25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 AĞUSTOS 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA Microsoft'a ırkçılık suçlaması' « _ _ _ . . . . . . . Ü =*=«- Mcmsoft Mehmet§cumhuriyetcom.tr enter ,net MEHMET SLCl Mıcrosoft'un başı, masaüstü yayıncılık vazılımı Publisher '98 nedeniyle derde girdi. ABD'de siyah bir inşaat işçısı kuruluş hakkında şikâyette bulundu. Işçi John Elijah'ın davayı açma nedeni, Publisher '98"in clip-art arşivinde "nuymun" sözcüğünü aradığında. karşısma çıkan resimler arasında siyah bir çıftin fotoğrafının olması. "Bu davayı. daha çok. büyük bir yazdım şirketinin kalite kontrole önenı vermesi için açüm" dıyen Elijah, 750 bin dolar tazminat istiyor. Microsoft yetkililenyse. durumun farkına mayıs ayı başında vardıklanru, kullanıcılannı haberdar etmenin yanı sıra bir yama çıkardıklannı da söylüyor. Bunun ötesınde, OfFıce 2000'le birlikte piyasaya çıkacak olan Publisher 2000'de de böyle bir sorunun olmadığım ekliyor. Yetkılilere göre, "sonın, dava açılmadan önce çözülmüş durumda." Hayvanat bahçesındekı ma\Tnun kafesinin parmaklıklannın yanında poz vermiş olan siyah çift resmi, aslında bu çıftm yazman resim arşivinde yer alan bırçok fotoğrafindan yalnızca biri. Arşivdeb görûntülerin her birinin arama sonucunda rahat bulunabılmesi için anahtar sözcükleri var. Yazılım. arama yapan bir kullanıcının kullandığı anahtar sözcükle eşleşen resimleri görüntülüyor. Söz konusu fotoğraf için geçerlı olan anahtar sözcüklerin arasında "adam" "kadın", "kişi", "gereç" ve hatta "maymun kafesi" de var. Dolayısıyla "maymun" anahtar sözcüğü kullanılarak yapılan bir aramanın sonucunda kullanıcı, maymun resimlennin yanı sıra maymunu kafesinin vanında duran bu çiftin fotoğrafıyla da karşılaşıyor. Bu arada şirketin tam da bu davanın öncesınde, siyahlann tarihıne ve kültürüne ılişkın birçoklu ortam (multirnedıa) ansiklopedisini piyasa sürmüş olması ilginç bir rastlantı. Microsoft Encarta Africana, CD- ROM'u, Afro-Amenkan kültürüne dair birçok belge, makale, ses ve göriintü kaydını içeriyor SüperonIine sariat sitesiSuperonline VVorld, "Çağdaşve Geleneksel Sanat" sitesini http://www.superonline.com.'sanat adresinde ve "Sahne SanatJan" sitesine http:/'www.superonlıne. cora'sahnesanatlan adresinde hizmete açtı. Resim, heykel gibi plastik sanatlan, fotoğrafçılık gibi çağdaş sanatlan ve hat sanatı gibi geleneksel sanatlan içeriğinde toplayan Superonline'in "Çağdaşve Geleneksel Sanat" sitesi. kapsamlı bir sanat gündemi oluşturmaya amaçlıyor. Fotoğraf sanatçısı Orhan Cem Çetin ve ressam Hakan Akçura'nın köşelenne yer veren sitede aynca "Sanat Forumu", "ÖDüIlü Yanşma", "Sanat Galerisi" ve "Fotoğrafçüığın İpuçlan" gıbı bölümler yer alıyor. Etkınlık haberleri, gündem takibi ve içerik kalitesiyle sahne sanatlanna ilgi duyanlara zengin bir içerik sunan "Sahne Sanatlan" sıtesınde ise röportaj, kritik ve makalelerin yanı sıra yurtdışı sezon ve festival etkinliklenni merak edenler için kaynaklar bulunuyor. Bibliyografya, sözlük ve tarihsel belgelerle kullanıcılan aydmlatma işlevi de görecek sitede, forum, ödüllü yanşma gibi hoş sürprizler de bulunuyor. Portföy yarışmasıSuperonline http://yanşma. superonline.com/ Pbrtfoy Yanşması/ adresinde açtığı 'portföy yanşması' ile katılan her yanşmacıya 10 milyar TL tutannda sanal para veriyor ve hisse senedinden repoya, 6 değişik finansal araca yatınm yapıp, bilgi ve becerileri geliştirebilme imkânı sunuyor. Heray tekrarlanan yanşma çerçevesinde yanşmacılar, 10 milyar TL tutannda sanal parayı istenilen yatınm aracına (hisse senedi, yatınm fonu, hazine bonosu, repo, döviz, altın) yatırarak ay sonunda en yüksek portföy değerine ulaşmaya çalışacaklar. Bu değere ulaşanlar, Hobim'den 1000 dolar değerinde bir bilgisayar kazanacak. Superonline , tarafmdan geliştirilen yanşma, bilgi ve becerileri kullanarak hem altematif yatınm araçlarmı gerçek ^ ortamdaymış gibi test etme hem de piyasalan en iyi şekilde takip etme imkânı sunuyor. Katılımın ücretsiz olduğu her ay yinelenen yanşma sonucunda, Superonline en başanlı yanşmacıya çeşitli ödüller veriyor. IP (INtemet Protocol): IP20 byte'lık bir veri ıletışim protokolüdür. Internet üzerinde olan bi- ten her şey bu protokolü esas alır. Yanı tüm ge- çişleri, buprotokol üzerindedir. IP içerisinde pa- ket sıra numarası, paket uzunluğu, fragmantas- yon baskısı, paketin aktif olacagı süre, takıp eden protokol tipı. kaynak IP, hedef IP gibi bölümler banndınr. TCP (Transmıssion Protocol): Intemet üze- nnde kullanılan en yaygın protokol TCP proto- kolüdür. Bu da tıpkı IP gibi 20 byte uzunluğun- dadır. TCP, bağlantı kurulan host ıle bir oturum açar, bunu yaparken önce karşı tarafa kendisi ıle bilgi içeren bir paket yollar, bir session (oturum) gerektiğını Synchronize Flag ile bildirir. Karşı ma- kine bunu ahr ve kendısiyle ilgili bılgiyi. yine SYN flagı ve ACK flagı ile karşıya yollar. Son olarak ilk makine diğennden gelen bilgiyi ACK (ack- nowledgement) eder ve iki makine arasında bir session oluşur. Bağlantının kesilmesı de yine ay- nı yöntemlerle ancak tek bir farkla olur bu fark da SYN flagı venne FIN flagı kullanılmasıdır. ICMP (Internet Control Messagıng Protocol): Bu protokol tanıma ve mesajlaşma protokolüdür. Bilgısayarlar arası data alış\eriş hızını ölçer ve karşı bilgisavann hatta olup olmadığım kontrol eder. UDP (User Datagram Protokol): Bağlan- tısız ven iletisi için kullanılan birprotokoldür. Ya- ni iki makine arasında bir session kurulması şart değildir. Veri dogruluğu ve verinin yerine gidip gitmediğınin kontrolünün önemli olmadığı bro- adeast (yayın) programlannda kullanılır.. IGMP (Internet Group Management Proto- col): IGMP- bilgisayar gruplan ile bilgi ahşve- nşinde kullanılır. Bilgi özel bir IP No'suna gön- derilir (D class) ve eğer buradaki data alınmak istenirse sistemin bu adresten data almasını sağ- lamamız gerekir. Birçok radyo istasyonu bu pro- tokolü kullanır(multicasring). Routero adresten data alması gerekriğini bilmez, IGMP ise Router'a o adresten data almasını söyler, böylece mul- ticast'ler alınmış olur. t* i. ** ^~ "•"' • £^x** ie Linke ıst Lucent, Nexabit'i satın alıyor Lucent Technologies, Nexabit Network firmasını satm alıyor. Yüksek hızlı iletişim ağı elemanlan alamnda bir lider olan Nexabıt, Lucent'ın IP teknolojilerini güçlendirecek. Lucent Technologies. en gelişmiş telekomünikasyon teknolojilerini sunmak üzere şirket alımlannı sürdürüyor. Ascend firmasının ardından Nexabit Netvvorks'ü de satın alacağını duyuran Lucent, bu anlaşma için yaklaşık 900 milyon dolar harcıyor. Anlaşmanın 31 Temmuz tarihinde kesinleşmesi bekleniyor. ~ "* ' ' Birleşmenin 1999 ve 2000 mali yıllan gelirlerini etkilemeyeceği bildiriliyor. Merkezi ABD'nin Marlborough kentinde bulunan Nexabit Networks, înternet uygulamalan ve paket teknolojisine dayalı iletişim ağlan için ultra hızlı ve yüksek oranda güvenleri "süper anahtariar" üretiyor. Bu anahtarlar, saniyede bir trilyon bit ya da daha fazla veri iletebiliyor. GÖRUŞ Dr. EMİN GÜRSES Kafkasya, Petrol ve Jeopolitik Strateji Zamanın ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Ağustos 1990'da Körfez konusunda New York Ti- mes'a verdiğı mülakatta şöyle diyordu: "Petrol konuşuyonız. Anlıyor musun? Amerika'nın çıkar- lan için hayatı olan petrol." Körfez'den sonra şimdi sıra Hazar havzasında- ki enerji kaynaklannın paylaşılmasına geldi. Böl- gedekı petrol ve doğalgaz kaynaklannın paylaşı- mı için içten içe bir bölgesel ve uluslararası yoğun rekabet sürüyor. ABD'nin bu rekabette en önem- li rakibi, bölgede en etkin ülke olan Rusya'dır. Ken- di ekonomik sorunlanyla uğraşırken nedense özel- likle Kafkasya'da karışıklıklardan bir türlü kurtula- mayan Moskova, kendı kazdığı kuyuya düşmüş- tür. Kafkasya'da etnık gruplan birbırine vurdura- rak bölgeyı kontrol etmeyi deneyen Moskova, şim- di o etnik gruplann kendisine karşı radikal çıkışla- nnı kontrol edemez duruma düşmüştür. Çeçenistan'da 1994-96 arasındaki çatışmalar- da geri çekilmek zorunda kalan Moskova, şimdi de Hazar Denizi kıyısındaki Dağıstan'ı kanştırma- ya çalışan Vahabi gruplann şeriat devleti kurma ça- balarına karşı durmaya çaiışmaktadır. Ocak 1997'deki Çeçenistan başkanlık seçimlennde kay- beden Şamil Basayev gıbıler ise savaş ortamı- nın liderleri olduğu için dış kışkırtmalara açıktırlar. Bu defa da bolgede gergınlığı arttırmak için 2 mil- yon nüfuslu 33 etnik grubun yaşadığı Dağıstan'ın kanştınlması görevinı Vahabilerle birlikte üsttenmiş- lerdir. Vahabilenn arkasında Suudi Arabistan des- teği olduğu bilinmektedir. Suudi yönetiminin ya da onlann taşeronlannın bu desteği veımek konu- sunda tek başına karar aldıkları söylenemez. Su- udi yönetiminin Londra ileyakın ilişkileri, bunun ar- kasında VVashıngton'a kadar uzanan bir ilişkinin olduğunu akla getinyor. ABD, bölgede en önemli rakıp olarak gördüğü Rusya'yı hem içeride Yeltsin'e destek vererek dikkatleri sürekli başbakan değiştiren Yeltsin'in karar ve uygulamalarına çekmekte, hem de Kaf- kasya'da radikal gruplara dolaylı destek vererek Rusya'nın bölgede başansız olduğu ve verilen ile yetinmesi gerektiği konusunda mesaj iletmekte- dir. Hazar Denizi'ndeuzun birkıyışeridineveAze- ri petrolünün Rusya'ya ulaştınlmasında önemli bir coğrafyaya sahip olması, Dağıstan'ın Rusya için önemıni arttırmıştı. Bazı çevreler, Çeçenistan yo- lunu kaybeden Rusya'nın Dağıstan yolunu dateh- likeye sokarak Çeçenistan olayından yeterli me- sajı almayan Rusya'ya ikinci bir mesaj veriyoriar. Bu arada, Rusya'nın bölgedeki doğal müttefıki olan Iran ise kendi iç sorunlanyta veTürkiye ile meş- gul ediliyor. Kafkasya'da petrol üretiminin 2002-2005 yılla- rı arasında hızla artacağı ve bu üretim artışının 2022 yılına kadar süreceği hesaplanmıştır, Ba- kû'deki uluslararası konsorsiyum tarafmdan. Pet- rol fiyatlarının tekrar 20 dolann üzerine çıktığı şu günlerde, Azerbaycan yönetimi petrol taşımasının başlatılması için acele etmektedir. Bölgesel den- geleri de gözeten Aliyev yönetimi, özellikle ABD ve Ingiliz petrol şirketlerine aslan payını vererek ken- di ülkesini olası Rusya tehdidıne karşı da güven- ceye almayı başarmıştır. Bir ülkeye bağımlı kalmamak için ABD yöneti- mi petrol boru hatları konusunda bırkaç alterna- tifi gündeme getirmıştir. Türkiye, Iran, Karadeniz rotalan bunlann arasındadır. Hangisine öncelik ve- rileceğine her ne kadar petrol şirketleri tarafmdan karar verilecekse de Washington, kendi ulusal çı- karlanna ve bölgesel ve uluslararası stratejik he- saplarına uygun olana yeşil ışık yakacaktır. Kon- sorsiyumun ilk başkanı olan Dr. Terry Adams'm belirttiğine göre birkaç alternatifin aynı anda ger- çekleştirilmesi 'Saf/'nın yararınadır. 200 milyar varile yaklaşan bir petrol rezervi ve yenı keşfedilen yüz milyariarca metreküplük do- galgaz rezervi ile Hazar havzası, fiyatlarda yüksel- menin yaşanması ile uluslararası sermayenin iş- tahını kabartmıştır. Azerbaycan'ın SOCAR şirketi bu nedenle acele etmektedir. Rusya hattının sü- rekli çatışmalar, anlaşmazlıklar nedeniyle verimli olmadığım belirten SOCAR yönetimi, Gürcistan üzerınden Karadeniz'e petrol taşımasının başla- tılması için kolları sıvamıştır. Tren yoluyla Batum'a ayda 400 bin metreküp petrol taşınabileceği be- lirtilirken, Chevron ve Mobil şirketleri bu hattı ku|- lanmaya başladılar. VVashington'ın amacı bölge pe - rolünü kısa vadede uluslararası pazara sunmak d< - ğil, uzun vadede bu enerji kaynaklarının ABD'ni ı dünya hegemonyasını tehdit edebilecek ülkeleri ı eline geçmesıni engellemektir. Yaklaşık 2 milyar dolarlık 1.250 mil uzunluğur - daki Bakû-Ceyhan hattı için ise Bechtel ve Gen< - ral Electric'in oluşturduğu konsorsiyum bırinşa pli - nı hazırlamışlardır. Nattk Aliyev'in en büyük dc - ğalgaz pazan olarak nitelendirdiği Türkiye'de ht - kümet, enerji yatırımlannda uluslararası sermay< - nih istediği hukuki düzenlemeleri yaparak boı ı hattmın yapımını üstlenen firmalann itirazları önür - deki engelleri kaldırmıştır. Her açıdan verimli ola ı Hazar havzası enerji kaynaklannın uluslararası h< - gemonya yarışındaki önemini anlamadan, bölge - de biriierinin ikide bir en umulmadık zamanlard i sorunlan nedenortayaçıkardığını anlamakzorU - MERİÇ VELİDEDEOĞLU Ünlü yazar F. Kafka'nın dilimize "Değişim" adıyla çevrilen bir yapıtı, 35-40 yıl önce ülkemizde geniş bir tarttşma ortamı yaratmıştı. "Deği- şim", "Başkalaşım", "Dönüşüm" kavramları, yapıtın içeriğiyle birlikte ele alınıp türlü çevrelerde irdeleniyor- du. Kendine özgü biçemiyle bir in- sanın bir gecede, bir böcek halini al- masını anlatan Kafka'nın bu yapıtı- nı okurken irkilmemek olanaksızdır. insanın, canlılar evreninin en üstün sınıfı olan "Omurgalılar Üst Şube- sf'nden omurgasızlara, daha doğ- rusu, "Eklembacaklılar"a inmesinin, değişim mi, başkalaşım mı, dönü- şüm mü olduğu konusunda -yanıl- mıyorsam- tam bir uzlaşma sağla- namamıştı... Yıllar sonra "değişim" yine ülke- ningündeminde... Başbakan: "Ben değiştim!" d\yor; kimileri ise bu "de- ğişim"öeğ\\, "başkalaşım"d\rdiyeyo rum yapıyor. Ne var ki, Başbakan, partisinin Meclis Gaıbu toplantılann- daheray, "değişim"ininyeni biraşa- masını kamuoyuna sunuyor. Bu su- nuşun ağustosa ait olanı önceki aya göre daha büyük bir yankı yaptı. Öy- sa temmuz ayındaaçıklanan "deği- şim verileri!"r\\ de tek tek ele alıp ir- delemek gerekirdi. Anımsanacağı gibi, geçen ayki kendi Meclis Grubu'nda Başbakan "takıyye"y\ hoşgörüyle karşılayan, "takıyye"ye sevecen bir bakış açı- sıyla yaklaşan bir konuşma yapmış, böylece Fethullahçı kesimin laiklik ko- nusunda yaptıklan "takıyye"y\ sa- kıncalı görmediğini belirtmişti. (1) Fethullahçı kesime arka çıkma uğ- runa, Islamsal düzenin biredimi olan "takıyye"ye karşı bu denli olumlu bir tutum içine girmek, laik Türkiye Cum- huriyeti'nin Başbakanı ile ne kerte- de uyuşabilir? Hele "takıyye"ri\n ta- rihsel konumu ve uygulamasını şöy- le biranımsadığımızda, bu soru da- ha da biranlam kazanmaktadır. Çün- kü, Islamın doğuş sürecinde toplu- Dönüşüm!.. mun ileri gelenlerince de kullanılan "takıyye", bir avuç topluluktan dev- letleşme aşamasına gelindiğinde ar- tık yöneticilerin başvuımak zorunda olduklan bir tutum olmaktan çıkmış- tı. Bu durum, "takıyye"r\\n ortadan kalktığı anlamınagelmez kuşkusuz; çünkü toplumun türlü çevrelerince ve türlü oluşumlannca, özünden sap- tırılmış bir biçimde kullanımı sürdü- rülmüştür. Dahası, Islam olmayan- lann da işine yarayıp benimsenmiş- tir. Takıyyenin bu tür kullanımının ilk örneklerinden biri şöyle anlatılır: "İkinci Abbasi Halifesi Mansur (753- 755), Bizans ile savaşmak üze- re Harran'dan geçerken, uzun saç- lan ve bedenlerine uygun dar elbi- sesiyle kendisini karşılayan uyrukla- nndan bazısının garip görünüşü kar- şısında hayrete düşmüştü. Halife kendilerine Hıristiyan, Yahudi veya Zerdüşti mi olduklannı sorduğu za- man, onlar bunlardan hiç birisi ol- madıklan yanıtını verdiler. Bunun üzerine Halife, Islam yönetimi altın- da ancak 'ehl-i kitap'ten olanlara hoşgörü gösterilebileceğini söyle- di. Ama onlann verdiklehyanıtfardan ve tutumlardan Halife, bir pagan (putperest) topluluğu ile karşılaştı- ğını anlamıştı. Mansur; bu toplulu- ğa savaştan dönmesinden önce ki- taplı dinlerden herhangi birini benim- semelerini emretti, yoksa kendileri- ni ölüm cezasına çarptıracağını bil- dirdi. Bu durum karşısında topluluk kara kara düşünürken bir fakih (Is- lam hukukçusu), kendisine dolgun bir ücret ödedikleri takdirde bu so- rundan kurtulmanın yolunu göste- receğini söyledi. Ücret ödendi, fa- kih de onlara 'SabiT olduklannı söy- lemelerini önerdi. Çünkü Sabiîler, Kuran 'da 'kitap ehli' olanlarla bir tu- tuluyordu; ama bunlann inançlan- nın ne olduğu kesinlikle bilinmiyor- du. Böylece bu pagan topluluğu ve onları barındıran okulu, sabiîlerden olduklannı söyleyip, içten içe ken- di inançlannı sürdürdüler." (2) Ne var ki bu "takıyye" uzun ömür- lü olmaz; Abbasi yönetimi durumu anlar ve bir süre sonra da bu pagan okulunu kapatır. "Takıyye"n\r\ Nahl Suresi'nde be- lirtilen anlam ve doğrultudan - Islam dininin büyük baskı altında olduğu koşulundan - uzaklaşarak kullanı- mına göz yumulması yönetimden beklenemezdi. Başka bir deyişle devlet "takıyye"n\r\ yanında olamaz- dı!.. Ne var ki, açıkça devlete, rejime karşı yapılan bir "takıyye"ye kol ka- nat geren, dahası bundan bir umar bekleyen Başbakanımız sayesinde "takıyye", 21. yüzyıla girerken yeni bir "statü" kazanmıştır; ulusumuza "mübarefc" olsun!.. Öte yandan bu toplantıda Başba- kan, cumahutbelerinin yıllarboyucte • ğişmez söylemleri arasında yer ala "açılıp-saçılma" konusunu dadeğe$- lendirmişti. Başbakan'a göre, top]j- lumun kimi kesiminin aşırı ölçüdş örtünmesine, toplumun başka kesirrf lerindeki açılıp saçılma yol açıyor; ay>- nca bu açılıp saçılma başörtüsü SQ- rununa da adeta dayanak oluyoİ; onlara direnme fırsatı yaratıyor. Açt- lıp saçılmanın ülkemizde ne gibi doj- ğa felaketlerine neden olduğu kimi din adamlarımızca bildik bileli anla- tılır durur; şimdi buntar arasına top- lumsal boyutlu bir neden daha el4- lendi! Umanz, yakında yine ateşle- necek gibi olan türban sorunu, Baş- bakanın bu değerlendirmelerinden alacağı katkıyla daha fazla alevlen- mez. (1) Cumhuriyet, 1 Temmuz 1999. ; (2) De Lacy O 'Leary, Islam Düşüncesi ve Tarihteki Yeri, Ank. 1959, tlahivat * Fak. Yay. ' *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle