Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8TEMMUZ 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
J j j J v U i ı U i f J J . / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
2000'de kamuya
yatırım izni yok
• EkoDomi Servisi -
Başbakan Bülent Ecevit,
kamu kuruluşlannın 2000
yılı programı kapsamında
sunacaklan yatınm
tekliflerinde. güvenlik ve
zorunlu durumlar dışmda
yeni projelere yer
vermemelerini istedi.
Bülent Ecevit'in, 2000 yılı
programında yer alacak
düzenleme. tedbir ve
politikalara ilişkin
genelgesi ile 2000 yılı
yatınm programı hazırlama
esaslan dünkü Resmi
Gazete'de yayımlandı.
Ecevit"in genelgesinde,
kamu kuruluşlannın
"güvenlik ve zaruri haller
dışında" yeni proje teklif
etmemesi istendi.
Genelgeye göre, 2000 yılı
yatınm tahsislerinde, GAP
başta olmak üzere eğitim,
sağlık, enerji. sulama,
içmesuyu, kanalizasyon ve
antma sistemleri, turizm
altyapısı, ulaştırma alt
sektörleri arasında dengeyi
sağlayıcı yatınmlar ile
organize sanayi bölgeleri ve
küçük sanayi sitesi
yatınmlanna öncelik
verilecek.
YoksuHuk smn
323 milyon Hra
• ANKARA (ANKA)-
Türkiye Kamu-Sen, dört
kişilik aile için yoksulluk
sınınnın, haziran ayı
itibanyla 323 milyon 325
bin liraya ulaştığını bildirdi.
Sendikadan yapılan
açıklamada, temel
harcamalann 300 milyon
lirayı aşmasına karşın. halen
kamuda 87 milyon lira
maaşla çalışanlar olduğuna
işaret edildi. Sendikanın
araştırmasına göre, haziran
ayında dört kişilik aılenin
asgari gıda harcaması 107.3
milyon liraya çıkarken
temel gereksinımler için
yapılması gereken aylık
harcama tutan da yılın ilk
yansında yüzde 31.4 artış
gösterdi.
Uuslararası su
semineri başladı
• İZMİR (AA) - Devlet Su
Işleri Genel Müdûrlüğü
Işletme ve Bakım Daire
Başkanı Savaş Uşkay,
Türkiye'nin su yönetiminin,
pekçokülke içinörnek
almacak nitelikte olduğunu
söyledi. DSl'nin, Dokuz
Eylül Üniversitesi. Alman
Teknik Işbirliği Kuruluşu
(GTZ) ve Uluslararası Su
Yönetimi Enstitüsü (IWMI)
işbirliğiyle düzenlediği
'Kısıtlı su koşullannda
sürdürülebilir su yönetimi
ve organizasyonlannın
geliştirilmesı" konulu
seminer tzmır'de başladı.
Teşvflrteyeni
model arayışı
• ANKARA (AA) - Hazme
Müsteşar Yardımcısı Ferhat
Emıl, teşvık sistemine yeni
model oluşturulmasına
ilişkin önerilerin
değerlendirilerek, daha
sonra buna uygun bir
altyapı oluşturulacagını
söyledi. Hazine
Müsteşarlığı ile TOBB
tarafindan düzenlenen seri
toplantılann ikinci bölümü
Hazine'de başladı.
Boğaz köprülepi
para basıyor
• İSTANBUL(AA)-
Boğaziçi ve Fatih Sultan
Mehmet köprülerinden yılın
ilk 6 ayında elde edilen
gelir, 16trilyon lirayı geçti.
Karayollan 17. Bölge
Müdûrlüğü yetkililerinden
alınan bilgiye göre, 1999
yılı Haziran ayı sonu
itibanyla Boğaziçi
Köprüsü'nden 7 triryon 666
milyar 276 milyon 500 bin
lira, Fatih Sultan Mehmet
Köprüsü'nden ise 8 trilyon
506 milyar 378 milyon 750
bin lira gelir elde edildi.
HskobHdn
zararlan DFİFye
• ANKARA (ANKA)-
Bakanlar Kurulu,
Fiskobirlik'in 1996, 1997 ve
1998 yılı ürünü stoklannın
yağlığa aynlması sonucu
uğrayacağı zararlann,
Destekleme ve Fiyat Istikrar
Fonu'na (DFlF) olan kredi
borçlanna mahsup
edilmesini kararlaştırdı.
Dahaönceki uygulamada
Fiskobirlik'in uğradığı
zararlar DFıF'den
karşılanıyordu. Konuya
ilişkin Bakanlar Kurulu'nun
karan Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe
girdi.
Bakanlık, TCDD'nin çağdaş teknolojiye kavuşturulması için reform paketi hazırlıyor
Deıtıir ağLar paslanmayacak• Ulaştırma Bakanlığı
yetkilileri, Kars-Tiflis
bağlantısı, Boğaz tüp
geçişi, Ankara-Istanbul
sürat demiryolu ve yeni
Ankara-Sıvas hattı gibi
büyük projelerde
inceleme çalışmalannın
kısa sürede
tamamlanarak ihaleye
çıkılacağını belirtiyorlar.
Ekonomi Servisi - En ucuz ve
güvenli taşıma biçımi olduğu
dünyaca kabul edilen, ancak Tür-
kiye'de karayolundan yana ulaşım
politikalanna kurban edilen de-
miryollan artık paslanmaktan
kurtuluyor. Cumhuriyetin kurul-
duğu yıllarda önemli görevler
üstlenen, daha sonraki yıllarda
ise yatınm yapılmaması nede-
niyle hızla gelişen demiryolu tek-
nolojisine ayak uyduramayan Tür-
kiye Cumhuriyeti Devlet Demir-
yollan'nda (TCDD) kökJü bir re-
forma gidilecek. Ulaştırma Ba-
kanlığı, yıllardır ağlanrun pas tut-
masına seyırci kalınan. daha son-
ra da bütçenın kara deliklerinden
bıri olmakla suçlanan TCDD ve
demiryolu taşımacılığının verim-
li çalışır hale getirilmesı. çağdaş
teknolojinin olanaklanna kavuş-
turulması için kapsamlı bir re-
form paketi hazırlıyor Demir-
yollannın "yenidengündemegel-
mea", ülke taşımacılığında gere-
ken yeri alması hedefleniyor.
Ulaştırma Bakanlığı yetkilile-
rinden edinilen bilgiye göre, gö-
reve gelirgelmez demiryollanna
öncelik veren Bakan Enis Ök-
süz, önümüzdeki günlerde son
biçimi verilecek reform paketmi
kamuoyuna açıklayacak. Üzenn-
de çalışmalar süren reform pake-
Birlesik Tasımacılık calısanları
' Ulaştırma politikalan
gözden geçirilmeli'
tinde. lstanbul-Ankara sürat de-
miryolu, Boğaz tüp geçişi, Kars-
Tiflis demiryolu bağlantısı gibi de-
vam edenlerin yanı sıra yeni bü-
yük projelerin de yer alacağı be-
lirtiliyor. Açıklanacakpaket, de-
miryolu sektörüne yönelik idari
ve yasal düzenlemeler, yeniden
yapılanma ve yatınm projelerini
içerecek.
Ulaştırma Bakanlığı yetkilile-
nnin verdiği bilgiye göre, Kars-
Tiflis bağlantısı, Boğaz tüp geçi-
şi, Ankara-Istanbul sürat demir-
yolu ve yeni Ankara-Sıvas hattı
gibi büyük projelerde inceleme
çalışmalan kısa sürede tamamla-
narak ihaleye çıkılacak. Bu pro-
jelerin yap-işlet-devret ya da dış
kredi ile yapılması öngörülüyor.
Projeler tamamlandıgında, Tür-
kiye hem Avrupa hem de Asya ül-
keleri ile demiryolu bağlantısı ta-
mamlanarak bir köprü ülke hali-
ne gelecek.
Kars-Tiflis bağlantisı
Yapılması planlanan Kars-Tif-
lis demiryolu bağlantısı, Asya ve
Türk cumhuriyetleri ile olan yol-
Ekonomi Servisi - Trilyon-
larca lirayı bulan vergi bor-
cuyla gündeme gelen ve yeni-
den yapılandınlması yönünde
çaba sarf edjlmeye başlanan
TCDD'yi yeni yatınmlann
kurtaracağı vurgulandı.
Dünyada özellikle uzun me-
safe ve yük taşımacılığında
demiryollannın ağırlıkta ol-
duğunu belirten Birleşik Tası-
macılık Çalışanlan Sendika-
sı (BTS) Genel Sekreteri Sü-
leyman Yümaz, Türkiye'de ise
bunun tersi bir durum yaşan-
dığına dikkat çekti. Ydmaz,
ulaştırma politikalannm göz-
den geçiriîerek zaranyla gün-
deme gelen TCDD'ye yatınm
yapılması durumunda kaza-
lann da önemli oranda düşe-
ceğini ifade ederek "Fabrika-
cu ve yük taşımacılığı açısmdan
büyük önem taşıyor. Kars'tan Sı-
vas'a kadar olan demiryolunun
devamı niteliğinde yapılacak ye-
ni Sıvas-Ankara hattının, Yozgat
üzerinden gececeği için ulaşım sü-
resıni kısaltacağı belirtiliyor. An-
kara-Istanbul arasında yapılma-
sı düşünülen, ancak yıllardır sü-
rüncemede kalan sürat demiryo-
lu ile iki metropol kentin arası 7
saatten 2.5 saate inecek. Aynca
mevcut Ankara-Istanbul demir-
yolunun da iyileştirilmesi öngö-
rülüyor. Bu yıl içinde ihaleye çı-
lann eUen çıkanlması kesin-
Hkleçözüm ofanaz. Bunun ye-
rine çağuı gereği donanırna
kavuşturulması ve Vialatya
fabrikası başta olmak üzere
yatınmlann tamamlanması
halinde kumm zaten zarar et-
mez" dedi.
-BorçlaralinmetT
Demiryolunun en ekono-
mik taşıma şekli olduğuna de-
ğinen Yılmaz, TCDD'nin
özelleştirme kapsamına alın-
mak istendiğini ifade ederek
"Zararın başuca nedeni ku-
rumon devlet bankatan yeri-
ne çok yüksek faizlerie özel
bankalardan borçianmakzo-
nmdabırakıknas.TünVnc'nfaı
çıkartan için TCDD'nin borç-
tarı sfluuneM" diye konuştu.
kılması planlanan büyük projeler-
den Boğaz tüp geçişi de Avrupa
ve Asya'yı demiryolu ile birbi-
rine bağlayacak. Dış kredi ile ya-
pılması planlanan bu projenin in-
şaat süresi 4 yıl, maliyeti de 1998
fiyatlanyla 650 milyon dolarola-
rak tahmin ediliyor. tstanbul'da-
ki banliyö hatlannın da iyileşti-
rilerek Boğaz tüp geçişi ile bağ-
lantısının sağlanacagı, böylece
kentin trafık sorununa kalıcı bir
çözüm getirileceği, mevcut Bo-
ğaz köprülerinin yükünün hafif-
leyeceği belirtiliyor.
Rekabet Kurulu
TEDAŞ'a
şartlı izin
ANKARA (AA) - Rekabet Ku-
rulu. Türkiye Elektrik Dağıtım
AŞ'ye (TEDAŞ) ait dağıtım tesis-
lerinin işletme hakkının özel sek-
töre devir sözleşmelerine, şartlı
olarak izin verdi. Kurul. imtiyaz
sözleşmelerinden münhasırlığa
dair ilgili maddenin çıkanlması-
nı. bunun yerine alternatif temin
kaynaklanna açık bir sistemin be-
nimsenmesini ve belirlenecek alt
ve üst limitler içinde fiyat serbes-
tisi istiyor.
Edinilen bilgiye göre, Rekabet
Kurulu Başkanı Tamer Müftüoğ-
lu imzasıyla. Enerji ve Tabii Kay-
naklar Bakanlığı Enerji lşleri Ge-
nel Müdürlüğü'ne, TEDAŞ'a ait
sözleşmelere izin verildiğine iliş-
kin yazı gönderildı.
Yazıya göre, Rekabet Kuru-
lu'nun 23 Haziran Perşembe gü-
nü yaptığı toplannsında. TEDAŞ'a
ait devir sözleşmeleri konusu ele
alındı.
Rekabet Kurulu'nun yazısın-
da, Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanlığı'nm, mevzuatın değiştıril-
mesınden ve teknik altyapının
oluşturulmasından sonra kunılun
öngördüğü her iki koşulun yeri-
ne getirileceği konusundaki beya-
nının esas alındığı belirtildi.
Tartışmalarda işçi sendikalan ve işveren kesimi karşı karşıya geldi
Uluslararası tahkime tepki büyüyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enerii-
Yapı Yol Sen Genel Başkanı Cengiz Faydalı.
uluslararası tahkime ilişkin hazırlıklan. *ül-
kenin kavnaklannın kapalı kapdar ardında
yapüan pazariıklaria çokuluslu şirketierin te-
keİine sunulması" olarak değerlendirdi.
Cengiz Faydalı, yaptığı yazılı açıklamada,
tktidara sahip olanların halkın çıkarlannı gö-
zetmediğini, IMF ve Dün-
ya Bankası'nın dayatma-
larına boyun eğdiklerini
vurgulayarak "Bu aykın
politikalan uygulamakta
en cesur davranan hükü-
met deenmillhetçi(!)olan
57. hükümet olacak" de-
di. TEAŞ ve TEDAŞ'nin
özelleştirilmesi yolunda
bir engelin daha aşılması
için "uluslararası tab-
kün"in getirilmek isten-
diğini belirten Faydalı,
enerji yatınmlan için ya-
bancı sermayeye gereksi-
nim olmadığını, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlı-
ğı'nın abartılı projeksi-
yonlar sunarak yabancı
sermayenin gerekliliğini
savunduğunu kaydetti.
Uluslararası tahkimin
kabul edilmesi durumun-
da halkın yargıya başvu-
ru yolunun kesileceğini,
yabancı sermayenin yatı-
nm yaptığı sektörlerde
sendıkal hak ve özgürlüklenn var olmayaca-
ğını söyleyen Faydalı. "Özelleştinne Karşrü
Platform* katılımcılanndan biri olarak özel-
leştirme ve uluslararası tahkime karşı yapıla-
cak hertürlü eyleme destek vereceklerini açık-
ladı. Faydalı şöyle devam etti:
"Yabana sermaye, hem yargıç.han sava hem
de sa\ unma avukathğını üstlenecek. kendi le-
Hatay Barosu Başkanı Nabi İnal
'JMF'tûn önerisikaygı verid'
MEHMET ALİSOLAK
ANTAKYA - Hatay Barosu Başka-
nıNabi İnal, ûlkemizde "uluslararası
tahknn"i yasalaştırma hazırlıklannın
başlatılmasma tepki göstererek son
günlerde ekonomiyi kurtarma amaay-
la IMF'nın önerdıği önlemlerin de en-
dişe verici olduğunu acıkladı.
Hatay Barosu Yönetim Kurulu adı-
na biraçıklama yapan Baro Başkanı Na-
bi İnal, uluslararası tahkim konusunda
anayasa değişikliğine gıdileceğine yö-
nelik gelişmeleri dikkatle izledikleri-
ni ve bundan endişe duyduklannı bil-
dirdi^. înal şöyle konuştu:
"LTkeye «bancı sermaye girecek di-
ye, IMF ile ûlkenüz arasında aniaşma
imzalanacak diye hükümranlık halda-
ı en vazgeçilmca olan yargılama
hakkmdanvazgeçmekyankş.Yankşol-
duğu kadar gelecek kuşakkr için ona-
nlması zor tehlikeler doğuracak oite-
liktedir. Yabancı sermaye ile devlet ara-
sındaki sorunlann çözüm yeri bagım-
stz yaı guhr. Devlet ile özel yabancı şir-
ketk'r arasındaki anlaşmazhklar ulus-
lararası tahkim yoiuyla.yani kapalı ka-
pdararkasında çözümlenemyekaUaşı-
hrsa bffine ki bundan sadece Tflrkirye
Cumhuriyeti Devleti zarariı çıkaıf
Osmanlı Devletı'nin çöküş nedenle-
rinden birinin kapitülasyonlar olduğu-
na dikkat çeken Nabi tnal şöyle devam
etti:u
Hata> Barosu olarak. konu enine
boyunairddenmeden, sakmcalı yanla-
norta\akonulmadanbiroktubittiyege-
tirüerek yeni bir kapitülasyonlar raace-
rasuıa girilmemesi için herkesi görevç
çağuiyoruz."
hine kararlar oluşruracaknr. l'luslararası tah-
kimin getirilebümesi için ana>asanın 47. mad-
desi de değiştirilmek istenmektedir. Anmasa-
ya' Kamu hızmeti kanunla kurulup kanunla kal-
dırılır' hükmü eklenmek isteniyor. Kamu hiz-
meti.yasalara konacak birkaçsözcükle tamm-
lanacak ve sınırlanacak basit bir kavram de-
Aynca nitefikieri gereği kamu hizrnetiolan
alanlar yasa kurallanyla
bu kapsam dışına çıkarıla-
maz. Yorumlanyla buna
karar verecek olan, yargı
makamlandır. Yasama or-
ganuun yetkisi, ban alanla-
n kamu hizmetinden çıkar-
mak değfl,yeni alanlan ka-
mu hizmetine sokmak kin-
dir"
Türkiye tşveren Sendika-
lan Konfederasyonu Baş-
kanı Refik Baydur ise yap-
tığı yazılı açıklamada, özel-
leştırmede ve altyapı yatı-
nmlannda yabancı serma-
ye girişinin artürılabilme-
si için uluslararası tahki-
min koşul olduğunu söy-
ledi. Tahkim yolunun Türk
hukukuna kazandınlması
ile yabancı sermayeden ge-
rektiği ölçüde yararlanıla-
bileceğini belirten Baydur,
"Konfederasyon olarakbu
konuda hüküinetin girişim-
lerini bütünüyle destek-
lemekteyizf dedi.
IŞÇENİNEVREJNtNDEN
ŞÜKRAN SONER
Koyun Can, Kasap...
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Hikmet
Uluğbay'ın çenesine sıktığı kurşunun nedeni üze-
rinde herkes işine gelen yorumu yapryor. Kendi adı-
ma, değerleri olan bir insanın kendine aykırı gelen
rollere düşmüş olmayı içine sindirememesi olarak
algılıyorum.
Ama galiba gerçek nedenden çok, kamuoyuna
nasıl sunuldugu ve nasıl algılatıldığı önemli. Medya
intihar girişimini borsadaki 'kara cuma' ile ilişkilen-
dirdi. Borsayuppilerinin derdi ise bu olayla ilişkili ola-
rak borsanın saygınlığının sarsılmış olması.
Bir önceki hükümetin de bir skandalla gitmiş ol-
duğunu unutmayanlar, senaryolannı bu işin kurca-
lanması ile hükümetin dağılabileceği sonucuna ka-
dar ulaştıracak şekilde yazıyorlar. Borsa, bütün bu
olumsuzluklan satın alarak düşmeye devam ediyor.
•••
Bu havada SSK, işçferin, çalışanlann emeklilik hak-
lan, memur ücret artışlan ne olacak? Bugün top-
lanması gündemde olan Ekonomik Sosyal Kon-
sey'e işçi ve işveren kesimleri farklı metinlerle geli-
yorlar. Karşılıklı açıklamalardaki sözler uçup gidiyor.
Belleklerde kalan, olsa olsa emeklilik yaşı için he-
men her haber ve açıklamada farklı olan rakamlar.
Kamuoyu sanki bu farklı rakamlann bir ortasının bu-
lunacağı, emeklilik yaşının şimdilik kesinleşmemiş
rakamlara yüksettileceği izlenimini alıyor.
Işçilerin, memurlann kimi ayn ayn, kimi ortakla-
şa gerçekleştirdikleri eylemlerin de sonuç olarak
gerek emeklilik yaşının yükseltilmesini 62'den biraz
daha aşağıda bir yertere indirmeyi, gerekse memur
maaş ücret artış oranını yükseltmeyi hedeflediği
yargısına vanlryor.
Medya, sokaktaki eylemi elbette yok sayamıyor.
Sıradan haber olarak geçiştiriyor. Ama işçilerin, ka-
mu çalışanlannın itiraz noktalannın kamuoyu gün-
demine gelmemesi, IMF dayatması doğrultusunda
hükümetin kotarmaya çalıştığı işlerin haksızlığının,
yararsızlığının sorgulanmaması için elınden geleni
yapıyor.
Emeklilik yaşının yüksettilmesi ile SSK çöküşü-
nün, parasal sıkıntılann ortadan kalkmayacağı sa-
bit iken, bu gerçek atlanıyor. SSK'nin kurtanlmasın-
da, bütçeye yükün azaltılmasında, özel sektörün
yüzde 61 olan sigortasız, kaçak işçi çalıştırmasının,
hükümetlerin SSK kaynaklannı kötü kullanmalan-
nın önlenmesi gerektiği gerçekleri saklanıyor.
IMF, Türkiye'deki ağırlıklı finans kurumlan serma-
ye, hükümet bir yanda; ne kadar teslimiyetçi olur-
larsa olsunlar koşullann dayatması ile işçi örgütle-
rinin, Türk-lş, DİSK, Hak-lş, kamu sendikalan, ey-
temlere katılan kamu çaltşanlan ve işçilerin diger yan-
da, giderek farklı dillerden konuşmakta olduklan
atlanıyor.
Kasap et, koyun can derdine düştüğünden ola-
cak, taraflann en sık bir araya gelip en fazla uzlaş-
ma aradıklan noktalarda, uzlaşmazlık derinleşiyor.
•••
Türkiye'de çok büyük bir ekonomik krizin yaşan-
makta olduğunda, bu krizin öncekileri mumla ara-
tacağında buluşmayan yok. Gelin görün ki, krizden
ne anlaşılması gerektiğinden başlayın, almacak ön-
lemlere uzanan halkada her kafadan bir ses çıkıyor.
Kimilerinin tek derdi, IMF'nin içeriği bize pek açık-
lanmayan son dayatmalannın gereklerinin eksiksiz
yerine getirilmesi. Bu yolla yeni sıcak paranın gel-
mesi. Kimi bizim de içinde olduğumuz dinozorlara
göre, bu son istenenlerin kotanlması Türkiye için ge-
riye dönüşü kolay olmayan bir büyük satış olacak.
Uluslararası tahkim denilen, yargı bağımsızlığını
tümden kaybettirecek yasal düzenlemeler, Türkiye'yi
daha da ucuz emek cenneti yaptınmaya yönelik
SSK yasası, kamu çalışanlan ücretlerinin aşağı çe-
kilmesi, taban fiyatları politikası ile üreticinin yok-
sullaştınlması ve diğer sıradaki yasalaria kararlar, hız-
landınlmış özelleştirmeler... Bir bütün olarak sade-
ce işçileri, kamu çalışanlannı, halkı daha fazla yok-
sullaştınp ezmeyi hedeflemiyoriar.
Dünya ve Türkiye'deki paranın, sermayenin kri-
zinin bedetini halkayüklerken Türkiye'nin ekonomik,
toplumsal dinamiklerinden, üretim potansiyelinden
çok fazla şeyi alıp götürüyorlar. Ha bu arada, en
yukandan birilerinin, en haksız ve vurgunculann tuz-
lan kuru kalıyor.
OZUR
önceki gün sayfamızdayayımlanması gereken
Sadullah Usumi'nin Çiftçi Dostu köşesi yerine
Şükran Soner'in yazısı yanlışlıklatekraryayımlan-
mıştır. Okurianmızdan özür dileriz.
A.0NUK YAZARLAR I Prof. Dr. ERtNÇ YELDAN mb» Om^ıust - Yrd. Doç. Dr. AHMET H. KÖSEA**,
Sosyal Güvenlik Sisteminin Yeniden Yapılandınlması için Öneriler
Sistem, bu haliyle ulusal ekonominin için-
de bulunduğu makro ekonomik dengesizliğin
bir uzantısı olarak 21. yüzyıla sürdürülemez bo-
yutlara varan açıklarla girmektedir. Hazine
Müsteşarlığı 'nın ILO (1995) çalışmasına da-
yanarak surdürdüğü projeksiyonlar, 2050 yı-
lına kadar sadece SSK'nin açığmın milli geli-
re oranının yüzde 1.2"den yüzde 7.5'e yükse-
leceğini ve sistemin toplam açığmın yüzde
10.1 "e, birikimli açığının ise yüzde 316'ya de-
ğin yükseleceğini öngörmektedir. Bir yandan
ülkenin içinde bulunduğu tasarruf-yatınm den-
gesizliği, diğer yandan da kamu kesiminin
mevcut yüksek borçlanma gereği düşünülür-
se, ulusal sosyal güvenlik sisteminin bir ifla-
sın eşiğinde olduğu ve muhakkak yeniden ya-
pılandınlarak. rasyonel bir birikim ve harca-
ma sistemine dönüştürülmesi gerektiği hemen
herkesin katıldığı bir gözlemdir. Ancak, siste-
min yeniden yapılandınlması üzerine yapılan
bilimsel çalışmalann sayısının genelde çok az
olduğu; soruna siyası düzlemde taraf olan ke-
simlerin çözüm önerilerinin ise son derece dar
kapsamda kaldığı görülmektedir. Söz konusu
tartışmalar konuyu genellikle bir aktüeryel
denge hesabı boyutuna ındirgeyerek, sadece
emeklilik yaşı ve prim oranlannın yükünün
paylaşılması şeklinde sınırlandırmaktedır. Oy-
sa, sadece emeklilik yaş sınınnın yükseltilme-
sine yönelik düzenlemelerin nihai olarak prim
ödeyen aktif sigortalılann sayısında reel bir
artış getirmeyeceği, sisteme yönelik reformla-
nn öncelikle istihdam güvencesi ve her çalı-
şanın formel sigorta kapsamına alınmasından
geçtiği yalın bir gerçektır. Sistemin yeniden ya-
pılandınlması ancak kamu maliyesinin yeni-
den dengeye oturtulması ve ulusal makro eko-
nomik istikrann sağlanmasına yönelik geniş kap-
samlı bir reform paketiyle sağlanabilecektir.
Dolayısıyla, ulusal sosyal güvenlik sistemi-
nin 'yeniden yapılandınlması', bir yandan ulu-
sal makro ekonomik dengeleri yeniden oluş-
turacak kapsamlı bir kamu maliyesi, para ve
finans reformuyla. bir yandan da emek piya-
salanndaki maıjinalleşme ve kayıt dışı, enfor-
mel ekonomik ilişkilerin kayıtlı formel ekono-
miye dahil edilmesini sağlayacak gerekli ya-
sal düzenlemeler yoluyla topyekûn bir reform
ve yapısal uyum sü-
İeştiriiebilecektir. V%=& • Ulusal sosyal güvenlik sisteminin 'yeniden yapılandınlması', bir
Bu anlamda. sosyal /ttvdÇS yandan ulusal makro ekonomik dengeleri yeniden oluşturacak
güvenlik sisteminin I, v&^ kapsamlı bir kamu maliyesi reformuyla, emek piyasalanndaki
kûnİJus^ir t0PyC
i / [ i \ marjinalleşme ve kayıt dışı ilişkilerin ekonomiye dahil edilmesini
zasyon ve^kono- Lo\ sağlayacak gerekli yasal düzenlemeler yoluyla topyekûn bir reform
mikistikrarpaketi- {™Eş> ve yapısal uyum süreci içinde gerçekleştirilebilecektir.
nin aynlmaz bir par-
Birliği'nde ortalama yüzde 27.9, ABD'de yüz-
de 29.5, Yunanistan'da yüzde 12.4, Portekiz'de
yüzde 15.4, Fransa'da yüzde 19.6, tngiltere'de
yüzde 55.1 ve Kanada'da yüzde 61.2 düzeyin-
de bulunmaktadır;
(II) SSK kavnaklannın değerlendirilmesi pi-
yasa koşullannın gerçeklerine göre, siyasi mü-
dahalelerden anndınlmış, özerk ve demokra-
tik bir yapı içinde yürütülmelidir,
(III) Kaçak işçi çalıştırmaya ve marjinalleş-
meye yol açan tüm uygulamalann önüne ge-
çilmeli ve sigorta kapsamı dışında kalan işgü-
çası olarak değerlendirilmesi gereği açıktır.
Burada, öncelikle böylesi bir yeniden yapılan-
ma srratejisinin oluşturulmasma yönelik ola-
rak düşünülen acil çözüm önerileri şöyle sıra-
lanabilir:
(I) Devlet. sosyal güvenliğin fınansmanına
sistemli bir biçimde katılmalıdır. 'Sosyal dev-
let' ve 'sosyal dayanışma' ilkeleri titizlikle ko-
runarak hayata geçirilmeli ve yasada yapılacak
değişikliklerle, devletin yükümlülükleri açık-
ça belirlenmelidir.
Sosyal güvenlik sistemlerine devlet katkısı
birçok ülke için bir norm olarak değerlendiril-
mekte ve söz konusu oran, örneğin Avrupa
cü süratle formel kesime kazandınlmalıdır;
(IV) Sağlık hizmetlerinin daha etkin sürdü-
rülebilmesi için SSK'nin kendi ilaç, tıbbi araç
ve malzeme üretimini gerçekleştirebileceği
üretim birimlen kurulmalı ve ilaç ve tıbbi mal-
zeme piyasalanndaki tekelleşmenin önüne ge-
çilmeîidir;
(V) SSK'nin finans açığmı kapatacak ve ak-
tüeryel dengelerini ve sağlık hizmetlerini ye-
niden işlevsel kılacak bir yeniden yapılandır-
ma srratejisinin öncelikleri -hisse senedi piya-
sasını geliştirme hedeflerinden ziyade- ILO
sözleşmelerinde açıkça belirtilen 'bütün nüfiı-
su her tehükeye karşı yeteıii koruma kapsamı-
na almaya yönelik sosyal güvenlik' prensibinı
sağlamaya yönelik olmalıdır.
Bu anlamda Türkiye'nin ve birçok geliş-
mekte olan ülkenin gerçeklerine en uygun ola-
cak yapının, birden fazla amaca eşanlı olarak
hizmet etmeye yönelik olarak kurulabilecek,
esnek tarzda, bir 'üç ayakh sistem' olduğu dü-
şünülebilir. Konuyla ilgili ekonomik yazında
yoğun olarak tarhşdmış olan ve BLO (1995) bel-
gelerinde de öne çıkanlan böylesi bir yapı as-
gari olarak şu üç unsurdan oluşturulmalıdır. (a)
en altta temel basamak olarak, doğrudan doğ-
ruya kamu büt-
çesinden vergi
gelirleri yoluyla
finanse edilen bir
asgari geçimlik
ayağı; (b) bunun
üzerine inşa edi-
lecek, edilen,
kısmi fonlama-
ya açık nitelikte
bir ikinci ayak olan sosyal sigorta sistemi; (c)
bu iki ayak sigorta kapsamının üstünde gönül-
lü tasarruf birikimlerine dayanan ve devletin
açık denetim ve düzenlemeleri altında işleye-
cek özel sigorta/fon idaresi kurumlanna bıra-
kılan tamamlayıcı ayak.
Böylesi bir üçlü ayak yapısı, sistemdeki tüm
gelir gruplannın ihtiyaçlannı en doğrudan kap-
sayacak bir alternatif olarak düşünülmektedir.
Bugün birçok ülkede sosyal güvenlik şemsi-
yesi sadece ikinci ayak sigorta düzleminden oluş-
maktadır. Önerilen sistemde ise, herhangi bir
nedenle bu iki ayağın kapsamı dışında kalan
nüfus, doğrudan doğruya genel bütçe gelirle-
rinin güvencesiyle karşılanan birinci ayak te-
mel geçimlik kapsamına girmektedir. Siste-
min ilk ayağı devletin vergi gelirlerinden, ikin-
ci ayağı ise zorunlu nitelikteki primlerden ve
kısmi fonlama gelirlerinden finanse edilecek;
ancak idere biçimi özerk olarak kamu tüzel ki-
şiliğine sahip organlarca yürütülecektir. Üçün-
cü öğe ise tamamlayıcı bağlamda devletin açık
ve şeffaf düzenlemesi ve denetimi altında, özel
ticari finans kuruluşlannın idaresinde hizmet
verecektir.
Temel felsefesi bu şekilde kurgulanan böy-
lesi bir yeniden yapılandırma paketinin topye-
kûn bir istikrar programı içinde anlam kaza-
nacağı açıkür. Doğal olarak, işsizlik sigortası,
aile yardımı, iş güvencesi ve emeklilik yaşının
tespiti gibi öğeler ancak böyle bir paketin uy-
gulanması halinde sisteme olumlu katkı yapa-
bilecek tamamlayıcı unsurlar olabilecektir.
Burada ana hatlanyla özetlenen sosyal gü-
venlik modelinin ILO'nun sözleşmesinde ge-
çen -ve altında Türkiye'nin de imzası bulu-
nan- 'bütün nüfusu her tehükeye karşı yeterli
koruma kapsamına almaya yönelik sosyal gü-
venlik' prensibini sağlamaya yönelik olduğu
özellikle belirtilmelidir.
Sosyal güvenlik 'yapısal' reformlannın, sa-
dece emeklilik yaşından ibaret kalacak sapta-
malar veya 'Menkul Kıymefler Borsası'nı ge-
Uştirmeye yönelik' düzenlemeler yerine, söz
konusu prensibin temel felsefesini garanti al-
tına alan ve devleti bu konuda sadece 'denet-
leyid' değil, aynı zamanda 'sorumlu' tutan bir
anlayışla hazırlanmasının, Türkiye ekonomi-
sinin geleceği açısından çok daha gerçekçi bir
çözüm olacağı unutulmamalıdır.