23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 OCAK 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Şoîör İdPis arabyop • tstanbul Haber Senisi - Eski Türkiye Komûnist Partisi üyesi Şoför Idris, ölümünün 4. yüında, bugün Sosyalıst tktıdar Partisi (SlP) tarafindan saat 13.00'te Karacaahmet'teki mezan başında anılacak. lhıfik kazalan: 15ÖIÜ • Haber Merkezi - Yurdun çeşitli bölgelerinde dûn meydana gelen kazalarda 15 kişi öldü, 17 kişi de yaralandı. Kaza bölgeleri ve yaşamlaruu yitirenlenn adlan şöyle: Sebahattin, Ayten Türkoğlu, Mine, Arzu ve Aysel Yağcıoğlu (Amasya-Taşova), Nuri Kıırt, Nacı Temel ve kimliği belirlenemeyen bir kişi (Bolu Dağı Karanlıkdere mevkii), Halil Taş (Eskışehır), Hüseym Usta (Giresun-Görele), Gökhan Özçelık (Manisa-Turgutlu). Kazalarda yaralanan 16 kişi de hastanelerde tedavi altına alındı. Silivri'de meydana gelen trafık kazasında da 4 kişi yaşamını yitirdi. Nema hanrtıklan yaphyor I ANKARA (Cumhttriyet Bûrosu) - Kamuoyunda "Zorunlu Tasamıf Hesabı" olarak bılınen Çalışanlann Tasarmfa Teşvik Hesabı (ÇTTH) kapsamında, bu yıl da nema ödenmesi için çalışmalar süıüyor. Hesaba giren para, geçen yıl kasım sonu ıtıbanyla 3 katrilyon 753trilyon216milyar liraya ulaştı. Sendikalar, nema oranlannın düşük bclirlenmesı nedenıyle çalışanlann nema gelın kaybına uğradığını vurguluyor. 1999 yüı Aralık ayına ait nema oranı ocak ayı sonu ıtibanyla belirlenebıldığı ıçın, ödenecek nema mıktan, bu ay sonunda ortaya çıkacak. CHP'ye kattım • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP Genel Başkanı Altan Oymen'uı eşı ve eski Hazine Genel Müdürü Aysel Öymen, A.Ü. Tıp Fakültesi öğretün üyesi Prof. Dr. Haluk Koç, eski Haıb-Iş Genel Başkanı Izzet Çetin ve eski Petrol-tş Başkanı Bayram Yıldınm'ın da aralatında bulunduğu 80 kişi, dün genel merkezde düzenlenen törenle CHPye katıldı. Öymen, törende yaptığı konuşmada sıyasetteki olumsuzluklann 'sadece eleştirerek' giderilemeyeceğini belirterek ilgili ve bilgili insanlann siyasette yerlenni almalan gereküğini söyledi. Hükümet ortaklan, AB'ye uyum çerçevesinde çözümleri tartışmaya başladı Oliim yerine ağır müebbet AYŞESAYIN ANKARA - Hükümet ortakla- n, genei olarak ölüm cezasının kaldınlmasına sıcak bakaricen "is- tisnalar vezamaniama" konusun- da görüş aynhğı oluştu. Liderler zirvesinde "arabuluculuk'' rolü- nü üstlenen ANAP. MHP'nın "hassasyetini" dikkate alarak, bu konuda "acdecidavranılmamasr görüşünü dile geririrken, bazı Av- rupa ülkelerinde idam cezasının yerine konulan "ağuiaşünlmış mûebbet" cezasının getınlmesin- den yana tutum aldı. Öcalan dosyasını "Başbakan- lık'ta bekletme" karan alan hükü- met ortaklan, AB 'ye uyum çerçe- vesinde "idam r<*»«qnın kaldınl- masma" dönük çözümlen tartış- maya başladı. MHP, Öcalan'ın hü- küm gjydıği Türk Ceza Yasası'nın • ANAP Başkanlık Divanı'nda ölüm cezası tartışılacak. ANAP Grup Başkanvekili Beyhan Aslan, "tdamın yerine en az onun kadar ağır olan ağırlaştınlmış müebbet hapis cezasının konulmasını önereceğim" dedi. 125. maddesı dışında idam ceza- sının kaldınlmasına dönük yasa değışikliğı önerisi hazırhğı başla- tırken, ANAP konuyu hafta ba- şında toplanacakBaşkanlık Diva- nı'nda ele alacak. ANAP yöneti- cileri, Öcalan dosyasının AİHM karan kesinleşene kadar bekletü- mesi karan nedeniyle tabanına karşı zor durumda kalan MHP'nin "daha fazla zoıianmaması'' ıçın ölüm cezasının kaldınlmasmda "acdecidavraınlmaması'' görüşü- nü savunuyorlar. Şehit aılelennın duyarlılıklannın da dikkate alın- ması gerektiğini dile getiren ANAP kurmaylan, ölüm yerine konulacak cezarun da en az bu ce- za kadar ağır olması gerektiği gö- rüşünü dile getınyorlar. ANAP kurmaylan, Avrupa Insan Hakla- n Sözleşmesi 6 noluprotokolün 2. maddesinde yer alan "savaş tebdi- di halinde ölüm cezasuun uygula- nabüeceğT hükmünün de gözden geçirilmesi gereğine işaret ediyor. Türkiye'nin bu hükmü iç huku- kuna taşunası durumunda, "P- KK'nin muhatap ahnmı^ oiacağı ve savaş hannin kabul edümiş ol*- cağı" anlamına geldığine, bunun da devlet politikasına aykınlık oluşturacağına dikkat çeküiyor. ANAP Grup Başkanvekili Bey- han Adan, bugünkü konjonktür- de, ölüm cezasının alelacele kal- dınlmasmm toplumda tepkilere yol açacağına işaret ederek "Bo cezayı kakünrken, bizmutlakaye- rine en az bu ceza kadar ağır so- nuç veren ağırtaştırümış müebbet cezasının mevzuata konubnasuıı koşul olarak getiririz" dedi. 'Onıekler incelenmelT Ağırlaştınlmış müebbet ceza- suun birçok AB ülkesinde uygu- landığını belırten Aslan, ^Aceleci davranmamakgerekiyor. Oncefik- le, bu ülkelerdeki uygulama ör- neklerini incelememiz gerekir. Türkiye koşullanna en uygun hangisi ise onu atanak gerekryor" diye konuştu. Bu konudakı görüş- lerini Başkanlık Divanı'nda da di- le getireceginı anlatan Aslan, ida- mın toplumda enine boyuna tarn- şılması gerektiğini vurguladı. ANAP'uı da dile getirdiği "ağniaştınlmış müebbet" görüşü- nü ilk olarak Adalet Bakanı Hik- met Sami Türk, Öcalan'm yargı- lama sürecınde dile getirmişti. Türk, ağırlaştrnlmış müebbetin ölüm cezasından daha ağır olabi- leceğini de vurgulamıştı. Hükü- met ortaklan, ayn biryasal düzen- leme olarak çıkarmayı planladığı bu düzenlemeden, MHP'nin "Öcalan'a özel yasa çıkankkğT yönündeki itirazı ve kamuoyu tep- kileri üzerine \r azgeçmişti. Adalet Bakanı Türk, son olarak idam cezasıyla ilgili ayn bir dü- zenleme yapmayacaklannı, Türk Ceza Yasası degişiklığı kapsamın- da ölüm cezasının kaldınlmasının öngörüldüğünü, bunun da hemen gerçekleşmesinin güç olduğunu büdırmıştı. Recai Kutan 'Karan 3 kişinin vermesi yanlıştı' Haber Merkezi - FP Genel Başkanı Recai Ku- tan, AbduUah Öcalan'a ılişkın karann 3 kışı tara- findan verilmesini doğru bulmadıklannı savuna- rak, hükümetın, Öca- lan'ın yakalanmasından itibaren büyük yanlışlar yaptığını öne sürdü. Kutan, merkez Uçe Şe- hıtkamil Belediyesf nce yaptınlan toplu konutla- nn hak sahıplenne tesli- mi dolayısıyla düzenle- nen törene katıimak üze- re, dün FP Genel Sekre- teri Turnan Alçeuk ve FP Diyarbakır Mılletvekıh AbdnlkadirAksuileGa- ziantep'e geldi. Havaala- nından kent merkezinde- kiFP 11BaşkanlığYna ge- çen Kutan partilılere hj- tap ettı. Hükütneün 'Öca- lan konusunda milleri gerdiğini ve Öcalan'ın asjlmasına zemin haarla- dığuu' ıddıa eden Kutan, " Yakalanmasından itiba- ren bunıı siyasi rant için yapölar. Seçimkrde kuJ- landılar, sonra da kuuan- ddar. Şimdi ise milletin göstenhgireaksmma,'bu reaksıyon niye' diye so- ruyortar" dedi. Bildiride ortaya konu- lan üslubu eleştiren Ku- tan, "Mecbur kaknktan için öyie bir fisiup ortaya konulmuşki,bu,PKKue pazarfak eder bir ödup" diye konuştu. Kutan, cumhurbaşkanını halkın seçmesı önerismi yinele- yerek, «Bizim önerimizi Cumhnrbaşkanı Süley- man Demırel büe kabul ediyor'' dedi. FP Genel Başkan Yar- dımcısı Veysei Candan Demirerin görev süresi- nin uzatılmasına sıcak bakmadığı mesajuıı ver- di. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART Hukuk Kurultayı'nda Yargıtay Başkanı Selçuk ve Prof. Çeçen birbirini suçladı 4 Ous devlet' tarbşması ühıskımrası Nâzım Hikmet ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Yargıtay Başkanı Sami Selçuk ıle Ankara Üni- versıtesı Hukuk Fakültesi öğretım üyesi Prof. Dr. And Çeçenarasında, kamu düze- nı ve hukuku konusuna yak- laşımlanndaki farklılıktan dolayı tarnşma çıkn. Selçuk, "çokulushı şirketierm çıkar- ları doğruttusunda bir kamu düzeni ohışturulma>-a çah- şüdığmı" vurgulayan Çe- çen'i, "bümısel yaklaşma- nukla" suçladı. Oturumu yöneten Sami Selçuk, Çe- çen 'in mikrofonunu kapata- rak yanıt hakkıaı kullanma- sına engel oldu. Aml Çeçen, ü Cumburiv«tin 75 yrihk bi- rikiıninin hıkâr edüemeye- ceğmi" vurguladı. Genco Erkal Jultda Kural Mulya Aksular (Koreografı) Hulya Aksular Oktay Kerestecı Sıbel Kasapoğhj (Koreografi) CananŞadalak Çıjdem Erkaya Kaan Yazgan Sehm Borak J AJıki Kayalıoğtu (Yunanıstan) İNevzat$enol "HukukKuruhayıZOOO" toplannsı çerçe\esuıde dü- zenlenen "Avnıpa Kamu Düzeni" konulu oturumda, Prof. Dr. Anıl Çeçen, küre- selleşmeyle ulusal devlet polıtikalanmn ortadan kal- dınldığuu vurguladı. Kamu hukuku ve düzeninin de or- tadan kaldınlmaya çalışıldı- ğına işaret eden Çeçen, özel- bölümü- ne kaüldığını belirterek, Çe- çen'in bılımsel tavır sergile- mediğinı öne sürdü. Sami Selçuk. söz alan avukat Noyan Ozkan'a so- rulann nasıl sorulacağmı anlatmaya başlayınca, Oz- kan sinırlenerek, "Ejnreder- smiz efendim, siz yoruhna- ym, istediğim gibi soru sora- nun AİHS'yi iç hukukla iç- selleştirdiklerini söyledi. Gemalmaz, sözleşmenin iç hukuktaki karşılığımn ka- nun olduğunu savundu. Oturuma tartışmacı ola- rak katılan Adalet Bakanlı- ğı Müsteşar Yardımcısı Doç. Dr. Şeref ÜnaL AlHS'nin ih- lalinin saptanması duru- munda bunun gereklerinin • Hukuk Kurultayı'nda 'Avnıpa Kamu Düzeni' başlıklı oturumu yöneten Yargrtay Başkanı Selçuk, çokuluslu şirketlerin çıkarlan doğrultusunda bir kamu düzeni oluşturulmaya çalışıldığinı vurgulayan Prof. Çeçen'in bilimsel tavrr sergilemediğini öne sürdü. Selçuk, mikrofonu kapatınca yanıt hakkını kullanamayan Çeçen, 'Cumhuriyetin birikimini inkâr edemeyiz' dedi. likle çokuluslu şirketlerin çıkarlan doğrultusunda bir kamu düzeni oluşturulmaya çalışıldığinı söyledi. Çeçen, "uhıs devlet" kavramınm üzerine çıkıldığım ve özel hukuk mantığı ile kamu dü- zenine müdahale edildiğini kaydetti. Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, oturumu kapatır- ken, Çeçen'in söyledıklerin- den yalnızca "kontrva bffim- nm" diye tepki gösterdi. "Avrupa Insan Haldan SâzieşmesHükümkrive tn- sanHaklanMahkemesi'nin Karartannın tç Hukuka Et- Ida" konulu oturumda bıldı- ri sunan Prof. Dr. Semih Ge- mahnaz, Avrupa Insan Hak- lan Sözleşmesı'nin üye dev- letler açısuıdan "mecbur edici bir kural" öngörmedi- ğini belirterek. taraf devlet- lenn büyük bir çoğunluğu- nasıl yerine getirileceğinın tamamen ilgili devletin tak- dirinde olduğunu kaydetti. Ünal, AİHM'nin "kanun, anayasave uygulama değişe- cektir" diye telkin ve tavsı- yede bulunmasının söz ko- nusu olmadığını belirterek, AlHM'nin milli mahkeme- nin kesinleşmiş karannı or- tadan kaldırmasının söz ko- nusu olmadığını vurguladı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Viıral Savaş'ın oturum başkanlığını yaptığı "Şüphen sanık \ey* üçüncü ktşjkrüı bedenlerinden de- Ifl, esare ve emare elde et- mek" konusunda da bildın- ler sunuldu. Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, Alman- ya'da gereklı olduğu durum- larda yargıç karanyla şüp- heli veya sanığnı vücudun- dan zorla kanıt elde edile- bildiğuu, Türkiye'de ise bu- nun yapılamadığını söyledi. Yasa tasansında buna açık- lık geürmediklerun kayde- den Dönmezer, konuyu Yar- gıtay içöhatlanna bınktıkla- nm beürrti. Savaş da konuş- masında. "Biz Baü'dald meslektaşlarunızın kuDan- dığıkanıuann yartsmıkuüa- namr>oruz. Heİe başka kanıt yoksa bunu içtihaüaria de- ğerlendirmemiz lazun" de- di. Hukuka aykın olanın her zaman yasaya aykın ohna- yacağım ileri süren Savaş, "Sırftüzükvej-ayönetmelik- lere aykmoiduğu için bu ka- nrü değeriendirmemezlik edemejiz" diye konuştu. POLİTtKA GtONLÜĞÜ HtKMET ÇETtNKAYA Düş PARİS - Soğuk ve ıslak bir gece... Gözlerimizi kapattığımızda akşamüstü yağmurla- n başlıyof... Ellerini anyor bir kadın dalgınlığın gurbetinde... Canevinde aydınlanmış gözleri var onun; sokak- larda koşturan çocuklann uçanlığı var... Uzun soluklu bir gecede düşler kurmak çok gü- zel... Birinci Düş: Uzun ve soluksuz bir gece ayazla kucaklaşır... Belkı Bertin'de mavi gözlü, san saçlı bir delikanlı şöyle der Robert Lovvell'e inat: "Birkızoğlan hzgezinirsokaklarda/ Şehrin karan- lığını koyuîtur dururl Türlü çiçekler boy verir çevre- sinde/ Yüzünden boyalar akar kaldınmlara..." Moskova'da bir kadının rnçkınklan Boston sokak- lannda duyulur... Gece sabaha yenik düşer... v Şafak söker gün ağanr... Elsa gözlenni alıp gitmiştir Paris Metrosu'na ko- şar adım... Üsküdar'da salepçiler vapur iskelesine taşınmış, simitçiler oracıkta tezgâh kurmuştur... Güvercinler havalanır Eminönü'nden, Kasımpa- şa'da 'racon kesen' delikanlı alaca bir şafakta uyan- mıştır... Tüm aşklar evrenseldir... Elsa'nın kayıp gözleri Paris Metrosu'nda yoksa, mutlaka Moskova'da, Berlin'de, Boston'da veya Is- tanbul'dadır... Terk edilmişlerin öyküsü şiirierde, öykülerde bulu- şur... Paris'te Voltaire nhtımında yırulmış küçük mavi kâğıtlan yuvarlarken rüzgâr, fstinye'de bir adam oyuncak gemilerde anyordu bırakıp giden kadını... Adamın sakallanna beyazlarçoktan düşmüştü, sı- nlsıklam sevdalardan bejli ki çoktan yorulmuştu... Kadın çekip gitmişti bir gece yansı... Andre Verdet'nin düşlerinde büyüdükçe büyü- yordu kadın. Gölgesi karşı kıyıya hareketsız düşü- yordu. Kadının elleri adamın avuçlanndan kopmuş, suyun mavisınde buluşuyondu. Elsa'nın gözleri derin degildi, Elsa'nın gözleri yok- tu ortalıkta... Gölgeler düşüyordu bir sabah uyandığında ya- tağına... Bütün güneşler pınl pınl da değildi... Robert Lovvell'in dizelerinden bıle haberi yoktu: "Aşkımızdı gitti gider şimdi bir böcek uçtu uçar..." Guguklu saat 11.00'i vuruyor, o ise Elsa'yı hâlâ se- viyordu... ••• Ikinci Düş: Bir kadın yorgun bir gecenin sabahında gülümsü- yordu... Sanki uzun bir yolculuğa çıkmıştı kadın... Gri yalnızlıklaria çogalan kent, yan aydınlık bir gü- nün içinde telaşlan, heyecanlan topluyordu usul- ca... Çocuklar uyanıyordu. Çocuklar anlatılan masalla- ra inanmıyordu... Salonun tam orta yerinde duruyordu kadın. Ka- chn uzunboytu, irigözlüydü... •n^ f > Bir şarkı ona yeni mevsımleri tanıştınyordu... x " ^ Erkekse uzun divanın üzerinde kadını izliyordu. Mor çiçekli perdeden bir ışık çizgisi boşluğa düşü- yordu... Tutkular adım başı büyüyordu. Zamansız bir sev- da belki kadının kirpiklerinde filizleniyordu. Umutla birleşen bir ses, sınırsız sevişmeleri çağınyordu. Erkek o anda çok eskilere doğru yolculuğa çıkı- yor; kimi kaçışlann, terk edişlerin resmini çiziyordu. Kadın, erkeğe sokuldu ve kulağına bir şeyler fısıl- dadı. Soluksuz bakıştı ikısi de o anda. Bir tutku be- denlennı alev alev tutuşturdu... Her sabah yaşlı güneşle uyanan sevgililer gibiy- di kadınla erkek.... Kadın bir çığlık attı... Dediki: "Seni seviyonım!" Erkek, kadının saçlannı okşadı... Mavi zamanlar içinde düş kuran sevdiğı kadına Philippe Chabaneix'in dizeleriyle yanıt verdi: "Senden gelır her ne varsa dünyada, Sensin acısı-tatlısı gecelerimin. Değişmem saçlannı kıpkızıl yangınlara, Denizler kadar derin gûzel gözlerin. Güneşleıinde doğmuşsun ekim akşamlannın, Hayatı sende bulurum ölümleri sende. Salt isteklerine bağlı ey tatlı kadın, Neylersin benden uzak kuzey ellerinde?" ••• Paris'e yağmur yağıyor... Sevdanın lekesi yayılmış gökyüzüne... Yalnız bal rengi bir leke!.. Elimde olmadan bölük pörçük anılar doluyor yü- reğime... Metroda bir gazete alryorum... Düşlerie avunuyorum!.. hikmetcetinkaya@cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 IRMIKIAYDIN ENGİN aenginfadoruk.net.tr Şiir Ödüli töreni 117 Ocak 2000 I Pazartesi I Saat: 20.30 I Davetiyeler; Atatürk I Kültür Merkezi, Cumhuriyet Kitap Kulübü (Taksim) T.C. Kültür I Bakanlığı'mn kalkılanyla NAZIM HİKMET K'JtTÜR VE ÎAr-JAT VA<f Tel:(212>252 63 1 4 - 15 Onlan toplu olarak görmüşlüğümüz yoktu. Başlangıçta ekranlarda da göste- rilmezlerdi. Onlardan, daha çok TRTnin resmi bülten kokan habercıliğinde, "Şehit erin cenazesi memleketınde toprağa ve- rilmek üzere ailesine teslim edildi" diye kuru birkaç cümleyle söz edilirdi. Meslek gereği Ânadolu'nun çeşitli kent ve kasabalanna girip çıkan gazeteciler, onlan ilk fark edenler oldu. Kasaba ve köy mezariıklannda Güneydoğu'da şehit dü- şen delikanlılann sayılan gitgide artıyordu ve Anadolu'nun kent ve kasaba ve köyte- rinde kocasını, yavuklusunu, oglunu, da- madını, ağabeyini, babaağınıyitirmiş "şe- hit aileleri" de gitgide artıyordu. Gitgide daha çok ekranlarda görülme- ye başladılar. Ama gene topluca değil. Tek tek. Birkasabada, "Hükümet konağı'run önünde bayrağa sanlmış tabutun başın- da bağnnı yırtan bir ana, gözyaşlanna en- gel olamayan bir baba, hıçkıran bir yavuk- lu, bir gelin, olup biteni pek de anlayama- yan, ama acısı gözbebeklenne vurmuş bir küçük çocuktular. Ateş düştüğü yeri yakı- yordu. Savaş sürüyor, Güneydoğu dağlannda dal gibi Türk ve Kürt delikanlılar emır alı- yor, emir uyguluyor, birbirlerini vuruyor, bir- birlerini yok ediyorlardı. Şehitler Üstüne Siyaset Zor günlerdi. Bunu, bu açıklıkla yazmak yürek isterdi. Resmi söylem, "Çatışmalar- daPKK'lilerölüelegeçirilir.konJcularölür, askeıier şehit düşer" formülüyle dayatıl- mıştı. Zor günlerdi. "Ö/ü ele geçirilen"\enn analan, babalan, yavuklulan acı çığlıklan- nı karanlık mezralardatoprak damlann al- tında saklamaya çabalarken, "şehit dü- şenlerin" analannı, babalannı, yavuklula- nnı, çocuklannı "birileri'' evlat acısı üstü- ne siyaset kurrna hesabıyla hızla örgütle- meye başlamıştı. İlk toplu çıkışlan, "Cumartesi Annele- ri"nin altematifi olarak Edimekapı Şehitli- ği'nde kameralar eşliğinde oldu. Çoğu, acısının içtenliğiyle oğulcugunun mezan- na çiçekler koyarken, çevresinde dolanan kameralara biraz şaşkın, biraz "neye ya- rar" dercesine bakıyordu. Imralı duruşmasıyla birlikte, Mudanya kıyısında onlan her gece görmeye başla- dık. O kıyıya getirilenler, gün geçtikçe acı- lannın içtenliğini yitirmeye, çok değil bir- kaç ay sonra "Asmayalım, sonra Avrupa Birliği'ne bizi almazlar" diye kampanyalar örgütleyecek acı tacirlerinin ve intikam üs- tüne kurulu siyaset bezirgânlannın eline düşmeye başlarrıışlardı. Süreç hızlı gelişti. İlk soru işaretleri de o günlerde başladı. Futbol milli takırnının bir yurtdışı zaferinin ardından Yeşilköy Hava- limanı kapısında sloganlar söyleyerek fut- bolculan karşılamaya "şehit aileleri" kim- likleriyle geldiklerinde soru işaretleri daha da arttı. Ama sorulan seslendirmeye kim- senin dili vamnadı. Seçimden beklenmedik bir zaferie çı- kan milliyetçi siyasal hareket de, seçim- den barajı güç bela aşarak çıkabilen ko- tejli "tak-şakçı" kızın başını çektiği gerici- lik de, iktidann nimetlerine doyamadan sendeleyen molla takımı da onlan payla- şamıyor, siyasal rakiplerini alt etmek için onlar üstüne siyaset kuruyor, siyaset yü- rütüyordu. "Asalım mı, besleyelim mi" tartışması boyunca, bu ülkenin delikanlılannın ölüle- ri üstüne siyaset kuranlarca ha bire orta- lığa sürüldüler. Idamın infazını isteyenler- ce, belirleyici siyasal motif olarak kullanı- lıyorlardı. O dönemde sayılannın "çok' olması ge- rekiyordu. "30 bin kişinin katili" nitelemesi yeter- siz bulundu. Bir gecede "40 bin kişinin katili" denmeye başlandı. 30 bin acılı yü- rek, bir çırpıda 40 bine çıkanlıverdi. Günler geçti. "Memleketin yüksek çı- karian" idamın ertelenmesini, en azından buzdolabına konmasını gerektiriyordu. O günlerde ortalıkta fazlaca görünmemele- ri sağlandı. Kolejli kızla mollatakımının bir- iki cılız tezgâhı dışında pek ortalıkta görün- mediler gerçekten. İdam ertelendi. Ölüm cezası bir "hukuk ayîb/'olarakyasalanmızdadururken, ida- mın infazı, şartlı ertelemeye uğratıldı. Bu durumda sessizlik ve sükûnete ihtiyaç var-, dı. Artık sayılannın "az" olması gerekiyor- du. Bir gecede sayılan 5-6 bine iniverdi. önceki gün birgazetedeokuduk: "...6bin şehit verdik" deniyordu. Önceki gece bü- yük bir TV kanalı yineledi: "5 bin şehit ai- lesi..." Ne ayıp! 30 bin, yetmedi 40 bin diyen- ler de, bir çırpıda 5-6 bine indiriverenler de aynı kişiler, aynı güçlerdi. Gazetecinin yüregi bu kadannı kaldır- madı. Bu utanca tanıklık etmeden, tarih düşürmeden, tepki göstenneden izleme- yi meslek onuruna yakıştıramadı. Oturdu, bu yazıyı yazdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle