18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tahkim karannın yürürlüğe girebilmesi için Türk yargısının denetimi de kaldınlıyor Talıkmıde her şey serbestBANUSALMAN ANKARA - Hükümetin üzerinde ça- lışnğı "uluslararasıtahkimin''Türkıye'ye yönelık uygulama şekli netleşiyor. Ongö- rûlen sürece göre. ımtiyaz-sözleşmeleri- nin Danıştay denetiminden çıkarilması- nın yanı sıra uyuşmazhklann çözümün- de uygulanacak hukuk kuralından belir- lenecek hakemlere kadar tüm işlemler serbest bırakıhyor. Kararlan kesin ve bağ- layıcı olan tahkim düzenlemesinde itiraz edilecek bir üst organ bulunmuyor. Ana- yasal değişikliğin ardından yapılacak ya- sal düzenlemeyle, Türk mahkemelerinin 1 tahkim karannın yürürlüğe girebilmesi için kamu düzeni açısından yaptığı dene- tim de kaldınlmak ısteniyor. Tahkim, "Bir hak üzerinde ihtilafa düş- müş olan ild tarafın anlaşarak. bir uyuş- maztığın çözümÜBÜ özel ltişilere bırakma- lanvçuyuşrnazhğınözel kişiler tarafindan incefenip karara baglanmasT olarak ta- nımlanıyor. Türkiye'de şirketler arasmda yapılan sözleşmeler açısından "uluslararas tah- Idme" gidilmesi yasak değil. Ancak, ka- mu hizmetıni korumaya yönelik olarak, anayasayla "iıntiyaz sözteşmesT gerekti- TÜSİAD'ın tahkim gerekcesi: Kâra dışarı cıkıs garantisi ANKARA (CumhuriyetBürosu)-Hükümetin ulus- lararası tahkime ilişkin anayasal degışiklik taslağını hazırlamasında rol alan Türk Sanayici ve lşadamlan Dernegi (TÜSİAD), bu düzenlemeyle yabancı yatı- nmcılara "kinn (hşanya çıkışı için garanti verflmesi- nfa" amaçlandığını belirtti. TÜSİAD, 57. hükümetin uluslararası tahkimeprog- rammda yer vererek, öncetikli yasalar kapsamında çı- karmaya çalışmastnı "enerji sektörü açiandan umut verici bir getişme olarak kabul ettiğnri" bıldirdi. Baş- taenerji yatınmlanyla iîgili sorunlarnedeniyle tahkim düzenlemesini desteklediğini kaydeden TÜSİAD, bu konuda şu görüşleri savunuyon , *Türkiye bu hızia buyürse 2030 yrima kadar, yAfaı asgari yahuzcaeiektrikenerjisiicm 4.5m3yar dolar ya- tmm yapmak gerekiyor. 43 mflyar dolan Türkiye'nin ayırmasLhek devletin kayraka>Trnwsı çok güç.Çün- kfi bu enerji yatınmian uzun vadeii yatınmlar. Kendi- ni 10 yıl civannda ödüyor. Mesela Keban Barajı ken- dfeni 16yridaödedLOnun içintahkimyoksa yabana y*- bmuutorgrimiyor. Bizim hukuksfetemimize güvennri- yorlar. Bati'da da bu böyle. Sizin keyfi uygutomanıza tabiohnakisteairyortuf TÜSİAD, "proje fînansmam*yla tahkim için fark- lı bir gerekçeyi de şöyle ortaya koydu: "Proje fmansınam, enerji yabrunbnrı için uygala- nan bir modeL Projenin kendj kârnun projeyi karşda- y-abiieceğfaıi göstermeoiz gerekryor Id, uhısiararası ku- ruluştan kredi bulabiesiniz. Hiçbir yabaoa yaünmcı keadi cebinden çıkanp vermryor. Onlar da bir finan- sorbohryortar.Banunotabü^nesiiçfndesizmoüIkede yapo^mzy^önrnınkânrundışany^çıkabileceğiniga- raoti etmeniz ı»nn Bu da uhtslararası tahkim.'* ren alanlarda, sözleşmelerin denetimi ve uyuşmazlıklarda çözüm yeri olarak Da- nıştay ortaya konuluyor. Türkiye'nin mevcut hukuk sisteminde tahkime gidilmesinin "yasak" olmadığı, sorunun alınan tahkim kararlannın uygu- lamaya girişınden kaynaklandığı belirtil- di. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 10 Mart 1976 tarihli karanyla Paris Millet- lerarası Ticaret Odası Hakem Divanı'nın karannı "kamu düzeni" açısından uygu- lanamaz bularak reddettiği anımsatılıyor. Bu kapsamda, anayasal değişikliğin ar- dından yasal düzenlemeye gidilerek, tah- kim karannın Türkiye'nin iç hukuku gi- bi, denetimden geçmeden doğrudan yü- rürlüğe girmesi sağlanmaya çalışılıyor. Böylece, karara uyulmaması gibi bir du- rum söz konusu olamayacak. Tahkim ka- ran Türk yargısının üstünde olacak ve yet- ki devri gerçekleştirilmiş olacağı gibi, ka- mu düzeni açısından da "denetim" orta- dankalkacak. Tahkimle ilgili yapılacak değişikliğin de iki aşamadan oluşması bekleniyor. On- celikle engellerin aşılması adına anayasa- da imtiyaz sözleşmelerinde Damştay yet- kisi kalduılacak. Ikınci aşamada ise yasal düzenlemeyle tahkim kabul edilecek. tlk aşama, Danıştay denetiminden çıkanl- mazsa uluslararası hakeme gidilmesinin anlamı kalmadığı gerekçesiyle yapıhyor. Tahkim düzenlemesiyie, taraflar kendi iradeleriyle hakemler ve hangi hukuk ku- rallannın uygulanacaguu belirüyortar. Se- çilen hakemler Türk olabileceği gibi, ya- bancı da olabiliyor. Seçilen hukuk kura- lı, herhangı bir devletin hukuk kuralı ola- bileceği gibi, Çok Taraflı Yaönm Anlaş- TGC'den meslek flkelerine \m/ < uyum çagnsı tstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazetecıler Cemı- yeti (TGC) Yönetim Kurulu, son günlerde bazı gazete ve ' televizyon kanallannda ba- sına güveni ve saygınhğı ze- deleyici yayınlara rastlandı- ğını belirterek. gazetecilere " meslek ilkelerine uyum çağns" yaptı TGC Yönetim Kuru- lu'ndan yapılan yazılı açık- lamada. meslek ilkelerinin ıhmal edilmesinden kaynak- lanan bu tür yayınlann, ce- miyet tarafindan belirlenen "Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk BUdirgesi" çerçevesinde değerlendiril- mesınin yararlı olacağı vur- gulandı. Açıklamada, bazı yayın kuruluşlannın ve ga- zetecilerin başka kuruluşlar- daki meslektaşlannı yayın- lan nedeniyle eleştiri sının- nı aşarak suçladıklannın, hatta iftirada bulunduklan- nın üzüntüyle gözlemlendi- ği belirtilerek, "Kimigazete- cilerin haber kaynağını açık- tamaya zorianmasu kimi ga- zetecilerin belgelere dayalı yamt hakkına yine meslek- taşlan tarafindan saygı gös- terilmemesi kabul edilebilir davranışlar degildir" denil- di. Bazı yayın organlannda da, toplumun bir bölümünün manevi değerlerine karşı eleştiri ve görüş bildirme sı- nırlannı aşan şekilde konu- şulması ve yayın yapılması- nın yanlış olduğu dile geti- rilen açıklamada, Türkiye Gazetecilen Hak ve Sorum- luluk Bildirgesi'nin ilgili maddeleri kamuoyuna ve gazetecilere yeniden anım- satılarak. bu konularda daha duyarlı olunması istendi. T- GC'nin yeniden anımsatma gereği duyduğu meslek ilke- leri.şöyle: r Hanrlıksoruşturması SH rasında, soruşturmayı zaafa uğratıcı, yönkndirici biçim- de haber ve yorumdan kaçı- nılmahdır. Yargüama süre- cinde de haberler her türlü öny-argıdan uzakve kesinlik- k doğruluğundan emin olu- narak sunulmaudır. Gazete- ci, yargı sürecinde taraf ol- mamaiıdır. Yargı kararı ke- sinJeşmedikçe, bir sanık suç- lu ilan edilmemelkiir. Haber- lerde ve yorumlarda suçluy- muş gibi degerlendinneler vapılmamaMır. - Gazeteci; çahntı, iftira, hakaret, lekeleme, saptırma, manipülasyon, söylenti, de- dikodu ve dayanaksız suçla- malardan kesinlikle uzak durur. - Gazeteci, yayımlanmış her yanlışı en tea sürede dü- zetonekle yükümlüdur. - Gazeteci, kaynağını bil- mediği bilgi ve haberleri ya- yımlamaz. Kaynak açık ol- madığında, yayımlamaya karar verdiği durumlarda da kamuoyuna gerekli uyanla- n yapmak zorundadır. - Gazeteci; bir ulusun, bir topluluğun ve bireylerin V.ü\- tiirel değerierini ve inançla- nnı (veya inançsızfağını) doğ- rudan saldın konusu yapa- maz. - Gazeteci, kaynaklann gizliliği ilkesi uyannca, kay- nağını açıklamaya ve tanıİc- lık yapmaya zorlanamaz. - Gazeteci sıfaünı taşuna- yı hak eden herkes meslek il- kelerine en yüksek seviyede uymayı taahhüt eder. Açıklamada, söz konusu bildirgenin altında, 4 bine yakın gazeteci ve basın ku- nıluşunun imzasırun bulun- duğu da vurgulandı. Hazine'nin olumsuz tutumu TürkiyeBilim ve Teknoloji pıx)gnımına katılmıyvr ANKARA (ANKA)- Türkıye'nvn Avrupa Birliği'nin önemli işbirliği programlanna kaülamadığı, bunun AB'den çok, Hazine'nin olumsuz tutumundan kaynaklandığı bildirildi. AB'nin en önemli işbirliği programlanndan biri olan ve Türkiye açısından büyük önem taşıyan Bilim ve Teknoloji Programı'na Türkiye'nin katılırru, Hazine'nin olumsuz tutumu nedeniyle gerçekleşemiyor. Konuya yakın kaynaklar, Türkiye'nin söz konusu programa katılabilmesi için dört yılda asgari 300 milyon ECU'luk bir katkıda bulunması gerektiğini belirttiler. Ancak, Hazine "para yok" gerekçesiyle bu kaynağı sağlamaya yanaşmıyor. Programa ülke katkılannın, ulusal gelir ve nüfuslan dikkate alınarak hesaplandıgı belirtiliyor. Aynı ka>Tiaklar, bilim ve teknolojiye önem veren ve AB- Akdeniz işbirliği programına dahil olan tüm ülkelerin Bilim ve Teknoloji Programı'na katıldıklannı belirterek "Katdmayan bir tek Türkiye kaldı" diye yakındılar. Programa katılan beş milyon nüfuslu tsrail'in ise, söz konusu dört yıllık dönemde 165 milyon ECU tutarında bir katkıda bulunacagı belirtiliyor. Bu arada, Bilim ve Teknoloji Programı için gerekli olan paranın başka yollardan sağlanması olasüığı araştınhyor. Bu çerçevede, AB Komisyonu Türkiye Masası Şefı Fabrizk) Barbasso ile geçen hafta Ankara'da yapılan görüşmelerde pararun 2000-2006 döneminde uygulanacak "Meda-2" programı kapsamında AB tarafından sağlanmasımn konuşulduğu ancak konunun "havada" kaldığı öğrenildi. Minikler yorgun düştii 638.tarihi Kırkpınar yağh güreşvekûMr etkinükkri haftasında Edirne 75. Yü Üköğretim Okulu öğrencileri de gösteri sundu. Minikler kendi aralanrun gelmesi- ni beklerken acak havamn etldsiyle yorgun düşünce çarevi çimenlerin üzerinde uyumakta buklu. TASARRUF MEVDUATISİGORTA FONU'NDAN DUYURU23.06.1999 tarih ve 23734 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun ge- çici 3. maddesi kapsamında, Müflis TYT Bank A.Ş., Müflis Marmara Bankası A.Ş. ve Müflis lmpex- bank A.Ş. nezdinde, bu bankalann izinlerinin iptal edildiği tarih rtibariyie, sigorta kapsamında tasarruf mevduatı bulunan gerçek kişilere, alacaklı oldukları rjanka şubelerinin bulunduğu illerdeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası şubelerince, aşağıda belirtilen esaslar çerçevesinde Fon'dan ödeme ya- pılacaktır. 1 - Ödeme yapılacak kişiler aşağıda belirtilen belgelerin aslı ve birer fotokopisi ile birlikte ilgili Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Şubesi'ne başvuracaklardır. - Kimlik belgesi, - Hesap cüzdanı, - Ikametgâh ilmühaberi, - Mirasçılık belgeleri (veraset ve intikal vergisi ilgililere ait olacaktır.) 2- Sigorta kapsamı dışındaki hesaplardan sigorta kapsamındaki hesaplara aktanlmak suretiyle açı- lan hesaplar ile bölünmek suretiyle açılan tasarruf mevduatı hesabı sahiplerine yargı kararlan gereğin- ce ödeme yapılamayacağından; bölünen hesap sahiplerinden Noter aracılığıyla alacaklan temlikna- menin ibrazı halinde ana hesap sahiplerine ödeme yapılacaktır. 3- İlgili Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası şubelerindeki listelerde isimleri bulunmayan kişilerin; a) Hesabının, Müflis Marmara Bankası A.Ş. şubeleri ile Müflis TYT Bank A.Ş. ve lmpexbank A.Ş.'nin Istanbul'da bulunan şubelerinde bulunması halinde Bank Han No: 39 Kat: 4 80020 Şişhane İSTAN- BUL adresindeki (Tel: 0212 251 93 52-53) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Fon Hukuk Müdürtüğü'ne, b) Hesabının, Müflis TYT Bank A.Ş. ve Müflis lmpexbank A.Ş.'nin Istanbul ili dışındaki illerde bulu- nan şubelerinde bulunması halinde Bankalar Caddesi No: 40 06100 Ulus ANKARA adresindeki (Tel: 0312 310 91 48 ve 0312 311 01 53) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Bankalar Tasfiye Müdürlüğü'ne, başvurmalan gerekmektedir. 4- ödeme yapılacak mudiler, ilgili Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası şubelerince ibraz edilecek taahhütnameyi imzalayacaklardır. Bu taahhütnameye yapıştınlmak üzere, ödeme yapılacak kişiler TL 810.000.- tutariı damga pulu getireceklerdir. 5- Vekil aracılığıyla paralarını tahsil etmek isteyen mudilerin, aşağıdaki örneğe uygun olarak noter aracılığıyla düzenlenmiş bir vekâletnamenin ibrazını sağlamalan gerekmektedir. 6- ödemeler aşağıda belirtilen tarihlerde yapılacaktır. (Banka hesap numarasının belirtilmesi halin- de, EFT ile istenilen bankaya havale de yapılabilecektir.) Ödeme yapılacak kişinin adının ilk harfi Ödeme tarihi A 12.07.1999 B-D 13.07.1999 E-F " ' • ~ ' • - • 14.07.1999 G-H . 15.07.1999 I-L . . . , . 16.07.1999 M • , ^ • "' *. ^ 19.07.1999 N-P ' . ': - •' 20.07.1999 R-S 21.07.1999 Ş-Ü , 22.07.1999 V-Z ' 23.07.1999 NOT: Yukarıdaki tabloda belirtilen tarihlerde başvurmayan veya bu süre içerisinde paralannı tahsil edemeyen mudiler, tabloda yer alan en son tarihten sonraki günlerde de paralannı tahsil edebilecek- lerdir. VEKÂLETNAME ÖRNEĞl 4389 Sayılı Bankalar Kanunu'nun Geçici 3. maddesi kapsamında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nca tarafıma ödenecek tutan tahsile ve Tasarruf Mevduatı sigorta Fonu'nu ibraya, şahsımı borç ve yükümlülük attına sokacak taahhütname dahil her türlü belgeyi adıma imzalamaya ili ilçesi nüfusuna kayıtlı oğlu/ktzı doğumlu adresinde mukim vekil tayin ettim. Isim Soyad . . Imza . . • • • • ması'na (MAI) kadar uzanacak çeşitli uluslararası sözleşmeler de olabilecek. Genellikle tahkimde bir devlet hukuku- nun kabul edildiği belirtildi. Yani bir dev- let tahkimde Türk hukukunu kabul edi- yorsa, Türkiye de o devletin hukukunu tahkimde uygulanabilir olarak kabul edi- yor. Dünya Tıcaret örgütü (DTÖ) kapsa- mında imzalattınlmaya çalışılan Çok Ta- raflı Yaonm Anlaşması'nı onaylayan ül- kelerin birbirlerinin hukukunu da kabul etmiş sayılacağı belirtildi. Tahkim heyeti olarak genellikle Pa- ris'teki Milletlerarası Ticaret Odası Hakem Divanı'nın ka- bul edildiği öğrenildi. Ancak böyle bir zorunluluk bulun- muyor. Bu tahkim kurumu dışında ABD'de de tahkim heyetleri bulunuyor. Hakem atamalannın bu kuruluşlara da bırakılabüdiği kaydedil- di. Tahkim düzenlemesiyie, yalnızca yabancı sermaye değil, Türk şirketleri de ken- di aralannda bu uygulamaya başvurabiliyorlar. Bu du- rumda Türk hukukunun kul- lanılabılırlıginin zayıflaya- cağına dikkat çekiliyor. Özellikle Türk şirketleri, da- valann uzun sürdüğü gerek- çesiyle tahkim düzenlemesi- ni istiyorlar. Tahkimle, yabancı serma- yenin Türk şirketlerle "ejt muamefc" hakkı kazanacağı belirtildi. Tahkimle çelişen yaSalann da uygulama ola- nağımn kalmayacağı savu- nuldu. Tahkimin kabul edil- mesinin ardından en az 5 yıl süreyle bundan vazgeçile- mediği, vazgeçilse bile tah- kimin 15 yıl süreyle yürür- lükte kaldığı belirtildi. Sözleşmeye tahkim yer- leştirildikten sonra, uyuş- mazlığın çözümü için taraf- lann kendi aralannda anla- şıp tahkime gitmeleri gerek- miyor. Tek taraflı olarak da tahkime başvurulabiliyor. Bu durumda, şirketin mem- nun olmadığı bir uygulama karşısında tahkime başvurup bağlayıcı bir karar aldırma olanağı da bulunuyor. Devlet ile yatınmcı ara- sındaki tahkim mekanizma- sında, "devletin yatmm kar- şüıgı tahkiıne gittiğini kayrt- sız şartnz kabul etmek zo- runda" olduğu belirtildi. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Dinci Mollalar mı, Demokratçı Mollalar mı? "Askeri demokrasi"... Bir kısım Batılının dilinde, Türkiye'deki rejimin adıdır bu. Bizim numaracı cumhuriyetçilerimiz de bu tanımlamaya hep alkış tutariar. Ve Batılılann düzenlediği toplantılarda sahneye çıkan bazı "makbur (!) bilim adamlanmız, çok ciddi fetvalar verirler: - Bizim askerlerimizi bir on-on beş yıl tatile yol- layabilsek, demokrasimiz tıkır tıkır işlemeye baş- lardı... Bu savlara ciddi bir yanıt, Amerikalı bir Türkiye uzmanından geldi. • • • Nick Ludîngton'i birçok Türk gazeteci tanır. Türkçeyi çok iyi bilir. Uzun yıllar Türkiye'de As- sociated Press temsilcisi olarak bulundu. Carne- gie Endowment Foundation'da da iki yıl Türk or- dusu üzerinde araştırma yaptı. Sayın Ludington, bir süre önce, M. Ali Kışlalı'nın Radikal'deki köşesinde yayımlanan mektubunda, çok ilginç bazı saptamalar yapıyor. Mektup Je- remy Salt imzasıyla "Current Affairs"te yer alan bir yorumdan yola çıkmış. Söz konusu yorumda, Türkiye demokrasisinin "çağdaş demokratik devletin genel olarak kabul edilen ölçütlerine göre, oldukça geri kaldığı" sa- vunuluyor. Neden olarak da, komutanlann Türki- ye'de "neredeyse devlet üstü" bir denetim konu- muna sahip bulunmaları gösteriliyor. Jeremy Salt, laikliği korumak adına Erbakan'ın başbakanlıktan düşürülmesini eleştiriyor. Ve 28 Şubat sürecini şöyle değerlendiriyor: "Askerler, Türkiye'nin çok duyarlı demokratik gelişimini engellediler..." Buna ve benzer yaklaşımlara Nick Ludington'ın -verdiği yanıt çok net: "Salt, Türkiye'deki diğer birçok yorumcu gibi, demokratik bir köktencidir. Tıpkı, Muhammed Peygâmber'/'n getirdiği, tartışılmaz şeylehn dı- şında ne yasa ne de hareketin olmazlığına inanan ıranlı mollalar gibi.. Bu demokratik mollalar da, Batı Avrupa veya ABD modeline uygun olmayan demokrasileri kabule layık bulmuyoriar. Iranlı mol- lalar gibi, onlar da hatalılar." • • • Ludington şu soruyu soruyor: "Neden sosyal, ekonomik ve siyasal gelişme sürecinde olan ülkeler, kendilerini daha fazla de~ mokrasiye götürecek ve bazı başka ülkelerde ol- duğu gibi, anarşiye ve daha fazla diktatörlüğe yol açmayacak en uygun yöntemi kendi başlan- na bulamasınlar?" Ve devam ediyor: "Askeherin rolü, başansızlıklara ve siyasal güç- lüklere karşın Tün\iye için laik demokrasinin güç- lenmesi ve gelişme yolunda da devam etmesi için bir güvencedine Son değerlendirmesi ise şöyie: "Generallerin etkisi, demokratik gelişme yolun- daki Türkiye için en önemli engel değildir. önce Türkiye'de sivil siyasetçilerin yolsuzluklan temiz- lenmelidir. Onlara uzlaşmanın kaçınılmazlığı öğre- tilmelidir. Diğer bir öncelik de polisin yeniden ya- pılandınlmasına verilmelidir. Bir başka husus ise anlatım özgürtüğünün genişletilmesidir. Böylece terörist olmayan Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti için- de, kültürel haklannı rahatça tartışabileceklerdir." • • • Biçim mi önemli, yoksa öz mü? Kimin yaptığı mı önemli, yoksa ne yapıldığı mı? Tarikatlan "siviltoplum" örgütü sayanlarmı hak- lı, demokrasinin olanaklarını kullanarak demokra- siyi yıkma hakkının olamayacağını savunanlar mı? Erbakan'a, Tayyip'e, Fethullah'a "evet" demek mi demokratlık? Yoksa sırtındaki üniformayı "ha- yır" demeye engel saymamak mı? Ve son bir soru: Iran'daki köktendinci mollalar mı daha akılcı? Yoksa bizdeki ve Batı'daki köktendemokratçı mol- talarmı? Iranlı molla nereye varmak istediğini ve varaca- ğını çok iyi biliyor. Batı'nın mollalan da öyle... A- ma bizimkiler ya cahiller, ya aymazlar ya da aptal! FP Milletvekili Omer vehbi Hatipoğlu ^Türkiye'deki rejim zalim 9 ANKARA (CumhuriyetBürosu)-FP Di- yarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğ- lu, Güneydoğu'da halkın askerlerin kendi- lerine kötü davranması nedeniyle PKK'ye destek verdiğini ileri sürerek "Kûrtsorunu falan yok. Türkiye'de rejim sorunu var re- jim. Zaüm bir rejim ve zafim rejimin uygu- lamalanndandoğansorunlar var"dedi. Kanal D'de dün akşamki "Arena" programında Akit gazetesi yazan Abdurrah- man Dih'pak, eski RP millet- vekili Hasan Hüseyin Ceyian ve FP Diyarbakır Milletveki- li ÖmerVehbi Hatipoğlu nun katıldığı, yurtdışında Kürt kökenli yurttaşlara yönelik gerçekleştirilen paneUn bant kayıtlan yayınlandı. Hatipoğ- lu, paneldeki konuşmasuıda, Lozan Banş Anlaşmasrnuı, Avnıpalı devletlerce "Türk- Kürtortakdevleti'' kurulaca- ğı sözü üzerine imzalandığı- nı öne sürerek şu iddialarda bulundu: "Ismet Paşa Lozan'a gidi- yor ve 'Kuracağımız yeni devlet Türklerle Kürtlerin or- tak devletidir. Biz aynı za- manda Kürtlerin de temsilci- yiz' der. Sonra Türkiye Cum- huriyetiDevletJkurulur.'' Ha- tipoğlu. devletin kurulması- nın ardından ise "KemaBstle- rin Kürt diye bir şey yoktur dedUderini'' ileri sürdü. Gü- neydoğu'da halkın PKK'yi desteklediğini iddia eden Ha- tipoğlu, bunun da "askerlerin halka kötü muamelesinden kaynaklandıgınj'' iddia ettı. Hatipoğlu, TSK'nin PKK te- rör örgütünü bitirmek isteme- diği imasında bulundu. PKK terör örgütü- nün "öcü" gibi gösterildiğini savunan Ha- tipoğlu, "Kürt sorunu falan jok. Türkiye'de rejim sorunu var rejim. Zalim bir rejim ve zaüm rejimin uygulamalanndan doğan so- runlar var. Askerlerin eziyetiyüzünden halK PKK'vi destekJrvor" dedi. AKİT YAZARINDAN TEPKİ Dilipak ifade vermeyi reddetti İstantjul Haber Servia- Malatya DGM'de görülen bir dava kapsamında talimatla ifadesirun alınması is- teaen ve 13 gün önceki ilk duruşmada iddianameyi in- cçîeyemediği gerekçesiyle ifade vermeyen Akit Ga- zetesi yazan Abdurrahman Dilipak, Istanbul DGM'de dün yapüan duruşmada da türbanh avukatı kabul edil- medıği için ifade vermeyi reddetti. Istanbul 2 No'îü DGM'deki talitnat duruşmasına, davanın tutuksuz sanığı Abdurrahman Dilipak katıl- dı. Aynı davanın sanığı olan AhmetTaşgetiren ise du- ruşmaya kablmadı. Dilipak. Taşgetiren'in akrabalann- dan 5 kişinin Bolu'da meydana gelen trafik kazasuı- da yaşamını yitirmesi nedeniyle DGM'ye gelemedi- ğini söyledi. Mahkeme heyeti, Dilıpak'm türbanlı aMHkatı Gül- den Sönmez'm vekil sıfatıyla duruşmaya katılamaya- cagmı kararlaştırdı. Sönmez, bu karar üzerine izleyi- ci strasma geçti. Bu durumda ifade vermeyi reddetti- girıi bildıren Dilipak. kendisine barodan bir avukat te- min etmesini istedi. Dilipak'ın talebini kabul eden mahkeme heyeti duruşmayı erteledi. Malatya DGM'de, gazeteci-yazar Abdurrahman Di- lipak ile o dönem Akit'te yazan gazeteci Ahmet Taş- getiren hakkında, "Halkı, smıf, ırk, (fin, mezhep veya bölge farklıhğı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tah- rik etmek" suçundan 1 ile 3'er yıl arasında hapis ce- zası ıstemiyle dava açılmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle