18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMt /ekonomi(a cumhuriyet.com.tr 13 Elektriğe gece indirimi • Yeni sayaçlannı TEDAŞ'a taktıracak aboneler, normal tarifede29bin310 lira olan elektriğin birim fiyatma, gündüz 27 bin 850 lira, gece ise 12 bin 950 lira ödeyecek. ANKARA (Cumhurivet Biirosu) - Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ), tüke- ticiye farklı zaman dilimle- rinde farklı fıyat uygulama- sı imkânı getiriyor. Uygulama kapsamında. en pahalı enerjilerden bıri olan elektrik enerjisinı gece daha ucuza tüketmek müm- kün olacak. Gece durma noktasına ge- len, buna rağmen akşam 17.00-22.00 saatleri arasın- da doruğa çıkan elektrik ta- lebini karşılamakta güçliik çeken kurulıış, elektrik tüke- timinin güne yayılarak, elekt- rik üretim ünitelerinin daha verimli kullanılması ve ma- liyeti düşürmek için konut- lara da 'puanttarife'den ya- rarlanma imkânı getirdi. Özellikle yaz aylannda klimalann devreye girme- siyle aşın elektrik talebi kar- şısında sıkıntı yaşayan TE- DAŞ'ın uygulayacağı yeni sistemden yararlanmak is- teyen aboneler, öncelikle mekanik sayaçlannı, zaman ayarlı elektronik sayaçlarla değiştirecek. Kolalı içecek uyansı EkoDomi Servisi - Tüke- tici Koruma Derneği (TÜ- KODER) Başkan Yardım- cısı Melih Baş, kolalı içe- ceklenn sağlık açısından ter- cih edilmemesi gerektiğini belirterek, ne marka olursa olsun bu tür içeceklerin, ço- culdar başta olmak üzere tü- ketilmemesı gerektiğini dı- le getirdi. Baş, yaptığı yazılı açıkla- mada, kimı ülkelerde Coca- Cola markalı üriinlerin insan sağlığına zararlı olması ne- deniyle toplatıldığını anım- satarak "Bu konudaki gö- rüşlerimiz sadece sözkonu- su markayla ilgili değüdir. Kotahiçecek-tamburger iki- Bsinedayananbeslenmeşek- linin üp ve beslenme ilkele- ri açısından zararlı olduğu, uzmanlarca kabul edilerek pek çok kez dile getirilmiş- tir" uyansında bulundu. Formülleri gizli tutulan, bağımlılık yapıcı maddeler- den yapıldıklan tahmin edi- len koîalt içeceklerin kafe- in içerdiğine değinen Baş, Tüketicilerin reklam ve pro- mosyon bombardımanının etkisinde kaldığını kaydetti. Baş, "Tüketicüer kamuya açıkyerierde sağhklıgıdala- n bulamayabiliyor. Hatta okul kantinlerinde süt, ay- ran bulunamıvor" dedi. Yeni müsteşar Selçuk Demiralp, IMF ile görüşmelerin sürdürüleceğini söyledi Hazine'de devir teslimANKARA(Cum- huriyet Bürosu) - Uluslararası Para Fo- nu'nun (IMF) rapo- runun sızdınlması ve Hazine Müsteşarlı- ğı 'na atamaya ilişkin lobi faaliyetleri ne- deniyle piyasalarda yaşanan kargaşanın ardından hükümet, alelacele yeni Hazine müsteşannı belirledi. 55. hükümet döne- minde Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'ne getirilen ve eski Hazine Müsteşan Yener Dinçmen'in emekliye aynlmasının ardından bu görev için adı geçen SelçukDemiralp Ha- zine Müsteşan oldu. IMF ile yapılan görüşmelerle ilgili bir belgeyi sızdırmakla suçlanan ve Hazine Müsteşarlığı görevini vekâleten yürüten Cüneyt Sel ise Hazine Müsteşar Yardımcı- lığı görevinden istifa etti. tstifasını dün ye- ni müsteşar Selçuk Demiralp'e sunan Cü- neyt Sel, piyasalara sızdınlan raporla ilgı- sinin olmadığı yolundaki savunmasını sür- dürdü. Sel ile yaklaşık 1 saat görüşen yeni Hazine Müsteşan Demiralp, çıkışta yaptı- ğı açıklamada IMF ile görüşmelerin Tür- kiye'nin çıkarlan doğrultusunda sürdürüle- ceğini söyledi. Türkiye koşullannda görevinin ne ka- dar zor olduğunu bildiğini belirten Demi- Cüneyt Sel, yargıya gidiyor Ekonomi Servisi - Hazine Müsteşar Vekili Cüneyt SeL, önceki gün görevinden istifa ederken. hakkındaki iddialan ortaya atanlarla yargı önünde hesaplaşacağını söyledi. Sel, IMF görüşmelerinin sızdınldığı iddialan konusunda "Her şey herkesm gözleri önünde oimuştur. Kamuoyunnn takdirine bıraJayorum" dedi. Hazine'de 24 yıldır görev yaptıgını, 4.5 yıldır da Müsteşar Yardımcılığı görevini yürüttûğünü kaydeden Sel, bu döneme ilişkin veremeyeceği hiçbir hesabının olrnadığanı söyledi. Kendisi hakkında isim vererek suçlamada bulunanlar hakkında dava açmak için avukatlanna vekâlet verdığini bildiren Sel, "BNgtei, belgesi olan varsa yiğitçe, mertçe gefcm" diye konuştu. Hakkındaki iddialann kendısını olduğu kadar, Hazine'yi de yıprattığını ifade eden Sel. "Hazbte'nnı çabşma şekH beflL Bir şe\ yapdı>"orsa ortaklaşa yapıhr. \bk menfaat sağladın, menfeat gruplarma bUmem ne yapttn giM iddiaiar değnıysatekbaşraıa >3pacağımşeykrdeğa,bövfcbirşeyearaç edttmem beni son derece iizdü" diye konuştu. Hazine Dış Ekonomik İlişkiler ve Kamu Fınansmanından Sonımlu Müsteşar \ardımcısı olan Cüneyt Sel, 4 Mayıs'ta, Yener Dinçmen'in emekliye aynlmasıyla boşalan Hazine Müsteşarlığı görevine vekâleten atanmıştı. Ziraat Bankası Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Demiralp'in dün Hazine Müsteşarlığı'na atanmasıyla, Cüneyt Sel'in vekâlet görevi de sona ennişti. ralp, Türk ekonomisinin durumunun herkes taranndan büindiğini. sorunlann çözümü için elinden geleni yapacağını kaydetti. 'Hazine poütikası değişmeyecek' Ekonominin zor koşullar içinde olduğu- nu, bu yüzden Hazine'nin de zorluklan bu- lunduğunu belirten Demiralp, sorunlann çözümlenmemesi durumunda her geçen gün ağırlaşacağını vurguladı. Hazine politikasının değişmeden sürdü- rüleceğini açıklayan Demiralp, hükümetin programı çerçevesinde hükümetle uzlaşma içinde çahşmalar yapılacağını bildirdi. De- miralp, IMF belgelerinin sızdınlmasıyla il- gili olarak herhangi bir şey söyleyemeye- ceğini belirterek, "Ama ben arkadaşlanmı ve bu kununu tamyorum. Ona göre değer- lendirecegim. Ben, açık ve şeffaf çahşmayı seven bir insanım" diye konuştu. Yeni Hazine Müsteşan Demiralp, ODTÜ tdari tlimler Fakültesi'nden 1971 yılında mezun olduktan sonra Maliye Bakanlığı'nda müfettiş olarak göreve başladı. Görevini 10 yıl sürdürdükten sonra 1982 yılında Hazi- ne ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'na geçti. Washington Büyükelçiliği Ekonomi Mü- şavirliği de yapan Demiralp, Erdemir Yö- netim Kurulu Başkanlığı, Avrupa imar ve Kalkınma Bankası lcra Direktör Vekilliği, Türk Eximbank Yönetim Kurulu Başkan- hgı ve Genel Müdürlüğü, Altın Borsası ku- rucu üyeliği görevlerinde bulundu. Ozelleştirme süreci başhyor • ÖYK'nin öncelik listesinde POAŞ, Sümer Holding ve THY var. HACERGEMİCt DSP-MHP-ANAP ko- alisyonu IMF'nin de baskı- sı ile özelleştirmeye yeni- den başlamaya hazırlanı- yor. Önümüzdeki hafta Baş- bakan Bülent Ecevit baş- kanlığında toplanması bek- lenen Ozelleştirme Yüksek Kurulu'nun (ÖYK) işe, geç- tiğimiz dönem satışı yılan hikâyesine dönen Petrol Ofisi AŞ'den başlayacağı belirtiliyor. ÖYK'nin ön- celik listesinde POAŞ'm yanı sıra Sümer Holding ve THY'nin de bulunduğu ile- ri sürülüyor. Hükümetlerin gelir ka- lemi olarak sanldığı ve IMF'nin de hızlandınlma- sı yönünde direttiği özel- leştirmede yeni döneme adım atılıyor. Bir önceki toplantıda 1999 yılı ozelleş- tirme kapsamında yer alan kurumlann durumunun in- celenmesi ve bazı öncelık- lerin belirlenmesi konusun- da çalışmalann başlaması- na karar veren ÖYK'nin bu toplantısından daha net so- nuçlarçıkması bekleniyor. Ozelleştirme ldaresi'ne ya- kın kaynaklarÖYK'nin işe yeniden POAŞ'la başlaya- cağını belirtirken. daha ön- ceki satışa karşı çıkan Re- kabet Kurulu ile de ön gö- rüşmelerin sürdüğünü kay- dediyorlar. OzeDeştirmedeyanbşpoütikalarsendikabn ayağakakhnk ihaleye fesat kanştırdıkla- n ve usulsüzlük yaparak görevlerini kötüye kullan- dıklan savı ile Aydın Mil- letvekili Cengiz Altinkaya başkanlığında Meclis So- ruşturma Komisyonu da oluşturulmuştu. Öte yandan yüzde 98.17 oranındaki kamu payı olan Türk Hava Yollan 'nin yüz- de 25 civanndaki hissesinin ise yurtiçi ve yurtıdışı piya- salarda halka ara konusun- da 1998 yılında başlatılan çalışmalann yeniden hız- landınlacağı İcaydediliyor. Anımsanacağı gibi 1998'in son çeyreğinde özelleştiril- mesi planlanan sözkonusu hisselerin satışı da dünya ve Türkiye'deki para piya- salannda yaşanan olum- suz gelişmeler nedeniyle 1999 yılına ertelenmişti. Dahaöncel7Martl998 tarihinde yüzde 51 oranın- daki hissesi satışa çıkan- lanPOAŞ'a lOteklifgel- miş ve ÖYK, 15 Temmuz 1998 tarihli karan ile yüz- de 51 oranındaki hisseyi 1 milyar 160 milyon dolar bedelle Türkiye Iş Banka- sı-Bayındır Holding-Park Holding ve PÜAŞ Ortak Girişimi Grubu'na satışını onaylamıştı. Ancak Anka- ra 6 Idare Mahkemesi 19 Ekim 1998 tarihinde ÖYK karan ve devir işlemlerinin yürütülmesi yönünde ka- rar vermişti. THY de gûndemde POAŞ'la ilgili dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile Devlet Bakanı Işın Ce- lebi hakkında POAŞ'ın özelleştirilmesi sırasında Vergi Dairelerinde Kütüphane Yok! VcTinnıtarnBFaks:02125140751 Vergi dairelerimizin öğrenci kredileri- nin tahsilinden, tutuklulann yemek kat- kı bedelterinin tahsaine dek birçok önem- siz işlerle yoğunlaştınlmış olduklannı daha önceki yazılanmda vurgulamış- tım. Vergi dairelerimız asli görevleri ol- mayan bu işlerle öylesıne yoğunlaşmış- lardır ki; esas görevlerini yapmaya ayı- racak zamanları kalmamtştır. Anadolu gezilerinin birinde, bir vergi dairesi müdürümüzün "Hocam ayda tama tamına otuz bin evrakimzalıyonım. öyle oluyorto;önüme ge/en evrafe in- celeyemeden ilgili çalışma arkadaşla- nmın parafına güvenerek imzalıyorum" demesi büyük bir şok yarattı bende. Bu şok halim, vergi dairelerimizin iç burkan gerçek durumuhun yansımasıydı. Ayda otuz bin evrak imzalamak ne de- mektir, bir düşünün bakalım. Bir tek ör- nek bile vergi dairelerimizin bürokratik işlerle ne denli yoğunlaştınlmış olduk- lannın çarpıa kanrtıdır. Böylesi birişyo- ğunluğunda vergi dairesi çalışanlanmız alanlannı ilgilendiren, yasal düzenleme- leri, yönetmelikleri, tebliğleri, özelgeler ve yargı karartannı okumaya nasıl zaman ayırabilirter ki! Bu yüzdendir mesleki bil- gi bakımından vergi daireleri çalışanla- nmız istenılen düzeyde değillerdir. Mes- leki bilgi yetersizliği elbette hatalı uygu- lamalann çoğalması, bunun sonucu ola- rak da, vergi ihtilaflannın artması sonu- cunu yaratmaktadır. Vergi mahkemele- rimizdeki dava dosyalannın artmasının en önemli nedenlerinden birisi budur. Vergi dairelerinde bir angarya gibi yüklenilen işlerin ilgili kişi ve kurumlara aktanlması ve bürokratk işlemlerin or- tadan kaldınlması bu kurumlanmızda "boş zaman" yaratacaktır. Ortaya çı- kan boş zaman vergi dairesi çalışanla- nnın mesleki eğitimleri yoluyla doldurul- malıdır. Ne acıdır ki, vergi dairelerimi- zin neredeyse tamamına yakın bölü- münde kütüphane yoktur. Oysa; ver- gi dairesi çalışanlanna oturduklan ma- sa ve sandalyeden önce kütüphane ge- rektiği nasıl bilinmez. Hele de vergi ya- salannın hava durumundan daha sık değiştiği ülkemizde vergi kütüphanele- rinin olmayışı nasıl bjreksikliksayılmaz? Sonuç olarak Vergi dairelerimiz, yukanda belirtilen ve benzeri nitelikteki "ilgisiz ve önem- siz" işlerle uğraşmaktan kurtanlıp. esas işleri olan; vergi kayıplarının önlenmesi ve beyan edilen vergilerin toplanması noktasında yoğunlaştırılmalıdır. Ülke- miz gelişmekte olan ya da diğer deyim- le az gelişmiş bir ülke konumundadır. Bi- zim gibi ülkelerin gelirlerinin %85-90'ı vergi gelirlerinden oluşmaktadır. Vergi da- irelerimiz çalışanlannın, vergilerin doğ- ruluğunun aaşbnlması ve toplanması gibi esas görevleri konusunda yaygın, yogun ve sürekli eğitımden geçirilmek yoluy- la mesleki yeteriiliklerinin sağlanması bir zorunluluk gibi duruyor karşımızda. Bu kurumlanmızın hızla otomasyona geçmeleri, mutlaka kütüphanelere kavuşturulmalan, çalışanlannın vergi dairelerinin esas amaa doğrultusunda, eğitimden geçirilmeleri önemsenmelidir. Unutmayalım ki, dünyanın en iyi vergi yasalannı yapsak da, bu yasalan uy- gulayacak insanlanmızı yetiştirmedikçe başanlı olmamıza olanak yoktur. Bin bir umutta çıkardığımız vergi refor- munda istenilen başanyı sağ- layamamış olmamızın nedenlerin- den biri de; insan unsurunu göz ar- dı etmiş otmamız değil midir? İŞÇENİNEVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Bardağı Taşıran Damla Dün öğle saatlerinde, Radyo Cumhuriyet'te "Eme- ğin Gündeminden" programı için canlı yayına ala- bilir miyim diye aramıştım. Erken biten, daha doğ- rusu kesilen görüşmeler nedeniyle Türk-lş'in ve DlSK'in toplantıya katılan uzmanları Oğuz Oyan ile Ahmet Asena'ya kolayca ulaştım. Sosyal güvenlik reformu üzerinde işçi-işveren ta- raflar, meslek örgütleri kimi ortak noktalarda bulu- şabilirier mi arayışı vardı. Uzmanlar düzeyinde ya- pılan toplantıda işveren tarafları, simgesel işsizlik si- gortası ve iş güvencesi getirilmesine "hayır" demiş- ler; özel sektörde yüzde 61 oranındaki sigortasız ça- lıştınlanlan, kaçatdan sigortalı yapmaya ilişkin önlem- lere bile katılmamışlar. DİSK yönetiminin bu toplantılar öncesi alınmış bir karan var. Simgesel nitelikteki işsizlik sigortası, iş gü- vencesine ilişkin yıllar öncesinden işveren örgütle- rinin de razı olacaklannı söyledikleri kimi düzenle- meler gelmeden, işçinin emeklilik yaşı pazariık ko- nusu yapılmayacak. Türk-lş'in de bugün başkanlar kurulu toplanıyor. Görüştüğüm sendika başkanlan, SSK'ye devlet kat- kısı da dahil en yaşamsal ve SSK'yi gerçekten kur- tarmaya yönelik önlemler alınmadan, bir tek emek- liiik yaşını yüksettecek bir yasa değişikliğini kabul et- menin söz konusu olamayacağını söylüyoriar. Sen- dika liderieri teslim olsalar bile, aşağıdan gelen öy- le bir tepki var ki bunu ağızlanna alamayacaklar. Gerçi hükümetin ve işverenlerin amaçladıklan, ger- çekten sosyal güvenlik reformu üzerine bir uzlaşma değildi ki. Onlar da işçi sendika lıderiennin ne kadar teslimiyetçi oluriarsa olsunlar, tek başına emeklilik yaşının yükseltilmesine onay veremeyeceklerini bi- liyoriardı. Amaç, sosyal güvenlik reformu adı altın- da emeklilik yaşının da pazariık konusu yapılabilme- si veyaş yükseltmeye ilişkin kabul edilebilir kimi ra- kamlann dillendirilmesiydi. Ekonomik Sosyal Kon- se/den beklenen, sonuç olarak emeklilik yaşının yük- seltilmesine ilişkin bir genel kabul görü. Harb-lş'in başkanı Izzet Çetin'e, onlardan onay bektenmediğini, emeklilik yaşının pazariık konusu ya- pılması ve yükseltilmesinin tartışılmış olmasının ye- terli olacagını anımsatıyorum. İşçi konfederasyon- lannın başkaniannın bir paket içinden tek başına emeklilik yaşının tartışılması, dolaylı yoldan da olsa onaylatılması tuzağına düşmeyeceklerinin artını çi- ziyor. Çok fazla şeyin üst üste gelmesi ile gelinen bir pat- lama noktasında bulunulduğunu anımsatıyor. Bugü- ne kadarki sessiz duruş, sendikalardaki olumsuz gelişmelerin ölçü alınmasını büyük bir yanılgı olarak değeriendiriyor. "öyle bir sınırçizgisine gelindi kikim olursa olsun, biri 'Haydi arkadaşlar 1 dediği anda ok yaydan çıkacak. Bahareylemlerinde, benzeri büyük işçidirenişlerinde, patlamalann çoğunluğunda lider- lerçok da öne çıkmamıştı. Koşullar uygundu, birkı- vılcım, ateşi yakmaya yetmişti" diyor. Kafam bir şeye basmıyor: Rakamlara, uzmanla- nn verdikleri bilgilere bakıyorum. Hükümet, Türkiye koşullan için gerçekten mezarda emeklilik yaşını çı- karsa bile ne elde edecek? SSK'den yeni emeklile- ri tümden durdursanız sağlanacak maddi katkı tril- yonla, SSK açığı katrilyonlaria ifade ediliyor. Oysa SSK kaçaklannı yakalasanız, Türkiye'nin kayıt dışı ekonomisini kayıt altına almaya çalışsanız, vergideki büyük kazancı bir yana, SSK bugünkü krizinden kurtulacak. Ne hükümet ne de işverenler buna yanaşıyoriar. Peki ya IMF ne yapryor? Onun derdi, Türkiye'nin pa- ra dengelerinin düzeltilmesi, yabancı paranın güven- ce altına alınması değil mi? IMF kafayı, SSK'yi mad- di olarak kurtaramayacak emeklilik yaşına bu kadar takıyor da neden parasal kaynak olacak kaçaklar üze- rinde durmuyor? Yoksa IMF dünya sermayesinin çıkarlannı, güvence altında olmasını kollamıyor mu? Sorumun yanıtını bilim insanı, araştırmacı Erinç Yeldan'dan alıyorum. Yeldan, araştırma sonuçlan ile SSK gerçeğini özetledikten sonra neden önemli pa- ra değeri olmayan emeklilik yaşı yenne, asıl para de- ğeri olan konulara ağıriık verilmediğini açıklarken, As- ya kaplanlan krizinden sonra ortada kalan, nereye gideceğini bilemeyen, yer arayan sıcak paradan söz ediyor. Kriz sonrası bu ülkelerde kalamayan sıcak para, emeğin aynı ölçülerfe sömürülebileceği, ama kendisinin daha güvencede olacağt ülkelerden biri olarak Türkiye'yi görmek istiyor. SSK'nin kurtanlması, Türkiye'nin bütçe açığı ba- hane, yabancı ve yerii sermaye, emeğin daha daha ucuz olacağı bir Türkiye istiyor. Türk-lş, DİSK, Hak- Iş ve diğerleri, IMF'nin son pazarlığında emeklerine fiyat biçilenler, bütün bu olup bitenlere "evef" diyebilecekler mi? Bana, bardak taşmak üzere gibi geliyor. ONUK YAZARLAR I Prof. Dr. ERİNÇ YELDAN «««Û**»^-Yrd. Doç. Dr. AHMET H. KÖSE •versıtesı Sosyal güvenlik sisteminde prim ve yaş sorunu Bu genel tespitin özel sektör bağlamında daha derin sorunlar içerdiğini gözlemekte- yiz. Grafik söz konusu yapısal deformasyo- nu, 1997 yılı itibanyla ulusal ekonominin özel sektör işletmeciliğı kapsamındaki örgütlen- mesi açısından sergilemektedir. Türkiye ge- neliyle karşılaştınldığında, toplam istihda- mın aktif sigortalı payı, ulusal ortalama olan yüzde 47'den, özel sektörde yüzde 39'a in- diği ve bu oranın tanm (yüzde 10), sanayi (yüzde 64) ve hizmetler (yüzde 68) sektör- lerinin tümünde Türkiye ortalamasının altın- da olduğu gözlenmektedir. Bu gözlemler ışığında Türk sosyal güven- lik sisteminin düşük kapsamda çalışmasmın nedenlerinı şu şekilde sıralamak mümkün gözükmektedir. I) Yüksek işsizlik ortamında, işsizlik si- gortasmın oluşturulmamış olması nedeniy- le özellikle vasıfsız işçilerin büyük çoğun- luğu marjinal ve taşeronlaşmış konumdaki işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır; II) Mal ve hizmet piyasalannda önemli bir yere sahip olan enformel sektör, formel kesimle doğrudan doğruya haksız rekabet için- de olmakta. sonuçta formel sektörün endüst- riyel ilişkileri de marjinalleşmeye yol açarak emek piyasalannda kayıt dışı işgücü kulla- nımının yaygınlaşmasına yol açmaktadır. III) Emeklilik hakkının kazanılmasında biryaş sının olmamasından dolayı, orta yaş- larda emekli olmaya hak kazanan vasıflı ni- telikteki işgücü, emek piyasasma geri dön- mektedir. Bu grup çok düşük ücretlere razı olarak ortalama ücretlerin aşağı çekilmesi- ne neden olurken bir yandan da formel/ka- yıtlı istihdamın sürekliliğıni engellemekte- dir. Bu sorunlara koşut olarak Türk emek pi- yasalanndaki en derin deforaıasyonun ço- cuk yaştaki çalışanlann toplam istihdam içindeki göreli büyüklüğünden ve bu kesi- min her türlü sosyal güvenceden uzak çalış- tınlmasından kaynaklandığı görülmektedir. HHlA'lardaki verilere dayanarak yaptığı- mız hesaplamalar, özel sektörde 20 yaşın altında çahşma hayatında bulunanlann top- lam istihdamın yüzde 14'ünü oluşturduğu- nu: bunlann yüzde 11 'inin 15-19 yaş arasın- da, yüzde 3 'ünün ise 12-14 yaş arasında ol- duğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu yüzde 14'lük çocuİc yaşı kapsamındaki kit- lenin sadece yüzde 17'sinin sosyal güvenlik kapsamında olduğu görülmekte, geri kalan yüzde 83Tük çoğunluğun da herhangi bir sos- yal güvenceye sahip olmadığı anlaşılmakta- dır. Bu anlamda, Türkiye'de süregelen 'emek- nükyaşı' tartışmalannda. bu hususun da dik- kate alınması gerektiği ve bir tür toplumsal yara haline dönüşen bu olgunun yasal gû- venceler altında denetlenmesinin zonınlulu- ğu açıktır. Türkiye'de emeklilik sisteminin finans- manı tamamıyla önceden belirlenmiş katkı ve dağıtım (pay-as-ou-go) sistemine dayan- dınlmıştır. Emeklilik için, SSK'de çalışan yüzde 9, işveren yüzde 11 prim ödemekte- dir. Devletin sisteme düzenli olarak sağladı- ğı fonnel herhangi bir prim yükümlülüğü yoktur. Emekli Sandığı'nda ise bu oranlar, sağlık hizmetlenni içerecek şekilde, işvere- nin (kamu sektörü) yüzde 20 ve çalışanın yüz- Özel sektörde aktif sigortalılann isdihdam içindeki payı (%) 39 t10 Toptam Tanm Sanayi Hızmetter de 15 katkı yapması şeklinde belirlenmiştir. Bağ-Kur için 24 basamaktan oluşan ve ge- lire dayah bir cetvel, primlere esas oluştur- maktadır. Sistemin toplam prim yükürnlülükleri ol- dukça yüksek görünmesine karşın, fonlann kullanımı ve sosyal güvenlik hizmetlerinin genel sunumu göz önüne almdığında harca- malar ve katkılar arasındaki aktüeryel den- gelerin hiçbir zaman dikkate alınmadığı ve sosyal güvenlik fonlannın kullanımının ço- ğunlukla kısa dönemli tercihlerce belirlen- diği görülmektedir. Bunun sonucu olarak sistemin açıklan özellikle 1990 yıhndan son- ra hızla büyümüş ve kamu kesimi fınansman açığının belirleyicrbir kalemi haline dönüş- müştür. Sistemin bütçeden karşılanan açık- lannın, milli gelire oranı 1991 'de yüzde 0.21, 1995 'te yüzde 1.44 ve 1997'de yüzde 2.55 'e ulaşmıştır. Toplam prim yükü ve sosyal gü- venlik harcamalannın uluslararası düzeyde karşılaştınlmalan Türkiye açısından sürek- li olarak normlardan uzak bir görünüm sun- maktadır. Sosyal güvenlik primlerinin milli gelire oranı bakımından. OECD 1992 orta- laması yüzde 9.9, Avrupa Birliği ortalama- sı ise yüzde 12'yi vermektedir. Türkiye'de bu oran OECD verilerine göre yüzde 5'in altın- dadır. Dahası, söz konusu oran gittikçe azal- maegilimindeolup 1993'teyüzde4.1,1994'te yüzde 3.0 ve 1995'te yüzde 2.5 olarak ger- çekleşmiştir(Oyan, 1996veILO, 1995). Bu özelliği ile Türkiye'de sosyal güvenlik sis- teminin düzenli olarak belirlenmiş primler- ce finanse edilemediği açıkça görülmekte- dir. Türk sosyal güvenlik sisteminin fınansman krizinin gelişmiş ülkelerde görülen demok- rafık basküardan kaynaklanmadığı, sorun- lann emek piyasasındaki yapısal sorunlar- dan ve sistemin fonlannın siyasi tercihlere ve yönlendirmelere bağlı olarak kötü kulla- nımının bir sonucu olduğu ortaya çıkmak- tadır. Türk sosyal güvenlik sisteminin için- de bulunduğu finansman darboğazının ba- sit bir teknik aktüeryel dengesizlik sorunun- dan kaynaklanmadığıdır. Orneğın Çahşma Ba- kanlığı'nca yürütülen hesaplamalar, şu an- da toplam sigortalı nüfusun hiç emekli ol- madan sürekli çahşma hayatında olması ha- lindebile toplam 750 trilyon tutanndaki mev- cut açığın sadece 60 trilyon aşağıya çekile- ceğini belirtmektedir. Dolayısıyla, sistem- deki krizin nüfusun yaş demografisindeki yanlış hesaplamalardan değil, fonlann top- lanması, idaresi ve değerlendırilmesindeki bir dizi hatalar ve tutarsızlıklardan kaynaklan- dığı anlaşılmaktadır. Yarın: çözüm önerileri 30GÛN 90G0N 180 GON 360 GÜN HER 100.000 TL İÇİN 5.849 19.520 38.455 90.296 5 Temmuz 1999 tarlhl itibariyle dağıtılan net kâr paylan (7)08002196050V C - / 0CRETSİZ HİMET HATTI HER 1000 USO İÇİN 7.44 24.51 46.85 88.53 HER 1000 DM İÇİN 6.57 22.79 44.17 83,66 HER 1000 EURO İÇİN 7.11 24.34 53.77 İhlas Finans . c o m . t r ŞUBELERİMİZ ÖĞLE TATİLİ VE CUMARTESİLERİ (12:00-17:00) AÇIKTIR. TÜRK TİCARET BANKASI VE TOPRAKBANK'IN TÜM ŞUBELERİNDEN İHLAS FİNANSTA HESAP AÇABİLİR VE KÂR PAYLARINIZ1ALABİÜRSJNİZ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle