24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 1999 PAZAR 12 PAZAR KONUGU KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş, BM Genel Sekreteri Kofi Annan 'ın Kıbns politikasını kınadı 'Rumlann egemenliği kabul edilemez' NATO Üssü'ne gerek yok' - Kıbns 'ta hâlâ iki tane egemen tngüiz üssü var. Bunlan da kullamyotiar. Neden bir deNATO üssü istiyorlar? - Bütün mesele, garanti sistemi yerine Rumlann başka bir şey getirmeyi amaçlamalandır. Ne getirirlerse getirsinler, bu geçici olur. Garanti sistemi ise devamlıdır. Aynca NATO'nun böyle bir kararı alabilmesi için önce Türkiye'nin NATO'da. evet demesi lazım. - NA TO 'nun yeni konsepti, alart dışılık, Bugüne kadar Kıbns 'ta üsse gerek görmeyen NATO, neden şimdi gereksinim duyuyor. - Çok tuhaf tabii. Üstelik adada taraflardan birisinin statüsü kabul edilmemiş. O zaman kiminle anlaşmaya varacaklar? Kıbns hükünıetiyle... Bu. büyük oyun... - Sizce Almanya Dısişleri Bakanı Fischer, Ecevit'in 20 Temmuz çıkıştnı nasU değerlendirecek? - Almanya ortada tarafsız oynamak istiyorsa Türkiye'nin bu ciddi çıkışını Rum tarafına pazarlamakla işe başlar. "Bu ciddidir. Biz bunu değiştiremeyiz. Siz de arük bu siyasetinizden vazgeçin" der. Başka ne yapar, bilmem. Çünkü bir duvarla karşı karşıyadır. - Ecevit, özellikle TBMM'nin karanyla o çtkışı yapmadan önce acaba ABD 'yle temas etmiş midir? -Onu bilemem. ABD"ye gayet net bir biçimde, "Türkiye, Kıbns üzerinden Yunanistan'a taviz vermez ve vermeyecektir" mesajının verildiğini biliyorum. Bu sadece TBMM karanndan sonra olmadı. önceden de vardı. Ama TBMM'nin bunu böyle net biçimde onaylaması da çok önemli. Süper güç olmak süper adalet ister. 36 yıldır Kıbns Türklerine yapıtan bu haksızlıklan neden durduramadı? Hatta durdurmak istemedi. Hâlâ da istemiyor. Biz diyoruz ki: "Madem bu kadar gûçlûsün ve söz sahibisin, şu adamiara ambargoyu kaldırt. AB sürecini durdur. Türldye'ye karşı insan haklan ihlaDeri suçiamalarına son verdir." Ona, üç tane kolay hallolacak mesele söylûyoruz. Kıbns'ın hali çok daha zor. Beni masaya oturtacağına bunu yap. tki yıl önce Albright geldi ve iki tarafın askeri güçlerinin birbirinden uzaklaştınlması. sınırdaki bazı silahlann geri çekilmesi gibi önerilerde bulundu. Bunlan Türk tarafı kabul etti. tki yıl oldu, Rum tarafı hâlâ kabul etmiyor. Sınırlarda olay çıkmaması için alınacak bu kadar basit önlemleri sen Ruma kabul ettiremiyorsun, ama benim gerekçelerime rağmen beni masaya oturtmak için gücünü kullanacaksın. Nerede bunun adaleti? 'Rumlar sürekli silahlanıyor - Askeri gücün azaltılması gündemde mi? - Askerin azaltılması için koşul, Gali Fikirler Dizi'nde vardır. Anlaşma olur, program dahilinde azaltılmaya başlanır. Esası, anlaşma olur ve başlar. Karşı taraf silahlanmaya devam ediyor, Yunanistan'a üs veriyor ve bunda hiçbir azalma yok. En önemlisi de Kıbns hükümeti olarak hakkım vardır, geleceğim, diyor. Gelmek için de AB yolunu hazırhyor. Üstelik silahlanıyor. Bu koşullar altında Türkiye neden asker azaltsın? Onlar, "Bütün bu askeri harekâtın yanhş oiduğunu anladık. Vazgeçiyoruz. Yunanistan'dan parah asker getirmekten vazgectik. Ama Türkiye bir şey yapmıyor" dese anlanm. Ama adam hiç durmadan sahte Kıbns hükümeti unvanı altında Kuzey'i de almak, Yunan bayrağını Karpaz'a, Girne'ye getirmek için silahlanıyor. Ondan sonra da Türkiye asker azaltacakmış. Bu mantıksız bir şey... - Ama öncekiyıllarda 'Biz askerîeri ikna edemiyoruz' diyen siyasiler vardı... - Ben ohu bunu bilmem de, Kipriyanu, Yaiisiu ve Klerides'e "Asker azatabuı" dediklerinde şu yanıtı verdim: "Sen Türk askerinin azarahnasuu istiyorsan sflahlanmayı durdur. Kendi askerlerini azaltmava başla. Bunlan da ilan et Ama siz tam aksini yapıyorsunuz. Siz aksini yaptıkça ve hükümet olarak Kuzey'de de hakkım var, dedikçe Türkhe'ye asker azataJabilecegbu söylememi nasıl beklersHiiz?" Verdikleri cevap şu oldu: "Ama biz Türkiye'den korkuyonız." Korkuyorsan tahrik etme. PORTRE / RAUF DENKTAŞ LEYLA TAVŞANOĞLUKıbns 'ta iki taraf a bir çözüm dayatılması için dünyamn güçlü devletleri yine kolları sıvadılar. G-8 zenginler kulübü, Türk ve Rum liderleri, bu sefer sözümona 'önkoşulsuz'görüşmeye çağırdı. Nasıl önkoşulsuzluksa?.. Bu konuda KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş da, "Rumu, bütün Kıbns 'ın hükümeti olarak tanımak nasıl önkoşulsuzlukmuş? Ben bundan sonra ancak devletten devlete konuşurum " diyerekyeni konsepte parmak basıyor. Denktaş, bu görüşmelere gitmeye kesinlikle taraftar olmadığı gibi, BM Genel Sekreteri Kofî Annan % G-8'in girişimini BM Güvenlik Konseyi kararı haline getirmesi yû'zünden de kınıyor. Bu görüşmemizde çok neşeli ve sağlıkh, her zamankinden çok da kendine güven içinde olduğu görülen Cumhurbaşkanı Denktaş la Lefkoşa daki Cumhurbaşkanlıgı Konutu 'nda öğleyemeği yedik. Kilo verememekten şikâyet eden Denktaş la, Kıbns 'ta oluşan yeni parametreleri ele aldığımız bir ufuk turu yaptık. KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş 27 Ocak 1924 'te Baf kasabasında doğdu. îlkokul öğrenimini lstanbul ve Kıbns 'tayaptı. 1941 'de Lejkoşa-îngiliz Ökulu ndan mezun oldu. 1944-47 arasında Ingiltere 'de hukuk eğitimi gördü. 1947'de Kıbns 'a döndü ve avukatlıkyapmaya başladı. 1949dan 1958'ekadarsavcıhkyaptı. 1960'ta TürkCemaat Meclisi Başkanhğı ile tcra Komitesi Başkanlığı 'na seçildi. 1960-1963 arası TMT adına Nacak gazetesini çıkardı. 28 Şubat 1964 'te BM'de yaptığı konuşma nedeniyle Makarios tarafından istenmeyen kişi ilan edildi ve Kıbns 'a girmesi yasaklandı. 1968'degiriş yasağı kalkınca Ada ya döndü ve Cemaat Meclisi Başkanı oldu. 1973 'te Kıbns Cumhurbaşkanı muavinive Türk Yönetimi Başkanı oldu. 15 Kasım 1983 'te Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti nin ilan edilmesiyle Cumhuriyet kurucu meclisini kurdu. 1985 anayasasına göre cumhurbaşkanlıgı için bağımsız olarak adaylığını koydu. - G-8 zenginler kulübünün, Kıbns 'ta taraflann önkoşulsuz görüşmelere başlamalan çağnsıyla ilgili son değerlendirme- niz nedir? -G-8"in müdahalesi Sayın Miller (ABD'nin Kıbns Koordi- natörü) ile Sir David Hannay'nın (lngiltere'nın Kıbns Koordi- natörü) öngördüğü ve teşvik ettıği bir müdahale olarak ortaya çıkıyor. Hesaplannagöre G-8'lerin çıkışı, Türkiye'yi ve bizi es- ki şartlar altında masaya oturmaya ikna edecek ve masaya otur- tacak bir baskı olacak. Oysa önceden kendilerine bunu yapma- malannı, eski yöntemle Kıbrıs meselesinin halledılmesi imkâ- nının bulunmadığını büyük bir samimiyetle duyurduk. - Eskiyöntem nedir? - Eski yöntem dediğimiz şu: Bir Kıbns Cumhuriyeti hükü- meti vardır. Bu hükümeti Rumlar temsil etmektedirler. Bu tem- siliyet doğaldır ve meşrudur. Bu hükümetle halledilecek bir ıh- tilaf yoktur. lhtilaf, bu hükümetin altındakı iki toplum arasın- dadır. Dolayısıyla meşru Kıbns hükümetinin egemenliğıne, top- rak bütünlüğüne, bağımsızlığına gölge düşürecek hiçbir şey yapmamak kaydıyla geliniz, daveti yapılıyor. Bu, bunca yıldır yapılmış olan bir davettir ve toplumlardan bir tanesi aynı za- manda hükümet sayıldıkça ve hükümet olmayı yeğlediği için hükümetliğine devam etmiştir. Masaya cemaat lideri olarak, Kkrides'in deyimiyle, taktik icabı gelmişlerdir. - Taktikleri nedir? - Türk tarafinın hayır dediğine evet demek, bizi uzlaşmaz göstermek, masada aleyhlerine herhangi bir karar çıkmışsa hü- kümet olarak gidip bunu sıfırla çarpmak... Bu oyunu oynadılar ve sonucunu gördük. Bu oyun, bizi sonunda AB'nin kapılanna getirdi. Klerides, açıkça "AB üyeüği Türkiye''nin haklanru ortadan kaldırmak için en doğru yoldur. Kıbns Türkle- rine vaat edilen diğer haklan da Avrupa yasalanna aykın kabul ettirip verdirmeyece- ğiz. Bütün göçmenler yerieri- ne dönecektir. Böylece Kıb- ns'ta Helenizm zafer kazana- caktir" demiştir. Biz, "AB toplumlararası görüşmeleri öldürdü" diyo- ruz. Kıbns Rumlannın fede- rasyon istemediğini de ispat ettik. Dolayısıyla hâlâ Denk- taş-Makarios anlaşmasında vardır diye bize da\ et çıkarıl- ması, Rumlara sadece bu tak- tiği devam ettirme ve arada da hükümet olduklannı biraz daha fazla ispat etme fırsatı vermekten öteye bir işe yara- mamıştır. Biz bu oyunu de- vam ettiremeyiz. Sanki bunlar hiç söylen- memiş, Türkiye'yle KKTC arasında protokoller, anlaş- malar imzalanmamış, biz yokmuşuz gibi G-8 bu kara- n alabiliyor. Ve yine AB'nin Kıbns sorununun çözümün- de yararlı olacağını söylemek suretiyle bizim hem aklımıza, hem vicdanımıza, hem siyaseti- mize hakaret de ediyorlar. Bunu, BM Genel Sekreteri'nin, elinin tersiyle itmesi gerekir diye düşünüyorduk. Çünkü bu, onun iyi niyet göre\ ine müda- haleden başka bir şey değildir. AB bu müdahaleyi yapmıştır. So- nucu da toplumlararası görüşmelerin ortadan kalkması olmuş- tur. Şimdi G-8'üı müdahalesi, görüşmelerin yeniden başlama- sı umudunu ortadan kaldıracaktır. AB ttyellfll İçin uflraş verlyorlar - Toplumlararası görüşmelerin mi?.. -Devletten devlete görüşmelerin... Biz bunlan anlatmaya ça- lışıyoruz. Anlayanlarvardır. Bazı genç diplomatlar, "BizKıbns meselesini şimdi, siz devletten devlete dedikten sonra anlamaya başladık. Bunu daha önce niye yapmadınız?" diyorlar. Biz de da- ha önce bunu yapmamanın hata oiduğunu anlıyoruz. Ama yap- mamamızın nedeni iyi niyetti. On bir yıldır silahla, açlığa mah- kûm ederek yapamadıklannı şimdi AB kanalıyla yapmaya kal- kışıyorlar. O, "Işgal meselesidir. Meşru hükümetolarak işgali kal- dırmak hakkımdır. tşgal olduğu için silahlanmakda hakkımdır. O nedenle Yunanistan'a üs vermek hakkımdır" diyor. Günde i- ki milyon dolan hâlâ silaha harcamaya devam ediyor. Türki- ye'nin Kıbns üzerindeki yasal hak ve yetkisini ortadan kaldıra- cak AB üyeliği için de uğraş veriyor. Üyelik süreci. ambargo- lar, silahlanma, üs vermeler devam ederken biz yine gidip aynı şartlar altında görüşecekmişiz. Bunu teklifetmeleri ayıptır. Bu. Kıbns sorununa hiçbir teşhis koymadıklanm ya da kovmak ni- yetinde olmadiklannı göstenr. Amerikalılar diyor ki: "Bu, Clinton'ui son dönemidir. Kıbns meselesini hauetmek için çok kararlı davranabilir. Onun için bu fırsao kaçırma>ın." Ben de diyorum ki: "Kendisinin son dönemi olabilir. ama partisinin hedefi onu >e- niden cumhurbaşkanı seçtirmek değil mi? Yunan lobisini gücen- dinneme shaseti devam etmiyor mu? Bu siyaset sürdüğü süre- ce siz gerçeği göremezsiniz." - 'Hadi artık görüşmelere oturun ' deseler ne yapacaksınız? -Demezler. Genel Sekreter'e şunu söyledik: "Seniyinhetgö- re\i (good offîces mission) >ürütüyorsun. Bu göre\' taraflara bir şe> empoze etmene engeldir. Taraflann bûükte kabul edebile- cekleri ilkeleri bulmalanna yardımcı olmakla görevüsin. Taraf- lann kabul edemeyeceğini bildiğin şe>1eri de ortaya koyamazsın." 'Biz eşitlikten yanayız' Bir davet çıkacak, denildi. Biz derhal gitmeyeceğimizi söy- ledik. "Klerides'le görüşemeyiz" dedik. Taraflardan bir tanesi- nin. gelmem dediği davetin yapılması, taktik icabı, gelirim di- yen tarafı tutmak, kayırmak, gelmem diyen tarafa karşı pozis- yon almaktır. Bunu onun iyi niyet misyonu yaptıramaz. Biz, "gö- rüşme>iz" demiyoruz. Görüşmenin hangi şartlar altında yapı- labileceğini söyledik. "Bizi eşWe" dedik. O hükümet olduysa ben de hükümet oldum. Ama eşitleyemiyorsun. Çünkü BM Gü- venlik Konseyi senin yetkilerıni kısıtlamış. Sana diyorkı: "Kıb- ns hükümeti şemsiyesi vardır. Buna dokundurmam. Sen cema- atlerle ojna." Bunun, Güvenlik Konseyi'ne değiştirtilmesi lazım. "Bu zor" diyorlar. Zor olsun. Ama senin benden istediğin hiç olmaz. Ben size zor, ama olabileceği gösteriyorum. Senin beni eski şartlar altında davet etmen hiç olmaz. O halde sen iyi ni- yet görevin neyse onu yap. Biz sağlam durursak kasım ya da arahkta bir davet geleceğıni hiç tahmin etmiyorum. Genel Sek- reter'e, "Ben seni her zaman görmeye gelirim. Ama beni Kleri- des'le masaya oturtamazsın. Benim de bir görevim var.Bunu lwl- kımdan. bu sefer de Türk milletinden alıyorum" diyorum. Klerides masaya oturmak için önkoşullar koyuyor, bunlan ka- bul ettiriyor, bunlar karar oluyor. Ondan sonra bize, "Koşulsuz gelin. otunın" dediklerinde, "En aşılmaz önkosulu siz ko> dunuz. Bunu ortadan kaldınn. Kaldırmazsanız, beni masaya çağırma- ya ne hakkuuz var?" diyoruz. Klerides, önkoşulsuz konuşurmuş. Ben de konuşurum onun yerinde olsam... Sen, "KKTC devleti vardır" de, ben de hiçbir koşul koymadan gidip masaya otura- yım. Şimdi çizilen çizgi, ortak milli çizgidir. Bu çizginin altı- na inmeksizin her türlü iyiniyeti ve elastikiyeti gösterelim. A- ma o çizginin altına inmek yok. - BM Güvenlik Konseyi'nin, Makarios hükümetini Kıb- ns 'ın meşru hükümeti olarak tanıyan 5 Nisan 1964 tarihli ka- ran kaldırmamakta neden ayak diretiliyor? - Çünkü Türkiye şimdiye kadar bunun değişmesi için herhan- gi bir diretmede bulunmadı. Türkiye, "Biz Kıbns Rum yöneti- mini meşru hükümet olarak kabul etmiyoruz. Biz iyi niyetie gö- rüşmelere devam ederiz" siyasetini gütmüştür. Biz bugünkü si- yaseti 1975'te izlemeliydik. Yani KTFD'yi kuracağımıza dev- let kurmalıydık. Ama buna Türkiye engel oldu ve federe dev- let kuruldu. Bundan sonra bizi kınadılar, suçladılar. Ama biz, "Devlet olarak kabul edilinceye kadar konuşmayız" deseydik, Barış Harekâtı'nın da rüzgânyla bizi hiç olmazsa 20 ülke der- hal tanırdı. - Peki, Türkiye 'nin o siyaseti izlemekteki amacı ne olabilir sizce? -Büyük ölçüde ABD'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin, "1960 anlaşmalan vardır. Senin haklann da vardır. Biz bunlan koru- yacağız. Merak etme. Anlaşmada da yardımcı oluruz" sözleri- ne Türkiye inandığı için o zamanki hükümetler bu konuda ge- reken iradeyi gösteremediler. Hatta." Biz Kıbns'a gitmekle doğruyu mu yapük? Bütün dün- yayı karşımıza aldık" diye bir çeşit suçluluk duygusu da vardı. Bir seferinde Haluk Bayiilken'e bunun nedenini sordum. Ba- yiilken. "Biz, bürokradar olarak zamanında bugün yapılanı önerdik. Fakat siyasi irade bu yönde olmadığı için kabul görme- di" dedi. Demek ki Türkiye'de siyasi irade eksikliği vardı. -Neden peki? - Belki Türkiye kendine bugünkü kadar güvenmiyordu. Bel- ki Türkiye, bugün olduğu kadar güçlü değildi. Belki de şu bu açıdan kendini zayıf hissetti. Belki de çok iyi niyetie, bu işin müttefiklerinin yardımlanyla süratle halledileceği inancı için- de bir sürece girdi. Ama şimdi o süreçten çıktı. Onun için onu geri itmeyelim. Yunanistan anlasm ki ne zaman iştahı kabardıy- sa midesine oturuyor. Bu kadar olayı oynadıktan sonra AB oyu- nunu oynamak suretiyle iştahı arttı. Daha iştahı açılırsa cevabı aleyhlerine olur. Öte yandan, Türkiye'nin jeopolitik açıdan Kıbns'ı bırakması ihtimali hiç mi hiç yoktur. Bu mümkün de- ğildir. 1960 anlaşmalan bu esas ve prensip üzerine bina edil- miştir. Sen her şeyi yıktın, ama bu esası yıkamadın. Çünkü Kıb- ns Türkünü ve Türkiye'yi mağlup edemedin. Dolayısıyla bu e- sas gelecek aniaşmanın da esası ve temeli olacaktır. - Klerides, bildiğim kadanyla Glion 'da size, Türklerin hü- kümeti olmadtğınt itirafetmişti... • Evet. Bana, "Ben bütün Kıbns'ın hükümeti olmadığımı, si- zin hükümetiniz olmadığımı bUiyomm. Ama bütün dünya ba- na Kıbns hükümeti diyor. Benim bunu dünyaya karşı inkâr et- memimibek]iyorsun? n dedi. ABD, BM Güvenlik Konseyi, bu- nu kabul etmeîiydi. Olmayınca, ortaya devletten devlete görüş- meler esası çıktı. Kıbns meselesinin ne olduğu konusunda iki tarafın görüşü ayndır. Kıbns Rumu için ortaklık, cumhuriyetini Rum Cumhu- riyeti'ne dönüştünne meselesidir. Klerides, "yüzde yüz Rum- lardan oluşan bir yönetimi dün- yaya Kıbns hükümeti olarak ka- bul ettiririz. tçimizde Türk veto- su. cumhurbaşkanı muavini. üç bakan >ok. Bunlan geri almak için sebep ne? Dünya bizi nasılsa Kıbns'ın meşru hükümeti ola- rak kabul ediyor" diyor. Bizim, Türkler olarak görüşü- müz de şu: Yine Klendes'in sözleriyle söylüyorum: "Türklerin öngördükleri uğ- raş, ortaklık haklannı korumak, bizim Rum Cumhuriyeti olus- tutmamızı önlemektir." Biz bunu yaptık. Rum Cum- huriyeti'ni onlar tüm Kıbrıs'a yayamadılar. Ama yayma giri- şimleri saldınnm devamıdır. Bi- zim öngördüğümüz, onlann ta- hakkümü altına ginnemek, onla- n hükümet olarak kabul etme- mek ve kendimizi onlara denk bir toplum olarak yönetmekti. Biz bunu başardık. Onlann derdi garanti sistemi- ni ortadan kaldırmaktır. Bizim- ki, kaldınlmamasıdır. Biz onu da başardık. Sen beni görüşmeye çağırdığında önşart kabul et ki egemenlikleri bütün Kıbns'ı kapsamaktadır ve bu şarta göre gel, otur, konuş. Ben neyi konuşacağım bu şartlar altında? Ya- ni garanti sisteminin değiştirilip buraya çokuluslu askeri güç gel- mesini mi?.. Egemenliğin Rumlarda oiduğunu kabul edeceğün. AB'ye girişi kabul etmek suretiyle Türkiye'nin bütün hakları- nın ortadan kaldınlmasma alet olacağım, öyle mi? Davetin kap- samıbu. Yunanistan Istlsmar ediyor -Ecevit'in 20 Temmuz kuüamalanndaki konuşması çok kes- kindl Sizce bu ani değişikJik nereden kaynaklandı? - Ben buna, ani değişiklik demiyorum. lyiniyetle denenmiş bir sürecin Rumlar tarafından nasıl istismar edildiğini gördü- ler. Yunanistan'm bunu nasıl istismar ettiğini ve nereye götür- mek istediğini anladılar. Bizim bunca zamandır söylediklerimi- zin dogru oiduğunu takdir ettiler. AB'nin Türkiye'ye şaman ve haksızhğı Türkiye'yi yeniden bir değerlendirme yapmaya zor- ladı. Bu tecrübelerin getirdiği noktada bu işten ancak böyle çı- kılabileceği görüldü. -Alman DısişleriBakanı, Türkiye 'yiAB 'ye 12. aday ülke ola- rak teklif edeceklerini söylüyor. Onlarda da bir değişiklik var. Acaba Almanlar, Türkiye'nin ABD ekseninegirmesinden mi korkuyorlar? - ABD'yle Avrupa arasında Kıbns üzerinde bir rekabet oldu- ğu aşikâr. Çokuluslu güç formülünü zaten Amerikalılar ortaya attı. Amaçlan, buraya bir NATO üssü getirmektir. BM Gücü çık- sın, yerine NATO gelsin. BM askerlerinin adaya gelmesine Rum ve Türk taraflan eşit olurlanyla razı oldular. Buraya NATO üs- sü gelirse kimden izın alacak? Kıbns hükümetinden mi? Yoksa KKTC hükümetiyle de müzakereye mi oturacak? Her iki hükü- met olurunu verecek ve şartlannı yazacak. Bizim Türk askeri- miz var. Sınırımızı koruyor. Yeni asker istemeyiz. BM de göre- vini yapıyor. İşler yeni bir şekle girerse de garanti sistemine do- kunulmayacak. Bunlan göz ardı edip yine bizi oyuna getirme- ye çalışmanın anlamı yoktur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle