27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2000 PAZAR 14 kultur(acumhuriyet.com.tr Memet Fuat, Nâ&m 'ın yaşamöyküsünden sonra bir de derlemeyayımlayacak 'Gelecek günün müjdesi...'HANDAN ŞENKÖKEN 1997 yılbaşında yoğun bakımdaydı Memet Fuat. Gözlerini açtığında 'Bir ay daha yaşayıp kitabunı biti- rebilsem!'diye kaygılanıyordu. lyileşti, annesi Piraye Hanım'ı yitirdiği gün başladığı anı kitabı 'Göigede Ka- lan Yıllar'ıbitirdi Ardından20'denfazla kitap yayımladı. Bir tür 'sağhkcezaevi'nde, makınelere bağlı yaşamın- da 'çügınlar' gibi çalışıyor Memet Fuat. Yayımcıhğı- nın gölgelediği yazarlığının tadını şimdi çıkanyor san- ki.. Nâzım Hıkmet'ın 'ruhsalyaptsuunyaşamöyküsü'nü yazdığı yeni kitabını Nâzım ıçın yazdıklanntn derle- mesi izleyecek. Bir dizı yapıtı da yaymevi bekliyor! r - "Sen benim, ben Nâzım Hikmet'in oglusun... Se- ni kendidüşündüğüm, kendiyazdığım veyüreğimden, kafamdan çıkmış bir eserim gibi benimserim, sen o ka- dar benimsin, oğlum," diyor Nâzun HfkmeL "Hiçbir baba oğlunu benim seni sevdiğim kadar sevmemiştir. Sen benim biyolojimin değil, bende olan en güzel ma- nevi şeylerin devamısm." Size ruhunda ve şuurunda babalığım var 'diyen şairin 'yapıtlannın ardmdakiler'i 3k kez vanyorsunuz. Böyle bir şeye nasıl karar verdi- niz? MEMET FUAT- Bu uzun süre düşünülmüş, tasar- lanmış bir kitap değil. Başka bır şey yapmak isterken araya girdı.Baktım ıyı gıdıyor, bıraktun gitsin. Yedi yüz sayfayı geçtiğimde, iki cilt olmasın kaygısı başladı. . -NedenikicütotaMsın? • FUAT- Yansı elinizde, yansı masanın üstünde, ya da rafta olmamalıymış gibi geldi bana...Bakin, bu kitap nasıl başladı, tam olarak anlatayım size: Nâzım Hik- met üzerine yıllardır yazdığım yazılan derlemek isti- yordum. 1960'lardan beri nerede, ne yazdımsa, hep- sini tek bir ciltte bir araya getirecektim. Başa bir yaşamöyküsü koymayı dûşündûm. Ansiklopedi- ler için yazdığım bir Nâzım Hikmet maddesi var- dı. Onu gözden geçirdim, pekbeğenmedim. Dü- zeltilmesi gereken yerleri olduğunu gördûm. Aynca biraz daha genişletmeliydım. Şunu da, b'unu da derken, iş çığnndan çıktı. Bir süre sonra yazdığımın ayn bir kitap olması ge- rektiğini anladım. Yani bu kitap, aslında, yıllardır Nâzım Hikmet ıçin yazdığım ya- zılan bir araya toplayacak derlemenin başına koymayı düşündüğüm yaşamöy- küsü... -Yapmayın™ FUAT- Dognı söylüyorum. - Kaç sayfa olacak o deriemeniz? FUAT- tki yüz altmış sayfa dıye hesap- lamıştım. Gırişı çıkışı herhalde üç yüz say- fayı bulur. -Buyedi yüz sayfa_ FUAT- Evet, biraz fazla kaçtı. Yaşar Kemal ıle Meiib Cevdet' ın ünlü konuşma- lannı anımsatıyor... - Hangj konuşma? FUAT- Hani Yaşar Kemal, Melih Cevdet'e "Romanımın başına senin bir şürini aldun," deyince, Melih Cevdet de, "Çokr/i,bendeya- zacağım bir şürinbaşına senin bir romanınıab- nm," diye karşılık vermiş. Üstünlüğü sezgiye dayanan bölümler - -ÇokgüzeL. r FUAT- Bu da öyle oldu. Üç yüz sayfalık bir kitabın başına yedi yüz sayfalık bir giriş. - - O derlemeniz ne zaman çıkacak? - FUAT- Bilmem. Sırada iki kitap var bekleyen. Biri- nin adı "Kültür Ahşverişi", öbürü "Orhan Veti"... " - 'Orhan Veli'?