Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 OCAK 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Şoîör İdPis
arabyop
• tstanbul Haber Senisi -
Eski Türkiye Komûnist
Partisi üyesi Şoför Idris,
ölümünün 4. yüında, bugün
Sosyalıst tktıdar Partisi
(SlP) tarafindan saat
13.00'te Karacaahmet'teki
mezan başında anılacak.
lhıfik kazalan:
15ÖIÜ
• Haber Merkezi - Yurdun
çeşitli bölgelerinde dûn
meydana gelen kazalarda
15 kişi öldü, 17 kişi de
yaralandı. Kaza bölgeleri ve
yaşamlaruu yitirenlenn
adlan şöyle: Sebahattin,
Ayten Türkoğlu, Mine,
Arzu ve Aysel Yağcıoğlu
(Amasya-Taşova), Nuri
Kıırt, Nacı Temel ve kimliği
belirlenemeyen bir kişi
(Bolu Dağı Karanlıkdere
mevkii), Halil Taş
(Eskışehır), Hüseym Usta
(Giresun-Görele), Gökhan
Özçelık (Manisa-Turgutlu).
Kazalarda yaralanan 16 kişi
de hastanelerde tedavi altına
alındı. Silivri'de meydana
gelen trafık kazasında da 4
kişi yaşamını yitirdi.
Nema hanrtıklan
yaphyor
I ANKARA (Cumhttriyet
Bûrosu) - Kamuoyunda
"Zorunlu Tasamıf Hesabı"
olarak bılınen Çalışanlann
Tasarmfa Teşvik Hesabı
(ÇTTH) kapsamında, bu yıl
da nema ödenmesi için
çalışmalar süıüyor. Hesaba
giren para, geçen yıl kasım
sonu ıtıbanyla 3 katrilyon
753trilyon216milyar
liraya ulaştı. Sendikalar,
nema oranlannın düşük
bclirlenmesı nedenıyle
çalışanlann nema gelın
kaybına uğradığını
vurguluyor. 1999 yüı Aralık
ayına ait nema oranı ocak
ayı sonu ıtibanyla
belirlenebıldığı ıçın,
ödenecek nema mıktan, bu
ay sonunda ortaya çıkacak.
CHP'ye kattım
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP Genel
Başkanı Altan Oymen'uı
eşı ve eski Hazine Genel
Müdürü Aysel Öymen,
A.Ü. Tıp Fakültesi öğretün
üyesi Prof. Dr. Haluk Koç,
eski Haıb-Iş Genel Başkanı
Izzet Çetin ve eski Petrol-tş
Başkanı Bayram
Yıldınm'ın da aralatında
bulunduğu 80 kişi, dün
genel merkezde düzenlenen
törenle CHPye katıldı.
Öymen, törende yaptığı
konuşmada sıyasetteki
olumsuzluklann 'sadece
eleştirerek'
giderilemeyeceğini
belirterek ilgili ve bilgili
insanlann siyasette yerlenni
almalan gereküğini söyledi.
Hükümet ortaklan, AB'ye uyum çerçevesinde çözümleri tartışmaya başladı
Oliim yerine ağır müebbet
AYŞESAYIN
ANKARA - Hükümet ortakla-
n, genei olarak ölüm cezasının
kaldınlmasına sıcak bakaricen "is-
tisnalar vezamaniama" konusun-
da görüş aynhğı oluştu. Liderler
zirvesinde "arabuluculuk'' rolü-
nü üstlenen ANAP. MHP'nın
"hassasyetini" dikkate alarak, bu
konuda "acdecidavranılmamasr
görüşünü dile geririrken, bazı Av-
rupa ülkelerinde idam cezasının
yerine konulan "ağuiaşünlmış
mûebbet" cezasının getınlmesin-
den yana tutum aldı.
Öcalan dosyasını "Başbakan-
lık'ta bekletme" karan alan hükü-
met ortaklan, AB 'ye uyum çerçe-
vesinde "idam r<*»«qnın kaldınl-
masma" dönük çözümlen tartış-
maya başladı. MHP, Öcalan'ın hü-
küm gjydıği Türk Ceza Yasası'nın
• ANAP Başkanlık Divanı'nda ölüm cezası tartışılacak. ANAP Grup
Başkanvekili Beyhan Aslan, "tdamın yerine en az onun kadar ağır olan
ağırlaştınlmış müebbet hapis cezasının konulmasını önereceğim" dedi.
125. maddesı dışında idam ceza-
sının kaldınlmasına dönük yasa
değışikliğı önerisi hazırhğı başla-
tırken, ANAP konuyu hafta ba-
şında toplanacakBaşkanlık Diva-
nı'nda ele alacak. ANAP yöneti-
cileri, Öcalan dosyasının AİHM
karan kesinleşene kadar bekletü-
mesi karan nedeniyle tabanına
karşı zor durumda kalan MHP'nin
"daha fazla zoıianmaması'' ıçın
ölüm cezasının kaldınlmasmda
"acdecidavraınlmaması'' görüşü-
nü savunuyorlar. Şehit aılelennın
duyarlılıklannın da dikkate alın-
ması gerektiğini dile getiren
ANAP kurmaylan, ölüm yerine
konulacak cezarun da en az bu ce-
za kadar ağır olması gerektiği gö-
rüşünü dile getınyorlar. ANAP
kurmaylan, Avrupa Insan Hakla-
n Sözleşmesi 6 noluprotokolün 2.
maddesinde yer alan "savaş tebdi-
di halinde ölüm cezasuun uygula-
nabüeceğT hükmünün de gözden
geçirilmesi gereğine işaret ediyor.
Türkiye'nin bu hükmü iç huku-
kuna taşunası durumunda, "P-
KK'nin muhatap ahnmı^ oiacağı
ve savaş hannin kabul edümiş ol*-
cağı" anlamına geldığine, bunun
da devlet politikasına aykınlık
oluşturacağına dikkat çeküiyor.
ANAP Grup Başkanvekili Bey-
han Adan, bugünkü konjonktür-
de, ölüm cezasının alelacele kal-
dınlmasmm toplumda tepkilere
yol açacağına işaret ederek "Bo
cezayı kakünrken, bizmutlakaye-
rine en az bu ceza kadar ağır so-
nuç veren ağırtaştırümış müebbet
cezasının mevzuata konubnasuıı
koşul olarak getiririz" dedi.
'Onıekler incelenmelT
Ağırlaştınlmış müebbet ceza-
suun birçok AB ülkesinde uygu-
landığını belırten Aslan, ^Aceleci
davranmamakgerekiyor. Oncefik-
le, bu ülkelerdeki uygulama ör-
neklerini incelememiz gerekir.
Türkiye koşullanna en uygun
hangisi ise onu atanak gerekryor"
diye konuştu. Bu konudakı görüş-
lerini Başkanlık Divanı'nda da di-
le getireceginı anlatan Aslan, ida-
mın toplumda enine boyuna tarn-
şılması gerektiğini vurguladı.
ANAP'uı da dile getirdiği
"ağniaştınlmış müebbet" görüşü-
nü ilk olarak Adalet Bakanı Hik-
met Sami Türk, Öcalan'm yargı-
lama sürecınde dile getirmişti.
Türk, ağırlaştrnlmış müebbetin
ölüm cezasından daha ağır olabi-
leceğini de vurgulamıştı. Hükü-
met ortaklan, ayn biryasal düzen-
leme olarak çıkarmayı planladığı
bu düzenlemeden, MHP'nin
"Öcalan'a özel yasa çıkankkğT
yönündeki itirazı ve kamuoyu tep-
kileri üzerine \r
azgeçmişti.
Adalet Bakanı Türk, son olarak
idam cezasıyla ilgili ayn bir dü-
zenleme yapmayacaklannı, Türk
Ceza Yasası degişiklığı kapsamın-
da ölüm cezasının kaldınlmasının
öngörüldüğünü, bunun da hemen
gerçekleşmesinin güç olduğunu
büdırmıştı.
Recai Kutan
'Karan
3 kişinin
vermesi
yanlıştı'
Haber Merkezi - FP
Genel Başkanı Recai Ku-
tan, AbduUah Öcalan'a
ılişkın karann 3 kışı tara-
findan verilmesini doğru
bulmadıklannı savuna-
rak, hükümetın, Öca-
lan'ın yakalanmasından
itibaren büyük yanlışlar
yaptığını öne sürdü.
Kutan, merkez Uçe Şe-
hıtkamil Belediyesf nce
yaptınlan toplu konutla-
nn hak sahıplenne tesli-
mi dolayısıyla düzenle-
nen törene katıimak üze-
re, dün FP Genel Sekre-
teri Turnan Alçeuk ve FP
Diyarbakır Mılletvekıh
AbdnlkadirAksuileGa-
ziantep'e geldi. Havaala-
nından kent merkezinde-
kiFP 11BaşkanlığYna ge-
çen Kutan partilılere hj-
tap ettı. Hükütneün 'Öca-
lan konusunda milleri
gerdiğini ve Öcalan'ın
asjlmasına zemin haarla-
dığuu' ıddıa eden Kutan,
" Yakalanmasından itiba-
ren bunıı siyasi rant için
yapölar. Seçimkrde kuJ-
landılar, sonra da kuuan-
ddar. Şimdi ise milletin
göstenhgireaksmma,'bu
reaksıyon niye' diye so-
ruyortar" dedi.
Bildiride ortaya konu-
lan üslubu eleştiren Ku-
tan, "Mecbur kaknktan
için öyie bir fisiup ortaya
konulmuşki,bu,PKKue
pazarfak eder bir ödup"
diye konuştu. Kutan,
cumhurbaşkanını halkın
seçmesı önerismi yinele-
yerek, «Bizim önerimizi
Cumhnrbaşkanı Süley-
man Demırel büe kabul
ediyor'' dedi.
FP Genel Başkan Yar-
dımcısı Veysei Candan
Demirerin görev süresi-
nin uzatılmasına sıcak
bakmadığı mesajuıı ver-
di.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART
Hukuk Kurultayı'nda Yargıtay Başkanı Selçuk ve Prof. Çeçen birbirini suçladı
4
Ous devlet' tarbşması
ühıskımrası
Nâzım Hikmet
ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - Yargıtay Başkanı
Sami Selçuk ıle Ankara Üni-
versıtesı Hukuk Fakültesi
öğretım üyesi Prof. Dr. And
Çeçenarasında, kamu düze-
nı ve hukuku konusuna yak-
laşımlanndaki farklılıktan
dolayı tarnşma çıkn. Selçuk,
"çokulushı şirketierm çıkar-
ları doğruttusunda bir kamu
düzeni ohışturulma>-a çah-
şüdığmı" vurgulayan Çe-
çen'i, "bümısel yaklaşma-
nukla" suçladı. Oturumu
yöneten Sami Selçuk, Çe-
çen 'in mikrofonunu kapata-
rak yanıt hakkıaı kullanma-
sına engel oldu. Aml Çeçen,
ü
Cumburiv«tin 75 yrihk bi-
rikiıninin hıkâr edüemeye-
ceğmi" vurguladı.
Genco Erkal
Jultda Kural
Mulya Aksular (Koreografı)
Hulya Aksular
Oktay Kerestecı
Sıbel Kasapoğhj (Koreografi)
CananŞadalak
Çıjdem Erkaya
Kaan Yazgan
Sehm Borak
J AJıki Kayalıoğtu
(Yunanıstan)
İNevzat$enol
"HukukKuruhayıZOOO"
toplannsı çerçe\esuıde dü-
zenlenen "Avnıpa Kamu
Düzeni" konulu oturumda,
Prof. Dr. Anıl Çeçen, küre-
selleşmeyle ulusal devlet
polıtikalanmn ortadan kal-
dınldığuu vurguladı. Kamu
hukuku ve düzeninin de or-
tadan kaldınlmaya çalışıldı-
ğına işaret eden Çeçen, özel-
bölümü-
ne kaüldığını belirterek, Çe-
çen'in bılımsel tavır sergile-
mediğinı öne sürdü.
Sami Selçuk. söz alan
avukat Noyan Ozkan'a so-
rulann nasıl sorulacağmı
anlatmaya başlayınca, Oz-
kan sinırlenerek, "Ejnreder-
smiz efendim, siz yoruhna-
ym, istediğim gibi soru sora-
nun AİHS'yi iç hukukla iç-
selleştirdiklerini söyledi.
Gemalmaz, sözleşmenin iç
hukuktaki karşılığımn ka-
nun olduğunu savundu.
Oturuma tartışmacı ola-
rak katılan Adalet Bakanlı-
ğı Müsteşar Yardımcısı Doç.
Dr. Şeref ÜnaL AlHS'nin ih-
lalinin saptanması duru-
munda bunun gereklerinin
• Hukuk Kurultayı'nda 'Avnıpa Kamu Düzeni' başlıklı oturumu yöneten
Yargrtay Başkanı Selçuk, çokuluslu şirketlerin çıkarlan doğrultusunda bir
kamu düzeni oluşturulmaya çalışıldığinı vurgulayan Prof. Çeçen'in bilimsel
tavrr sergilemediğini öne sürdü. Selçuk, mikrofonu kapatınca yanıt hakkını
kullanamayan Çeçen, 'Cumhuriyetin birikimini inkâr edemeyiz' dedi.
likle çokuluslu şirketlerin
çıkarlan doğrultusunda bir
kamu düzeni oluşturulmaya
çalışıldığinı söyledi. Çeçen,
"uhıs devlet" kavramınm
üzerine çıkıldığım ve özel
hukuk mantığı ile kamu dü-
zenine müdahale edildiğini
kaydetti.
Yargıtay Başkanı Sami
Selçuk, oturumu kapatır-
ken, Çeçen'in söyledıklerin-
den yalnızca "kontrva bffim-
nm" diye tepki gösterdi.
"Avrupa Insan Haldan
SâzieşmesHükümkrive tn-
sanHaklanMahkemesi'nin
Karartannın tç Hukuka Et-
Ida" konulu oturumda bıldı-
ri sunan Prof. Dr. Semih Ge-
mahnaz, Avrupa Insan Hak-
lan Sözleşmesı'nin üye dev-
letler açısuıdan "mecbur
edici bir kural" öngörmedi-
ğini belirterek. taraf devlet-
lenn büyük bir çoğunluğu-
nasıl yerine getirileceğinın
tamamen ilgili devletin tak-
dirinde olduğunu kaydetti.
Ünal, AİHM'nin "kanun,
anayasave uygulama değişe-
cektir" diye telkin ve tavsı-
yede bulunmasının söz ko-
nusu olmadığını belirterek,
AlHM'nin milli mahkeme-
nin kesinleşmiş karannı or-
tadan kaldırmasının söz ko-
nusu olmadığını vurguladı.
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Viıral Savaş'ın
oturum başkanlığını yaptığı
"Şüphen sanık \ey* üçüncü
ktşjkrüı bedenlerinden de-
Ifl, esare ve emare elde et-
mek" konusunda da bildın-
ler sunuldu. Ord. Prof. Dr.
Sulhi Dönmezer, Alman-
ya'da gereklı olduğu durum-
larda yargıç karanyla şüp-
heli veya sanığnı vücudun-
dan zorla kanıt elde edile-
bildiğuu, Türkiye'de ise bu-
nun yapılamadığını söyledi.
Yasa tasansında buna açık-
lık geürmediklerun kayde-
den Dönmezer, konuyu Yar-
gıtay içöhatlanna bınktıkla-
nm beürrti. Savaş da konuş-
masında. "Biz Baü'dald
meslektaşlarunızın kuDan-
dığıkanıuann yartsmıkuüa-
namr>oruz. Heİe başka kanıt
yoksa bunu içtihaüaria de-
ğerlendirmemiz lazun" de-
di. Hukuka aykın olanın her
zaman yasaya aykın ohna-
yacağım ileri süren Savaş,
"Sırftüzükvej-ayönetmelik-
lere aykmoiduğu için bu ka-
nrü değeriendirmemezlik
edemejiz" diye konuştu.
POLİTtKA GtONLÜĞÜ
HtKMET ÇETtNKAYA
Düş
PARİS - Soğuk ve ıslak bir gece...
Gözlerimizi kapattığımızda akşamüstü yağmurla-
n başlıyof...
Ellerini anyor bir kadın dalgınlığın gurbetinde...
Canevinde aydınlanmış gözleri var onun; sokak-
larda koşturan çocuklann uçanlığı var...
Uzun soluklu bir gecede düşler kurmak çok gü-
zel...
Birinci Düş:
Uzun ve soluksuz bir gece ayazla kucaklaşır...
Belkı Bertin'de mavi gözlü, san saçlı bir delikanlı
şöyle der Robert Lovvell'e inat:
"Birkızoğlan hzgezinirsokaklarda/ Şehrin karan-
lığını koyuîtur dururl Türlü çiçekler boy verir çevre-
sinde/ Yüzünden boyalar akar kaldınmlara..."
Moskova'da bir kadının rnçkınklan Boston sokak-
lannda duyulur...
Gece sabaha yenik düşer... v
Şafak söker gün ağanr...
Elsa gözlenni alıp gitmiştir Paris Metrosu'na ko-
şar adım...
Üsküdar'da salepçiler vapur iskelesine taşınmış,
simitçiler oracıkta tezgâh kurmuştur...
Güvercinler havalanır Eminönü'nden, Kasımpa-
şa'da 'racon kesen' delikanlı alaca bir şafakta uyan-
mıştır...
Tüm aşklar evrenseldir...
Elsa'nın kayıp gözleri Paris Metrosu'nda yoksa,
mutlaka Moskova'da, Berlin'de, Boston'da veya Is-
tanbul'dadır...
Terk edilmişlerin öyküsü şiirierde, öykülerde bulu-
şur...
Paris'te Voltaire nhtımında yırulmış küçük mavi
kâğıtlan yuvarlarken rüzgâr, fstinye'de bir adam
oyuncak gemilerde anyordu bırakıp giden kadını...
Adamın sakallanna beyazlarçoktan düşmüştü, sı-
nlsıklam sevdalardan bejli ki çoktan yorulmuştu...
Kadın çekip gitmişti bir gece yansı...
Andre Verdet'nin düşlerinde büyüdükçe büyü-
yordu kadın. Gölgesi karşı kıyıya hareketsız düşü-
yordu. Kadının elleri adamın avuçlanndan kopmuş,
suyun mavisınde buluşuyondu.
Elsa'nın gözleri derin degildi, Elsa'nın gözleri yok-
tu ortalıkta...
Gölgeler düşüyordu bir sabah uyandığında ya-
tağına...
Bütün güneşler pınl pınl da değildi...
Robert Lovvell'in dizelerinden bıle haberi yoktu:
"Aşkımızdı gitti gider şimdi bir böcek uçtu uçar..."
Guguklu saat 11.00'i vuruyor, o ise Elsa'yı hâlâ se-
viyordu...
•••
Ikinci Düş:
Bir kadın yorgun bir gecenin sabahında gülümsü-
yordu...
Sanki uzun bir yolculuğa çıkmıştı kadın...
Gri yalnızlıklaria çogalan kent, yan aydınlık bir gü-
nün içinde telaşlan, heyecanlan topluyordu usul-
ca...
Çocuklar uyanıyordu. Çocuklar anlatılan masalla-
ra inanmıyordu...
Salonun tam orta yerinde duruyordu kadın. Ka-
chn uzunboytu, irigözlüydü... •n^
f
>
Bir şarkı ona yeni mevsımleri tanıştınyordu...
x
" ^
Erkekse uzun divanın üzerinde kadını izliyordu.
Mor çiçekli perdeden bir ışık çizgisi boşluğa düşü-
yordu...
Tutkular adım başı büyüyordu. Zamansız bir sev-
da belki kadının kirpiklerinde filizleniyordu. Umutla
birleşen bir ses, sınırsız sevişmeleri çağınyordu.
Erkek o anda çok eskilere doğru yolculuğa çıkı-
yor; kimi kaçışlann, terk edişlerin resmini çiziyordu.
Kadın, erkeğe sokuldu ve kulağına bir şeyler fısıl-
dadı. Soluksuz bakıştı ikısi de o anda. Bir tutku be-
denlennı alev alev tutuşturdu...
Her sabah yaşlı güneşle uyanan sevgililer gibiy-
di kadınla erkek....
Kadın bir çığlık attı...
Dediki:
"Seni seviyonım!"
Erkek, kadının saçlannı okşadı...
Mavi zamanlar içinde düş kuran sevdiğı kadına
Philippe Chabaneix'in dizeleriyle yanıt verdi:
"Senden gelır her ne varsa dünyada,
Sensin acısı-tatlısı gecelerimin.
Değişmem saçlannı kıpkızıl yangınlara,
Denizler kadar derin gûzel gözlerin.
Güneşleıinde doğmuşsun ekim akşamlannın,
Hayatı sende bulurum ölümleri sende.
Salt isteklerine bağlı ey tatlı kadın,
Neylersin benden uzak kuzey ellerinde?"
•••
Paris'e yağmur yağıyor...
Sevdanın lekesi yayılmış gökyüzüne...
Yalnız bal rengi bir leke!..
Elimde olmadan bölük pörçük anılar doluyor yü-
reğime...
Metroda bir gazete alryorum...
Düşlerie avunuyorum!..
hikmetcetinkaya@cumhuriyetcom.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
IRMIKIAYDIN ENGİN aenginfadoruk.net.tr
Şiir Ödüli
töreni
117 Ocak 2000
I Pazartesi
I Saat: 20.30
I Davetiyeler;
Atatürk
I Kültür Merkezi,
Cumhuriyet Kitap
Kulübü (Taksim)
T.C. Kültür
I Bakanlığı'mn
kalkılanyla
NAZIM HİKMET
K'JtTÜR VE ÎAr-JAT VA<f
Tel:(212>252 63 1 4 - 15
Onlan toplu olarak görmüşlüğümüz
yoktu. Başlangıçta ekranlarda da göste-
rilmezlerdi. Onlardan, daha çok TRTnin
resmi bülten kokan habercıliğinde, "Şehit
erin cenazesi memleketınde toprağa ve-
rilmek üzere ailesine teslim edildi" diye
kuru birkaç cümleyle söz edilirdi.
Meslek gereği Ânadolu'nun çeşitli kent
ve kasabalanna girip çıkan gazeteciler,
onlan ilk fark edenler oldu. Kasaba ve köy
mezariıklannda Güneydoğu'da şehit dü-
şen delikanlılann sayılan gitgide artıyordu
ve Anadolu'nun kent ve kasaba ve köyte-
rinde kocasını, yavuklusunu, oglunu, da-
madını, ağabeyini, babaağınıyitirmiş "şe-
hit aileleri" de gitgide artıyordu.
Gitgide daha çok ekranlarda görülme-
ye başladılar. Ama gene topluca değil. Tek
tek. Birkasabada, "Hükümet konağı'run
önünde bayrağa sanlmış tabutun başın-
da bağnnı yırtan bir ana, gözyaşlanna en-
gel olamayan bir baba, hıçkıran bir yavuk-
lu, bir gelin, olup biteni pek de anlayama-
yan, ama acısı gözbebeklenne vurmuş bir
küçük çocuktular. Ateş düştüğü yeri yakı-
yordu.
Savaş sürüyor, Güneydoğu dağlannda
dal gibi Türk ve Kürt delikanlılar emır alı-
yor, emir uyguluyor, birbirlerini vuruyor, bir-
birlerini yok ediyorlardı.
Şehitler Üstüne Siyaset
Zor günlerdi. Bunu, bu açıklıkla yazmak
yürek isterdi. Resmi söylem, "Çatışmalar-
daPKK'lilerölüelegeçirilir.konJcularölür,
askeıier şehit düşer" formülüyle dayatıl-
mıştı.
Zor günlerdi. "Ö/ü ele geçirilen"\enn
analan, babalan, yavuklulan acı çığlıklan-
nı karanlık mezralardatoprak damlann al-
tında saklamaya çabalarken, "şehit dü-
şenlerin" analannı, babalannı, yavuklula-
nnı, çocuklannı "birileri'' evlat acısı üstü-
ne siyaset kurrna hesabıyla hızla örgütle-
meye başlamıştı.
İlk toplu çıkışlan, "Cumartesi Annele-
ri"nin altematifi olarak Edimekapı Şehitli-
ği'nde kameralar eşliğinde oldu. Çoğu,
acısının içtenliğiyle oğulcugunun mezan-
na çiçekler koyarken, çevresinde dolanan
kameralara biraz şaşkın, biraz "neye ya-
rar" dercesine bakıyordu.
Imralı duruşmasıyla birlikte, Mudanya
kıyısında onlan her gece görmeye başla-
dık. O kıyıya getirilenler, gün geçtikçe acı-
lannın içtenliğini yitirmeye, çok değil bir-
kaç ay sonra "Asmayalım, sonra Avrupa
Birliği'ne bizi almazlar" diye kampanyalar
örgütleyecek acı tacirlerinin ve intikam üs-
tüne kurulu siyaset bezirgânlannın eline
düşmeye başlarrıışlardı.
Süreç hızlı gelişti. İlk soru işaretleri de o
günlerde başladı. Futbol milli takırnının bir
yurtdışı zaferinin ardından Yeşilköy Hava-
limanı kapısında sloganlar söyleyerek fut-
bolculan karşılamaya "şehit aileleri" kim-
likleriyle geldiklerinde soru işaretleri daha
da arttı. Ama sorulan seslendirmeye kim-
senin dili vamnadı.
Seçimden beklenmedik bir zaferie çı-
kan milliyetçi siyasal hareket de, seçim-
den barajı güç bela aşarak çıkabilen ko-
tejli "tak-şakçı" kızın başını çektiği gerici-
lik de, iktidann nimetlerine doyamadan
sendeleyen molla takımı da onlan payla-
şamıyor, siyasal rakiplerini alt etmek için
onlar üstüne siyaset kuruyor, siyaset yü-
rütüyordu.
"Asalım mı, besleyelim mi" tartışması
boyunca, bu ülkenin delikanlılannın ölüle-
ri üstüne siyaset kuranlarca ha bire orta-
lığa sürüldüler. Idamın infazını isteyenler-
ce, belirleyici siyasal motif olarak kullanı-
lıyorlardı.
O dönemde sayılannın "çok' olması ge-
rekiyordu.
"30 bin kişinin katili" nitelemesi yeter-
siz bulundu. Bir gecede "40 bin kişinin
katili" denmeye başlandı. 30 bin acılı yü-
rek, bir çırpıda 40 bine çıkanlıverdi.
Günler geçti. "Memleketin yüksek çı-
karian" idamın ertelenmesini, en azından
buzdolabına konmasını gerektiriyordu. O
günlerde ortalıkta fazlaca görünmemele-
ri sağlandı. Kolejli kızla mollatakımının bir-
iki cılız tezgâhı dışında pek ortalıkta görün-
mediler gerçekten.
İdam ertelendi. Ölüm cezası bir "hukuk
ayîb/'olarakyasalanmızdadururken, ida-
mın infazı, şartlı ertelemeye uğratıldı. Bu
durumda sessizlik ve sükûnete ihtiyaç var-,
dı.
Artık sayılannın "az" olması gerekiyor-
du. Bir gecede sayılan 5-6 bine iniverdi.
önceki gün birgazetedeokuduk: "...6bin
şehit verdik" deniyordu. Önceki gece bü-
yük bir TV kanalı yineledi: "5 bin şehit ai-
lesi..."
Ne ayıp! 30 bin, yetmedi 40 bin diyen-
ler de, bir çırpıda 5-6 bine indiriverenler de
aynı kişiler, aynı güçlerdi.
Gazetecinin yüregi bu kadannı kaldır-
madı. Bu utanca tanıklık etmeden, tarih
düşürmeden, tepki göstenneden izleme-
yi meslek onuruna yakıştıramadı.
Oturdu, bu yazıyı yazdı.