18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 1999 SALJ DtZİYAZI Bitmeyen toplusözteşme görüsmeleri • GAZIANTEP (AA) - Gaziantep'in metropol Şahınbey ilçe belediyesinde çalışan işçilenn. 17 aydan bu yana imzalanamayan toplu iş sözleşmesi yüzünden mağdur durumda olduklan bildirildi. Belediye-lş Sendikası Şube Başkanı Sadık Genç, işverenle 79 maddelik toplusözleşme taslağını görüşmeye başladıklannı belirterek görüşmelerin. çoğunlugu akçalı hükümler içeren 24 madde üzerinde anlaşma sağlanamaması üzerine uyuşmazlık zaptı düzenlenerek kesildiğini anlattı. DenîzkuPdu-99 tatbikatı • ANKARA(AA)- Deniz Kuvvetlen Komutanlığrnın 1999 yıh planlı tatbikatlanndan olan Denizkurdu-99, dün tatbikata katılan gemilerin ana üs ve limanlanndan hareketleriyle başladı. Deniz Kuvvetlen Komutanlığı Genel Sekreterliği'nden yapılan yazıiı açıklamada, 1-25 Haziran tarihleri arasında, Marmara. Ege ve Doğu Akdeniz'in uluslararası sularında ve hava sahasında icra edilecek olan Denızkurdu-99 Tatbikatrnın, Donanma Komutanı Oramiral llhami Erdil tarafından sevk ve idare edilecegi bildirildi. 73 kaçak yakalantfı • EDİRNE(AA)- Edime'de, yasadışı yolla sının geçerek Yunanistan"a gitmeye çalışan yabanc\ uyruklu 73 kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre jandarma ekiplerince yapılan kontrollerde. Ipsala ilçesinde 54 "ü Bangladeş, Meriç ilçesinde 12'si tran, ' 2'si Gambiya, 2'si Fas, 2'si Suriye ve l'i Mısır uyruklu olmak üzere, toplam 73 yabancı uyruklu ele geçirildi. Söz konusu kişilerin sorgulamasında. sının geçerek Yunanistan"a gitmek istedıklerini söyledikleri bildirildi. Kömüp ocağında göçiık |ZONGULDAK(AA)- Zonguldak'ta, kaçak kömür ocağında meydana gelen göçükte 1 kişi öldü. Rat mahallesinde Bülent Yeşildağ'a ait, izinsiz ûretim yapılan kömür ocağında, toprak kayması sonucu göçük oldu. Ocakta çahşan ve henüz yaşı tespıt edilemeyen Ramazan Güncal, olay yennde hayatını kaybetti. Yetkililer. kömür ocağı sahibi Bülent Yeşildağ'ın arandığını, soruşturmanın sûrdürüldüğünü bıldirdiler. Yangıtay'da atama • ANKARA(AA)- Yargıtay 18. Hukuk Dairesi BaşkanlığYna aynı daire üyesi Alpaslan Nazhoğlu seçildi. 1938 Mİında Yozgat'ta doğan Nazhoğlu. 1961yılında Ankara Ünıversıtesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Hâkimlik. savcı yardımcılığı ve Anayasa Mahkemesi Raportörlüğü yapan Nazhoğlu. 1992 yılında Yareıtay üyesi oldu. Nazlıoğlu. Fransızca biliyor. Salim Öksüz toprağa verildi • Ç AMLIYAYLA (AA) - Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün. kalpkrizi sonucu önceki gün vefat eden babası Salim Öksüz toprağa verildi. Cenaze törenine. Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz. ailesi. yakınlan, Içel Valisi Şenol Engin, Adana Valisi Oğuz Kağan Köksal, MHP Adana Mılletvekili Metanet Çulhaoğlu, Içel milletvekilleri Yalçın Kaya, Cahit Tekelioğlu ile DSP Milletvekili Edip Özgenç ve vatandaşlar katildı. 'Türkiye hoş olsaydı dönerdim'"1976'da Abnanya'ya yakuüanmm ya- nına turist olarak gelmiştim. DedOer ki, 'burada kımseye haksızlık yapılmıyor, istersen kalabilirsin' Öncekorkrum,ço- cuklanm Mardin'de kalmıştı. Bir süre sonra onlan da akiım burava. tki karde- şim kalmıştı orada. Birini öldürdüler. ka- tili bulunmadı. Allah için, Almanlar otur- duğum verde çahşmadan para veriyorlar. Tüm ihtiyaçlanm karşılamyor. Günde dört defa doktora yoUayabilivorlar. Val- lahi Türkiye hoş olsaydı yine de döner- dim!.." Bu sözler, Köln'de tanıştığımız Midyat kazasının Hah köyünden Gevri- ye Aydın'm. Daha dün gelmiş gibi köyü- nü anlatıyor Özlemiş mi özlemiş!.. "Köy- de badem. nar, üzüm. incir, etana yetişir- di. Turistiik köy sayılırdı. Ne güzel yerle- rimiz vardı. 80 hane Hıristiyan Süryani vardı, 20 hane Müslüman Kürt. Bir ca- mi. iki kilise, bir manastır vardı. Okul 1%6'dayapdmışa\maneoldırral98fl\k göç başiamasıyla oldu. Toprağm bereke- ti kaçtı!.. Kala kala köyde 15 Süryani. Müslüman Kürtlerden yaşlı bir kadın kaldı" diyor. Düşünceli. elıni çenesıne destek veriyor. Köln ve yöresinde 250 Midyatlı olduğunu söylüyor. Sorumla ir- kiliyor - Neden göç ettiniz? - Önce Müslümanlardan kaçtık. Ki- min eline yetki geçerse ötekini eziyordu. HalkCHP'li ve Demokrat Partili'ydi. Bu partilerin başını çekenler bir oluyor, bi- zi eziyorlardı. 14 yıl muhtarlık yaptım. Sonunda ne oldu biliyor musunuz? Kar- şı taraf mühüriimü zorla elimden aldı. Malımı ve canımı da alabılirdi. Ona kim- se kanşamazdı. Çünkü ağaydı. Kimse ağzını açamazdı. Ağa isterse yaşatır, is- terse öldürürdü. Hangi partiden olduğu- nu hiç belli etmezdi. Kimse isteyerek gelmedi. Köyde kurşundan korkuyor- duk, burada sadece arabalarezmesin di- ye dikkat ediyoruz. - Muhtar olduğunuza göre siz de poü- tika yapıyordunuz değil mi? - Muhtann politikacılığından ne ola- cak! Biz Süryaniler kötü yollara girme- mek için politikaya girmedik de burala- ra göç ettik. Nerede huzur varsa orada ya- şamak istiyoruz. - Hiç unutamadığınız bir anınta anla- tır mısınız? - Ben inşaat ustasıyım. Çevre köylere 6 tane cami ve minare yaptım. Siirt'e bağlı bir köyde beni çok sevdiler. Cami- lenni yaparken imam. "Böyle bir Hıris- tiyan ölanı dinimize davet etmemiz şart" diyerek üç defa "Müslüman oluyor mu- sun?" diye sordu. Üçüne de hayırdedim. Nereye gldeceğiz, .r co vatanımız kalmadıl • '_;_"• Hediye Taş. Köln'dekı Süryaniler ara- sında en yaşlılanndan biri. O da Mar- din'in Kerboran kazasından: Süryanice konuşuyor. Yaşını soruyorum, bilmedi- ğini söylüyor. Onun en çok hoşuna gide- ni Almanya'nınadaleti. "Adaletiibiryer- deyiz" diyor ve Alman kadmlannın ken- disini sevdiğini şöyle anlatıyor: u Beni görünce çok seviyorlar. Bana elbise, ça- maşır veri>oriar. Sosyal Dairede para ve- riyor. Nereye gideceğiz, vatanımız kalma- dı. Ama anam babam orada mezarda!_" Hediye Taş'a, niye köyünde yaşama- yıp da Almanya'ya geldiğim sorunca, "Bize çok haksızlık yapülar. İnsan insan- du-, fark etmez. Müslüman ounanuzı Lv tiyoriardL Biz onlara Hıristiyan olmala- n için teklifetmiyorduk, nedenonlar tek- lif ediyordu? Aİlahım. biz ne yapük ki böyle yapryorlar?.."Abdullah, 1978 de Almanya'ya geliyor, oradan Fransa'ya geçıyor. Şimdi Fransa'da ticaretle uğraşıyor. Köln'de Süryani kilise- sinde Süryanilerin ara- sında görüşüp tanıştık. Konuşmaya başlarken "Ben Müslümanım" di- yerek kendini tanıttı. 1959 Midyat doğumlu. Anneannesi Süryani. ba- bası Müslüman Kürt. 400 hanelik. Müslüman Kürtlerin çoğunlukta ol- duğu Deyvan köyünden. Köyde cami var, kilise yok. Abdullah köye ken- dilerininhâkim olduğu- nu, Süryanilerin Kürt- çe konuştuğunu anlatı- yor. Kendine güvenen, Süryanilere yapılan bas- kılardan rahatsız olan bir insan. Bizi izleyen bir Süryani. esprili söz- lerle, "Işte bunlar bizle- R'u sözler, Köln'de tanıştığımız, Midyat kazasının Hah köyünden Gevriye Aydın'ın. Daha dün gelmiş gibi köyünü anlatıyor. Özlemiş mi özlemiş!.. "Köyde badem, nar, üzüm, incir, elma yetişirdi. Turistiik köy sayılırdı. Ne güzel yerlerimiz vardı. 80 hane Hıristiyan Süryani vardı, 20 hane Müslüman Kürt. Bir cami, iki kilise, bir manastır vardı. Okul 1966'da yapılmıştı. Ama ne olduysa 1980'de göçbaşlamasıyla oldu. Toprağın bereketi kaçtı!.. Kala kala köyde 15 Süryani, Müslüman Kürtlerden yaşlı bir kadın kaldı" diyor. 1978 yıhnda Abnanya'ya gelen Abdullah konuşmaya başlarken 'Ben Müslümanım' diye kendini tanıtü. Hediye Taş (soida) Köln'deki Süryanikr arasındaen yaştılanndan biri. Yaşını sorduğumuzda bümediğini söylüjor. O da Mardin'in Kerboran kazasından. 1976'da AlmanyaŞn gelen Gevriye Avdın re baskı yapü" demekle söyleşimizi de başlatmış oldu. Abdullah'a, nasıl baskı yaptıklannı soruyorum. - Psikolojik baskı yapılırdı. Kürt ho- calardan gelen dini baskı vardı. Yörenin tanınmış aşiretlerinden 6'sı bizim köyde otururdu. Bunlar arasında Madi aşireti, Müsirki aşiretı, Haydarki aşireti de var- dı. Ben Şeyh Halil'in talebeleri arasın- daydım. 12 defa Kuran'ı hatmettim. Şeyh, Süryanileri düşman olarak görüyordu. Sanki cehennemi kendi yaratmış da on- lan oraya koymak isterdı. "Bunlar ce- hennemliktir. Bunlann ellerini sıkmanız dinimizce haramdır. Bunlaria yardunlaş- gelmiş gibi köyünü anlatnor. Mkhat kazasının Hah köyünde doğan Aydın'ın özlemi çok büyük. ma içinde olursanız eehennemlik olursu- nuz" derdi. Kursta bunu dinleyen çocuk- lar olarak dersten çıkmca Süryanilerin tavuklannı yakalar. keserdik. Çocuklan- nı dağda görünce döverdik, eşeklerine gözleri önünde biner gezerdık. ses çıkar- mazlardı. Çünkü Şeyh Halil'in söyledi- ğine göre bunlar helaldir. Şeyh bizim ya- nımızda Allah sayılırdı. - Sizce Hıristiyan Süryanilikle Müslü- man Kürtlük arasında ne fark var? - Sünnı ve Hıristiyanlık arasında bir fark göremiyorum. Tüm dinlere saygım var. Bizi birbirimize düşüren, şeyhlerimiz ve aşiret ağalan oldu. Devlet bu sorunu çö- zücü adımlar atmadı. olaya göz yum- makla Müslüman Kürtlerden yana oldu. Ben 1978'den ben Avrupa'dayım. Müs- lüman olduğum halde kimse bana baskı yapmadı. Süryanilere yapılan haksızlık- İardan dolayı üzgünüm. -Sizbekâr olsaydnuz bir Süryani kızry- la evlenir miydiniz? - Şöyle, eskiye bakarak, geleneklere gö- re evlenmezdim. Çünkü Süryaniler ken- dilerini ezilmiş olarak görüyorlardı. Ay- nca benim çevrem de böyle bir evliliği kabul etmezdi. Süryaniler ve Kürtler ara- sında kız alıp verme yoktu. Kız kaçın- hnca evlilik zorunlu oluyordu. Süryaniler ve kimlik arayışı Almanya ve Avrupa'nın öteki kentlerinde yaşayan Türkiye kökenli Süryanilerin, bu ülkelerde yaşayan Türkiye kökenlilerle, ulus ve din temellerinin dışında aynı sıkınnlan yaşadıklan görülüyor. Bunlardan en önemlisi yeni kuşağın kimlik sorunu. Isveç Süryani Federasyonu'nun üç dilde çıkardığı ayhk Bahro Suryoyo dergisinin 160. sayısuıda Kimfik Arayışı başbklı yazıda şu görüşlere yer verilmektedir: " Süryanileri dini bir topluluk olarak görmek ahşılmış bir tutumdur; çünkü din, onlan diğer toplumlardan ayıran en belirşin özellikleridir. Oysa çağımızın Süryanisi, temel farklılı^ı, dinsel inançtan çok' ulus', yani bir miDet farkhhğı btçiminde görmeye eğiBmlidir. Süryaniler kendi öz atalanndan söz ederken 'Arami' adını kuüanmaktadniar. Süryani kimliginin tanımtannıasında Abgariar dönemindeld Süryaniler dışında Sünaniler biçbir zaman gücjü bir nıillet olmadüar, her seferinde kendUerini tarihin en girdaptı akmlanna yakalanmış buldular." Süryani kimliginin bugün bazı Süryaniler için bile bir bilmece olduğu belirtilen yazıda, "Kimiiguı tek cümkyk açıklanabibnesi imkânsızâır, ona yakJaşmanın tek yolu tarihtir. Süryani olarak özel bir inancı kabul etmek degü, tümüyte geçmişe olan bağhnğm ona>1anmasıdır" denilmekte ve Süryanilerin birbirine bağhtığı ile biriikte yaşanan aynlık da şöyle dile getirilmekte: "Birey^el olarak Süryanfler birbirlerine çok bağlıdır. Turabdin'deki >a da Suriye'deki bir Süryani; Irak'tald ya da Lübnan'daki, tsveçteki >« da diğer Avrupa ülkekrindeid bir Süryaniyie görünüşte çok şeylerte ortakor. Bu Süryanikri birbirine bağlayan tek şey. her ne kadar bugüne dek açddanmamış ya da öğretflmemiş ise de dfl ve tarihleridir, gelenek \« görenekleridir, kimlikkridir, ibadet şekilleridir. Ancak son yıllarda Avrupa'daki Süryaniier arasında belirsizlik >e aynhk yaratıldı. Turabdin'de olduğu gibi Süryani kimliği için mücadeteyi Btekk benumerierken. bazüan başka kimliği işaret ederek Süryani kardeşkrinin mücadefesine sırtiannı dondükr. Bu yüzden Süryani kimliği derin bir bunalıma girdi. Siyâsal baskılar yüzünden son >ıllarda endüstrileşmiş Batı'ya büyük ölçekU göçe yol açü. tşte bu göç Süryani yaşamının ve kimliginin üzerine büyük etki yapn." Siyanürcü şirket pasif direniste Bergama köylüleri endîseli METtSGÜR BERGAMA - Danış- tay'ın karanyla Bergama'da siyanürle altın araması en- gellenen çokuluslu Euro- gold Madencilik AŞ 'nın pa- sif direnişe geçmesı yöre halkını endişelendiriyor. Türkiye smırlan dışına ka- dar taşan dokuz yıllık dire- nişın merkezi konumunda bulunan ve siyanürle altın arama sahasına 100 metre uzaklıktaki Çamköy'ün sa- kinleri, şirketıru Bergama ve çevresindeki işsizliği kul- lanarak köylülerin direni- şini kırmayı amaçladığını savundu. Çamköylüler. şir- ketin pasifbir mücadele baş- lattığını belirterek şu ilginç açıklamayı yaptılar: "Madende çalışma >ok ama işletme tesisleri olduğu gibi dunıyor. Dinamiflerin, siyanürierin gittigi söyleni- yor. Bizbu adamlara güven- miyoruz. Bunlar madenle- ri çalıştırmaya karariılar. Onlann parası varsa, bizim de yasaya da>anan gücü- muzvar." Köyün önde gelenlerin- den ve siyanürle altın ara- maya karşı 17 köyün dokuz yıllık direnişinin yazılı ve görüntülü tüm belgelerini "Köy Kütüphanesi" adı ve- rilen küçük bir odada birik- tiren Polat Bektaş (60) köy- lülerin moral kaynağı. Köy- lülerin dırencini yansıtan ve bu yoldan dönmeyecek- lerini vurgulayan Bektaş, "Atalarunızdan bize kalan topraklarunızı çevreleyen şu 50 metre ötedeki siyanü- rii koruma tel örgüleri bizi rahatsız ediyor. Onlar dur- dukça yeniden getebihrler!- Şirket temsücaeriadam kan- dcmak içindolaşıp duruyor- lar. Kimine para teklif edi- yorlar, kimine de iş teklifi yapıyoriar. Bana da iş tekli- fi yapülar. Ama benim için paradan ve işten önce kö- yüm ve insanhk geür" di- yor. Köyün eski öğretmeni Kamfl Çok (69), siy anürün ve çevre kirliliğinin zarar- lannı köylülere durmadan anlatıyor ve "100 yüdır tankla, topla yokedemeyenler şimdidesi- yanürle girdiler. Biz bunla- ra teslim ounayiz. Çözüune yok. Gerektiğindeyarun sa- at içinde toplanınz" diyor. Mustafa Ertuğrul (73). Ra- mazan Gökçeoğhı (43), Sü- leyman Bektaş (52) Hûseyid Özkan (29) ve AM Zeybelı kararlı olduklannı belirti- yorlar. Siyanürle altın için kesi- len 2500 çam ağacı, 20C zeytin ağacı ve bunlann dı- şmda kesilen ağaçlara üzü' lüyorlar, içleri buruk. Yol olan ağaçlannı istiyorlar. Bergama'da yayımlanaı yerel aylık gazete Halkıı Sesi, mayıs sayısında Eu rogold Maden Müdürü ls met SKTİoğlu'nun bir açık lamasını yayımladı. Berga ma köylülerinin bu konud endişe duymalanndane ka dar haklı olduklannı göste ren açıklamada şöyle deni liyor "Maden çahşır mı bS miyorum. Bergama ekonc misideülkcekonomisideb madenin çalışmasına bağl 400 ton rezerve, 600 ton p< tansiyel kesin rezerve va Bu 70 milyar getiri sağlayı cak proje bir an önce faal yete geçmeli. l'oplumla bı nşma \olunagideceğiz. Be gamalılaria kucaklaşma için Dikilideki e\1erisatap t mir'deki ofisleri de kapat bnndan sonra cabşmalaf mta Bergama'dan yârti' ceğiz. Bergamalılar \\ oluncaya kadar Be ma'dayız. Onlar ikna cak, ondan sonra da IT ni faaByete geçireceğiz Ahrıaıı poKsmin vize küstahhğı LEYLA TAV'ŞANOĞLU Düsseldorf Havaalanı... 20 Mayıs Perşembe günü... Sa- at 11:30... Istanbul'a gide- cek THY uçağına binece- ğiz... Havaalanındaki C 46 çı- kış kapısına yöneliyoruz... Kapıya gelmeden pasaport görevlilerinin denetiminden geçeceğiz... Pasaportumuzu uzatıyo- ruz... Gençten, sanşm polis nazik bir tavırla pasaportu- muzu alıyor... Sonra yüzü al- lakbullaîc oluyor... Soruyor: - Ne zaman Yunanistan'a - "Şu sıralar gitmedim.'" - O zaman neden Yunan Konsolosluğu'ndan aklığınız Schengen vizesiyle Ahnan- ya'ya girdiniz? - "Bunu bana çıkışta ne- den soruyorsunuz? Ayrıca, Schengen vızesi, Schengen Antlaşması'na taraf bütün üikelerde geçerlı değil mi?" Bizim pasaport polisı pis- lik görmüşçesine yüzünü bu- ruşturuyor: - "Bir dahaldsefere aynışe- yi yaparsanu kafanızı kopa- nnm." Polisi terbiyeli olmaya da- vet ediyoruz, ama anlay kim? "ÇekO buradan", di; rek konuşmayı noktalan ya çalışıyor. Evet, bir Türkiye Cuml riyeti vatandaşı ve gazet olarak görevle Almanya gitmemiz gerekmişti. Va çok dardı. Alman Konsol luğu tatilde olduğu u Schengen Antlaşması'ı imzacısı ülkelerden Yıı nistan Konsolosluğu'nc vize almıştık. Bildiğimiz danyla bu vize Schenge taraf bütün ülkelerde ge^ liydi. Cstelik, bir zamanlar içinde birbirlerine yakın lan bilinen Almanya ve nanistan arasında Schen nedenıyle bir anlaşma: olabileceği aklımızın uc dan geçmezdi. Her şey önemlisi de Türkiye Cı huriyeti vatandaşlanna, ze alımı yüzünden özell AB ülkelerinde yapılan ı ameleydı. Düsseldorf vaalanı'nda başımızdar çenleri,birbelge olması a cıyla yazdık. Lmanz, Ti ye Cumhuriyetı vatandi nna zaman içinde daha< gün muamele edilir. SIFIR NOKTAS11 ORAL ÇALIŞLAR oralcalislartaturfc Öcalan'ın mahkemenin açılışındaki sözlerini ve tavrını tüm dünya anında ekranlardan izledi. Cam kabinin içinden çevresine endişeyie bakan Öcalan, "Tür- kiye Cumhuriyetı'ne hizmet etmeye ha- zır olduğunu" söyleyerek mahkemede nasıl bir yol izleyeceğinin mesajını da ver- di. Öcalan, şehit ailelerinden özürdiler- ken kendisinin "barış için" yaşaması gerektiğinin altını çizmeyi de unutmadı. Öcalan'a mahkemenin idam hükmü vereceği herkesin malumu; Yargıtay'ın bu kararı onaylayacağı da. Süreç ondan sonra başlayacak. idam karan Meclis'e gelecek, önce komisyonlardan geçe- cek. Sonra da Genel Kurul konuyu ele alacak. İdam hükmünü Meclis'in onay- laması koşulu, idam cezalannın infazı- nın siyasi birtercih olduğu anlamına ge- liyor. Siyaseten Öcalan'ın idam edilip edilmeyeceğine sonuçta Meclis, yani siyasi irade karar verecek. Öcalan Davası Başlarken Öcalan'ı bundan 6 yıl önce ilk kez Be- kaa'da basın toplantısı sırasında görmüş- tüm. Hakkımda dava açılmasına neden olan söyleyişiyi de g'rttiğim ikinci basın toplantısı öncesi gerçekleştimniştim. O zaman kendisine çok güveniyordu. O söyleşi sırasında bir gün Suriye'nin ken- disine sahip çıkmayabileceğini söylemiş ve böyle bir durumda ne yapacağını sormuştum. "Oradan çıkar, istediğim herhangi bir ülkeye rahatltkla giderim" tarzında bir cevap vermişti. Kendisini ka- bul edebilecek çok sayıda ülke olaca- ğını düşünüyordu. Gelişmeler umduğu gibi olmadı. Böl- gedeki dengeler değişti. Öcalan, Suri- ye'yi ^erk etmek zorunda kaldı; bir an- lamda onun için sonun başlangıcının yolu böylece açılmış oldu. Öcalan, bu- gün daha önce hiç düşünmediği bir ge- lişmeyle, yargılanmayla yüz yüze. 35 bin insanın ölümünün baş sorumlusu ola- rak suçlanıyor. Bu suçlamaya karşılık, temel stratejisini, "Ben size gerekliyim, beni asmayın" anlayışı üzerine kurdu- ğu görülüyor. Öcalan, ilk yakalandığında, "Türkiye Cumhuriyeti'ne hizmet etmeye hazı- nm" dediğinde, aslında mahkemede nasıl bir strateji izleyeceğinin ilk işaret- lerini vermişti. Onun bu ilk konuşmala- nnı dinleyenler şaşırmışlardı. Bu nasıl bir lidersorusunu dile getirmişlerdi. Dün- kü duruşmadan tüm dünyaya yansıyan konuşmaları da benzer bir anlayışı yan- sıtıyor. Bu süreç, Öcalan'ı kişisel olarak ta- mamen bitirebilir. Bunu önümüzdeki dö- nem içinde göreceğiz. öcalan'ın kişisel kaderi belki çok önemli, belki de hiç de- ğil. Ama Güneydoğu gerçeği, hepimiz için ülkemizin kaderi için çok önemli. Tür- kiye'nin, bölgede banşı ve kardeşliği gerçekleştirebilecek bir olanağı yarat- masını, büyük acılara neden olan süre- ci yumuşak bir inişle sona erdirmesini diliyoruz. Öcalan ve PKK, önümüzdeki süreç içinde bütün etkinliğini deyitirebilir. An- cak, burada unutulmaması gereken ger- çek, yeni PKK'leri, yeni Öcalan'lan ya- ratacak koşulları ortadan kaldırmak. Türkiye'yi, insan haklanyla, demokrasi- siyle, çoksesliliği ve çok kültürlülüğüy- le uygar dünyaya taşımak. • • • öcalan'ın sözleri kulağımda tekrar tekrarçınlıyon "Türkiye Cumhuriyeti hizmetindeyim. Banş ye kardeşlik yaşamam gerekiyor." Öcalan, kend deriyle banş arasında bir bağ kurrr çalışıyor. Topluma böyle bir mesaj meye çalışıyor. Bizlerin kaygısı ise kiye'nin geleceği. Bir buçuk ay c dolaştığım Güneydoğu illerindeki e şeli insanlanmızı düşünüyorum. Tarih, çoğu zaman büyükacılann rinde yükseliyor. Ellerinde, yitirdi çocuklarının fotoğraflanyla mahk sıralarında oturan ailelerin de, dağl yaşamını yitiren gençlerin de acısın bir şeyin dindiremeyeceğini biliyı Hangi anne, hangi baba gencecrt lunun ölüm haberine dayanabilir, k< lenebilir? Kim bunu içine sindirebi Öcalan davası, umanm Türkiyt bir başlangıç olur. Ölmenin ve ö menin olmadığı bir Türkiye, en b özlemimiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle