Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 AĞUSTOS 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Maymunlar
Bir öykü göndermiş bir
dost, adını vermeden.
Pencereönü
Kitaplan'ndan çıkan
incil'in Zen Gözüyle
Irdelenişi'nden kısacık
bir öykü: "Sung'da
yaşayan bir maymun
bakıcısı, ülkede
başgösteren kıtlıktan
ötürü, bakımını
üstlendiği
maymunların
yiyeceğini azaltmak
zorunda kaldı.
Maymunlara
gerçekleri anlatıp,
'sabahları üç,
akşamları beş fındık'
dedi. Tüm maymunlar
karara karşı çıkınca,
'ryi o zaman' dedi;
'sabahları dört,
akşamlan üç
fındık'...
Sevinçle
benimsedi yeni
karan maymunlar."
Bakırköy'de
Bakırköy Belediyesi'ni,
işportacılara karşı
sürdürdüğü
çalışmalardan dolayı
kutluyorlar, "Artık
rahat rahat alışveriş
yapabiliyoruz"
diyorlar. Ancak,
Özgürlük Meydanı
hariç: "Meydanın
çıkışında
ülkücü bir grup
bağırarak, parti
propagandası
yapan gazete satıyor,
Çoğu zaman solculara
yönelik adeta küfürlü
sataşmalar oluyor."
Elektronik posta: som@posta.cumhuriyetconi.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Uyuşturucunun çözümü
eğitimmiş...
"Ya. eöitimdeki
kördüöümün cözümü!"
Veolan oldu... Türkiye'nin önemli birbölümü
depremle sarsıldı... Izmit'te, Adapazarı'nda,
Yalova'da, Bursa'da, Istanbul'daveMarma-
ra genelinde binalar yaprak gibi sallandı, in-
sanlar sabahın üçünde can havliyle sokağa fırladı...
Ve yine olan oldu; Japonların beşiklerini salladığı
6.7 şiddetindeki deprem binaları yıktı, yine yüzler-
ce can aldı ve binlerce kişi yaralandı.
Varto, Dinar, Lice neyse de bu kez dünya kenti Is-
tanbul çöktü, Türkiye göçtü, ülkede yaşam durdu.
Kehanetlerden, fallardan yola çıkanlar Istanbul'da
epeydir deprem olmasını bekliyordu. Depremin ta-
rihini bile verenler olmuştu. Verdikleri son tarih üç
aşağı beş yukarı birkaç ay farkla tuttu! Ne mutlu kâ-
hinlere ve falcılara!
HerfırsattaTürkiye'nin deprem kuşağında bulun-
duğunu anlatmaya çalışan, çarpık kentleşmeye kar-
şı yetkilileri uyaran ve özellikle kaçak yapı cenneti
fstanbul'un ciddi bir yer sarsıntısında cehenneme
Kehanet
dönebileceğini söyleyen uzmanlar, şimdi kalkıp da
"Biz dememiş miydik" demesinler. Depremin ne za-
man olacağını söylemedikten sonra gerisi boş; sizi
kim dinler! Evet, bu deprem, kâhinlerin kehanetiyle
bilinmiş ve bundan sonrası için de fallara inanılma-
sı gerektiğinin kanıtı olmuştur. Hükümetimiz de ko-
nuyu zamanında değeriendirmiş olmalı ki hemen
gereği yapıldı! Türkiye sallanır sallanmaz kriz ma-
saları kuruldu, demeçler verilip vatandaşlardan du-
variarı çatlayan evlere girmemesi istendi. Başbakan
sabahın köründe ayaktaydı; depremden hayatını
kurtaran vatandaşın bundan sonra hayatını devam
ettirebilmesi için bizzat kendisi konuştu. "Evinizegir-
meyin" dedi. Ancak yetkililerevlere girilmemesi ko-
nusunda gerekli açıklamaları yaparken insanlar za-
ten evlerinde değildi ve emeklilik yaşı indirilse bile
kimsenin evine girecek hali kalmamıştı.
Öte yandan sabahın köründe Cumhurbaşkanı he-
nüz "Devletimiz güçlüdür. Yaralar sarılacaktır" de-
mediğinden olsa gerek, Istanbul'da çöken binala-
rın altında kalanların yardımına ancak konu komşu
koşabildi. Başta sivil savunma ekipleri ve yerel yö-
netim birimleri nasıl bir kriz içindeydi bilinmez, ama
kriz masasında alınan kararların uygulanmasında
bazı önemsiz aksamalar yaşandığı oldu. Örneğin,
televizyonlar bir zamanlar beşinci kat iken artık ze-
min kata dönüşmüş dairenin içine kadar girip saat-
ler boyu naklen yayın yaparken kurtarma ekipleri or-
talıkta yoktu. Büyük olasılıkla naklen yayını kesmek
istememişlerdi ya da kendilerini kurtarmaya çalışı-
yorlardı.
Şimdi yeni bir kehanete gereksinim var:
Türkiye daha böyle ne kadar ve nereye kadar sal-
lanacak?.. Türkiye'ye büyük geçmiş olsun.
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Asya çöllerinde uzun vadeli yatırım!
Tataristan'ın başkenti Kazan'dan
350 kilometre kuzeyde petrol yatak-
larının olduğu ve fakat nüfusun olma-
dığı bir çölün ortasındaki Almatievs-
ki kasabası...
Petrol henüz yatağından çıkma-
dığı için kasaba yoksul...
Ancak kasabanın orta yerinde de-
vasa Dir camı ınşaatı sürüyor.
Güya, belediye yapıyor!
Oysa kasabanın belediyesi, otobü-
sün patlayan lastiğini değiştiremeye-
cek denli parasız.
Cami inşaatı, Orta Asya'da örgüt-
lenen Fethullahçılar'ın eseri!
Yatınm uzun vadeli!
OKUR MEKTUPLARI
lletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95
Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 İstanbul
TRT'den 'işkenceye' sansür
13 Ağustos'ta saat 22.30'da,
TRT 2de, "Ölüm ve Bâkire"
adlı fiim gösterime girecekti.
Ancak TRT başka bir film
göstermeyi yeğledi.
Aynı film ilkbahar aylannda
Kanal D'nin programında
açıklanmış ama aynı akıbete
uğramıştı.
Bugünlerde TBMM'nin de
gündeminde bulunan
"tşkence" olgusunu irdeleyen
önemli bir yapıttır "Ölüm ve
Bâkire". Işkenceci, işkence
gören bağlamında gitgellerle
devinen bir örgüye sahip olan
bu yapıt; 12 Eylül
sonrasındaki geçiş döneminde
Devlet Tiyatrosu'nda da
sergilenmişti. özetle; videoya
çekip, arşivimde saklamak
hevesim kursağımda kaldı.
"Artık derin devlet,
televizyon programlannı
sansürleme işine de mi el
atö?" paranoyasına kapıldım.
12 Mart döneminde gösterime
giren "Isyan" adlı film geldi
aklıma. llk seansı kaçırmıştım.
tkinci seansa gittiğimde başka
bir filmin devreye girdiğini
gördüm. "tsyan, oyananuyor
mu?" sorumu, sinema
yetkilisi, "Hayır.." diye
yanıtladı. Sonra da çarpık bir
tebessümle sürdürdü; "Film
aynı zamanda başka bir
sinemada da oynatıldığı için
bobinleri taşıyan motosiklet
devrilince, bobinler
dağıldıü"
Bir halk dev'rimini anlatan
fılmi de bobinlerin dağılması
(!) gerekçesiyle
seyredememiştim o gün.
Sinema yöneticisinin mizah
anlayışına bile sahip olmayan
TV yetkililerine soruyorum;
"Bobinler hâlâ başa
sarılmadı mı?"
Sayın Bakanın ve
milletvekillerinin dikkatine;
Kurumda 30 yıl hizmet
verdim. Sosyal Sigortalar
Kurumunun kurtuluşu aşağıda
belirtilen sorunlann çözümü
ile olacaktır. Bunun için de
yasa değişikliğine gerek
yoktur. Zaten insanlar bu
şartlar altında emekli
olamıyorlar. Şartlar
ağırlaştınldığında hiç emekli
olma şansı bulamayacaklardır.
Öncelikle ve çok acele olarak
Sigorta Müdürlüklerine çeki
düzen verilmelidir. Kurumun
ihtiyacı olan Sigorta
Müfettişlerinin sayısının
çoğaltılmasmm, mevcut
Sigorta Müfettişlerinin daha
iyi şartlarda çalışmalannm,
daha verimli hale
getirilmesinin sağlanması
gerekir. Neden bu iki kuruluş
da diğerleri değil, çünkü
kuruma bu iki kuruluş gelir
sağlamaktadır.
• Istanbul'da 7, Türkiye
çapında ise 80'ni geçen
Sigorta Müdürlüğü vardır.
Trilyonlan bulan kurum
alacaklarının zamanında tahsil
edilmesi gerekir. Türkiye
çapında kaç tane gerekli
imkânlara sahip lcra Memuru
vardır (Haciz ettiği malı
kaldıracak arabası var mı,
haciz ettiği malı koyacak yeri
var mı?).
• Türkiye'de sigortalı işçi
kadar da sigortasız işçi
çalışmaktadır. Bu gerçeği,
yapılan istatistikler ortaya
koymaktadır. Acaba bu
kaçağı, SSK Genel
Müdürlüğü, Sigorta Teftiş
Kurulu bünyesinde çalışan
(arabası olmayan, sekreteri
bilgisayan bulunmayan,
sadece bir çantası olan,
imkânsızlıklar içinde kurumun
üvey evladı gibi çalışan) 289
Sigorta Müfettişi mi
önleyecek?
• Bazı Sigorta müdürleri,
Teftiş Kurulu Başkanlan,
Hastane Başhekimleri,
yanlanna geçit vermeyen
sekreterleri sayesinde,
odalannda televizyon
seyrederek, Genel Müdürlük
tarafından arandığında
etrafındakileri haşlayan, sırf
komplekslerini gidermek için
nedeni belli olmayan tayinleri
yaparak insanlan çahşmaktan
uzaklaştıran, kendilerini
imparator sanan bu idareciler
sayesinde, kurumda mevzuatı
bilen eleman kalmayınca,
Milli Eğitim Bakanlığı gibi
emeklilerini göreve çağırmak
durumunda kalacak.
• SSK, tahsil ettiği primleri,
imkân vermeyen yasalar
sayesinde, devletin istediği
şekilde değerlendirmektedir.
Bu sistemden vaz geçilmesi,
kurumun özerk hale
getirilmesi ve kurumun öz
varlığımn üretime
kaydınlması (ilaç, serum
fabrikalan gibi) ile bu konuda
gerekli değişikliğin yasalarla
yapılması gerekmektedir.
• SSK'nin siyasilerin oy
deposu olmaktan kurtulması
sağlanmalıdır. Her iktidar
değişikliği ile kurumun
mevzuatını bilmeyen genel
müdürler getirmek kurumun
batışına neden olmaktadır.
Genel müdürlerin kurum
içerisinden yetişmiş kişiler
arasından seçilmesi doğru
olacaktır.
Isminin açıklanmasını
istemeyen bir kurum
mensubu
KlM KlME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
barv»
/
'\/erclı...
HARBI SEMİH POROY
«v_ & &Y ÇKMAPf YAMl J
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Ağustos
D/NOZOR ATAK İZLERİL
13Z4'7B BUGÜN,AMERİKA'DA BAZI
AYAK İZL&ti gULUNOU. NEV/YVRK (JNİVEXS<-
TESİ'NO&HB'l*. PALE0HTOUX GRJUBü TAKAFIN-
PAN OR7PVA ÇlKARlLAN AYAK İZL&Zİ, ARJZO-
NA 'OAKİ NESKLA -NIZAPl CANYON ÛZEe.iN0€
KEŞFEOİLDİ. LEONARP gEENHEIMER. SAf-
KANUĞINDAKJ EKİP, TAKJH ONCESI YABATIK
LAZIYLA İL&İÜ ARAŞnRMB YAPMAZrAYZM- MİL-
YONLAIiCA YIL ÖNCE, ÇAMuH£>A B/&UULAN
İ2L.ER., ZAMAHLA T7*ŞlA$MtÇ,Ü£rÜ Ö&TÜLE
R£K ÇOIC İYİ ŞEKİLDE KALMIŞrt, SO'A YAKIN
SAYlDAld ÜÇ PflRMAKLI AYAK. İZLJEEİ 4üOn
BOYUfJOAYDI. BU PİMOZOeUM KUÇÜK Sie.
TÜe OU>ueu,SÜYütC TURIJEKJN ?O-90Cfn
AYAK İZİ gıR/*KAeit-£CEĞİ AÇtKLANMIÇT/.
GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI BÜYÜKÇEKMECE 2. İCRA DAİRESÎ'NDEN
DosyaNo: 1998/1013
Satılmasına karar verilen gaynmenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafı:
Büyükçekmece ilçesi, Değirmenlik Bayın Sokağı'nda kain, 30 Pafta 3965 Kütük, Sahife; ve 3247 Parselde kayıtlı 509 m2 yûzölçüm-
lü 1/8 arsa paylı 3 Kat 8 Nolu mesken; Daire: 3 oda, salon mutfak WC'den ibaret olup, 2 balkonu mevcuttur, salon parke odalar marley
kaphdır. Muammen Bedeli: 12.000.000.000.-TL. Imar Durumu: Konut alanında kalmaktadır. Satış şartlan: 1- Satış, 24.9. 1999 günü
saat 15.00'ten 15.10'a kadar2. lcra Müdürlügü'nde açık arttırma suretiyle yapılacak. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yiizde 75'ini
ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflanm geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa,
en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 04.10.1999 günü aynı yerde aynı saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da
bu mıktar elde edilememışse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında göstenlen müddet sonunda en
çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış isteyenin ala-
cağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflanm geçmesi lazım-
dır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir.
2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nıspetinde pey akçesi veya bu mıktar kadar milli bir bankanın
teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış, peşin para ıledır, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye res-
mi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. KDV alıcıya aittir.
3- Ipotek sahibi alacakhlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı
dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdird^ haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşma-
dan hariç bırakılacaklardır.
4- thaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri
bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale far-
kı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak. bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır.
5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örnegi
gönderilebilir.
6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan. başkaca bilgi almak isteyenlerin 1998/1013
sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. 12.08.1999
(*) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 39570
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Bir Soru, Bir Yanıt
Sayın Tanju Erdem, geçen salı bu köşede yayım-
lanan, yararlanarak okuduğum, "Gündem ve Yeni
Dünya Düzeni" başlıklı yazısında, son aylarda Türki-
ye'deki siyasal ve ekonomik gündemin ilk sıralarında
yeralan güncel konulardan yolaçıkarak, "ulusaldev-
let-Yeni Dünya Düzeni" çelişkisini irdeliyor ve yazısı-
nı şu soruyla noktalıyordu: "Milliyetçilik, Türk ulusu-
nun insanlık eulesinde saygın konumda olmasını sağ-
lamak için, çağdaş uygahık düzeyine erişme ve halkı-
mızın refah düzeyini adalet içinde arttırma ülküsünün
iticibirgücü değıl midir?" Yazıda, üzerinde durup dü-
şünmemi gerektiren önemli saptamalar vardı. Fakat
değerli yazarla, belli kavramlardan farklı şeyler anla-
dıgımızdan, sorduğu soruyu yanıtlamakta güçlük çe-
kiyordum.
Yeni Dünya Düzeni'nin "ulusaldevlet"\ tarih sahne-
sinden silme projesinde kendisinin en yakın destek-
çiteri, yok edilmek tehdidiyle karşı karşıya bulunan ulu-
sal devletlerdeki "milliyetçi güçler"\r\ bizzat kendileri
değil miydı? Dünya halklannın, 19. yüzyıldan itibaren
hız kazanan "uluslaşma süreci'nöe bir motor işlevi gö-
ren "milliyetçilik", özgür birtartışma ortamı bulunma'-
ması nedeniyle, var olan, siyasal-ideolojik akımlann
güçlerınin saptanmasına olanak bulunmayan, "Saas
sosya//zm/"nin etkisindeki Irak, Suriye; "Siyasal Is-
lamcı" Iran, übya ve bir avuç "sosyalist" ülkenin dı-
şında kalan "ulus devletler"\r\ hemen hemen tümün-
de, kapitalizmin geliştiği orandaemperyalizmin işbir-
likçiliğine dönüşmüştü. Ulusal kurtuluş ve bağımsız-
lık mücadeleleri içinde ve bunu izleyen kuruluş dö-
nemlerinde, yer yer "yurtçuluk" duygusu da taşımış
olan milliyetçiler, kapitalist ilişkiler yerteşip sınıf ayn-
lıklan belirginleştikçe bu duygularından sıynlmışlardı.
Etnik kökenlerine bakılmaksızın, üzerinde yaşayan
tüm insanlanyla birlikte o toprağın doğasını da "ko-
şulsuz" olarak kucaklayan "yurtçuluk" ile bir milletin
diğerlerinekıyasla, "üstün vasıflan'ndanyolaçıkarak
kendisini bir ideoloji olarak sunmaya çalışan "milliyet-
çilik", birbirleriyle çelişen, çatışan farklı şeylerdi. Ya-
bancı dillerdeki etimolojik kaynaklan açısından bakıl-
dığında da Yunanca kökenli "patriyotizm'm, "vatan"
kavramından; Latince kökenli "nasyonalizm"io ise
"ulus" kavramından türediği görülüyordu. Milliyetçi-
lik, özünde feodalizme başkaldıran burjuvazinin dü-
şüncesi, dolayısıyla da gelişen kapitalizmin bir ürü-
nüydü.
Özellikle, II. Dünya Savaşı öncesinden başlayarak
dünya üzerinde milliyetçi güçlerin vatan savunması-
nakatıldıklannatanıkolunmamıştı. "Irkçılık", "faşizm"
gibi zaman zaman milliyetçiliği "masum" gösterme-
de bir kanıt olarak kullanılmaya çalışılan olgular dışın-
dada milliyetçilik, emperyalizmin işbirlikçiliğini üstle-
niyordu. II. Dünya Savaşı'nda ülkesinin kapılannı nas-
yonal sosyalist Alman emperyalızmine açan, Fransız-
lann ulusal kahramanı Maneşal Petain'den başkası de-
ğildi! I. Dünya Savaşı'nda Fransa'yı Alman ordulan-
na karşı savunmuş olan "yurtsever" Petain, kapıldığı
milliyetçilik rüzgânyla, onurlu başlayan yaşamını bir
"vatan haini"olarak noktalamıştı. Düşmana karşı Fran-
sa'yı savunanlar liberal, sosyalist, Katolik Fransız yurt-
severleriydi. Aynı savaşta, Alp Dağlan'nda Italya'yı sa-
vunan yurtseverlerin de baş düşmanlan yine Italyan
milliyetçileriydi. Aynı şey Norveç, Çekoslovakya, Avus-
turya, Balkan ülkeleri ve Alman işgali altındaki diğer
Avrupa ülkeleri için de geçerliydi.
Vıetnam halkı, Amerikan emperyalizmine yurtsever
bir direnişte karşı koyarken, Amerikan ordulannın en
büyük destekçisi "milliyetçi" diktatör Kao Ki'den baş-
kası değildi. Nikaragua'dayurtseverterin üzerineölüm
komandoları gönderen ABD işbirlikçisi Noriega, ken-
disini "milliyetçi" olarak tanımlıyordu. Aynen, Çin'in
bağımsızlık savaşı sonrası Formoza Adası'na kaçıp
orada "milliyetçi Çin" adı altında ABD emperyalizmi-
ne üs kuran General Çan Kay Şek gibi... Bugün Gü-
ney Amerika'da ABD'ye "arka bahçelik" yapan ulus
devletlerin yöneticileri de kendilerinin "milliyetçi" ol-
duklannı söylemiyorlar mı? Ya 196O'lı yıllarda verdik-
leri bağımsızlık savaşlannı coşkuyla izlediğimiz Afri-
ka ülkelerinin şimdi emperyalizme, eski sömürgeci güç-
lere yaltaklanan irili ufaklı diktatörleri? Bunlann tümü
"milliyetçi" değil mi?
Kendi yakın tarihimize bakalım... Tüm yaşamını em-
peryalizmle mücadeleye adamış sosyalist Mehmet
Ali Aybar, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın Köyceğız Ku-
vayı Milliye Komutanı, sosyalist Hikmet Kıvılamlı, mil-
li petrol davamızın savunucusu sosyal demokrat Mu-
ammer Aksoy, ABD ile ikili antlaşmalara karşı yıllar-
ca kavga veren devrimci asker Haydar Tunçkanat
ve daha niceleri... Içlerinde tek bir "milliyetçi" yoktu.
Ama tümü de "millici", "yurtçu"ve "yurtsever"ö\\er.
Sayın Tanju Erdem'in yazısının sonundaki soruya
dönecek olursak, milliyetçiliğin, ulusumuzun insanlık
ailesinde saygın konumda olmasını sağlamak için,
çağdaş uygarlık düzeyine erişmesi ve refah düzeyini
adalet içinde arttırma ülküsünün itici gücü olması
mümkün görünmüyor! Çünkü bunlar milliyetçiliğin
doğasına aykın!.. Milliyetçilik, tam tersine, bunlann ger-
çekleşmesi yolunda ulusumuzun önündeki en büyük
engellerden birinı oluşturuyor! Hem zaten başımızda-
ki "milliyetçiler koa//syonu"nun "ıcfaaüan" da bûnu gös-
termiyor mu?
(Faks:0216-418 8410)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/Bir tür büyük
bıçak.2/Karak-
ter... Fin hama-
mı. 3/ Hayvan-
lann su içtikleri 3
taştan ya da
ağaçtan oyma
kap... Eskıdilde
eşek. 4/ Yurdu-
muzda turistik 6
bir göl. 5/ Sa- 7
hip... Yüzmetre
kare tutannda 8
yüzeyölçüsübi- g
rimi... Hıiistiyan
ermişlerine verilen ad.
6/ Arap abecesinde bir
harf... Boks ve eskrim-
de rakibin hamlelerini
önleme eylemi. II Bir 3
akarsu yatağının en de- 4
rin yerlerini birleştiren
çizgiye verilen ad... "Ha-
yır" anlamında kullanı- 6
lan söz. 8/ Şarkı, türkü...
Antalya ilinde bir baraj.
9/ Italya'da bir yanar-
dağ... Türk müziğinde
"usul" anlamında kullanılan sözcük.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir bezden elle kopanlan uzunca parça. 2/"— Gü-
ler": Fotoğraf sanatçımız... Gece yapılan smema ya da
tiyatro gösterisi. 3/ Çocuğun eğitım ve öğretimiyle ilgi-
li erkek bakıcı... Hollanda'nın plaka işareti. 4/ "Kimine
bir — vermez giyesi / Kiminin atına atlas çul eyler" (Yu-
nus Emre)... Yurdumuzda bir göl. 5/ Tahta, metal ya da
taşı işlemeye yarayan çelik araç. 6/ Arjantin'in plaka işa-
reti... Mert, kalender ve babacan kimse. 7/ Özerk... lîgi
eki. 8/ Maksim Gorki'mn bir romanı... Tereyağı çıkar-
mak ıçın sütün içinde dövüldüğü ya da çalkalandığı kap.
9/ Gemide direkîere takılı halatlan bağlamak için küpeş-
tenin iç tarafında bulunan deliklı ve çubuklu levha.