Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3AYFA CUMHURİYET 21 HAZİRAN 1999 PAZARTESİ
DIZIYAZI
Keban Barşjı'nm
;
25. yıldönümü
i • ELAZIĞ(Cumhuriyet)-
| Keban Barajı'run
<uruluşunun 25. yıldönümü
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demırel'm de katıldığı
rörenle kutlandı. Keban
Barajı \e Hıdröelektnk
Santralı'nın temeli 12
Hazıran 1966'da
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demırel'in başbakanlığı
döneminde atıldı, tesis,
1974'ıe işletmeye alındı.
Fırat Nehn üzennde inşa
sdilen ve o günün fıyatıyla
300 milyon dolara mal olan
tesıs ile bır anlamda 32
mılyar dolarlık bir proje
olan Güneydoğu Anadolu
Projesı de (GAP) başlatıldı.
Baraj hizmete girdiği
tarihten bugüne kadar 147
mılyar 993 milyon 445 bin
lcwh enerji üretimi
gerçekleştirirken
ekonomiye 7 5 milyar
dolarlık katkı sağiandı.
Aynca 63 bın 872 hektarlık
bir alana da sulama imkânı
götürüldü
Karaelmas
festivali
• ZONGULDAK
(Cumhuriyet) - "Zonguldak
Karaelmas '99 Karadenız
Uluslararası 2. Kültürve
Sanat Festivali" bugün
başlıyor. 21-26 Haziran
tarihleri arasında
gerçekleştirilecek festival
süresince kültür ve sanat
etkinlikleri, paneller,
söyleşiler ve halk oyunlan
göstensı düzenlenecek.
Festıvale onur konuğu
olarak katılacak olan Edıp
Akbayram, Zonguldak
Şehir Stadyumu'nda bir
konser verecek.
Kadın işçi ucuz
ısgucu
• ANKARA(AA)-
Türkıye Işveren Sendikalan
Konfederasyonu tarafından
yapılan 'Kadın Işgücü"
araştırmasına göre erkek
ışçilenn aylık ortalama net
gıydirilmiş ücreti 177
milyon 151 bin lira
düzeyinde iken kadın
işçilerin ortalama
gıydirilmiş net ücreti ise
161 milyon 569 bin lira
düzeyinde bulunuyor.
Kadın işçıler en çok tekstil
işkolunda çalışırken en az
ağaç işkolunda çalışıyorlar.
Çalışan kadınlann büyük
çoğunluğu (yüzde 69.5)
tanm sektöründe istihdam
edıliyor. Tanm sektöründe
kadın ışçılenn yüzde 62.6'sı
ücretsız. aıle işçısı olarak
çalışıyor.
Dicle Nehrrndeki
facia
• Dh ARBAKIR (AA) -
Diyarbakır'da, Dıcle
Nehn'nde akıntıya
kapılarak kaybolan 4'ü
öğrenci 5 gençten 3'ünün
cesedi bulunurken kayıp 2
gencı arama çalışmalan
sürüyor. Edınilen bılgiye
göre 3 gün önce Dıcle
Nehri'nde akıntıya
kapılarak kaybolan
gençlerin bulunması için
yapılan arama
çalışmalannda ilk olarak
tbrahim Güneş ve Ceylan
Sankaya'nın cesetlenne
ulaşılmıştı. Önceki gece de
öğrencilerden Ali
Güvendik'in cesedi de
sudan çıkanldı. Kayıp
Zeynep Varlı ile Leyla
Sankaya"nın aranması
çalışmalan ise sürüyor.
Boğazkenrte
yıkım
• ANTALYA(AA)-
Antalya'nın Serik ilçesine
bağlı Boğazkent
beldesinde. Kıyı Kanunu'na
aykın yapılaşmayla ilgili
yıkım karan alındı.
Boğazkent Belediye
Başkanı Hasan Oğuz
yaptığı açıkJamada. sahilde
bulunan 3 otele ait futbol
sahası ve açık barlann,
kıyıdan 50 metre
uzaklıktakı alan ıçinde
bulunduğunu ve deniz
içindeki 70 metrelık
iskelenin ise kaçak olarak
inşa edildiği bildirdi.
Yıkımın sezon sonunda
yapılacağını belirten Oğuz,
"Bu alanın doğal halinde
kalması gerekiyordu. Bir
zamanlar bu alan. caretta-
caretta'lann ve yabancı
kuşlann üreme bölgesiydi.
Şimdı ise caretta-
caretta'lann üreme mevsimi
olduğu halde tek bir tane
bile deniz kaplumbağası
yok. Çünkü bu alan. gece
yanlanna kadar
ışıklandınlıyor ve yüksek
volümlü müzık yayını
yapılıyor" dedi.
Türkiye iki taraftan sarıldığı uyuşturucu ve silah kaçakçılığı zincirinden kurtulamıyor
Terörbelli birplanla
yi amma. bu kaçakçılık
bugünün işi değil sadece...
Yıllardır Türldye'ye sUah
sokanlar var. Nereden
geliyor bu silahlar?
Erbakan. Birinci ve lkinci MC
hükümetlerinde görev almrçtı. Bu
hükümetlerin. içişleri bakanhğı MSP'li
bakan tarafından işgal edilmiş değil
miydi? Eğer silah kaçakçılığı için bugüne
dek kesin önlemler alınmamışsa, bunun
sorumluluğu, biraz da İçişleri Bakanhğı
kendilerine sunulan MSP'ye düşmez mi?"
Mumcu bu yazısında, "Türkrje'deki silah
ticaretinin içyüzü terörist eylemlerin
ka>nağını \e amacını da orta>a koyacakur"
dıyordu. 4 Aralık 1978 günlü "Bölücülûk"
başlıklı yazısında da "Doğu yörelerimizden
gelip de sag partilerde köşeieri tutan ağalar,
bu partiler araakğı ile devlet örgütünde de
egemenliklerini kurmuşjardır. Kürt ve
Kürtçülük de>ince kimse yoksul köyiüleri
banndıklan köylerle birlikte satan Kürt
ağalarını anıımamaz. Kürtçülük ilk de
sokuda aranır. (_.) Çoğumuz Ermeni
sorununa, Kürt sorununa bakılaaaçıdan
bakı>-or, Ermeni ülke içinde egemen sınıfin bir
katmanında oturuyorsa, ona hiç sesimiz
çıkmıyor, ama Ermeni kökenli bir solcuya
rastladık rnı. Ermeni düsmanüğına ayran
kabaruyoruz. (._) Yurttaşlan Türktür,
Kürtrür, Ermenidir. Rumdur diye ayıran
çağdışı düşünce, kaynağını bozuk düzenin
sömürü çarklannda buluyor. Kürt ağaysa
önünde egiliyoruz. yoksulsa tepesine
bûıiyoruz. Ermeni zengin işadamıysa
çokuluslu ortakhklar kuruyoruz, yoksulsa
ezmeye öJdürmeye çalışıyoruz. Böîücülük mü?
lşte kaynaklan burada_."
Kahramanmaraş olaylannın ardından
Mumcu. 28 Aralık 1978'de "Oyuna
Gelmeyin" başlıklı yazısında. "Terörist
eylemlerin belli bir plan içinde yürütüldüğü
görülü>or. Bu eylemleri profesyonel çeteler
yonetiyor. SUah kaçakçılığından kanh
ayaklanmalara kadar, halka halka gefişen
eylemlerin arkasında bu gibi işlerde hüner
kazanmış çetelerin bulunduğunu anlamamak
için kör ve sagır obnak gerekir! Bu çete ya da
çetelerin belli taktik ve stratejileri biliniyor-"
diyor. "çete" ve "çeteler" gündemde yerinı
alıyordu. Türkiye. 1979'a acılarla gıriyor.
yenı yıhn her günü, acıya acı katıyor,
Kahramanmaraş olaylan Türkıye'de "irtica"
yoktur diyenlen yalanlıyordu. Mumcu, 15
Ocak 1979 günlü "Neyin Savaşı?" başlıkh
yazısını şöyle bitiriyordu: "Türkiye'deki
kavga, Kürtk Türkün. inananla
ağur Mumcu, 28
Aralık 1978'de
"Oyuna Gelmeyin"
başlıklı yazısında,
"Terörist eylemlerin
belli bir plan içinde
yürütüldüğü görülüyor.
Bu eylemleri
profesyonel çeteler
yönetiyor. Silah
kaçakçılığından kanlı
ayaklanmalara kadar,
halka halka gelişen
eylemlerin arkasında
bu gibi işlerde hüner
kazanmış çetelerin
bulunduğunu
anlamamak için kör ve
sağır olmak gerekir!
Bu çete ya da çetelerin
belli taktik ve
stratejileri biliniyor..."
diyor, "çete" ve
"çeteler" gündemde
yerini alıyordu.
Öğrenci olaylanndaki arûş etnik katliamlar ve körüldenen terorizm Türldye'yi 12
Eylül 1980 askeri darbesine kadar götürdü (üstte). Uğur Mumcu, Abdi tpekçi ci-
nayeti a> dınlanırsa. birçok karanlıkilişldnin çözükceğine inanmakta, Maitepe As-
keri Cezaevi'nden kaçırılan Mehmet Ali Ağca'mn izini sürmektedir (sağda).
inanmavanın, Sünni ile Alevinin kavgası değil,
egemensınıflarlaemekçüerin kavgasKhr. Ve
bu çelişküerle yaşadığımız olaj lar. faşist
diktatörlük için kollan srvayanlann kanh
sakünlany la biçimlenmektedir. Temel hak ve
özgürlükleri korumak. anayasal düzene
yönelmek. şiddet eylemlerinin kökünü
kazunak, doğrudan doğnıya faşist odaklann
köklerinin kazınmasına bağbdır."
Uğur Mumcu'nun Cumhunyet'teki
köşesınde, terör konusu sık sık yer alacaktır.
Çünkü terör sokaktaki yurttaşı da bılım sanat
insanlannı da politikacılan da güvenJikçıleri
de ayırmamakta, gazeteler her gün ölürn
haberlen, suikasta uğrayanlan yazmaktadır.
21 Şubat 1979'da "Kaynağa tnmek" başlıklı
yazısında "Ülkede banş ve esenhği sagiamak
için terorizmin kay nağına inmek gerekiyor''
der. Mumcu'nun bulgularına gore, terorizm
kaçakçılıkla beslenmektedır. Uluslararası ağı
kuran silah kaçakçılan için, sağ ve sol ayrım
Terörü kimfinanse ediyor sorusuna yanıt aramak
'Kan Götö" başlıklı yazısında Mumcu,
birkaç hafta içinde öldüriilenleri saydıktan
sonra u
Bu kan gölünün kıyısmda şimiddeB
iki milyar Türk lirahk silah ve mermi
görünüyorsa, sağcısrvia sokuaıyta, 'Bu
terörü kim finanse ediyor' sorusuna yanıt
aray-ahm. Ve yine sorahm: 'Neden bunca
kanıta karşm bir tek silah kaçakçısı
mahkûm ya da tutukiu değil?' Neden, neden,
neden?»(21Kasıml979).
Mumcu silah kaçakçılığı üzennde
çalışmalannı yoğunlaştınr. Özellikle Aralık
1979'dan sonra onun yazılannda kimi adlar
sık sık >-er almaya başlar. Abuzer
Lğurhı'lar, San AvniTeı;
Behçet Cantürk'ler,
Çaytrovah
Osman'lar ve
daha niceleri
yurtiçı ve yurtdışı
ilişkileriyle irdelenir.
Mumcu'nun
araştırmalan kimi
siyasileri, kimi örgütleri
rahatsız eder. Adı kaçakçılık
eylemlerine kanşan kimilerinin
ûlkücülerle ılişkili olduğunun
ortaya çıkması, doğudaki sılahlı eylemlerde
dinci örgütlerin de anılması. bunlarla ilgili kimi
belgelerin açığa çıkması, Mumcu'ya tehditlerin
yönelmesıne neden olur. Aralık 1979'da
Paris'teki Türk Turizm ve Tanıtma Bürosu
Müdürü sokak ortasında Ermeni ırkçılarca
öldürülür.
Mumcu'ya göre "Türkiye bir ucu uyuşturucu
madde, öteki ucu silah kaçakçıhğuıa bağh kanh
bir zincûie sunsıkı sanlmıştır. Bu kanlı zincirin
halkalan arasında ırkçı Ermeni örgüderinin de
bulunduğu gün gibi açıknr. (_.) Irkçı Ermeni
örgütleri Türk diptomaüanna karşı işfedflderi
cinayederi, bireysel terör yönüyie sürdürüyorlar.
Türkiye'de de cinayetkr aynı yöotemk işteniyor.
SOah ve uyuşturucu madde kaçakçıhğımn Baü
ülkelerinde pazan buhınmaktadır. Baü ülkeleri
ve şirketieri. Ortadoğu'dan geJen uyuşturucu
madde karşıhğında kaçak silah satmaktadırlar.
(_) Bütün bunlar göz önüne alırursa, bu tür
flişkflerin içine çeşitii çıkar çevreleri, çeşitii devlet
çıkarian ve böyte ırkçı Ermeni örgüiieri de
girebflir. Bunlar hukuk düinde kanıt olarak
nhetenen türden sağlam ve geçerli bflgi ve
bulgular değDdir elbette ki Fakat her oJasıkk, en
ince ayrmusma kadar değerlendirikcekse, ırkçı
Ermeni örgütierinin ülkemizde köprü başlan
tutup tutmadüdan da iyice araştırümaudır. Hem
Ermeni örgütieri hem de Yunan faşizmini
destekleyen uluslararası Rum serma>*sinin
Türkiye'deki serpinriteri... Ve Afanama'dan
tran'a kadar mal götürüp getiren TIR Tdolan,
prifietkri bu TIR kamyonlannın sürücüleri teker
teker mcdeme konusu ohnahdır. Bu kanlı
zincirin halkalannı tek tek sayarsanız, hiç
ununadığınız zamanda karşuuza bir miryarük
eroin ile narkatik şubede çahşouş emniyet
amirteri de çıkabilir. (_) tran olaylan üe birfikte
Ortadoğu yeni kavgalann. yeni bir kargaşanm
esiğine geuniştir. Bu kargaşalardan ve kargaşanm
temeündeki petrol kavgasmdan kaynaklanacak
bir kaptşma, Ortadoğu haritasuu belki de yeni
baştançizdireccktir.- (24 Aralık 1979)
Türkiye siyasal cınayetleri. kaçakçılıkla terörün
bağını araştmyormuş gıbı yaparak 1980'e girer.
1980 başında TBMM "önteme paketi"
hazırlamaktadır.
"Birçok insan sanı>or 10" der Mumcu, "Bu
önlem paketi çıkarsa terör öntenecektir. (._) Terör
sfianla yapdır. (_) Terörü önkminin yasal önkm
i^ ouaadığını anlamak için demek ki daha çok
bekteyeceğiz. Çünkü yasalan değistirmek,
kafatan değistinnekten daha koiay
göratmektedir." (5 Ocak 1980)
yoktur, ıdeolpji yoktur, bır tek şey vardır.
Mumcu, 29 Mart 1979 günlü yazısını
"Türkiye'de Terör" konulu bır açıkoturuma
katılmak için gittıği Almanya'da yazar, 2
Nisan 1979 günlü yazısında da "Değirmenin
Suyu"nun nereden geldiğını sormaktadır:
"Türkiye'de terörün parasal desteği
nereferden ka\'naklanrvor" sorusu
yanıtlanabılse, kirli iüşkıler yumağı
çözülecektir.
"Türkiye'de yülardır silah kaçakcıhğı
yapıhyor, bir >ıl içinde ele geçen sflahlann
piyasa saüş fh-atı bir milyon TL'vi aşû.
Nereden geliyor, dersiniz bu değirmenin
suyu? Adam Türkiye'de cinayet iştiyor. Sonra
Kıbns'a kaçıyor, oradan da Federaî
Abnanya'yn geliyor. Kim planhyor bunlan?
Kim para sağhyor?" Uğur Mumcu 1979'un
ikınci yansmda terör ve kaynağı konusundaki
sorulannın yanıtlannı buldukça bunlan
okurlanna aktanr. Ancak terörün kanlı eli
Ankara, Istanbul gibi kentlerle birlikte
Malatya, Tokat, Kahramanmaraş, Adana ve
başka yerleri boş bırakmamaktadır. Önce
Sünnı-Alevı çatışması çıkarmak isteyenler,
Kürt- Türk aynmcılığını körüklemektedir.
Mumcu'nun "Silah kaçakcıhğı ve terör"
araştırması yoğunlaşmaktadır. 9 Ekim 1979
günlü "Seçime Doğru" başlıklı yazısında
"Dış güçler. dünyanm en duyarh bölgesi olan
Ortadoğu'da ırk ve mezhep ayrunı konusuna
iyice el attüar" dıye yazar. Eylülde Adana
Emniyet Müdürü delik deşik edilerek
öldürülmüştür. Ortalıkta birtakım eylem
örgütierinin adı dolaşmaktadır. öldürülenlere
her gün yenisi eklenirken kimi katilleri kimi
yetkılilerin sakladığı söylentileri duyulur.
"tki ydda iki mUyarhk silah!- TüıidyeHk
estirtten terör rüzgâruun ardındaki gerçekleri
açıklayan en kısa ve kahn
yamftır. (4 Ekim 1979)
Siyasal cınayetler sürerken
doğu ve güneydoğuda dikkatle
izlenmesi gereken kimi
çalkanülar yaşanmaktadır.
Çoklan ÇHP ile AP'nin bir
araya gelip terörü önleme
yasalan başta olmak üzere
birçok sonına çözüm için
"diyalog" kuramamasından
yakmmaktadır. Uğur Mumcu,
Abdı lpekçı cınayeti
aydınJanırsa, birçok karanlık
ılişkinin çözüleceğine
inanmakta, Maltepe Askeri
Cezaevi'nden kaçınlan
Mehmet Ali Ağca'mn izini
sürmektedır. Dikkat edilirse,
buraya değin siyasal
ıktidarlara, kimlerin iktidarda
olduğuna hiç değinmedik.
Uğur Mumcu'nun terörü
mercek altına aldıgı zaman
diliminde siyaset sahnesinde
bugün de taıudığımız yüzlerin
çoğu bulunmaktadır. Kısa aralıklarla yaşanan
Bülent Ecevit ıktıdan dışında Süleyman
Demirel çoğunlukJa başbakan koltuğundadır.
Bu sahnedekı değişiklik 12 Eylül'de darbeyle
olacak. sahneyı önce asker ya da askerin
onayladıgı politikacılar alacak, Kenan
EvTen'in devlet başkanlığı döneminde
1983 'ten sonra sahneye Turgut Özal ve ekibi
eklenecek, 1987'den sonra da darbenın
siyaseti yasakladığı eski oyuncular topluca
yerlerinı alacaktır Türkeş ölümle sahneden
ınecek, Erbakan Anayasa Mahkemesi
karanyla sahne arkasına çekilecektir.
1990'larda Süleyman Demirel
cumhurbaşkanı, Bülent Ecevit başbakanhk
koltuklanna oturacaklardır. Bu nedenle
Imralı duruşması, Türkiye'nin dününü ve
bugününü karşılaştırma ve siyasetçilerin
dünkü bugünkü sorumluluklan açısından çok
önemlıdir. Ancak terörün yok ettiği birçok
insanın Imralı duruşmasını izlemesi, bu
karşılaştırmayı yapması, yazık ki
olanaksızdır. Onlardan biri de Uğur
Mumcu'dur. Kimi gazetecilerle kimi aydınlar
Imralı'da konuşan terönst başını dinledikçe
"Uğur Mumcu hakh çıkn" demektedirler.
Ancak Uğur Mumcu, lmrairda
konuşulanlardan daha çoğunu araştınnış,
kitaplanna geçırmiş, tarihe bırakmıştır.
Susurluk kazası da Uğur Mumcu haklı çıktı
dedirtmışti kamuoyuna, gelgelelim Susurluk
bilmecesi, bilmece olma özelhğinı hâlâ
koruyor. Uğur Mumcu edindiği belge ve
bulgular arasındaki ilişkileri çözme, parçalan
bütünleştirme ustasıydı. Biz yine
Mumcu'nun bulgu ve belgelerine dönelün.
Çünkü bunlar bir bakıma Türkiye'nin siyasal
günlüğü...
Sürecek
tlFIRNOKTASI IORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Herkesin derdi farklı. Bir grup ınsana
göfe, Türkiye'nin başının derde girmesi-
nın asıl nedeni, her kesimin kendisini öz-
gürce açıklayamaması. Toplumsal grup-
lar arasında bir hoşgörü ve uzlaşma sağ-
lanamaması. Böyle bir uzlaşma, birçok
sorunu çözebilır. Uzlaşma içinse en te-
mel şart demokrasi.
Bir başka grup insanımıza göre ise
Cumhuriyet tehdit altında. Bazı kötü ni-
yetli siyasi gruplar ve toplumsal cema-
atler, demokrasi bahanesi altında Cum-
hurıyeti ortadan kaldırıp şeriatı getirmek
ıstiyorlar. Eğer demokrasi Cumhuriyeti
ortadan kaldırmak isteyenlerin ekmeği-
ne yağ sürecekse -kı bugün öyle gözü-
küyor- demokrasiden vazgeçebiliriz.
Demokrasi isteğı de, Cumhuriyeti ko-
ruma endişesi de samimi. Çeşitii toplu-
luklar, kendi yaşam alanlarının ortadan
kaldırılmaması endişesiyle belli savun-
ma refleksleri gösteriyorlar. Savunma ref-
leksinin de kendısine göre bir mantığı
var.
Bu Ülkeye Neden Demokrasi Gelemiyor?
Türkiye'de çok partili sisteme geçildi-
ğinden bu yana demokrasi sürekli ulaşıl-
ması gereken bir hedef olarak gündeme
geliyor. Demokrat Partı (DP) ile Cumhu-
riyet Halk Partisi'nin (CHP) yarıştığı ilk
çok partili seçimde, 1946'da demokrasi
isteyen taraf DP idi. 1950'de DP'nin ikti-
dara gelmesıyle, demokrasi talebi adım
adım CHP'lilere geçti. 1960'ta DP bir as-
keri müdahaleyle devrıldiğinde, tarihimi-
zin en demokratik anayasası CHP'lilerin
katkılanyla hazııiandı.
1960'larda DP'nin yerini Süleyman
Demirel'in Adalet Partisi (AP) almıştı.
Sözde demokrasinin savunucusu Demi-
rel, 1960'lar boyunca 1961 Anayasa-
sı'nın özgürlükçü hükümlerinden yakın-
dı. 12 Mart 1971 askeri darbesi onun is-
tediğı fırsatı sağladı. 1961 Anayasası'nın
özgürlükçü hükümleri, darbecilerin ön-
cülüğünde ve Demirel'in desteğinde ger-
çekleşti.
1990'lardan sonra farklı bir süreç ya-
şıyoruz. Erbakan önderliğindeki siyasi
fslamcı hareketin oyu yüzde 20'leri aşan
bir noktaya ulaşınca ve Erbakan başba-
kan koltuğuna oturunca, demokrasi ve
Cumhuriyet arasındaki ilişki yeniden tar-
tışılırhalegeldi. Demokrasiyi savunanlar,
özgürlükleri savunanlar bazı kesimlerce
"şeriatçılann ve bölücülerin" ekmeğine
yağ sürdükleri düşünülerek eleştirildi.
Türkiye, herkesin demokrasisinin ken-
disıne ait olduğu ve demokrasiye de bu
nedenle birtürlü ulaşamayan garip birül-
ke. Kime sorsanız, kendisinin özgür ol-
madığını ve özgürlüğünün tehdit altında
olduğunu söylüyor ve düşünüyor. örne-
ğin, Fazilet Partililer, son dönemde de-
mokrasiye ve özgürlüklere fazla vurgu
yapar hale geldiler. Bizim yıllardan beri
dile getirdiğimiz bazı temalan savunma-
ya başladılar.
Buna sevinmek mi gerekiyor, yoksa
üzülmek mi; bu konuda da bir ortak an-
layış oluşamıyor. Kimilerine göre, onlar
bu görüşleri savunurken samimiyetsizler.
Onlar yalnızca kendilerine dokununca
demokrasiye vurgu yapmak gereğini du-
yuyoriar. Böyle düşünenleri haklı çıkara-
cak birçok bulgu ve bilgi önümüzde du-
ruyor. Geçenlerde Fazilet Partisi gelene-
ğinin en tecrübelilerinden Süleyman Arif
Emre, Milli Gazete'deki bir yazısında,
benim TCK'nin 312. maddesinden mah-
kûm olduğumu yazıyor ve 312. madde-
nin kaldınlmasını istiyordu.
Ben TCK 312. maddeden değil, Terör-
le Mücadele Kanunu'ndan mahkûm edil-
dim. Ama onlar, düşüncesi nedeniyle her
mahkûm olanın 312. maddeden yargı-
landığını düşünecek kadar, soruna ben
merkezli bakıyorlar. Çünkü Tayyip Er-
doğan TCK 312. maddeden mahkûm
edildi, Erbakan ve bazı arkadaşlan 312.
maddeden yargılanıyorlar. 312. madde-
yi bir kaldırsalar Türkiye'ye demokrasi
gelecek, diye düşünüyoriar.
Yann Terörle Mücadele Yasası'ndan
veya başka bir maddeden, örneğin TCK
159. maddeden yargılansalar, bu mad-
delerin de demokrasiye aykırı olduğu
gerçeğini öğrenecekler.
Geçen günlerde Kültür Bakanlığı büt-
çesi görüşülürken FP Bursa Milletvekili
Altan Karapaşaoğlu ne kadar demok-
rat olduklannı (!) gözler önüne serdi. Eş-
ber Yağmurdereli'nin oyununun Dene-
me Sahnesi'nde oynanmasını eleştirdi.
Devlet Tıyatroları'nda "ideolojik" oyunla-
nn oynandığından şikâyet etti.
Garip değil, ama gerçek: Türkiye'deki
siyasi güçlerin hiçbirısi demokrat değil.
Fakat hangisine sorsanız demokrasi is-
tiyor, ama yalnızca kendisine. Onun için
de Türkiye bir türlü demokratik bir ülke
haline gelemiyor. Bu da bir başka gerçek.