Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 1999 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
CIA 'nın eski başkanı Oramiral Stansfleld Turner, globalleşme ve dünyanın silahlanmadaki çılgınhğını irdeliyor
'Nükleer silahlar büyük tehlike'
Globalleşme
ve mikro
milliyetçilik
- Türkiye'nin kaygısı böylebir devletin
Türkiye toprakianndan bir kısmını da
içine alması tehlikesL.
- Bence Türkiye böyle kaygüara kesinlikle
kapılmamalı. Bakın, Amenkan halkının
çoğunluğu Kürtlerin nerede yaşadıklannı
bile bilmiyor. Belki Başkan ve Dışişleri
Bakanı Kürtlerle ilgili olabilirler. Ama
Amerikahlann geri yanı bu konuyla ilgili
değil.
- Bir de globalleşmeyle birlikte mikro
milliyetçilik akımlart da hızlandu Her
bölgede etnik gruplar küçük devletlerini
oluşturuyorlar. Bu durumu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Şu anda dünyada 195 ülke varsa bu
akımlar devam ederse 395 ülke olacak.
- Peki, böyle ufak tefek ülkelerin
oluşmasından dünyaya ne yarar gelebilir?
- Hiçbir yarar gelmez. Bu tür hareketler
daha fazla cesaretlendirilirse hiç ekonomik
olmayan zayıf oluşumlar ortaya çıkar.
Öte yandan ulus devlet de çokuluslu
şirketler, çokuluslu sermayenin etkisi
altmda. Örneğin Amerikan Ford
şirketinden rrii, yoksa çokuluslu Ford
şirketinden mi söz ediyoruz? Bakın, ulus
devlet artık globalleşen bu dünyada eski
etkisini koruyamadığı için belki etnik
gruplara daha fazla özerklik vermek
gerekecektir. Şu anda hiç kimse bu sorunu
çözebilmiş değil. Çünkü dünya bu
gelişmelere hazırlıksız yakalandı.
- Bosna ve Kosova savaşlanndan sonra
Balkanlar'daki geniş çapiı bir savaş
tehlikesine karşı yeni bir Balkan PakU
kavrammdan söz ediliyor. Bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
- Bunu düşünmemiştim. Ama Batı
Avrupa'nın büyük etkisi altındaki böyle bir
pakt bizirn pek de isteyebüecegimiz bir
kavTam değil. Zaten bizim ve Batı
Avrupalılann askeri gücü bölgede uzun
süre kalacak. Öyle görünüyor kı Balkanlar
etnik gruplara bölünecek. Bölünme daha
bitmedi. Arnavutlar Kosova'yı,
Makedonya'yı, harta Karadağ'ı
isteyeceklerdir. lddialan da bütün bu
bölgelerde Arnav ut varlığı oluşudur. Tıpkı
Ortadoğu'da Kürtlerin çeşitli ülkelere
dağılmış ohnalan gibi...
Siz Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti görmek
istemiyorsunuz. Çünkü Iranlı ve Türkiyeli
Kürtler bu devlete katılabilirler.
'ABD iran'a
objektif
yaklaşamaz'
- Gelecek yıllarda dahagüçlü ve daha
büyük nüfuslu bir İran 'ın ortaya çıkması
olasılığım nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Yine uzun vadeli bir soruna parmak
bastınız. Bütün fslam dûnyasına ne
olacak? İran böyle mi kalacak. yoksa
dünya toplumlan arasında daha kabul
' edilebılir niteliğe mi sahip olacak? Başka
ülkeleri, kendi şeriatçı etkisi altına almaya
çahşmaya devam mı edecek? Ben,
zamanla bu şeriatçı dayatmalann hız
kaybedeceğini düşünüyorum. Şeriatçı
ilkelere bağlı kalip aynı zamanda çağdaş,
Batılı anlamda bir dünyada yaşamaya
çahşmak çok zordur. Globalleşmeyle
birlikte o dünyayla temastan kaçamazsmız.
Ben Batılı anlamda çağdaş bir dünyanın en
mükemmel dünya olduğunu kesinlikle
savunmuyorum. Ama şu anda böyle bir
dünyada yaşıyoruz. Batılı ekonomik
kurallara uymak zorundasınız. yoksa
kendinıze global pazarda yer
bulamazsınız. Bu koşullar altında iran o
dayatmacılığında devam edemez. Biz,
franla. kendi yolunda yürümeye devam
etmenin de bir bedeli olduğunu, ona
yaptınmlar uygulayarak göstermeye
çalışıyoruz. tran bugün için bizim
kafamızda büyük bir soru işareti. ABD'de
benim gibi insanlar tran'la yakından
ilgileniyorlar. Bildiğiniz gibi ben 1979-81
arası tran'daki Amerikalı rehineler krizjni
yakından izlemiştim. 444 gün boyunca o
sorunu çözmeye uğraşüğım ve çok acı
çektiğim için İran'a yansız bir gözle
bakmam mümkün değil.
- Siz o dönem Amerikan Merkezi
Haberalma Örgütü (CIA) Başkant'ydınız,
değil mi?
- Evet. O anılan kafamdan silip atmam
mümkün değil. Benim gibi düşünen pek
çok Amerikalı var. O nedenle de bugün
İran'a objektif yaklaşmamız çok zor.
LE YLA TA VŞANOĞL U Kuzey Italya da, Como Gölü ne bakan Bellagio kasabasındaki 16. yüzyıldan kalma Villa Serbellino'da,göl kıyısında otunıyonız.
Karşımda bir zamanlar Napoli'dekiGüney Avrupa Müttefık Kuvveîler Komulanhğı ile '70 liyılların sonu ve '80 'liyıllann başında ABD Merkezi Haberalma
Örgütü (CIA) Başkanlığı yapmış olan emekli Amiral Stansfıeld Turner var. Uluslararası bir toplantı için geldiğimiz Vılla Serbellino'da,dünyada bir ufiık turu
yapıyoruz. ABD'nin bugün dünyadaki etkinliğini, globalleşmenin olası sonuçlanm, NATO'nunyenialan dışı kavramında Türkiye'ninyerinikonuşuyoruz. tkisöz
arasında bize Washington daki torununu
nasıl özlediğini, ona oyuncak otomobiller
aldığını anlatıyor. Sonra yeniden ciddi,
dünya işlerine dönüyor. Bize, kendi teorisi
olan, ABD ile Rusya 'nın elindeki nükleer
savaş başlıklarının nasü hızla
azaltılabileceğinin yöntemlerini anlatıyor.
ABD 'nin kesinlikle Kuzey Irak 'ta bir Kürt
devleti istemediğini, bunun ABD 'nin
çıkarlarına ters düseceğini söylüyor.
İran 'ın günün birinde şeriattan vazgeçip
çağdaş dünyaya ayak uyduracapnı tahmin
ediyor ve kendi CIA Başkanlığı döneminde
İran'dayaşadığı Amerikalı rehineler
krizinin kendisinde nasıl derin izler
bıraktığını anlatıyor.
PORTRE / ORAMİRAL STANSFIELD TURNER
OğreniminiAmherst Koleji, ABD Deniz KuvveÜeriAkademisi ve Oxford
Üniversüesi'naeyapti. ABD Deniz Kuvvederi'nde, esas olarak destroyerlerde
görev aldu Vietnam Savaşı 'nda güdümlü birfiize kruvazörünün komutanuğında
bulundu; Deniz KuvveÜeri Bakanı'nın yardımcısı oldu. 1975'Napoli'deki Güney
Avrupa Müttefık Kuvveûer Komutanhğı 'na atandı. 1977'de dönemin ABD
Başkanı Jimmy Carter tarafindan ABD Merkezi Haberalma Örgütü (CIA)
Başkanlığı 'na getirildi. 1979 üe 1981 arasında İran devriminden sonra İran 'da
yaşanan Amerikalı rehineler krizini çözmek için çok uğraştu 1981 'de CIA
Başkanlığı 'ndan ayrüarak Yale Vniversüesi ve ABD Askeri Akademisi'nde ders
vermeye basladı Şimdiki halde Maryland Üniversüesi Kamu Yönetimi Fakültesi
öğretim üyelerinden. "Gizlilik ve Demokrasi", "Terorizm ve Demokrasi",
"NükleerDeviKafeslemek" ve "Devleri Kafeslemek: Nükleer, Kimyasalve
Biyolojik Silahlar İçin UygulanabUir Bir Plan " adlı küaplanyazdu
-Sizin nükleer silahlarla ilgili yazdığınız bir kitap var. O
kitapta sizin nükleer silahların dünyada azaltılmasıyla
ilgili ilginç teorinizyer alıyor. Bu teorinizi anlatır mısınız?
- Bugün ABD ve Rusya'nın elinde çok fazla nükleer silah
var. Bu da beni çok kaygılandınyor. Soğuk Savaş
döneminde biz çok fazla nükleer silah sahibi olduk, çünkü
Ruslardan sayıca daha fazla silahımız olması gerektiğini
düşünüyorduk. Bu silahlanma yanşı da astronomik sayılara
ulaştı.
Soğuk Savaş'ın bitiminden bu yana iki taraf da eldeki
nükleer silahlann sayısını yan yanya azalttı. Bu da çok iyi
bir gelişme. Ama şu anda elde kalanlar bile çok fazla. Bu
da pek çok sorun yaratıyor.
Rusya bugün o kadar yoksullaştı ki bu silahlanna gereğince
bakacak durumda değil. Bu da bir nükleer kaza ya da hata
riskini doğuruyor.
Ikinci olarak, ABD ve Rusya? geniş çaplı nükleer
cephaneliklerini olduğu gibi koruduklan sürece bir üçüncü
ya da dördüncü ülkenin nükleer silaha sahip olma eğilimine
mantıklı biçimde karşı çıkamazsınız.
- Bu üçüncü, dördüncü ülkeler hangileri olabilir?
- Irak gibi, İran gibi... Bu da bizim nükleer silahlann
sayılannın azaltılması çabalanmızı engelliyor. O nedenle,
ABD'nin de Rusya'nın da ellerindeki nükleer silahlan
bugünkünden daha hızlı bir biçimde azaltmalan gerekiyor.
Bizim çok önemli bir yol aldığımız söyleniyor. Evet,
nükleer silahlan bir antlaşma sistemi içinde azalttık.
- Evet, bu nükleer silahlan karşüıklı olarak azaltma
antlaşması 1970'li yıllarda
imzalanmamış mıydı?
• Evet. Bu antlaşmalar sürdü.
Ama nükleer silahlann gerçek
sayılannın azaldığını 1980'li
yıllann sonunda gördük.
Çünkü antlaşmalar önce bu
silahlann üretimlerini
sınırlıyor, sonra da sayıca
azaltılmalannı öngörüyor. Ne
yazık ki antlaşmalar çok
yavaş sonuç veriyor. Çünkü
her antlaşmayla ilgili pazarlık
yapmamız gerekiyor. Ondan
sonra Duma ve ABD
Senatosu bunlan onaylamak
zorunda. Bu da zaman alıyor.
Sonra bu antlaşmalan
yürürlüğe sokuyorsunuz.
Nükleer silahlann
azaltılmasını öngören son
antlaşma altı yıl önce bitirildi.
Ama ne Duma ne de ABD
Senatosu tarafindan
onaylandı.
- Neden?
- Bu iş biraz kanşık. Önce bizim Senato antlaşmayı
onayladı. Ama sonradan Ruslar antlaşmanın bazı yerlerinin
değiştirilmesini istediler. Senato da buna uydu. Ama bu
değişiklik antlaşmanın bitirilme tarihini 2000'den 2007'ye
çekti. O nedenle bizim Senato'nun bu değişikliği
onaylaması gerekiyor.
Bu antlaşma onaylanırsa ABD, elindeki nükleer başlıklann
sayısını 2007'ye kadar 10 bine düşürecek. Ama antlaşmaya
göre her iki tarafın elinde 3.5OO'er nükleer başlık kalması
lazım. Antlaşmaya göre rezervde belli bir sayda da nükleer
başlık bulundurabiliyorsunuz. Aynca 3000 taktik nükleer
başlığı da elinizde tutabiliyorsunuz. Hepsini topladığınızda
yine elinizde 10 bin nükleer başlık kalıyor.
- Sanki bu, nükleer başlıklart azaltma değil, sayıca
arttırma gibi bir durum...
- Onun gibi bir şey. Şimdi Pakistan ve Hindistan da
ellerindeki nükleer silahlann sayılannı arttınyor. Bizim bu
davranışımız başkalanna da bu işi yapmalan için açık kapı
bırakıyor.
Asya'da nükleer korku
- Peki, Hindistan 'la Pakistan 'ın elinde kaç nükleer silah
var?
- Tam olarak bilmiyonız. Ama 20-30 kadar olduğunu
sanıyoruz. Belki Hindıstan'm elinde biraz daha fazla vardır.
Ama sayılar önemli değil. Pakistan'la Hindistan arasında
bir nükleer savaş çıkarsa o bölge büyük tehlike altında
kahr.
Bakın, birileri nükleer silah kullanmaya başladıklan zaman
her türlü diplomatik ilişki değişir. Çünkü, bir sabah vakti
insanlar başlanna bir nükleer bomba atılması korkusu
içinde yaşarlar. Oysa dünyada 54 yıldır nükleer silah
kullanılmıyor.
Ben, ABD ve Rusya'nın çok hızlı bir biçimde nükleer
silahlannın sayılannı azaltmanın yollannı bulmalan
gerektiğine inanıyorum. Bu da bir antlaşmayla olmaz.
Demin de dediğim gibi antlaşmalan hayata geçirmek çok
uzun zaman alıyor
1991 'de George Bush'un başkanlığı döneminde Avrupa,
Asya ve öbür bölgelerde ne kadar taktik nükleer başlık
varsa hepsi ABD'ye geri getirildi. Dokuz gün içinde o
zamanki Sovyet Cumhurbaşkanı Gorbaçov da benzer bir
hareket yaptı. Bu karşılıklı geri çekme hiçbir antlaşmaya
dayanmıyordu. Hiç kimse de bırbirinı denetlemedi. Sadece
derhal harekete geçtiler.
Bizim bugün büyük silahlar için aynı karan almamız lazım.
ABD'nin, büyük nükleer başlıklan alıp. örneğin 600 km.
öteye götürmesı lazım. Ruslar bu silahlann alınıp gereğince
depolandıklannı denetleyebilirler. Ruslann aynı sayıda
silahlan çektiklerini görürüz. Özetlemek gerekırse nükleer
başlıklan, füzelerden ayınp çok uzağa götürmek lazım.
Bunun hiç riski de yok. Günün birinde ihtiyaç duyarsanız
gidip alabilirsiniz. tkinci olarak, bu işlemin denetlenmesi
için aynntıh kurallara da gerek yok. Sadece başlıklan
sayacaksınız, o kadar. Üçüncü olarak da hem kaza riskini
azaltıyorsunuz, hem de dünyaya bu nükleer silahlardan
gerçekten kurtulmak istediğinizi gösteriyorsunuz. O zaman
da Irak'a ya da iran'a. "Sakın bu silahlardan abn&yın" diye
göğsünüzü gere gere uyanda bulunabilirsiniz.
Gerçekten bu silahlannızın sayısını bınin altına çekmeyi
başarabilirseniz, nükleer silaha sahip bütün dünya
ülkelerini aynı şeyi yapmaya çağırabilirsiniz. Böylece de
dünya çok daha güvenli bir hale gelir.
Kontrol edilebilir
- Diyelim ki taraflardan birisi anlaşmaya uymadu Bunun
yaptınmı ne olacak?
- O zaman hemen geri çektiğimiz silahlannızı yerlerine
yerleştirirsiniz. Bakm, nükleer silahlann icat edilmemiş
olduğunu farz edemezsiniz. Çünkü bunlar icat edildi. Ama
bunlan kontrol edebilirsiniz.
- Çin 'in nükleer başlığı var mı?
- Tabii. Hesabımıza göre Çin'in 400 ya da 500 kadar
nükleer başlığı var.
Türkiye penceremiz
- Bu durum ABD 'yi kaygılandınyor mu?
- Evet. 20-30 kadar nükleer savaş başlıklan ABD'yi
vuracak menzilde. Bunlar karadan fırlatılan füzeler.
Bunlara kıtalararası balistik füzeler (intercontinental
ballistic missiles) diyoruz. Denizaltılan da var. Ama
bunlan kullanmıyorlar.
Çin, pek çok bakımdan bizden daha akıllı davrandı ve 20-
30 kadar fuzenin, bizun yapacağımız bir saldınyı
caydıracağını hesapladı. Tabii ki ABD 20 şehrini
kaybetmek istemez. Bir şehre düşecek tek bir füze yüz
binlerce kişinin ölümüne neden olabilir. Beş kilometre
çapında bir alan tamamıyla yok olabilir.
- İsterseniz NA TO 'nun yeni "alan dışı" kavramına
gelelim. NATO'nun alan dışı kavramında Türkiye'ninyeri
nedir?
-Türkiye, sadece Batı ittifakını değil, 1991 'de Irak'a karşı
harekete geçen Batılı güçlerin yanında yer aldı. O günler
çok kritikti. O dönemde bu bir NATO harekâtı olabilirdi.
Ama biz NATO'dan daha geniş bır ittifak oluşmasını
istedik. Bu ittifakta bazı Arap ülkeleri de vardı.
NATO'nun alan dışı harekâtını Balkanlar'da gördük. NATO
alan dışı harekete geçecekse bu ya Doğu Avrupa'da, ya
Ortadoğu'da. ya Kuzey Afrika'da olacaktır. Çin'e ya da o
kadar uzağa gidecek halleri yok. Ya da ben öyle sanıyorum.
- Peki, ya Kıbns?
- Orada böyle böyle bir harekâta gerek kalmayacağını
umuyoruz. Türkiye, NATO'nun gitmesi olasılığı bulunan
bu bölgelerin coğrafi olarak tam ortasında yer alıyor.
Türkiye, bu kanşıklık bölgelerine açılan pencerimizdir.
- Türk hükümetleri öncekiyıllarda tncirlik Cssü 'nün bir
hava saldınsında kullamlmasına kesinlikle karşı
çıkarlardu Ama Irak'ayapılan bu son hava harekâtlan
Inciriik Üssü 'nün kullamlmasıyla gerçekleştirildiği halde
Ankara hiç sesini çıkarmadu Bunu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Bence Türkiye burada çok cesur davrandı ve Saddam
Hüseyin'i hizaya getirme çabalannda da çok yardımcı oldu.
- Türkiye sizce neden cesur davrandı?
- Çünkü Irak kapı komşunuz. Onunla sonsuza kadar
birlikte yaşamak zorundasınız. O nedenle, gerek
duymadığmız bir düşmanlık yaratmış oluyorsunuz.
Öte yandan bugünkü Irak hükümeti herkes için bir
başağnsı. Hükümetinız de Saddam hükümetini hizaya
getirme çabalanna katılıyor.
- Peki, ABD Saddam 'ın böylesine bir başağnsı olduğunu
bile bile onu neden yerinden oynatmamayı yeğliyor?
- Bir kere bu kolay bir iş değil. Saddam'ın öncelikle iyice
yıpranması lazım. Ondan kurtulmanın yolu bu işi yavaş
yavaş yapmaktır. Büyük bir askeri güçle Irak'a girip onu
alaşağı edemeyiz. Bombardımanın düzenli sürmesi
Saddam üzerindeki baskılanrmzı arttınyor. Bunu da başta
kaldığı sürece bizim baskımızın süreceğıni ona anlatmak
için yapıyoruz.
- tkinci Dünya Savaşı sonrası döneme gelirsek... Acaba
ABD, tkinci Dünya Savaşı 'nın hemen sonrasında bir
sanal düşmana mı ihtiyaç duydu? Daha açık söylemek
gerekırse, Sovyetler Birliği'ni
düşman olarak ABD mi
yarattı?
- Bence Ikinci Dünya
Savaşı'nın hemen bitiminde
yeni bir düşman istemiyorduk.
Sadece dünyadan yan
yalıtılmış durumumuza
dönmek istiyorduk. Yani
tkinci Dünya Savaşı öncesi
döneme... Ama Soğuk Savaş
başlayıp da Sovyetler
Birliği'nin o tutumlanna
dayanamayacağımızı
gördüğümüzde, sanıyorum
onu olduğundan daha da
büyük bir düşman halıne
getirdik.
Ustelik elimizdeki çok büyük
çaptaki askeri yığınağı
sürdürmek zorundaydık.
Sovyetler Birliği'nin o tutumu
bizim kıtamıza geri çekilip
istediğimiz gibi
otomobillerimizi üretmemize
izin vermedi.
Böylece Sovyetler Birliği'ni
olduğundan büyük bir düşman haline getirdiğimiz gibi
başka düşmanlar da yarattık. Örneğin, Sovyet
lmparatorluğu'nun bir parçası haline geleceğinden
çekindiğimiz Kuzey Vietnam, onun ardından Kamboçya
bunlardan ikisi. Ardından Laos, Tayland geliyor.
- Ondan önce Kuzey Kore vardı?
- O biraz daha değişik bir durumdu. Kore Savaşı 'nı onlar
başlattı. Ama Viemam'da durum değişikti. Kuzey Vietnam
bütün Güneydoğu Asya'yı ele geçirmek için harekete
geçmişti. Baştan Kuzey Vietnam'ın Çin'in elinde bir maşa
olduğunu sandık. Bunun jeopolitik izahını da yapamadık.
Çünkü Kuzey VietnamLılar Çinlilerden hiç hoşlanmazlar.
Yüzyıllarca da Çin tehdidi altında yaşamışlar. Orada o
hatayı yaptık ve Kuzey Vietnam'ı olduğundan da büyük bir
düşman haline getirdik.
Irak, İran'a karşı denge unsunı
- Sizce Kuzey Irak 'ta bir Kürt devleti kurulur mu? Hatta
ABD 'nin böyle bir devlet kurulmasından çıkarian olabilir
mi?
- Bana göre ABD'nin Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti
kurulmasmdan hiçbir çıkan yoktur. ABD'de genel görüş,
Irak'ın parçalanmamasını, olduğu gibi kalmasını
sağlamaktır. Yani toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Aksi
halde tran'a karşı bır denge unsuru olmakta çok zayıf kahr.
Kürtlerin de Irak topraklannda kalmalannı istiyoruz.
Çünkü bu Saddam'a karşı da bir denge unsuru olacaktır.
Kürtleri ve Şiileri destekleyerek Saddam'a Irak'ta meydanı
boş bırakmamak lazım. Ya da Saddam'dan sonra kim başa
geçerse... Özetlemek gerekirse Irak'ın, tran'a karşı bir
denge unsuru olabilmesi için belli bir noktaya kadar güçlü
olması gerekiyor.
Öte yandan da Sünnilerin Irak'ta tümüyle egemen olmalan
önlenmelidir. Irak'ın bölünmemesi ve bağımsız bir Kürt
devleti kurulmaması lazım. Saddam'a karşı Kürtleri
desteklememizin nedeni, karşı denge unsuru
olmalanndandır. Kimileri bizim Kürtleri, bağımsızlık
kazandırmak için desteklediğimizi sanıyor. Ama bu bence
yanlış.