20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 1999 PAZAR 10 P A Z A R YAZELARI [email protected] Güneş'le köşe kapmacada müthiş finalYüzyılm son doğa olayı, tam Giineş tutulması bütün dünyayı ayağa kaldırdı! En başta Ingiltere ve Fransa olmak ûzere tüm Avrupa'daki meraklı bekleyişin yanı sıra Almanya'da özellikle haftalar öncesinden başlayan hazırlıklar tamamlandı ve insanlar ömürlerinde ancak bir kez görebilecekleri. tanık olacaklan bu eş siz gösteriye kendilerini hazırladılar. Hem de hazırlık ne hazırlık hiç sormayın. Özel turlann düzenlendiği; oyuncağından giyim kuşamına ve koruyucu gözlük modellerinden tutun da 'özel Güneş tutulması' bırasına vanncaya kadar pek çok ürünün hızla piyasaya sürüldüğü, firsattan istifade edilip büyük paralann kazanıldığı bir 'moda' yaratıldı sanki Almanya'da. Ve bu modanın adı Bavyera'da 'sofi' olarak tanmlıp belleklere yerleşti. Evet, Güneş tutulmasının kısa adı olan 'sofi'yi artık bilmeyen yok. Almanya'da en iyi tutulma koridorunun Stuttgart-Münih arasında olacağmı hesaplayan turizm şirketleri ise Münih ve Stuttgart'taki otelleri aylarca önceden kapattılar ve bir telaş bir telaş yaşandı ki demeyin gitsin. Milyonlarca koruyucu kâğıttan gözlüğün kapış kapış satıldığı bu son haftada Stuttgart'taki 'Cahver Beck' bira fabrikası da uyanık davranıp, 11 Ağustos günii için özel olarak hazırladıklan siyah biralannı kasılarak piyasaya çıkanp özel bardaklanyla birlikte sattılar. Ve büyük sükse yaptılar. Bin sekiz yüz litre olarak hazırlanan bu özel birayı meraklılan Güneş tutulması sırasında höpürderip gövdeye indirirken Münih'te de beledıye meclisi, Güneş tutulması sırasında trafigin tamamen durması için acil önerge verip bunu uyguladılar. Ve yüzyılın bu harika doğa olaymı insanlann rahatça izlemesi için bütün hazırlıklar bıtırildi ve gözler gökyüzüne çevrildi... Eh, bütün bu hengâmede Münih polis teşkilatı hiç geride kalır mı. Onlar da olası hırsızlıklara karşı halkı uyardılar... Gazetelere demeçler verildi ve kafalar ütülendi... Işlerin tıkır tıkır yürümesıni ve her şeyi planlamayı yaşamın bir alışkanlığı olarak algılayan ciddi ve sözde çok hamarat(!) Alman milletı, bu son olayda fabrikalann, işyerlerinin hiç değılse birkaç saatliğıne de olsa, kapanmasına bile göz yumdular... Ve şenlik başladı. Hayatta bir kez izlenecek bir doğal tiyatroya tanık olduiar Münihliler. Ve sokaklar parklar kâğıttan gözlüklü binlerce insanla dolup taştı. Hafta ortasındaki yoğun iş trafıği içinde ben MUNIH EROL ÖZKAN de bürodan sıvışıp cebimdeki kâğıt gözlüğümle Ingiliz bahçelerinin en güzel köşesi Monopteros Tapınağı'a çıkıp, AfHka davulu çalan çılgın insanlarla bir arada olayı izledim. Yığınla TV kameramanının ve gazeteci tayfasının oradan oraya koşuşturduğu hengârne sırasında, güleryüzlü çıtı pıtı cin gibi genç bir Türk meslektaşınuzın, Leyla Koç'un teybine insanlar duygulannı fisıldıyorlardı. Ve bir heyecan yaşanıyordu ki anlatılır gibi değil. Sonra Leyla ile eski tiyatroculardan Cumtaur Atalan'ın yönettiğı 'Robinson' adlı bara gidip konuşulanlan çözdük. Ve ortaya hüzün çıktı! Evet insanoğlunun yalnızhğı idi anlatılanlar. O iki dakikalık karanlıkta hissedılenler. Kimi, "Ömrümde bir tek kez göreceğim doğal tiyatro bu" derken, çoğu izleyici de "Otağanüstü" sözünü tekrarlarruşlar bantlara.. Eski çağlarda teneke çalarak, havaya ateş ederek Şaman gelenekleriyle tepkilerini gösteren insanlan düşledim o an, aniden Menopteros Anıtı'nda. Horozlann ötmeye başladığı, ayçiçeklerinin şaşkına uğrayıp ters yönde döndüğü, tavuklann yumurtlayıp, kuşlann şaşkına döndüğü evrenin bu büyük olayını yine Anadolulu bilge Miletli Thaks ilk kez Isa'dan önce 585'te saptamıştı ya, hiç olmazsa bununla bile övünebilir, reklamımızı olağanüstü yapabilirdik. Ancak kendi reklamımızı yapmayı beceremiyoruz. Anadolu da, o yüzden hep haksızlığa uğramış ya zaten. Ve ülkemiz Güneş tutulmasını en iyi izleyen ülke olarak adını yine duyurdu. Buna da şükür. Yağmurlu bulutlu gökyüzüne bakıp da Türkiye'ye gitmediklerine pişman olan olana ıdi aynca. tnsanlar doğal bir tıyatroyu seyrettiler. Güneş'le köşe kapmacada yaşanan fınali gördük. Neredeyse bütün bir yaz boyunca Güneş'i seyrek gören Münihlilerin Güneş tutulmasına büyük ilgi göstermeleri doğaldı ve dünyanın turisti aktı kente. Ancak, Güneş bulutlarla saklambaç oynayıp oynayıp o son iki dakikada yapacağını yaptı ve Münihlilere yüzünü göstermedi. Kartondan gözlüklerle gökyüzüne bakan binlerce insanın görünümünü herhalde ömrüm boyunca unutamam. Ve Monopteros Tapınağı'nda Afrika davulculannın o tutulma sırasındaki müziklerini... Aynca yine o iki dakika içinde yerel radyolarda ise Pûık Floyd çalıyordu... Geride yüzlerce boş bira ve şarap şişesinin bırakıldığı Güneş'in gösterisinden sonra insanın evrende hiç de önemli olmadığı üstüne nutuk atan ve sonra kafayı bulup banklarda sızan 'penner'leri kendi halinde bırakıp Marienplatz'a doğru yollandım. tnce ince yağmur altmda 'Vivaldi' çalan yoksul bir sokak kemancısının kutusuna bozukluklan aüp düşlerimde Ege güneşi ile insansız sokaklara daldım tekrar... Evet, unutulmaz anılannı(!) ilerde torunlanna ballandıra ballandıra anlatacak yaşlı kuşaklar için harika denecek bir doğal tiyatro yaşandı ve bitti. Eğer bu doğa olayı gösterisini şu ya da bu nedenle kaçırdıysanız, hiç üzülmeyin, zira önünüzde daha çok zaman var... Almanya için gelecek tutulma 2081 yılında olacakmış. Daha da acele ediyorsanız 2006'da bir gösteri daha var güneş ülkesi Türkiye'de. Sakın kaçırmayın. Ben karton gözlüğumü şimdıden sakladım bile... 1 " Vardır bunda bir hayır Osmanlı döneminin Tophane müşirlerinden Zeki Paşa ne yaparmış biliyor musunuz? Saltanatı sırasında kurduğu ihbarcılar ağıyla kimin ne yaptığını anında öğrenen Abdülhamid'in ajanlanna fırsat bırakmadan kendısıyle ılgili bilgileri yine kendisi verirmiş padişaha. Thbar konusu olacak ne faaliyeti varsa, oturur yazıya döker, bir yere gitmesi gerektiği zaman da gidip gitmemesi konusunda Abdülhamid'in iznıni beklermiş. • Korku toplumunda herkesin birbirinin hafıyesi olmasından daha doğal ne olabilir? Zeki Paşa'nınki biraz fazla kaçmış gerçi. Sen kalk, kendi kendini Abdülhamid'e jurnalle. Paşa Hazretleri, tahmin ediyorum ki "Ben her işüni kendim yapanm" diyenlerden değıldı herhalde. Sistem öyle bir sistem ki, adamı hem herkesin hem de kendisinin jumalcisi yapıverir. Buna benzer birkaç örnek daha bildiğim için belki de bu yüzden Osmanh'da da, günümüz Türkiyesi'nde de en az çalışan memurlann sansür ya da istihbarat görevlileri olduğuna inanmışımdır. Herhangi bir sansür görevlisinin, artık eline denetlemek amacıyla kitap, gazete bile almadığını. bu durumun dünümüzden günümüze kadar hep aynı olduğunu da düşünürüm, ne yalan söyleyeyim. Gazeteyi yayımlayan, kitabı basan, ihbar edilmeyi beklemeden otosansür uyguluyorsa, adı geçen memurlara niyeiş düşsünki? Vedat Türkali'nin Londra'da, on yıl emek vererek yazdığı son romanı 'Güven'in başına gelenler bu inancımı iyice pekiştirdi. Epsilon Yayınevi, içeriğinden örürübaşının belaya gireceğinden çekindiği için olsa gerek Güven'i basmaktan vazgeçti. Bu yüzden de basılması durumunda belki de hiçbir yasal soruşturmaya uğramayacak bir eser. devletin resmi sansür görevlisine gerek duyulmadan sansürlenmiş oldu. Vedat Türkali, korkutulmuş, sindirilmiş bir toplumda yayınevlerini kitap basmaktan korkar hale getiren sistem suçludur, diyerek Epsilon'a fazla yüklenmese de biz biliyoruz ki, sekseni devirmiş eskimeyen tüfek bir yazann kitabında neler olabileceğini tahmin edemeyen yayınevi. hatalıdır. Epsilon, ' romanının Türkiye sosyalist hareketinin bir dönemine ışık tuttuğunu, belge ve bilgiye dayalı birçok olayı gün yüzüne ç ıkarthğmı, daha kitabı yazma aşamasındayken ; defalarca açıklayan Türkali'nin neler yazabileceğini tahmin etmeli; yazara, hiç ; değilse kitabı basabilecek cesur bir yayınevi • bulma konusunda fırsat bırakmalıydı. Vedat Ağabeyi herhalde biraz morali LONDRA MUSTAFA ERDEMOL bozulmuş görürüm sanıyordum, yanılmışım. Tabii ki üzülmüştü, ama gülüyordu bir yandan da. Bekir Yıkfaz'dan duyduğu bir fikrayı anlattı. Adamm biri Urfa'da lokantada, çorbasının içine düşmüş sineği garsona gösterince şu yanıtı almış: "Vardır bunda bir heyır! Ne gmysan gurban?" Yıllar önce Londra'da Dünyanın En Kötü Tahminleri adını taşıyan bir kitap satın almıştım. O yıllar yaşadığım işgal evini çeşitli milliyetlerden arkadaşlarla paylaşıyordum. Biz, yani çeşitli milliyetlerden bir sürü aptal, nasıl becerdiysek bir gün, hem de güpegündüz koca ev'de yangın çıkardık. Yanan çok sayıda kitabım arasında bu kitap da vardı. Neler derlenmişti bir bilseniz. Erken kararlar veren bir yayınevinin neler kaybedebileceğini gösterebilir bir örnek sunayım size bu kitaptan. Tanmrruş bir yayınevinin yetkilileri, basılması amacıyla kendilerine sunulan bir kitabı, "Burada yanlanlarm çok ilgi çekeceğini sanmıyoruz" diyerek geri çevirirler. Oysa söz konusu kitap, baskı rekorlan kıran ünlü Çakal romanıdır. Bir yayınevinin, bastığı kitap yüzünden kapatılma ya da altından kaikılamayacak para cezasına mahkûm edilme korkusu duyması anlaşılabilir bir durum. Epsilon Yayınevi böyle bir korkuyu duyduğu için pek de suçlanamaz. Bu kitabı, bu dergiyi basarsam beni cezalandınrlar korkusunu yayımcıya yaşatanlardır bu işte suçlu olanlar. lstiklal Mahkemeleri'nde gerici faaliyetlerinden ötürü yargılanıp beraat eden Tahir'ul Mevlevi, karar sonrası günlerde ziyaretine gittiği mahkeme başkanına, çıkarmakta olduğu Mahfil dergisinin hükümetçe nasıl görüldüğünü sorar. Eğer içeriği hükümeti rahatsız ediyorsa dergiyi kapatabileceğini söyler. Mahkeme başkanının yanıtı şudur: "Çıkan nüshalannı tetkik ediyoruz. Münderecatmda münasebetsiz bir şey görseydik biz ta'til ederdik." Geçmişinde Zeki Paşalar. Tahir'ul Mevleviler olan bir ülkenin günümüzdeki yayıncısından ne bekleyebiliriz ki? CÎYflf îpifi on7A1flK1 AMığı sürpriz kararla kortlardaki akrif spor yaşamını VJttlJ 1^,111 gU4,J/UŞl no ktalayan efsane tenisçi Alman Steffi Graf, hayVanlarmı üzerken. bu karara hiç şüphesiz en çok üzülenler rakipleri oldu. Alman raketin en büyük rakibi olarak kabul edilen Martina Hingis, GraFuı bir efsane olduğunu ve öyle de kalacağını vurgularkeo, Birleşik Amerikah Lindsay Davenport da GraTuı tenisi en üst seviyede iken bırakabilmesinin çok gûzel birşe> olduğunu ancak yine de GraTı özteyeceğini beürtti (REUTERS) Kanada'yla ABD'nin 'hamilelik' sorunu T0R0NT0 ENGtV AŞKIN Toplumbilimin ve ekonomi- poîitiğin seçkin bilimcileri Marx ve Engelse göre, emeğin felsefi tanımı olan diyalektik ve tarihsel maddecilik, toplumculuğun da teorik dayanağıdır. Hem doğayı. toplumu ve düşünceyi hem de bunlar arasındaki bağlan felsefı konumda anlayabilmek için, değişken felsefe disiplinlerinin maddeci tarih anlayışını, estetik olgusunu, bilgi teorisini, etik kökenini, diyalektiğin ve tarihsel maddeciliğin yordamıyla irdelemek gerekir. Toplumla ilgili olan tüm bilim dallannın metodolojik kaynağı olan bu teori. tarihsel fenomenlerin ve süreçlerin gelişim yasalannın iç yapısma ışık tutar. En öz tanunıyla dogmayı akhn önünde hesap vermeye çağınr. Somut koşullan, değişkenlik olayını, yenileşme gerçeğini reddeden, metafizikçi safsatayla bağlamlı dinciliğin özü olan dogma. diyalektik ve tarihsel maddecilik teorisi karşısında tutunamaz. Insan bilincine akıldan başka hiçbir yol gösterici olamayacağını kanıtlamış olan Efesli felsefe adamı Heraklitus, varolan tek gerçegin "sürekli değişkenlik olduğunu" söylemiştir insanlık tarihine. Ne zaman söylemiştir?.. Ta tsa'nın doğumundan 500 yıl önce. "Her şeyin sürekli bir akış içinde olduğunu" vurgulayan bu kadim bilimci şöyle devam eder: "Bir ırmağa ikinci kez girdiğiniz zaman, bedeninizi yalayıp giden su, başka sudur. Çocuk genç olur, genç yaşlanır; yaşam, yerini ölüme bu-alar." Cumhuriyet yazan Deniz Kavukçuoğhı'nun güzelce eklediği gibi. "Evren, bitimsiz bir değişme süreci içindedir; böyle geuniş böyle gtanez".. Bu yadsmmaz gerçekleri, teknoloji ve bilim üretemeyen Doğulu dogmaya nasıl anlatacağız peki? Türkiyeli Türklerin ana kucağında başlayan dinci damıtım, donatımsız beyinlere aktardığı kör inançla, belirgın odaklann komplolanna uyumlu bir sömürüyü sergiler. Bu yaşamın. sadece bir lokma ve hırkayla koşullanmasını öngören o dogma, uzaysal uzaklıklardaki bir bitimsiz cümbüşün. gılmanlann, hurilerin vaadini tekrarlayıp duran bir düşsellik ideolojisiyle tüm yığınlan cennete inanmaya çağınr. Laik cumhuriyetin kuruculanndan biri olan Diyanet Işleri'nin Kanada'ya yolladığı din görevlisi Dr. Süleyman Koyuncu. Toronto'da yayımlanan dinci bir dergide bakın ne diyor: "Dinlerin hepsinde doğru yolu gösterme, nur ve doğruluk vardır. Dinlerin doğru yolu gösterme özellikleri kâfî gelmemeye başladığı için, Cenab-ı Hak, \eni dlnler - yani Islamı- göndernüştir. Dinlerin sevijelerinL eğjtim sistemine benzetirsek, diğer dinler -herhalde Hıristiyanhk, Musevi dini ve diğerleri- anaokulundan ortaokula olan seviyelere hhap etnüş. İslam ise lisenin sonu-üniversitenin başlangKi aşamasına gönderilnuştir. Kâfiıier bile İslanun rahmetinden istifade etmişlerdir. Dünya şevkinin geçici olduğunu anlamaya başlayan Amerika ve AvTupa, sonsuz cennet hayauna. hak dinini bularak -Müslüman olarak demek istivor- ulaşacakiar, şayet başlanna daha önce bir layamet kopmazsa, tsveç, Norveç, Finlandiya, tngiltere ve Amerika. hak dinine erişeceklerdir. İslam ulemasının görüşüne göre, Avrupa ve Amerika tslamiyete hamDedir." İyi hoş ama, ya Batılılar kürtajı seçerlerse ne olacak? lslama hamile olduğu öne sürülen Amerika, Kanada ve Avrupa'nın eninde sonunda fslama rransfer olacağı inancında olan, Dr. sıfatlı laik cumhuriyet memuru, içler acısı bir konumu kanıtlamıyor mu? 2000 yılının eşiğine yaklaşırken, teoloji öğrenimini doktora katında hatmetmiş bir kişinin, dayatmacı bir ısrarla, sizin dindc hiç iş yok diye ahkâm kesmesine Müslüman olmayanlar, yani gâvurlar ne diyecekler acaba? Diyanet tşleri'nin din görevlisi ve 1 ' devlet memuru Dr. Koyuncu'nun "Bizden gerisi kâfirdir" diye vurguladığı yaygın saplantı, karşı kesimde yer alanlan herhalde pek hoşnut etmez. Nitekim. ekonomi, sosyoloji ve siyasal bilimler dallannda diplomalan da olan tanıdık bir Protestan papazı. Dr. Koyuncu'nun "Bizûn dinden Kisi yok" inancını öğrendikten sonra şu önemli bilgıyı verdı: "Huistiyanhğın en tutucu mezhebi olan Katolikler. Müslümanlan hep kâfir diye anarlanh. YüzyıDardu- süren bu yaıüış tutumu, bir fetvayla şündiki Papa John Paul değiştirmiş bulunuyoıf Atalanmız ne doğru söylemiş: "Etme komşuna. gelir başuıa"'. Öbür dünyanın cehennem kesiminde oturduğunu sandığımız Aziz Nesin'in. Dr. Koyuncu'nun "hamilelik teorisini" duymasını çok isterdik. Tatilcileıin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurlar... Ağapani sJöığmsc dene gdtMusünü çekemed* Getm gönm. C lub Orient, Antik Çağın adalet, sağlık ve barış için buluşma merkezi olan Ören'de denize "sıfır", binbir yıldızlı bir tatil köyüdür. Homeros'un doğum yeri "Işıklar Sahilrnde, Dünyanın atmosferinde oksijen oranı en yüksek iki noktasından biri olan Edremit Körfezi'nde, Zeytin Rivierası'ndadır Club Orient'te, Ege stilinde yapılmış 62 dubleks yapının her daıresi 2- 4 veya 4-6 kişilik aileler için tasarlanmış, içlerınde duş/WC ve telefon olan. odalardan oluşur. Tüm kapılar dev bir botanık bahçesıne açılır. Bahçe biter, incecik kumlu plaf başlar. Özürlüler ve engelliler için tumüyle düzayak, vejeteryanlar ve diabetikler için sorunsuz tatil. Günluk doktor viziti. Ofibfi YP, 11.000.000 TL, 0-12 yfâcnüiz, (3.H-S-S. ktşBer, 5.500.000 71 Club Orient Holiday Resort, Ören-Burhaniye Tel: 0.266.416 34 45 - 416 53 54 • Fax: 0.266İ416 40 26 AütJkCagn Kotnrettus» Ören'de nt alan ClrtOriet uluslararatı santcılanı. BünûmOzitid BııUmMlteriBzmr. www.club-orient.com ARAS HOTEL MORDOĞAN Bol oksijeni, iyot kokusu, sıfir nem oranı ile sizi saglığa davet ediyoruz. Bodnım tipi Gulet'imizle eşsiz Mordoğan gün batımlannı yakalayın Haftalık konaklarnalarda bir günlük ücretsiz koy ve mehtap gezisi YURTİÇİ VE YÜRTDIŞI TATÎL SEÇENEKLERÎ Emsalsiz yatımızla otetimıze gelıp 2 gece 3 gün konaklayın ve tekrar yabmız ile geri dönün. Kişi başı: 25.000.000.- TL yanm partsıyoh Havuz başında, havai fişek göstenlerinı ızlerken, Akdeniz ezgilerini sevdiklerinizle paylaşın. Türk Evi'nde, fasıl nagmeleriyle doyumajz eğlencenin tadına ulaşın. Kişi başı Günlük konaklama: 10.000.000.- TL yanm pansiyon Izmir'e 80 km, tamamı deniz manzaralı odalarda, telefon, minibar, TV (uydu), acak-soğuk klima, jakuzi, sauna, su üstü ve sualtı aktiviteleri... ARAS TOUR Tel: 0 232 446 41 41 Faks: 0 232 446 79 91 ARAS OTEL Tel: 0 232 737 52 00 Faks: 0 232 737 70 73 Tatil süresince Cumhuriyet okurlanna gazetesi ücretsiz. T.C. UZUNKÖPRÜSULHHUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1998'844 Uzunköprü B. Şehsuvarbey Mahallesı cüt 001/03 sa>fa: 55 hane: 356'da kayıtlı Mes- tan kızı 1929 d.lu Nermin Untaş'm vasiyetnamesi mirasçılanna açılıp okunacağından adresleri tespit edilemeyen Sıdıka Arpacı. Nıyazi Sargm ve Naciye Gökmen'in 10.9.1999 tarihli duruşmada hazır bulunmatan veya bir vekille kendilerini temsil ettir- meleri aksi halde vasiyetnamenin mirasçılanna açılıp okunmuş sayılmasına karar veri- leceğı ilanen tebliğ olunur. Basın: 38891 BAKIRKÖY1. İCRA TETKtK MERCÜ HÂKtMLİĞt'NDEN 1998/547-1999/574 Davacı Niyazi Aydoğan vekili tarafından, davalılar Maliye Bakanlığı, Istanbul Def- terdarlığı, Turan Çevik. Zafer Yılmaz, Sabri Özel aleyhine açılan 6183 sayılı yasa gere- ğince ihale feshı davasında: Davanuı yasal süresinde açılmadığından red edildiği (26.5.1999 tarihinde). Şikâyet- çiler Refık Aydoğan-/Niyazi Aydoğan vekili Av. A. Tansel Parlakgöz tarafından 29.7.1999 tarihinde temyiz edilmiştir. Iş bu hüküm özeti ilan tarihinden itibaren 10 gün içinde davalılardan Turan Çevik'in temyiz etmesi veya temyize cevap verilmesi ilanen tebhğ olunur. 30.7.1999 Basın: 38937 G AYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA tLANI BAKIRKÖY BİRİNCİ tCRA DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Satılmasına karar verilen gayrimenkulün: Tapu kaydr Bakırköy K.artaltepe Mahalle- si E: Incirli Y: Küçükbağlar ve Terakki-Bağlarbaşı Incirli yolu mevkiınde kain 25 paf- ta, 936 ada, 544 parsel sayılı 813 m2 miktarlı kargir apartmanın 49/813 arsa paylı 1. kat 7 No'lu meskenin tamamıdır. Halihazır durumu: Daire Bakırköy Kartaltepe Mahallesi Incirli yolu mevkii Yunus Nadi Sokak 22 numaralı Ömür Apartmanı'nın 7 No'lu daire- sidir. Bodmm-zemin ve 4 katlı betonarme binantn 1. katında yer almaktadır. Girişte hol ûzerinde mutfak, 3 yatak odası, banyo WC'den ibarettir. 1 odası balkonludur. Dogalgaz- la ısınmaktadır. Taüribi brüt alanı 85 m2"dır. lmar durumu: Kartaltepe Mahallesi 544 parsel 12.8.1971 onanlı 1/100 ölçekli Kartaltepe mevzii lmar planında aynk nizam tak: 0.25 H: 15.50 m. irtifalı iskân alanmda kalmaktadır. Kıymeti: Bilirkışı tarafından 15.000.000.000.- TL (onbeşmilyar) kıymet takdiri yapılmıştır. Sabşşarflan: 1- Satış, 20^9/1999 günü saat 14.30'den 14.50'ye kadar Bakırköy Birin- ci lcra Dairesi'nde açık artırma suretiyle yapılacak. Bu artırmada tahmin edilen kıyme- tin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflan- nı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın taah- hüdü baki kalmak şartıyla 30/9/1999 günü aynı saat ve yerde de ikinci artırmaya çıka- nlacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın ta- ahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edılecektir. Şu kadar kı; artırma bedelinin, malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış ısteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı gecmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satş talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış, peşin para iledir. alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehıl verilebilir. Kat- ma değer vergisi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler sa- tış bedelinden ödenir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla dığer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialanm, dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sıcili ile sabıt olmadıkça pay- laşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- îhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yahrmamak suretiyle ihalenin feshine se- bep olan tüm alıcılar ve kefılleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki fark- tan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. thale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil oluna- cak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup mas- rafi verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Sanşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayıla- caklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1998' 1009 sayılı dosya numarasıyla müdürlü- ğümüze başvurmalan ilan olunur. 4'8/1999 (*) Ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 38711
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle