Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
JvLJJ-ii LJ J \ [email protected] 15
ALLEGRO EVİN tLYASOĞLU
Yurdun dört bir yamnda operaYurdundörtbiryanındaoperalar! Pa-
zar gecesi Doğubayezid'de (Ağn) ts-
hak Paşa Sarayı'nda bestecisı Çetin lşı-
közhı'nün yönettiği Ağn Dağı Efsane-
si konser-opera olarak seslendirildi. De-
kor, kostüm. reji yoktu. Solistler, koro
ve orkestra ile sıcağa ve rüzgâra karşın
görkemli birbütünlük yaratıldı. Yaşar
Kemal'in romanından esinlenerek
1971 'de yazılan bu opera "Gülbahar"
olarak temsil edilmişti daha öne. Bu
kez tshak Paşa Sarayı gibi birortamda.
tam anlamıyla yapıtm geçtiği yöreler-
de seslendirildi. Gürcü, Azeri ve Türk
sanatçılann katıldığı dinletiyi TRT'nin
canlı olarak vermesi bir ayncalıktı.Ay-
han Baran'ın ve Hakan Aysev'in sesle-
riyle kişiliğini bulan yapıta CüneytGök-
çerde anlatıcı olarak katılmıştı. Devlet
büyüklerimizın bu olaya kol kanat ger-
meleri çok sevindiriciydi. Çetin Işıköz-
lü Judith adlı bale yapıtıyla dünya bale
edebiyatına girmiş ilk Türk bestecisi-
dir. Güney Afrika'dan Japonya'ya dek
gösterimi yapılmıştır. Judith'in. Işıköz-
lü (1939) çağdaş Türk bestecilennın
dördüncü kuşağına bir geçiş bestecisi-
dir. Dansı dekoru- kostümü ve rejisiy-
le aynı "mekân"da daha nıce operanın
sahnelenmesine!
tstanbul festivalinde Bayezit opera-
sının o büyülü etkisi hâlâ sürerken, Ne-
vit Kodalb'nın Gılgameş operasını ız-
leyerek bir tarihe tanık olduk. Derken
lDOB'un Saraydan Kız Kaçırma ope-
rası yepyeni birkadroyla çıktı Istanbul-
lulann karşısına. Bu arada bir başka
kadro da (soprano Yelda Kodalu'nın
oynadiğı) Sony Classics için Saraydan
Kız Kaçırma'nın görüntülerinin film
kaydını yapıyordu aynı ortamda.
Öte yanda Aspendos Opera ve Bale
Festivali 6. yılını gerçekleştiriyor. Car-
men, Aida, Fidelio, Rigoletto, Otello,
Madam Butterfry, Hoffmann'ın Masal-
langibi tarihin önemli operalan: Gisel-
le balesi ve Carmina Burana'nın dans-
lı gösterimi; Strauss konseri, CSO'nun
"oğubayezid'de Ishak Paşa Sarayı'nda
Ağn Dağı Efsanesi konser-opera olarak
seslendirildi. tstanbul festivalinde Bayezit
operasını, Nevit Kodallı'nın Gılgameş
operasını izledik. ÎDOB'un Saraydan Kız
Kaçırma operası yepyeni bir kadroyla çıktı
Istanbullulann karşısına. Aspendos Opera
ve Bale Festivali 6. yılını gerçekleştiriyor.
gala konseri ile zengin bir program su-
nuyor.
27. İstanbul Festivali sona erdi
Geçen hafta festivalin ve Avrupa'nın
en görkemli orkestralarından birisıni
dinledik. Çek Filarmoni. VTladimir Va-
lek'in karizmatik yönetiminde, solist
FanlSay'dı. Nejat Eezacıbaşı'nı bir kez
daha özleyerek andık. Nejat Bey Lütfu
Kırdar Salonu'nu görememışti. Fazıl
Say'ı da tanıınamıştı. Bugün onun at-
tığı tohumlann filizlendiğine tanık olu-
yoruz. Gençliğin elinden tutan, yeni
parlayan yeteneklerimize eğilen, onla-
n ortaya çıkartıp olanaklar yaratan, da-
ha iyi konser mekânlan için çırpınan o
değil miydi? Önümüzdeki yıllardaonun
bir küçük çocuk heyecanı ile hazırlık-
lannı yaptığı, maketini sevip okşayarak
herkese tanıttığı Maslak'taki kültür ve
sanat merkezi açılacak. Daha nice par-
lak sanatçımızı. uluslararası nice im-
zayı o salonlarda dinlediğimiz zaman
Nejat Bey'in anısı biraz daha devleşe-
cek. Çek Filarmoni dinletisinden önce
onu çok iyi tanıtan, kısacık bir multi-
vizyon gösterisi sunuldu. Kimse ko-
nuşma yapmadı. Böylece festivalin, ba-
badan oğula geçen bir hanedan değil,
halka armağan edilmiş bir kurum oldu-
ğu vurgulandı.
Fazıl Say iyice olgunlasmış, orkest-
ra ile uyum içinde, yumuşacık, dört
dörtlük bir Mozart yorumu getirdi. Ken-
di kadanzlanyla besteciyi 20. yüzyıla ta-
şıyıp, orkestrayla buluşunca yine kla-
siİc döneme götürüyordu. Leyla Pamir'ın
dediği gibi, "sanlti Mozart'ın ahvadı"
gibi çalıyordu. Çek Filarmoni gibi dur-
muş oturmuş, yıllann geleneği ile tek
soluk. tek beden haline gelmiş bir or-
kestrarun önünde kendi solistimizi iz-
lemek gurur vericiydi. Nejat Bey'in
anısına değen bir konserdi.
Festivalin son etkinliği Tedî Papavra-
mi'nin resitali idi. Son yıllann yıldız ke-
mancılanndan. Onu İstanbul "da bu kış
da dinleme firsatımız olmuştu. Arnavut
asıllı sanatçının festivaldeki programı-
nın ancak ilk yansını dinleyebildim.
Mozart'm si bemol majör, 15. sonatı
ile SymanotvskFnin üç Efsanesi, son
derece ağırbaşlı. şiirokurcasına incelik-
liydi. Ama sıcak yaz akşamının boğu-
cu ortamında izlemesi, çok daha olma-
yan bir programdı.
Yunus Nadi Ödülleri'nde
Ozgür Aydın resitali
istanbul Festivali'nin yoğun günleri
arasında gazetemizin düzenlediği Yu-
nus Nadi Ödülleri'nin dağıtımmda pi-
yanist Özgür Aydın'ın (1972) bir resi-
talini dinleme fırsatını bulduk. Özel-
likle, Chopin'in Liszt uyarlaması olan
Polonya şarkılanndan altısı ve op. 34,
3 "Grand V'alse brillant"ta onun artık
kendine özgü bir imzası olmaya başla-
dığını anladık. Piyanonun tuşlanna yu-
muşacık dokunuşu ve anlatım dolu cüm-
leleri ile, soylu bir yaklaşım sergiledi.
Sanatçının yorumu, kişiliğinüı aynası
oluyorbiryerde.
tstanbul'da müzik bitmiyor. Şimdi
caz festivalinin sesleri dalgalanıyor. Bu
arada Yapı Kredi Sanat Festivali tem-
muz ayı programında çok ünlü bir ke-
mancı ile başlıyor: Boris BeHdn. Bu Rus
asıllı deneyimli kemancıyı 14Temmuz
gecesi 20.30'da Cemal Reşit Rey Kon-
ser Salonu'nda dinleyebilirsiniz.
e-mail: evini(g boun.edu.tr
Ölümünün 100. yıldönümünde
Strauss 'un mirası tartışma konusu
• Ünlü
bestecinin
aileye kalan
mirası
haksız
biçimde
ahnarak yok
pahasına
satıldı.
Strauss'un
akrabalan
şimdi mirası
geri
alabilmek
için hukuki
yollara
başvurdular.
Hitler 'den Strauss
ailesine 'yadigâr'
Kültür Servisi - Ölümsüz
valslerin bestecisi Vıyanalı Jo-
hann Strauss, Hitler tarafın-
dan 'Büyük Alman Besteci'
olarak kabul ediliyordu. O dö-
nemde Almanya, Avusturya'yı
topraklannın bir parçası ola-
rak görüyordu. Ancak Stra-
uss'un köklerinin Musevi ata-
lara dayandığı gerçeği, 'Bü-
yük Alman Besteci' niteleme-
si konusunda bıraz kafalan bu-
landınyor.
Strauss'un Musevi kökenle-
ri Hitler döneminde ustaca saf-
dışı bırakılmış ve müziği, tıp-
kı Richard Wagner'in opera-
lan gibi Germen kültürünün bir
köşetaşı olarak kabul edilmiş-
ti.
Nazflerin baskısı
Ancak Hitler rejimi, Stra-
uss'a biçtiği bu büyük degeri
bestecinin II. Dünya Savaşı
döneminde Avusturya'da yaşa-
yanakrabalannavermedi. Bir
Strauss hayranı ve koleksiyo-
neri olan Robert Dachs'ın Stra-
uss üzerine yaptığı yeni bir
araştırma, savaş sonrasında
Strauss'un Avusturyalı akraba-
lannın rejim tarafından dış-
landığını ve haklannın elle-
rinden alındığını iddia ediyor.
Strauss'tan aileye miras ka-
lan paha biçilmez aile yadi-
gârlan (içlennde ünlü komik
opera Die Fledermaus'un el
yazması notalan da var) dev-
let tarafından haksız biçimde
ahnarak yok pahasına satıldı.
Bugün bu parçalann bir kısmı
başka kişilerin malvarlığında.
bir kısmı da Viyana'daki mü-
ze ve arşivlerde yer alıyor.
Viyana, aileye Srrauss'tan
kalan dokümanlann ve elyaz-
malanmn bestecinin torunla-
nna iade edilmesi gerektiği id-
dialanyla çalkalanıyor. Stra-
uss endüstrisinin merkezi olan
Viyana'nın yayın organlannın
yorumculan, şehrin müzik ar-
şivlerinin haksız yoldan elde
edilmiş bu kazançlardan te-
mizlenmesi yönünde çağnlar
yapıyorlar. Strauss'un akraba-
lan da bugünkü tutan 30 mil-
yon sterlin olan mirası geri
alabilmek için hukuki yollara
başvurdular. Konuya ilginin
bu denli yoğunlaşmasırun ne-
deni, bu yılın, bestecinin ölü-
münün 100. yıldönümü olma-
sı.
Robert Dachs"m araştırma-
sı, bestecinin aile mirasınm
1948'deve 1950'debaşkalan-
nın zimmetine geçmesine iliş-
kin iddialan aydmlatmada bir
anahtar işlevini görecek. Bu
yıl içerisinde Ingiltere'dekitap
olarak yayımlanacak olan araş-
tırma, Strauss ailesinin Nazi re-
jimi sırasında ve ondan sonra
haksızlıklara uğramasımn meş-
ruluğu da sorgulanıyor. Johann
Strauss'un uluslararası alan-
daki büyük ünü, Hitler rejimi
tarafından ince bır biçimde
kullaruldı. Nazı olgusunu dün-
yada daha da popüler bir hale
getirmek isteyen Hitler, onu
Musevi kimliğinden sıyırarak
Strauss'un başansını Alman
ırkınamal etti.
Strauss'un besteleri, tıpkı
Wagner'in yapıtlan gibi, Na-
zilerin görüşünü geniş halk
kitlelerine benimsetmek ama-
cıyla kullanıldı. (Bir diğer Mu-
sevi besteci Franz Lehar'ın
yapıtlan da aynı akıbete uğra-
mıştı.) Ancak Hitler hiçbir za-
man Strauss'un Musevi oldu-
ğunu kabul etmedi 'Kimin
Musevi oMuğuna, kimin obna-
dığma ben karar veririm' sö-
zü de ona ait değil mi?
Festivalde Çek Filarmoııi
Orkestrası'm cliııleıııek.*.
ÖNDERKÜTAHYALI
İZMİR-Berlin, Londra,
New York gibi sanat mer-
kezleri anıldığında. dünya-
ca ünlü senfoni orkestrala-
n akla gelir. Prag'lı büyük-
ler ise ülkeye gurur veren
orkestralannı "Çek Filar-
moni" olarak adlandırmış-
lar. Yıllar önce tstanbul
Festivali'nde çaldığı zaman
biz uzaktakileri imrendir-
miş olan bu değerli toplu-
luğu lzmır'de dinleyebil-
mek eşsiz bir fırsattı.
Evet, Vladimir Ashke-
naz>"nin yönettiği "Çek Fi-
larmoni Orkestrası", 26
Haziran akşamı Efes Anrik
Tiyatro'da çaldı. Artık ya-
kından tanıdığımız klari-
netçi Sabine Meyer, dinle-
tiye solocu olarak katıldı
ve VV. A. Mozart'ın la ma-
jör konçertosunu seslen-
dirdi.
Meyer'i, geride bıraktı-
ğımız mevsimde de dinle-
miştik; ancak çaldığı Weber konçertonun
içeriği, kendisini yeterince anlamamızı en-
gellemişti. Mozart'ın konçertosu ise yaptı-
ğı müziğin güzelliğini bütün açıklığı ile or-
taya çıkardı. Meyer. klarineti aracılığıyla ko-
nuşuyor, şiir okuyor, şarkı söylüyor ve etki-
leyici bir müzik için gereken her şeyi yapı-
yor.
Meyer, tiyatroyu dolduran sanatseverlere
mutluluk dağıttı. ama dınletinın odak nok-
tası G. Mahler'in 7. senfonisiydi.
Akustik koşullar uygun değildi
Orkestra müziğinin bu büyük devi, anılan
senfonisini 1908'debesteledi veseslendirdi;
başan fazla parlak değildi. Bir değerlendir-
meye göre Mahler burada 19'uncu yüzyıl
ozanlanndan EichendorfTa özgü yoğun bir
romantikliğin içindedir. Gerçekten de yapı-
tın anlatımı ağdalı, tonallik iyice zorlanmış,
müziğin dilinde de belirgin birbulanıklık ve
acı seziliyor. Orkestranın kadrosu elden gel-
diğince genişletilmiş; tenor korno (bizim
dinlediğimiz yorumda sanınm tenor tuba
kullanılmıştı), konrrafagot, bas klarinet, iki
tane arp gibi eklerin yanında gitar ve man-
dolin bile var. ama bu iki çalgının rolleri, ağır
orkestra dokusu içinde fazla belirmiyor.
Senfoninin en dikkati çeken özelliği ise ge-
niş boyutlu oluşudur; tam 80 dakika sürüyor.
Son derece uzun birinci \e beşinci bölümle-
rin arasına konan "Gece Müzigi"'. Scherzo,
"Gece Müziği'" üçlemesini. yazar DavidOwen
"Senfoni içindesenfoni" olarak nitelendirmek-
tedir.
Mahler'in bu büyük senfonisi, yukanda
özetlediğim nitelikleri yüzünden Izmir'de
epey eleştiri aldı. Her şeyden önce dili ağır
bulundu. Efes'e özgü akustik koşullarda or-
kestra renklerinin doyurucu biçimde ortaya
çıkmadığı söylendi ki hak vermemek elde de-
ğildi. Mahler'in orkestra dokusunu kimi za-
man oda müzigi inceliğine dönüştürmesi ne-
deniyle bazı sanatseverler dolgun bir orkest-
Her türiü etestirrve karşın Çek Filarmoni OrkestrasTnm Mahler yorumu kusursuzdu.
AsM
'ef Vladimir
^shkenazy'nin
yönettiği Çek
Filarmoni Orkestrası,
Efes Antik Tiyatro'da
çaldı. Klarinetçi
Sabine Meyer,
dinletiye solocu olarak
katıldı ve Mozart'ın la
majör konçertosunu
seslendirdi.
ra tınısını işitememenin tedirgjnliğini ileri sür-
düler.
Hiç kuşkusuz. Çek Filarmoni gibi ünlü bir
orkestradan bir yerine iki ya da üç yapıt din-
lemek, onu aynntılanyla tanıma bakımın-
dan yerinde olurdu. Festivallerin ızlenceleri
tasarlanırken seslendirilecek yapıtlan araş-
tırmak akla gelen değişiklikleri o yapıtı ça-
lacak olan topluluğa önermek gerekir.
Her türlü eleştiriye karşın Çek Filarmoni
Orkestrası'nın Mahler yorumu kusursuzdu.
Orkestranm bütün kesimleri, tını güzelliği-
nin doruğundaydı. Özellikle bakırüflemele-
rin orgu anımsatan renkleri heyecan veri-
yordu. Solocular uşta sanatçılardı ve doyu-
rucu bir müzik yaptılar. Ashkenazy'nin çö-
zümlemeleri derinlikliydi. Akustik koşullar
uygun olsa bu yorumdan güzel bir kayıt bi-
le yapılabilirdi.
Hemen belirtelim, Kin-İchiro Kobavashi.
Mahler'in 2. ve 5. senfonilerini bu orkestray-
laplaklara doldurmuş ve yönetmenin, yakın-
da bütün Mahler senfonilerini içeren bir di-
zi oluşturacağı söyleniyor. Elimizdekı not-
lara göre Çek Filarmoni'nin plak çalışmala-
n son derece yoğundur.
"Çek FilarmoniOrkestrası'<
nın adı ilk ola-
rak 4 Ocak 1896'da Prag'da verilen bir din-
letide duyuldu. Orkestrayı "Yeni Dünyadan"
başhklı senfonisinin utkusuyla ABD'den ül-
kesine dönmüş olan Antonin Dvorak yönet-
mişti. Dinleti, görkemli Rudolphınus Salo-
nu'nda verilmişti. Topluluk, günümüzde de
burada çalışmaktadır.
Orkestra, kuruluş yıllanndan başlayarak
yüksek bir sanat düzeyi gösterdi ve her ge-
çen yıl ünü arttı. Bu başanda, Vfflem Zema-
nek'in ve öbür Çek yönetmenlerin katkısı ol-
du. Mahler ile Grieg de zaman zaman çalış-
malan destekledi. Çeklerin kendi solocula-
nna ek olarak S. Rahmaninov, Eugene Ysai
ve Pabk» de Sarasate, bu orkestrayla çaldı-
lar.
Karajan,Abbado, Mehta gibi ünlülerle din-
letiler vermiş olan topluluğun başına Ocak
1998'de ünlü piyanist ve şef Vladimir Ash-
kenazy getirildi. Sanatçı, şu günlerde Dvo-
rak'ın bütün senfonileriyle R. Strauss'un ön-
de gelen yapıtlanndan gerçekleştirilecek ka-
yıtlar üzerinde çalışmaktadır.
inhı Buluşmasf1
Epcan Kazmaz'Hi nesbn
• Kültür Servisi-
Ercan Kazmaz'ın
resimleri Beşiktaş
Belediyesi Ortaköy
Kültür Merkezi'nde
16Temmuz'adek
görülebilir. Her Gün,
Tanin, İstanbul.
Sözcü gazete ve
dergilerinde çalışan
ErcanKazmaz, 1994
yılında gazeteciliği
bırakarak resim
çalışmalanna
başladı. Saim
Tekcan'ın önerisi ile
yağlıboya resim
yapmaya başlayan Kazmaz, Yusuf Taktak'ın atölye
çalışmalanna katıldı. Sanatçı, Karadeniz evleri,
deniz manzaralan, natürmort çalışmalannı kendi
atölyesinde sürdürüyor.
'Dünya
ağustosta Ûren'de
• Kültür Servisi - Geçen yıl Bergama'da yapılan ve
Latın Amerika'dan, Ortadoğu'dan, Balkanlar'dan,
Asya ve Avrupa'dan birçok genci bir araya
getiren 'Dünya Gençlerinin Buluşması' bu yıl
13-23 Ağustos tarihleri arasında Burhaniye
Ören'de gerçekleştirilecek. Ören Gençlik
Buluşmasf nda bugün ve gelecek için banş talebi
dile getirilecek. Buluşma kapsamında Assos, Troya,
Ida Dağı ve Bergama'ya geziler düzenlenecek.
Aynca gençlerin ilgi alanlanna göre çalışma
gruplan oluşturulacak.
Sabancı Hat Koleksiyonu Paris'te
• Kültür Servisi - Sakıp Sabancf nın hat
koleksiyonu 17 Mart-29 Mayıs 2000 tarihleri
arasında Paris'teki dünyaca ünlü LouvTe
Müzesi'nde sergilenecek. Pariste sergilenecek
koleksiyonda 15. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan
döneme ait 71 parça hat eseri ve o dönemi yansıtan
üç değerli yağlıboya tablo yer alacak. Sakıp
Sabancı'nın Sabancı Üniversitesi'ne bağışladığı hat
ve resim koleksiyonu, bir devlet müzesi olan
Louvre'da sergilenecek ilk özel koleksiyon olması
ve Osmanlı hat sanatı ile tablolannın ilk defa
Louvre'a girmesi açısından önemli. Sakıp Sabancı
Hat Koleksiyonu, 1998 ve 1999'da dünyanın en
önemli müzelerinden New York Metropolitan ve
Los Angeles Sanat Müzeleri'nde sergilenmişti.
Eskioğlu'nun fotoğraf sergisi
AKşehirevi'nde
• Kültür Servisi - Faruk
Eskioğlu'nun basın,
doğa ve Akşehir
fotoğraflan 10
Temmuz'a dek sürecek
olan Nasreddin Hoca
Festivali kapsamında
Akşehirevi'nde
sergilenecek. Akşehir'in
asırlık cumbalı evlerinin
kurtanlması projesi
kapsamında Akşehirli
gençler kendi bütçeleriyle Akşehir Halk Müzesi'ni
restore ettiler. Sanatçı Erol Günaydın'ın Nasreddin
Hoca'yı canlandıracağı festivalde aynca
Moğollar, Musa Eroğlu, halkoyunlan ve semah
gruplan da yer alacak.
Altm Muflon ÖdiiNi Ukrayna'mn
• Kültür Servisi - Kuzey Kıbns Türk
Cumhuriyeti'nde düzenlenen 2. Uluslararası Altın
Muflon Karikatür Yanşması ve Altırt'Muflon Özel
Mizah Ödülleri açıklandı. Cemal Tunceri, Erdoğan
Baybars, Hüseyin Çakmak. M. Serhan Gazioğlu,
Mehmet Ulubatlı, Musa Kayra, Mustafa
Gökçeoğlu, Mustafa Tozakı, Ümit lnatçı ve Şenol
Bektaş'tan oluşan seçici kurul, Altın Muflon
Ödülü'ne Ukraynalı sanatçı Oleg Dergatchov'u
değer buldu. Yanşmada gümüş ve bronz muflon
ödüllerini Çin, Rusya, Italya ve Japonya'dan çizerler
kazandı. Kıbns mizah kültürünün çeşitli dallannda
eser üreten kişilere verilen Altın Muflon Özel
Ödülü ise tiyatro sanatçısı Kemal Tunç ile karikatür
sanatçısı Ramiz Gökçe'ye verildi.
Inkılao Kitabevi Şiir, Üykü
ve Roman Ödülü
• Kültür Servisi - Inkılap Kitabevi kuruluşunun 73.
yılında şiir, öykü ve roman yazılmasmı özendirmek,
genç yeteneklerin adlannı duyurabilmelerini
sağlamak amacıyla bu yıl 3 dalda yanşma düzenledi.
35 yaş ve altındaki şair ve yazarlann kitap
bütünlüğündeki dosyalanyla katılabilecekleri
yanşmaya son başvuru tarihi 1 Eylül. Yanşmacılar bu
tarihe dek, bilgisayarda ya da daktilo ile çift aralıklı
olarak yazılmış dosyalannı 6 kopya halinde 'lnkılap
Kitabevi. Şiir-Öykü-Roman Ödülü, Ankara Cad.
No:99 Cağaloğlu 34410 istanbul' adresine postayla
ya da elden ulaştırabilirler. Odül sonuçlan
1 Kasım'da açıklanacak ve üç dalda ödül kazanan
adaylann yapıtlan yayımlanacak. Yanşmanın seçici
kurulu şiir dalında Sunay Akın. Metin Celâl, Haydar
Ergülen, küçük Iskender ve Lale Müldür; öykü
dalında Feridun Andaç, Nursel Duruel, Mehmet
Güreli, Feyza Hepçilingirler, Barlas Özankça; roman
dalında ise Taner Ay, Semih Gümüş, Mario Levi,
Mahir Öztaş ve Hikmet Temel Akarsu'dan oluşuyor.
(514 0610)
6. ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ FESTİVALİ
BLGUN
• 'Brezüya Dans Gecesi' Badi Assad Menagerie,
Dantela Mercury konseri saat 21 .OO'de Cemil
Topuzlu Açık Hava Sahnesi'nde izlenebilir.
• Henry Threadgill saat 22.OO'de Babylon'da bir
konser verecek.
• Oiu Dara & The Okra Orchestra konseri saat
23.30'da Roxy'de gerçekleşecek.
YARIN
• 'Latin ve Küba Müzigi Gecesi' La Banda
Munkipal de Santiago de Cuba Arturo Sandoval
konseri saat 21.OO'de Cemil Topuzlu Açık Hava
Sahnesi'nde izlenebilir.
• Brad Mehldau Trio konseri saat 19.30'da Atatürk
Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek.
• Urban Connection Ohı Dara & The Okra
Orchestra konseri saat 23.00'te Roxy'de.
• Henry Threadgill konseri saat 22.00'de
Babylon'da gerçekleşecek.
• Monotrans Project konseri saat 23.00'te
Dulcinea'da izlenebilir.