28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 AĞUSTOS 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr 13 9 Eylül'de dağıtılacak MTV ödüllerinde Ricky Martin 6, Jennifer Lopez 4 dalda aday Latinler dünyayı kafchrıyorKühür Servisi -Gençlerin artık yenı bir idolü var: Rick> Martin. Yakışıklılığı, sı- cak gülümseyışi vekıvrakdanslanyla in- sanlann ha>Tanlıkla izlediği Martin. dün- yanm dört bır yanmda hızla yayılan La- tin hayranhğının da simge ismi olmuş du- ramda Özellıkle Anıerika Bırleşik Devletle- n"nde sayılan 31 milyonu bulan Latınle- rin, bu ülkenin kültürel, sosyal \e politik vasamında etkın bır güce sahip olmaya başladığı herkes tarafından kabul edili- yorartık. Bunlar arasında kültür, özellıkle de mü- zik daha bır ön plana çıkıyor. ABD'de bu yılın en önemlı ıkı albümü olarak Rıcky Martin "ın 'Lhing La Vlda Loca' ve Jen- nifer Lopez'm •IfYbu Had Mv Love'ı gös- terılıyor. Rıcky Martin, Salraa Havek ve Jenni- fer Lopez gıbi bugunün Latın yıldızlan Amerıka"dakı kadar dünyada da başa oy- nuyorlar. Amerika"nın Tıme. Newsweek gıbı dergılen bu ısimlen kapaklanna ta- şınıakta gecıkmedı. Artık hemen her yer- de bu ısımlenn geçmış ve bugüne aıt fo- togTdflan. röportajlan ve yaşamlanna iliş- kın bılinmeven yönleri dergi ve gazeteler aracılığıyla hayranlanna aktarılıyor. Amerikalılar Latinleri. peynirli dürüm- len taco. salsa, Dos Eguıs bırası ve teki- la ile tanıyorlardı ancak en büyük patla- ma yakışıklı sarkıcı Rıcky Martın'ın şar- kılanyla oldu. 'Spangüsh' denilen üslup Pop, salsa \ e Latın ntımlennın harman- landığı yenı albümü, pıyasaya sürüldüğü ılk hafta 661 bın satan Rıcky Martin. 2 mil- >onu bulan satışıvla rekora doğru koşu- yor.' Livinla Mda Lorca' Columbia şirke- tinın en çok satan albümü unvanını da ta- şıyor. Rıck Martin, pek çok müzık eleş- tirmeru tarafından bugünün MkhaelJack- oplumbilimciler Latinlerin bu derece ön plana çıkmasını genelde yaşama sevinci, cinsellik ve neşenin bir araya gelmesi olarak değerlendiriyor. Bir de o meşhur ritim eklenince dünyayı dansa kaldırmak hiç de zor olmuyor. son' ı olarak kabul ediliyor ve tıpkı bir dö- nem siyahlann kanını ateşleyen Jackson gibi Martin'in de Latinleri tutuşturduğu söylenıyor. Latin şarkıcılann popülerliği her geçen gün artarken New York ve Los Angeles'ta oturan insanlann çoğunlugunu da Latin- ler oluşturuyor. Amerikalı araştırmacılar, 2005 yılına dek Latinlerin, en büyük azm- lık olma durumunu elinde bulunduran sı- yahlan geçeceğine ınanıyor. Müzik eleştırmenlerinin üzerinde dur- duğu bir diğer nokta ise Latin müziğine ilgıran her zaman fazla olduğu ancak Ricky Martin'ın karizmasının bu ilgiyi doruğa çıkardığı yönünde. Bronx doğumlu Jennifer Lopez ise bir başka Latin dilber. Eski oyuncu, yeni şar- kıcı Lopez'in yıldızı 'Outof Sight' adlı filmle parladı. Lopez şimdilerde 'If You Had My Love' adlı ilk single ile Martin'in krallıguu zorluyor. Jennifer Lopez ve Ricky Martin'in ya- nı sıra Julkt Iglesias'ın oğlu Enrigue lgle- sias, Latinlerin Alanis Morissette'si ola- rak tanımlanan 22 yaşındaki Shakira ve 26 yaşındaki Cartos Ponce ve Salma Ha- yek de ünlü Latinlerden. Son yıllarda daha çok ılgi çekmelenne karşın Latinlerin bir geçmişinin olduğu- nu da unutmamak gerekıyor. 1940 ve 1950'lerde Tito Puente ve Machho Nevv York kulüplennde oldukça po- pülerdi. 1980'lerde ise Liııda Rons- tadt Los Lobos ve Cloria Estefan gibi ısımler dünya gençlennı şar- kılanyla coşturuyorlardı. La Bamba, OM Gringo. Stand and Ddiver v e The Milagro Bean- fieki W«r gibi Latın filmleri ise sinemalarda uzun kuyruk- lar oluşmasına neden oldu. Peki bu işin sırn ne ? Top- lumbilımcıler Latinlerin bu derece ön plana çıkmasını genelde yaşama sevinci, . , cinsellik ve neşenin bır araya gelmesi olarak de- ğerlendiriyorlar. Bir de buna dünyanın kanını kay- natan o meşhur ritim ek- lenince dünyayı dansa kaldırmak hıç de zor olmuyor. Tabiı, Latin şar- kıcılann 'spangtish' denilen bir uslupla şarkılann bır bölü- münü Ingilızce, bir bölümünü de tspan- yolca söylemeleri- nin payı da var şüp- hesiz. Gözler, bundan sonra eylül ayında dağıtılacak MTV ödüllerinde. '9-9-99' sloganıyla eylülün do- kuzunda sahiplerini bulacak ödüllere Ricky Martin altı, Jennifer Lo- pez dört dalda aday. Yeni kitabıyla üçlemesini tamamlayan Atilla Birkiye için aşkta rastlantıların önemi büyük Eim demiş, aşkbitâdiye! y Atilla Birkiye, Bir Aşk Denemesi adh khabtnı şiirlerle tek kişilik ojıına dönüştürecek. (Fotoğraf: KADER TUĞLA) GÜL ERÇETtN Atilla Birkiye. 'Son Yemek' ve 'Soldan Sağa' adlı > apıtlan ile başladığı aşk üçlemesini 'Bir Aşk Bilmecesini Nasıl Çözebilirsiniz?' adlı romanı ile tamamladı. Yazar Asos Yayınlan'ndan çıkan kı- tabında 'aşkyok, bitti" dıyenlere ınat 'aşk ırma- ğının gürül gürül akışının' öyküsünü paylaşıyor okurlanyla. Üçlemesini bitırmesine karşın aşk üzerine yazmayı sürdürecek olan yazann önü- müzdekı dönem planlan da oldukça yoğun. Tür- kiye'ye Gürcistan'dan gelen babasının serüvenın- den yola çıkarak kimlik sorunu üzerine bir ro- man yazacak. Bir Aşk Denemesi adlı kıtabını şı- irlerle besleyerek yazdığı tek kişilik oyunu Me- tın Belgin ile sahneye taşıyacak. 2000 yılında ga- zetemizde yazdığı lstanbul ve Aşk temalı yazı- lannı bır kitapta toplayacak. bir de şiir kitabı su- nacak okurlarına. Birkiye, şu anda yaşadığı aş- kın şıirler ve düzyazı şiirlerden oluşan yazıya dö- nüşmüş kitabını da paylaşacak aşk aşıklanyla. Aşkı yitirdikçe, şiirden uzaklaşhkça.» - Romanm pek çok yerinde \ urguladığıruz gi- bi tek gerçek aşk mı yaşamlanmızda? Ben gerçekten aşkm çok önemlı olduğuna ina- nıyorum. Aşkı çeşitlı şekillerde tanımlamak ola- naklı. Hatta tanf etmenin güçlüğü de ortada. ama aşk diye kafamızda canlandırdığımız bir şey var. Bu yapıtlanmda daha çok kadına olan aşk 6la- rak beliriyor. Başka aşklar olabılır. Kı ben dolu- nay a da. Boğaz' a da, edebıyata da aşığım. tnsan- lann günlük yaşamlanndakendileriyle ilgilı yap- • Aşkı birinci sıraya koymamın özel bir nedeni var: tnsanlann aşktan uzaklaştıkça şiirden, şiirden uzaklaştıkça aşktan uzaklaştığını düşünüyorum. Aşkı, şiiri romantizmi yitirdikçe kabalaşıyor, inceliklerini yitiriyorlar. tıklan çok önemlı şeyler var elbette, ama ben bun- lann ıçinde en önemli şey olarak aşkı ahyorum. Siyasi bir mücadele diyelim. Yazan çızen insan- lar olarak bunu sürekli veriyoruz. Çok önemli bir şey olarak görmüyorum bunu. Yapılması gere- ken bir şey zaten. Aşkı birinci sıraya koymamın ise özel bir nedeni var: lnsanlann aşktan uzak- laştıkça şiirden, şiirden uzaklaştıkça aşktan uzak- laştığını düşünüyorum. Aşkı, şiin romantizmi yi- tirdikçe kabalaştığmı, kavga ettiklerini. savaşhk- lannı görüyorum. 'Savaşma seviş' tarzında bır hip- pi felsefesi değil benimki ama aşkı yitiren insan- lann inceliklerini yitirdıklen kesın. -EUerimizden akıp giden mutluluğun rastlan- tabrda gizfioktuğunu >urguhıyorsunuz. Bütiin aşk- lann önkoşulu rasüanülar mı? Ben rastlantıya kadercilik olarak değil de ya- şamın içindeki bir kategorı olarak ınanıyorum. Gazetemizin yazan OnatKutlar'ın ölümüne ne- den olan olay örneğın. O saatte o kafede olma- yabilirdi. Yolda gıderken bınnı görmeniz, bir köşeyi beş saniye önce ya da sonra geçmeniz ya- îz bırakan fotoğraflann festivali Fransa'da • 11 .Uluslararası Fotomuhabirliği Festivali Fransa'nın Perpignan kentinde yapılacak. Festivalde çeşitli ülkelerden 30'a yakın fotomuhabirinin çalışmalan sergilenecek. KültürSenisi-11. Uluslararası Fotomuhabirliği Fes- tivali 'YTsa pour Cimage' (Görüntülere Geçiş tzni) ad- lı kuruluşun katkılanyla 28 Ağustos -12 Eylül tarih- leri arasında Fransa'nın Perpignan kertfınde gerçek- leştiriliyor. Daha önce basında yayımlanmamış birçok fotoğ- rafi keşfetme firsatı sunan festival, fotomuhabirliği mes- leğınin zengınliklerini yansıtma amacını da taşıyor. Festival süresince, dünyanın dört bır yanından otuz kadar fotomuhabirinin çalışmalan sergilenecek. Sipa Haber Ajansı'nın kuruculanndan Gökşin Si- pahioğiu'nun çeşitlı ülkelerde çektıği fotoğraflar. Kett KHch'ın Meksika'dakı sokak çocuklanyla ilgili 'ElNi- no' adlı çalışması. OaudineDoury'nin kimsenin gir- mesine ızin verilmeyen ünlü askeri kamp ARSEK'te- kı tanıklıklan, Afganistan'da çalışmasına izın verilen tek fotoğrafçı olan Zaheeruddinin Taleban'ın Afga- nistam'nı anlatan fotoğraflan yer alacak sergide. Ayrıca NYilfiam Albert Allard, Pabk) Bartholomen, Lettizia Battaglia Philip Blenkinsop. Tianc Doan na Champassak. Matias Costa. Thomas Ihvorzak. Oii- >ier Föllmi, Ncolai Fuglsig, Liz Gilbert, Annie Grif- fiths. Benoıt Gysembergh. Jim Hollander. Alexander Joe. Kent Klich.Philippe Lafond, Mark Leong, Jenny Matthevvs. Krysztof Mıller, Laurent Monlaü, Ralph Morse, Marıe-Paule Negre, Paola PeUegrin, Matthi- eu Ricard. Patnck Robert. Chnstian Simonpıetn,Chris Steele Perkins, Bruno Stevens da sergiye katılacak. Geçen yıl on binden fazla fotoğrafin gösterildiği fes- tivalde bu yıl da 1998'm eylülü ile 1999'un eylülü ara- sında gerçekleşmiş iz bırâkan olaylar hatırlanacak ve önceden belirlenmiş konularla ilgili fotoğraflar gös- terilecek Bu yıl dıkkat çeken konular Tibet'in, 1949'da Çın Sipa Haber Ajansı'nın kuruculanndan Gökşin Sipahioğlu'nun 1964 vıhnda Nijerya'da çektiği fotoğraf. istilasına uğradığı dönemden bugüne kadar geçirdi- ği değişim: küreselleşme, kuzey - güney ekonomile- rinın entegrasyonu ve etkileri; Polonya'daki evrim ve değişiklikJer; Berlin duvannın yıkılmasından sonra ya- şananlar; Yugoslavya'daki ilkçatışmadan Kosova'da- ki etnik aynma kadar geçen süreç; 30 yıldan beri do- ğa tahribatına dikkat çeken Greenpeace yer alıyor. Festival haftası boyunca halk, amatör ve profesyo- nel fotoğrafçılar Kongre Sarayı'nda bir araya gelme firsatı bulacaklar. Aynca Patrick Chauvel'in "Savaş Muhabiri' adlı filmi gösterilecek. Festivalde birçok ödül de verilecek Magazin Al- tın Vize, Haber Altın Vize, Kodak Genç Muhabir Ödülü, Canon Ödülü, 1999 Uluslararası Insancıl Rö- portaj Büyük Ödülü, uluslararası büyük dergılerin fotoğraf servisi yöneticilerinden oluşturulan bağım- sız birjürinin kararıyla sahiplerini bulurken. Günlük Basın Altın Vize Ödülü'nün sahibi ise Perpignan'da- ki sergiler sırasında oluşturulacak bırjüri tarafından belirlenecek. şamınızın akışını etkiler. Şu anda âşık olduğum genç kadını yıllardır tanıyordum örneğin. Bir gün eve gıderken AFA'ya bir uğrayayım dedim. O sokağa dönmem, o kızla karşılaşmam büyük bir rastlantı. tnsanlar arasında özel bır elektrik olmak zorunda elbette, ama onun ıçin de rast- lantı denilen bir şeyin olması gerekir. Aşkı rast- lantıyla bağlantılandırmak biraz da şıirsel geli- yor bana. Hayatı bir şiir gibi yaşamamn da fark- İı keyifleri var. -Romanın sonunda 'hepsi aradıklan erkekle- n yadakadınlan bulmuşlardı' cümlesineyerve- riyorsunuz. Bu kadar iyimser misiniz aşk bilme- cesinin çözümü konusunda? Roman kahramanlanndan bıri, kişileri hep en uygun şekılde eşleşhrmek istıyor, ancak herkes rastlantılarla buluyor birbirinı. Belkı de bu bir ya- nılsamaydı dıyorum zaten romanın sonunda. Bu- lamadılarsa bile hoşbir yanılsama... Ben roman- da da belırttığım gibi insanlann o tür aşklan ya- şamasından yanayım. O aşklan yaşaması içın ne gerekiyorsa yapması gerektiğine ınanıyorum. Bu nedenle bu yanılsama bu üçlemenın hepsin- de var. Eylül romanımn temasını izJedim -Romanda en şaşırtKi öğe Murat ik büyük ask>^şavanSevgininkocasmadönmesi.Tüken- miş bir aşk yeniden başlavabilir mi sizce? Olabilır. Sevgi Nun ve Murat'ın arasındaki ilış- kıde aslında Eylül romanımn temasını izledim alttan alta. Aklımda Necıp. Suat ve Süreyya var- dı. Eylül'de Suat Necip ile gitmez. Süreyya ile ^^_ de kalmaz, kendısini ateşe atar. Bu so- na baktığımda Necıp'i çok sevmesine karşın onunla gıtmedığı için evliliğini seç- tiğinı düşünüyorum. Kendi romanım- daki üçlüde de Eylül'ü ızlediğim için Sev- giye de kocasını seçtirdim. -Roman boyunca yalnızca aydın kesi- mih aşklannı anlatmanızın özel bir ne- deni var mı? Öncelikle bıldığim bir çevreyi yazma- nın avantajını kullandım. Öte yandan Türk halkmın aşk konusunda cıddi so- runlan var bence. Bu kalıplar içinde is- tediğim kurguyu gerçekleştiremezdim. Türk halkının, aşka, kadm-erkek ilişki- sine bakışına son derece de karşıyım. Bu konuda ancak bir deneme yazabilirim. Yalnız burada bir çelişki daha doğuyor. Aydın kesiminin serbest aşklannda da bir tüketmışlik söz konusu. Halkta en azından saflık korunuyor. Sonuç olarak tanıdığım çevrenın aşklannı anlatırken o tüketime de yeni bir derinlık kazan- drrmak istedim. - Romanda cinsellik temasından ka- çınmanızm nedeni bu mu? Cınsellıği yazmadım. Bu benim cin- selliğe karşı olduğum anlamına gelmez. Aksine çok özel olduğu için yazmadım. Ama bu hiç yazmayacağım demek de- g -Son derece yahn bir anlannu yeğle- diğiniz romanda, nesne, çevre bethnle- melerine hiç yer vermiyorsunuz.- Bugün bir Tobtoy'un romanını yaza- mazsınız. Öte yandan yazmanm da bır anlamı yoktur. Yaşar Kemal bana gö- re dünya çapında bir romancıdır. On- dan sonra birisı çıkıp benzer bir şey yaz- sa okunacağını sanmıyorum. Ben ken- di romanlanmı daha duygulara dönük ro- manlar olarak düşündüm. Betimlemeler- den özellikle kaçındım. tnsanın ruhsal durumunu yazmaya yöneldim. Görsel çağda yaşıyoruz, bu nedenle görsellı- ğin yeniden betimlemelerle altının çizil- mesinin gereksiz olduğunu düşünüyo- rum. Bıraz da minimalistim sanınm. BUA^AMADA ŞUKRAN KURDAKUL Gündemdeki Osmanlı "Muhafazakârtabiat"\n\ bildiğimizTank Buğra'nın Küçük Ağa romanı kahramanlanndan Akşehirli dok- tor Mirtas Efendi bir kahvede Müslüman dostlany- la söyleşirken uzüntüsünü şu sözcüklere yansıtır "Eeh.. Osmanlılık da öldû." Kurtuluş Savaşı yıllan. Tarihçilefden sorarsanız 1838 Ingiliz-Osmanlı Ti- caret Antlaşması'yla gümrük kapılannın açılması sü- recinde el sanatlanna dayanan yerii endüstrinin çök- mesi sonucu zaten "hasta adam" durumuna düş- müştü Osmanlı Imparatorluğu. Benim sözlüğüme bakarsanız, gizli sömürge.. "Hasta adam"\n ölüm fermanını yazmak aslında 21 Aralık 1881 'de II. Abdülhamid'e nasip olmuştu. "Ulu Hakan"\n bu fermanla iki milyarfrank alacak- lı olan Batılı devlettere Düyun-u Umumiye'yi kurma özgürlüğü tanıdığım biliyoruz. Düşünebıliyor musunuz, tütün, tuz, pul, ispirto vb. gibi vergi gelirierine el koymalannın yanı stra maliye bakanının atanmasını denetlemek bile var bu veri- len özgüriüğün içinde. Kalan borçlann ödenmesinin, Kurtuluş Savaşı ut- kusundan sonra genç Türkiye Cumhuriyeti'nin yok yoksul bütçesine yüklendiğini unutmayalım. Yazık ki bu gerçeklerin bilinmesinı istemeyenlerço- ğalıyor aramızda. 1950 sonrasının lise eğitim programlan tarih kitap- lanna Osmanlı borçlanyla biriikte Düyun-u Umumi- ye kurumunun niteîiğinin bilinmesine izin vermryor- du. Gerekçe, ecdad Osmanlı ite günümüz kuşaklan ara- sında "manevi bağlann" kopmaması gibi toplumbi- limde ağırlığı olmayan bir nedene dayanıyor. "Manevi bağ" kültür kavramının öğelerinden mi- dirki?! Cumhuriyet aydını "tek parti dönemi"nde impa- ratorluğun toplumsal/siyasal yapısı üzerine on bin- lerce sayfa yazdı. Fuat Köprülü'nün, Ord. Prof. Ismail Hakkı Uzun- çarşılfnın yapıtlannı anımsayalım. Sonraki yıllarda Omer Lütfi Barkan'lann, Mustafa Akdağ'ların ça- lışmalannı anımsayalım. Sabahattin Eyuboğlu "Tarih bilinci geçmişe tap- mayı gerektirmez. Geçmişe dönûk bir sığınma ol- mamalıdır. ölüler arasında dolaşırken sağ olduğu- muzu unutursak biranlamda ölmûş oturuz. Bizim geç- mişteyaşamamtz değil, geçmişin bizdeyaşaması ge- rekir" demişti. Tarihin çoplüğü de var, müzesi de, yaşanmakta ola- nı etkileyenı de... 1853'ten sonra boş verilen Topka- pı Sarayı'nı bırakılmışlıktan müzeye dönuştüren Mus- tafa Kemal'imızin tarih anlayışıdır. "Manevi bağ "lann geçen kuşaklan etkilemesi için değil, kültürel ögelerin bilinmesi için... 1923 öncesi yüzyıllann kültür mirasını yadsımayı nasıl düşünebilıriz ki... Sorun, Eyuboğlu'nun da vur- guladığı gibi bugün de yaşayanın işlevini belirleye- bilmek. Dersler çıkarabilmek o küttür mirasından. Yahya Kemai'in "Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı iler- le I Biryaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle" dizesi hangi kültür anlayışının ürünüdür ayırdındayız artık. Geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ege- men olan partilerin sözcülerinin konuşmalan yazık ki, Yahya Kemal'ce çağdışı duyarlılıklardan kaynak- lanıyordu. Imparatorluğun 700. kuruluş yıldönümüne bu geç- mişseveriiközlemi mi egemen olmalıydı Meclis'te?.. Ideotojiye dönüştürülen geçmişseveriiğin ne tür gös- terilere sahne olduğunu gene 1950'den sonra Istan- bul'un fethinin yıldönümlerindeki törenlerde yaşat- madılar mı bize? Yaşatmryorlar mı? Halikamas Balıkçısı "Anadolu'nun Sesi" (1. Bas. 1971) adlı yapıtında bu tür geçmışsfcveriiği okuya- cağımız satırlarla yeriyordu: "Günümüzde lstanbul fethinin bilmem kaçıncı yüzyıl dönümüyle, bir de her yıl Istanbul'un kurtu- luşunun yıldönûmü kutlanır. Bir yıldönümü kutlan- ması geçmişteki önemli bir olayın hatırasına yepye- ni birgünün -davulzurna gürültüsüyle boşu boşu- na- kurban edilmesi demektır. Elden gelirse o yep- yeni günü de o geçmişteki önemli olay gibi önemli olan bır olayla değehendirmelidir. Ama neyse, ma- dem ki Fafh 'in 'fethi celili Konstantiye's/ne asıl bü- yük önem verilir. Birkaç operakomik figüranını an- dıran takma palabıyıklı beş on sözüm ona yeniçeri- ye (yabancılara eğlencelik, kimiyerli kabadayılara da ayran kabartımı olsun diye ah vah yandım aman yol- lu saz semaisi çalıp çağıran bir mehter takımı ardın- ca) geçit resmi yaptınlır. Oysa Istanbul'un kurtulu- şu diye heryıl yaptınlan tören bir yıl öncekine kıyas daha baştan savılır. Asıl Istanbul'un fethini yapan- lar günümüzün milli kuvvetleriydi. Başlannda Ata- türk olarak. Niçin Budapeşte'nin, Belgrad'ın, Bağ- dat'ın fetihleri yıldönümlerini kutlamıyoruz?" Osmanlı dönemi yalnızca 700. kuruluş yıldönümü nedeniyle gündemimizde olmayacak elbet. Yeter ki mehter takımı kafasından kurtulmasını bi- lelim. Ankara Tiyatro Festivali'ne başvurular başladı • ANKARA (AA) - Özel ve amatör tiyatro topluluklannı desteklemek ve altematif tiyatro anlayışını geliştirmek amacıyla gerçekleştirilen 4. Ankara Tiyatro Festivali'ne başvurular 15 Eylül tarihine kadar yapılacak. 18-28 Kasım 1999 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 4. Ankara Tiyatro Festivali'nde 9 gün süreyle özel ve amatör tiyatro gösterimlennin yanı sıra tiyatro konulu atölye çalışmalan, seminerler, söyleşiler ve sinevizyon göstenleri de yer alacak. Kültür Bakanlığı'nın da maddi destek sunduğu festıvale, değişik illerden yerli tiyatro topluluklannın yanı sıra Belçika, Fransa, ıtarya. Hollanda, KKTC, Azerbaycan, Bulgaristan, Romanya, Japonya ve Cezayir'den de çeşitli tiyatro topluluklan katılacak. Festıvale başvurular 15 Eylül'de sona eriyor. 6. Hahcı-midi bilgisayanla beste yarışması • Kültür Servisi - 6. Halıcı-midi bilgisayarla beste yanşmasına başvurular başladı. Ana teması 'Osmanlı devleti'nin 700. yılı olarak belirlenen yanşmaya son katılım tarihi 14 Ağustos. Yanşma sonuçlan 2 Eylül'de lstanbul Beylıkdüzü TÜYAP Kongre Merkezi'nde açıklanacak. Yanşma jürisi Atilla Özdemıroğlu, Borga Parlar, Emrehan Halıcı, Faruk Eczacıbaşı, Garo Mafyan, Hakan Özer, Hasan Cihat Örter, Izzet Öz, Sedat Ergin, Sinan Bökesoy, Şeref Oğuz ve Tuluyhan Uğurlu'dan oluşuyor. Tüm katılımcılara açık olan yanşmaya katılacak olan eserlerin süresinın üç dakikadan kısa, 5 dakıkadan uzun olmaması gerekiyor. (Aynntılı bilgi için: 0312- 425 83 26- http://www.halici.com.tr)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle