18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE 14 [email protected] 4 Frata Madora' ya da 11ııızıguı yetersızIM4 SADETTtN DAVRAN ABD, Küba'ya ilişkin "FrutaMadora" (olgun meyve) kuramını 1823'te, Karl Mars'ın "Komünist Manifestosu*nun ya- >ımlanmasından tam çeyrek yûzyıl önce geliştirmişti. Olgunlaşma zamanı olarak Küba'nın lspanya'dan aynlacağı "mev- sim" öngörülüyordu. Aslmda meyve çi- çeğe 18O5'te. Marx'ın dogumundan 13 yıl önce durmuştu. Thomas Jefferson, Ingil- tere'nin Washington'daki maslahatgüza- nnı çağırarak verdığı notada adanın "de- netimini" ellerine geçirmek istediklerini açıkça belirtmişti. Nedenler "stratejik", amaç ise açıktı: "Ühak!™" Aslı ararursa ABD hiç'de haksız sayılmazdı. Küba, kı- taya yaklaşık yüz yıl sonra bazı Havana otellerinin broşürlerinde "berrak hava- larda terasJanndan Florkia'ıun göründü- ğünü" ılan edeceklen kadar yakındı. 1492'de bizzat Colomb'un "keşfetti- ğj", 151 l'de ise Diego \elasquez önderli- gindekı Ispanyol güçlennin "Tannwkra- Hçe adına" teslim aldığı "meyve", hiçbir zaman olgunlaşamayacaktı. tspanyolla- nn getirdiği salgın hastalıklar ve acıma- sız kölelik koşullan, adanın yerli halk- lan olan Taino ve Ciboneyleri kısa sürede kırdı. Şekerkamışı sana- yiinde istihdam açığı belirmişti. Küba'ya ilk Afrikalı "konukiş- çf", kendi isteğı ile olmasa da 1522'de ayak bastı. Ama "çalış- ma koşullan" ve "sosyal olanak- lar" hıç değişmıyordu. Yine de ne- redeyse üç yüz elli yıl boyunca hiç kimsenin sesi çıkmadı. tlk başkaldın 1868'de patlak verdi. Carlos Manud de Cespedes önderliğindeki isyancı- lar. "Onyıl SavaşT olarak da bilinen çatışmalardan yenik çıktılar. tki yüz bini aşkm insan öldü. 1895'te"Cu- ba libre" çığlıklan yeniden yük- • 1942'de bizzat Colomb'un keşfettiği 151 l'de ise Diego Velasquez önderliğindeki Ispanyol güçlerinin "Tann ve kraliçe adma" teslim aldığı "meyve", hiçbir zaman olgunlaşamayacaktı. Castro'nun adası, bugün tropiklerin "Gulag"ı, Karayibler'in "Sulukule"si. Çocuk yaşta fahişelik, sefalet artık pura dumanlanyla gizlenemiyor... seldi. Önderlen arasındagazeteci, şairJo- seMartide vardı. Marti, çarpışmalann he- nüz başlannda yaşamıru yitirecek, ama tspanyol kıyımma karşı ilk Amerikan ka- muoyu tepkısini de ateşleyecekti. 15 Şu- bat 1898'de USS Maine zırhlısı Havana Lımanı'na demirledi. Nisan 25'te ABD. tspanyol yönetimine resmen savaş ilan et- ti. Aralıkta "banşimza- landT, iki yıl sonra da Küba Cumhuriyeti ku- ruldu. ABD, adayı geçerliliği 1934'e kadar sürecek özel bir antlaşma çerçevesinde "kontrol etmeye" başladı. Generaller~ Fulgencio Batista, 1933 'te General Ge- rardo Machado'ya karşı "Çavuşlar Isya- ıu" diye bilinen başkaldınyı yönetmıştı. Cumhurbaşkam oldu. 1944'te çekildi... Görevi tamamlanmıştı. 1952'de ise ana- yasayı askıya alarak kendisini yeniden devlet başkanı ilan etti. Yıllar süren dik- tası sırasında gitgide artan çiirüme ve te- röre tepkilerbüyüyordu. Sonunda genç Ha- vanalı avukat Fidel Castro yönetiminde- ki "Fidetttfalar", 1 Ocak 1959'dayöneti- mi ellerine geçirdiler. Castro başkan ol- du. Küba için son derece abartılı boyut- larda bir ordu kurmaya, bir yandan da köktenci bir devletleştiımeye gırişti. Ba- sını susturdu. Yargıyı denetimine aldı. Birkaç ay sonra Sovyetler Birliğı 1. Başkan Yardımcısı AnastasMikoyan, bu sempatik müttefikıni ziyarete geldi. 100 milyon dolar kredi ve ülkesınin yıllık 5 milyon ton şe- ker dışalımını bizzat taahhüt etti. Adaya 'Kızıl Çin'den, Doğu Blo- ku'ndan, kredi ve işbirliğı teklıfle- ri yanı sıra teknisyen yağıyordu. Kü- ba, kıpkızıl komünist olup çıkmıştı. Castro, her firsatta ABD ve Birleşmiş Mılletler'e çatıyor; sık sık ABD'nın Küba'yı işgal etmek üzere oldugu- nu ileri sürüyordu. Gerilim büyü- Sovyet Uderi Nfldta Kruşçev (solda) ve Küba başkanı Fîdel Castro bir BM toplannsı sırasmda-. Yd 1960. Geçen yıllar çok şeyi değiştirse de Castro yerinde dumyor. yordu. Küba'daki yatınmlan devletleşti- ren çok sayıda ABD vatandaşı ağır kayıp- lara uğramıştı. Ama ABD'yi en çok ada- nın diğer Latin Amerika ülkelerine rejim ihraa potansiyeli taşıması kaygılandınyor- du. .Kaygılan boşunadeğildi. Sovyetler'in Havana Büyükelçiliği'nde bir masada 3 kişi çalışıyor; alışkın olmadıklan rutubet- li iklim veağır ış, siyah gözlüklü KGB ajan- lannı buram buram terletiyordu. Başkan Eisenhovver. 3 Ocak 1961 'de, Castro'nun ABD'nin Havana Büyükelçılığfnin bir "devrinı karşıtı etkinlikler merkeri" ola- rak çalıştığı suçlaması üzerine, ülkesinin Küba ile tüm diplomatik ilişkisini kesti. Ardından da bir bir Latin Amerika ülke- leri... Meksika dışında... (Kuyruk acısı?..) Bu arada ABD'de yaşayan ve bir süredir Açıkhava Tiyatrosu 'nda Arturo Sandoval ile 'Latin ve Küba Müziği Gecesi' Mehldau TrioveHenry Thread^HKültür Servisi - 6. Uluslara- rası tstanbul Caz Festivali kap- samında Cemil Topuzlu Har- biye Açıkhava Tiyatrosu'nda saat 21.00'de 'Latin ve Küba Müziği Gecesi gerçekleştirile- cek. Gecede Arturo Sandoval 'Hot House', La Banda Muni- cipal de Santiago de Cuba yer alacak. Bu akşam aynca Atatürk Kültür Merkezi Konser Salo- nu'nda saat 19. 30'da Brad Mahldau Trio, Roxy'de saat 23.00'te Urban Connection Ota Dara & The Okra Orchestra, Babylon'da saat 22.00'de Hen- ri Threadgill, Dulcinea'da saat 23.00'te MonotransProjectkon- serleri izlenebilecek. Geçen yıl Latin Crossings'le müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşatan Arturo Sandoval, bu yıl da en az kendisi kadar us- ta müzisyenleri bir araya geti- ren 'Hot House' projesi ile iz- leyicilerin karşısına çıkacak. Hot House, Arturo Sandoval (trompet). ChariesMcNeiD (sak- sofon), Dennis Marks, Doug Bkkel(piyano), ErnestoSimp- son (davul) ve Eguie Castrfl- lo'dan (vurmalı çalgılar) oluşu- yor. Son yıllann Küba'dan göç eden en iyi müzisyenlerinden bi- ri olan Sandoval Dizzy Gilles- pie'nin L'nited Nation Orchest- ra'sına katıldı.Sandoval balen Florida International Univer- sity'de görevini sürdürüyor. 1998 yılında No Problem/ Just Music ve Hot House albümle- rini çıkaran sartatçının diğer al- bümleri arasında Svvingın (1996), The Latin Train (1995), Dreams Come True (1993), I Remember ClifFord (1991), Flight To Freedom (1988) yer alıyor. Brad Mehldau Trio. Brad Mahldau (piyano), DarekCMes (bas) ve JorgeRossy den (davul) oluşuyor. Mehldau, son yıllar- da hem kendi bestelerinin hem de'ExitMusic'(ForaFilm)gı- bi şaşırtıcı yorumlannın yer al- dığı 'TheAıtofTrio' albümler serisiyle dikkat çekiyor. Joshua Redman'ın topluluğunda ilk kez dikkatleriüzerine çeken sa- natçı, BU1 Evans ve Keith Jar- ret gibn pıyanıstlerle karşılaştı- nlıyor. Aldığı klasik piyano eğitimi- nin etkisiyle Beeth 1995 yılın- da ilk albümü IntrodudngBrad Mehldau'vu çıkaran sanatçı. daha sonra eleştirmenlerin bü- yük övgüyle söz ettiği The Art ofTrio Volume 1 (1996)veVo- lume 2'yi (1998) çıkardı. Seri- nin Volume 3 bölümü ise geç- en yıl eylül ayında çıktı. Henry Threadgill de bu ak- şam Babylon'da müziksever- lerie buluşacak. Altosaksofon ve flüt sanatçısı Henry Thread- gill'e Brandon Ross (gitar), Bryan Carrott (vibrafon), Sto- mu Takeishi (bas) ve J.T. Lewis (davul) eşlik edecek. Yarattığı 150'den fazla yapıtla, beste, do- ğaçlama, enstrüman ve liderlik dehası sayılan Threadgill, çağ- daş caz dünyasinda bir kilomet- re taşı olarak kabul edıliyor Sanatçı, bestelerinde alışıla- gelmiş caz geleneklennin yanı sıra oda müziği ve orkestral mü- zik formlan ile özdeşleşen ttnı- lardan ve enstrümanlardan da yararlanıyor. Siyah müzik ge- leneği içinde önemli bir yere sahip olan Threadgill, sontop- luluğu Very, Very Circus ile farklı bir caz soundu yakala- mak istediğini söylüyor. Bryan Adams Beylerbeyi'nde CUMHUR CANBAZOĞLU Yedi yıl önce Istanbul Inönü Stadı'nda 'Türtdye'de stat konserlerini açan Batıb yıldız' unvanını kazanmış Bryan Adams (55 milyon adet ürünü satılmış bugüne dek). bu kez mütevazı Beylerbeyi saha- sında saat 21.30'da sevenlerinin karşısı- na çıkıyor. 1992"de stadın önemli bölümünü dol- duran müzikseverler, Adams'tan çok, böyle bır deneyımi ilk kez yaşamak için oradaydı. Nitekım ikı saati aşan konser sırasında Robin Hood filminın müziği Evervthing I Do (I Do It For You) hari- cinde Adams'a eşlık eden yok gibiydi ve zaten bu şarkı sonunda mekân boşalma- ya yüz tutmuştu. O günden bugüne Kanadalı şarkıcının Türkiye'deki tirajı öyle büyük patlama- lar yapmadı, ancak Türkiye'deki yaban- cı albüm satışını örnek alıp bir yıldızm durumunu değerlendirmek de sağlıklı de- ğıl. Dünya piyasalanndaki genel duru- muna bakıldığında Adams'ın farklı ad- reslen zıyaret ederek şöhretini koruma- ya çalıştıgı görülüyor. Örneğin müzik kitaplannda, kâğıt üzerinde o klasik bir rock \nldizi: bazı parçalarda yine rock gıtar eşliğınde o benzersiz çatlak sesiyle sert parçalan yorumluyor. Ardından bir bakıyorsunuz, romantik ortam yaratan, el- de çakmaklarla dinlenen şarkılar söylü- yor ve bu kanşım Bryan Adams'ı (11 Kasım 1959) zirvede tutuyor. Özetle her- kesin kalbine seslenen, kolay dinlenir, orta yollu bir rock peşinde. Her albümde biraz daha stilini yumuşatarak fazla öz- gün özellikler taşımayan rock parçala- nyla orta yolu izliyor; hatta artık yaptı- ğına tamamıyla pop demek de olası. Seksenlerin başında ortaya çıkıp gita- rı. deri ceketi, çizmeleri ve çatallı sesiy- le dinleyici kazanan Adams, artık kimli- ği kolay saptanamayan bir kitle için sah- neye çıkıyor. Yeni rota, söylemi yumuşa- tırken romantikleri heyecanlandıracak, gözleri sulandıracak şarkılar söylemek; herkesin kolay tüketebileceği, orta yollu, popa kaçan bir türe yönelmek. 1992'de 'Türkiye'de stat konserlerini açan Batıb yıkfaz' Bryan Adams, bu akşam 21 JO'da Beylerbeyi sahasında. Bu arada sinema sektörüyle flört ede- rek Robin Hood'dan Don Juan de Mar- co'ya, The Mirror Has Two Faces'a ka- dar gişe hasılatı yüksek filmlerde sesiy- le rol âlıyor Adams. Ardından yardım konserlerinde Streisand. Pavarotti, Tina Tumer, Cettne Dion gibi isimlerle sahne- yi paylaşarak yeni tercihini açıkça orta- ya koyuyor. Her türlü zevke seslenmek için çoğu zaman zevksiz parçalar söylüyor. Evet, o yıllardır alkol kullanmıyor, et yemiyor, aynı kadınla yaşıyor. Adams'ın kıdemli dinleyicileri için tablo son yıllar- da hayli kararmış dunımda. Bugünkü konsere gelince; Adams'ın yıl- lardır sahnede uyguladığı belırlı bir prog- ram var, bunun ne kadannı Istanbul'da ser- gilerbilemiyoruz, ama şovdan birkaç not aktaraüm: Parçalar arasında çok az ara ve- riyor; bir rock'n'roll parçadan sonra ro- mantik ezgilerle havayı yumuşatmaya dikkat edıyor. Konserin ortalanna doğru bütün ışıklan yaktınp dinleyici kitlesi- nin yüzlerine bakmak istiyor. Etkilendi- ği isimlerden, yani Beatles ve Joe Coc- ker'dan söz ediyor. Aynca Ehis Pres- ley'in anısına 50'li yıllann stiliyle 'Hey Elvis'i söylemeye özen gösteriyor. Ba- zen beş genci seçip onlan sahneye çıkar- tıyor ve şarkı söylemeye, enstrüman çal- maya teşvik ediyor. Konser genellikle iki buçuk saat sürüyor. DİSKOCRAFİ • Bryan Adams (1980) • You VVant It You Got It (1981) • Cuts Like A Knife (1983) • Reckkss(1984) • Into The Fıre( 1987) • Wakiııg Up The Neigbours (1991) • SoFarSoGood(1993) • 18TîIIDie(1996) • MTV Unphıgged (1997) • On a Day Uke Today (1998) bazı Küba limanlanna vurkaç eylemleri düzenleyen Castro karşıtı K.übalılar (!), ün- lü Domuzlar Körfezi çıkarmasını gerçek- leştirdiler. Ağır kayıplar verildi. Sayılan bini aşan "işgald* tutsak düştü. Kısa bir süre sonra ABD Başkanı J. F. Kennedy,bugün hâlâ yürürlükte olan "am- bargo''yu başlattı. ABD'nin Küba ile olan tüm ticari ilişkisi kesildi. ABD yönetimi "dolarsE kalacak lazıl djktanın" Güney * Amerika'ya rejim satacak mecali kalma- yacağını umuyordu. Castro derhal Sovyet- ler Birliği ile 700 milyon dolarlık bir ti- caret anlaşmasi imzaladı. Karayibler'de- ki didişme tam bir tenis maçma dönmüş- tü. Tırmanma sürdü. Ama adada sosyal ve ekonomik yaşam bir türlü düze,lemiyor- du. Önce yiyecek karneye bağlandı. Ar- dından tüm tanm devletleştirildi. Kübalı köylüye vaat edilen topraklar devlet çift- liklerine katılıyordu. Bir yandan da ABD'yi iyiden iyiye tedirgin eden gelişmeler ya- şanmaya başlamıştı. Askeri malzeme yük- lü Sovyet gemileri Küba limanlanna ya- naşmaya, binlerce Rus "görevli" adaya yerleşmeye başlamıştı. Sovyetler, malze- menin savunma amaçlı, personelin ise tek- nisyen düzeyinde olduğunu ileri sürüyor- lardı. Kırmıa ibik^. J. F. Kennedy. 22 Ekim 1%2'de "Sov- yetfer'in Küba'daki nükleer başlıklı füze rampalannın ha\adan çekümiş fotoğraf- lannı saptadıklannı" ulusal TV ve radyo- lardan resmen açıkladı. Füzelerin menzil- lerinin bin mil olduğunu, aynca adada ko- nuşlanmış nükleer silah taşıma kapasite- sine sahip Sovyet jetlerinin varlığını da sözlerine eklediğinde, TV karşısmda elle- rinden purolannı düşürenler oldu. Soğuk Savaş'ın bu belki de en sıcak zamanlan, yaklaşık bir hafta sürdü. ABD donanma- sı yıllar sonra Karayibler'e yeniden ko- modorluk çıkardı. Füze taşıyan yeni Sov- yet gemileri geri döndürüldü. 26 Ekim'de J. F. Kennedy, Knışçev'den bir mektup al- dı. Zamanm Sovyetler Birliği lideri, "Kû- ba'yı işgal etmeyecekleri'' güvencesi kar- şıhğında "fiizeterin sökülecegini" bildiri- yordu. Kennedy, "koşulu" kabul etti: Kruş- çev iki gün sonra söküm emrini verdi. Castro, "yumuşama"dan hiç hoşnut değıl- di. Rampalann söküldüğünü denetlemek isteyen BM görevlilerine izin vermedi. Jetlerin geri gönderilmelerini protesto et- ti. Ama elinden daha fazlası gelemezdi. Aralık 1%2'de 53 milyon dolarlık ilaç ve yiyecek paketi karşılığuıda Domuzlar Kör- fezi çıkarmasında tutsak alınanlan salı- verdi. Yurttaşlanmn ABD'ye göçlerine koşullu da olsa izın vermeye başladı. Ama söylemini hiçbir zaman yumuşatmadı. Sovyetler yıkıldıktan sonra bile ibiğini krr- mızı tuttu. tlginçtir. Fidel Castro pek çok benzer tu- tum ve davranışına karşılık, ABD ve dün- ya kamuoyuna bir "Saddam" olarak yan- sıtılmadı. Bugün "ambargo" hâlâ sürse de artık tartışılıyor. Kaldınlmasını iste- yenlerin, sürmesinin Küba'daki rejime ya- radığını iddia edenlerin sayısı gün geçtik- çe artıyor. TV 'lerde sık sık gösterilen Florida plaj- lanna ayak basabilmek için insanlık dışı çabalar gösteren Kübahlarla ABD Sahil Gü- venlik görevlileri arasmdaki kovalamaca- lar yürek burkuyor. Küba, dünyadaki pek çok polis devletinden biri. tlk konuk (!) Af- rikalı işçinin topraklanna ayak basmasın- dan bu yana geçen, neredeyse yanm bin yılda kaderi hiç değişmedi. Bugün Kü- ba'da yabancı işçi çalıştınlamıyor. Ancak devletle ortak yatırım yapabilen yabancı kuruluşlar, çalıştırdıklan ya da çalıştır- mak zorunda olduklan her Kübalı işçi için Castro rejimine yıllık 10.000 dolar ödemek zorundalar. Buna karşılık, Castro'nun şan- lı Kübalı işçisinin eline ayda yaklaşık 10 dolar büyüklüğünde bir peseta toman ve- riliyor. Adada eskiden ABD'ye ait olan bir nikel madenini işleten Kanadalı Sheritt şirketı, bini aşkın Kübalı işçi çalıştınyor. Aradaki 10 milyon dolar elbetterejime gi- diyor. Castro'nun adası, tropiklerin "Gu- lag"ı, Karayibler'in u Sulukuk"sı. Çocuk yaşta fahişelik, sefalet artık puro duman- lanyla gizlenemiyor. Bu akşam Açıkhava Tiyatrosu'nda Kü- ba'nın pek çok müzisyen yetiştirmesiyle de tanınmış orkestrası La Banda Munki- pal ve artık yaşamayan ünlü caz mısyone- ri Dizzy Gillespie'nin manevi oğlu büyük Kübalı trompetçi ArturoSandmal var. La Banda'ya ve özellikle Sandoval'in yetenek- lerine güvenim sonsuz. Yine de bazen müzigın her şeyi anlatabileceğine dair kuş- kulara kapılmıyor değilim. IŞILDAK VE YELPAZE ATtLLA BİRKİYE Uzak Bir Hayal Kıyıda Boğaz'ın uzak bir kıyısı; belki de bir hayal kıyı. Gerçek ile "yanılsama"y\ kim ayırt edebilmiş ki! Gündüz ile gecenin sınır çizgisi, zaman; henüz karanlık değil ortalık, ama aydınlık da geride kal- dı artık. Deniz, yani Boğaz'ın mavi sulan, şimdi daha ko- yu; bir fırtınaya benziyor sulann rengi. Karadeniz yöreli bir rüzgâr; serinletiyor, özgür- ce eserek. Günün sıcaklığı çok çok gerilerde. Deniz, yani Boğaz'ın o fırtına renkli sulan gizli bir coşku içinde. Sanki yıllarca biryürekte saklanmış bir coşku. Hiç anlatılmamış, doğrusu anlatılamamış. Ama şimdi bir uzak kıyıda Boğaz'ın, belki de bir hayal kıyı burası, dalgater belli ki bir yüreğin, aşk- la çarpan bir yüreğin cx»şkusu. Bu bir hayal kıyı en iyisi; ve bir düş öyküsü ya- zılmaya başlanıyor. Belki de hepimizin öyküsü bu... Bir adam denize bakıyor. Yalnızca denize bakı- yor ve deniz ile arasında hiçbir şey yok. Zaman arkasında, gençliği, anılan arkasında. Sonra, Boğaz'ın bu uzak hayal kıyısında bir şi- irin dizeleri, zaman zaman dalgalann ıslattığı ada- mın gözlerinde yaşarryor: Denize bakttğımda seni görüyorum Yalnızca sen girebilirsin deniz ile arama Çünkû, yanı başındayım Çünkü, dudaklanna çok yakınım Şiirin erdemi vardır; şiirin insana yaşam gücü ve- ren tılsımı vardır, gündüz el sallarken; ve Venüs tam karşıda parlar... Bazen dalgalar, bir tutku gibi bu uzak kıyıda Islatıyor gözlehni Gözlerinde âşık bir adam Hep, sana bakıyor Gündüz bitimsiz değildir; yerini geceye bırakır, ama gece aslında gündüzün, yine bir aydınlığın müj- decisidir. Çünkü, karanlık da bitimsiz değildir, yerini bir sü- re sonra aydınlığa bırakacaktır. Gerçek midir yoksa hayal mi, zaten uzak kıyıda her şey iç içedir, birdenbire gökyüzünü, ki bu uzak kıyı karanlıktır artık, havaifişekler aydınlatır. Rengârenk ve çok şekillidir. Aydınlatır, aydınla- tır, sonra izi kalmaz gökyüzünde. Çünkü havaifi- şekler, yalnızca bir "ışık anı "dır. Gökyüzünde parlayan yalnızca aşk olmalıdır, der adam, denize bakarak. Yalnız bunu denize mi der, yoksa deniz ile arasında gördüğü sevgilisine mi? Bilinmez. öyle ya. orası hayal kıyı, bu da bir düş öyküdür, eninde sonunda... Yine dizeler, dalgalann bıraktığı gözyaşlan gibi adamın yanaklanndan aşağıya doğru süzülür. Aşkımız havaifışek gibi olmamalı sevgilim Çünkû izi kalmyor, bir ışikanı •; • •rhg Hayal kıyıda, düş öykü yazılır. Belki de tek ger- çek olan Venüs'ün panldaması ile dizelerdir. Bel- ki bunda da bir yanılsama vardır. Gerçek içre bir yanılsamadır bu. Belki de dizeler Venüs'ün panldaması ya da Ve- nüs'ün panidaması dizelerdir: Aşkımız hep parlayan Aşkımız, Venüs'ün ta kendisi. KremHn Oda Orkestrası, HHIsMe Beactı Club'da • Kültür Servisi - Kremlin Oda Orkestrası, 17-24 Temmuz tarihleri arasında Fethiye-Hillside Beach Club'a konuk oluyor. Şef Misha Rachlevsky yöneümindeki Kremlin Oda Orkestrası, 1997 yılında Uluslararası tstanbul Müzik Festivali'ne katılmıştı. Kremlin Oda Orkestrası, konserlerini kurcusu Misha Rachlevsky yönetiminde veriyor. Piya Kftaplığı'ndan Tuğrul Keskin kitapları • KüHûr Servisi - Tuğrul Keskin'in 'Tacir ve Cinayet', 'Babek', 'Kınlan Kar Sesi', adlı kitaplan yeniden okurla buluşuyor. Piya Yayınlan, Keskin'in daha önce çeşitli yayınevleri tarafından yayımlanan şiirlerinin yanı sıra 'Ipekler Çoğaltmaya' isimli yeni kitabını da yayımladı. Tuğrul Keskin'in 'Bir Suyun Kıyısında' isimli kitabı da daha önce Piya KitaplığVnda yayımlanmıştı. Osmanlfda Tolerans • Kültür Servisi - Osmanlı devletinin kuruluşunun 700. yılı dolayısıyla 12 Temmuz Pazartesi günü tstanbul Yıldız Sarayrnda Osmanlı'da Tolerans başlıklı bir konferans düzenlenecek. Dr. Ayhan Başaranlar, Cemal Kutay, Pere Dr. Xavier Jacop, Prof. Dr. llber Ortaylı, Prof. Dr. Minna Rosen, Av. Rıfat Saban ve Doç. Dr. Arusyak Yumul'un katılacağı konferans saat 10.30'da başlayacak. Ydm Genç Müzisyeni Yanşması • Kültür Servisi - The British Council tarafindan düzenlenen 7. Yılın Genç Müzisyeni Yanşması bu yıl orkestral kompozisyon dalında gerçekJeştiriliyor. Çoksesli müziğin tanıtımı ve genç müzisyenlerin desteklenmesi amacıyla düzenlenen yanşmaya son katılma tarihi 4 Şubat 2000. 4 Şubat 1970 tarihinden sonra doğmuş tüm Türk bestecilere açık olan yanşmanm jürisi Alfred Michourine, Anthony Gilbert, Hasan Uçarsu, tlhan Usmanbaş, tstemihan Taviloğlu, Muammer Sun, Rengim Gökmen ve Turgay Erdener'den oluşuyor. Yanşmaya katılacak olan yapıtın orkestra kadrosu (en çok üçlü orkestra) için bestelenmesi ve süresinin en az 8, en çok 15 dakika olması gerekiyor. (Aynntılı bilgi için: 0312- 468 61 92) Sanal Ördek çıktı H Kültür Servisi - Sanal Ördek mizah dergısinin 12. sayısı çıktı. Derginin bu sayısında Sıvas olaylanna geniş yer aynlıyor. Bu sayıda Cezmi Ersöz'ün 'Modern Zamanlann Trajik Aşk tlişkileri', Nihat Genç'in 'Diş Saati', Nil Kara'nın 'Murathan Mungan'ın Şüri', Eyüphan Erkul'un 'Çankın Cezaevi* konulu yazılan yer ahyor. Sanal Ördek'in bu sayısında aynca, Mehmet Can, Vedat Demircioğlu, Altay Marti, Tekerlek izi BisikJet Grubu, Sezai Sanoğlu, Yüksel Işık ve Ayan Aşa'nın da yazılan bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle