Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2000 PAZAR
14 kultur(acumhuriyet.com.tr
Memet Fuat, Nâ&m 'ın yaşamöyküsünden sonra bir de derlemeyayımlayacak
'Gelecek günün müjdesi...'HANDAN ŞENKÖKEN
1997 yılbaşında yoğun bakımdaydı Memet Fuat.
Gözlerini açtığında 'Bir ay daha yaşayıp kitabunı biti-
rebilsem!'diye kaygılanıyordu. lyileşti, annesi Piraye
Hanım'ı yitirdiği gün başladığı anı kitabı 'Göigede Ka-
lan Yıllar'ıbitirdi Ardından20'denfazla kitap yayımladı.
Bir tür 'sağhkcezaevi'nde, makınelere bağlı yaşamın-
da 'çügınlar' gibi çalışıyor Memet Fuat. Yayımcıhğı-
nın gölgelediği yazarlığının tadını şimdi çıkanyor san-
ki.. Nâzım Hıkmet'ın 'ruhsalyaptsuunyaşamöyküsü'nü
yazdığı yeni kitabını Nâzım ıçın yazdıklanntn derle-
mesi izleyecek. Bir dizı yapıtı da yaymevi bekliyor!
r - "Sen benim, ben Nâzım Hikmet'in oglusun... Se-
ni kendidüşündüğüm, kendiyazdığım veyüreğimden,
kafamdan çıkmış bir eserim gibi benimserim, sen o ka-
dar benimsin, oğlum," diyor Nâzun HfkmeL "Hiçbir
baba oğlunu benim seni sevdiğim kadar sevmemiştir.
Sen benim biyolojimin değil, bende olan en güzel ma-
nevi şeylerin devamısm." Size ruhunda ve şuurunda
babalığım var 'diyen şairin 'yapıtlannın ardmdakiler'i
3k kez vanyorsunuz. Böyle bir şeye nasıl karar verdi-
niz?
MEMET FUAT- Bu uzun süre düşünülmüş, tasar-
lanmış bir kitap değil. Başka bır şey yapmak isterken
araya girdı.Baktım ıyı gıdıyor, bıraktun gitsin. Yedi yüz
sayfayı geçtiğimde, iki cilt olmasın kaygısı başladı.
. -NedenikicütotaMsın?
• FUAT- Yansı elinizde, yansı masanın üstünde, ya da
rafta olmamalıymış gibi geldi bana...Bakin, bu kitap
nasıl başladı, tam olarak anlatayım size: Nâzım Hik-
met üzerine yıllardır yazdığım yazılan derlemek isti-
yordum. 1960'lardan beri nerede, ne yazdımsa, hep-
sini tek bir ciltte bir araya getirecektim. Başa bir
yaşamöyküsü koymayı dûşündûm. Ansiklopedi-
ler için yazdığım bir Nâzım Hikmet maddesi var-
dı. Onu gözden geçirdim, pekbeğenmedim. Dü-
zeltilmesi gereken yerleri olduğunu gördûm.
Aynca biraz daha genişletmeliydım. Şunu da,
b'unu da derken, iş çığnndan çıktı. Bir süre
sonra yazdığımın ayn bir kitap olması ge-
rektiğini anladım. Yani bu kitap, aslında,
yıllardır Nâzım Hikmet ıçin yazdığım ya-
zılan bir araya toplayacak derlemenin
başına koymayı düşündüğüm yaşamöy-
küsü...
-Yapmayın™
FUAT- Dognı söylüyorum.
- Kaç sayfa olacak o deriemeniz?
FUAT- tki yüz altmış sayfa dıye hesap-
lamıştım. Gırişı çıkışı herhalde üç yüz say-
fayı bulur.
-Buyedi yüz sayfa_
FUAT- Evet, biraz fazla kaçtı. Yaşar
Kemal ıle Meiib Cevdet' ın ünlü konuşma-
lannı anımsatıyor...
- Hangj konuşma?
FUAT- Hani Yaşar Kemal, Melih Cevdet'e
"Romanımın başına senin bir şürini aldun,"
deyince, Melih Cevdet de, "Çokr/i,bendeya-
zacağım bir şürinbaşına senin bir romanınıab-
nm," diye karşılık vermiş.
Üstünlüğü sezgiye dayanan bölümler
- -ÇokgüzeL.
r FUAT- Bu da öyle oldu. Üç yüz sayfalık bir kitabın
başına yedi yüz sayfalık bir giriş.
- - O derlemeniz ne zaman çıkacak?
- FUAT- Bilmem. Sırada iki kitap var bekleyen. Biri-
nin adı "Kültür Ahşverişi", öbürü "Orhan Veti"...
" - 'Orhan Veli'?- O da yaşamöyküsü mü?
1
FUAT- Hayır, Orhan Veli üzerine yazdığım yazılan
bır araya topladım, aynca doğrudan şiırleri üzerine ye-
ni bazı çalışmalar yaptım. Ama dergilerde yayımlama-
yacağım onlan. Doğrudan kitapta...
-'Nâzım ile Piraye'yihazırlarkenamacınızNâzım'ın
şiiri ile yaşamı arasındaki iç içeiiği vurgulamak, aşk gi-
bi yoğun duyguların çarşı pazar manbğıyia değeıien-
dirüemeyeceğini göstermekti. Bu kitapla insanlann
r
Nâzım'a boşu boşuna çektirdikleri acılann derinliği-
ni anlamalannı, oynanan küçük oyunlann ne büyük yı-
İamlara yol açtığını görmelenm'istrvordunuz. Şimdi de
4 yaşından 24 yaşına dek size babalık eden şairin, rü-
müyle 'bır berrak su gibi' olan yaşamının üstüne eği-
tip dibini gösteriyorsunuz bize. Khabuuzuı bilimsel oi-
• Nâzım'a genelde övgüyle, coşkuyla yaklaşılıyor. Değerlendirme yapmak
kolay değil. Her sanatçı gibi, onun da bazı yapıtlan başanlı, bazılan başansız.
Yeterince işlemedikleri var, yanm bıraktıklan var, geçimini sağlamak için yazdıklan
var... Değişik görüşlerdeki eleştirmenlerin, değişik açılardan bakarak onu
değerlendirdiklerini söyleyemem.
madığuu vurguluyor, 'anlatılanlann arkasma ulaşma-
ya' çahşarak Nâam'ın 'ruhsal yapısmın yaşamöykü-
sü'nü sunuyorsunuz. Yaklaşık 50 yıldan sonra gelece-
ğe bir beige niteliği taşıyan bu kapsamlı çalışmayi ne-
den bu denli geç yazdınız?
FUAT- Yazmaya başlamadan önce bana böyle birki-
tap yazacağım söylense inanmazdım, yazmaya başla-
dıktan sonra da bu boyuta ulaşacağımı bilmiyordum.
Dikkat ederseniz, kitapta bölümler filan yok. Bir uç-
tan girdim, öbür uçtan çıktım. Bilimsel ya da nesnel
olup olmama konusundaki sözlerim ise kendimi cen-
dereye sokmamak, elimi kolumu bağlamamak için.
Yoksa kitap büyük bölümüyle belgelere, yani mektup-
lara, şiirlere, yazılara, tutanaklara, gazete haberlerine
dayanıyor. Ama arada hiçbir dayanağı olmayan bö-
lümler de var.
Örnekse MünevverAndaç'la Nâzım Varşova'da ote-
lin lokantasında karşılaşıyorlar. Kitaptan okuyalım:
"Münevver Andaç sormak gereğini duydu: Artık gel-
diklerine göre, evlendiği kadından aynlıp onlara dö-
necek miydi? Şair bunun olanaksızlığını belirtti. Ve-
ra 'yı kocasından ayırarak evlenmişti. Aynca ölümün
eşiğindeydi. Songünleriniyaşıyordu. Onlarmgelece-
ğini aklının ucundan bile geçirmemiş, ölmeden onla-
ra nasılolsa kavuşamayacağını düşündûğü için evlen-
mişti. Joyce Lussu 'nun böyle birgirişimde bulunaca-
gını, hsa süre önce, Paris 'te, Küba 'ya gitmek üzerey-
ken öğrenmişti.
"Genç miydi kadın? Evet. Güzel miydi? Evet.
"Peki, onlar ne olacaktı?
"Nâzım 'ın Polonya 'da kendisini çok seven aydın
insanlardan oluşan birçevresi vardı. Onlan Varşova 'ya
yerleştirecek, bir ev tutacak, dayayıp döşeyecek, Mü-
nevver 'e iyi bir iş bulacaktı. Kendisi Moskova 'ya dö-
necek, oradan gerektiğincepara gönderecek, hertür-
lü yardımı yapacaktı."(s. 659)
Bu bölümün birbelgesi olabilirmi? Ben Varşova'da
yanlannda değildim. Gene yanlannda olmayanlann an-
lattıklanndan aldığım izlenimlerin sonucunda böy-
le bir kurgu ortaya çıktı. Bilimsel, nesnel dedi-
niz mi, bütün bu tür bölümleri atmak gerekir.
Oysa Nâzım'ın yaşamöyküsünde bana dü-
şen asıl görev bu bölümlen yazabilmek. Nâ-
zım'ın Münevver'le konuşurken, oğluna
bakarken ne gibi duygular, düşünceler
içinde olduğunu. yaşadıği acıyı içim-
de duyuyorum.
Varşova'dan Doğu Berlin'e geçip
"Otobiyografi" adlı şürini yazarken
"Bugün Berlin de kederden ge-
bermekte olsam da " demesinin
nedenini çok iyi anlıyorum. Kı-
sacası, benim kitabımın üstünlü-
ğü sezgiye dayanan bölümlerin-
de. Bir olayı birkaç türlü anlatı-
yorlar. Hangisi Nâzım'ın ruh-
sal yapısına uy-
Y
M. amndayken de,
uzaktayken de, her
zaman, Nâzım benim
sevgiyle izlediğim şair oldu.
Bazen çok güzel şeyler yazdı, bazen
donuklaştı, çoğaltıcıhğa saptı, ama ben onu her
döneminde sevdim. Üzerimdeki etkilerine gelince, özellikle
hoşgörümün Nâzım 'dan kaynaklandığını biliyorum.
Nâzımgibidüşünenlerenedeniyor\
- Asri amacısanarm yayy"H algıtnn^
y^nsrtrnagücünüarorıriakolajıNâzım
Hiknıet,tfirtabaskınin,geriiirnin,acı-
ÜZUBtÛBOIL
içinde inanümaz gâzeffikte şürler ya-
zabiliyor, savaşmaktan v^zgeçmiyor-
du,yaşamasevincinibiçyTtinnedeaKa-
nıtsız. tanıksız birtakım suçlaria yd-
larca hapse mahkûm ediliyor, yazdık-
iannı yayTrrdayamıyor, ama saiıki hiç-
bir şey ohnamış gibi, insaıılara ımnıt
dagrtmayı sürdûrüyor, düny^ayı, doğa-
y^insanlan,rnenüeketirusevd^inihay-
kınyordu.Bu nasıl birdünya görüşüy-
dfi? "Gözümün son mavipınltısı bile
gelecek günün müjdesini vereceksa-
rtfl
1
diyebflen?-
FUAT- Hele bugün. küreselleşmiş
dünyamızda, "Ne olurgdip bizi desö-
mürün.açhktanölmeyetinı,'' diye ınım
inim inleyen insanlann dünyasında bu
soruya nasıl yanıt verilebilir? Nâzım
Hikmet gibi düşünenlere günümüzde
ne dendiğıni Buket Uzuner'e, küçfik
Iskender'e sonın.
-Nedeniyormuş?
FUAT- "Normal'' sözcüğünü sövgü
olarak kullanryorbu genç yazarianmız.
-Günümüzdeböyfcbirdünyagörû-
şfine haganmak anormaliSk mi olu-
yor?
FUAT- En güzeli nedir, biliyor mu-
• Küreselleşmiş dünyamızda, "Ne olur gelip bizi de sömûrûn,
açhktan ölmeyelim," diye inün inim inleyen insanlann dünyasında
bu soruya nasıl yanıt verilebilir? Nâzım gibi düşünenlere
günümüzde ne dendiğini Buket Uzuner'e, küçük Iskender'e sorun.
sun? Ya bir filmin, ya da bir şarkımn
adıydı: Batsm Bu Dünya... Küresel-
leştniş dürryamızadaha uygunbir "nor-
mafleme"de bulunamam.
- UmutsuzJuk mu?
FUAT- Tam tersine... "Gelecek gû-
nün müjdesi"'... Güç sorular sorup işi
kanştınyorsun. Haydi gene köyümü-
zedönelim...
- Nâzım Hikmet köyüne mi?
FUAT- Evet, kolay bir soru olsunbu
kez...
- Nâam Hikmet 1938'de tutuklan-
masından, 1%3'te Moskova'da 51ü-
müne kadar hiçbirTürkçe kitabın üs-
tünde kendi aduugöremedi Sizyıflar-
dırPiraye'ninkoruduğu,sakladığı>fâ-
zun Hikmet'Ieflgüiher şeyi okuriara
ubşbrdınız. Şiirlerini. mekruplannı,
yazılannL_ inanümaz araşbrma ve ü-
tizfilde y^yımladmız. Ama khabuuz-
da da değindiğiniz gibi kay bolan, yok
edflen kim büirdaha neler vardır?
FUAT- Mutlaka vardır, ama çok
önemli şeyler olduğunu sanmıyorum.
Örnekse Memleketimden însan Man-
zaralan'ndan polisin elinde kalıp yi-
tirilmiş binlerce satır filan söz konu-
su değil. Belki bir iki oyun, birkaç şi-
ir, bazı gazete yazılan...
- 703 sayfalık kitabınızın en dikkat
çekici yanı, sağ sayfalann üstünde o
sayfanın içeriğinde \nrgulanmakiste-
nenin birkaçsözcükle beJirtilmcsi Böy-
k bir düzeni nasıl düşündünüz?
FUAT-Bu yabancı dildeki bazı ya-
pıtlarda uygulanan bir şeydir. Kitabın
bir ucundan girip öbür ucundan çıkm-
ca, bölümlenmemiş upuzun bir anla-
timn, bu sayfabaşlıklanyla blok çetin-
liğinden uzaklaşttnlabilecegini düşün-
düm.
-SHBUyazınızda son vülarda Nâzun
Hikmet'in komünist mi, hümanist mi
otduğu konusunun tarbşridığını vurgu-
luyor, onu anlamak isteyenlerin önce-
BkJe "iyilık" konusu üstünde durma-
sıgerektiğini bdirtiyorsunuz. "Göige-
de Kalan Yıllar" için, Walt Whitman'm
bir sözünü annuştmız:"Bu bir kitap
değil, buna dokunan bir insana doku-
nur." İyi bir '"^flffif? inamimaT aa ve
hûzüniü yaşamöy küsüvte, ama sevda
dolu,taduıa doyulmayan bu kitabınız-
bdabizegerçekNâzım'adokunmaola-
nağı veriyürsunuz. Aynı zamanda yıl-
lardır sûregekn dedikodukra, yanhş
yonımlara da bir yanıt niteliği taşıyor
bu kapsamh çalışmanız, Ülkemizde
özeffikle son yıUarda Nâzun Hikmet'e
bakışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
FUAT- Sorulannız olumlu değer-
lendirmeler, güzel sözlerle dolu. Hep-
sine teşekkür ederim. Kitabı beğene-
rek okumuşsunuz. Bu beni mutlu et-
ti. Aydmlanmız, özellikle şiir okurla-
nmız Nâzun Hikmet'i her zaman sev-
mişlerdir. Son yıllardaki değişiklik
devleti yönetenlerde oldu. Artık komü-
nizmi bir tehlike olarak görmüyor.
onun için de Nâzım'ahoşgörüyle yak-
laşıyorlar. Aynca bu yaklaşımlan de-
mokrathklannı da pekiştiriyor. Ben
siyasa adamlannı sevmem. Her şeyi
kullanırlar. Içtenlikleri yoktur. Onlar-
daki değişiklik beni hiç ilgilendirmi-
yor.
- Bugün,2000 yılındaTürkrye'deya-
şasaydı Nâzım Hikmet ne düşünürdü
diye hiç akhnızdan geçti mi?
FUAT- Emperyalizmin yeni oyunla-
nnı halkımıza anlatmak için elinden
geleni yapar, "Kuva-yi miffiye" ruhu-
nu canlandırmaya çalışırdı sanınm.
gun? Ben bunu sezebiliyorum.
- Oysa kitapta sizin çok nesnel bir havanız var_ 'Nâ-
zım Hikmet'Ie yirmi yıl baba oğul gibi yaşamış, daha
sonra ise bütün şiirlerini, yazılannı, mekruplannı ya-
yımlamış olmanın verdiği bir duyarlıkla' şairin kişili-
ğine yönelik öznel' bir yorum yaprığınızı söylüyorsu-
nuz, Ama kitabınızda şairin yaşamöyküsü ile ürettikle-
ri öyksine iç içe örülü ki, çok yakından tanık okiuğu-
nuz, yaşadığımz olaylan bile 'nesnel' bir rurumla akta-
nyorsunuz okura. Bu anı khabuuz "Göigede Kalan
Yıllar"da da böyleydi. Kendinizi bir yaşam boyu göt-
gekmeyi neden yegkdiniz?
FUAT- Bilmiyorum. Bir tür ön savunmaolabılir. Ku-
rallardan, yasaklardan hoşlanmayan biryapım var. As-
lında kurallara karşı olduğumu, yıkıcı olduğumu söy-
leyemem. Belki tam tersi. Ama bir yerden baskı gel-
meyecek. Yasak denmeyecek. lstediğim gibi, ıçimden
geldiği gibi yazabilmeliyim.
'Pir^e'yi kimse>1e ötçüştüremem'
- Nesnellik ya da öznellikle Ogisi?-
FUAT-Bizim yetiştiğimiz yıllarda nesnellik iyi, öz-
nellik kötüydü. Nesnelim dediniz mi, övünmüş olur-
dunuz.
- Öznel suçlamasına karşı mı ön savunma oluyor?
FUAT- "Ben özneUm, kardeşün," dıye başladın mı,
istediğin kadar nesnel davran, kimse ağzını açıp bir şey
dıyemez... Yazann özgürlük aranışı denebilir benim tav-
nma...
- Savunma adına kendi kendini yanhş nhelemeolmu-
yor mu?
FUAT- Yok, anlayan anlar... Azıcık övüneyim mi?
-Övünün_
FUAT-Bu numara yeni çıktı. Konuşmacılardan izin
alıp kendimi övüyorum. Ama geleneğimizde var. Di-
van şairleri pirimiz...
-Haydi_
FUAT-Melih Cevdet yıllar önce, Ataç Eleştiri Arma-
ğanı'nı aldığım zaman yazdığı bir yazıda, "Onun ah-
lakı bilimseldir," demişti.
- Bir yerde daha sö>İemiştiniz_. Biliyorum_
FUAT- Bu asiında senin sorduğun sorunun yanıtı.
nel bir yorum yapoğınızı belirtiyor, ama yaşadı^nız
olaylan bile nesnel bir rurumla aktanyorsunuz okura,"
diyorsun ya, ışte onun açıklanması. Melih Cevdet yo-
lun başında vermişyargısını. Ahlakınızbilimsel ise işin
özneli nesneli kalmaz.
- Duygulanıuzı sanki hep 'bir çeşit dumanla' örtü-
yorsunuz.
FUAT- llginç bir saptama...
- Kişiliğinizin olduğu kadar yazarhgmızın da
temeUni oluşturuyor Nâzım. Siz de insanlar
için iyi şeyler isteyen, düriist, sevgi dolu bir ya-
zarsınız. Ama Nâzım'ın yüreğindeki doludiz-
gin coşku, sizde sonsuz hoşgöriiye ve tükenme-
yen sevgiye dönüşüyor. Sizin için, "Benim en
güzel eserim," diyen Nâzun Hikmet'i nasıl izle-
diniz yıllar boyu? Çok iyi tanıdığuuz, duyumsa-
dığuuz Nâzun için neler düşündünüz?
FUAT- Yanındayken de, uzaktayken de, her za-
man, Nâzım benim sevgiyle izlediğim şair oldu. Ba-
zen çok güzel şeyler yazdı, bazen donuklaştı, çoğal-
tıcıhğa saptı, ama ben onu her döneminde sevdim.
Iniş çıkışlannın nedenlerini anlamaya çahştım. Üze-
rimdeki etkilerine gelince, özellikle hoşgörümün Nâ-
zım'dan kaynaklandığını biliyorum. Yazarlığımda,
inançlanmda, sanat anlayışımda büyük etkileri oldu-
ğu da çok açık. Ama kişilik konusunda, sanınm Pira-
ye'ye daha yakınım. Nâzım bir mektubunda annemle
benim için, "Siz ayıu hamurdansuuz," der. Piraye ce-
zaevınden çıkınca kendisini gene aldatacağını, bu yüz-
den aynlacaklannı bile bile, kocasmı, tam 12 yıl bek-
lemiş olan bir kadındır... Düşünün 1938'de 32 yaşın-
daydı. 1950'de 44 yaşında... Însan olarak Piraye'yi
kimseyle ölçüştüremem...
- Piraye'nin yeri başka».
FUAT-Nâzım'a sorun... Kemal Tahir'e sorun... Pi-
raye'nin yeri başkadır... lnanın...
^ya duyduğu aşk değişikliklere yol açti'
- Inandım- Tamanu. "Insamm ve insana has hiç-
bir şeyyabancı değildir bana,"diyen Nâzun Hikmet'i,
tümüyİeinsaniyönleriyle,'sevdasıyladavası iç içe' su-
narken,sanatçı kişiliğinin genşimini, değişimini nasılyo-
nımluyorsunuz?
FUAT- Nâzım Hikmet'in sevdasıyla davasmın iç içe
geçmesi Piraye'ye yazdığı şiirlerle başlar. Öylesine ki
Piraye'den aynlmaya kalkması, nerdeyse toplumsalcı
arkadaşlannın bir karşı koymasıyla karşılaşmış. son de-
rece kişisel bir olaya siyasal bir olay gibi yaklaşılmış-
tır. "Keşke o ştirieri yazmasaydı!" diyenler pek çoktu.
Nâzım'ın sonrakı şiirlennde ise yalnızca kadının adı
değişti. Piraye'nin yenne, Münevver geçti. Şiirlerin
havası aynıydı. Vera Tuh/akova'ya kadar böyle... Son-
ra birdenbire o uzun dizeler çıkageldi. Yepyeni bir coş-
ku, yepyenibirşiiranlayışı... Vera'ya duyduğuaşkNâ-
zım'ın kişiliğinde bile birtakım değişikliklere yol aç-
mıştır. Bunlan aynntılanyia anlattım kitapta...
- Takılar, Paris'ten, Roma'dan giysiler fdan».
FUAT- Mavi rimelli kirpikler...
- Ama kadınlannın etkisinde kakuğuu saklamıyor-
du_
FUAT- Tersine bilinsın istıyordu...
- Moskova'da bir "tnbün şairi', Türkiye'de ise şiuie-
rini ancak kulaklarafisıldayabilenbir şair._ Çeşhfi ya-
zuısal rürlerde ürettiklerinin yeterince değeriendiriİdi-
ğiıü düşünüyor musunuz?
FUAT-Nâzım'a genelde övgüyle, coşkuyla yaklaşı-
lıyor. Değerlendirme yapmak kolay değil. Her sanat-
çı gibi, onun da bazı yapıtlan başanlı, bazılan başan-
sız. Yeterince işlemedikleri var, yanm bıraktıklan var,
geçimini sağlamak için yazdıklan var (ömekse tefri-
ka romanlan), "komünist bir şairin sırasında böyle de
yazması gerekir" diye yazdıklan var... Değişik görüş-
lerdeki eleştirmenlerin, değişik açılardan bakarak onu
değerlendirdiklerini söyleyemem.
- Ama Nâzım üzerine birçok khap çtkti™
FUAT- Genelde yaşarru anlatılıyor. Yapıtlanna da
hayranhkla yaklaşılıyor. Ama arada mutlaka ayn bir
yere konacak, "degerkndirme" denebilecek çalışma-
lar da vardır. Örnekse aklıma Nedim Gürsd'in, Afşar
Timuçin'in, Asun Bezirci'nin kitaplan geliyor. Sonra
Demirtaş Ceyhun Nâzım'ın romanlanyla ilgili bir ya-
zı yazmıştı. Tam anlamıyla bir değerlendirmeydi. Bu
soruya sağlıklı bir yanıt verebilmek için bütün kitap-
lan gözden geçirmek gerekir. Böyle aklıma gelenler
diye olmaz...
NE YAPIYORLAR?
Michelangelo
Antonioni
80 yaşında
m Michelangelo
AntOnlOnl'nin 80. yaşgünü
Roma'daki Teatro Dell'Opera'da
kutlandı. Mstislav
Rostropovich'in yönetiminde bir
konser verilen gecede,
Antonioni'nin önemli
filmlerinden görüntüler de
gösterildi. Trevi'de bulunan
Teatro Clintuno'da da birtakım
etkinlıkler düzenlendi.
• Mel GibSOn tiyatro
yönetmenliğine atıldı. Robert
Dovvney Jr.'ın başrolünü
oynayacağı 'Hamlet'i Los
Angeles'ta bir tiyatroda
sahneleyecek olan Gibson, daha
önce Franco Zeffirelli'nin
'Hamlet' adlı sinema filminde
de rol almıştı.
• Mlchel Plccoli.
Polonya'da 'La Plage Noire' adlı
bir film çeviriyor. François
Maspero'nun romanından
uyarlanan fılmde, Jerzy
Radzvvillovvicz ve Dominique
Blanc rol alıyor.
• Abel Ferrara, yıl sonuna
doğru Israıl'de 'Maria
Maddalena' adlı bir film
çekimine başlayacağını açıkladı.
Film, rol bulmakta zorluk çeken
bır kadın oyuncunun hikâyesini
anlatıyor.
• Hal Hartley, Izlanda'da
'Monsters' adlı bır filmin
çekimlerine başladı. Film,
'Güzel ve Çirkin'in bağımsız
sinemaya uyarlanmış bir
versiyonu.
• Paul McCartney, ıik
sergisini lngiltere'de açtı.
Efsanevi Beatles grubunun
yaşayan en önemli üyelerinden
McCartney her zaman sanatçı
olmak istediğini vurguladı. Bir
yıl içinde 500'e yakın resim
yapan sanatçı, sadece geçen yıl
Almanya'da bu yapıtlanndan
bazılannı sergilemişti. Londra
Bristol'de açılan sergide
konuşan sanatçı, sanat okuluna
gitmediğini, çünkü işçi
sınıfindan geldiğini söyledi.
McCartney resim yapmaya, ünlü
sanatçı Williem de Kooning'in
desteğiyle başladığını ifade etti.
• İngillz Film Festlvall
gelecek hafta Paris'te başlıyor.
6 ay gibi uzun bir süreyi
kapsayan festivalde
Hitchcock'dan NVallace ve
Gromit'e kadar birçok ünlü
sinemacının filmlerinin
gösterileceği festival, Paris'in
merkezindeki Pompidou'da
açılacak. Yaklaşık 200'e yakm
filmin gösterileceği festival, 4
Ekim'den marta dek sürecek.
Festivalde, Shakespeare ve
Ingiliz Güldürüleri gibi
bölümler yer alacak. Festivalin
arahk ayı programında yabancı
kökenli lngiliz yönetmenlerden
Alexander Korda, Joseph Losey
ve Stanley Kubrick gibi
isimlerin filmleri gösterilecek.
Festivalin diğer konuklan ise
'sosyal gerçekçi' filmleri ile
tanınan Ken Loach ve Stephen
Frears olacak.
• Mlra SorvinO, Harvey
Keitel ve Steve Buscemi 'The
Grey Zone' filmi için bir araya
geldi. Tim Blake Nelson'ın
romanından uyarlanan film,
Nazilerle anlaşma yaptıklan için
sonradan pişmanlık duyan bir
grup Yahudiyi anlatıyor.