Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2AĞUST0S 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Sulu tanmla birlikte GAP bölgesinin, uyuşturucu üretiminin de merkezi haline geldiği ortaya çıktı
Esrarm adresi Güneydoğu
ÖZCANGÜNEŞ
ŞA1SXILRFA - Sulu tanm-
la birlikte GAP bölgesinin,
uyuşturucu üretiminin de mer-
kezi hal ine geldiği ortaya çık-
tı. Şanlıurfa'da son 3 ay için-
de 8.4 milyar mark değennde
2 bın 800 ton esrar elde edile-
bılecek 70 milyon kök dişi
hıntkeneviri ele geçirildi. Ke-
nevir yetıştiricilerinin PKK ile
bağlantılı olduğu belirlendi.
Devletin bölgenin kalkın-
ması için milyarlarca dolar
harcayarak yapımını sürdür-
düğii GAP projesı kapsamın-
da sulu tanmın başlamasıyla.
bölgede "beyaz alnn" pamu-
ğun yanı sıra esrann hammad-
desı olarak bilinen hintkene-
viri yetiştiriciliğinde de patla-
ma yaşandı. Fırat kıyılannda
Şanlıurfa'da son 3 ay içinde yapılan operasyonlarda 8.4 milyar mark değennde 2 bin 800 ton esrar elde edilebilecek 70 mihon kök dişi hintkeneviri ele geçirüdi.
ve binlerce dönümlük pamuk tarlalannda-
kı hintkeneviri iiretimi korkunç boyutla-
ra ulaştı. Kenevir ekiminin özellikle DYP'Ii
SedatBucak' ın seçim bölgesi olan ve Or-
tadoğu-Avrupa uyuşturucu trafiğınde de
adı gecen Si\ erek ile "YeşjT kod adlı Mah-
mut Yddınm'ın ilişkıli olduğu Viranşehir
ilçesinde yoğunlaştığı dikkat çekti.
Jandarma "konıcuaşirederür egemen-
liğindeki bölgede, uyuşturucu ticaretini
ayakta tutan tacırlere karşı savaşmak içın
terör timlenni de bu alanda görevlendirir-
ken askerlenn bıtkıyi daha kolay tanıma-
sı amacıyla özel eğitım programı başlat-
tı. Narkotik timlerle. komandolann son 3
ayda bölgede gerçekleştirdiğı arazi arama-
tarama çalışmalannda, her bir kökten 40
gram esrar elde edilen 70 milyon kök di-
şi hintkeneviri ele geçirildî. Söküldükten
sonra yakılarak imha edilen kenevirler-
den 2 bin 800 ton esrar üretilebıleceği ve
piyasa değerinın 8.4 milyar Alman Mar-
kı olduğu öğrenıldi. Yakalanan kenev irler-
le ilgili 163 sanıktan 48'inin tutuklandı-
ğı,32 kişinin de halen arandığı bildirildi.
Bölgede geçen yıl da 240 trilyon lira de-
ğennde 42 milyon 739 bin 385 kök dişi
hintkeneviri yakalandığı açıklandı.
PKk bağlantılı
Jandarma yetkilileri, esrar üretimine
yönelık hintkeneviri ekiminin genelde kı-
sa yoldan para kazanmak isteyen kişıler-
ce yapıldığını, ancak bazı suç örgütlerinin
bu kişilerle ilişkide olduğunu belirttiler.
Ekimlerle ilgili örgütbağlantılanmn araş-
ünldığını bildiren yetkililer, Harran Ova-
sfnda pamuk tarlası kiralayan bazı Suruç-
lulann bu işi PKK adına yaptıklannın be-
lirlendiğini, Adana'da bir süre önce yaka-
lanan Şirinler çetesinin de Harran'da hint-
keneviri ekımi yaparak esrar ûretimine
kanştığını söylediler. PKK'nin hintkene-
viri eken bazı kişilerden haraç aldığı du-
yumlannın geldiğıni ve Siverek'te tohum-
lann tek elden çıktığını tespit ettiklerini
anlatan yetkililer, örgüt bağlantısı üzerin-
de duruyorlar.
Yetkililer, Türkıye'de dişi hintkeneviri-
nin yüzde 74'ünün ûretildiği Şanlıurfa'da,
uyuşturucudan elde edilen gelirin yûksek
olması ve yasalardaki boşluklar nedeniy-
le hintkenevir yetiştiriciliğinin cazip hale
geldiğıni öne sûrdüler. Kenevir ekiminin
izne bağlı olduğunu, ancak 1991 yılından
bu yana hıç kimsenin izin için başvurma-
dığını vurgulayan yetkililer şunlan söyle-
diler:
"Kenevir ekeıüer çok düşük para ceza-
lanyla serbest kalıyor. Yakalananlann tü-
mii esrar yapımında kuDanılamadığından
erkek kenevirieri sökmüşler. Öyle ki baa-
lan pamuktan daha fazJa uzayan bitkryi sak-
lamak için köklere tek tek taş bağhyor.
Maalesef bu kişiler 2313 sayıh yasanm
'izinsiz kenevir ekmek' suçunu düzenk-
yen 3. maddesinden yararlanarak kurtu-
hıyorlar. Oysa aynı yasanın diğer madde-
sinde bdirtikn 'uyuşturucu imal etmek
için kenevır ekmek' suçundan yargdanma-
lan gerekiyor. Bu madde hapis cezası ön-
gördüğü için daha caydmcı olacaktir."
Jandarma Genel Komutanlığı, yörede
sürdürûlen uyuşturucu ile mücadeleden
daha etkili sonuçlar alınması ve birimler
arası koordinasyonu sağlamak amacıyla ni-
san ayında Ceylanpınar'da "Kenevir eki-
mi ve esrar kaçakçıkğT konulu bir setni-
nerdüzenledi.
llçe kaymakamlan. emnıyet müdürle-
ri. ilçe tanm müdürlüğü yetkilileri ile hâ-
kim ve savcılann katıldığı seminer etkili
oldu ve öncekilerin aksine, hintkeneviri ek-
mek suçundan yakalanan birçok kişi tu-
tuklanarak cezaevine konuldu.
zehirli
panıgı
bitti
DİYARBAKIR(CumhuriyetBürosu)- 30
Temmuz gecesi Dıyafbakır'rn Bağlar semtm-
deki birçok mahallede, yurttaşlann içtikleri
sudan zehirlendikleri iddiasının ortayaatılma-
sıyla çıkan ve çok sayıda insanın hastanele-
re akın etmesine yol açan "zehirli su paniğT
geçti. Hastanelerde önceki gün tedavi altına
alınan 102 kişinin birçoğu taburcu edildi. Yet-
kililer mide bulannsı, kann ağnsı ve kusma
şikâyetiyle hastanelere yapılan başvurulann
yok denecek dûzeye indiğini bildirdi.
Diyarbakır'ın Bağlar semtindeki Yunu-
semre, Seyrantepe, Kuruçesme, 5 Nisan ve
daha birçok mahallesinde 30 Temmuz gece-
si, ûç kişinin içtiği sudan zehirlendiği iddi-
alan ortaya atılmış, bunun üzerine yurttaşlar
devlet, SSK, çocuk ve Dicle Oniversitesi has-
tanelerine aîun etmişlerdi.
İçtikleri suyun zehirii olduguna ınanan bin-
lerce kişi kann ağnsı, mide bulantısı kusma
şikâyetiyle hastanelerebaşvuruda bulunmuş-
tu. Önceki gün, hastanelere başvuranlardan
102 kişinin söz konusu şikâyetler nedeniyle
mûşahade altına alındığımn ve hastalarda "A.
gastroenterit" vakasına rastlandığının acıklan-
mastnın ardından, bu hastalara gerekli teda-
vilerin yapıldığı ve birçoğunun taburcu edil-
diği bildirildi. Hastane yetkilileri dün itiba-
nyla "su paniğ}* ile bağîantılı şikâyetlerle
acil servislere başvurulann durma noktasına
geldiğıni, mûnferit ishal ve amipli dizanteri
şikâyetiyle, mevsim nonnallerinde başvuru-
lar yaşandığını belirttiler. Bu arada yurttaş-
lann panik nedeniyle girdilderi olumsuz psi-
kolojiden etkilenerek sudan zehirlendikleri-
ni ileri sürüp hastanelere yaptıklan başvuru
sayısında yaşanan olağanüstü artışa bağlı ola-
rak oluşturulan geçici intaniye servislerinin
de iptal edıldiği, hastanelerin normal çalışma
dûzenine geçtiği öğrenildi.
Çıkan su paniğmin ardından valılik, emni-
yetmüdürlüğü, büyükşehir belediye başkan-
lığı, il sağlık, hıfeısıhha ve çevre müdûrîük-
leri ile çevre sağlık müdürlüğü ekiplerinin
ortak yürüttüğü çalışma sonrasında, olay ye-
rinde yapılan incelemede, kınk bir kanali-
zasyon borusundan sızan kirli suyun içme
suyuna kanşnğının anlaşılmasının ve yurttaş-
lann hastalığının nedeninin bu olduğunun
saptanmasının ardından olayuı yaşandığı ma-
hallenin sulannın kesilmesiyle başlatılan ka-
nalizasyon bakım çalışmalan da sürüyor.
Sulan kesilen mahallelerde, il çevre vak-
fına ve özel şirketlere aıt araçlarla vatandaş-
lann su ihtiyaçlannın karşılanmasına devam
ediliyor.
Bademler
köyünde
sinema güıüeri
• Berlin Film Festivali'nde Altm Ayı ödüllü
Susuz Yaz filminin çekildiği, ilk tiyatronun
sahnelendiği, Anadolu'nun en aydınlık
yerleşimlerinden Bademler'de bu kez de
sinema günleri düzenleniyor.
YUSUFÖZKAN
İZMİR - Kardeşinin kan-
sı HülyaKoçyiğit'e göz koyan
kötü adam Erol Taş' ın cese-
di, finalde su kanalında sürük-
lenirken 36 yıl önce siyah be-
yaz perdenin önündeki seyir-
ciler, "Adalet yerini buldu"
diyorlardı. Peki, ya insanlar
Anadolu'nun birçok köyün-
de olduğu gibi Bademler'de
de toplumsal bir yara olan su
kavgasının, adaletsizliğin,
yoksullugun altındayatanger-
çek nedenleri görüyorlarmıy-
dı?
İlk tiyatronun oynandığı,
birçok aydın insanın yetişti-
ği, seralanndarengârenkkes-
me çiçeklerin ûretildiği Ba-
demler köyünde, ilk kez dü-
zenlenen sinema günlerinin
heyecanı yaşanıyor. Yan fe-
odal düzenin açmazlannda
sıkışan insanlann çaresizli-
ğinin anlatıldığı NecatiCuma-
lı'nın eserinden uyarlanan
"Susuz Yaz" filminin göste-
rimiyle başlayan ve Erol Taş'a
adanan etkinlığin ilk günün-
de Hülya Koçyığit, insan ger-
çeğıni temel alan filmlerin
zamanla yok olmayacağına
dikkat çekıyor.
Modası geçmeyecek
Adını. 1963 yılında Metin
Erksan yönetmenliğinde çe-
kilen "Susuz Yaz" filminin
1964 Berlin Film Festivali'nde
aldığı "Altın Ayı" ödülüyle
duyuran Bademler köyünde.
şiir dinletileri ve tiyatro gös-
terilerinin ardından şimdiler-
de de ilk kez sinema günleri
gerçekleştiriliyor. Başrolleri-
ni Hülya Koçyığit ve Erol
Taş'ın paylaştığı, köylülerin
de rol aldığı Susuz Yaz'ın 30
Temmuz"da yapılan gösteri-
miyle başlayan ve 6 Ağus-
tos'a kadar sürecek etkinlık-
le, Türkiye'de kültürel anlam-
da yaşanan yozlaşma aşılma-
ya çalışıhyor.
Köylüler, yerlere serdikle-
ri kilimlerin, hasırlann üzerin-
de oturmuş, ellennde ayçe-
kırdekleri. uzun yıllar çeşitlı
oyunlar sahneledikleri ve ız-
ledikleri tiyatro binasının du-
vanna dikkatle bakıyorlardı.
Güzel bir yaz akşamında, ti-
yatronun beyaz badanalı du-
vannda, yağlı boyayla yapıl-
mış büyük boy Atatürkport-
resinin hemen yanı başında
oynuyor fılmler.
Henüz 15.5 yaşındayken
başrolünüoynadıgı ilk Filmi-
nin Altın Ayı ödülünü alma-
sıyla ünlenen Hülya Koçyiğit
de sinema günlerinin gala ge-
cesinin konuğuydu.
Dostlannın yoğun ilgisiy-
le karşılaşan ve köy muhtan
MehmetOral'dan günün anı-
sına birplaket alan Koçyiğit,
"Susuz Yaz benim ilk filmim-
di. O j-üzden Bademler'in be-
nim için çok ayn bir anlamı
var. Bu fılmin burada çevril-
mesinden daha doğru bir şey
olamazdı. Köjlüler 1933'ten
beri tiyatro oynuyoıiar. Hep-
si de roDertni çokdoğal oyna-
dL Köy, filme sahip çıkn' di-
yor.
Filmi 3 yıl önce Paris'te
yeniden seyrettiğinı kayde-
den Koçyiğit, yine yıllar ön-
ceki gibi heyecanlandığmı
belirtirken filmin başanlı ol-
masında, insanı ve onun ya-
şamını en iyi şekilde yansıt-
masmın yattığını \-urguluyor.
Koçyiğit, "Teknolojideki ge-
lişmelere karşuı sinema tek-
niğiolarak çokgüzel bir film.
Bu film dün de izlendi. bu-
gûn de izleniyor, yann da ay-
nı zevkte iztenecek" diye ko-
nuşuyor.
Etkinlik kapsamında 6
Ağustos'a dek saat 21.00 'de,
Franco Zeffirelli'nin "Serçe,
senaryosunu Ydmaz Güney' in
yazdığı, ZeW Ökten'in yö-
nettiği "Sürii" , Yunanlı yö-
netmen GostoGavras'ın "Z",
Zülfii LhMieB'nin "Yer De-
mir Cök Bakır". Giuseppe
Tomatore'nin "CennetSine-
ması, AnfYıbnaz'ın yönetti-
ği ve Yıldız Kenter. Ekrem
Bora ile köy halkının yer al-
dığı "Pembe Kadm" ve "The
WaU-Duvar" filmleri izleyi-
cilerin beğenisine sunuluyor.
tzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile Okav Temiz ve grubunun Antik Tiyatro da venüği konseri KüMr Bakanı tstemihan Talay da izkdi.
Efes*te 'KuTgyden Güneye Yansımalar'
OZANYAYMAN
İZMİR - Efes Antik Tiyatro"da caz ve senfonik
müziğin ılgınç birlikteliğı sahnelendı. tzmir Dev-
let Senfoni Orkestrası (İZDSO) ile Oka> Temiz ve
Grubunun "Kuzejden Gfineye Yansımalar'1
adlı
konser dizisınin ılkı Efes Mtık Tiyatro'da kalaba-
lık bir müziksever topluluğunun katılımıyla gerçek-
leşti. Konseri izleyenler arasında Kültür Bakanı Is-
temihan Tala> ve tzmir Valisi Kemal Nehrozoğhı
da yer aldı.
Kühür Bakanı tstemihan Talay, tZDSO'nun Tür-
kiye'nin önde gelen sanat kurumlanndan birisi ol-
duğunu ve dünyanın pek çok yerinde Türkiye'yi
temsil ettigini belirterek orkestranın pek çok ilke
imza atnğını ve Okay Temiz ile birlikte gerçekleş-
tirilen konserin de bir sentez niteliği taşıdığını söy-
ledi. Klasik Batı müziğiyle Türk ezgilerinin birlik-
te yorumlanması tzmir'den sonra Bodrum. Antal-
ya ve tstanbul'da da sürecek. "Kuzeyden Güneye
Yansımalar" konserlerinin organizasyonunu üst-
lenen İZDSO sanatçısı Numan Pekdemir de Tür-
kiye'de kendinı sanatçı olarak tanımlayan bazı ki-
şilerin her akşam televızyonda boy gösterdiği bir
dönemde, gerçek müziği seyircileriyle buluşturan
etkinliklerin büyük ilgi gördüğünü söyledi. Pekde-
mir, konserlerin gelirlerinin Mehmetçik Vakfi ile
Kosovalı mültecilere verileceğini belirtti. Mehmet-
çik Vakfi Temsilcisi Türgay Demirgüç, konserin
sponsorluğunu yapan Banvit AŞ'nin murahhas
üyesi Viıral Gönerer'e konser öncesinde bir teşek-
kür plaketi sundu.
Konserde Okay Temiz'e, tbov Papazov, Georgi-
yanev Ekovasiün. Hakan Alban, CengLz BaysaL
LennartAberg.Aka> Temiz ile YammarThiameş-
lik etti. Orkestrayı Erol Erdinç'in yönettiği konser-
de Okay Temiz'in 12 bestesi ile Gershvvin'in "Cam-
dkla" üvertürü seslendirildı. Şef Erol Erdinç, Okay
Temiz'in oğlu için bestelediğı Tonınıy'e adlı eser-
de Batı dini müziğiyle tasavvuf müziğinı birleştir-
digini belirterek bunun bir banş eseri olduğunu
söyledi. Bu eserde genç bir Mevtana semazeni de
sema gösterisi sundu. Senegalh müzisyen Yam-
mar Thiam *Tamadrums" adlı çalgısı ve dans gös-
terisiyle seyircilerin büyük beğenisini topladı.
6
Rantçılar omıaıılaıi yok ediyor'
SABİTÖZKESER
AKÇATEKtR - Türkiye'nin en
büyük yaylalanndan, Adana'nın Po-
zantı ilçesine bağlı Akçatekir'de son
yıllarda ağaç kathamının hızla arttı-
ğı savlandı. Rant heveslilerinin "yay-
la turizmi" adı altında ağaçlan kat-
lederek yerleşim bölgesi açıldığım
vurgulayan ÇETKO Başkanı Doç.
Dr. Figen Doran. "Doğa harikasına
sahip Akçatekir'de orman kaüiamıya-
şanırken me\ cut yasalar ve önlemler
ne vazık Id bu sorunu çözmek konu-
sunda aciz kalmışür" dedi.
Yaz sezonunda nüfusu 100 bini
aşan ve ağaç katliamının en yoğun ya-
şandığı yer olduğu belirtilen Akça-
tekir'de Adana Çevre ve Tükerici Ko-
ruma Demeği (ÇETKO), Orman Böl-
ge Müdürlüğu'nünde katkılanyla bir
panel düzenledi. Arzum Çay Bahçe-
si'nde önceki akşam düzenlenen ve
yöre halkının büyük ilgi gösterdiği pa-
nelde konuşan Doç. Dr. Doran, Tür-
kiye'nin hızla ormansızlaştınldığına
dikkat çekerek "Akçatekir'de birta-
kım çıkarcılar ve rant peşindekikr
ormanlan yok ediyorlar" diye ko-
nuştu. Doran şöyle devam etti:"Ül-
kemizde bir tarihsel geçmişi oian or-
mansKİaşma sorunu,sonyıllarda rant
heveslilerinin "yayla turizmı' adı al-
tında orman kıyımı ile yeni boyutla-
ra ulaşnuştır. Bu durum karşısında ne
yazık ki mevcut yasalar ve önlemler
bu sorunu çözmek konusunda aciz
kalnuşnr.Ormanlanmızm yokolma-
sının zararlannı sizler. bizler, çocuk-
lanmız çekiyor. Para hevesi orman
önüneçıİonaktadır." Bu ağaçlan halk
korur mu?' diye buraya geldik. Bu
ormanı ne biz, ne orman bölge mü-
dürlükleri ne de başka birfleri koru-
vabiür. Ormanlanmızı ancak kendi
halkı korur"
Belediye Başkanı Hüseyin Sanas-
lan ise 1994 yılında göreve geldıkle-
rinde Orman Bölge Müdürlüğü'nden
orman haritasını 4-5 kez ıstemeleri-
ne karşın alamadıklanndan yakına-
rak "Busorumı defalarca Orman Ba-
kanhğı'na üettik.ancakbir somtçala-
madık. Mülkiyet sorunu çözülmedi-
ği sürece kafalardaki soru işaretieri
hiçbir zaman bitmevecektir" dedı.
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Temsili Demokrasi' Krizini
Aşabilecek miyiz? (1)
Türkiye'yi çözümlemeye çalışanlar, genellikle iki
yöntem hatası yaparlar:
Birinci yöntem hatası, her şeyi "iç dinamik" ile
açıklamaya çalışmaktır.
Bu hatayı yapanlar, grttikçe küreselleşen, yani
küçülen, yani ülkeler arasırvdaki etkileşımi son de-
rece artan dünyada, Türkiye'yi dış dünyadan yalı-
tılmış olarak ele aldıklan için, çözümlemeleri mut-
laka eksik kalır.
ikinciyöntem hatası ise her şeyi "dış dinamiğe"
bağlamaktır.
Bu hatayı yapanlar da toplumumuzun tarihini,
kendine özgü kültürel, sosyal ve ekonomik yapısı-
nı ihmal ettikleri için, çözümlemeleri hiçbr zaman
gerçeğe tam uygun olmaz.
Aslında her iki hatanın yapılması da tek bir "ide-
olojik" saplantıya bağlıdır: Tarihin akışını ve günce-
lin belirlenişini, kendi inandığı tek bir ögeye bağlı
saymak.
Çekinmeden belirtelim: Bu sapma aslında "so-
ğuk savaş döneminin" ürettiği bir yanltştı.
Soğuk savaş bitti, sapmalar brtmedi tabii.
Ben Türkiye'de demokrasi krizinin aşılıp aşıla-
mayacağı irdelemesini yukanda açıkladıgım ne-
denlerden dolayı, dış dinamik ve iç dinamik üzerin-
de duran iki ayn yazıda ele almaya çalışacağım.
• • •
"Dış dinamik" ögeleri açısından, Türkiye'deki
"temsili demokrasinin" yürümemesi için ortada çok
ciddi bir siyasal baskı gözükmemektedir.
Sovyetler Birliği çökmeden önce, Birleşik Ame-
rika'nın dadestegiyle geliştirilen dinci-milliyetçi ide-
olojinin ("Milliyetçi Cephe Hükümetleri"nâe oldu-
ğu gibi siviller ya da 12 Mart ve 12 Eylül'de olduğu
gibi askerler tarafından uygulamaya konulan) oto-
riter ya da Islamcıların savunduğu totaliter model-
leri artık dış dünyadan güçlü bir destek bulamaz.
Çünkü Sovyetler çökünce, gerek Sovyetler'in yu-
muşak karnını çevreleyen bir "Yeşil Kuşak ülkesi"
olarak Türkiye'de, gerekse doğrudan Sovyetler Bir-
liği'nin içinde protesto ideolojisi olarak "Siyasal Is-
lam"\n desteklenmesinin fazla bir stratejik anlamı
kalmamıştır.
Yine de dış dünya açısından "temsili demokra-
simize" yönelik birinci tehdit, Islam totalitarizmini
ihraç etmek isteyen ve aralannda komşularımızın
da bulunduğu bazı Islam ülkelerinden gelmektedir.
Türkiye bunlan en azından şimdilik, "teşhis etmiş"
görünmektedir.
"Teşhis", "tedavinin" ilk adımı olduğundan, za-
ten çok da güçlü olmayan bu dış etkinin tek başn
na "temsili demokrasimizi" çökertmesı pek ola-
naklı görünmemektedir.
Dış dünyadan gelen ikinci etki, Türkiye'ye daya-
tılan "IMF reçetelerinin", "demokratik sosyal hu-
kuk devletinin" gereklerinden biri olan "seçmen
desteği" çerçevesinde uygulanmasının çok zor ol-
masından kaynaklanmaktadır.
Birbaşka deyişle ülkenin içinde bulunduğu veuzun
bir süre de çıkamayacağı anlaşılan "ekonomik dar
boğaz" dolayısıyla, iktidann çare olarak gördüğü IMF
reçetelerinin (ve bu arada uluslararası tahkım gibi
aynı pakette yer alan başka bazı önlemlerin) uygu-
lanması için demokrasinin bir süre "askıya alınma-
sı" senaryosu, dış dünyanın "temsili demokrasi
karşıtı" etkilerinden biri olarak görülebilir.
Ama bu "senaryo" da özellikle "Milliyetçi Cep-
he" ile 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde çok ağır
bedeller ödenerek yaşanmış olduğundan millıyet-
çiler ve dinciler de dahil ülkedeki hıçbır toplumsal
gücün bu dış etkiye destek vereceğini düşünemi-
yorum.
Bu çerçevede, soğuk savaş sona erdiğinden be-
ri, "dış dünyanın" Türkiye'deki "temsili demokra-
sinin" askıya alınması yönünde "belirleyici" bir et-
ki yaptığını söylemek çok güç.
Üçüncü olarak dış dünyanın PKK saldırısına des-
tek vererek, Sevr'i yeniden gündeme getirmek is-
temesine dayalı "bölücü etki" ise özellikle ordunun
başanlı operasyonlan ve dış politikadaki başarıla-
nmız sayesinde en azından şimdilik "demokrasiden
vazgeçmeyi" gerektirecek birtehdit boyutunda gö-
rünmüyor.
Üstelik günümüzde "dış dünyanın" demokrasi açı-
sından tam tersine bir etkisi bile söz konusu.
Bir yandan kendisi ile bütünleşmeyi uzun dö-
nemli dış politikamızın bir parçası yapmış olduğu-
muz Avrupa Birliği, Türkiye'de demokrasinin geliş-
tirilmesini istiyor, öte yandan Amerika Birleşik Dev-
letleri, kurduğu özel izleme birimi ile Türkiye'deki
demokrasinin gelişmesini yakından gözlemliyor.
Sonuç olarak "dış dünyanın" günümüzdeki "tem-
sili demokrasi krizini" atlatmakta, en azından be-
lirgin bir olumsuz role sahip olmadığını rahatlıkla
söyleyebiliriz.
web sayfası: http://remzi.com.tr/yazar.html
'Zabıta koleji ve
akademileri açılsın'
tstanbul Haber Servisi-
Türkiye Belediye Zabıtala-
n Vakfi (TÜZAV) Genel
Başkanı ŞinasiYalçm. bele-
diye zabıtasının bırtakım
insanlar tarafından çağdışı
yöntemlerle yönetilmeye
çalışıldığını söyledi. Yal-
çın, zabıta koleji ve akade-
milerinin açılmasını istedi.
Her yıl 1 -7 ağustos tarih-
leri arasında kutlanan "Za-
bıta Haftaa" başladı. TÜ-
ZAV Başkanı Şinasi Yal-
çın, Zabıta Haftası ve Zabı-
ta Teşkilaü'nın kuruluşu-
nun 43. yıldönümü nede-
niyle Şişli Belediye Başka-
nı Mustafa Sangül ile bir-
likte, Taksim Cumhuriyet
Anıtı'na çelenk bıraktı. Arat
özel defterini imzalayan Yal-
çın, burada yaptığı konuş-
mada, zabıtateşküaunınku-
ruluşunun 43. yıldönümü-
nü buruk ve hüzünlü bir şe-
kilde kutladıklannı söyledi.
1 Ağustos 1956 yılında
1580 sayıh yasa uyannca
bağımsız birmüdürlük ola-
rak kurulan zabıta teşkila-
tının bugün büyük sorunlar-
la karşı karşıya bulunduğu-
nu ifade eden Yalçın, zabı-
talann, bazı yerel yönetici-
lerin keyii uygulamalany-
la mesleklerinden atıldığı-
nı, haksız terfi ve tayinlere
maruz kaldıklannı anlattı.
Belediye zabıtasının birta-
kım insanlar tarafindan çağ-
dışı yöntemlerle yönetilme-
ye çalışıldığını ifade eden
Yalçın, şunlan söyledi: "Sa-
kalh ve türbanh zabıta ya-
ratma girişimi bunun so-
mut bir önieğidir.Turk Si-
lahlı Kuvvetleri'nden irti-
cai faaliyeder nedeniyle an-
lanlar.tstanbul Bü\ükşehir
Belediyesi Zabıta Müdür-
lüğü ne atanıyor.Buna iliş-
kin tçişleri Bakanlığı'na ve
\alilige başvuruda bulun-
duk.Tüm buolumsuzgeliş-
melererağmen, zabıta,çağ-
daş, laik ve demokratik
Cumhuriyet'in onurlu ve
sayguı bir kuruluşu olmaya
devamedecektir. Atatürk'ün
çizdiğiyoldan bizi kim.se a>>
ramavacak."