19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 1999 PAZARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 'Para', 'Güç\ 'Öırs' Yerine... Sibel AKYEL Başkent Ü. Ege Bölge Temsilcisi/lzmir oşluğa resim- ler çizmeye ce- sareti ve yete- neği olmayan- lar boş işler'le uğraşmakla aşağılarlar, boşhığa resim çizenleri. Çünkü boşluğa resimler çLznıek, ha- yalleri olmaktır ve kolay para kazan- dırmaz, insaıu şan şöhret sahibi yap- maz, akücı değildir... O\sa... Boşluğa çizilen resimler de- ğil midir, u\ garlığı uygarbk, insanı in- san yapan? Kazanmaya daha çok ka- zanmaya yönelik yaşay anlar. giderek ağaca, denize. hayvana, insana, ban- şa, kendilerinden başka her şeye -as- lında kendilerine de- düşman oluve- rirler farkında bile olmadan.' Bu dizeleri çok sevdiğim, sesine ve yorumuna büyük hayranlık duydu- ğum sanatçı Soner Ongun'un son al- bümünün önsöz'ünden aldım. Aslında insanlanmızın çok önetn- H bir kesiti ne acıdır ki, "gûç" -bu pa- rasal ya da başan bağlamında olabi- lir- peşinde koşar hale geldi; böyle ol- mayan insanlar ise yadırganır, aşağı- lanır, küçümsenir oldu. Insanlık tarihine şöyle bir baktığı- mızda Aristo'dan Sokrates'e. Pla- ton'dan Kant'a. Lacan'dan Levi-Stra- uss'a, Marx ve Engels'e kadar Batılı dûşünürlerin, insanoğlu'nun doğada- ki işlevini (misyonunu), varoluş ne- deniru, bir başka deyimle, yaşamın an- lamını sorguladıklarına tanık oluruz. Sokrates insanın önceleri tek kafa, tek beden, dört kol, dört bacaktan oluşan bir varlıken bir tür evrim so- nucu bilinmeyen bir nedenle tam or- tadan ikiye bölündüğünü; o günden sonra kendisini hep yanm, eksik ve yalnız hisseden insan'ın, ömür bo- yunca kaybettiği öbür yaroını aradı- ğını, insanın temel arayışının ve ya- şamın anlamının, bu öbür yansını bu- larak, bütünlüğe erişmek olduğunu savunurken, Platon ise ünlü mağara teşbihinde ifade ettiği gibi insanoğ- lunun ancak "idealar dtinyası"na eri- şerek bütünlüğe ka\ uşabileceğini sa- vunmuştur. Freud, ınsanoğlunun bu bütünlüğe erişme çabasını ancak sağ- lıklı tamamlanabilen gelişim evrele- riyle tanımlarken, dinsel öğretiler, özellikle tektannlı dinler bu bütünlü- ğe, zaten geçici olan bu dünyada eri- şebilmenin mümkün olamaycağını, ancak öbür dünyada Tann'ya kavuş- tuğumuzda erişebilineceğini savunur. Marx ve Engels'e göre ise insanoğ- lu'nun smıflı toplumlarda bu bütün- lüğe erişmesi olası bile değildir; an- cak sınıfsız toplumlardan oluşan ve işçi sınıfının diktatoryasının söz ko- nusu olduğu bir dünyaya kavuşuldu- ğunda bu bütünlüğe erişmek söz ko- nusu olabilecekken, Hitler'e göre ise üstün ırk olan Almanlann yönettiği bir dünya devleti ile mutlak bütünlük ve mutluluğa erişebilmesi mümkün- dür. Düşünce Tarihi'nde bu örnekler çoğaltılabilir elbette ama yeryüzün- de varolduğu ilk günden bu yana hep varoluş amacını ve yaşamın anlamı- m çözmeye ve algılamaya çahşmış- tır, insanoğlu. Şu anda yepyeni bir çağın (milen- yum'un) eşiğinde, tüm dünya top- lumlanna damgasını vuran, ancak ön- lenemez büyük bir çözülmenin eşiğin- deki kapitalıznr in ve artık tek başı- na en büyük süper güç durumuna ge- len ABD emperyalizmi'nin başını çektiği tek bir dünya devleti kurma ül- küsü çerçevesinde küreselleşme (glo- balleşme), ulusal devleti küçültme, özelleşme, serbest piyasa ekonomisi ve sınırlann yeniden çizilmesi ma- sallanyla insanlar bir yandan uyutu- lurken bir yandan da toplumlan etki- lemedeki en güçlü olgulardan birisi olan "din" olgusu, ama bu süper gü- cün güdümü ve denetimi altında ol- mak kaydıyla, öne çıkartılmakta, Ba- tı'da "Moon", Doğu'da ise Gülen ta- rikatını kitleselleştirerek, dünyanm tüm gelecek strateji ve planlan ken- di emperyalist ve yeni sömürgecilik anlayışı doğrultusunda şekillendir- me arzusundadır. Ne varki, ABD emperyalizmi'nin bu küreselleşme hayallerine tezat ola- rak, dünyanın çok önemli birbölümü- nün milliyetçi ve dinsel savaşlarla çalkalandığı, enflasyon, siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklar, tüm insan ilişkilerinin alabildiğine kirlendiği, herşeyin günlük ve ucuz çıkarlara, dolann artışma endekslendiği, çevre- nin ve doğanın alabildiğine tüketilip yok edildiği 20. yüzyılın son günle- rine yaklaştığımız bugünlerde. Türk toplumu ise, politikacısından memu- runa, köylüsünden işçisine, aydını- na, yaşlısından gencine kadar büyük bir cinnet ve soysal şizofreni yaşamak- ta. Elbette böylesine acımasız bir ev- renin, dünya ve ülke konjonktürü ışı- ğında ve tüm bileşkeleriyle, tam an- lamıyla algılanması ve çözümlenme- si işi başta sosyologlar, tarih bilimci- leri, siyaset bilimcileri ve psikolog- lar olmak üzere tüm bilim adamlan- nın uzun yıllara yayılan kolektif, sis- temli ve örgütlü çabalan ve çalışma- lanyla olası. Benim bu yazıdaki amacım ve ça- bam, elbette çok daha iddiasız ve in- sancıl gerekçelere dayanmakta. Böy- lesine zorlu ve cendere örneği bir dö- nemden geçerken, bir bulaşıcı (sari) hastalıkçasma tüm toplumu saran bir yaklaşımla, yaşamlanmızı 'gfiç pe- şinde koşma" usuna ketlememek, sa- atlerimizin ise adeta bir afrodiziyak (kışkırtıcı ve uyancı madde) olan güç ve başan tutkusunda durmamasını sağlamak durumundayız. Toplumsal yaşamda, gerek sosyal gerekse ekonomik bağlamda, daha güvenli, daha saygın ve daha mutlu ve zengin olabileceğimize inandığı- mız bir konum elde etmeye çalışırken, sevgi'den, aşk'tan, doğa'dan, kül- tür'den, sanat'tan mümkün olduğun- ca kopmamaya çalışmamızın, bize, kendimizi hep yanm, hep eksik ve yalnız duyumsadığımız bir konumdan daha 'tam' ve daha 'bütün' bir konu- ma doğru taşımada çok yararlı olaca- ğı kesin. Ancak o zaman 'gûç' ve 'ba- şan' kavramlan yaşamda tek tutku- muz olmaktan çıkar; yüreklerimiz yumuşar, çöküşler, intiharlar, kavga- lar, savaşlar son bulur. Kendi gafil oylanmızla iktidara ta- şıdığımız niteliksiz, beceriksiz, art niyetli ve çıkarcı birçok politikacı ve yanlış siyasal tercihlerimiz sayesin- de serbest piyasa ekenomisinin en yabanıl (vahşi), en kötü, en arabesk uygulamasına kendi kendimizi mah- kûm ettiğimiz, kendi prangalanmızı ve kendi zindanlanmızı yarattığımız, bircennetken bir cinnet ülke konumu- na getirdiğimiz bu ülkede yaşamla- nmıza "güç" "başan" dışmda da an- lamlar katabilmeye çabalayabilmeli- yiz. Haydi artık biraz şu "para" "güç" ve her ne pahasına olursa olsun "ba- şan" tutkulanmızdan biraz olsun sıy- nlalım; kültür ve sanatın her alanına, roman'a, şiir'e, müziğe, resim'e, hey- kel'e, tiyatro'ya, sinema'ya, sevgi'ye, aşk'a ve doğaya yönelelim; Belki böylece Sokrates'in dediği gibi yitir- diğimiz öbür yanımızı bulur; ruhumu- zu zenginleştirebilir, yeni ufuklara yol alabiliriz. Haydi, artık kazandıklanmız, yi- tirdiklerimizin toplamı kadarolmasın. Artık alamadıklanmızdan değil, ve- remediklerimizden ötürü yoksullaş- mayalım; kocaman ömürlerimizde anımsayacağımız, mutlu, bayram di- ye geçirdiğimiz günler, birkaç günle smırlı olmasın. Bize yaşamın her alanını anlatan, insanı, toplumu, doğayı, sevmeyi öğ- reten, bizleri eğiten, bizlere düşünce üretmeyi, sorgulamayı, güç ve para tutkusu dışında değerleri, erdemleri anlatan eşitlik, özgürlük, bağımsız- lık gibi kavramlan ve belki de en önemlisi hayal kurmayı öğretenNey- zen Tevfik'ten Yahya Kemal'e, Attilâ İlhan dan Edip Cansever'e, Nâzım Hikmet'e, Hilmi Yavuz'dan Sait Fa- ik'e, Oğuz Atay'a, KemaJ Tahir'e, Orhan Kemal'e, Yaşar Kemal'e, Aziz Nesin'e, Uğur Mumcu'ya, Aşık Vey- sel'den Mahsuni'ye, Adnan Saygun'a, Çaüı'ya, Dino'ya, Şeref Bigalı'ya de- ğin Tüm Boşluğa Resim Çizenler Kulübü'nün yaşayan ve aramızdan aynlan sayısız üyelerine, Selam Ol- sun! Bir büyük selam da, bir fizik kanu- nu'na, bileşik kaplar kuramı'na aykı- n bir biçimde, belki de, basınımızda- ki tüm kirlenmişlikten kendini soyut- lamayı başarabilmiş, demokratik, la- ik ve cumhuriyetçi çizgisinden hiç ödün vermeden ve asla satılmadan, okuyucusuna "gûç" ve "para" dışın- daki değerleri, ulusal bağımsızlık, de- mokrasi ve Kemalizm kavramlanna olan tutkulu ve ödünsüz yaklaşımıy- la aktarmanın yanı sıra, bilim'e, kül- tür ve sanat'a verdiği ayncalıklı ve özel önem, toplumu ve bizleri sabırla ve yılmadan yıllardır bilinçlendirme uğ- raşısını sürdürebilmeyi başarmış ol- ması nedeniyle, Cumhuriyet Aile- si'ne; bu gazeteyi henüz 9 yaşınday- ken "Gide Gide" gezi notlanyla ba- na sevdiren, büyük sevgiyle okudu- ğum, görüşlerimi ve hayranlığımı kendisine bildirmek üzere telefonla aramam nedeniyle beni her hafta Cum- huriyet gazetesine konuk eden, ma- sasına oturtup çikolata ikram edip Kemalizm'i tartıştığımız ve birlikte Hasan Izzettin Düıamo'nun "Kutsal lsyan"ını okuduğumuz, değerli ga- zeteci, yazar Fikret Otyam'a; ve yıl- lar sonra bu çok özel gazetede yazı- lanmın yayımlanabilmesi onunınu ve yaşamımın en büyük heyecanını ba- na sunan Cumhuriyet'in en eski ya- zı emekçilerinden, değerli yazar ve bil- ge insan, çok sevgili Hocam Sayın S«- mi Karaören'e; Yine selam olsun, biz Türk Kadın- lanna yıllar önce altın tepside sundu- ğu haklar sayesinde bugün aydm bir Türk Kadını olarak sosyal yaşamda saf tutabilmeme ve Başkent Üniver- sitesi gibi muhteşem bir bilim yuva- sında üst düzey yöneticisi olabilme- me olanak tanıyan; dağlarda savaşın katı koşullannın yüreğini katılaştır- masına olanak tanımaması için ede- biyat'tan, şiir'den, roman'dan, ki- tap'tan hiç kopmayan, bilim'e, kültür'e ve sanat'a verdiği büyük değer nede- niyle, ve kurtancımız olması özelli- ğinin yanı sıra, Türk aydmlanma ha- rekerinin öncüsü, Mustafa Kemal Ata- türk ve Kuvayi Milliyeci arkadaşla- nna, Son Selam'ım ise, ülkemin adını uy- garlık ve bilim tarihine altın harfler- le yazdıran,sessiz, reklamsız ve özve- riyle gece gündüz çalışan nice bilim adamımızın yanı sıra, sıfirdan koca bir vakıf ve üniversite kuran, yaşamının her anını, her karesini insanlığa hiz- met'e, bilim'e, eğitim'e ve sağlığa adamış ve kurumlannda, en az bili- me olduğu kadar, kültür ve sanat'a da verdiği özel ve ayncalıklı önem ne- deniyle, çok Sevgili Rektöriim Sayın Prof. Dr. Mehmet HABERAL'a... ARADABİR Doç. Dr. HÜNER TUNCER Emekli öğretmen Afrika Rönesansı Güney Afrika Cumhuriyetı'nin Devlet Başkanlığı'nı 16 Haziran 1999 günü Mandela'dan devralan Afrika Ulusal Kongresi'nin (ANC) liderı Thabo Mbeki, "Af- rika Rönesansı" olarak tanımladığı Afrika krtasının ye- nilenmesine büyük bir inanç duymaktadır. Bu düşün- ce, Afrika ülkelerinin arasında güçlü bir işbirliğini ön- görmektedir. "Güney Afrika, siyah ve beyaz, sınırian içinde ya- şayan herkese aitiir" ilkesini yürekten benimsemiş olan Thabo Mbeki, Güney Afrika'yı adaleti temel alan, ırk ve cinsiyet ayınmı tanımayan bir demokrasiye dö- nüştürmeyi kendisine amaç edınmiştir. Liberal de- mokrasiye inanan ve serbest piyasa ekonomisini sa- vunan Mbeki, özellikle, 1994 seçimlerine değin be- yazlar tarafından sömürütmüş ve haklan yenmiş olan siyah halklann ekonomik ve sosyal durumlannı düzelt- meyi ve geliştirmeyi amaçlamakta ve hükümet tara- fından siyahlara sunulması gereken hizmetlerin hız- landırılmasını hedeflemektedir. Bu hizmetlerden bü- yük ölçüde yoksun bırakılmış olan siyah halklara iş, eğitim ve sağlık olanaklannın sağlanması ve bunlann ev sahibi yapılması ile ülkede ıştenen suç oranının azal- tılması, Mbekı'nin gerçekleştırmeyi öngördüğü önce- likler arasındadır. Yaşamının büyük bir bölümünü sürgünde geçirmek zorunda bırakılan Thabo Mbeki, yüksekögrenımini In- giltere'de yapmış, eski Sovyetler Birliği'nde ise aske- ri eğitim almıştır. 1990'ların başlarında Güney Afri- ka'ya dönen Mbeki, 1994 yılında kabul edilmiş olan yeni Güney Afrika Anayasası'yla sonuçlanan tüm gö- rüşmelere katılmıştır. 1994'te yapılan ilk demokratik seçimelerden sonra, iki başkan yardımcısından biri ol- muştur. Mbeki, yurtdışında yaşayan Afrikalı bilim adamla- nna, ekonomistlere, işadamlarına, doktoriara ve mü- hendislere çağnda bulunarak, bunlann Güney Afrika'ya dönmelenni ve Afrıka'nın sorunlanna çözüm bularak, Afrika'nın kapılannı bilim dünyasına açmalannı iste- mektedir. Siyahların beyinlerinin beyazlann beyinleri- ne kıyasla daha küçük olduğu savını ıleri sürerek, si- yahlann beyazlarla eşit olamayacağı görüşünü savu- nanlara Mbeki şöyle yanrt vermektedir: "Sömürged güçler, Afrikalmın ruhunu yok etmeyi istemiş ve Af- rikalılann dünya uygarlığına hiçbir katkıda bulunma- dığını veyaratıcılıktan yoksun olduğunu ileri sürmüş- tür. Kıta olarakAfrika'nın yeniden doğuşu, Afrikalmın njhunu ve yaratıcı gücünü yeniden keşfetmesiyle mümkün olabilecektir. Afrikalılann geçmiş yüzyıllar- da yaptklan piramitler ve sfenksler, masklar, taştan heykellerile binalar, kayalar üzerine çizilmiş resimler, bunlan unutmuşa benzerbeyaz insana yeniden anım- satlmalıdır, Bu türyapıtlan gerçekleştiren insanlar, öte- ki insanlardan aşağı yaratıklar olarak nitelendirile- mez. Bizlerkendimiziyeniden keşfetmeli ve kendi de- ğerimizin bilincine yeniden varmalıyız. Bizler, top- lumlanmızı yok etmeye ve halklanmıza ait zenginlik- leriçalmaya çalışan diktatörlere karşı ayaklanmalıyız. Afrika Rönesansı davasına başını koymuş olanlar, ancak gerçek bir Afnkalı sayılabilir." Güney Afrika'nın yeni başkanı Mbeki, Mandela'nın uzlaşmacı politikasını sürdüreceğe benzemekte. Emek- lilik yaşantısına hazırianan Nelson Mandela, "Ben ül- keme ve halkıma karşı olan görevımi kendi çapımda yerine getirdim" diyerek, ülkesi ve halkı için yaptık- lannı bu mütevazı sözlerle özetlemıştir. Thabo Mbe- ki acaba Mandeta gibi söylencesel (efsanevî) bir lide- rin yerini doldurabilecek mi? Güney Afrika'da siyah- lar arasında yaygın olan işsizliğe, evsizliğe ve eğitim- sizliğe çözüm yollan üretebilirse ve ülkede suç işle- me oranını düşürebilirse, siyahlar ve beyazlar arasın- daki uzlaşmayı sürdürebilirse Mbeki, halkının kendi- sinden bekledıklerini yerine getirmiş sayılabilecektir, Mandela gibi karizmatik bir lıder olmasa dahi... Allianz Cilî Baymed ve Koç Allianz Hayat 6. Fotoğraf Yarışması Izleri" ffp leijgölgesi kalıynsanlal , ^r u ı u ,uU ( ..v..u Ha... YıJlananfnayatınVzii akalâyiff, onlardan öğrenecek çölCşeyimiz \ JÜRİ ÜYELERİ: Ersın Alok (Fotojraf Sanatçısı), Ortvan Cem Ceön (Fotoğraf Sanatçısı), KAT11M* KOŞULUR1 Şakır Ecıaabaşı (Fotoğraf Sanatçreı) Kamil Fırat (Fotoğraf Sanatçısı) B«ysun Gökçin (Fotoğraf Sanatçısı), Ara Cüter (Foto MuhabirD, Eren Güvener (Gazeteci), Sabit Kalfagıl (Fotoğraf Sanatçısı), Izzet Keribar (Fotoğraf Sanatçısı). Vahap Munyar (Baymed), M. Kemal Olgaç (Koç Allianz Hayat Sıgorta A.Ş. Genel Müduru). YARIŞMA TAKVtMİ: Yapıtların 28 Ekim 1999 aksamına kadar teslim edilmiş olması gerekmektedir. Posta ile gönderilmesı durumunda doğabılecek geçıkmeden Baymed ve Koç Allianz Hayat sorumlu değildir. Sonuçlar 16 Kasım 1999 tarihınde basın araolığıyla duyurulacaktır. ÖOÜLLER: Bırincılik Ödülü: 1 000.000 000 TL Ikıncilık ödülu: 750 000 000 TL. Üçunçüluk Odulü: 500.000.000 TL. Haber Fotoğrafı Özel Ödülu BAŞVURU ADRESİ: Baymed ve Koç Allianz Hayat 6. Fotoğraf Yarışması Bağlarbası. Kısıklı Caddesi No: 1! Altunizade 81180 Istanbul BİLCİ İÇİN: Tel: 0216 474 07 07 / 202 Oya Alalay www.kocallianzftayatcom.tr Yansmaya tum fotoğrafseverler kahlabiGr Yartsnu sıvah-beyaz, renkiı negstıf baskı, saydam ve haber fotoğratı olmak uzere dört ayn dalda yapdacaktn Her dal ıçm ayn ödül venlecektır Her aday dört ayn daida yansabilır. Ancak her dal içm en cok 5 adetfotoğıafta katılabür. Datıa once sergdenms ya da yaymlanmış fotoğraflann herhangi br yanşmada derece atmamıs otmaa gereklidir Her kablımo eserien ıle birlikte adını, soyadtnı. adıesmı, teiefon numarasmı, altı rakamdan oluşan rumuzunu ozel bır zarf ya da korunaki bir ambala) ıle gondermelnSı Baskılann veya çerçevelenn atka sağ alt kenarma yapıslınlacak etıketlere, altı rakamdan oluşan bır rumuı ve sıra numarası (234565-4 gıbı) yazılacaktır. Saydamlann doğru bakıs yönunde soi alt kosesı isaretteamıs olacaktır Aynca çerceve kenarma yapısbnlacak etikete de yıne alb sayıdan oluşan bır njmuz ıle sıra numarası yazdacakbr. Fotoğrater hıcbir yere yapşnknavacak, kenartannda boşluk veya ccgi ohnavacak, kağıt alanının tûmu görûnhj ile doMurulacakOr Baskılarda kısa kenar en il 18 cm uzun kenar en çok 40 an olacsktır Vansmaya kaUan fotoğraflardan ödül alan yaprtlann tûm kullanım haklan Baymed ve Koç Allianz Hayat Sıgofte AŞ 'ne ait olacattr tstenıldigircle saydamlann birer kopyası alınv, ar^inaller fen v«niecektır Yansmaya gönderilen saydamlann 5x5 cmiık camlı slayt cerçevesıyle gönderilmesı gerekmektedır Yansmaya katlan fotojraflan gerekk ropcodufaıyonlan yaparatkartposül taknm vs. halınegetrmek. istaıfen boyutlarda buyultmek kuçutanek ve çoğaltmakta Baymed ve Koc Allianz Hayat Sıgoıta A.Ş ozgür olacaktr Kartpostal ve benzen bcan cojattımların arkasına eser sahıbının adı yazılacak ve satçından elde edîlen getirin tamamı, Baymed'ın çalışmalan ıan kullanılacaktır (Bu maddeye katılmayanlar asağtda yer alan kutulardan HAYIR yazıtı olara, kanlanlaı ise EVH yazılı olanı ışaretleyecektir.) EVET Z i HAYIR C • Yansmada dereceye giremeyen fotoğraflar degerlendırmeden sonra, sergüenmeye layık gördenler ise bir yıl ;om sahıplerme iade edılecektır Yanşmaya >ollanan esertenn ozenle korunmasına calslacakhr Eserler iade edıleceUr. Ancak onlenemeyen hasar ve kayıplardan Baymed ve Koc Allianz Hayat Sıgorta A.Ş sorumlu depdk. • Yansmaya fotoğraf gondererek katılmak, yukandakı kosullann aynen kabul edıkJıgı anlamına gelmekledir. • Haber lotoğraflannın yayımlanmıs, takat hiçbir yansmada ödül almamtş olması gerekmektedır. • Haber goruntulermin yayımlandığı yaym organı ve yaym tanhı behrtttecektır "Bu yansma TFD6 tarafndan destEUenmeHedr 99-18" CUMHURÎYETTEN OKURLARA ORHANERtNÇ Genel Yaym yönetmenimiz Orhan Erinç, yıllık izninin bir bölümünü kullandığından ya- zısını bu hafta yayınlayamıyoaız. Biî ekmek feiı de Cumhuriyet Her günküflcigereksmiminizin konıyucu lorbası Cumhunyet Kıtap Kulübü reyonlarmda 24 SAAT »ÖBETÇİ KİTAf Çl: 1212 514 II M HER İŞLEM IİI TEltFOMA f k ı t a p I a r ı Anıl Çeçen ATATURKVEAVRASYA Atatûrk gibi çok bilinen, Avrasya gibi hiç bilinmeyen iki kavramın birlikte değerlendirildiği bu kitapta Avnıpa Birliği'nin dışında bırakılan Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği irdeleniyor. y Çağ Pazarlama A.Ş. Tûrkocağı Cad. No:39/41 kitapkulubü (34334}Cağaioğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 Cumhurtyet k ı t a p 1 a r ı Demirtaş Ceyhun Eksilmedi Bendeki Umutsuz Umut ÇÜNKÜ BEN EDEBİYATÇIYIM Demirtaş Ceyhun'un umutsuz umudu her dem çiçek açıyor. Çünkü gerçek bir edebiyatçı o. ^ _ ^ ^ Çağ Pazarlama A.Ş. Tûrkocağı Cad. No:39/41 kitap KuKiba (34334)Cağa)oğlu-lstanbul Tet: (212)514 01 96 ANKARA30.İCKA DAİRESİ'NDEN DAVETKÂĞIDI Dosya No: 1998/662 1- Alacaklının adı soyası: Nursen Aydın 2- Borçlunun adı soyadı: Recep Etli, TAl Loj. C3/16 Akıncı/Ankara 3- Haczin yapıldıgı gün ve saat: Ankara 30. Icra Mü- dûrlüğü'nûn 1997/5554 sayılı dosyanızdaki mevcutpa- ranızın haczine. Icra ve îflas Kanunu'nun 102. maddesine tevfîkan yapılan haciz sırasında kendiniz veya Tebligat Kanunu hükûmlerine göre tebellüğe yetkili kimse hazır bulun- madığından işbu kâğıdın tebliğ tarihinden itibaren adı geçen kanunun 103. maddesi gereğınce üç gün içinde haciz tutanağını tetkik ve bir diyeceğinız varsa bildır- meniz için icra dairesine başvurmaruz tebliğ olunur. (•) 27.7.1999 (•) Evvelce haciz vazedenlerle borçlular dahi yeni iş- tirak ve ilaveler kendilerine bildirilmek üzere 103. mad- de mucibince davet olunurlar. (lc.lf.K. 104/3) Basın: 36735
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle