24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sabibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç # Genel Yayın Koordinatoru Hikmet Çetinkaya 0 Yazıışlen Müdüru İbrahim Yıldız 0 Sorumlu Mudür Fikret Ilkiz 0 Haber Merkezı Müdüru Hakan Kara 0 Görsel Yonetmen- Fikret Es«r lstıhbarat Cengiz Yıldınm 0 Ekonomı Özlem Yüzak 0 Kultür Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler. Sami Karaören 0 Duzeltme' Abdullah Vazıcı 0 Fotoğraf. Erdoğan Köseoğlu 0 Bıjgı-Belge' Edib« Buğra 0 Yurt Haberlen MehmetFaraç Yayın Kurulu tlhan Selçuk (Başkan). Ortauı Erinç, Oktıy Kurtböke. Hikmet Çeönkaya. Şfikran Soner. İbrahim Yıldız, Orhan Bursah, Vfusfa/a Balbay, Hakan Kara. AnkaraTemsılcısi Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125, Kat 4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks. 4195027 0 lzmırTemsilcısr Serdar Kmk, HZiyaBlv 1352 S 2/3Tel:4411220, Faks.4419117 0 Adana Temsılcısi: Çetin Yiğenoğlu, Inönii Cd. 119 S Noi Kat 1, Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Mıiessese Muduni. Cstöa Akme. • Koordmalor Ahmct Koruhan • Muha- sebe Bülenl Yencr • Idare HüseyİD Gârer» Bdgı-lşlan Nıilİml • Bılg- sayarSıstan. Mfirüvet ÇBertSatı; FazfletKazı MEDYA C: • Yonetım Kurulu Baskanı - Genel Müdür Gfilbin Erduran • Koordmator Reba Ifitmajı 0 Gene] MüdürYaniımcısı Sevda Çoban Tel 514 07 53 - 51395 80-513846O61.Faks. 5138463 ^ a}tnıla>aD \e Ba&an: \ enı Gun Haber ^ansı, Basın ve Yayıncılık \ Ş Tûrkocağ'ı Cad 39'4İ Cağaloğlu 34334 Istanbul PK 246 - Sırkecı 34435 Istanbul Tel (02121 512 05 05 (20 hat) Faks (0,212)513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 25TEMMUZ 1999 lmsak:3.55 Güneş: 5.46 Öğle: 13.18 Ikindi: 17.12 Akşam: 20.36 Yatsı: 22.18 Dünya nüfusunda yeni rekor • NEW YORK (ANKA) - Birleşmış Milletler'ın tahminlerine göre dünya nüfusu, 12 Ekim 1999 itıbanyla 6 mılyan bulacak. Önümüzdekı dönemde dünya nüfusunda meydana gelmesı beklenen artışın dünyanın en yoksul ve olanaklan en az olan ülkelerden kaynaklanacağına dikkat çeİcilıyor. Dünya nüfusunun refah içinde istikrara kavuşturulmasının. önümüzdekj lOyılda erkekler ile kadınlar arasındaki eşitliğin sağlanması ve tüm insanlann doğum kontrolü olanaklanna ulaşabilmesine bağlı olduğu vurgulanıyor. Hazmı kolay besin • ANKARA (ANKÂ)- Genel vargının aksıne makarnanın şışmanlığa neden olmadığı. hazmının da diğer besinlerle karşılaştınldığında en kolay besin olduğu belırlendi. ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Yıldız, makarnanın kolestrol ıçermediğıni, doymuş yağ \e sodyum mıktannın az olduğunu, diğer yandan vitamin, mineral ve proteın mıktan bakımından da yeterlı ve dengelı bır gıda olduğunu söyledı. Prof. Dr. Fatih Yıldız, "Beyaz şeker ve yağ gibi rafine olmuş gıdalann bolca tüketildiğı günümüzde vücudun lifli gıdalara ihtıyacı var. Kepekli gıdalardan biri olan makarnanın ınsan sağlığı içın olumlu birçok etkisi var. Üstelik diğer kepekli gıdalarda bulunan fitik asıl makarnada vok" dedi. VVoodstockun 30. yılı • KülttirServisi- Woodstock'un 30. yılı, Roma'da düzenlenen dev konserle kutlandı. Geçen günlerde Türkiye'ye gelen James Brown'un önceki gece açıhşını yaptığı ve çok sayıda kışinin ızlediği Woodstock konserlenne 1969yılındayine Woodstock kapsammda konser veren Planet Drum'un solisti Mıckey Hart, Earl Simmons, Sheryl Crow katıldı. Yaklaşık 60 konsenn gerçekleşeceğı Woodstock konserlen içın dünyanın dört bır tarafından yaklaşık 300 bin kişi Roma'yagitti. Siyanüre karşı 9 yıldır mücadele veren Bergamalı direnişçiler Sebahat Gökçeoğlu ve Bayram Kuzu kararlı 'Korkulu rüya Bayram Çavuş'OZANYAYMAN İZMİR- Bergama'da, çoku- luslu şırket Eurogold'un siya- nüriü yöntemle altın madeni iş- letmesine karşı 9 yıldır müca- dele veren yöre köylüsünün en ateşli direnişçilerinden Seba- hat Gökçeoğlu ile Ankara'daki son eylemde pijamasıyla tele- vızyon ekranlanna yansıyan Bayram Kuzu, uluslararası tah- kime sonuna kadar direnecek- lerini söylüyorlar. Gökçeoğlu, "Ailecek tepki- mizi ortaya koyuyoruz, ailecek gözaltına ahnıyoruz. Yaptığı- mız. ülkeyarannaolumlu bir gj- rişim. Emperyalist çıkarcüann krailığmın hiiküm sürmesine izin veremeyiz" diyerek tepki- sinı dile getınyor. Eurogold'un 1989 yılında köylennin yanındaki alanda al- tın madeninin kazılarına başla- dığı günlerde izlediğı bir belge- selin kendısinde direniş fiknni doğurdugunu belırten Sebahat Hanım. 10 yıl öncesini şu söz- lerle anlatıyor "Afrika'da işletilen bir alün madenini belgesde çekmişler. Eurogold'un attığı adımların beigesefleeşdeğerde gittiğini gör- diim. Siyanürle altın çıkaranlar,arka- lannda ölüm bırakıyorlardı. Bizim başımıza da aynısı gelmesin diye, çe\- remdeki insanları bilinçlendirmeye başladım. Ve binlerce kişinin tekyum- ruk olduğu eylemlere başladık. So- nunda da Türk adaleti karar verdi: Bergama'da siyanürle amn üretmek yok-." 'Ydmadık, usanmadık' Sebahat Hanım, kazanılmış hakla- nnı ellerınden alacagına inandıği "Uluslararası Tahkim Yasas"nı kapi- tülasyonlara benzetıyor. "Atatürk'le akhğımız bağımsıziığınuztehlikeyegi- 10 yıl önce izlediği bir belgeselle mücadeleye aülan Sebahat Gökçeoğlu, (sağda) tahkime karşı ol- duğunu sövlüyor. Ba>ram Kuzu (solda). adından bahsedilecekse en başa, "Madencilerin, şeri- atçılann, tûrbancılann ve Öcalan'cılann korkulu rüyası Bayram Çavuş" diye yazılmasmı istiyor. Bergamalı H TAHKİM'ekarçı recek. Kendi ülkemizde. biz değil de \abancı fırmalann sahipleri. mahke- meleri söz sahibi olacaklar. 9 yıldır sürdürdüğümüz mücadele biranda hi- çe sayılacak" diyerek şu görüşlere yer venyor "Şimdi tüm köylüler yeniden ayak- tayız. Hiç yılmadık, usanmadık, bir 9 yıl daha direneceğiz ve topraklanmı- zın mahvolmasına izin \erme>eceğiz. Birtakım zenginlik vaatleriyle karagöz- cülüğe so> unan emperyalistlerin oyu- nuna gelmevecegiz. Bu topraklar kan vererek, can vererek korundu. Top- raklanmız bizim sevgiümiz. Bir sö- züm de ülkemizi yönetenlere. Onlan bLdrnrniIletv'ekiBmizobunlardryeseç- tik. Llke topraklannı yabancılara peş- keşçeksinlerdiyedeğiLVâtanınbağım- sızliğı ve bölünmezüği üzerine >emin ediyorlar. Yeminlerine bağlı kalsın- lar." Gökçeoğlu, yaşanan tüm bu geliş- meler karşısında. GaBba ülkemizede- mokrasi çokuzak" diyerek halkın se- sine kulak verilmemesini kınıyor. Ne olursaolsun, yörelerindeki siyanürlü altın madeninin işletilmesine izin ver- meyeceklerini üstüne basa basa vur- guluyor ve "Halk buna izin vermez. Önce halkın ölüsûnü çiğnesinler, son- ra tahkim lahfinı emperyalistlere giy- dirsinler" diyerek kararlıhklannı bil- dinyor. BÎT> nun Çavuş'un isteği Direnişın bır diğer sembol ısmı de Bayram Kuzu. Adından bahsedile- cekse ısrarla, en başa, "Madencile- rin. şeriatçriann, tûrbancılann veÖca- lan'cılann korkulu riiyas Bayram Ça- vuş" diye yazılmasını istiyor. O da aynı kararlılıkla, 60 milyon adı- na bu mücadeleve başladığını belir- tiyor ve "Yümadan devam edeceğiz. Ülkemizin kanunlannı zedeleyecek güç kaynaklannı reddediyoruz" di- yor. Tahkim yasasıyla madenin yeni- den işletilmesinin gündeme gelmesi üzerine, eylemlerine devam edeceklerini, Türki- ye'nin her yerinde gösteriler düzenleyeceklerini belirtiyor. Kuzu, sel gelmeden selin önüne kütük koydukJannı söy- leyerek devam ediyor: "Tüm amacunız, insanlar da bizim gibi bilinçlensinler. Siyanürün insan hayatını yok ctriginiyabancışirketlernı zen- ginieşerek gittiklerini, toprak- lan zehirtediklerini vedaha da önemKsi. Kurtuluş Savaşı'yla kazanılan topraklan elegeçir- dikkrini haykınyonız. Bu gû- zel \3tan denemetahtası degü. Zehirli maden çaJıştınlmas»- na karşıyız. Uyanık oimak zo- nındayız." 'Burası cephe sahası' Bayram Kuzu, maden ça- lıştınhrsa 30 bin ağacın kesi- leceğini ve bu ağaçlann tama- mının Kurtuluş Savaşı 'nda Kıı- vayı Milliyecilenn sıpen oldu- ğunu vurgulayarak "Vunanlı- lar Dikili'den çıkarma yapar- ken dedelerimiz bu ağaçlann atanda mevziaimısiar. Buağaç- lann alünda düşmanıyok edi- yorlar. Hal böyleyken her ağa- cın gölgesinde şehit kanı var. Düşma- nın küçüğü bü\ üğü olmaz. Bu sava- şm tekrannın »lmayacagmı kim garan- ti veriyor? Şayet böyle bir işle karşıla- şırsak nerede mevzi alacağız? Askeri- miz açıkta kalacak. Burası cephe sa- hası, maden sahası değil" dıyor. Ku- zu, dış güçlenn etkısınde kalan yöne- ticilere tepkı göstenyor. "Oy veriyo- ruz. Ama bizden yanaohnuyoriar.Se- simize kulak versinler, tahkim istemi- yontz diye Bergama'dan haykınyo- rum. Bu yasanın kabulü, hâldmleri- mizin yerine yabancılanıı dediğinin otanası anlamına geliyor. Biz kendi kendimize yeteriz," Sifalı bitkiler her derde deva oluyor Güzellik vegençüğin iksitidoğada bulunuyor ANKARA (AA) - Güzellik ve genç- lığin sırnna ulaşmak içın her yola baş- vuran kadınlara altın anahtan doğa uza- tıyor. Şifalı bitkilerle bakım ve güzelli- ğin kapılan ardına kadar açılıyor. Gü- zellik malzemelerinin hammaddesi olan ve aktarlarda satjlan bitkilerie evde "ken- di güzeüik salonunuzu" ya da "kozme- tik mağazanpı"oluşturmanız rnûmkün.. Yaşam boyu güzellik ve sağlık içın bı- rebir olan şifalı bitkiler, her derde deva oluyor. Değişmeziçeceğimizçay.yağ- lann entilmesine yardımcı olurken Uzak- doğu'dan son yıllarda ülkemize gelen "mudze" yeşil çay. fazla kilolara bire- bir geiiyor. Fındık, incir gibi meyveler. fazla kilolann atılmasına yardımcı olur- ken suya kanştınlarak içilen keçisaka- lı, keçıboynuzu, fasulye kapçığı ve fare kulağı da hem zayıflatıcı, hem de kilo verdikten sonra tekrar almayı önleyici etkıye sahip... Pek çok kadına sıkıntı yaşatan selü- litler için duvar sarmaşığı, yeşil çay ve mısırpüskülü öneriliyor. Bu bıtkılenn yanı sıra düzenli olarak yapılan sporla selülıtler, kadınlann acı kaderi olmak- tan çıkıyor. Çe\Te koşullan ve bakımsızlık nede- niyle erken yaşlanmaya uğTayan cıldin kan dolaşımının hızlanarak çalışması ve oksijenin yüz üstündeki dokulara ulaşması ıçin uygun maskelerle bakım yapılması gerekiyor. Güzellik salonla- nna avuç dolusu para dökmektense ev- de oluşturacağıruz "ıtıini güzellik sak>- nu" ile cildin bakjmını yapabilmeniz mümkün.. Uzmanlar, bu maskelen ha- zırlamak ıçin yağlı ve siyah noktalı cilt- lerde yulafı, kuru ciltlerde gülü, yorgun ciltlerde ise naneyi tavsiye ediyor. At kestanesı, yüzdeki kırmızılığa, bira ma- yası, cilt kuruluğuna, çöğen, dulavrato- tu, kavak, yabani menekşe ve yabani hindiba ise yağlı, akneli ciltlere iyi ge- liyor. Cıldin erken yaşlanmasım önle- yen bitkiler ise zambak, enginar ve ço- bançantası... Atkuyruğu. bira mayası, ısırgan otu ve latin çiçeği ise saç ve tır- naklann ana maddesi olan keratini güç- lendirerek saç dökülmelerini ve tırnak kınlmalannı engellıyor. O k e a n o s , F ı r a f a k u r b a n v e r i l m e d i S S ^ (Belkıs) kentinin, Birecik Barajı göl sulan aJünda kalacak bölümündekj antikyol kenannda bulunan ve gö- renleri büvüleven Okeanos mozaiği, yerinden çıkanJarak Gaziantep Arkedoji Müzesi'nde koruma aftına atanacak ve sergilenecek. Müze Müdüru Dr. Rifat Ergeç, Belkıs köyünde yer alan Zeugma antik kentinde yüriitülen kazı çalışması sıntsuıda. antik bir yapının taban döşemesi olan resimli bir mozaik pano bulundu- ğunu söyledi. Mozaiğin, ticari bir aniam tasıdığı samlan 3.5 \ 5 metre boyutlanndaki odada bulunduğunu anlatan Dr. Ergeç, şöyle devam etti: "Saç örgüsü bordüıiü kompozisyon alanmın 4 köşesinde, birer j unus balığı üzerine binmiş Eros ile balık aviayan çoban fîgürünün yer aldığı sahnenin ortasmda, büst şeklinde iş- lenmiş (Evrensel Irmaklann Tannsı) Okeanos ile karoı TethvsMn portreleri bulunuyor. 10-12 renkte taşlar- dan yapdnuş mozaiğin işçiliği ve sanat değeri, çok üstün kah'tededir." (Fotograf: AA) Basvuru az Organ bağışında sınıfta kaldık tSTANBUL (AA) - Ilerlemiş durumdaki karaciğer, kalp ve böbrek yetmezliği hastalannda "muflak" bir tedavi yöntemi olan organ naklinde başanlı olmak için nüfusun en az yüzde 10'unun, birbaşka deyişle 7 rrulyon kişinın organ bağış bıldiriminde bulunması gerekirken bugün Türkiye'de sadece 5 bin 200 kişinin bu bildirimi yaptığı, bu rakamın ise "yok denecek kadar az" olduğu bildırildi. Organ Nakli Kuruluşlan Koordinasyon Derneği (ONKKD) Genel Sekreteri Doç. Dr AH Emin Aydm, 1988 yılında çalışmalanna başlayan derneğe 12 ilde aralannda devlet. Sosyal Sigortalar Kurumu ve üniversite hastanelerinin de bulunduğu toplam 26 kuruluşun üye olduğunu belirterek bu kuruluşlarda koordineli olarak bilgi alışverişinde bulunularak ' değışik organ nakillerinin yapıldığını söyledi. Aydın, kurulduğu yıldan ıtibaren derneğin sağlıklı vatandaşlardan "Organ Bağışı BflduTmi" kayıtlan tuttugunu, 1988 yılında 450 olan bu rakamın 1999 yıhnın ilk 6 ayında ise bu rakamın 5 bin 200'e çıktığını bildirdi. Bu rakamlara bakılarak organ bağışında istenilen seviyeye gelinip gelinmediğine ilişkin sağlıklı bır değerlendirme yapılamayacağını kaydeden Doç Dr Aydın, "Organ bağışında başanh olmak için nüfusun en az yüzde 10'unun, bir başka deyişle Türkiye'de 7 milyon kişinin organ bağış bildiriminde bulunması gereldr'' diye konuştu. 36. yaşında TÜBİTAK'ın kuruluş ydd oııuınu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Suleyman Demirel, Türkiye Bilımsel ve Teknik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) 36. kuruluş yıldönümü nedeniyle TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Namık Kemal Pak'a bir mesaj gönderdi. Mesajında, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin, yeryüzündeki bütün kaynaklann ınsanlığın hizmetine sunulmasını sağladığmı ve insan yaşamım önemli ölçüde kolaylaştırdığını ıfade eden Demirel, "Dolayısıyla bilgi ve teknoloji, her zaman büyûk önem taşımış, ona sahip olanlar güçlü ve sözü dınlenir olmuştur" dedi. IŞILÖZX^ENTÜRK Yol bırtürtü brtmek bilmiyor. Gazıantep'ten yola çıknğımız- da guneş usulca batiyordu, ilerledik o iyice battı. Gökyü- zü önce kırmızıya kesti, son- ra mavileşti ve nihayet muh- teşem bir ay doğdu. Yıldızlar başımızın üstünde ve bize o kadar yakındı ki bir an onlan elle tutabilirim duygusuna ka- pldım ama avucumdan kaçıp grttıler. Neredeyim ben ve bütün bunlar nerede oluyor? Efen- dım gene sevdiğim bir diyar- dayım.Bütün mesafelerin ve anların bırbirine kanştığı bir uzak diyarda, Adıyaman'da veyıldızlann bıze göz kırptığı, oyun oy- nadığı Tut ılçesınde. Geceleyin vardığımızTut ilçesi, dağ- lar arasında kendi başına, kendini muhteşem bir biçimde yaşayan bir va- ha. Bunun sabahteyin fark/na varaca- ğız. Şimdi gece veTutlular, çoluk-ço- cuk, kadın-erkek, yaşlı-genç ikpe mey- danında toplanmış, küçücük ve ala- bıldığine sıcak sesli bır kadının (Şük- riye Tutkun) söylediği türkülere eş- lik ediyorlar. En çok da gençler. Çünkü Tutlu gençler farklı, burada yüreklerıni ısıtan, güvenı, yaşam se- vıncinı gelip oturtuveren bir etkinliğin başoyunculan durumundalar. 1. Tut Kültür Sanat Festivalı'nde en büyük yük onların ustünde. Misafirieri kar- şılayanlaronlar, sanatçılara, türkücü- lere eşlık eden onlar, gazetecilere bil- gısayar bulan, yazı yazanlann kah- velerını önlerine getiren onlar, en ca- nalıcı sorulan soranlar da onlar. Sözun kısası dağlar arasındaki bu yemyeşil vahada gençler yapılan fes- 'Tut' ki Olem! tivalin en çok kendilerini ilgilendirdi- ğinin farkındalar. Çünkü türküler on- lar için söyieniyor. Onlar eşlik ediyor. Haberci Coşkun Aral elinde kame- rası burada onlar için var. Hep birlik- te Tut'tan yola çıkıp Nemrut Dağı'n- da, tannların konukseverlığine sığı- nıp Gürer Aykal'ın yönettiği Antalya Devlet Senfonı Orkestrası'nın verdi- ği muhteşem konseri izieyecekler. Hepsi Haberci'nin neden buralara uğramadığını soruyorlar, neden öyle geç saatlerde yayına gırdiğini. Coş- kun Aral sadece, "Isteyin bunu" di- yor, "televizyonlara bu isteğinizi /7e- tin!" Tut'lu gençler büyük bir kararlı- lıkla ısteklerinı Istanbul'a, o karmaka- rışık ama çekici başkente iletmeye karar veriyorlar. Festival nedeniyle Tut'ta sadece gençler değil, herkes ayakta. On bin nüfuslu Tut'ta yaklaşık yüz hane Av- rupa'da yaşıyor ama şimdi tatil için Tut'talar. Evlerı, arabalan Tut'lu genç- lerin emrinde. Gelip gıden çok, ara- baya, oteli olmayan Tufta ev- lere ihtiyaç var. Buyurup gel- sinler. Tut'ta her evin kapısı açık. Herkes tann misafin. Kaymakamla belediye baş- kanı el ele vermişler. ikisi de Tut'taki festivalin yaşamasını istiyoriar. Biraz da övünüyor- lar. Çünkü Besni'ye bağlı Tut yakın zamanda ilçe olmuş ve sanki Besnililere bir mesaj gönderiyoriar. Bu nedenden ses düzeni olağanüstü, tür- küler, konuşmalar vadiyi aşıp öte taraftaki Besni'ye ulaşı- yor. Bütün bunlar nasıl olmuş? Tabii işin içinde inatçı birileri var. Istanbuf'dan hemen her gün telefonla konuştuğum Nusret Demir ve Kadir Dursun bu işe baş koymuşlar, iyı de olmuş. Fes- tvalin pek çok sponsoru var, zaten bu- günlerde nerede bir güzel iş, bir iyi iş varsa orada sponsorlann varlığı he- men goze carpıyor. Burada da öyle olmuş. Persil, Yayia, Pril, Halk Ban- kası, Epa, GTI, IsviçreTutlular Derne- ği, festivalin sponsorlan. Ama sanınm onlar da bu kadar kalabalık beklemi- yorlardı. Benim geldiğim gece ılçe gi- rişindeki arabalar nedeniyle kırk beş dakikahk yolu yürümek zorunda kal- dık. Konserin yapıldığı lise meydanı ve Tut öylesine doluydu. Sonra mı ne oldu? Bundan ötesi sa- lı gününe. Çünkü ben şimdi Nemrut Dağı'nda, güneş babmında, tann hey- kellerı yanıbaşımda, klasik müzik din- lemeye gıdiyorum. Yani rüya gibi bır şey, sizlerle paylaşmamak olmaz. Hem Nemrut Dağı'ndaki tannlar da böyle buyuruyorlar. Yaz günlerinin şenliği bir dilim leziz Bahçıvan Peynir. Tüm Sofralarda... ısoz50(g hotmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle