Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Tarlhi
korumak
Milas Çevre ve Kültür
Değerlerini Koruma
Vakfı'ndan Nevzat
Çağlar Tüfekçi,
Milas'ta1700'lü
yıllardan kalma
Çöllüoğlu Hanı'nın
ayakta zor
durduğunu, özel
mülkryetteki hanın
avlusunun ahır ve
otopark olarak
kullanıldığını,
turistlerin yine de bu
tarihi yapıya ilgi
gösterdiğini, restore
edilse önemli bir
kültür ve turizm
merkezine
dönüşeceğini, ancak
mal sahiplerinin hanı
satmak için çok
büyük paralar
istediğini söylüyor,
"Bir yandan tarihi
önemi olan yapılann
sahiplerine
kredi ve teşvik
olanaklan
yaratılarak
restore edilmesi
koşulu getirilmeli
aksi durumda
topluma mal olmuş
eski yapılann Kültür
Bakanlığı'nca
kamulaştınlması
sağlanmalıdır. Bu
konuda bir yasa
çıkanlmalıdır. Para
hırsı, ilgisizlik, cahillik
ve ihmal nedeniyle
tarihi ve kültürel
variıklanmızın yok
olmasına daha fazla
seyirci kalmamalıyız"
diyor.
Bektronik posta: somOpostaxumhuriyetcom.tr Tefc 0.212^12 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Hikmet Uluğbay intihara
kafkışmış...
"IMF aşkı. öldürücü bir aşk
oldu!"
ürbanlı öğretmenlere "hastalığı nedeniyle
başını örtmesi uygundur" şeklinde rapor ve-
ren Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Has-
tanesi Başhekim Yardımcısı psikiyatrist Dr.
Mecit Çalışkan, MHP'Iİ Sağlık Bakanı Osman Dur-
muş tarafından görevinden alındı!
Görevinden alınan Dr. Mecit Çalışkan, MHP'Iİ Sağ-
lık Bakanı Osman Durmuş tarafından Istanbul II Sağ-
lık Müdürü yapıldı!
Devlet memurlarınatürban takabilmeleri için sağ-
lık raporu veren sağlık müdürü Dr. Çalışkan'ın ma-
sasında, yakın dostu psikiyatrist Dr. Sefa Saygıh'nın
"inceleme dosyası" bulunuyor...
Bilindiği gibi Vakıf Gureba Hastanesi Psikiyatri
Şefi Dr. Sefa Saygılı hakkında, hastalarını tedavi
amacıyla üfürükçüye gönderdiği iddiasıyla incele-
me başlatılmıştı. İnceleme, Zaman gazetesi tarafın-
dan gölgelenmek istenmiş ve aynı zamanda Zaman
gazetesinin "sağlık köşesi" sorumlusu olan Saygı-
Psikiyatristler
lı'nın üfürükçülerle ilişkisini araştırmak üzere muhak-
kik olarak görevlendirilen Bakırköy Psikiyatri Şefi
Dr. Cem llnem asılsız iddialarına hedef olmuştu.
Şimdi...
Birinci psikiyatrist, hastalarını üfürükçüye gön-
dermekle suçlanıyor; yazdığı kitaplarda ayet ve ha-
disleri kaynak gösteriyor; mide hastalarına deve çi-
şi içmelerini öneriyor... Ikinci psikiyatrist, olayı ince-
lemekle görevlendiriliyor ve raporunda üfürükçüler-
le çalışan psikiyatristin meslekten men edilmesini
öneriyor, ancak gizli kalması gereken rapor birileri
tarafından şeriatçılara veriliyor ve yaygara kopanlı-
yor... Tam bu sırada, türbanlılar için sağlık raporu dü-
zenleyen bir başka psikiyatrist -ki üfürükçülere has-
ta göndermekten incelenen psikiyatristin yakın dos-
tu- Istanbul'a sağlık müdürü yapılıyor... Dördüncü
psikiyatrist, Psikiyatri Derneği Istanbul Şubesi Baş-
kanı Dr. Niyazi Üygur, üfürükçü incelemesini etki-
lemeye çaltşan Zaman gazetesini ve gizli kalması ge-
reken raporun içeriğini sızdıran Istanbul ll Sağlık
Müdüriüğü görevlisi ya da görevlilerini kınıyor; Istan-
bul Valiliği ile Istanbul ll Sağlık Müdürü'nü raporu sız-
dıranlar hakkında soruşturma açmaya çağırıyor.
Psikiyatristlerin işinin zor olduğu anlaşılıyor!
Ancak Sefa Saygılı işini çok kolay yapıyor:
"Inançlı bir ruh hekimi, ilmihal bilgilerine iyice hâ-
kim olmalıdır. Çünkü sualleri bu açıdan cevaplamak
zorundadır... Din bilgisi olmayan bazı doktoriar, ger-
çekten bazı inançlarımıza hastalık gözü ile bakabil-
mektedir...
Islamiyetin on tane yasağına, on tane de emrine
itaat etsek, dünyamızın ve ahiretimizin cennet oldu-
ğunu görürüz. O zaman psikiyatri mütehassıslanna
da fazla iş kalmaz..."
SESSÎZ SEDASIZ (!)
m
MJRÎKURTCEBE
ttSM /MF'Yg S4T/AÎ
Posta İşletmesi'nde hiyerapşik yapı
10 yıllık hizmeti ile 8. derecenin 3.
kademesinde şef 255 milyon lira, amir
260 milyon lira, müdür yardımcısı 279
milyon lira alırken 20 yıllık hizmetiyle
4. derecenin 3. kademesindeki müdür
maaşının 209 milyon lirada kalması-
na Posta Işletmelerı Genel Müdüriü-
ğü açıklık getiriyor:
"Yüksek Planlama Kurulu'nun ka-
ran ile kuruluşumuzda görev yapmak-
ta olan 399 sayılı Kanun Hükmünde
Karamame eki II sayılı cetvele tabi
sözleşmeli personelin 1999 yılının bi-
rinci yarısı için belirtenmiş bulunan te-
mel ücretlerinde unvanları itibarı ile
belirlenen gruba ait en düşük ve en
yüksek temel ücret miktarlan arasın-
da kalınması kaydıyla, görevin niteli-
ği ve önemi, görev yerinin özelliği,
personelin eğitim düzeyi ve hizmet
süresi gibi hususlar ile kuruluşun hi-
yerarşik yapısı ve mali imkânları dik-
kate alınarak, gerekli düzenle-,
menin yapılması hususunda f
kuruluşumuz yönetim kurulu
yetkili kılınmıştır.
Belirtilen unvanlarda çalışan söz-
leşmeli personelin ücretleri Yüksek
Planlama Kurulu'nun kuruluşumuza
vermiş olduğu yetki dahilinde yüksel-
tilmişolup, 399 sayılı Kanun Hükmün-
de Kararname eki I sayılı cetvele ta-
bi yönetici konumunda olan müdür
ve daha üst görevlerde çalışan kad-
rolu personelimizin ücretlerinde iyi-
leştirme yapılması hususu kuruluşu-
muz yetkisinde olmayıp, 657 sayılı
kanuna tabi personelin ücretleri gibi
karamameyle belirlenen gösterge, ek
gösterge ve katsayı ile tespit edilmek-
tedir."
Bu nasıl hiyerarşik yapı ise; müdü-
re 209 milyon lira, yardımcısına 279
milyon lira maaş!
GöRÜŞ/MUSTAFA KUL*
HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ
mjmn ı~7B
SSK ve Emeklilik Yaşı
Türidye Cumhuriyeti Devleti'nin
nıteliklennın sayıldığı anayasamı-
zın 2. maddesinde, Türkiye Cum-
huriyeti; "... demokratik, laik ve
sosyal bir hukuk devletidir" şek-
linde tanımlanmıştır.
Sosyal hukuk devleti olmanın
gerekJeri de, yine anayasamızm 60.
maddesinde "Herkes, sosyal gü-
venlik hakkına sahiptir. Devlet,
bu güvenliği sağlayacak gerekli
tedbirleri alır ve teşkilatı kurar"
şeklinde tarif edilmiştır.
Sosyal devlet olmanın gereği
olarak devlet, sürekli ve sistematik
olarak sosyal güvenliğin finans-
manınakatkı sağlaması gerekirken
ne yazık ki bugûne kadar devlet,
sosyal güvenlik kuruluşlanna böy-
le bir katkı vermediği gibi; her dö-
nemde müdahale edilerek özellik-
le SSK'nin ekonomik variıkJannın
yanlış kullanılması sonunda, ku-
rumun zarara uğratılmasina sebe-
biyet verilmiş; faizlerin yûzde 100-
120 dolayında olduğu bir dönem-
de SKK'ye yûzde 20 faizli devlet
tahvili aldınlarak kısa vadede ka-
mu finansman ihtiyacma çözüm
bulunmuş ancak SSK veya diğer
sosyal güvenlik kunıluşlannın bu
uygulamalardan zarar göreceği hiç-
bir zaman düşünülmemış ve bu
yanlış uygulamalardan da vazgeçil-
memiştir.
Çalışanlann. milli gelir içinde-
ki payı her geçen gün azalmış, bu-
gün yüzde 20'ler düzeyine düşmüş
olmasına karşın, ne zaman ülke-
mızde ekonomi sıkışsa hatayı baş-
ka yerlerde aramakyerine bazı kim-
seler hemen SSK'ye saldırmakta ve
SKK'nin bu duruma gelmesınde
hiçbir suçu ve sorumluluğu olma-
yan sıgortalı ve emeklilerin birta-
kım kazanılmış haklan ellerinden
alınarak toplumun büyük bir bölü-
mûnü sahipsiz ve güvencesiz bırak-
ma girişimleri başlatılmaktadır.
Son günlerde kamuoyunda en
çok tartışılan konulardan biri olan
sosyal güvenlik reform yasa tasa-
nsının taslağında yer alan konu-
lardan en çok dikkatı çeken konu,
emeklilik yaşının yükseltilmesinin
ve en az prim ödeme gün sayısının
10 bin 800"e çıkanlması olarak bi-
linse dahi; getirilen taslakta, gerek
SSK, gerek Bağ-Kur ve gerekse
EmekJi Sandığı ile ilgili; sağlık hiz-
metlennden katkı paylanna kadar
malullük aylık bağlama oranlann-
dan, dul ve yetım aylık bağlama
yöntemlerine, ölüm yardımlann-
dan, özürlülerin durumuna kadar
birçok konuda daha önce elde edil-
miş olan haklann geriye alınması
teklifedilmektedir.
Türkiye'de 10 yılı aşkın bir sü-
ıediremeklilikyaşının yükseltilme-
si tartışılmakta ve buna gerekçe
olarak da Türkiye dışındaki OECD
ülkelerinden emeklilik yaşının 55
ile 65 yaş arasında olduğu ifade
edilerek Türkiye'de ise 43 yaşında
emekli olunabildiğini ileri sürerek
SSK'nin asıl sorununun bu oldu-
ğu gerekçesiyle emeklilik yaşını
60'ın üzerine çıkarmayı öneriyor-
lar.
Eğeremeklilik yaşında OECD ül-
kelerini emsal olarak alacak olur-
sak, diğer konularda da aynı ülke-
leri emsal olarak göstermenin ger-
çekçi bir yaklaşım olacağı görü-
şündeyim.
Olkemizde özellikle SSK'nin
içinde bulunduğu sorun ve sıkın-
Ulann tek sebebinin erken emekJi-
lik olduğunu savunanlaryanlış dü-
şünüyorlar.
SKK'nin sıkıntılannı aşabilmek
için sadece emeklilik yaşı yükselt-
mek gerçekçı bir çözüm olmadığı
gibi aynı zamanda gerek çalışanla-
ra gerekse emeklilere büyük hak-
sızlık yapılmış olacaktır.
SSK'nin sorunlannın asıl oe-
denleri:
1 - Devletin sürekli bir katkısının
bulunmaması,
2- Prim karşılıği olmayan sosyal
yardım zammmın (SYZ) SSK ta-
rafından ödenmiş olması,
3- Aktif'pasif dengesinin bozul-
muş olması,
4- Prim tahsilatlannın düzenli
bir şekılde yapılmamış olması,
5- Belediyelerden prim karşılı-
ğı alınan gayri menkullerin satıla-
mamış olması,
6- 6.4 milyon sigortahya karşın,
aıle fertleri ve bakmakla yükümlü
olduklan ınsanlarla bırlikte Türki-
ye nüfusunun yansı olan, 31 mil-
yon insana sağlık hizmeti verme
durumunda olması,
7- Prim oranlannın yüksek olma-
sı nedeniyle sıgortalı çalışanlardan
daha fazla kayıt dışı olan sigorta-
sız çalışanlann bulunması,
8- SSK'nin sağlık hizmetleriy-
le, sigortacılık hizmetlerinin bir-
likte vermeye çalışması,
9- SSK'nin özerkleştirilememiş
olması ve hâlâ siyasi baskılardan
kurtanlamamış olması,
10- SSK'nin kendi varlıklannı
yeterince ve yerinde değerlendire-
memiş olması.
Yukanda on başlıkta ifade et-
meye çalıştığım SKK'nin asıl so-
runlannı tespit etmeden, konuyu
sadece emeklilik yaşını yükselte-
rek çözme düşüncesi, çalışanlara
büyük haksızlık olabileceği gibi,
özel sigortacıhğı özendirerek
SSK'nin ileride daha da zor duru-
ma düşmesine neden olabilecek-
tir.
Bugünlerde bu konuyla ilgili re-
form paketi Ekonomik Sosyal Kbn-
sey'in taraflarla yapacağı tartışrna-
lar sonucunda bağlanacakür. Yuka-
nda ifade ettiğim bu önerilere kar-
şın, emeklilik yaşının yükseltilme-
sinden vazgeçilemiyor ise şimdiki
uygulamalarda var olan sağlık hiz-
metleri ve diğer kazanılmış hakla-
nna dokunulmadan, taraflann gö-
rüşleri alınarak sosyal yardım yü-
kü SSK'nin üzerinden alınarak ku-
ruma düzenli bir devlet katkısı sağ-
lanması kaydıyla işsizlik sigortası
yasası ve iş güvencesi yasasının çı-
kanlması, kaçak işçiliği arttıran
kesıntılenn kaldınlması ve bildir-
ge verme hakkınm işverenden alı-
nıp çalışana verilmesi, kademeli
uygulanması kaydı ve 10 yıldan
fazla hizmeti olanlan kapsamama-
sı şartıyla daha önce işçi ve işve-
ren sendikalanmn üzerinde anlaş-
ma sağlamış olduklan kadınlar için
50, erkekler için ise 55 yaşında
emekli olabilmesine evet demek
belki mümkün olabilir. Aksi halde
hükümet bu tasanda dayatacak olur
ise belki TBMM'de hükümet par-
tilerine mensup milletvekillerine
bunu kabul ettirmeleri mümkün
olabilir, ama çalışanlann ve örgüt-
lerinin böylesi bir dayatmaya bo-
yun eğebileceklerini ve evet diye-
bileceklerini hiç zannetmiyorum.
* Eski Çalışma ve Sosyal Güven-
lik Bakanı
KtM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicakÇj turk.net
ÇÎZGÎLÎK KÂMİL MASARACI
l l . » *
• • • • ı*
H A R B Î SEMİH POROY
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 8 Temmuz
M.KEMAL'İN ORDUDANAYRfLISL
BUGÛN, MUSrAPA
KEZUKTEN ÇEtÜLPİ. İSmNBUL'CrtK)' İTILAF
DEVLETLERJ YETKİLİI-ERİNİH DB BA&CtStYLA,
PADİÇAH VE HAR&YE AIAZIRt, A4USTAFA ME-
MAL. PAŞA'YA eĞK£VOEN EL. ÇEKTItSMBK
İSTİYOIZLAIZOl. ER'Zu&UM KOHGKESİNIN
HAZlRLANIŞI SlRASlHPA, Bf/S PizJ TELGeAt
AU$-VBe.iŞIKIO£-N SONBA, MUSTAfA f^B-
MAL, [STANBUL 'UN SASKIStNDAU USAK KA-
LABİLMBK fÇİM OHDUDAN AYSlLPlf BU fÇA
PAR.ONUN YEMİ YAŞAMlHDA BtB. DÖNÜM
NOKTASIYCX.A(ZT((£ HİÇ BİÜ RÜTBESİ
UUVANl OLMADAU MÜCADELEYE
8AŞUVOİZDÜ,
DÜZ ÇİZGİ
UMİT ZİLELİ
YDD'nin SömürgesiL
- ÇTYAMAIDTÖÇUŞUTL
llk bakışta çok anlamsız, çok saçma görünü-
yor değil mi?
Yan yana konulduğunda hiç bir anlam ifade et-
meyen, Türk diline tamamen aykın görünüm oluş-
turan bu harfler aslında müthiş bir kumpasın sim-
geleri!..
Şimdi bu anlamsız harflere anlam kazandıra-
lım:
ÇTYA: Çok Taraflı Yatırım Anlaşması
MAI: ÇTYA'nın uluslararası adı.
DTÖ: Dünya Ticaret Örgütü.
ÇUŞ: Çok Uluslu Şirketler.
UT: Uluslararası tahkim.
Işte size Yeni Dünya Düzeni'nin en güçlü silah-
lan. Hem de dünya ölçeğinde!..
Türkiye, kısaca YDD denilen bu kumpasın için-
de kendisine biçilen elbiseyi giymeye zorlanıyor.
Türkiye dört bir yandan kuşatılmış, deyim yerin-
deyse kıskaca alınmış durumda. Yalnızca Türki-
ye'mi? Tabii ki hayır!..
Gelişmekte olan, daha açık bir anlatımla, ka-
pitalizmin doruğuna tımnanmış ülkelerin dışında
kalan tüm ülkeler aynı tehditle karşı karşıya.
Üçüncü bin yılın eşiğinde sayıları anca elliyi bu-
lan dev çokuluslu şiri<etler dünyaya meydan oku-
yor, üstelik son derece fütursuz, son derece ter-
biyesizce:
- Ya bu deveyi güdersin, ya da...
•••
Çok Taraflı Yatırım Anlaşması, yani MAI nedir?..
Basitbirşekildeanlatalım:Türkiye'nin, ülkemi-
ze yatınm yapacak hertıangi bir yabancı şirketin
faaliyetlerine hiç bir şekilde karışamamasıdır!..
"Yok artık, devenin pabucu" dediğinizi duyar gi-
biyim.
- Tıpkısının aynısı böyle!..
Üstelik dahası var; böyle bir anlaşmayı imza-
ladığı andan itibaren Türkiye, anasının gözü Çok
Uluslu Şirketten (ÇUŞ) ne teknoloji transferi yap-
masını isteyebilecek, ne dışsatım yapmasını ne
de yerli girdi kullanmasını. Hele Türk yurttaşlan-
nı istihdam etmesi, araştırma-geliştirme çalışma-
lan yapması gibi yaşamsal önem taşıyan konu-
larda gık bile diyemeyecek. Kısacası, tam anla-
mıyla; ÇUŞ yani!..
Geçen yazılarımızda anlatmaya çalıştığımız
uluslararası tahkim (hakem) yasasını da buna ek-
lediniz mi ortaya tam anlamıyla "çift katlı kay-
maklı ekmek kadayıfı" çıkıyor!..
Nasıl yani?..
Şöyle yani: MAI anlaşmasıyla ülkemizi sömür-
ge niyetine tepe tepe kullanacak olan ÇUŞ ile do-
ğabilecek ciddi bir ihtilaf halinde tahkim yasası
uyannca ülkemizin organlan tamamıyla devre dı-
şı kalıyor. Türk Devleti ÇUŞ'la sorunlarını çöz-
mek için uluslararası ve de gizli çalışan hakeme
gitmek zorunda kalıyor.
YDD'nin sömürgesi işte böyle olunuyori.. ' '*'
•••
Gelelim Türkiye'nin sömürgeleşmesine karşı
çıkan bu ülkenin aydınlık insanlanna ve karşı cep-
hede yer alan "yandaşlara!.."
Geçen cuma günü Türkiye'nin önde gelen se-
kiz hukuk profesörü ve Atatürkçü Düşünce Der-
neği Başkanı Yekta Güngör Özden kamuoyuna
ortak bir açıklama yaparak "Uluslararası Tahkim
Vasas/"nı kabul etmenin Türk ulusuna karşı işlen-
miş en büyük suç olduğunu söylediler.
"Bu Cumhuriyeti sokakta bulmadık" dediler.
- Peki sonuç?..
Mümtaz Soysal pazar günü Hürriyet gazete-
sindeki köşesinde durumu aynen şöyle anlattı:
"Ama her zamanki 'Cumhuriyet' dışında irili
ufaklı hiçbir gazetede, sorumlu habercilik yapan
bir-iki istisna dışında hiçbir televizyon kanalında
tıkyok."
- llahi hocam!..
IMF'nin, "Uluslararası Tahkim yoksa para da
yok" diye gözümüzün içine baka baka tehdit sa-
vurduğu gün onlar manşetlerinde, "dolariar geli-
yor", "işlem tamam" diye sevinç çığlıkları atıyor-
lardı. Hani bir tek zilleri eksikti!..
Aynı gün Cumhuriyet'in başlığı şöyleydi:
- IMF geleceğimize el koydu.
Işte aradaki fark buü!
Email:ertac(a superonline.com
Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8
1/ Salâh Bir-
sel'inbirşıirki-
tabı. 2/ Düşün-
cenin tasarlaya-
bileceği bütün 3
üstün nitelikleri
kendinde topla-
yan... Avrupa'da 5
bir ırmak. 3/ Ja-
ponlara özgü çi-
çek düzenleme
sanatı. 4/ Mer-
divende ayak
basma yeri. 5/ 9
Bilgisiz, kültür-
süz kimse... Üzerine ya-
zı yazılan tabaklanmış
ce>lan derisi.... İtalya'da
bir ova. 6/ Mıkroskop
camı... Kaba, nobnm, kı-
ncı. II Asya ile Avru- 4
pa'yıayırandağsırası... 5
"— taneleri gibi güle-
medim/'Aradım aradım
bulamadım/Kendi ece-
limle ölemedim"(B.R. 8
Eyüboğlu). 8/ Közlen- g
mış patlıcan, sanmsaklı
yoğurt ve kıyma ile yapüan bir yemek. 9/ Yatak doldur-
maya yarayan yün, pamuk, kıtık gibi şeyler... Bir nota.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ 1396'da yapılan ve Balkanlar'da Osmanlı egemenliği-
nin pekişmesini sağlayan savaş. 2/ Isim... Sac üstünde pi-
şen yufkayı çevirmeye yarayan tahta araç. 3/ Küçük tek-
ne kaptanı... Afnka'da bir ülke. 4/ Senegal'in başkenti...
Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı. 5/ Bir
toplulukta çalışan ınsanlann her biri... Nikel eîementi-
nin simgesı. 6/ Gevışgetiren hayvanlann ayaklannın ar-
kasmdaki körelmiş tımaklar. II Bir işletmenin ani batı-
şı... Cıplak toprak. 8/ Hayvanlara vurulan damga... Av-
rupa'da bir başkent. 9/ Kokulu tohumu rakıcılıkta ve ha-
mur ışlennde kullanılan bitki... İlgi eki.