- O da yaşamöyküsü mü? 1 FUAT- Hayır, Orhan Veli üzerine yazdığım yazılan bır araya topladım, aynca doğrudan şiırleri üzerine ye- ni bazı çalışmalar yaptım. Ama dergilerde yayımlama- yacağım onlan. Doğrudan kitapta... -'Nâzım ile Piraye'yihazırlarkenamacınızNâzım'ın şiiri ile yaşamı arasındaki iç içeiiği vurgulamak, aşk gi- bi yoğun duyguların çarşı pazar manbğıyia değeıien- dirüemeyeceğini göstermekti. Bu kitapla insanlann r Nâzım'a boşu boşuna çektirdikleri acılann derinliği- ni anlamalannı, oynanan küçük oyunlann ne büyük yı- İamlara yol açtığını görmelenm'istrvordunuz. Şimdi de 4 yaşından 24 yaşına dek size babalık eden şairin, rü- müyle 'bır berrak su gibi' olan yaşamının üstüne eği- tip dibini gösteriyorsunuz bize. Khabuuzuı bilimsel oi- • Nâzım'a genelde övgüyle, coşkuyla yaklaşılıyor. Değerlendirme yapmak kolay değil. Her sanatçı gibi, onun da bazı yapıtlan başanlı, bazılan başansız. Yeterince işlemedikleri var, yanm bıraktıklan var, geçimini sağlamak için yazdıklan var... Değişik görüşlerdeki eleştirmenlerin, değişik açılardan bakarak onu değerlendirdiklerini söyleyemem. madığuu vurguluyor, 'anlatılanlann arkasma ulaşma- ya' çahşarak Nâam'ın 'ruhsal yapısmın yaşamöykü- sü'nü sunuyorsunuz. Yaklaşık 50 yıldan sonra gelece- ğe bir beige niteliği taşıyan bu kapsamlı çalışmayi ne- den bu denli geç yazdınız? FUAT- Yazmaya başlamadan önce bana böyle birki- tap yazacağım söylense inanmazdım, yazmaya başla- dıktan sonra da bu boyuta ulaşacağımı bilmiyordum. Dikkat ederseniz, kitapta bölümler filan yok. Bir uç- tan girdim, öbür uçtan çıktım. Bilimsel ya da nesnel olup olmama konusundaki sözlerim ise kendimi cen- dereye sokmamak, elimi kolumu bağlamamak için. Yoksa kitap büyük bölümüyle belgelere, yani mektup- lara, şiirlere, yazılara, tutanaklara, gazete haberlerine dayanıyor. Ama arada hiçbir dayanağı olmayan bö- lümler de var. Örnekse MünevverAndaç'la Nâzım Varşova'da ote- lin lokantasında karşılaşıyorlar. Kitaptan okuyalım: "Münevver Andaç sormak gereğini duydu: Artık gel- diklerine göre, evlendiği kadından aynlıp onlara dö- necek miydi? Şair bunun olanaksızlığını belirtti. Ve- ra 'yı kocasından ayırarak evlenmişti. Aynca ölümün eşiğindeydi. Songünleriniyaşıyordu. Onlarmgelece- ğini aklının ucundan bile geçirmemiş, ölmeden onla- ra nasılolsa kavuşamayacağını düşündûğü için evlen- mişti. Joyce Lussu 'nun böyle birgirişimde bulunaca- gını, hsa süre önce, Paris 'te, Küba 'ya gitmek üzerey- ken öğrenmişti. "Genç miydi kadın? Evet. Güzel miydi? Evet. "Peki, onlar ne olacaktı? "Nâzım 'ın Polonya 'da kendisini çok seven aydın insanlardan oluşan birçevresi vardı. Onlan Varşova 'ya yerleştirecek, bir ev tutacak, dayayıp döşeyecek, Mü- nevver 'e iyi bir iş bulacaktı. Kendisi Moskova 'ya dö- necek, oradan gerektiğincepara gönderecek, hertür- lü yardımı yapacaktı."(s. 659) Bu bölümün birbelgesi olabilirmi? Ben Varşova'da yanlannda değildim. Gene yanlannda olmayanlann an- lattıklanndan aldığım izlenimlerin sonucunda böy- le bir kurgu ortaya çıktı. Bilimsel, nesnel dedi- niz mi, bütün bu tür bölümleri atmak gerekir. Oysa Nâzım'ın yaşamöyküsünde bana dü- şen asıl görev bu bölümlen yazabilmek. Nâ- zım'ın Münevver'le konuşurken, oğluna bakarken ne gibi duygular, düşünceler içinde olduğunu. yaşadıği acıyı içim- de duyuyorum. Varşova'dan Doğu Berlin'e geçip "Otobiyografi" adlı şürini yazarken "Bugün Berlin de kederden ge- bermekte olsam da " demesinin nedenini çok iyi anlıyorum. Kı- sacası, benim kitabımın üstünlü- ğü sezgiye dayanan bölümlerin- de. Bir olayı birkaç türlü anlatı- yorlar. Hangisi Nâzım'ın ruh- sal yapısına uy- Y M. amndayken de, uzaktayken de, her zaman, Nâzım benim sevgiyle izlediğim şair oldu. Bazen çok güzel şeyler yazdı, bazen donuklaştı, çoğaltıcıhğa saptı, ama ben onu her döneminde sevdim. Üzerimdeki etkilerine gelince, özellikle hoşgörümün Nâzım 'dan kaynaklandığını biliyorum. Nâzımgibidüşünenlerenedeniyor\ - Asri amacısanarm yayy"H algıtnn^ y^nsrtrnagücünüarorıriakolajıNâzım Hiknıet,tfirtabaskınin,geriiirnin,acı- ÜZUBtÛBOIL içinde inanümaz gâzeffikte şürler ya- zabiliyor, savaşmaktan v^zgeçmiyor- du,yaşamasevincinibiçyTtinnedeaKa- nıtsız. tanıksız birtakım suçlaria yd- larca hapse mahkûm ediliyor, yazdık- iannı yayTrrdayamıyor, ama saiıki hiç- bir şey ohnamış gibi, insaıılara ımnıt dagrtmayı sürdûrüyor, düny^ayı, doğa- y^insanlan,rnenüeketirusevd^inihay- kınyordu.Bu nasıl birdünya görüşüy- dfi? "Gözümün son mavipınltısı bile gelecek günün müjdesini vereceksa- rtfl 1 diyebflen?- FUAT- Hele bugün. küreselleşmiş dünyamızda, "Ne olurgdip bizi desö- mürün.açhktanölmeyetinı,'' diye ınım inim inleyen insanlann dünyasında bu soruya nasıl yanıt verilebilir? Nâzım Hikmet gibi düşünenlere günümüzde ne dendiğıni Buket Uzuner'e, küçfik Iskender'e sonın. -Nedeniyormuş? FUAT- "Normal'' sözcüğünü sövgü olarak kullanryorbu genç yazarianmız. -Günümüzdeböyfcbirdünyagörû- şfine haganmak anormaliSk mi olu- yor? FUAT- En güzeli nedir, biliyor mu- • Küreselleşmiş dünyamızda, "Ne olur gelip bizi de sömûrûn, açhktan ölmeyelim," diye inün inim inleyen insanlann dünyasında bu soruya nasıl yanıt verilebilir? Nâzım gibi düşünenlere günümüzde ne dendiğini Buket Uzuner'e, küçük Iskender'e sorun. sun? Ya bir filmin, ya da bir şarkımn adıydı: Batsm Bu Dünya... Küresel- leştniş dürryamızadaha uygunbir "nor- mafleme"de bulunamam. - UmutsuzJuk mu? FUAT- Tam tersine... "Gelecek gû- nün müjdesi"'... Güç sorular sorup işi kanştınyorsun. Haydi gene köyümü- zedönelim... - Nâzım Hikmet köyüne mi? FUAT- Evet, kolay bir soru olsunbu kez... - Nâam Hikmet 1938'de tutuklan- masından, 1%3'te Moskova'da 51ü- müne kadar hiçbirTürkçe kitabın üs- tünde kendi aduugöremedi Sizyıflar- dırPiraye'ninkoruduğu,sakladığı>fâ- zun Hikmet'Ieflgüiher şeyi okuriara ubşbrdınız. Şiirlerini. mekruplannı, yazılannL_ inanümaz araşbrma ve ü- tizfilde y^yımladmız. Ama khabuuz- da da değindiğiniz gibi kay bolan, yok edflen kim büirdaha neler vardır? FUAT- Mutlaka vardır, ama çok önemli şeyler olduğunu sanmıyorum. Örnekse Memleketimden însan Man- zaralan'ndan polisin elinde kalıp yi- tirilmiş binlerce satır filan söz konu- su değil. Belki bir iki oyun, birkaç şi- ir, bazı gazete yazılan... - 703 sayfalık kitabınızın en dikkat çekici yanı, sağ sayfalann üstünde o sayfanın içeriğinde \nrgulanmakiste- nenin birkaçsözcükle beJirtilmcsi Böy- k bir düzeni nasıl düşündünüz? FUAT-Bu yabancı dildeki bazı ya- pıtlarda uygulanan bir şeydir. Kitabın bir ucundan girip öbür ucundan çıkm- ca, bölümlenmemiş upuzun bir anla- timn, bu sayfabaşlıklanyla blok çetin- liğinden uzaklaşttnlabilecegini düşün- düm. -SHBUyazınızda son vülarda Nâzun Hikmet'in komünist mi, hümanist mi otduğu konusunun tarbşridığını vurgu- luyor, onu anlamak isteyenlerin önce- BkJe "iyilık" konusu üstünde durma- sıgerektiğini bdirtiyorsunuz. "Göige- de Kalan Yıllar" için, Walt Whitman'm bir sözünü annuştmız:"Bu bir kitap değil, buna dokunan bir insana doku- nur." İyi bir '"^flffif? inamimaT aa ve hûzüniü yaşamöy küsüvte, ama sevda dolu,taduıa doyulmayan bu kitabınız- bdabizegerçekNâzım'adokunmaola- nağı veriyürsunuz. Aynı zamanda yıl- lardır sûregekn dedikodukra, yanhş yonımlara da bir yanıt niteliği taşıyor bu kapsamh çalışmanız, Ülkemizde özeffikle son yıUarda Nâzun Hikmet'e bakışı nasıl değerlendiriyorsunuz? FUAT- Sorulannız olumlu değer- lendirmeler, güzel sözlerle dolu. Hep- sine teşekkür ederim. Kitabı beğene- rek okumuşsunuz. Bu beni mutlu et- ti. Aydmlanmız, özellikle şiir okurla- nmız Nâzun Hikmet'i her zaman sev- mişlerdir. Son yıllardaki değişiklik devleti yönetenlerde oldu. Artık komü- nizmi bir tehlike olarak görmüyor. onun için de Nâzım'ahoşgörüyle yak- laşıyorlar. Aynca bu yaklaşımlan de- mokrathklannı da pekiştiriyor. Ben siyasa adamlannı sevmem. Her şeyi kullanırlar. Içtenlikleri yoktur. Onlar- daki değişiklik beni hiç ilgilendirmi- yor. - Bugün,2000 yılındaTürkrye'deya- şasaydı Nâzım Hikmet ne düşünürdü diye hiç akhnızdan geçti mi? FUAT- Emperyalizmin yeni oyunla- nnı halkımıza anlatmak için elinden geleni yapar, "Kuva-yi miffiye" ruhu- nu canlandırmaya çalışırdı sanınm. gun? Ben bunu sezebiliyorum. - Oysa kitapta sizin çok nesnel bir havanız var_ 'Nâ- zım Hikmet'Ie yirmi yıl baba oğul gibi yaşamış, daha sonra ise bütün şiirlerini, yazılannı, mekruplannı ya- yımlamış olmanın verdiği bir duyarlıkla' şairin kişili- ğine yönelik öznel' bir yorum yaprığınızı söylüyorsu- nuz, Ama kitabınızda şairin yaşamöyküsü ile ürettikle- ri öyksine iç içe örülü ki, çok yakından tanık okiuğu- nuz, yaşadığımz olaylan bile 'nesnel' bir rurumla akta- nyorsunuz okura. Bu anı khabuuz "Göigede Kalan Yıllar"da da böyleydi. Kendinizi bir yaşam boyu göt- gekmeyi neden yegkdiniz? FUAT- Bilmiyorum. Bir tür ön savunmaolabılir. Ku- rallardan, yasaklardan hoşlanmayan biryapım var. As- lında kurallara karşı olduğumu, yıkıcı olduğumu söy- leyemem. Belki tam tersi. Ama bir yerden baskı gel- meyecek. Yasak denmeyecek. lstediğim gibi, ıçimden geldiği gibi yazabilmeliyim. 'Pir^e'yi kimse>1e ötçüştüremem' - Nesnellik ya da öznellikle Ogisi?- FUAT-Bizim yetiştiğimiz yıllarda nesnellik iyi, öz- nellik kötüydü. Nesnelim dediniz mi, övünmüş olur- dunuz. - Öznel suçlamasına karşı mı ön savunma oluyor? FUAT- "Ben özneUm, kardeşün," dıye başladın mı, istediğin kadar nesnel davran, kimse ağzını açıp bir şey dıyemez... Yazann özgürlük aranışı denebilir benim tav- nma... - Savunma adına kendi kendini yanhş nhelemeolmu- yor mu? FUAT- Yok, anlayan anlar... Azıcık övüneyim mi? -Övünün_ FUAT-Bu numara yeni çıktı. Konuşmacılardan izin alıp kendimi övüyorum. Ama geleneğimizde var. Di- van şairleri pirimiz... -Haydi_ FUAT-Melih Cevdet yıllar önce, Ataç Eleştiri Arma- ğanı'nı aldığım zaman yazdığı bir yazıda, "Onun ah- lakı bilimseldir," demişti. - Bir yerde daha sö>İemiştiniz_. Biliyorum_ FUAT- Bu asiında senin sorduğun sorunun yanıtı. nel bir yorum yapoğınızı belirtiyor, ama yaşadı^nız olaylan bile nesnel bir rurumla aktanyorsunuz okura," diyorsun ya, ışte onun açıklanması. Melih Cevdet yo- lun başında vermişyargısını. Ahlakınızbilimsel ise işin özneli nesneli kalmaz. - Duygulanıuzı sanki hep 'bir çeşit dumanla' örtü- yorsunuz. FUAT- llginç bir saptama... - Kişiliğinizin olduğu kadar yazarhgmızın da temeUni oluşturuyor Nâzım. Siz de insanlar için iyi şeyler isteyen, düriist, sevgi dolu bir ya- zarsınız. Ama Nâzım'ın yüreğindeki doludiz- gin coşku, sizde sonsuz hoşgöriiye ve tükenme- yen sevgiye dönüşüyor. Sizin için, "Benim en güzel eserim," diyen Nâzun Hikmet'i nasıl izle- diniz yıllar boyu? Çok iyi tanıdığuuz, duyumsa- dığuuz Nâzun için neler düşündünüz? FUAT- Yanındayken de, uzaktayken de, her za- man, Nâzım benim sevgiyle izlediğim şair oldu. Ba- zen çok güzel şeyler yazdı, bazen donuklaştı, çoğal- tıcıhğa saptı, ama ben onu her döneminde sevdim. Iniş çıkışlannın nedenlerini anlamaya çahştım. Üze- rimdeki etkilerine gelince, özellikle hoşgörümün Nâ- zım'dan kaynaklandığını biliyorum. Yazarlığımda, inançlanmda, sanat anlayışımda büyük etkileri oldu- ğu da çok açık. Ama kişilik konusunda, sanınm Pira- ye'ye daha yakınım. Nâzım bir mektubunda annemle benim için, "Siz ayıu hamurdansuuz," der. Piraye ce- zaevınden çıkınca kendisini gene aldatacağını, bu yüz- den aynlacaklannı bile bile, kocasmı, tam 12 yıl bek- lemiş olan bir kadındır... Düşünün 1938'de 32 yaşın- daydı. 1950'de 44 yaşında... Însan olarak Piraye'yi kimseyle ölçüştüremem... - Piraye'nin yeri başka». FUAT-Nâzım'a sorun... Kemal Tahir'e sorun... Pi- raye'nin yeri başkadır... lnanın... ^ya duyduğu aşk değişikliklere yol açti' - Inandım- Tamanu. "Insamm ve insana has hiç- bir şeyyabancı değildir bana,"diyen Nâzun Hikmet'i, tümüyİeinsaniyönleriyle,'sevdasıyladavası iç içe' su- narken,sanatçı kişiliğinin genşimini, değişimini nasılyo- nımluyorsunuz? FUAT- Nâzım Hikmet'in sevdasıyla davasmın iç içe geçmesi Piraye'ye yazdığı şiirlerle başlar. Öylesine ki Piraye'den aynlmaya kalkması, nerdeyse toplumsalcı arkadaşlannın bir karşı koymasıyla karşılaşmış. son de- rece kişisel bir olaya siyasal bir olay gibi yaklaşılmış- tır. "Keşke o ştirieri yazmasaydı!" diyenler pek çoktu. Nâzım'ın sonrakı şiirlennde ise yalnızca kadının adı değişti. Piraye'nin yenne, Münevver geçti. Şiirlerin havası aynıydı. Vera Tuh/akova'ya kadar böyle... Son- ra birdenbire o uzun dizeler çıkageldi. Yepyeni bir coş- ku, yepyenibirşiiranlayışı... Vera'ya duyduğuaşkNâ- zım'ın kişiliğinde bile birtakım değişikliklere yol aç- mıştır. Bunlan aynntılanyia anlattım kitapta... - Takılar, Paris'ten, Roma'dan giysiler fdan». FUAT- Mavi rimelli kirpikler... - Ama kadınlannın etkisinde kakuğuu saklamıyor- du_ FUAT- Tersine bilinsın istıyordu... - Moskova'da bir "tnbün şairi', Türkiye'de ise şiuie- rini ancak kulaklarafisıldayabilenbir şair._ Çeşhfi ya- zuısal rürlerde ürettiklerinin yeterince değeriendiriİdi- ğiıü düşünüyor musunuz? FUAT-Nâzım'a genelde övgüyle, coşkuyla yaklaşı- lıyor. Değerlendirme yapmak kolay değil. Her sanat- çı gibi, onun da bazı yapıtlan başanlı, bazılan başan- sız. Yeterince işlemedikleri var, yanm bıraktıklan var, geçimini sağlamak için yazdıklan var (ömekse tefri- ka romanlan), "komünist bir şairin sırasında böyle de yazması gerekir" diye yazdıklan var... Değişik görüş- lerdeki eleştirmenlerin, değişik açılardan bakarak onu değerlendirdiklerini söyleyemem. - Ama Nâzım üzerine birçok khap çtkti™ FUAT- Genelde yaşarru anlatılıyor. Yapıtlanna da hayranhkla yaklaşılıyor. Ama arada mutlaka ayn bir yere konacak, "degerkndirme" denebilecek çalışma- lar da vardır. Örnekse aklıma Nedim Gürsd'in, Afşar Timuçin'in, Asun Bezirci'nin kitaplan geliyor. Sonra Demirtaş Ceyhun Nâzım'ın romanlanyla ilgili bir ya- zı yazmıştı. Tam anlamıyla bir değerlendirmeydi. Bu soruya sağlıklı bir yanıt verebilmek için bütün kitap- lan gözden geçirmek gerekir. Böyle aklıma gelenler diye olmaz... NE YAPIYORLAR? Michelangelo Antonioni 80 yaşında m Michelangelo AntOnlOnl'nin 80. yaşgünü Roma'daki Teatro Dell'Opera'da kutlandı. Mstislav Rostropovich'in yönetiminde bir konser verilen gecede, Antonioni'nin önemli filmlerinden görüntüler de gösterildi. Trevi'de bulunan Teatro Clintuno'da da birtakım etkinlıkler düzenlendi. • Mel GibSOn tiyatro yönetmenliğine atıldı. Robert Dovvney Jr.'ın başrolünü oynayacağı 'Hamlet'i Los Angeles'ta bir tiyatroda sahneleyecek olan Gibson, daha önce Franco Zeffirelli'nin 'Hamlet' adlı sinema filminde de rol almıştı. • Mlchel Plccoli. Polonya'da 'La Plage Noire' adlı bir film çeviriyor. François Maspero'nun romanından uyarlanan fılmde, Jerzy Radzvvillovvicz ve Dominique Blanc rol alıyor. • Abel Ferrara, yıl sonuna doğru Israıl'de 'Maria Maddalena' adlı bir film çekimine başlayacağını açıkladı. Film, rol bulmakta zorluk çeken bır kadın oyuncunun hikâyesini anlatıyor. • Hal Hartley, Izlanda'da 'Monsters' adlı bır filmin çekimlerine başladı. Film, 'Güzel ve Çirkin'in bağımsız sinemaya uyarlanmış bir versiyonu. • Paul McCartney, ıik sergisini lngiltere'de açtı. Efsanevi Beatles grubunun yaşayan en önemli üyelerinden McCartney her zaman sanatçı olmak istediğini vurguladı. Bir yıl içinde 500'e yakın resim yapan sanatçı, sadece geçen yıl Almanya'da bu yapıtlanndan bazılannı sergilemişti. Londra Bristol'de açılan sergide konuşan sanatçı, sanat okuluna gitmediğini, çünkü işçi sınıfindan geldiğini söyledi. McCartney resim yapmaya, ünlü sanatçı Williem de Kooning'in desteğiyle başladığını ifade etti. • İngillz Film Festlvall gelecek hafta Paris'te başlıyor. 6 ay gibi uzun bir süreyi kapsayan festivalde Hitchcock'dan NVallace ve Gromit'e kadar birçok ünlü sinemacının filmlerinin gösterileceği festival, Paris'in merkezindeki Pompidou'da açılacak. Yaklaşık 200'e yakm filmin gösterileceği festival, 4 Ekim'den marta dek sürecek. Festivalde, Shakespeare ve Ingiliz Güldürüleri gibi bölümler yer alacak. Festivalin arahk ayı programında yabancı kökenli lngiliz yönetmenlerden Alexander Korda, Joseph Losey ve Stanley Kubrick gibi isimlerin filmleri gösterilecek. Festivalin diğer konuklan ise 'sosyal gerçekçi' filmleri ile tanınan Ken Loach ve Stephen Frears olacak. • Mlra SorvinO, Harvey Keitel ve Steve Buscemi 'The Grey Zone' filmi için bir araya geldi. Tim Blake Nelson'ın romanından uyarlanan film, Nazilerle anlaşma yaptıklan için sonradan pişmanlık duyan bir grup Yahudiyi anlatıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle