24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ Dünya mimarları, 7500 kişilik 2005 yılı uluslararası buluşması için İstanbul'u seçtiler Pekin'de 'Istanbul dayaınşması' • Uluslararası Mimarlar Birliği'nin (UIA) Pekin'de yapılan 20. Dünya Kongresi ve genel kurulunda, 2005 yılmdaki kongre ve genel kurul için Mimarlar Odası'nca aday gösterilen îstanbul, diğer adaylar olan Nagoya (Japonya) ve Floransa'dan (Italya) daha çok oy alarak 7500 kişinin katılacağı uluslararası buluşmanın 'ev sahibi kenti' seçildi. Uluslararası Mimarlık Kongreleri'nin 2005 yıh buluşması için "2600 yılhk kent birfldmr ile tanıtdan (solda) İstanbul'u seçen düny-a delegasyonu, UIA Genel Başkanbğı'na da yine 2005 İstanbul Kongresini de vönetmek üzere Park Otel'in 1993Heki "yıkım törenine" katüan Yasilis Scoudas'ı getirerek anlamlı bir dayaıuşmayı ödüllendirmiş. oldu~ (sağda) Tarih, 29 Haziran 1999, Salı... Yani, Imralı'dakı mahkemenin, ülke- yi bölmek ugnına yıllardır binlerce ki- şinin yaşarrunı yitirmesine önderlik eden Ocalan hakkındaki. Türkiye için büyük önem taşıyan yargı karannı ilan ettiği gün... Aynı gün ve hatta aynı saatlerde, biz de Pekin'deki UIA (Uluslararası Mi- marlar Birligı) genel kurulunun yapıl- dığı Kongre Merkezi salonunda, Türki- ye için yine büyük önem taşıyan bır baş- ka "karann" verilmesini bekliyoruz. 100 ülkeden 1 milyonu aşkın mima- nn üyesi olduğu UIAnın "7500-8000 kişhle" toplanacağı tahmin edilen 2005 yılmdaki Dünya Mimarlık Kongresi ve UIA Genel Kurulu'na hangi ülkenin ve hangi kentin "ev sahipliğT yapacağı, hemen her ulustan mımarlann oluştur- duğu delegasyonun "oylanyla" belırle- necek.. 19-29 Haziran 1999 tarihlerinde Çin Halk Cumhuriyeti'nın başkentinde yak- laşık 6000 kişilik katılımla gerçekleşen 1999 Dünya Kongresi ve Genel Kuru- lu'nda, 2005'teki 22. büyük buluşmaya "aday" göstefdiğimiz istanbuLdiğer iki aday olan Floransa (ttaly») veNagoy§ (Japonya) karşısında dünya mimarlan- nı temsil eden sadece 200 kadar dele- genin çoğunluk karanna göre tercih edil- miş olacak ya da olmayacak... 'Engeüer' ve seçimler.» UIA'nın Pekin Genel Kurulu'yla bir- likte 6 yıllık görev dönemi de sona eren Meksikalı bayan başkanı Sara Topel- son de Grinberg, aday kentler için ya- pılan tanıtım konuşmalannın ardından oylamaya geçmeden önce "Türkiye''ye bir sorum var" dıyor ve ekliyor: "2005 Dünya Kongresi'nin açılış seremonisi için en az 10.000 kişilik bir salon gereke- bilir. Istanbul'da bu olanağınız var mı? w Bu "oylaına öncesi" soruyu, 13.000 kişilik Habitat-II ev sahipliğini anımsa- tarak yanıtlıyoruz ve hatta Abdi Ipekçi Spor ve Gösteri Salonu'nu kastederek, "Aynı anda 12.500 kişiyi de bir mekân- da buluşturabüiriz" diyoruz. Yine oylama öncesindeki kulislerde bazı "BaoJı" ülke delegelerinin. Türki- yede insan haklan sorunu yaşandığını ve bu nedenle "insan haklanna duyar- uülkelerin mimartannın" 2005 yılında hükümetleri tarafından "İstanbul'a gön- derilemeyeceği" riskinin bulunduğunu söyledikîerine tanık oluyoruz. Bu siyasal engellemeyi de. Türkı- ye'nin bir uygarlıklar ülkesi olarak ta- rih boyunca insanlığa düşünce, felsefe ve inanç konulannda "kühürel önder- Hk" ve hatta "kaynak" oluşturduğunu anlatarak aşmaya çalışıyoruz. Istan- bul'un ise Doğu ve Batı kültürlerinin yi- ne tarihsel buluşması ile görkemli bir uy- garlık kimliği kazandığını. dünya mimar- lannın bu kimliği irdeleyerek 21. yüz- yıla yönelik hedeflerini belirlemesinin "Türkiye'nin dünyaya en büyük katJu- sı" olacağını vurguluyoruz. Bütün bu "karşı" tavırlara, özellikle Japonya'nın Nagoya kenti için tüm kong- re günleri boyunca yaptıklan parlak ve gösterişli propaganda çalışmalan ile Ftalyanlann Floransa kentindeki "mi- mariçekkiliği*' güçlü ve etkili bir şekil- de öne çıkarmalannı da eklediğimizde, dünya mimarlannın yine de "tstanbuT demeleri için gösterdiğimiz çabalann ve ileri sürdüğümüz "kültürel gerekçe- lerin" yeterli olup olmayacağı yönünde- ki kuşkulanmız, seçim heyecanımızı da doruğa çıkartıyor... Derken, UIA Genel Başkanı, kapalı oylamayla yapılan ilk tuı seçim sonuç- larını. "Hiçbiraday yüzde 50'yi aşama- dY* diyerek şöyle açıİdıyor "İstanbul 77, Nagoya 61, Floransa 54 oy akü.J' Ardından. sadece ilk iki kent arasın- da yapılan oylamanın sonuçlan ise sa- londa bir alkış tufanıyla karşı lanıyor ve rakamlar ilan edılır edilmez oturduğu- muz koltuklann etrafi kuşatılarak dün- ya mimarlannca kucaklanıyoruz, kutla- nıyoruz. Sara Topelson'un sesi bu kez sanki daha yumuşak ve sevimli geliyor: "İstanbul 110 oy, Nagoya 80 oy aldı. Türkiye Mimarlar Odası'nı kuthıyo- nınu" Ornek bir güçbiriiği 29 Haziran 1999 Salı günü Pekin'de elde edilen bu uluslararası başan, bir bakıma "utusalbirdayaıuşmanMt" da ürü- nü olarak Türkiye'ye kazandınldı. Mimarlar Odası'nın bu kez 26 kişi- lik bir ekiple Çin'e gidip genel kurula tüm gücüyle "asıunası"; tstanbul'un ve Türkiye'nin dünya mimariığı için ne denli önemli kültürve uygariık birikim- lerini taşıdığının bildirilerle, broşürler- le, belgesel ve konulu filmlerle, afişler- le, sergilerle ve diğer olanaklarla binler- ce mimara 10 gün boyunca anlatılma- sı; yol ve konaklama giderlerinden kong- re katılım ücretlerine kadar gönüllü bir çabanın ekonomik olanaklannı "aşan" büyük bir bütçenin duyarlı sponsorluk- larla karşılanması ve Türkiye'nin 2005 yılı ev sahipliği konusunda "devlet" ola- rak da gerekli desteği vereceğinin Kül- tür, Dışişleri \e Turizm bakanhklanyla bırlikte "Cumhurbaşkanlığı düzeyin- de" de UIA delegasyonuna özel mesaj- larla bildirilmiş olması.. bugüne dek benzeri pek görülmeyen örnek bir güç- biriiği yaratarak olurnlu sonucun alın- masına büyük katkı yaptı. Yine Peİdn çalışmalan süresince Mi- marlar Odası grubuyla birlikte olan "Kültür Bakanhğı ekünnin" yardımla- n ve aynı bakanlığın bir kısım giderle- ri de üstlenmiş olması, THY'nin de kat- kılanyla birlikte budayanışmanm anlam- lı bir bölümünü oluşturdu. Bütün bunlann yanı sıra özellikle Pe- kin Büyükelçımiz Daryal Banbay'ın bu etkinliğe "ana sponsorhık" yaparak en büyük desteği veren Çanakkale Sera- -Mektubumuzyanitsız kalmadu.. UIA'nın Pekin'deki Dünya Kongresi ve Genel Kurul u'na etkili bir hazırlıkla katılan Mi- marlar Odası. uluslararası mi- marlar topluluğuna "Udçağn'' yaparak 2005 yılında da tstan- bul'da buluşmayı önerdi. Çagnlardan birincisi. "Ana- dohı'dan Dünya Mimarianna Mektup" başlıklı mesaj ile bu- nu destekleyen "Mimariığın 10.000 Ydhk Besiği Anadohı" temalı sergi ve afışlerdi. Mektubunda "gtobalteşnıe- nin dünya kültüıierini de eroz- yonaugrattıgına" dikkat çeken Mimarlar Odası, yeryüzünün yaşam ve uygarhk değerleri- nin korunarak geleceğe aktan- labilmesı için "21. vüzyıhn,kül- turier arası bir davaıuşma ve mimari birikimlerin paytaşıi- ması yüzyûı olması'* çağnsın- da bulunuyordu. Nitekim Çin'in bilge ve de- neyimli miman Prof. Wn li- UIAPtkinbulusnıasında da^lanbroşürdekibufotoğrafijıaltıııdaşunlarvaalıydı: "Karşı krvı Asya, fotoğrafin çekfldiği ver ise Avrupa... Petroi kanab yapdmak istenen Boğaziçi, ijte böyfe bir kentsd mekân-." (Fotoğraf: OKTAY EKJNCİ) angyong tarafından önerilerek UIA Kongresi'nce de "Pe- km Şartj" olarak ilan edilen DümaMhnarMiBidirgesrnde. a>iu çağnnın karşılığı şu sözlerle yer aldı: "Geçmlşleri- miz farkü otabilir. ama ortak bir gdeceği paylaşmak için buradayız..." Boğaziçi, dtinya mirasımız... Pekin'de dile getirilen ikinci mesajımız ise ashnda bi- rinci çağn için somut bir eylemi içeriyordu. Kongre ve ge- nel kurul üyelenne "Dflnya miraa l^anbal'u ve Boğada- n petroi yolu ounakton kurtarakm'* şeklindeki sesleniş, hem dagıtılan bildiriler hem de doğrudan UIA toplantı- sıoda yapılan konuşmalarla da desteklendi. Böylece bogazlann sıradan bir deniz geçişi değil, taşı- dıklan tarih ve doğa degerleriyle "bütün insanh^n vemi- mariann ortak kültür \« çevre mirası'' olduğu gerçeği uluslararası bilince de yansımaya başladı. Işte bütün bu mesajlar ve seslenişler, 7500 kişilik 2005 yıh buluşması için Nagoya'nm ve Floransa'nın "turistik davederi'' yerine İstanbul için dile getirilen "kültürel so- rumluluklan paylaşnta çağrısın , Pekin Genel Kurulu'nun da "ortak karanna" dönüşmüş oldu... mikAŞile birlikte 24 Haziran 1999 Per- şembe akşamı büyükelçilik binamızda UIA delegasyonu için düzenledikleri zengin mönülü resepsiyon ve tstanbul Kongre Bürosu Müdürü Eyüp Babür'ün UIA Genel Kurul fiıayesinde kurduğu İs- tanbul standı, dünyamimarlannın tercih- lerini belırlemede diğer güçlü katkılar- dı. İstanbul'un Kadıköy Belediye Baş- kanı Av. Selami Öztürk ile Bahçelievler Belediye Başkanı mimar Safîet Buhrtda butarihsel dayaruşmada görev aldılar. Du- yarlı başkanlar, Eczacıbaşı AŞ ile birlik- te sponsorluk bütçesine destek olurlar- ken, UIA delegasyonuna da "Sizleri İs- tanbul'a bekfiyoruz" çağnsında bulun- dular. Bir kûçük t ders'> Şimdi bir yandan aynı ulusal dayanış- mayı 2005 "teki 7500-8000 kişilik büyük buluşmanın hazırhklan için de zengin- leştirmeye çalışırken, öbür yandan şu so- rulann yanıtını da artık açıkça tartış- mamız ve 'ulkemizidünyaya hangiözeİ- likleriyle kabul ettirmemiz' konusunda bir karara varmamız gerekiyor. Acaba, ömeğin "oltaııpiyalluria'' (üs- telik onca büyük bütçelere. kadrolara ve hatta özel yasalara rağmen) elde ede- mediğimiz bir uluslararası başan, ikna edilecek kişi sayısı çok daha fazla olan UIA Dünya Kongresi ve Genel Kuru- lu'nda nasıl ve "hangi niteüğûniz" ka- bul görerek elde edilebildi? Benzer şekilde, yine örneğin olimpi- yatlann istanbuldayapılması konusun- da "adayhğımızı'' bile manşetlerden du- yuran ve bü>öik destek veren medya- mız. Anadolu Ajansı'nın ve Mimarlar Odası Genel Merkezi'nin 30 Haziran 1999 günü yayımladığı "Pekin başan- sı" haberlerini neden hiç önemsemedi? UIA'nın 2005 'te İstanbul "dabuluşul- masına karar vermesindeki en büyük etmen, hiç kuşkusuz, bu çağnnm dün- yada başka hiçbir ülkede bu denli zen- gin ve köklü olmayan "kültür ve uygar- lık değerferimizk'" yapılmış olmasıdır. Eğer dünyada saygın bir yer almak is- tiyorsak. bize yabancı olan değil, bizim "özgünlüğümüzü" ve "evrenseJ kimli- ğimizi'' oluşturan ayncalığımızla ulus- lararası platformlarda "varlığımın'' ka- nıtlamak durumundayız. Bunun yolu ise İstanbul gibi eşsiz de- ğerlerimizi, örneğin "dünya kenti" slo- ganı yerine öncelikle "dünya mirası'' kavramıyla kucaklamak. tanıtmak ve bu gerçeği dünyaya da "kabul etdrmek- ten" geçiyor... Pekin'de de. Nagoya ve.Floransa "dün- ya kennyiz" diyerek oylamayı kaybetti- ler. İstanbul ise "dünya mirasımızı ge- lin petroi tankerierine karşı da birlikte koruyalım" çağnmızla, binlerce mima- nn 2Ö05 yılı özlemlerinde hak ettiği ye- ri ahnayı başardı... Amerikan sinemasmda ırkçılık rüzgârlan esiyor VVîll Smith oldukça başanh bulunuyor. Kültür Senisi - Geçen hafta gösterime giren WUd VVUd West adlı filmin zenci aktörü WH1 Smith, yeni bir tartışmanın başlamasına neden oldu. Amerikan sinemasında bır zencinin başrolde yer alıyor olması çok sık rastlanılan bir durum değil. Zenci ya da etnik kökenli aktörler çoğunlukla komedi ya da yardımcı rollerle kendilerini avutmak durumunda kalıyor. 'Yıldız Savaşlan' filminin yeni versiyonunda da kalıplaşmış ırkçı tutum devam ediyor. Örneğin, filmin bazı bölümlerinde insanlar. Arap ve Yahudi olduklan için aşağılanıyor. Sinema sektörünün ırkçı tutumuna maruz kalan aktörler, bu ay bir araya gelerek önemli rolleri kendilerine vermeyen ve ırkçılık yapan Hollywood'u protesto etmeye hazırlanıyor. Hollywood kurbanlan sadece siyahlar değil, Latinler ve Galliler de aym dertten mustarip. Henüz bir ismi bulunmayan bu yeni grup, Hollywood ve Beverly Hills'de şubeleri bulunan bazı önemli kurumlan da arkalanna alarak ırkçı tutuma savaş açmaya hazırlanıyor. Grup, önemli televizyonlann uyguladığı tutumu protesto ederek durumun iyileştirilmesi için çaba harcamayı ve diğer aktörlerle aym şartlar altında olmayı hedefliyor. Televizyon şirketlerinin programlannda olan 26 komedi ve drama prodüksiyonunun hiçbirinde başrolde zenciler yer almıyor. Hollywood/ Beverly Hills NAACP kolunun başkanı BilKe Green. insanlann renkleri ve ırklan nedeniyle dışlanmalanna sessiz kalamayacaklanm, durum düzelene dek mücadele edeceklerini belirtiyor. Amerikan sinemasınm ırkçı tutumu sadece başroller için değil. Etnik gruba mensup aktörler belli sınıflara aynhyor. Örneğin Latinler, çete elemanı, uyuşturucu kaçakçısı ya da suçlu gibi rollere uygun görülüyor. Arap oyuncular ise sadece teröristrollerine... Istisnalar ise her konuda olduğu gibi bu sektörde de var. Will Smith oldukça basanlı bir aktör olarak görülüyor ve Jack Nicholson, Bruce Wiüis gibi sanatçılann yer aldığı listede bulunuyor. Eddie Murphy ise diğer zenci aktörlerin aksine hayli aranan bir isim. Geçen ay Acapulco Zenci Film Festivali'nde de zenci aktör ve film yapımcılan Hollyvvood'un zenci filmlerini ciddiye almadıklannı dile getirdiler. Önümüzdeki günler, Amerikan sinemasınm kendini yeniden gözden geçirmesine neden olacağa benziyor. Eddie Murphy zenci aktörlerin aranılan ismi ODAK NOKTASI AHMETCEMAL Edebiys Haçlı Seferleri... Son zamanlarda edebiyatımızda 'eleştiri' adı al- tında -ya da 'kılığında'!- bir 'saldın' seferberiiğidir gidiyor. Kimlere karşı? Genellikle çok satan, kimi zaman da adlan Türki- ye'nin sınıriannı aşmış yazarlanmıza, evet, bizim ya- zartanmıza karşı! Peki hangi gerekçelerie? Birini çoğunluk anlamıyormuş, zevk almıyormuş, ittci buluyormuş, aynca o, Atatürkçü de değilmiş, hat- ta ona karşıymış falan fılan... Bir başkası da ikinci cumhuriyetçiymiş, eserierin- de tarih yanlışlan varmış, o da falan fılan... Ya roman estetiği? Yani bu yazarianmızın eserie- rinde -onlann uğraşlan yazmak olduğuna göre- ro- man estetiği açısından hangi aksamalara ya da ek- sikliklere rastlıyoruz? Buna pek yanıt veren yok. Açıkçası, işin bu yanı- na pek eğilen de yok. Çünkü işin bu yanına eğilmek, öyle "Fa/anca ya da fr/anca bu romanı anlamamış" ya da "Bak, işte tarih yanlışlan var!" deyip geçiştir- mekle olmaz. Bilgi ister, bilgi! Ama bilgi temeli gerektiren bir konuda eğersizkal- , kar da örneğin: "Gerçi ben bu romanı okumuş de- ğilim, ama okuyanlaranlamamış, işte..." diye söze başlarsanız ve üstelik böyle bir tutumu gerçek an- lamda okur sayısının çok düşük olduğu, gerçek an- lamda bilgilenme gereksiniminin ise henüz pek az . algılandığı bir ortamda yaparsanız, ancak zaten var olan bir bilgisizlıği körüklersiniz! Şimdi gelelim şu 'tarih yanlışlan' suçlamasına. - Tarih bağlamında 'yanlışlar' yapmak, ömeğin bel- ; li tarihleri bilmemek, kişileri geleneksel çizgiden fark- , lıc^nlandımTak,yerterikanştırrnakvb.,acababirede- ' biyat ürününün estetik değerini azaltır mı? Eğer şimdiye kadar olmayan böyle bir estetik öt- çüyü biz bulduysak, yandık demektir. Dünya edebiyatı tarihinde, hemen bütün eserieri tarih 'yanlışlanyla' dolu olanların başında kim gelir, bilir misiniz? William Shakespeare! Evet, adıyla ve sanıyla Shakespeare! Ne dersiniz, yoksa yabancı araştırmacılar bu 'kor- kunç gerçeği' biliyoriar mı? Ya da biliyoriar da, giz- lemeye mi çalışıyoriar? Hiçbiri değil. Bu 'korkunç gerçek', Shakespeare üzerine bugüne kadar kaleme alınmış hemen bü- tün önemli incelemelerde açık ve seçik belirtilir. Ama bu gerçeğin, Shakespeare'in edebi değeri, dehası ve eserieriyle asıl verdikleri karşısında ne kadar önemsiz olduğunu vurgulamak için belirtilir. Shakespeare'in eserierinde aynı zaman dilimin- de yaşamadıklan tarihsel bir gerçek olan kişiler kar- şılaşıriar, hiç g'ıtmediklerinin yine tarihsel kesinlikle bilindiği yeriere giderier ve tarihsel açıdan hiç kanş- madıklan olaylara da rahatça kanşıriar. Buna rağmen Shakespeare'in Shakespeare ola- rak kalabilmesi ne demektir? Her şeyden önce, bir edebiyat eseri, bir tarih kitabı değil demektir. Bizansta geçen bir roman, okuriara Bizans tari- hini öğretmeyi amaçlamaz. Peki o zaman tarihi roman yazannın tarihi araş- tırma yapma yükümlülüğü yok mudur? Tarihi roman da eleştiriye açıktır, tarihi roman ya- zannın da tarihi araştırma yükümlülüğü vardır. Ama bütün bu noktalar, bir tarih yazannınkinden çok fark- lı değer ölçütlerinden bağımlıdır. Tarihi roman yazannın tek yükümlülüğü, seçtiği ta- rihsel dilimin koşullanna ters düşmeyecek kişiler ve olaylar kurgulamaktır. O koşullar içerisinde olabile- cek, ama resmi tarihlerde yer almamış seçenekler doğrultusunda kurgulama yapan roman yazan, ol- gulara bağlı kalmak zorunda olan tarihçiyie karşı- laştınlamaz. Aynca tarihçi, nesnel olgularia sınıriıy- ken, yazar kanıtlanmamış tüm aynntılardan da ya- rarianmak özgüriüğüne sahiptir. Kari Marks: "On dokuzuncu yüzyıl Fransız bur- juva sınıfı üzerine Balzac'fan öğrendiklerimi, değ- me tarihçilerin eserierinde bulamadım", demiştir. Yoksa Balzac, bir tarihçi miydi? Hâlâ kendi tarihimizin büyüklerine biraz olsun in- san gözüyle bakmanın, insanoğlunun sonrasız de- ğişkenlik niteliğini onlara da tanımanın neredeyse gü- nah sayıldığı bir düşünce ortarhındayız. Bugüne kadar Mustafa Kemal'in romanı hâlâ yazılamamışsa, sanata ve edebiyata onun kadar değer vermiş birine karşt bu sadakat midir, yoksa ihanet mi? Bunu, en az tabulanmızı düşündüğü- müz kadar iyi düşünmek zorundayız! e-posta: ahmetcemal'/ superonline.com acem20(fi hotmail.com BUGUN • SABANCI ÜNtVERSİTESİ'nde saat 19.00'da Sabancı Üniversitesi Rektörü ve Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Tosun Tendoglu, Sıralama ya da Fiiller Nasıl Sıralanır?' başlıklı bir seminer verecek. (Bankular Caddesi, Minerva Han No. 2 Karaköv) 6. ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ FESTİVALİ BUGUN • Arturo Sandoval 'Hoj House' ve 'La Banda Municipal de Santiago de Cuba'nın katılacağı 'Latin ve Küba Müziği Gecesi saat 21.00'de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. • Brad MehMau Trio. saat 19.30'da AKM Büyük Salon'da izlenebilir. • Urban Connection Oldu Dara&The Okra Orchestra saat 23.00'te Roxy'de dinlenebilir. • Henry Threadgül saat 22.00'de Babylon'da izlenebilir. • Monotrans Project saat 23.00'te Dulcinea'da dinlenebilir. YAR1N • VVbodŞ- Herman Orchestra, The Smithsonian Jazz Mastervvorks Orchestra featuring la dance Troupe&C. VVhftmore. Duke Ellington'ın 100. doğum yılı kutlaması anısına saat 21.30'da Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda konser verecek. • Bob JamesTrio saat 19.30'da AKM Büyük Salon'da konser verecek. • Groove CoDective saat 23.30'da Roxy'de dinlenebilir. • Chaıiie Hunter & Leon Parker saat 22.00'da Babylon'da izlenebilir. • DJ Booster saat 23.00'te Dulcinea'da dinlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle