Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 1999 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş, BM Genel Sekreteri Kofi Annan 'ın Kıbns politikasını kınadı
'Rumlann egemenliği kabul edilemez'
NATO Üssü'ne
gerek
yok'
- Kıbns 'ta hâlâ iki tane egemen tngüiz
üssü var. Bunlan da kullamyotiar. Neden
bir deNATO üssü istiyorlar?
- Bütün mesele, garanti sistemi yerine
Rumlann başka bir şey getirmeyi
amaçlamalandır. Ne getirirlerse getirsinler,
bu geçici olur. Garanti sistemi ise
devamlıdır. Aynca NATO'nun böyle bir
kararı alabilmesi için önce Türkiye'nin
NATO'da. evet demesi lazım.
- NA TO 'nun yeni konsepti, alart dışılık,
Bugüne kadar Kıbns 'ta üsse gerek
görmeyen NATO, neden şimdi gereksinim
duyuyor.
- Çok tuhaf tabii. Üstelik adada taraflardan
birisinin statüsü kabul edilmemiş. O zaman
kiminle anlaşmaya varacaklar? Kıbns
hükünıetiyle... Bu. büyük oyun...
- Sizce Almanya Dısişleri Bakanı Fischer,
Ecevit'in 20 Temmuz çıkıştnı nasU
değerlendirecek?
- Almanya ortada tarafsız oynamak istiyorsa
Türkiye'nin bu ciddi çıkışını Rum tarafına
pazarlamakla işe başlar. "Bu ciddidir. Biz
bunu değiştiremeyiz. Siz de arük bu
siyasetinizden vazgeçin" der. Başka ne
yapar, bilmem. Çünkü bir duvarla karşı
karşıyadır.
- Ecevit, özellikle TBMM'nin karanyla o
çtkışı yapmadan önce acaba ABD 'yle
temas etmiş midir?
-Onu bilemem. ABD"ye gayet net bir
biçimde, "Türkiye, Kıbns üzerinden
Yunanistan'a taviz vermez ve
vermeyecektir" mesajının verildiğini
biliyorum. Bu sadece TBMM karanndan
sonra olmadı. önceden de vardı. Ama
TBMM'nin bunu böyle net biçimde
onaylaması da çok önemli. Süper güç olmak
süper adalet ister. 36 yıldır Kıbns
Türklerine yapıtan bu haksızlıklan neden
durduramadı? Hatta durdurmak istemedi.
Hâlâ da istemiyor. Biz diyoruz ki: "Madem
bu kadar gûçlûsün ve söz sahibisin, şu
adamiara ambargoyu kaldırt. AB sürecini
durdur. Türldye'ye karşı insan haklan
ihlaDeri suçiamalarına son verdir." Ona, üç
tane kolay hallolacak mesele söylûyoruz.
Kıbns'ın hali çok daha zor. Beni masaya
oturtacağına bunu yap. tki yıl önce Albright
geldi ve iki tarafın askeri güçlerinin
birbirinden uzaklaştınlması. sınırdaki bazı
silahlann geri çekilmesi gibi önerilerde
bulundu. Bunlan Türk tarafı kabul etti. tki
yıl oldu, Rum tarafı hâlâ kabul etmiyor.
Sınırlarda olay çıkmaması için alınacak bu
kadar basit önlemleri sen Ruma kabul
ettiremiyorsun, ama benim gerekçelerime
rağmen beni masaya oturtmak için gücünü
kullanacaksın. Nerede bunun adaleti?
'Rumlar
sürekli
silahlanıyor
- Askeri gücün azaltılması gündemde mi?
- Askerin azaltılması için koşul, Gali
Fikirler Dizi'nde vardır. Anlaşma olur,
program dahilinde azaltılmaya başlanır.
Esası, anlaşma olur ve başlar. Karşı taraf
silahlanmaya devam ediyor, Yunanistan'a
üs veriyor ve bunda hiçbir azalma yok. En
önemlisi de Kıbns hükümeti olarak
hakkım vardır, geleceğim, diyor. Gelmek
için de AB yolunu hazırhyor. Üstelik
silahlanıyor.
Bu koşullar altında Türkiye neden asker
azaltsın? Onlar, "Bütün bu askeri
harekâtın yanhş oiduğunu anladık.
Vazgeçiyoruz. Yunanistan'dan parah asker
getirmekten vazgectik. Ama Türkiye bir
şey yapmıyor" dese anlanm. Ama adam
hiç durmadan sahte Kıbns hükümeti
unvanı altında Kuzey'i de almak, Yunan
bayrağını Karpaz'a, Girne'ye getirmek
için silahlanıyor. Ondan sonra da Türkiye
asker azaltacakmış. Bu mantıksız bir şey...
- Ama öncekiyıllarda 'Biz askerîeri ikna
edemiyoruz' diyen siyasiler vardı...
- Ben ohu bunu bilmem de, Kipriyanu,
Yaiisiu ve Klerides'e "Asker azatabuı"
dediklerinde şu yanıtı verdim:
"Sen Türk askerinin azarahnasuu
istiyorsan sflahlanmayı durdur. Kendi
askerlerini azaltmava başla. Bunlan da ilan
et Ama siz tam aksini yapıyorsunuz. Siz
aksini yaptıkça ve hükümet olarak
Kuzey'de de hakkım var, dedikçe
Türkhe'ye asker azataJabilecegbu
söylememi nasıl beklersHiiz?"
Verdikleri cevap şu oldu:
"Ama biz Türkiye'den korkuyonız."
Korkuyorsan tahrik etme.
PORTRE / RAUF DENKTAŞ
LEYLA TAVŞANOĞLUKıbns 'ta iki taraf a bir çözüm dayatılması için dünyamn güçlü devletleri yine kolları sıvadılar. G-8 zenginler kulübü, Türk ve
Rum liderleri, bu sefer sözümona 'önkoşulsuz'görüşmeye çağırdı. Nasıl önkoşulsuzluksa?.. Bu konuda KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş da,
"Rumu, bütün Kıbns 'ın hükümeti olarak tanımak nasıl önkoşulsuzlukmuş? Ben bundan sonra ancak devletten devlete konuşurum " diyerekyeni
konsepte parmak basıyor. Denktaş, bu
görüşmelere gitmeye kesinlikle
taraftar olmadığı gibi, BM Genel
Sekreteri Kofî Annan % G-8'in
girişimini BM Güvenlik Konseyi
kararı haline getirmesi yû'zünden de
kınıyor. Bu görüşmemizde çok neşeli
ve sağlıkh, her zamankinden çok da
kendine güven içinde olduğu görülen
Cumhurbaşkanı Denktaş la
Lefkoşa daki Cumhurbaşkanlıgı
Konutu 'nda öğleyemeği yedik. Kilo
verememekten şikâyet eden
Denktaş la, Kıbns 'ta oluşan yeni
parametreleri ele aldığımız bir
ufuk turu yaptık.
KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş 27 Ocak 1924 'te Baf kasabasında
doğdu. îlkokul öğrenimini lstanbul ve Kıbns 'tayaptı. 1941 'de
Lejkoşa-îngiliz Ökulu ndan mezun oldu. 1944-47 arasında Ingiltere 'de
hukuk eğitimi gördü. 1947'de Kıbns 'a döndü ve avukatlıkyapmaya
başladı. 1949dan 1958'ekadarsavcıhkyaptı. 1960'ta TürkCemaat
Meclisi Başkanhğı ile tcra Komitesi Başkanlığı 'na seçildi. 1960-1963
arası TMT adına Nacak gazetesini çıkardı. 28 Şubat 1964 'te BM'de
yaptığı konuşma nedeniyle Makarios tarafından istenmeyen kişi ilan
edildi ve Kıbns 'a girmesi yasaklandı. 1968'degiriş yasağı kalkınca
Ada ya döndü ve Cemaat Meclisi Başkanı oldu. 1973 'te Kıbns
Cumhurbaşkanı muavinive Türk Yönetimi Başkanı oldu. 15 Kasım
1983 'te Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti nin ilan edilmesiyle
Cumhuriyet kurucu meclisini kurdu. 1985 anayasasına göre
cumhurbaşkanlıgı için bağımsız olarak adaylığını koydu.
- G-8 zenginler kulübünün, Kıbns 'ta taraflann önkoşulsuz
görüşmelere başlamalan çağnsıyla ilgili son değerlendirme-
niz nedir?
-G-8"in müdahalesi Sayın Miller (ABD'nin Kıbns Koordi-
natörü) ile Sir David Hannay'nın (lngiltere'nın Kıbns Koordi-
natörü) öngördüğü ve teşvik ettıği bir müdahale olarak ortaya
çıkıyor. Hesaplannagöre G-8'lerin çıkışı, Türkiye'yi ve bizi es-
ki şartlar altında masaya oturmaya ikna edecek ve masaya otur-
tacak bir baskı olacak. Oysa önceden kendilerine bunu yapma-
malannı, eski yöntemle Kıbrıs meselesinin halledılmesi imkâ-
nının bulunmadığını büyük bir samimiyetle duyurduk.
- Eskiyöntem nedir?
- Eski yöntem dediğimiz şu: Bir Kıbns Cumhuriyeti hükü-
meti vardır. Bu hükümeti Rumlar temsil etmektedirler. Bu tem-
siliyet doğaldır ve meşrudur. Bu hükümetle halledilecek bir ıh-
tilaf yoktur. lhtilaf, bu hükümetin altındakı iki toplum arasın-
dadır. Dolayısıyla meşru Kıbns hükümetinin egemenliğıne, top-
rak bütünlüğüne, bağımsızlığına gölge düşürecek hiçbir şey
yapmamak kaydıyla geliniz, daveti yapılıyor. Bu, bunca yıldır
yapılmış olan bir davettir ve toplumlardan bir tanesi aynı za-
manda hükümet sayıldıkça ve hükümet olmayı yeğlediği için
hükümetliğine devam etmiştir. Masaya cemaat lideri olarak,
Kkrides'in deyimiyle, taktik icabı gelmişlerdir.
- Taktikleri nedir?
- Türk tarafinın hayır dediğine evet demek, bizi uzlaşmaz
göstermek, masada aleyhlerine herhangi bir karar çıkmışsa hü-
kümet olarak gidip bunu sıfırla çarpmak... Bu oyunu oynadılar
ve sonucunu gördük. Bu oyun, bizi sonunda AB'nin kapılanna
getirdi. Klerides, açıkça "AB
üyeüği Türkiye''nin haklanru
ortadan kaldırmak için en
doğru yoldur. Kıbns Türkle-
rine vaat edilen diğer haklan
da Avrupa yasalanna aykın
kabul ettirip verdirmeyece-
ğiz. Bütün göçmenler yerieri-
ne dönecektir. Böylece Kıb-
ns'ta Helenizm zafer kazana-
caktir" demiştir.
Biz, "AB toplumlararası
görüşmeleri öldürdü" diyo-
ruz. Kıbns Rumlannın fede-
rasyon istemediğini de ispat
ettik. Dolayısıyla hâlâ Denk-
taş-Makarios anlaşmasında
vardır diye bize da\ et çıkarıl-
ması, Rumlara sadece bu tak-
tiği devam ettirme ve arada
da hükümet olduklannı biraz
daha fazla ispat etme fırsatı
vermekten öteye bir işe yara-
mamıştır. Biz bu oyunu de-
vam ettiremeyiz.
Sanki bunlar hiç söylen-
memiş, Türkiye'yle KKTC
arasında protokoller, anlaş-
malar imzalanmamış, biz
yokmuşuz gibi G-8 bu kara-
n alabiliyor. Ve yine AB'nin
Kıbns sorununun çözümün-
de yararlı olacağını söylemek
suretiyle bizim hem aklımıza, hem vicdanımıza, hem siyaseti-
mize hakaret de ediyorlar.
Bunu, BM Genel Sekreteri'nin, elinin tersiyle itmesi gerekir
diye düşünüyorduk. Çünkü bu, onun iyi niyet göre\ ine müda-
haleden başka bir şey değildir. AB bu müdahaleyi yapmıştır. So-
nucu da toplumlararası görüşmelerin ortadan kalkması olmuş-
tur. Şimdi G-8'üı müdahalesi, görüşmelerin yeniden başlama-
sı umudunu ortadan kaldıracaktır.
AB ttyellfll İçin uflraş verlyorlar
- Toplumlararası görüşmelerin mi?..
-Devletten devlete görüşmelerin... Biz bunlan anlatmaya ça-
lışıyoruz. Anlayanlarvardır. Bazı genç diplomatlar, "BizKıbns
meselesini şimdi, siz devletten devlete dedikten sonra anlamaya
başladık. Bunu daha önce niye yapmadınız?" diyorlar. Biz de da-
ha önce bunu yapmamanın hata oiduğunu anlıyoruz. Ama yap-
mamamızın nedeni iyi niyetti. On bir yıldır silahla, açlığa mah-
kûm ederek yapamadıklannı şimdi AB kanalıyla yapmaya kal-
kışıyorlar. O, "Işgal meselesidir. Meşru hükümetolarak işgali kal-
dırmak hakkımdır. tşgal olduğu için silahlanmakda hakkımdır.
O nedenle Yunanistan'a üs vermek hakkımdır" diyor. Günde i-
ki milyon dolan hâlâ silaha harcamaya devam ediyor. Türki-
ye'nin Kıbns üzerindeki yasal hak ve yetkisini ortadan kaldıra-
cak AB üyeliği için de uğraş veriyor. Üyelik süreci. ambargo-
lar, silahlanma, üs vermeler devam ederken biz yine gidip aynı
şartlar altında görüşecekmişiz. Bunu teklifetmeleri ayıptır. Bu.
Kıbns sorununa hiçbir teşhis koymadıklanm ya da kovmak ni-
yetinde olmadiklannı göstenr. Amerikalılar diyor ki:
"Bu, Clinton'ui son dönemidir. Kıbns meselesini hauetmek için
çok kararlı davranabilir. Onun için bu fırsao kaçırma>ın."
Ben de diyorum ki:
"Kendisinin son dönemi olabilir. ama partisinin hedefi onu >e-
niden cumhurbaşkanı seçtirmek değil mi? Yunan lobisini gücen-
dinneme shaseti devam etmiyor mu? Bu siyaset sürdüğü süre-
ce siz gerçeği göremezsiniz."
- 'Hadi artık görüşmelere oturun ' deseler ne yapacaksınız?
-Demezler. Genel Sekreter'e şunu söyledik: "Seniyinhetgö-
re\i (good offîces mission) >ürütüyorsun. Bu göre\' taraflara bir
şe> empoze etmene engeldir. Taraflann bûükte kabul edebile-
cekleri ilkeleri bulmalanna yardımcı olmakla görevüsin. Taraf-
lann kabul edemeyeceğini bildiğin şe>1eri de ortaya koyamazsın."
'Biz eşitlikten yanayız'
Bir davet çıkacak, denildi. Biz derhal gitmeyeceğimizi söy-
ledik. "Klerides'le görüşemeyiz" dedik. Taraflardan bir tanesi-
nin. gelmem dediği davetin yapılması, taktik icabı, gelirim di-
yen tarafı tutmak, kayırmak, gelmem diyen tarafa karşı pozis-
yon almaktır. Bunu onun iyi niyet misyonu yaptıramaz. Biz, "gö-
rüşme>iz" demiyoruz. Görüşmenin hangi şartlar altında yapı-
labileceğini söyledik. "Bizi eşWe" dedik. O hükümet olduysa
ben de hükümet oldum. Ama eşitleyemiyorsun. Çünkü BM Gü-
venlik Konseyi senin yetkilerıni kısıtlamış. Sana diyorkı: "Kıb-
ns hükümeti şemsiyesi vardır. Buna dokundurmam. Sen cema-
atlerle ojna."
Bunun, Güvenlik Konseyi'ne değiştirtilmesi lazım.
"Bu zor" diyorlar. Zor olsun. Ama senin benden istediğin hiç
olmaz. Ben size zor, ama olabileceği gösteriyorum. Senin beni
eski şartlar altında davet etmen hiç olmaz. O halde sen iyi ni-
yet görevin neyse onu yap. Biz sağlam durursak kasım ya da
arahkta bir davet geleceğıni hiç tahmin etmiyorum. Genel Sek-
reter'e, "Ben seni her zaman görmeye gelirim. Ama beni Kleri-
des'le masaya oturtamazsın. Benim de bir görevim var.Bunu lwl-
kımdan. bu sefer de Türk milletinden alıyorum" diyorum.
Klerides masaya oturmak için önkoşullar koyuyor, bunlan ka-
bul ettiriyor, bunlar karar oluyor. Ondan sonra bize, "Koşulsuz
gelin. otunın" dediklerinde, "En aşılmaz önkosulu siz ko> dunuz.
Bunu ortadan kaldınn. Kaldırmazsanız, beni masaya çağırma-
ya ne hakkuuz var?" diyoruz. Klerides, önkoşulsuz konuşurmuş.
Ben de konuşurum onun yerinde olsam... Sen, "KKTC devleti
vardır" de, ben de hiçbir koşul koymadan gidip masaya otura-
yım. Şimdi çizilen çizgi, ortak milli çizgidir. Bu çizginin altı-
na inmeksizin her türlü iyiniyeti ve elastikiyeti gösterelim. A-
ma o çizginin altına inmek yok.
- BM Güvenlik Konseyi'nin, Makarios hükümetini Kıb-
ns 'ın meşru hükümeti olarak tanıyan 5 Nisan 1964 tarihli ka-
ran kaldırmamakta neden ayak diretiliyor?
- Çünkü Türkiye şimdiye kadar bunun değişmesi için herhan-
gi bir diretmede bulunmadı. Türkiye, "Biz Kıbns Rum yöneti-
mini meşru hükümet olarak kabul etmiyoruz. Biz iyi niyetie gö-
rüşmelere devam ederiz" siyasetini gütmüştür. Biz bugünkü si-
yaseti 1975'te izlemeliydik. Yani KTFD'yi kuracağımıza dev-
let kurmalıydık. Ama buna Türkiye engel oldu ve federe dev-
let kuruldu. Bundan sonra bizi kınadılar, suçladılar. Ama biz,
"Devlet olarak kabul edilinceye kadar konuşmayız" deseydik,
Barış Harekâtı'nın da rüzgânyla bizi hiç olmazsa 20 ülke der-
hal tanırdı.
- Peki, Türkiye 'nin o siyaseti izlemekteki amacı ne olabilir
sizce?
-Büyük ölçüde ABD'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin, "1960
anlaşmalan vardır. Senin haklann da vardır. Biz bunlan koru-
yacağız. Merak etme. Anlaşmada da yardımcı oluruz" sözleri-
ne Türkiye inandığı için o zamanki hükümetler bu konuda ge-
reken iradeyi gösteremediler.
Hatta." Biz Kıbns'a gitmekle doğruyu mu yapük? Bütün dün-
yayı karşımıza aldık" diye bir çeşit suçluluk duygusu da vardı.
Bir seferinde Haluk Bayiilken'e bunun nedenini sordum. Ba-
yiilken. "Biz, bürokradar olarak zamanında bugün yapılanı
önerdik. Fakat siyasi irade bu yönde olmadığı için kabul görme-
di" dedi. Demek ki Türkiye'de siyasi irade eksikliği vardı.
-Neden peki?
- Belki Türkiye kendine bugünkü kadar güvenmiyordu. Bel-
ki Türkiye, bugün olduğu kadar güçlü değildi. Belki de şu bu
açıdan kendini zayıf hissetti. Belki de çok iyi niyetie, bu işin
müttefiklerinin yardımlanyla süratle halledileceği inancı için-
de bir sürece girdi. Ama şimdi o süreçten çıktı. Onun için onu
geri itmeyelim. Yunanistan anlasm ki ne zaman iştahı kabardıy-
sa midesine oturuyor. Bu kadar olayı oynadıktan sonra AB oyu-
nunu oynamak suretiyle iştahı arttı. Daha iştahı açılırsa cevabı
aleyhlerine olur. Öte yandan, Türkiye'nin jeopolitik açıdan
Kıbns'ı bırakması ihtimali hiç mi hiç yoktur. Bu mümkün de-
ğildir. 1960 anlaşmalan bu esas ve prensip üzerine bina edil-
miştir. Sen her şeyi yıktın, ama bu esası yıkamadın. Çünkü Kıb-
ns Türkünü ve Türkiye'yi mağlup edemedin. Dolayısıyla bu e-
sas gelecek aniaşmanın da esası ve temeli olacaktır.
- Klerides, bildiğim kadanyla Glion 'da size, Türklerin hü-
kümeti olmadtğınt itirafetmişti...
• Evet. Bana, "Ben bütün Kıbns'ın hükümeti olmadığımı, si-
zin hükümetiniz olmadığımı bUiyomm. Ama bütün dünya ba-
na Kıbns hükümeti diyor. Benim bunu dünyaya karşı inkâr et-
memimibek]iyorsun?
n
dedi. ABD, BM Güvenlik Konseyi, bu-
nu kabul etmeîiydi. Olmayınca, ortaya devletten devlete görüş-
meler esası çıktı.
Kıbns meselesinin ne olduğu konusunda iki tarafın görüşü
ayndır. Kıbns Rumu için ortaklık, cumhuriyetini Rum Cumhu-
riyeti'ne dönüştünne meselesidir. Klerides, "yüzde yüz Rum-
lardan oluşan bir yönetimi dün-
yaya Kıbns hükümeti olarak ka-
bul ettiririz. tçimizde Türk veto-
su. cumhurbaşkanı muavini. üç
bakan >ok. Bunlan geri almak
için sebep ne? Dünya bizi nasılsa
Kıbns'ın meşru hükümeti ola-
rak kabul ediyor" diyor.
Bizim, Türkler olarak görüşü-
müz de şu:
Yine Klendes'in sözleriyle
söylüyorum:
"Türklerin öngördükleri uğ-
raş, ortaklık haklannı korumak,
bizim Rum Cumhuriyeti olus-
tutmamızı önlemektir."
Biz bunu yaptık. Rum Cum-
huriyeti'ni onlar tüm Kıbrıs'a
yayamadılar. Ama yayma giri-
şimleri saldınnm devamıdır. Bi-
zim öngördüğümüz, onlann ta-
hakkümü altına ginnemek, onla-
n hükümet olarak kabul etme-
mek ve kendimizi onlara denk
bir toplum olarak yönetmekti.
Biz bunu başardık.
Onlann derdi garanti sistemi-
ni ortadan kaldırmaktır. Bizim-
ki, kaldınlmamasıdır. Biz onu da
başardık. Sen beni görüşmeye
çağırdığında önşart kabul et ki
egemenlikleri bütün Kıbns'ı
kapsamaktadır ve bu şarta göre
gel, otur, konuş. Ben neyi konuşacağım bu şartlar altında? Ya-
ni garanti sisteminin değiştirilip buraya çokuluslu askeri güç gel-
mesini mi?.. Egemenliğin Rumlarda oiduğunu kabul edeceğün.
AB'ye girişi kabul etmek suretiyle Türkiye'nin bütün hakları-
nın ortadan kaldınlmasma alet olacağım, öyle mi? Davetin kap-
samıbu.
Yunanistan Istlsmar ediyor
-Ecevit'in 20 Temmuz kuüamalanndaki konuşması çok kes-
kindl Sizce bu ani değişikJik nereden kaynaklandı?
- Ben buna, ani değişiklik demiyorum. lyiniyetle denenmiş
bir sürecin Rumlar tarafından nasıl istismar edildiğini gördü-
ler. Yunanistan'm bunu nasıl istismar ettiğini ve nereye götür-
mek istediğini anladılar. Bizim bunca zamandır söylediklerimi-
zin dogru oiduğunu takdir ettiler. AB'nin Türkiye'ye şaman ve
haksızhğı Türkiye'yi yeniden bir değerlendirme yapmaya zor-
ladı. Bu tecrübelerin getirdiği noktada bu işten ancak böyle çı-
kılabileceği görüldü.
-Alman DısişleriBakanı, Türkiye 'yiAB 'ye 12. aday ülke ola-
rak teklif edeceklerini söylüyor. Onlarda da bir değişiklik var.
Acaba Almanlar, Türkiye'nin ABD ekseninegirmesinden mi
korkuyorlar?
- ABD'yle Avrupa arasında Kıbns üzerinde bir rekabet oldu-
ğu aşikâr. Çokuluslu güç formülünü zaten Amerikalılar ortaya
attı. Amaçlan, buraya bir NATO üssü getirmektir. BM Gücü çık-
sın, yerine NATO gelsin. BM askerlerinin adaya gelmesine Rum
ve Türk taraflan eşit olurlanyla razı oldular. Buraya NATO üs-
sü gelirse kimden izın alacak? Kıbns hükümetinden mi? Yoksa
KKTC hükümetiyle de müzakereye mi oturacak? Her iki hükü-
met olurunu verecek ve şartlannı yazacak. Bizim Türk askeri-
miz var. Sınırımızı koruyor. Yeni asker istemeyiz. BM de göre-
vini yapıyor. İşler yeni bir şekle girerse de garanti sistemine do-
kunulmayacak. Bunlan göz ardı edip yine bizi oyuna getirme-
ye çalışmanın anlamı yoktur.