde, şimdi kim olduğunu anımsayamadığım birinden söz ediliyordu. Hi- noğluhin Uğur, kimilerince 'deli Muammer' ola- rak anılan Muammer Hoca'nın dalına basmak içln, gülümseyerek, - lyidir, iyidir de, dedi, biraz delidir. 4 .Muammer Hoca hemen atıldı: . -- Uğurcuğum, bu toplumda her doğru dürüst âdam birazdan fazla delidir yahu! 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!', 'sü- rûden aynlanı kurt kapar' sözlerinin amentü ha- line geldiği, kendisi gibi edilgin çıkarcılığa bu- lanmış tepkisizliği 'akıl' sanan oturduğu yere çökmüş toplum, tabii ki, aklın tepkisini 'delilik' olarak niteleyecek ve bunu gösteren Muam- mer Hoca'ya da 'deli' diyecekti. Eğer Muammer Aksoy'un o 'deli!' yanı olma- saydı, bilimsel birikimleri, müthiş hitabetinin ne kıymeti kalırdı ki. Ben Hoca'nın, o delilik diye nitelenen tepki- lerine hayrandım. • • • Neyse bırakalım şimdi, budalanın hamakatı akıl sanıp, aklı delilik olarak nitelemesindeki çar- pıklığı da, beni delirten olaylara gelelim: Kilis'in Musabeyli ilçesine bağlı Ağacakent köyünde Demir Ailesi'nin amca çocuklan olan Ahmet Demir ile Coşkun Demir kanadı, za- ten muhtarlık seçimleri dolayısıyla birbirlerine hasım duruma gelmişler. Bu da yetmiyoımuş gibi, ailenin iki kanadının köpekleri dalaşmış. 'Vay, itlerimizdalaşırdabiz c/a/aşamazm/y/z?'diyen taraflartabancalar.tü- fekler, kazmalarla birbirlerine girmişler. Sonuç, anasının karnındaki çocuk da dahil 6 ölü. Ağacakent tek köy değil. Benzer bir olay ay- nı gün Samsun'un Ayvacık ilçesine bağlı Söğüt- pınar köyünde de meydana gelmiş. Başka bir nedenle çıkan o aile kavgasında da 3 kişi ölmüş. v Ülkemizin insanı keyifleniyor, sanlıyor silaha, öfkeleniyor, öldürüyor, töre diyor öldürüyor, son- ra sorduğunda 'idam cezasına karşı' oluyor; garip bir toplum. . Evet garip bir ülke Türkiye. Galatasaray'ın, yabancılarla oynanan maçlarda gol attığını te- levizyondan izleyen magandalar, istanbul'un göbeğinde silaha sarılıp havaya ateş ediyorlar. J Ne zaman Galatasaray gol atsa, biz, TV'nin bulunduğu salondan, kendimizi sandık odası- na atıyoruz. ,. Sonra kimi aklıevveller, ceberrut devlet ede- biyatı ile, demokratik toplum özlemi dolu garip bir öykü anlatıyorlar. Töre mazeretine bürünmüş cinayetleri, yargı- sız infazları gıria giden çürük bir toplum zemi- nine sağlam demokrasi binasının temelinin na- sıl atılacağını kimse sormuyor. Gel de delirme! • • • Çürük zemin deyince aklıma geldi Sevgili. Ahmet Işıkara'nın, 'bir deprem olacak, ha- zırlıklı olun' çağnsınt bir akıllı teybe almış, son- ra ondan rap şarkısı yapmış. Yakında, ses şiddeti 7.4 büyüklüğünde dep- rem etkisi yaratan discolarda toplum, bununla tepinip dans edecek. "Deprem olacak.... Hazırlıklı olun.... cım tıss ... cım tıss.... laaay laaay looom...." Çıldıracağım Sevgili! Acaba ben deli miyim? Milli Eğitim Bakanı ^Eşekliğe gerek yok' CEMİLCİĞERİM SAMSUN-Milli Eği- tim Bakanı Metin Bos- tancıoğlu. öğrencilerin traktörlerle ve eşek üs- tünde okula gittiğine ilişkin medyada yer alan haberlere sert tep- ki gösteıdi. Türkiye'nin kûltûr dûzeyinin dışan- ya çirkin şekilde akta- nldığından yakınan Bakan Bostancıoğlu. "Böyle eşeklik olmaz... Böyle eşektiğe gerek yok™" dedi. Bostancıoğlu, imam- hatip liselerindeki tür- ban eylemlerinin siyasi- ler tarafından kışkırtıl- dığına dikkat çekti. Onceki gün Samsun Ondokuz Mayıs Üni- versitesi'nin yeni öğre- tim yılına başlaması tö- renine katılan Metin Bostancıoğlu, Bafra il- çesini de ziyaret ederek yetkililerden sorunlarla ilgili bilgi aldı. Bakan Bostancıoğlu, a taşımah eğitim konusu- na değinirken "Hiçbir çocukeğitim hakkıadan mahrum bıraküamaz. Yeterii sayıda ögrencinin bulunmadığı yerierde taşımah sistem uygulan- maktadır. thaleler vab- likkr ve kaymakamnk- larca yûrütûlûr" diye konuştu. Bostancıoğlu, imam- hatip liselerinde son günlerde meydana ge- len türban olaylan ko- nusunda şöyle konuştu: "Birtakım siyasflerin kışkırtması sonucu bu tatsız olaylar yaşanmak- tadır. tstanbul'da 24 i- mam-hatip bsesi var ve iki okulda kışkırtma so- nucu eylemler çıkû. tmam-hatip lisesi, adı ûzerinde imam ve hatip yetiştirir. Bu ülkenin eği- tim statüsû, eğitim yasa- lan vardır. Hukuk ûlke- siningerektirdiğibirbi- çimde bu sorun ortadan kalkacakar. Devletin türbanla hiçbir sorunu yoktur. Sorun türbanı siyasi amaçh kullanan- lar taranndan ortaya çı- kanlmaktadır." Eski genel başkan 'CHP, birbirinden nefret eden insanlann konfederasyonu olamaz' dedi Baykal: Oymen tasfiyeye hazırlanıyor AYŞE YILDIRIM ANKARA-CHP genel başkan adaylı- ğuıı "değişim'' çer- çevesine oturtan De- nizBaykal, kurultay- da "savunma" yaptı. Altan Oymen yöne- timini "suskunluk" ve "tasfiye sürecini başlatmak iste- mekle" suçlayan Baykal. "CHP, bir- birinden nefret eden insanlann konfe- derasyonu olamaz" dedi. Analiz Kura sonucu Altan Oymen ve Hasan Fehmi Gûneş'in ardından üçüncü ko- nuşmacı olarak kürsüye çıkan Deniz Baykal, iki saate yaklaşan konuşması- nm büyük bölümünü CHP genel baş- kanlığı yaptığı döneme ayırdı. Önce- likle kendisini alkışlayan ve yuhalayan tribündeki partililere seslenen Baykal, kurultay mücadelesinin duygulardan ve kızgınlıklardan anndınlmış olarak yapılması gerektiğinin altını çizdi ve soğukkanlı olmaya çağırdı. Kurultayın parti ve Türkiye açısından iki ayn bo- yutta ele alınması gerektiğini söyleyen Baykal. öncelikle parti içi çekişmele- re değindi. "Neden kurultay karan ve- rildi? Bunun gerçek gerekçeleri neler- dir" diyen Baykal, bugüne kadar yapı- lan resmi açıklamalann bu soruya inandıncı ve yeterli bir yanıt oluştur- madığını savundu. 15 aydır PM ile Ge- nel Başkan Altan Öymen arasında uyum zorunluluğu hissedilmediğini, ancak bu kurultayda bir "uyum soru- nundan" bahsedildiğini anlatan Bay- kal, şöyle devam erti: -Bugüne kadar PM'de 489 karar alınmış. Bunun 488'i genel başkanuı is- teği doğrumısunda uyumla çıkmış. Sa- dece bir kararda uyumsuzluk yaşan- mış. O da birörgütün görevden alınma- sı sırasında... Neden birdenbire bir uyum krizi çıkü. Acaba mayısta yapı- lacak olağan kurultaya kadar genel baş- kan bir şeyler yapma düşüncesinde de ancakbuyönetimleyapamayacağmı mı düşünüyor." Altan Oymen'üı "uyunTlu bir parti yönetimiyle "tasfiye" sürecini başlata- cağını savunan Baykal, "CHP'de bütûn üyeuklerin ve yönetimlerin sınrlanma- sını düşûnenlerle mayıs kurultayı tela- Buluştukları tek nokta: Ben IŞIKKANSU ANKARA- Öymen-Gü- neş-BaykaL Üç ayn vurgu. Altan Öymen'in vurgu- su: Müdafaa-i Hukuk Ce- miyeti'nin kuruluşundan bu yana CHP'nin ilk kez TB- MM dışında kalmış olması. Baykal'ın aldığı yüzde 8.5'luk yenilgiye yapılan göndermeler... tnsanlann partinin söylediklerini hak- lı görmesinin yetmediği gi- bi, yapılanlan 36 milyonluk seçmene beğendirmek ge- rektiği gibi. Ciddi, samimi, inandıncı ve güvenihr ol- mak gibi. Yalnız sözlerle, klasik eleştirilerle ortaya çıkmanın seçmen için ye- terli olmadığı gibi. öymen'e göre, bütün bunlar topyekûn ve çok ça- lışma gerektiriyor. Bunun için de kadro, çalışan ve enerjisini ortak kullanan bir örgüt gerekiyor. Son söz: Şimdiye kadar ne yaptıysa, onu yapmaya devam edecek. . . Biçem: Heyecanuzlığa kadar giden bir yumuşak konuşma biçimı. Arkadaş gruplanru kollayan, dışla- mak istemediğini sezdiren, denge arayışında sıkışmış lider görüntüsü. Hasan Fehmi Gûneş'in vurgusu: Baykal ve Öymen dönemi birbirine benziyor. "Küçük olsun, benün ol- sun"cularpartiyi, muhalefet özürlü kıldılar. CHP, devrim- ci, solcu, demokrat, düzen değiştirici, emekten, sosyal devlet ve ulus devletten yana parti olmaktan uzaklaştınl- dı. Paranın egemenliğini sa- vunan sağcı dayatmalara gö- nüllü razı edildi. Son söz: Kurultay, yalnız genel başkanı seçmeyecek, bundan sonraki doğrultusu- nu belirleyecek ve yüzde 8.5'luk seçim yenilgisini onaylayıp onaylamadığına karar verecek. Biçem: Ideolojik yanı ağır basan, zaman zaman coşku yaratabilen hatiplik. Hem klasik CHP'lilere hem de sola açık olma izlenimi. Deniz Baykal'ın vurgusu: Ben 1.5 yıl önce de haklıy- dım, şimdi de haklıyım. "Devlet kuşatıldr demiş- tim, haklı çıktım. Batınlan bankalann kara oluk olaca- ğını söylemiştim, haklı çık- tım. Türkbank yolsuzluğu nedeniyle Mesut Yıbnaz hükümetini istifaya çağır- dım, 18 Nisan'da halk Me- sut Yılmaz'a oy vermeye- rek, o hükümetin başbaka- nını düşürdü, haklı çıktım. Toprağa attığım iddia to- humlannın hepsinde haklı çıktım. DSP'ye giden oylar hak edilmemiş, CHP'nin hak edilmiş oylandır. De- mek ki ben haklıydım, yüz- de 8.5 nedeniyle suçlan- mam haksızlıktır. Son söz: Halk başka CHP anyor. Siyaset yapma anla- yışımızı değiştirecegim. Biçem: u Değiştim,değişe- ceğim, güler yüzlü olaca- ğun" değinmelerine karşın yine bildik, bağıran, sinirli, salon atmosferini yakalayıp sürüklemeye çabalayan Baykal konuşması. Sefa Sirmen dışında ko- nuşan iddialı CHP genel başkan adaylannın buluş- tuklan kimi noktalar: "Türkiye'de halkın çıkar- lannı zedeleyen gelişmeler oluyor. \bksulluk ve sosyal adâletsizlik derinleşrvor. Si- yaset ve siyasetçi silikleşiyor. Gençlik kucaklanmıyor. CHP'ye görev düşüyor." Adaylann hem buluşup hem aynştıklan tek nokta: "Ben gelirsem her şey dfizelir." tĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇtN K u r u l t a y g e c e s i t r a f i ğ i y o ğ u n d u 9 9 Oymen'de liste sıkıntısıSVIİYASEİLKNUR ANKARA - CHP kurultaylannda, bir genel başkan adayını destekleyenler, PM listesi hazırlanıncaya kadar kendi adayla- nnı favori görür. Ancak kurultayabir gün kala ya da bazen oylamaya birkaç saat ka- la hazırlanan PM listesi kulaktan kulağa fisıldandığmda, gayri memnun olanlann görüşü bir anda değişir. Bir gün önce "Ük turda alınz abi" ya da "ENğeıierine en az 50 fark atanz" diyenler, artık her gördü- ğüne şöyle yakınır: "Bizimkisi alacağı se- çimi verdf. "Bu üstejle gelsin de kazan- sın bakahm". Önceki gün genel başkan adaylannın karargâhlannda geceyarasına kadar kala- balıklar dolup dolup boşaldı. Bunlann ço- ğu, kurultay salonuna girmek için kart bulmaya gelen partililerdi. Geceyansm- dan sonra meraklüar ve kart bulma umu- duyla karargâhlan dolaşanlar meyhanele- re doğru yol alınca, karargâhlarda da ge- nel başkan adaylannın kurmay heyetinde yer alanlar PM listesini hazırlamak için odalara kapandılar. Karargâhlar arasında elçilerin biri gidip biri geldi. Zaman za- man kapalı kapılar ardında istediğini el- de edemeyenler, kapılan vurup söylene- rek çıktüar. PM listesi hazırlanırken ge- nel başkan adayları poker oyunculanna benzer. Karşısındakinin blöfünün gerçek olup olmadığını anlayan, elindeki kozla- nnı iyi kullanan ve pazarlıklarda az verip çok almayı başaran aday, seçime daha ra- hat ve avantajlı girer. Kurultayın bir gün öncesinde Ankara'da Sefa Sirmen ve Deniz Baykal'ın karargâ- hı dığerlerine oranla daha rahattı. Baykal kanadının, arka arkaya girilen kurultaylar nedeniyle deneyim kazanması ve homo- jen bir grup olması gibi avantajlan var. Sefa Sirmen ise diğer adaylann kendisiy- le diyalog kurmaması nedeniyle rahattı. Buna karşılık en hareketli ve sıkınhlı y- er genel merkezdi. Altan Öymen, akşam delegelere verdiği kokteylden sonra oda- sında özel görüşmeler yaparken MYK odasında eski Genel Sekreter Tarhan Er- detn, Genel Başkan Yardımcısı tbrahim Tez, MYK üyesi Sabri Ergûl, PM üyeleri Nurettin Sözen ve Ethem Cankurtanm'la toplantı halindeydi. Oymen'in odasında il başkanlan, MYK odasında da MYK ve PM üyeleri, hazırlanacak liste konusunu saatler boyu tartışti. Bu toplanüya sonra- dan katılan Gaziantep Belediye Başkanı Ceial Doğan'ın, divan başkanı seçilen Ga- ziantep fi Başkanı'na olan itırazını ilet- mek üzere geldiği söylendi. Akşam saat 21.30 sulannda genel mer- keze sol kanat adına Rkri Sağlar ve Os- man Ozgfiven gelerek uzlaşma koşullan- nı genel başkan Oymen'e iletti. Sol kana- dın uzlaşma önerisi, hazııianacak PM lis- tesi Öymen'den 20, Karayalçın'dan 20, soi kanattan 20 olmak üzere eşit olarak pay- laşılacaktı. Öymen übaşkanlanrun itiraz- lanna rağmen bu öneriye sıcak bako. şındakiler bugün el ele vermişler" dedi. Hasan Fehmi Gûneş'in de parti yö- netimine yönelik eleştirilerine katıldı- ğını söyleyen Baykal, genel merkezin olağanüstü kurultayda mayıs ayında yapılacak kurultayı güvence altına ala- cak bir örgüt arayışrna gittiğini ileri sürdü. Türkiye'nin umutla gözünü CHP ku- rultayına çevirdiğini ifade eden Bay- kal, bu umuda yanıt verecek bir yöne- timin oluşturulmasını istedi. Türki- ye'nin ekonomik ve sosyal bunalımlı bir manzarayla karşı karşıya kaldığını, siyasetin de bu manzaradan farksız olduğunu anlatan Baykal, hüküme- tin IMF politikalannı da ağır bir dil- le eleştirdi. Baykal. "Bugün ülkede neyin yapılacağına siyaset dışındaki- ler karar veriyor. DSt çahşanlan bi- le sorunlan için Cottarelli'ye mek- tup yazıyorlar" dedi. 'Hakhhğım ortaya çıkh' CHP'nin büyük mücadeleler ver- diğını. ancak bazen anlaşılmadığını ifade eden Baykal. genel başkanlık yaptığı dönemde söylediği tüm söz- lerin haklılığının bugün ortaya çık- tığını savoındu. Devletin kuşatılmış- lığından, batık bankalara dek önce- ki yıllarda dile getırdiği görüşleri uzun uzun anlatan Baykal, bugün gelinen noktada ne kadar haklı ol- duğunun ortaya çıktığını iddia etti. " 1.5 \ildu- bunlan görüyorum ve ko- nuşmu\orum. Bizim arkadaşlann da ağzı var ama sesi yok" diyen Bay- kal, Öymen yönetimini kendi iddi- alanna sahip çıkmamakla suçladı. 18 Nisan seçim yenilgisinin ne- denleri ûzerinde de duran Baykal, şu görüşleri dile getırdı: "18 Nisan'ı şekillendiren iki grup var. Biri CHP'ye ilişkin nedenkr. Adaylar Ki olmayahilir. iki partinin birleşmesinin \ arattjğı gprginHgin gi- derifcmemiş olması, çauşma eksiği etkili ohnuş olabUir. Bir başka olay ise 18 Nisan'ın kendine özgü bir se- çim olmasıdır. Bu seçimlerde halkın ekonomik durumu sandığa yansı- madı. Türkiye, Abdullah Ocalan'ın yakalanması sonrasında toplumsal bir hipnozun atanda kaldı. DSP ve MHP sıçrama yapû. O zaman hak etmeden DSP'ye giden oylar bizim oylanmızdL Benim sa\ unmaya ihti- yacnn yok. Ben seçim sonrası kendi- me düşen görevi yerine getirdim. Arük 18 Nisan'ın etkisi alünda kal- mayahm. Konuşun ve iddialanmza sahip çıkuı. Eğer o zaman sussaydık belki 18 Nisan'da o 8.7'yi arar du- ruma geürdik.'" 'Anlayış değişmeli' Konuşmasınm son bölümünü parti içı dağınıklığa ayıran Baykal, siyaset yapma anlayışının değişti- rilmesini istedi. CHP'nin çok fazla bölük pörçük ve dağınık bir manza- ra sergilediğini söyleyen Baykal, "Üsteük bunun ideolojik bir temeli yok. Sadece kmr bir iç çekişme. Par- tide banş ve se\gi kürrürü oluştur- malrvTZ. CHP birbirinden nefiîrt e- den insanlann konfederasyonu ola- maz" diye konuştu. Deiniz Baykal. 18 Nisan seçim- lerinin hesaplaşmasını yaparken Genel Sekter Tarhan Erdem'in yaptığını iddia ettiği bir kamuoyu araştırmasından da örnek verdi. Baykal, Eylül 1998'de Erdem'in CHP'yle hiçbir bağı olmadığını, buna karşın yaptığı ankette CHP'nin oylannın DSP'nin oyla- nndan yüzde 35 daha fazla olduğu- nun ortaya çıktığını söyledi. Adaylann ardından Erdem, söz isteyerek kürsüye çıktı. Baykal'ın söylediği rakamlann yanlış olduğu- nu vurgulayan Erdem, "Baykal'uı kendisinin söylediği gibi değişmiş ol- masını ümitedebUirdik, ama konuş- masında da gördüğümüz gibi hiç değjşmemiş" dedi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Solculann birbirierini solcu sayma- maları, eski gelenek. Istamcılar da kendilerinden değişik Islamcılan Is- lamcı saymazlar. Siyasi hayatta bağ- nazlık Türkiye gibi ülkelerde yaygın- dır. Bu nedenle geçen gün Ecevrt'in "CHP'ye bir şey olunca hemen Tür- kiye 'de sol bitti deniyor. Bunu yadır- gıyorum. Biz neciyiz? Bazı kesimler kabul etse de etmese de biz solcu- yuz" demesini çok anlamlı buluyo- rum. Gerçekten kimin solcu olup ol- madığına kim karar veriyor? Doğrusu, kim kendisini solcu kabul ediyorsa siz de onu solcu sayacak- sınız. Fikirlerine katılmayabilirsiniz, yaptıklarını onaylamayabilirsiniz, a- mao solcu değil, yalnızca ben solcu- yum diyemezsiniz. Derseniz, bir baş- kası da siz solcu değilsiniz diye kar- şınıza dikilebilir. Ecevit'in iddiasını önemsiyorum. Kendini sol yelpaze içinde sayması kötü değil, iyidir. Ecevit'in fikirlerinin CHP'den veya CHP'ye hâkim olan temel anlayıştan ne farkı var, bu açık- lamadan sonra bunu düşünmeye Ecevit Neden Solcu Sayılmasm ki! başladım. Ecevit, başından beri mil- liyetçiliğeyatkın bir siyasetin savunu- cusu oldu. Bir başka özelliği de dev- letçi olması. Buna ekonomide liberal uygulamalan savunduğu gerekçesiy- le itiraz edebilirsiniz. Ancak Ecevit, si- yasette özellikle son yıllarda katı mer- keziyetçiliğin sözcüsü haline geldi. Ekonomideki liberalizmi ise yalnız- ca devletin elindeki mülkleri IMF zo- ruyla satmaya, emekçilerin olanakla- rını kısma şeklinde kendisini gösteri- yor. Yoksa, bildiğimiz anlamda bir ekonomik liberalizmden söz etmek mümkün değil. Bankalaıia istediği gi- bi oynayan, bütün ekonomik karar- lan kanun hükmündeki kararname- lerle tepeden karaıiaştıran bir eko- nomik çizgiye ne kadar liberal dene- bilir? • • • Ecevit'in çizgisi milliyetçi ve devlet- çi de, diğer solculann çizgisi bundan ne kadar farklı? Örneğin CHP'nin ve sosyalistlerin ne kadan Türk milliyet- çiliğinden uzak. Kürt sorunundaTürk solunun tamamına yakınının Türk milliyetçiliğinin etkisi altında olduğu- nu küçük bir araştırmayla ortaya çı- karabiliriz. CHP içinde Kürt sorunun- da duyariı olanlar var, ama partiye egemen olan anlayış asıl olarak bu sorunu görmezden gelmeyi yeğliyor. Sosyalistlerin çoğunluğu da benzer bir tavır içinde. Peki Ecevit'in CHP'den farkı ne? Olumsuz anlamda bakarsak Ecevit, bir sol parti olduğunu söylediği DSP içinde tam bir lideriik sultası uygulu- yor. Milletvekilleri, hatta bakanlar Ecevit ailesinin ağzının içine bakıyor- lar. Parti içinde temel hiçbir sorun eni- ne boyunatartışılmıyor. Ecevitlerin ne düşündüğünü kollayan parti yöneti- cileri, onların dediğinden çıkmamayı siyaset olarak benimsiyor. Diyebilirsiniz ki, birçok komünist partisindeki lider sultası DSP'den da- ha beterdi, bu nedenle bu solculuğa aykın bir örnek teşkil etmez. Olabilir. Bu açıdan CHP'nin daha zengin ve farklılıklan ifade etmeye uygun birya- pıya sahip olduğu reddedilemez. Ecevit'in Islamcılıkla ilgili tutumu, diğer soldan ve CHP'den farklı. Ece- vit, bu konuda daha yumuşak bir üs- lup kullanmayı tercih ediyor. Bu ne- denle bazı sol çevrelerden çok sert eleştiriler alıyor. özellikle Fethullah Gülen konusundaki yaklaşımı, bazı sol çevrelerde sert tepkilere neden oluyor. Bazı kesimler işi abese götü- rüp onun Fethullahçı olduğunu bile söylüyorlar. Soldaki bazı kesimlerin sert tepki- sine rağmen Ecevit'in, Islamcı hare- kete karşı kullandığı yumuşak üslup, belli ki seçmen tarafından olumlu kar- şılanıyor. CHP ile DSP arasındaki yüzde 13'lük oy farkını, yalnızca Ocalan'ın yakalanmasıyla açıklamak yeterli olabilir mi? Toplumun küçük ve etkili bir kesi- mi laik-antilaik kamplaşmasından güç alıyor. Bu, her iki taraf için de ge- çerli. Akit gazetesinin, fanatiklik sa- yesinde belli bir okur kitlesine ulaş- ması bunu kanıtlıyor. Ama yine de bu kesimlerin çok marjinal olmalarının toplumun geniş kesimleri tarafından soğuk karşılandığı da bir gerçek. ••• Ecevit kendisini solcu sayıyorsa biz de onu solcu sayarız. Ancak bir sol- cunun, memurlan keyfi olarak işten atabilmek için KHK çıkarmak isteme- sini, bunun için MGK'yi ve Silahlı Kuvvetler'i devreye sokmaya kalk- masını doğru bulmayız. Cumhurbaş- kanı Necdet Sezer'in hukuk devleti konusundaki ısrartı tutumunu dele- bilmek için hukuk dışı yollar dene- mesini tepkiyle karşılanz. Türkiye'nin siyasette sivilleşmeye ve demokratikleşmeye ihtiyacı var. Geçmişte sivilleşmeye özen göste- ren Ecevit'in bu konuda kendisine en yakın olacak Necdet Sezer'i köşeye sıkıştırmasını ve onu hukuksuzluğa zorlamasını anlamak mümkün değil. Ecevit'in solcu olduğunu söyleme- sini, her şeye rağmen sempatiyle kar- şılıyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle