Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMt /ekonomi(a cumhuriyet.com.tr 13
Elektriğe
gece
indirimi
• Yeni sayaçlannı
TEDAŞ'a taktıracak
aboneler, normal
tarifede29bin310
lira olan elektriğin
birim fiyatma, gündüz
27 bin 850 lira, gece
ise 12 bin 950 lira
ödeyecek.
ANKARA (Cumhurivet
Biirosu) - Türkiye Elektrik
Dağıtım AŞ (TEDAŞ), tüke-
ticiye farklı zaman dilimle-
rinde farklı fıyat uygulama-
sı imkânı getiriyor.
Uygulama kapsamında.
en pahalı enerjilerden bıri
olan elektrik enerjisinı gece
daha ucuza tüketmek müm-
kün olacak.
Gece durma noktasına ge-
len, buna rağmen akşam
17.00-22.00 saatleri arasın-
da doruğa çıkan elektrik ta-
lebini karşılamakta güçliik
çeken kurulıış, elektrik tüke-
timinin güne yayılarak, elekt-
rik üretim ünitelerinin daha
verimli kullanılması ve ma-
liyeti düşürmek için konut-
lara da 'puanttarife'den ya-
rarlanma imkânı getirdi.
Özellikle yaz aylannda
klimalann devreye girme-
siyle aşın elektrik talebi kar-
şısında sıkıntı yaşayan TE-
DAŞ'ın uygulayacağı yeni
sistemden yararlanmak is-
teyen aboneler, öncelikle
mekanik sayaçlannı, zaman
ayarlı elektronik sayaçlarla
değiştirecek.
Kolalı
içecek
uyansı
EkoDomi Servisi - Tüke-
tici Koruma Derneği (TÜ-
KODER) Başkan Yardım-
cısı Melih Baş, kolalı içe-
ceklenn sağlık açısından ter-
cih edilmemesi gerektiğini
belirterek, ne marka olursa
olsun bu tür içeceklerin, ço-
culdar başta olmak üzere tü-
ketilmemesı gerektiğini dı-
le getirdi.
Baş, yaptığı yazılı açıkla-
mada, kimı ülkelerde Coca-
Cola markalı üriinlerin insan
sağlığına zararlı olması ne-
deniyle toplatıldığını anım-
satarak "Bu konudaki gö-
rüşlerimiz sadece sözkonu-
su markayla ilgili değüdir.
Kotahiçecek-tamburger iki-
Bsinedayananbeslenmeşek-
linin üp ve beslenme ilkele-
ri açısından zararlı olduğu,
uzmanlarca kabul edilerek
pek çok kez dile getirilmiş-
tir" uyansında bulundu.
Formülleri gizli tutulan,
bağımlılık yapıcı maddeler-
den yapıldıklan tahmin edi-
len koîalt içeceklerin kafe-
in içerdiğine değinen Baş,
Tüketicilerin reklam ve pro-
mosyon bombardımanının
etkisinde kaldığını kaydetti.
Baş, "Tüketicüer kamuya
açıkyerierde sağhklıgıdala-
n bulamayabiliyor. Hatta
okul kantinlerinde süt, ay-
ran bulunamıvor" dedi.
Yeni müsteşar Selçuk Demiralp, IMF ile görüşmelerin sürdürüleceğini söyledi
Hazine'de devir teslimANKARA(Cum-
huriyet Bürosu) -
Uluslararası Para Fo-
nu'nun (IMF) rapo-
runun sızdınlması ve
Hazine Müsteşarlı-
ğı 'na atamaya ilişkin
lobi faaliyetleri ne-
deniyle piyasalarda
yaşanan kargaşanın
ardından hükümet, alelacele yeni Hazine
müsteşannı belirledi. 55. hükümet döne-
minde Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'ne
getirilen ve eski Hazine Müsteşan Yener
Dinçmen'in emekliye aynlmasının ardından
bu görev için adı geçen SelçukDemiralp Ha-
zine Müsteşan oldu.
IMF ile yapılan görüşmelerle ilgili bir
belgeyi sızdırmakla suçlanan ve Hazine
Müsteşarlığı görevini vekâleten yürüten
Cüneyt Sel ise Hazine Müsteşar Yardımcı-
lığı görevinden istifa etti. tstifasını dün ye-
ni müsteşar Selçuk Demiralp'e sunan Cü-
neyt Sel, piyasalara sızdınlan raporla ilgı-
sinin olmadığı yolundaki savunmasını sür-
dürdü. Sel ile yaklaşık 1 saat görüşen yeni
Hazine Müsteşan Demiralp, çıkışta yaptı-
ğı açıklamada IMF ile görüşmelerin Tür-
kiye'nin çıkarlan doğrultusunda sürdürüle-
ceğini söyledi.
Türkiye koşullannda görevinin ne ka-
dar zor olduğunu bildiğini belirten Demi-
Cüneyt Sel, yargıya gidiyor
Ekonomi Servisi - Hazine Müsteşar Vekili
Cüneyt SeL, önceki gün görevinden istifa
ederken. hakkındaki iddialan ortaya atanlarla
yargı önünde hesaplaşacağını söyledi.
Sel, IMF görüşmelerinin sızdınldığı iddialan
konusunda "Her şey herkesm gözleri önünde
oimuştur. Kamuoyunnn takdirine
bıraJayorum" dedi. Hazine'de 24 yıldır görev
yaptıgını, 4.5 yıldır da Müsteşar Yardımcılığı
görevini yürüttûğünü kaydeden Sel, bu döneme
ilişkin veremeyeceği hiçbir hesabının
olrnadığanı söyledi. Kendisi hakkında isim vererek
suçlamada bulunanlar hakkında dava açmak için
avukatlanna vekâlet verdığini bildiren Sel, "BNgtei, belgesi
olan varsa yiğitçe, mertçe gefcm" diye konuştu. Hakkındaki
iddialann kendısını olduğu kadar, Hazine'yi de
yıprattığını ifade eden Sel. "Hazbte'nnı çabşma
şekH beflL Bir şe\ yapdı>"orsa ortaklaşa yapıhr. \bk
menfaat sağladın, menfeat gruplarma bUmem ne
yapttn giM iddiaiar değnıysatekbaşraıa
>3pacağımşeykrdeğa,bövfcbirşeyearaç
edttmem beni son derece iizdü" diye konuştu.
Hazine Dış Ekonomik İlişkiler ve Kamu
Fınansmanından Sonımlu Müsteşar \ardımcısı
olan Cüneyt Sel, 4 Mayıs'ta, Yener Dinçmen'in
emekliye aynlmasıyla boşalan Hazine
Müsteşarlığı görevine vekâleten atanmıştı. Ziraat Bankası
Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk
Demiralp'in dün Hazine Müsteşarlığı'na atanmasıyla,
Cüneyt Sel'in vekâlet görevi de sona ennişti.
ralp, Türk ekonomisinin durumunun herkes
taranndan büindiğini. sorunlann çözümü için
elinden geleni yapacağını kaydetti.
'Hazine poütikası değişmeyecek'
Ekonominin zor koşullar içinde olduğu-
nu, bu yüzden Hazine'nin de zorluklan bu-
lunduğunu belirten Demiralp, sorunlann
çözümlenmemesi durumunda her geçen
gün ağırlaşacağını vurguladı.
Hazine politikasının değişmeden sürdü-
rüleceğini açıklayan Demiralp, hükümetin
programı çerçevesinde hükümetle uzlaşma
içinde çahşmalar yapılacağını bildirdi. De-
miralp, IMF belgelerinin sızdınlmasıyla il-
gili olarak herhangi bir şey söyleyemeye-
ceğini belirterek, "Ama ben arkadaşlanmı
ve bu kununu tamyorum. Ona göre değer-
lendirecegim. Ben, açık ve şeffaf çahşmayı
seven bir insanım" diye konuştu.
Yeni Hazine Müsteşan Demiralp, ODTÜ
tdari tlimler Fakültesi'nden 1971 yılında
mezun olduktan sonra Maliye Bakanlığı'nda
müfettiş olarak göreve başladı. Görevini 10
yıl sürdürdükten sonra 1982 yılında Hazi-
ne ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'na geçti.
Washington Büyükelçiliği Ekonomi Mü-
şavirliği de yapan Demiralp, Erdemir Yö-
netim Kurulu Başkanlığı, Avrupa imar ve
Kalkınma Bankası lcra Direktör Vekilliği,
Türk Eximbank Yönetim Kurulu Başkan-
hgı ve Genel Müdürlüğü, Altın Borsası ku-
rucu üyeliği görevlerinde bulundu.
Ozelleştirme süreci
başhyor
• ÖYK'nin öncelik
listesinde POAŞ,
Sümer Holding ve
THY var.
HACERGEMİCt
DSP-MHP-ANAP ko-
alisyonu IMF'nin de baskı-
sı ile özelleştirmeye yeni-
den başlamaya hazırlanı-
yor. Önümüzdeki hafta Baş-
bakan Bülent Ecevit baş-
kanlığında toplanması bek-
lenen Ozelleştirme Yüksek
Kurulu'nun (ÖYK) işe, geç-
tiğimiz dönem satışı yılan
hikâyesine dönen Petrol
Ofisi AŞ'den başlayacağı
belirtiliyor. ÖYK'nin ön-
celik listesinde POAŞ'm
yanı sıra Sümer Holding ve
THY'nin de bulunduğu ile-
ri sürülüyor.
Hükümetlerin gelir ka-
lemi olarak sanldığı ve
IMF'nin de hızlandınlma-
sı yönünde direttiği özel-
leştirmede yeni döneme
adım atılıyor. Bir önceki
toplantıda 1999 yılı ozelleş-
tirme kapsamında yer alan
kurumlann durumunun in-
celenmesi ve bazı öncelık-
lerin belirlenmesi konusun-
da çalışmalann başlaması-
na karar veren ÖYK'nin bu
toplantısından daha net so-
nuçlarçıkması bekleniyor.
Ozelleştirme ldaresi'ne ya-
kın kaynaklarÖYK'nin işe
yeniden POAŞ'la başlaya-
cağını belirtirken. daha ön-
ceki satışa karşı çıkan Re-
kabet Kurulu ile de ön gö-
rüşmelerin sürdüğünü kay-
dediyorlar.
OzeDeştirmedeyanbşpoütikalarsendikabn ayağakakhnk
ihaleye fesat kanştırdıkla-
n ve usulsüzlük yaparak
görevlerini kötüye kullan-
dıklan savı ile Aydın Mil-
letvekili Cengiz Altinkaya
başkanlığında Meclis So-
ruşturma Komisyonu da
oluşturulmuştu.
Öte yandan yüzde 98.17
oranındaki kamu payı olan
Türk Hava Yollan 'nin yüz-
de 25 civanndaki hissesinin
ise yurtiçi ve yurtıdışı piya-
salarda halka ara konusun-
da 1998 yılında başlatılan
çalışmalann yeniden hız-
landınlacağı İcaydediliyor.
Anımsanacağı gibi 1998'in
son çeyreğinde özelleştiril-
mesi planlanan sözkonusu
hisselerin satışı da dünya
ve Türkiye'deki para piya-
salannda yaşanan olum-
suz gelişmeler nedeniyle
1999 yılına ertelenmişti.
Dahaöncel7Martl998
tarihinde yüzde 51 oranın-
daki hissesi satışa çıkan-
lanPOAŞ'a lOteklifgel-
miş ve ÖYK, 15 Temmuz
1998 tarihli karan ile yüz-
de 51 oranındaki hisseyi 1
milyar 160 milyon dolar
bedelle Türkiye Iş Banka-
sı-Bayındır Holding-Park
Holding ve PÜAŞ Ortak
Girişimi Grubu'na satışını
onaylamıştı. Ancak Anka-
ra 6 Idare Mahkemesi 19
Ekim 1998 tarihinde ÖYK
karan ve devir işlemlerinin
yürütülmesi yönünde ka-
rar vermişti.
THY de gûndemde
POAŞ'la ilgili dönemin
Başbakanı Mesut Yılmaz
ile Devlet Bakanı Işın Ce-
lebi hakkında POAŞ'ın
özelleştirilmesi sırasında
Vergi Dairelerinde
Kütüphane Yok!
VcTinnıtarnBFaks:02125140751
Vergi dairelerimizin öğrenci kredileri-
nin tahsilinden, tutuklulann yemek kat-
kı bedelterinin tahsaine dek birçok önem-
siz işlerle yoğunlaştınlmış olduklannı
daha önceki yazılanmda vurgulamış-
tım. Vergi dairelerimız asli görevleri ol-
mayan bu işlerle öylesıne yoğunlaşmış-
lardır ki; esas görevlerini yapmaya ayı-
racak zamanları kalmamtştır.
Anadolu gezilerinin birinde, bir vergi
dairesi müdürümüzün "Hocam ayda
tama tamına otuz bin evrakimzalıyonım.
öyle oluyorto;önüme ge/en evrafe in-
celeyemeden ilgili çalışma arkadaşla-
nmın parafına güvenerek imzalıyorum"
demesi büyük bir şok yarattı bende. Bu
şok halim, vergi dairelerimizin iç burkan
gerçek durumuhun yansımasıydı.
Ayda otuz bin evrak imzalamak ne de-
mektir, bir düşünün bakalım. Bir tek ör-
nek bile vergi dairelerimizin bürokratik
işlerle ne denli yoğunlaştınlmış olduk-
lannın çarpıa kanrtıdır. Böylesi birişyo-
ğunluğunda vergi dairesi çalışanlanmız
alanlannı ilgilendiren, yasal düzenleme-
leri, yönetmelikleri, tebliğleri, özelgeler
ve yargı karartannı okumaya nasıl zaman
ayırabilirter ki! Bu yüzdendir mesleki bil-
gi bakımından vergi daireleri çalışanla-
nmız istenılen düzeyde değillerdir. Mes-
leki bilgi yetersizliği elbette hatalı uygu-
lamalann çoğalması, bunun sonucu ola-
rak da, vergi ihtilaflannın artması sonu-
cunu yaratmaktadır. Vergi mahkemele-
rimizdeki dava dosyalannın artmasının
en önemli nedenlerinden birisi budur.
Vergi dairelerinde bir angarya gibi
yüklenilen işlerin ilgili kişi ve kurumlara
aktanlması ve bürokratk işlemlerin or-
tadan kaldınlması bu kurumlanmızda
"boş zaman" yaratacaktır. Ortaya çı-
kan boş zaman vergi dairesi çalışanla-
nnın mesleki eğitimleri yoluyla doldurul-
malıdır. Ne acıdır ki, vergi dairelerimi-
zin neredeyse tamamına yakın bölü-
münde kütüphane yoktur. Oysa; ver-
gi dairesi çalışanlanna oturduklan ma-
sa ve sandalyeden önce kütüphane ge-
rektiği nasıl bilinmez. Hele de vergi ya-
salannın hava durumundan daha sık
değiştiği ülkemizde vergi kütüphanele-
rinin olmayışı nasıl bjreksikliksayılmaz?
Sonuç olarak
Vergi dairelerimiz, yukanda belirtilen
ve benzeri nitelikteki "ilgisiz ve önem-
siz" işlerle uğraşmaktan kurtanlıp. esas
işleri olan; vergi kayıplarının önlenmesi
ve beyan edilen vergilerin toplanması
noktasında yoğunlaştırılmalıdır. Ülke-
miz gelişmekte olan ya da diğer deyim-
le az gelişmiş bir ülke konumundadır. Bi-
zim gibi ülkelerin gelirlerinin %85-90'ı
vergi gelirlerinden oluşmaktadır. Vergi da-
irelerimiz çalışanlannın, vergilerin doğ-
ruluğunun aaşbnlması ve toplanması gibi
esas görevleri konusunda yaygın, yogun
ve sürekli eğitımden geçirilmek yoluy-
la mesleki yeteriiliklerinin sağlanması
bir zorunluluk gibi duruyor karşımızda.
Bu kurumlanmızın hızla otomasyona
geçmeleri, mutlaka kütüphanelere
kavuşturulmalan, çalışanlannın vergi
dairelerinin esas amaa doğrultusunda,
eğitimden geçirilmeleri önemsenmelidir.
Unutmayalım ki, dünyanın en iyi vergi
yasalannı yapsak da, bu yasalan uy-
gulayacak insanlanmızı yetiştirmedikçe
başanlı olmamıza olanak yoktur. Bin
bir umutta çıkardığımız vergi refor-
munda istenilen başanyı sağ-
layamamış olmamızın nedenlerin-
den biri de; insan unsurunu göz ar-
dı etmiş otmamız değil midir?
İŞÇENİNEVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Bardağı Taşıran Damla
Dün öğle saatlerinde, Radyo Cumhuriyet'te "Eme-
ğin Gündeminden" programı için canlı yayına ala-
bilir miyim diye aramıştım. Erken biten, daha doğ-
rusu kesilen görüşmeler nedeniyle Türk-lş'in ve
DlSK'in toplantıya katılan uzmanları Oğuz Oyan ile
Ahmet Asena'ya kolayca ulaştım.
Sosyal güvenlik reformu üzerinde işçi-işveren ta-
raflar, meslek örgütleri kimi ortak noktalarda bulu-
şabilirier mi arayışı vardı. Uzmanlar düzeyinde ya-
pılan toplantıda işveren tarafları, simgesel işsizlik si-
gortası ve iş güvencesi getirilmesine "hayır" demiş-
ler; özel sektörde yüzde 61 oranındaki sigortasız ça-
lıştınlanlan, kaçatdan sigortalı yapmaya ilişkin önlem-
lere bile katılmamışlar.
DİSK yönetiminin bu toplantılar öncesi alınmış bir
karan var. Simgesel nitelikteki işsizlik sigortası, iş gü-
vencesine ilişkin yıllar öncesinden işveren örgütle-
rinin de razı olacaklannı söyledikleri kimi düzenle-
meler gelmeden, işçinin emeklilik yaşı pazariık ko-
nusu yapılmayacak.
Türk-lş'in de bugün başkanlar kurulu toplanıyor.
Görüştüğüm sendika başkanlan, SSK'ye devlet kat-
kısı da dahil en yaşamsal ve SSK'yi gerçekten kur-
tarmaya yönelik önlemler alınmadan, bir tek emek-
liiik yaşını yüksettecek bir yasa değişikliğini kabul et-
menin söz konusu olamayacağını söylüyoriar. Sen-
dika liderieri teslim olsalar bile, aşağıdan gelen öy-
le bir tepki var ki bunu ağızlanna alamayacaklar.
Gerçi hükümetin ve işverenlerin amaçladıklan, ger-
çekten sosyal güvenlik reformu üzerine bir uzlaşma
değildi ki. Onlar da işçi sendika lıderiennin ne kadar
teslimiyetçi oluriarsa olsunlar, tek başına emeklilik
yaşının yükseltilmesine onay veremeyeceklerini bi-
liyoriardı. Amaç, sosyal güvenlik reformu adı altın-
da emeklilik yaşının da pazariık konusu yapılabilme-
si veyaş yükseltmeye ilişkin kabul edilebilir kimi ra-
kamlann dillendirilmesiydi. Ekonomik Sosyal Kon-
se/den beklenen, sonuç olarak emeklilik yaşının yük-
seltilmesine ilişkin bir genel kabul görü.
Harb-lş'in başkanı Izzet Çetin'e, onlardan onay
bektenmediğini, emeklilik yaşının pazariık konusu ya-
pılması ve yükseltilmesinin tartışılmış olmasının ye-
terli olacagını anımsatıyorum. İşçi konfederasyon-
lannın başkaniannın bir paket içinden tek başına
emeklilik yaşının tartışılması, dolaylı yoldan da olsa
onaylatılması tuzağına düşmeyeceklerinin artını çi-
ziyor.
Çok fazla şeyin üst üste gelmesi ile gelinen bir pat-
lama noktasında bulunulduğunu anımsatıyor. Bugü-
ne kadarki sessiz duruş, sendikalardaki olumsuz
gelişmelerin ölçü alınmasını büyük bir yanılgı olarak
değeriendiriyor. "öyle bir sınırçizgisine gelindi kikim
olursa olsun, biri 'Haydi arkadaşlar
1
dediği anda ok
yaydan çıkacak. Bahareylemlerinde, benzeri büyük
işçidirenişlerinde, patlamalann çoğunluğunda lider-
lerçok da öne çıkmamıştı. Koşullar uygundu, birkı-
vılcım, ateşi yakmaya yetmişti" diyor.
Kafam bir şeye basmıyor: Rakamlara, uzmanla-
nn verdikleri bilgilere bakıyorum. Hükümet, Türkiye
koşullan için gerçekten mezarda emeklilik yaşını çı-
karsa bile ne elde edecek? SSK'den yeni emeklile-
ri tümden durdursanız sağlanacak maddi katkı tril-
yonla, SSK açığı katrilyonlaria ifade ediliyor. Oysa
SSK kaçaklannı yakalasanız, Türkiye'nin kayıt dışı
ekonomisini kayıt altına almaya çalışsanız, vergideki
büyük kazancı bir yana, SSK bugünkü krizinden
kurtulacak.
Ne hükümet ne de işverenler buna yanaşıyoriar.
Peki ya IMF ne yapryor? Onun derdi, Türkiye'nin pa-
ra dengelerinin düzeltilmesi, yabancı paranın güven-
ce altına alınması değil mi? IMF kafayı, SSK'yi mad-
di olarak kurtaramayacak emeklilik yaşına bu kadar
takıyor da neden parasal kaynak olacak kaçaklar üze-
rinde durmuyor? Yoksa IMF dünya sermayesinin
çıkarlannı, güvence altında olmasını kollamıyor mu?
Sorumun yanıtını bilim insanı, araştırmacı Erinç
Yeldan'dan alıyorum. Yeldan, araştırma sonuçlan ile
SSK gerçeğini özetledikten sonra neden önemli pa-
ra değeri olmayan emeklilik yaşı yenne, asıl para de-
ğeri olan konulara ağıriık verilmediğini açıklarken, As-
ya kaplanlan krizinden sonra ortada kalan, nereye
gideceğini bilemeyen, yer arayan sıcak paradan söz
ediyor. Kriz sonrası bu ülkelerde kalamayan sıcak
para, emeğin aynı ölçülerfe sömürülebileceği, ama
kendisinin daha güvencede olacağt ülkelerden biri
olarak Türkiye'yi görmek istiyor.
SSK'nin kurtanlması, Türkiye'nin bütçe açığı ba-
hane, yabancı ve yerii sermaye, emeğin daha daha
ucuz olacağı bir Türkiye istiyor. Türk-lş, DİSK, Hak-
Iş ve diğerleri, IMF'nin son pazarlığında emeklerine
fiyat biçilenler, bütün bu olup bitenlere "evef"
diyebilecekler mi? Bana, bardak taşmak üzere gibi
geliyor.
ONUK YAZARLAR I Prof. Dr. ERİNÇ YELDAN «««Û**»^-Yrd. Doç. Dr. AHMET H. KÖSE •versıtesı
Sosyal güvenlik sisteminde prim ve yaş sorunu
Bu genel tespitin özel sektör bağlamında
daha derin sorunlar içerdiğini gözlemekte-
yiz. Grafik söz konusu yapısal deformasyo-
nu, 1997 yılı itibanyla ulusal ekonominin özel
sektör işletmeciliğı kapsamındaki örgütlen-
mesi açısından sergilemektedir. Türkiye ge-
neliyle karşılaştınldığında, toplam istihda-
mın aktif sigortalı payı, ulusal ortalama olan
yüzde 47'den, özel sektörde yüzde 39'a in-
diği ve bu oranın tanm (yüzde 10), sanayi
(yüzde 64) ve hizmetler (yüzde 68) sektör-
lerinin tümünde Türkiye ortalamasının altın-
da olduğu gözlenmektedir.
Bu gözlemler ışığında Türk sosyal güven-
lik sisteminin düşük kapsamda çalışmasmın
nedenlerinı şu şekilde sıralamak mümkün
gözükmektedir.
I) Yüksek işsizlik ortamında, işsizlik si-
gortasmın oluşturulmamış olması nedeniy-
le özellikle vasıfsız işçilerin büyük çoğun-
luğu marjinal ve taşeronlaşmış konumdaki
işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır;
II) Mal ve hizmet piyasalannda önemli
bir yere sahip olan enformel sektör, formel
kesimle doğrudan doğruya haksız rekabet için-
de olmakta. sonuçta formel sektörün endüst-
riyel ilişkileri de marjinalleşmeye yol açarak
emek piyasalannda kayıt dışı işgücü kulla-
nımının yaygınlaşmasına yol açmaktadır.
III) Emeklilik hakkının kazanılmasında
biryaş sının olmamasından dolayı, orta yaş-
larda emekli olmaya hak kazanan vasıflı ni-
telikteki işgücü, emek piyasasma geri dön-
mektedir. Bu grup çok düşük ücretlere razı
olarak ortalama ücretlerin aşağı çekilmesi-
ne neden olurken bir yandan da formel/ka-
yıtlı istihdamın sürekliliğıni engellemekte-
dir.
Bu sorunlara koşut olarak Türk emek pi-
yasalanndaki en derin deforaıasyonun ço-
cuk yaştaki çalışanlann toplam istihdam
içindeki göreli büyüklüğünden ve bu kesi-
min her türlü sosyal güvenceden uzak çalış-
tınlmasından kaynaklandığı görülmektedir.
HHlA'lardaki verilere dayanarak yaptığı-
mız hesaplamalar, özel sektörde 20 yaşın
altında çahşma hayatında bulunanlann top-
lam istihdamın yüzde 14'ünü oluşturduğu-
nu: bunlann yüzde 11 'inin 15-19 yaş arasın-
da, yüzde 3 'ünün ise 12-14 yaş arasında ol-
duğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu
yüzde 14'lük çocuİc yaşı kapsamındaki kit-
lenin sadece yüzde 17'sinin sosyal güvenlik
kapsamında olduğu görülmekte, geri kalan
yüzde 83Tük çoğunluğun da herhangi bir sos-
yal güvenceye sahip olmadığı anlaşılmakta-
dır. Bu anlamda, Türkiye'de süregelen 'emek-
nükyaşı' tartışmalannda. bu hususun da dik-
kate alınması gerektiği ve bir tür toplumsal
yara haline dönüşen bu olgunun yasal gû-
venceler altında denetlenmesinin zonınlulu-
ğu açıktır.
Türkiye'de emeklilik sisteminin finans-
manı tamamıyla önceden belirlenmiş katkı
ve dağıtım (pay-as-ou-go) sistemine dayan-
dınlmıştır. Emeklilik için, SSK'de çalışan
yüzde 9, işveren yüzde 11 prim ödemekte-
dir. Devletin sisteme düzenli olarak sağladı-
ğı fonnel herhangi bir prim yükümlülüğü
yoktur. Emekli Sandığı'nda ise bu oranlar,
sağlık hizmetlenni içerecek şekilde, işvere-
nin (kamu sektörü) yüzde 20 ve çalışanın yüz-
Özel sektörde aktif sigortalılann
isdihdam içindeki payı (%)
39
t10
Toptam Tanm Sanayi Hızmetter
de 15 katkı yapması şeklinde belirlenmiştir.
Bağ-Kur için 24 basamaktan oluşan ve ge-
lire dayah bir cetvel, primlere esas oluştur-
maktadır.
Sistemin toplam prim yükürnlülükleri ol-
dukça yüksek görünmesine karşın, fonlann
kullanımı ve sosyal güvenlik hizmetlerinin
genel sunumu göz önüne almdığında harca-
malar ve katkılar arasındaki aktüeryel den-
gelerin hiçbir zaman dikkate alınmadığı ve
sosyal güvenlik fonlannın kullanımının ço-
ğunlukla kısa dönemli tercihlerce belirlen-
diği görülmektedir. Bunun sonucu olarak
sistemin açıklan özellikle 1990 yıhndan son-
ra hızla büyümüş ve kamu kesimi fınansman
açığının belirleyicrbir kalemi haline dönüş-
müştür. Sistemin bütçeden karşılanan açık-
lannın, milli gelire oranı 1991 'de yüzde 0.21,
1995 'te yüzde 1.44 ve 1997'de yüzde 2.55 'e
ulaşmıştır. Toplam prim yükü ve sosyal gü-
venlik harcamalannın uluslararası düzeyde
karşılaştınlmalan Türkiye açısından sürek-
li olarak normlardan uzak bir görünüm sun-
maktadır. Sosyal güvenlik primlerinin milli
gelire oranı bakımından. OECD 1992 orta-
laması yüzde 9.9, Avrupa Birliği ortalama-
sı ise yüzde 12'yi vermektedir. Türkiye'de bu
oran OECD verilerine göre yüzde 5'in altın-
dadır. Dahası, söz konusu oran gittikçe azal-
maegilimindeolup 1993'teyüzde4.1,1994'te
yüzde 3.0 ve 1995'te yüzde 2.5 olarak ger-
çekleşmiştir(Oyan, 1996veILO, 1995). Bu
özelliği ile Türkiye'de sosyal güvenlik sis-
teminin düzenli olarak belirlenmiş primler-
ce finanse edilemediği açıkça görülmekte-
dir.
Türk sosyal güvenlik sisteminin fınansman
krizinin gelişmiş ülkelerde görülen demok-
rafık basküardan kaynaklanmadığı, sorun-
lann emek piyasasındaki yapısal sorunlar-
dan ve sistemin fonlannın siyasi tercihlere
ve yönlendirmelere bağlı olarak kötü kulla-
nımının bir sonucu olduğu ortaya çıkmak-
tadır. Türk sosyal güvenlik sisteminin için-
de bulunduğu finansman darboğazının ba-
sit bir teknik aktüeryel dengesizlik sorunun-
dan kaynaklanmadığıdır. Orneğın Çahşma Ba-
kanlığı'nca yürütülen hesaplamalar, şu an-
da toplam sigortalı nüfusun hiç emekli ol-
madan sürekli çahşma hayatında olması ha-
lindebile toplam 750 trilyon tutanndaki mev-
cut açığın sadece 60 trilyon aşağıya çekile-
ceğini belirtmektedir. Dolayısıyla, sistem-
deki krizin nüfusun yaş demografisindeki
yanlış hesaplamalardan değil, fonlann top-
lanması, idaresi ve değerlendırilmesindeki bir
dizi hatalar ve tutarsızlıklardan kaynaklan-
dığı anlaşılmaktadır.
Yarın: çözüm önerileri
30GÛN
90G0N
180 GON
360 GÜN
HER
100.000 TL
İÇİN
5.849
19.520
38.455
90.296
5 Temmuz 1999
tarlhl itibariyle
dağıtılan
net kâr paylan
(7)08002196050V
C - / 0CRETSİZ HİMET HATTI
HER
1000 USO
İÇİN
7.44
24.51
46.85
88.53
HER
1000 DM
İÇİN
6.57
22.79
44.17
83,66
HER
1000 EURO
İÇİN
7.11
24.34
53.77
İhlas Finans
. c o m . t r
ŞUBELERİMİZ ÖĞLE TATİLİ VE CUMARTESİLERİ (12:00-17:00) AÇIKTIR.
TÜRK TİCARET BANKASI VE TOPRAKBANK'IN TÜM ŞUBELERİNDEN
İHLAS FİNANSTA HESAP AÇABİLİR VE KÂR PAYLARINIZ1ALABİÜRSJNİZ.