20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 1999 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER i 'Panacea': Tahkim Prof. Dr. HÜSIIÜ KIZILYALLI Eski Hazine Genel Md. Yrd. A z gelişmiş toplumlar ve- ya büyük güçlükler için- deki bireyler veya top- lumlar, bütûn dertlere deva mucize çözümler (panacea) arayışında olurlar. Son çeyrek asırdır düşük kalkın- ma hızı. büyük işsizlik ve yüksek enf- lasyon. büyük bütçe açıklan (GSMH'nin yüzde lO'unu aşan) ve kabaran dış ve iç borçlann baskısı altında olan Türki- ye, son yıllarda bunlara ilaveten ekono- mik durgunluk ve kötümserlik, yüksek faiz ve dış borçlanmada tıkanma ve AT'ye veda nedenleriyle ekonomik, ma- li ve siyasal alanlarda bocalarken, yeni mucize ilacı tahkim olarak tespit errniş- tir. 1980'lerde açık ekonomi ve özelleş- rirme, mucize çözüm olarak sunulmuş- tu. 1991 Körfez Savaşfnda Özal, 1 ko- yup 3 veya 20 alacağımızı iddia etmiş- ti. (Körfez Savaşı'nın Irak'tan sonra ekonomik, sosyal, dış politıka ve terör açılanndan en fazla zarar gören ülkesı Türkiye oldu.) 1990'lann başında Özal, yaptığı mu- cizevi reformlar nedeniyle Doğu Avru- pa ve Balkan ülkelerinden 50-100 yıl öne geçtiğimizi iddia etmişti. 1990'lann so- nunda bu ülkeler AT'ye üyelik işlemle- nne hızla girerken, Türkiye'nin öngö- riilebilir gelecek için kesin olarak AT dı- şında kalacağı anlaşılmıştır. (Aksi yol- daki beyanlar AT'nin Türkiye'den ilave karşılıksız tavizler koparma amacını ta- şır.) 1993 yılında Çfller. OECD'nin en yüksek hızla büyüyen ülkesi olduğu- muzla övünürken 1994'te Türkiye, ta- rihinin en büyük ekonomik krizi (GSMHUe yüzde 6 eksilme ve yüzde 150 enflasyon) içine girmiştir. 1995'te Çil- ler, GB'ye karşıhksız yeni tavizler ve- rerek girerken, artık fiilen AT üyesi ol- duğumuzu iddia etmişti. Bu örneklerin, son 30 veya 50 yılın birikmiş sorunlanna mucize bir çözümün olamayacağını göstermiş olması gere- kirdı. Aslında gerçek çözümler akıl, bi- lim ve tecrübeye dayanılarak bulunabi- lir, hayali hipotezlere göre değil, konu- lann uzmanı olmayan kışilere göre eko- nomik, mali, siyasal sorunlara sortsuz çö- züm alternatifleri vardır, ancak bunla- nn hepsi gerçekçi olmayan varsayımla- ra ve doğru analiz içermeyen ve test edilmemiş hipotezlere dayandığı için gerçekçi/sağiam (feasible) alternatifler değildir. Tahkimin kabulüyle yabancı serma- yenin Türkiye'ye taşarak akacağı ha- yaldir. Tahkimin Türkiye'ye gelmesi esasen karar vermiş yabancı sermaye- ye ilave tavizden başka bir anlam taşı- maz. 1993 yılında Dünya Bankası'nda yapılan bir araştırmaya göre yabancı sermaye, koparacağı imtiyaz ve teşvik- lerden ziyade ekonomik ve mali istik- rar arar. Sağiam ekonomi ve maliye po- litikalan, iyi altyapı ve iyi işleyen bü- rokrasi, yabancı sermayeyi çeken en önemli faktörlerdir. Bunlara ilaveten ni- telikli ve bol işgücü ile verimli doğal kay- naklar yabancı sermayeyi cezbeder. Ko- nuya bu açılardan bakınca Türkiye'nin dezavantajlan açıktır. Yap-Işlet-Devret (YİD) formülüne göre enerji alanına gelecek yabancı ser- maye imtiyaz sözleşmelerini Danıştay süzgecinden geçirmekten vazgeçmek- le Türkiye, bu alanda uzman bir kuru- mun akıl, bilgi ve deneyiminden mah- rum kalacaktır. Eğer Türkiye'de idare ta- rafsız ve yetenekli olsaydı bu mahzurgi- derilebilirdi. Ancak Türkiye son çeyrek asırda ida- reyi zayıflatmak, bilgi ve deneyimini azaltmak ve tarafsızlığını yok etmek için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Sözleşmeye aykın olarak ödenen ilave 25 milyon dolara rağmen yeni Haliç Köprüsü'nün Haliç'teki gemileri hapset- mesi idarenin ihale sözleşmelerini bile doğru dürüst yapıp uygulatamadığının kanıtıdır. YİD formülü ile gelecek yabancı ser- maye, alanında uzman olduğu için, ya- pacağı sözleşmede haklannı en iyi bi- çimde koruyacak hükümleri açıkça ko- yacaktır. Bu açık hükümleri Türk idari yargı- sının en tarafsız biçimde uygulayacağın- dan kimsenin şüphesi olamaz. Türk dev- letinin borçlannı her zaman son santi- mine kadar ödediği malumdur. O halde sorun sözleşmeye konacak, idarenin an- lamını tam anlayamayacağı, bazı esnek hükümler ve boşluklardan (loophole) yabancı sermaye lehine çıkanlabilecek ilave avantajlar ve sözleşme ihlali, ya- tınmın durması hallerinde idarenin ala- bileceği tedbirleri bertaraf etmek için ya- bancı hakemleri kullanmaktır. Bu hal- lerde de yabancı hakemlerin idare aley- hine karar vereceklerinden hiç şüphe yoktur. YtD ile kurulacak santralın üretece- ği elektriğin büyük kısmını belli fiyat- tan almayı ve kullanılacak dış kredileri idare garantı ediyorsa, minimum riskli bir yatınm söz konusudur. Bu gerçek bir YİD değildir. Gerçek YlD'de sermaye- yi ve pazan yatınmcı kendi bulur, bu işe idareyi kanştırmaz. Aynca muteber bir yabancı firma. Türkiye'deki yatırımını ciddiye alıyorsa, dış kredi için Türk Ha- zinesi'nin garantisine ihtiyaç bile duy- maz. Görülüyor ki yabancı yatınmcılar açısından çok avantajlı bir YÎD paketi söz konusudur. Bunun üzerine tahkim ballı börektir. Hazine'yi boşaltan, dolayısıyla enf- lasyonu azdıran ve esasen yapılacak olan yatınmlann kârlıhğını arttırmak- tan başka bir işlevi olmayan teşvikler- de aşın cömertlik Türkiye'ye mahsus- tur. Batı, tanm hariç, teşvÜderde çok turumlu. hatta cimridir. Yargının sorunlannı çözmeyip, an- laşmazlıklar için mafyaya başvurma- yan dürüst vatandaşlan cezalandınrken, yabancılar için özel adliye geliştirmek, onlara imtiyaz tanımak değil midir? Bundan sonra bu şirketlerde çalışan ya- bancılar ve Türkiye'de yerleşmiş yban- cılar için ilave ayncalıklar yeni "re- fonn" olarak istenmeyecek midir? tsmet Paşa(lnönü) Lozan'da en büyük güçlü- ğün adli kapitülasyonlann kaldınlmasın- da yaşandığıru belirtmemiş miydi? Ta- rihten ders alınmazsa tekerrür eder! Son yapılan genel seçimlerde, 12 Eylül son- rası dikkate alınmazsa, tarihinde ilk kez parla- mento dışında kalan CHP, Sayın Attan Öy- men'in genel başkanlığında yepyeni bir döne- me girmiş, bu ülkenin Kemalist yığınlarının umutlannı biraz olsun yeşerten süreci başlat- mıştır. Hiç kuşkusuz CHP, cumhuriyeti kuran ve Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk genel başka- nı olduğu bir parti olarak, günümüzün siyasal yapısına karşı ciddi ve ideolojik bir savaşım (mücadete) verebilecek kadrolarasahiptir. Üzü- lerek belirtmeliyim ki, 1992 yılından son se- çimlere kadar Sayın Deniz Baykal ve ekibinin sergile- diği hırçın, kavgacı veözün- den kopmuş siyasal sava- şım, partiyi doğal ittifak düz- lemlerinden hızla uzaklaş- tırmıştır. Özellikle 1991 se- çimlerinden itibaren SHP ile başlayan hükümet or- taklıkları yolsuzluklann göz göre göre örtülmesi, ne ol- duğu tam olarak anlaşılma- yan ve anlatılmayan "yeni sol" söytemleri partinin çö- küşünü hızlandıran etken- ler olmuştur. Son yapılan seçimler son- rası, sağda ve solda, "mil- liyetçilik" söylemini temel eksen yapan partilerin or- takhkları, ülkenin IMF ve "tahkim yasası" yoluyla "Batı emperyalizminin hu- kuksallaşması" düzlemine doğru hızla sürüklenmesi sonucunu doğurmuştur. Cumhuriyet tarihimiz, mil- liyetçilik sömürüsünü diline dolayanlann emperyalizme teslimiyette herkesten çok hevesli olduğunu gösteren sayısız örnekle doludur. Kendi yurttaşını ve emekli- sini sermayeye karşı koru- yamayan, bırakın koruma- yı, yabanıl (vahşi) kapitaliz- min "altta kalanın canı çık- sın" felsefesinin insafına terk eden bir iktidar, kuşku- suz bu tavnnı milliyetçilik maskesi'yte örtmeye çaba- layacaktır. Ne var ki siyaset bilimi, bu dönemin fazla uzun sürmeyeceğini, sol- culuk adı altında sergilenen aymazlıklann sonunun hüs- ran olduğunu bize göster- mektedir. Işte "bu ahval ve şerait içinde" CHP, tarihsel bir so- rumluluk ve yükümlülük al- tındadır. Son dönemde par- tiye ciddi katılımların ya- şanması umut vermekle bir- likte, böyle bir dönemde yapılması olası hatalar, gi- derilmesi olanaksız sorun- lar yaratabilir. CHP emek- ten yana, cumhuriyet dev- rimterineödünsüz bağlı, ile- ARADABÎRrici sivil toplum örgütleriyle sü- rekli ittifak ha- — linde olan bir kimliğe hızla — kavuşmalıdır. Son üç aylık dönemde bu yönde umut veren kıpırdanmalar gözlenmek- le birlikte, sürecin çok daha hızlı işlemesi için ciddi bir özeleştiri de ihmal edilmemelidir. Adı ne olursa olsun yakın geçmişte yaşanan 28 Şubat süreci demokratlığın bir ölçüsü olarak al- SERKAN AKSUYEK Daha Neyi Bekliyop? gılanmamalıdır. Yarım yüzyıldır yaşadığımız — karşı devrim süreci ve bu sürecin sonuçları — düşünüldüğünde, cumhuriyetin "ağırak- sak da olsa " doğal ze- minine oturmaya baş- ladığı görülmektedir. Temel amaç, devrimlerin temel ilkelerine ve özellikle bugünlerde vurgu- lu olarak "sosyal devlet" anlayışına sahip çık- maktadır. Bu siyaset tarzı, kısa vadede olum- suz bir sonuç getirse bile, CHP'nin içinde bu- lunduğu çıkmazdan kurtulmasında ciddi kat- kılar yapacaktır. Sayın Öymen ve arkadaşlarının, yıllannı sos- yal demokrasiye ve devrimci savaşıma vermiş kişilikler olduğu bilinmektedir. Ama görünür gelecekte başannın yakalanması, partinin için- de olan ya da olmayan durul gücü harekete geçirerek sağlanabilir. Tersi durumda bugün- leri aratır konuma gelmek hayal değildir. Unu- tulmamalıdır ki cumhuriyet felsefesinin CHP'ye, CHP'nin o felsefeye şiddetle gereksinimi var- dır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e dönmek, geleceğe dönmektir. Işin özü budur. Bu 'a j/oda siyaset v?.- '-Konomı .•ar. Bc-> : " 'o " u ' =• ourL,"-. var. SDOT V&' " vansı va' 24 saat dakika dakika. Yol durumu var. E var. Magazin var konser var. Alışverış TV prog r amları var. • başiıklar V 24 saat, hızlı hızIT. Sağlık bilgileri var. Nöbetçı eczaneler var. Kitap, sergi haberlefi var. Bügisayar ve teknoloji dünyası var. Belgeseller var. Bilim-teknik var. 24 saat, kısa kısa. SEFERÜÜSARSULH HÜKUK MAHKEMESt'NDEN DosyaNo: 1998/156 Esas 199993 Karar Davacı Mustafa Fahri Mutlu vekili tarafından davalı Ali Fuat Uyan aleyhine açılan ortaklığın giderilmesi davasının mahkememızde yapılan yargılaması sonunda; mahkememi- zınl4.5.1999 gün ve 1999/93 sayılı karan ile Seferihisar Ürkmez Ben- giler mevkiinde kain 2590 parsel sayılı 244 m2 miktannda arsa vas- fındaki taşınmazın umum arasında açık ar- tırma yoluyla satılarak üzerindekiortaklıgın ge- dirilmesme karar veril- miş olup, karar davalılar- dan Ali Fuat Uyan'ın ad- resi tespit edilemediğin- den kendisine ilanen teb- liğe karar verilmekle iş- bu ılan tarihinden itiba- ren davalı Ali Fuat Uyan'ın 8 gün içersinde temyiz etmediği takdirde karann kesinleşmiş sayı- lacağı hususu ilan olumır. Basın: 39550 bu radyodan alıyor. RADYO İSTANBUL ı .••"•-''"/o'nin 104.8 i I.Haber Ra PENCERE İşe Yaramaz Bir Yan... Depremi duyduğum zaman, erenlerin topragı er- mişlerin yatağı Hacıbektaş'taydım. Haber sabahın köründe geldi. Yüreğim cız etti. Çünkü bir ömür boyu deprem yaşıyoruz, neyin ne olacağını kestirmek güç değil!.. Hacıbektaş'a gelirken gazeteye bugün yayım- lanması için bir yedek yazı bırakmıştım. O yazıyı değiştirmek gerekiyordu. Depremde ortalık birbi- rine girerken kim başka bir şey düşünebilir?.. Han- gi konu kimin ilgisini çekebilir?.. ölümlerin aasıyta yaralıiann çtğlıklan her şeyi bas- tınr. • İlk aklıma gelen ne oldu?. Gazeteye telefon edeyim, eski depremlerde bu köşede çıkan yazılarımı koleksiyonda arayıp bul- sunlar, içinden birini seçip yeniden yayımlasın- lar!.. Kırk yıldan bu yana ne depremler geçirdik!. Kırk yıldan beri ne yazılaryazdık!.. Neye yaradı?.. Bu okuduğunuz yazının da bir işe yarayacağını sanmıyorum; çünkü bizim toplumun inanılmaz ya- şam felsefesi hepimizin iliklerine işlemiştir - Bize bir şey olmaz abü. -Ya olursa?. - Olmaz!.. ! • Bilim, depremleri önceden bilemiyor, haber ve- remiyor. Kuşkusuz bir gün işin bu yanı da çözüm- lenecek; bilim depremleri önceden bilecek!.. An- cak insanlık daha o aşamaya ulaşamadı. - Peki ne yapmalı?. - Deprem için önlem almalı!. - Nasıl?. - Depreme dayanıklı binalar yapmalı!.. Ne var ki biri çıkar, "Bize bir şey olmaz abi" di- ye ahkâm keser, bir öteki yapının malzemesinden çalar; beriki çalıp çırpanla iş tutar, devlet işlerini bir kenara iten belediye gözlerini yumar; yurttaş üstüne düşen görevi yerine getirmez; kentler çü- rük yapılaria donanır; hırsızlar ortalıkta fink atan kimse kimseden hesap soramaz... Ama bir deprem oldu mu?. Feryat.. Gözyaşı.. öfke.. Küfür.. Pişmanlık.. Dövünme.. Yine öyle olacak, sevdiklerini yitirenlerin yürek- teri dağlanacak, mallannı yitirenlerin üzüntüsü do- ruklan tutacak.,.. ^^ Sonra?.. Unutacağız, âlem yine ol âlem, devran yine ol devran olacak... • Yaşadıklanndan ders almasını bilmeyen kişile- riz; felaketleri bilinçsiz unutkanlığımızla belleği- mizden silip hiçbir şey olmamış gibi yaşamayi sür- dürürüz... Acı, ama gerçek!.. Ol, .L ÎLHAN SELÇUK KİTAPLARI ENELHAKK'IN HAKKI 2. BASI 2.500.000 TL İSKELE SANCAK 2. BASI 900.000 TL DUVARIN ÜSTÜNDEKİ TİLKİ 3. BASI 1.100.000 JAPON GÜLÜ 7. BASI 1.100.000 ZİVERBEY KÖŞKÜ 13. BASI 800.000 TL DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VURUN 24. BASI . . - 900.000 TL GÖRÜLMÜŞTÜR 8. BASI 900.000 TL AĞLAMAK GÜLMEK 10. BASI 900.000 TL YÜZBAŞI SELAHATTİN'İN ROMANI (İKİ CİLT) 6. BASI 3.000.000 TL Cumhuriyet Kîfop Kulübü Cog PazarİGma A.S. Türkocağı Cad. Ho:39/41 (34334) Cağaloğiu tsfanbuf Te!:5l4 Ol 96 Foks:514 Ol 95 Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Antalım ORMAN BAKANUĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZVON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KALBÎNÎZ StZtN tÇİN ÇAUŞIYOR,YAStZ?... TÜRKKALPVAKFI 19 Mayıs Cd. No: 8 Şişii/İSTANBUL Tel: (0 212)212 0707(pbx)10Hat Faks: 10212)2126835
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle