Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 TEMMUZ 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 15
İKSV'nin dev projesi, Elijah Moshinksy'nin yönettiği 'Mozart Türkiye'de' tamamlandı
onetmen
Moshinksy,
'Mozart
Türkiye'de'yi
hem bir sinema
filmi, hem
opera hem de
belgesel olarak
tammlıyor.
Kontanze
rolünü Yelda
Kodalh'nın
üstlendiği film,
bu üç disiplinin
de niteliklerini
içinde
banndıran bir
bütün.
Mozartla saraydan diinyaya...
FECtRALPTEKİN
Sonunda beklenen oldu... Bütçe topar-
landı, bürokratik engeller aşıldı ve lstan-
bul Kültür ve Sanat Vakfi'nın (tKSV) üç
yıldır beklenen büyük projesi gerçekleş-
tı. Opera filmi 'MozartinTurkey'nin (Mo-
zart Türkiye'de) 18 Haziran'da Topkapı
Sarayı'nda başlayıp büyük bir özenle sür-
dürülen çekimleri geçen hafta tamamlan-
dı.
Mozart'ın, Viyana kuşatması sırasında
duyduğu mehter müzığinden etkilenerek
bestelediği dünyaca ünlü operası Saray-
dan Kız Kaçırma. konusuna esin kayna-
ğı olan Topkapı Sarayı'nda, 'MozartTür-
kiye'de' başlığıyla belgesel nıtehği de ta-
şıyan b\r opera filmine dönüştüriildü.
İKSV, Antelope Films ve BBC ortak ya-
pımı 90 dakikalık fılm. dev kadrosu ve Mo-
zart'ın müziğiyle bütünleşen büyülü sa-
ray görüntüleriyle Türkiye'nin tanıtımın-
da önemlı rol oynayacak. Yapım sorum-
lulugunu Antelope Fılms'in genel mü4ü-
rü MickCsacky'nin üstlendiği fılmin prö-
miyeri kasım sonunda Istanbul'da gerçek-
leştırilecek.
'Mozart Türkiye'de'nin kadrosu çok
seçkin sanatçılardan oluşuyor. Öncelikle
filmin mûzikleri dünyanın önde gelen or-
kestra şeflerinden Sir Charles Mackerras
yönetimindeki tskoç Oda Orkestrası tara-
fından kaydedilmiş. Başrolleri ise Yelda
Kodalh, Paul Groves, Desiree Rancatore,
L>nton Atkinson, Peter Rose ve Oti\«r To-
bias paylaşıyorlar. Filmm yönetmeni, ha-
len New York Metropolitan Operası'nda
sahnelenen 'Maça Kİn' ve Londra Savoy
Tıyatrosu'nda sahnelenen' III. Rkhard'ı
yöneten ünlü opera, sinema ve tiyatro ada-
mı Elijah Moshinsky.
Tüm sanatçdarm ilk opera filmi
"Mozart Türkiye'de'yi hem bir sinema
filmi. hem opera hem de belgeselolarak ta-
nımlayabüiriz aslında. Film, bu üç disipli-
nin de nitefikkrini içinde banndıran birbü-
tün. 60dakikası. Topkapı SarayTrun çeşit-
li mekânlannda çeldlmiş bir opera filmi:
30 dakikası ise saray a ve çekim sürecimi-
ze Uişkin bir belgesel niteliği taşıyor" söz-
leriyle anlatıyor filmi Moshinsky. Opera
izleyicisi dışında daha geniş bir kitleye
seslenebilmesi için. sanatçılann makyaj ve
saç yapımı, yemek saatleri gibi kamera ar-
kası görüntülennden oluşan 30 dakikalık
bir bölümle fılme belgesel özellikleri de
katılmış.
Mozart Türkiye'de filmi, tüm sanatçı-
lan içın bir 'ilk opera filmi' olma özellıği
taşıyor. Gerek Kodallı, gerek Rancatore.
gerekse Tobias daha önce birçok önemli
yapımda rol almış olmalanna karşm ilk kez
bir opera fılminde oynuyorlar. Mozart
Türkiye'de. Saraydan Kız Kaçırma ope-
rasını daha önce ikı kez sahnelemış olan
Moshinsky'nin de bu türdeki ilk çalışma-
sı. Ünlü yönetmen, bir opera sahnelemek-
le opera filmi çekmek arasındakı farklı-
lıklan şöyle dile getıriyor: u
Yapıttaki ka-
rakterfer fihnde de aynıözellikleri taşıyor-
lar; ancak playbackve kameralargibiba-
n teknik farklıhklar var. Bence sinemayla
operayı bir araya getirmek. sadece sahne
üzerinde çalışmaktan çok daha keyifli.
Hatta daha kola> olduğu da söylenebilir;
çünkü orkestra yok \e önceden kaydedil-
miş müzikler kullanıhyor. Bö>lelikle sa-
natçüarda daha rahat hareket edebiliyor-
larve yapıttaki karakterlerin doğallığı ar-
uyor. Durum ve davranışlann gerçekliği-
ne biraz daha yaklaşabiUyorsunuz. Ayn-
ca opera filmi sanatçılann performansla-
nnı koruyabUmeve \önetmen adına yara-
ücıhk sınırlanru zorlamaolanağı da sunu-
yor."
Havlayan köpekler hiç susmuyor
Yapımcısından oyuncusuna değin her-
kesı büyüleyen ortak nokta ise yapıtın ori-
jinal mekâmnda Fılme alınmış olması.
Moshinsky, çekiınlerin Topkapı Sarayı'nda
gerçekleştirilmesinin kendilerine çeşitli
avantajlar sağladığına inanıyor: "Saraydan
Kız Kaçırma operası sahnede de çekflebi-
lirdl Ancak sahnede, örneğin bir harem
Festivalin ağır toplarından Suzanne Vega bu akşam Açıkhava Tiyatrosu 'nda
Kadut ozıınkmn en inatçısı
UIUSIARARAS!
İSTANBUL
CAZ FESTİUALİ
Bir şarkı sizi
değiştirebilir!
Kültür Servisi -Henüz küçük bir çocukken şi-
irler yazan Suzan Vega. 11 yaşmda gitar çalma-
ya baştadı. tlk şarkı sözünü ise 14 yaşında bitir-
di ve 16 yaşından bu yana da şarkı söylüyor.
Ozan kimlığinin doğal bir yetenek olduğunu be-
lirten Vega, şaıkılanyla kendiyaşamı arasında doğ-
rudan bir ilişki olduğunu ve farklı bakış açılan
yakalamaya çahştığını belirtiyor: "Şarkdanım,
benietkileyendunımlarüzerinekuruyorum.Ba-
zen pobtik, bazen yalruzca kimBğini konıma te-
mah şarkılar yazıyorum. Bazen birşarkı dintedi-
ğinizde dümıva, kendinize bakış açınız değişebi-
Hr."
En iyi şarlılannın çok özenli bir çalışmanın
ardından çıküğmı söyleyen Vega, bazen en uzun
şarkılann en kısa sürede yazılanlar olduğunu an-
latıyor "YıBaröncedefterimeakhğım bir not, şar-
kunm esin kavnağı olabilir.Gençken etkikndiğim
bir şey, beni bugün de etkfleyebiMr. Genelde aynı
anda birkaç sartanın üzerinde çahşıyonım. John
Steinbeck, Sylvıa Plathınyazıntekniği beni çok
etkiiyor. Ayrca Bob Dy lan veLeonard Cohen 'den
esmlenrvflrun."
ŞarkıİannJa kısasözcükler kullanmayı yegTi-
yor Vega: "Buna 201i yaşlanında karar verdim.
O dönemde birçok şarkırun romantik oMuğunu
vefarklı birştyfcryapmam gerektiğjni düşündüm.
Kısa kelimekr daha çarpKive etldlLTek isteğün,
iyi bir yazar ıtanaktL"
Sürekli dcfişen bir dinleyici kitlesi olduğunu
dile getiren Vega. bundan pek de şikâyetçi değil.
Vega, genç arkı sözü yazarlanna şunlan öneri-
yor: ^tstedi^ıiziyazm.Kirnseninönerflerirjekıı-
lak asmayın.Güçlüvezaytfnoktalaranzm farkm-
da ohın ve bışkası gibi olmaya çauş.nuryın."
CUMHUR CANBAZOĞLU
Sıra. 6. Lluslararası İstanbul Caz
Festivali'nin ağır toplarından Suzanne
Vega'ya geldi. Bu yıl Avrupa'daki sa-
vas nedenıyle listesinden birçok ünlü
pop ve rocİc yıldızını son anda silmek
zorunda kalan ve 'püriten cazcılar'ı
memnun edecek bir program oluştu-
ran festivale, popseverleri çekecek en
iddialı konser Vega'nınki olacak.
Çok genç yaşta cafelerde, barlarda
şarkı söyledikten sonra 80'lerin orta-
smda Tracy Chapman, Tanita Tıka-
ram, Tony Chikis. Enya, Yazzgibi ısim-
lerle birlıkte popun taşbebeklerine,
süslü lolitalanna alternatif olarak ya-
ratılan kadın ozan akımının üyelerin-
den, entelektüel donanımını ve yete-
neğini iyi kullanarak bu isimler arasın-
dan bugüne zirvedeki yerini yitirme-
den ulaşmayı başaran tek yıldız, Su-
zanne Vega (12 Ağustos 1959. New
York doğumlu). Kendi admı verdiği
ilk albümünü 1985 'te yayımlayan Ka-
lifomiyah ozan, iki yıl sonra Soütude
Standing'le büyük çıkış yapmış, bu
albümden Luka ve Tonrt Efaeria ozan
müziğini geniş kitlelere ulaştırmıştı.
Philip Glass'ın Songs From Liquid
Daj's albümüne de iki bestesini vermiş-
ti..
Üçüncü albüm Days Of Open
Hand'le popa kayarken 99.9 F albümüy-
le metropol folkunu denemişti.
O dönemde evlendiği prodüktörü
MKcheO Froom ise dört yılda, elinde
gitanyla Baez ve Dylan stili şarkı söy-
lemeye çalışan kızdan modern ve ra-
fıne bir müzisyen yaratmayı başarmış-
tı. Yine o dönemde Vega'nın çizgisi-
ni eleştirmenler 'endüstriyelfolk' şek-
linde etikenlendirmişlerdi.
V'Cga'daki devrimler yavaş ama kök-
ten gerçekleşiyordu. Doğum nedeniy-
le dört yıl aktif müziğe ara verdikten
sonra 1996'da bu kez Latin ve caz ritm-
F.ntelektüelüğini ve yeteneğini kullanarak zirvedeki yerini hiç yitirmedi.
lerinın ağır bastığı Nine Objects Of
Desire (Arzunun Dokuz Kaynağı) al-
bümüyle geri dönmüş. 90larda da mü-
zik sahnesinde söyleyeceği sözü ol-
duğunu ispatlamıştı.
Amerikalı kadın ozanlann en utan-
gacı ve en az seksi olanı seçilmiş Su-
zanne Vega, o albümden sonra cinsel-
likle ılgili sorulanlara. "Ben Budistim,
günah kavramı benim için geçersiz"
deyince, magazin basını, erkek giysi-
lenyle cmselliğinı saklamış Vega'ya,
birden kadın gözüyle bakmaya başla-
rruştı. Bu arada geîçek babasının bir
başkası olduğunu öğrenmesi. yaşadı-
ğı dram, magazinciler için bulunmaz
bir nımet olmuştu. •" •
Son olarak 1998"de Trier and True:
The Best Of Suzanne Vega adıru ver-
diği toplamaalbümüylebuyüzyılm son
yapıtını müzikseverlere ulaştırdı sa-
natçı.
Vega'nın yıllardır vazgeçmediği bir
konser programı var; bu gece uygular
mı bilemiyoruz, ama aktarmakta ya-
rar var. Kesin sessizlik sağlandıktan son-
ra tek başına Tom's Dinner'la başlıyor
ve gizemli bir atmosferle seyırciyi ya-
kaladıktan sonra Solitude Standıng,
Under Tow, Luka, Cuba, Pilgrimage,
Man in The War, Small Blue Thing,
Book Of Dreams. Caramel, World Be-
fore Columbus ve diğerleri art arda
akıp gidiyor.
Türk romanları TRT için film olacakKültüı Servisi-TRT ve Film
YönetmenlenDerneğı (Film-Yön),
sinema ve edoiyat arasındaki ilişkiyi
bir ke2 daha gindeme getirerek
1900*lî yıllarn başından günümüze
kadar sayılantt'a yakın Türk
romanının berazperdeye aktanlması
içın bi- anlaşna imzaladı. Proje. Film-
Yön ti/esi yöıermerderin katkılanyla
gerçekleşecel Yapımcıhğını ve her
türlü sorumluluğunu Film-Yön'ün
üstlendiği projede, her roman bir
yönetmen tarafından çekilecek. Film-
Yön'ün şu anda 138 üyesi bulunuyor.
Film-Yön Genel Başkanı Yavuz
Ozkan. projeyi. "Rayting kaygdanyla
kalitenin dibe vurmasına neden olan
anlayışlara karşıhk, asıl raytingin
düzeytt, özenli, izleyiciye değer
verildiğini hissettiren, estettik kalitesi
yüksek yapımlarda yatüğını
kanıtlamak bakımından önemli bir
firsat" olarak değerlendiriyor.
Proje çerçevesinde aynca, Türkiye'deki
en iyi senaryo yazarlanndan oluşan
"senaryo yazun grubu" oluşturulması
için de çahşmalar sürüyor. Projede
yine özenle seçilmiş genç sinemacılara
usta yönetmenlerin yanında çalışma
şansı yaratılarak. içlerinde iyi olanlann
sinemaya kazandınlması sağlanacak;
bu yaklaşım, yapım grubundan sanat
grubuna kadar her birimde
uygulanacak.
Çekimlerde kronolojik sıranın
gözetileceği proje, Hüseyin Rahmi
Gûrpmar, Reşat Nuri Güntekin, Halit
Ziya LşaklıgU ve Refık Halit Karay'ın
eserlerinden başlatılarak günümüz
yazarlanna kadar gelecek.
ortamnu, dolayısıyla da öykünün gerçek-
Bgini böylesineyakalamaıruz mümkün oi-
mazdı. İkincisi. orijinal mekâmnda sanat-
çılar da olayı yaşar gibi bir ha\aya bürü-
nüp öykünün içine iyice girdiler. En önem-
lisi de, burası gerçekten büyülü bir me-
kân; fılmimize tam anJamiyla çok boyut-
luluk karü. Topkapı Sarayı olmadan da
bu film yapılabilir ve yine her şey kusur-
suz olabilirdi; ancak yanldığı dönemde
Avrupa'nın Osmanh'yla bağlannı anla-
tan Saraydan Kız Kaçırma operası, Tür-
kiye'yegetaneden bövie güzel anlanlamaz-
du"
Moshinsky Topkapı Sarayı'ndaki çe-
kimlerde yaşadıklan tek sorunun ise sa-
rayın yerinden kaynaklandığını belirtiyor.
Etrafta çok fazla gürültü olduğunu, ba-
zen çevreden gelen seslerin kesılmesi için
saatlerce beklediklerini ve mutlak bir ses-
sizliğı neredeyse hiç yakalayamadıklan-
nı söylüyor. "İstanbul harika bir >«r" di-
yor Moshinsky, ta
Ancak havlayan köpek-
ler ve şarkı söyleyen kadınlar hiç susmu-
^ ^ yortar™"
^~~ Moshinsky'nin, "Her karak-
terinaynbirmüziğiv'ar'' sözle-
riyle Mozart'ın en ışıltılı yapıt-
lanndan biri olarak tanımladığı
Saraydan Kız Kaçırma'nın ope-
ra filminde Konstanze rolünü
Yelda Kodallı üstleniyor. Kodal-
lı'ya göre de Türklerin hem gü-
cünü, hem de hoşgörü ve affedi-
ciliğini anlatan önemli bir yapıt
Saraydan Kız Kaçırma.
Kodallı özellikle fılmin mü-
zik kayıtlannın Sir Mackerras
yönetiminde büyük özen göste-
rilerek gerçekleştirildiğinin altı-
nı çiziyor. Proje üç yıl önce ilk
kez gündeme geldığınde Kons-
tanze rolünü üstlenmesine karar
verilen genç sanatçı, çekimlerin
Topkapı Sarayı'nda gerçekleşti-
rilmesinin de fılmin tarihi ve sa-
natsal önemini arttırdığına inanı-
yor: "Sarayuı en degerli köşete-
ri, Mozart'uı mü/iğinin güzelli-
ğiyle birleşti. Yönetmenimiz me-
kinın tüm inceliklerini filmde
kullanmaya çalışü. Büyük beste-
cinin en sevilen yapıtı. sanatçıla-
nn olağanüstü performansı ve
sarayın bü\ üsü bir aray a gelerek
Türkrye'yi dünyayatanıuyor. Sa-
natsaL tarihideğerivekahâhğı açı-
sından Cumhuriyet fılminden
sonra gerçekleştiıilen en önemli
yapım Mozart Türkiye'de. Bü-
tün dünyaTopkapıSarâyı'na h»-
ran kalacak!"
Dün>a prömKeri kasımda
Opera sanatının, Osmanlı sa-
rayinın ve Türkiye'ye yapılmış
bir yolculuğun filmi olarak Mo-
zart Türkiye'de igin 6.5 mih/on do-
larlık (2.6 trilyon TL) bir bütçe
oluşturulmuş. Tek sponsor istan-
bul Menkul Kıymetler Borsası
(TMKB). projeye 600 bin dolar-
la katkıda bulunuyor. Başbakan-
lık Tamtma Fonu'nun 600 bin,
Kültür Bakanlığı'nın 100 bin ve
European Coproduction Fbund'm
(Avrupa Ortak Yapım Fonu) 480
bin dolarlık katkılan var.
Mozart Türkiye'de'nin dünya
prömiyeri kasım ayı sonunda
cumhurbaşkanlığı düzeyinde ts-
tanbul'da gerçekleştinlecek. Film
7 Nisan 2000 tarihinde ise BBC
televizyonunda yayımlanacak.
Fiknin Türkiye gösterim hakkı
TRT'ye, sinemalarda gösterim
hakkı ise ÜCSV'ye ait. Şu ana
dek 20 ülkeden, aralannda Fran-
sız Canal Plus, Amerikan PBS,
Japon NHK, Avnıpa Birliği'nin
ATE kanallannın da bulunduğu
çeşitlitelevizyonlann filmi yayım-
lamak için sıraya girdiği belirti-
liyor. ÖCSV'nin hedefı ise filmi
50 ülkeye satabilmek. Mozart
Türkiye'de'nin SirMackerras yö-
netiminde kaydedilen müzikle-
rinden oluşan CD, filmin yayım-
lanma tarihinde satışa sunulacak.
tKSV Genel Müdürü MeHh Fe-
refi hedeflerinden birinin de pro-
jeye ilişkin bir kitap yapmak ol-
duğunu dile getiriyor. Mozart
Türkiye'de projesinin gerçekleş-
tirihnesinde önemli rol oynayan
Fereli, kitap için de sponsor ara-
maya çoktan başjamış bile...
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
Yıldızların Falına Bakmak
John Banville'in enfes romanı Kep/er'i okur-
ken dalıp gitmişim. Bizim memlekette (nazar değ-
mesin) herkes politika, sosyal bilim, kültür, ede-
biyat uzmanıdır ya, iş yaşamsal önemi olan po-
zitrf bilimlere gelınce (fizik, kimya, biyoloji vs.) ço-
ğumuz dut yemiş bülbül kesiliyoruz. Iriandalı ya-
zar Banville, Alman matematikçi ve gökbilimci
Johannes Kepler'i edebiyatiçine çekmekle kal-
mamış. Aynı yazann Kopernik ve Nevvton üzeri-
ne de yapıtlan var. Kepler'in yayıncısı Kabalcı Ya-
yınevi bu kitaplan da yayımlayacağını bildiriyor.
önemli bir girişim.
Kepler üzerine okuyup düşünürken televizyon-
da bir haber. Bandırma'da bir horoz şikâyet üze-
rine tutuklanmış, gözaltına alınmış. Şikâyet üze-
rine. Erken öttüğü için. Bir horozu tutuklamışlar
Bandırma'da! Ismail Beşikçi'den başlayıp De-
nizli horozlanna kadar geldik demek ki, bu erken
öteni cezalandırma meselesinde. Aklımızı ve 'sol-
duyumuzu' korumak için Kepler'i düşünmeye de-
vam etmektir en iyisi. Johannes Keplerus, Mat-
hematicus Astronomus. 1571 -1630 arasında ya-
şamış, geçen yazılanmızda sık sık adı geçen Ti-
ko Brahe'nin asistanı.
Kepler'in zamanında güneş sisteminde yalnız-
ca altı gezegen olduğu sanılıyor. Kepler gökbilim
konusunda Kopernik sistemine; o sistemin duru,
kolay anlışılır hayalgücüne bağlt bir bilim insanı.
1596 yılında ünlü Mysterium Cosmographium
başlıklı yapıtını yayımlıyor. Bilinen altı gezegen
arasında simetrik beş uzay olduğunu savunuyor.
Tiko Brahe'nin Kepler'i Prag kentine çağırması-
nın nedeni, bu kitaptır. Büyük bir gözlemci (Bra-
he) büyük bir matematikçi, gökbilimci (Kepler) ile
buluşuyor ve bu buluşma evreni daha iyi anlama-
mıza ışık tutuyor yüzyıllardır. Kepler, Brahe'nin
uyansıyla, kuramının gözlemlere ters düştüğünü
görüyor. Onyedinci yüzyılda cebir ve geometri
çabalannın canlanmasının nedeni Kepler'dir. O za-
manlar da, birçok bakımdan 'fau zamanlara' ben-
zediği için, bu büyük bilim adamı ekmek parası-
nı kazanmak içinyıldız falına bile bakmış, gökyü-
zünü görmeyen insanlar için.
Yıldız falına bakarken; Fenerbahçe'nin son
transferleri, Fatih Terim'in düşünsel dünyası,
Hande Ataizi'nin(güzel isim ve soyadı!) son ma-
ceralan ile ilgili kişilerin pek ilgilenmeyeceği üç do-
ğa yasası bıraktı geriye. Nedir bunlar? Bütün ge-
zegenler güneş etrafında, odağında güneşin yer
aldığı bir elips çizerter. Gezegeni güneşe birieş-
tiren vektör (yöney) eş zaman aralığında eş alanı
süpürür. Gezegenlerin güneş çevresinde bir ke-
re dönmesi için gereken zamanın karesi, geze-
genin yörüngesinin küpüyle doğru orantılıdır.
Bilimden çok yıldız falına inanan bir toplumda
çoğunluğa uçuk, gereksiz, saçma gelecek öne-
riler bunlar. Doğa kanunlan...
John Banville'in Kepler adlı romanının son say-
fası, Kepler'i de bilen büyük bir yazanmızın yapı-
tını anımsattı bana. Oğuz Atay'ı. Sıkıştığımız za-
manı büyük bir ironiyle aşan bu roman ustası gel-
di aklıma nedense. Şöyle yazıyor Banville: "Ya-
hudi ne söylemişti? Bize her şey söylenmiş ama
hiçbirşeyaçıklanmamıştı. Evet. Bunagüvenme-
liyiz. Gizem burada. Ne kadar basit!"
Gerçekten de öyle, ne kadar basit.
• • •
öküz dergisini okuyor musunuz? Aylık kültür-
fizik dergisi. Öküz başlığının altında 'Hayatbazen
tatlıdır, sevenler kanatlıdır" yazıyor. Temmuz sa-
yısı birbirinden sıkı, birbirinden ilginç yazılaria, rö-
portajlaria dolu. Canı sıkılan yurt bilgisi eğitmen-
lerinin ikide bir saldırdığı değerti yazanmız Orhan
Pamuk'un on iki yıl önce Kara Kitap'ı yazarken
tuttuğu defterden bir sayfa örneğin. Gazetemizin
yazartanndan Oral Çalışlar'ın 'Keşke Futbolcu
Olsaydım' başlıklı enfes yazısı örneğin. Bir de an-
ket var dergide. Bütün zamanlann en iyi on kita-
bı. Toplumun her kesiminden, ünlü/ ünsüz birçok
insan bütün zamanlann en iyi on krtabını seçiyor-
lar. Bütün zamanlar ilginç bir deyim! Derginin o
sayfasını kesip sakladım. Kimine göre bütün za-
manlann en iyi kitabı Buket Uzuner'in 'Kumral
Ada Mavi Tuna' başlıklı yapıtı. Bir başkasına gö-
reyse bütün zamanlann on iyi yapıtı Komünist
Manifesto. Bir tek bu liste bile Öküz'ün çok önem-
li bir mizah/ironi dergisi olduğunu anlamaya ye-
tiyor doğrusu. Derginin yedinci sayfasında ünlü
şairimiz (FIFA kokartlı şayir) Imgehan ürikboy'un
bir Haiku Maiku Kuiku'su var. Onunla kapatalım
bu pazar Kuşbakışı'nı.
"Kış fırtınası uçunjrken erik çiçeklerini
uyuyan tahakuşu ve güz kelebeği amaan
dikkat etseler de çizdinmeseler kestaneyi."
Fransn sanatçı Lorentino'nun
sergisi Dulcmea'da
• Kültür Servisi - Fransız sanatçı Lorentino'nun
(Laurent Vall) sergisi yann Dulcinea'da açıhyor.
1997 yılında Dulcinea'mn davetlisi
olarak Istanbul'a gelen ve Beyoğlu'nun
göbeğindeki eski bir yapıda çalışmalanna
başlayan Lorentino'nun 'Sokak Maşallah'
(kimliğini arayan sokaklar) başlıklı sergisi Beyoğlu,
tstanbul ve sokak üzerine kurulu.
Sergide sokak hayatının kozmopolit yapısıyla
bağdaşan değişik teknikler kullanan Lorentino.
insanın doğumla başlayan yaşam serüvenini kimlik,
kişilik, statü, savunma ve kamuflaj gibi
kavTamlardan oluşan analitik bir okuma kahbı
içerisinde irdeliyor. Sergide kullarulan projeksiyon,
dijital print, nazar boncuğu, çamur, fotoğraf, su,
motor yağı, tiner, deniz suyu gibi materyalleri
birleştiren tekniklerin bütünü Lorentino'nun kente
bakışının yalm bir yansıması.
6. ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ FESTİVALİ
BUGUTV
• Suzanne Vega'nın konseri saat 21.30'da Harbiye
Açıkhava Tiyatrosu'nda izlenebilir.
B Harriet Trubman'ın konseri saat 22.00'de
Babylon'da izlenebilecek.
YARIN
• Marc Rİbots Los Cubanos Postizos ve Jazz en
Clave konserieri saat 21.00'de Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu'nda izlenebilir.
• Chaıies Uoyd and Friends başlıklı konser
19.30'da AKM Büyük Salon'da izlenebilir.