25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 HAZİRAN 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul Tabip Odası, Oktar Babuna kampanyasıyla bilgi bankası oluşturulması aşamasma gelindiğini bildirdi 'Kuşkular gereksiz 9 istanbul Haber Servisi - İstanbul Ta- bıp Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Orhan Anoğul, Dr. Oktar Ba- buna'v a kemik iliği vericisi bulmak amacıyla başlatılan kampanya sonu- cunda ulusal bir bilgi bankası oluştur- manın eşiğıne gelindiğini belirterek "*Bu firsat. bakanlığın olsun, binm çev- relerinin olsun gereksiz ve kamuyu kuş- kuya düşüriicü tarosmalanyta yitirU- memelidir" dedi. Şu ana kadar yaklaşık 40 bin kişinin doku grubundan oluşan veri kaydı top- landığına. yurtdışında da "bedeDerinin ödenmesini bekleyen" önemli miktar- da kan analiz sonuçlannın bulunduğu- na dikkatçeken Anoğul. devletin ve si- yasi otoritenin gücünü, bu verileri Tür- kiye'ye getirmek ve ulusal bir bilgi bankası kurmak yönünde kullanması L. stanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Orhan Anoğul, şu ana kadar yaklaşık 40 bin kişinin doku grubundan oluşan veri kaydı toplandığına ve yurtdışında da önemli miktarda kan analiz sonuçlannın bulunduğuna dikkat çekerek "Bu firsat, bakanlığın olsun, bilim çevrelerinin olsun gereksiz ve kamuyu kuşkuya düşüriicü tartışmalarıyla yitirilmemelidir" dedi. gerektiğini vurguladı. istanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Orhan Anoğul ile yönetim kurulu üyeleri taraftndan dün Tabip Odası'nda bir toplantı düzenlendi. Toplantıda konuşan Prof. Orhan An- oğul, Türkiye "de nüfus göz önünde bu- lundurulduğunda lösemi konusunda etkin bir sağlık hizmeti verilebilmesi için bugüne dek bir milyon kişinin bil- gilerinin kayıtlı olduğu bir kemik iliği veri bankası oluşturulması gerektiğini söyledi. Anoğul, Dr. Babuna olayı gündeme gelene dek doku grubu tayi- ni yapan laboratuvarlarda gönüllü ke- mik iliği vericıliği için başvurunun "neredeyse yok" düzeyinde olduğunu belirtti. Bu nedenle laboratuvarlann ülke toplamında günde 40 dolayında analiz yapabılecek bir donanımla yetindiğini belirten Anoğul, "Butempoylabir mil- yon kişitik bir veri bankasına ancak 68 yılda erişiiebüirdi" diye konuştu. Dr. Babuna olayıyla birlikte başvu- rulann kitleselleştiğine dikkat çeken Anoğul, artan başvunılann laboratu- varlann analiz kapasitesini aştığını, bu nedenle kapasiteyi aşan miktann ince- lenmek üzere yurtdışma gönderildiği- ni bildirdi. Bu analizlerden, bedelleri ödenen- lerin verilerinin geri döndüğünü ve şu ana kadar 38 bin kişinin doku grubun- dan oluşan bir veri kaydı bulunduğu- nu ifade eden Anoğal, "Ancak yıırtdı- şında hâlâ önemli miktarda kan analiz sonuçlan bulunmaktadır ve bedeDeri- nin ödenmesini beklemektedir" dedi. Bazı bilim adamlannın yurtdışına doku grubu tayini için kan gönderilme- sinin sakıncalı olduğu ve yurtdışına gönderilmiş kan örneklerinin stratejik önemi olduğunu iddia ettiğine dikkat çeken Anoğul. şöyle konuştu: "Yurtdışına doku grubu tayini için kan gönderilmesinin hızlı bir şekilde kemik iliği bankası oluşturma zorun- luluğundan doğduğu görülmektedir. Bu amaçla analizleri yapılmış doku grubu tayinlerine Uişkin bilgiler ulusal veri bankasına getiriimelidir. Kampan- yada yaratılan olanaklaıia Sağlık Bakanhğı olanaklan birleştirilmeu, ka- mu sağhk kuruluşlan arasında işbirfiği yapthnalıdır." Anadolu Üniversitesi arastırması Öğrencüer Açıköğretim'i isteyerek seçiyor tstanbul Haber Servisi - Anadolu Ünıversitesi Açı- köğretim Fakültesi ögrenci- lerinin yüzde 63.3'ünûn kendi isteğiyle açıköğretim- de okuduğu, yüzde 78.7'si- nin bir işte çalıştığı belirlen- dı. Çalışan Açıköğretim öğ- rencilerinin yüzde45.8'i ka- muda, yüzde 54.2'si özel sektörde istihdam ediliyor. Anadolu Üniversitesi Açıkögretim Fakültesi öğ- rencıleri arasında yapılan bir araştırma, öğrencilerin pro- filini belirledi. Araştırma so- nuçlanna göre öğrencilerin yüzde 62.2'si ileri yaşlarda ve normal öğrenim çağının dışındeki öğrencilerden olu- şuyor. Öğrencilerin yüzde 37.8'i ise 24 yaşın altında bulunuyor. Veriler. öğrencilerinin yüzde 60'mın erkek, yüzde 40'ının kadın olduğu Açı- kögretim"de yüzde 62.2 ora- nındaki öğrencilerin asker- lik çağı dışında olduğunu gösteriyor. Araştırma. asker- likten kaçmak için Açıkög- retim'e kaydolunduğu iddı- asını çürütüyor. Öğrencile- rin yalnızca yüzde 1.6'sı as- kerliğıni erteletmek için Açıköğretim'de okuyor. Araştırma sonuçlan, Açı- köğretim öğrencilerinin yüzde 31 'inin kırsal kesim ve küçük ilçelerden geldiği- ni gösterirken, yüzde 2.8 oranındaki yaklaşık 15 bin öğrencinin özürlü, bir o ka- dannın da mahkûmlardan oluştuğunu ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlan, öğ- rencilerin neden Açıköğre- tim'i tercih ettiklerine de açıklık getiriyor. Buna göre, öğrencilerin yüzde 29'u ter- fı etmek. yüzde 26.8'i bir üniversite dıplomasına sahip olmak, yüzde 22'si kendini kanıtlamak. yüzde 14.2'si kültürünü arttırmak, yüzde 8'i mesleki bilgi edinmek, yüzde 5.7 si firsat değerlen- dirmek. yüzde 5.1 "i daha iyi iş bulmak, yüzde 1.6'sı as- kerliğini erteletmek için Açıköğretim'de okuyor. Açıkögretim öğrencileri- nin dershanelerle de ilişkisi- nin olmadığı görülüyor. Araştırmaya göre üniversite hazırlık kursuna gitmeyen- lerinoranı 73.5. Açıkögretim öğrencileri okullanndan memnun görü- nüyor. Buna göre yüzde 89.9 oranındaki ögrenci için Açı- köğretim'de okumak önem taşıyor. Açıkögretim öğrencilen- nin yüzde 10.8'i başka bir fakülteye başlamış ve bırak- mış öğrencilerden oluşur- ken, yüzde 8.1' i de bir fakül- te bitirmesine karşın Açı- köğjetim'e devam ediyor. Öğrencilerin yüzde 63. 3'ünün kendi isteğiyle Açı- köğretim'de okuduğu, başka seçenek kalmadığı için oku- yanlann yüzde 20.7, puanı sadece Açıkögretim'e yetti- ği için okuyanlann yüzde 10.1 oranmı oluşturduğu saptandı. oğaz'da dev platform Türkiye Petrolteri Anonim O rikan firmasmtn, Batı Karadeniz'de ortaklaşa doğatgaz ve petrol aramalarş için kullanacağı "Sedco 700" adlı sortdaj platformu, İstanbut Boğazı'ndan geçerek Ka- radeniz'e çıktı. istanbul Boğazt'na dün saat 06.30'da giriş yapan ve 5 römorkör taraftndan cekilen dev plat- form saat 10.00'da Karadeniz'e ulaştı. PJatformun ge- çişi nedenıyle çift yönlü olarak transit geçişlere kapa- ndan son- herhangi bir aksama meycJina gelmedi, Uzunf'jğu 90, genişliği 75 metre olan platformun köprülerin atttndan geçebilmesi için kule yüksekliği 56 metreye düşürül- dü. Sondaj platformunun, yarın İğneada açtklarındaki Limanköy mevkiine ulaşması bekleniyor. 4 Üç polis işkence yaptr* iddiası SABİTÖZKESER ADANA - Turuklu ve Hükümlü Aile- leri Dayanışma Demeği (Adana Daya- nışma-Der) üyesi Zöhre Polat kendileri- ni Terörle Mücadele Müdürlüğü'ne bağ- lı polisler olarak tanıtan 3 kişi tarafından "şüpheli şahıs" diye zorla bir araca bin- dirilerek bilmediği bir yere götürüldüğü- nü ve işkence edildiğini öne sürdü. Kaçınlıp sorgulanmasıyla ilgili cum- huriyet savcılığına suç duyurusunda bu- lunacağını belirten Polat, 16 Haziran gü- nü 19.00 sulannda Adana Dayanışma- Der'in bulunduğu binadan çıkarken 3 ki- şi tarafından beyaz renkli, siyah şerit bu- lunan Toros marka araca zorla bindiril- diğini belirterek sözlerini şöyle sürdür- dü: "Aracın içerisinde başımı zorla koitu- ğun arasına koyup gözlerimi bağladılar. Bir süre dolaşnktan sonra, karakol oldu- ğunu ifade ettikleri, ancak kendikrinden başka kimsenin olmadığı bir binaya geti- rildim. Burada benim öldürüleceğimi söytediler. Çok ağır hakaretler edildi. yak- • Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği üyesi Zöhre Polat, kendilerini Terörle Mücadele Müdürlüğü'ne bağlı polisler olarak tanıtan 3 kişi tarafından "şüpheli şahıs" diye zorla bir araca bindirilerek bilmediği bir yere götürüldüğünü ve işkence edildiğini öne sürdü. laşık 2 saat kadar burada tuttular. Çev- reden tren geçiyordu, seslerini duyuyor- dum. Daha sonra yine zorla araca bindi- rflip epeyce dolaşbnlmanun ardından ıs- sız bir yere getiröerek aracın içine kapa- Gldım. Sorulanna yanrt vermem gerektiğini, vennediğinı takdirde başıma her şey ge- lebileceği çirkin küfürler arasında söy- lendL Bir ana konuşmam için başuna si- lah dayayıp ölümle tehdit ettiler. Enseme sert bir cisimle \ urulduktan sonrasuu anımsamıyorum. Ayılırken ayaklannı- dan ve kollarundan rutularak havaya fir- lanlıyor ve yere düşürülüyordum. Bu uy- gulama defalarca denendi" Kendisini kaçıranlann sürekli tehdit ettiğini ve çok ağır küfürler savurduğu- nu yineleyen Polat, şunlan söyledi: "Söyleyecek bir şey oimadığuu beKrt- dğünde ise tekmeleıie vurmaya başladı- lar. Dayak, tehdit ve küfürler ne kadar sürdü bilmiyorum. EUerim arkadan bir ağaca bağlandı ve beni böylece bırakıp gittikr. Bütün geceyi böyle geçirdim. Gün ışığında hay~vanlannı otlatan bir çoban taranndan ellerim çözüldü ve bu kişiyle birlikte uzunca bir yürüyüşten sonra 100. Yd otobüslerinin son durağı olan yere gel- dim. Araca binip eve ulastığımda saat 06J 0 olmuştu." Üyelerinin kaçınlarak işkence görme- sine tepki gösteren Adana Dayanışma Derneği Başkanı Şule Sakaoğju. Zöhre Polat'ın daha önceleri de birkaç kez ka- çınlarak işkence gördüğüne dikkat çek- ti. Sakaoğlu, derneğe ve üyelerine sürek- li baskı yapıldığını ileri sürerek, tehdit ve baskılann kendilerini yıldıramayacağını söyledi. Zöhre Polat, polis oMuğumı söyleyen 3 kişi tarann- dan kaçınlarak işkence gördüğünü söylüyor. AYDINLANMA EMRE KONGAR Geçmişi Gelecekte Yaşayamazsınız Çeşitli yeriere "21. Yüzyılda Türkiye" konusun- da konferanslar vermeye çağrıldığımda. sözlerime genellikle "Geleceği aramak için bugüne, bugü- nü anlamak için düne, dünü çözümleyebilmek için de evvelki güne bakmak gerekir" diye baş- ladığımı, beni dinleyenler bilir. Ben hem birtoplumsal bilim hem de birtarih ög- rencisi olarak, geleceği bugünün, bugünü dünün, dünü ise evvelki günün beliriediğini çok iyi bilirim. Tarihin geri çevrilemeyeceğini ve gelecekte geç- mişin yaşanamayacağını da... • • • Dünya belırii bir çızgıde gehşiyor: Tanmdan endüstriye, endüstriden uzaya. Yani köyiüden kentliye, kentiiden dünyalıya. Tanm döneminde toprak ağalıgı ve din egemen- di: Köylülere insan gözuyle bakılmazdı. Endüstri döneminde insan haklan ve demokra- si egemen oldu. Herkesin, ama herkesin "insan muamelesi görmesi" endüstri toplumunun ana ilkesı haline geldi. Tanm toplumlanntn egemen devlet biçimi, Mut- lak Imparatorluk, geçış dönemlerinde Meşruti Imparatorluk oldu. 20'nci yüzyıla damgasını vuran Endüstri Devri- minin devlet biçimi ise dört ana grupta ortaya çık- tı: Birinci olarak, ulus-devlet anlayışına dayalı, de- mokrasiler bu biçimin ideal tipleri idiler. Ikinci olarak, Alman, Italyan ve Japon faşizmle- ri ile bunların günümüzdeki uzantılan olarak görü- len Sırpyaklaşımı, ulus-devletteki "ulus" kavramı- nın şoven sapmasını simgeleyen faşist devlet bi- çimi olarak zaman zaman ortaya çıktı. ama sade- ce kan ve gözyaşı üreterek, tarih sahnesinden sü- rekli olarak silindi. Üçüncü olarak, ulus-devlet kavramını teoride yadsıyan, ama pratikte Rus-Slav etnik ve milli çiz- gisini uygulayan ve "enternasyonellik" savında bulunan Moskovayada Pekin "komünizmi", (ya- ni endüstrileşmeye yaklaşmış olan kentli komü- nizm ile endüstrileşmenin uzağında bulunan köy- lü komünizmi) insanlığın evrim çizgisini değişti- recegi iddiası ile ortaya çıktı ve o da faşizm uygu- lamaları gibi, arkasında sadece kan ve gözyaşı bı- rakarak tarih sahnesinden yok oldu gitti. Dördüncü olarak, endüstrileşme sürecini kaçır- dığı için, "otoriter ya da demokratik çizgide, ulusal kurtuluş savaşlan vererek ya da verme- den, Yirminci Yüzyıla damgasını vurmuş olan soğuk savaş sürecinde, Amerikan ya da Sov- yet emperyalizminin merhametine sığınan" ve bu yolla endüstrileşme sürecinin dışında kalma kaderini aşmaya çalışan "garip yapılar" ortaya çıktı. Bunlar zaman zaman komünizme, zaman za- man faşizme, zaman zaman Islama, zaman za- man da demokrasiye sığınan zavallı diktatöriük- ler olarak varlıklannı hâlâ sürdürüyortar. • • • 21 'inci Yüzyıl, tanm ve endüstriden sonra uzay teknolojisini getiriyor. Köyfü ve kentli den sonra da dünyalı'yı... Toprak ağalan'na ve din adamlan'na dayalı imparatorluklann yerini alan, insan haklannın ürettiği vatandaşlara dayalı demokrasiler, 21. Yüzyılın uzay teknolojisi ndekı "dünyalı" vatan- daşı üretiyor. Türkiye'deki dinci akımlann ve şoven milliyet- çiliğe dayalı tüm siyasal eğilimlerin (ister Türk isterse Kürt milliyetçiliği olsun) çıkmazı burada- dır. Hrtler faşizmi gibi çok kan dökerek ve ancak kısa bir süre için tarihi geri çevırdiğinızi sanabi- lirsiniz: ama sürekli olarak geçmişi gelecekte yaşayamazsınız. • • • 21. Yüzyıl, yeni birteknoloji, yeni birtoplum ve yeni bir insan yaratarak geliyor. Türkiye ise 21. Yüzyıla gerçek ve sıcak bir sa- vaş içinde ginyor: Kıbrıs'ta, Bosna'da, Kosova'da, Irak'ta, Güney- doğu'da. Denizde, karada ve havada. Diliyorum önümüzdeki bütün sorunlan, zoriuk- lan, olanaklan ve seçenekleri algılayalım 21. Yüz- yılda. 21. Yüzyılı ortaçağın tarım imparatoriuklannı yö- neten siyasal din anlayışında aramak da, yirminci yüzyılın kanlı faşizmlerine yol açmış bulunan mil- tiyetçilik uzantılannda özlemek de hem topluma hem de tarihe karşı çıkmak olur. Türkiye'deki siyasal Islam'ın da, aynlıkçı ve ırkçı terörün de açmazı ve çıkmazı budur. web sayfası: httpı//remzi.com.tr/yazar.html Banliyö trenleri 'modernizasyon' kurbam • Demiryolu yetkilileri, "kapılar kapanmadıkça trenin hareket etmesini önleyen" sistemin eski hantal kapılara uygun olmaması nedeniyle verimli çalışmadığını ve sık sık anzalar meydana geldiğini belirttiler. tstanbul Haber Servisi -Gebze-Hay- darpaşa banliyö trenlerinin sık sık an- zalanarak yolculan çileden çıkarması- na, koşullara uygun yapılmayan 'oto- matik kapı kapama sistemi'nin yol aç- tığı ortaya çıktı. Demiryolu yetkilileri, 'kapılar ka- panmadıkça trenin hareket etmesini önleyen' sistemin eski hantal kapılara uygun olmaması nedeniyle verimli ça- lışmadığını ve sık sık anzalar meyda- na geldiğini belirttiler. Sistemin eksik kurulduğunu belirten bir yetkili, uy- gulama için. "60'lık ihtiyara damadîk giydirerek delikanlı yapmaya çahşa- lar" dedi. Haydarpaşa-Gebze arasında çalışan banliyölerin yolculannı isyan ettiren anzalann, trenlere 6 ay önce takılma- ya başlanan otomotik kapı kapama sis- temınden kaynaklandığı ortaya çıktı. Sistemin aslında yolculann can güven- liği açısından çok gerekli olduğunu vurgulayan bir makinist şunlan anlat- tı: "Trenden sarkmalar ve kapdara asılmalar nedeniyle sık sık ölümle so- nuclanan olaylar yaşanıyordu. Bu ka- zalanönkmek için \agonlara otomatik kapı kapama sistemkri taküdı. Ancak bu sistemin verimli çahşması için kapı- lann hafif metalden yapılnuş ve rul- manlı lazaklar üzerinde işlemesi gere- kiyor. Aynca, gerektiğinde yolculan uyarabilrnek için anons sistemine ge- reksinim var. Bunlaryapdmadığmdan eski hantal kapılar hem seri kapanmı- yor hem de yolculann küçük bir tnü- dahalesi sonucu açık kalıyor. Kapı tam kapanmayınca otomatik sistem moto- ru devTeden çıkararak trenin hareket etmesini önlüyor ve sistem sık sık an- zalanıyor. Yolculan uyarmak için iç anons sistemi bile yok." Sistemin anza yapması durumunda, mekanik sisteme geçerek treni çok dü- şük hızla ve en fazla 15 km. kadar gö- türebildiklerini anlatan makinist, siste- min iyi işleyebilmesi için şunlann ya- pılması gerektiğini söyledi: "Yalnızca kapı sisteminin çalışması için kapüann haflf metalden ve rul- manlı kızak üzerine yapılması yeterli. Ancak bugün kullandığnnız banliyö di- rileri, ithaJ ettiğimiz Fransa'da 20-25 yü önce kullanımdan kaldırümış. Çok hantal ve çok enerji tüketiyoıiar. Bİun- lann yerine tramvay vagonlan gibi da- ha hafif modellerin ahnması gerekiyor. Bu modernizasyonun yapılması haiin- de hem enerji tasarrufu sağlanır hem de banliyö sefeıieri istenilen hıza ulaşa- rak,örneğinpiksaaderde5-10dakika- da bir sefer yapabflme olanağı yakala- mr." Banliyö seferlerinden sorumlu bir yetkili de, öngörülen modernizasyo- nun eksik yapılmasının anzalara ne- den olduğunu doğruladı. Yetkili, de- mıryollannın uzun yıllar ihmal edildi- ğini ve ihtiyaç duyulan tadilatlann ya- pılmadığını ifade ederek. "60'hk ihtih- yara damamk gi> direrekdetikanhyap- mayaçanşölar'" dedi. Aynı yetkili, ban- liyö hatlannın 3-4 hatlı hale getirilme- si gerektiğini, ancak hat etrafindaki de- miryolu arazilerinin çeşitli şekillerde talan edilmesinin projenin gerçekleş- mesini güçleştirdiğini kaydetti. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Merkezi ve tüm şubelerinden duyuru 21 Haziran 1919Amasya Bildirgesi'nde, MUSTAFA KEMAL ve arkadaşlan şöyle dîyor: Ulusun bağımsızlığını yine ulusun çaba ve kararlılığı kurtaracaktır! 21 Haziran 1999 ÇYDD şöyle diyor: Ulusça, hak ve ödevlerimizin bilincinde yurttaşlar olarak, çağdaş, laik, demokratik, sosyal bir hukuk dûzeninde, bir hukuk toplumunda, tam bağımsız yaşamaya kararlıyız. Ulusal duyarlılık ve çabayla her türlü engel aşılacak ve Türk Aydınlanma Devrimimiz sürekli gelişme içinde sonsuza dek yaşayacaktır. ÇYDO Gmal Mtrfcazi Şimal Sokak No:10 ŞifhaM-Bvyojlu istanbıri Trt (212) 252 44 33 Ftks: (212) 2S2 65 96 Çoğdof Türkiye'müt Gelecek Güvencesi A Ğ D A Ş Y A Ş A M : D E S T E K L E M E D E 1 0 Y I L
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle