17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4MAYIS1999SALI CUMHURİYET S/ÇTFA HABERLER Küba'nın değişmez mücadele sembolü Dr. Emesto 'Che' Guevara'nın kimlik değişim süreci Cepbanelerikurtaran de\ıimcidoktor H • Che, Sierra Maestra savaşının başlannda bir gün uzakta başka bir asker gördü. O yönde iki el ateş etti ve adam düştü. tlk defa hayatında bir adam öldürmüştü. Artık yerden topladığı cephanelerin neye yaradığmı daha iyi anlayabiliyordu. • Küba'da dağ, taş her yer Che... Çocuklar "Che gibi olacağız" diye şarkı söyleyerek güne başlıyorlar. Böyle bir ortamda, sergide Deniz Gezmiş ve Che'yi yan yana, beraber koymak, seçilmiş kelimelerle anlatılması gereken hassas bir konuydu. angimız en azından hayatı- tnızın şu ya da bu evresinde Küba devriminden etkilen- memişızdir? Hangimizinbi- linçaltı Che'nin sert bakışla- nnı reddedebümiştir? Hangımız 40 yıldır bur- nunun dibindeki dünyanın en güçlü devletıni karşısına almaktan çekinmeyen bir insanlar top- luluğuna hayranlık ve şaşkınlıkla bakmamı- şızdır? Hangi demokrat solcu insan en azın- dan "flerkfc bir gûn" de olsa Küba se- yahatini aklma yerleştirmemiştir? Özel- likle bu gazetenin okurlan içın çok basit yanıth sorular de|il mi? "68'li Yülar'" sergimin bir uzantısının Havana'da açılmasını Küba Büyü- kelçıliği'yle beraber ko- nuştuğum- dan ıtibaren Küba'ya var- mıştım bile. Uçağımız Ha- vana'ya inerken NâzmTm Havana röporlajı şiırindeki gi- bi "Palmiyeler, Palmiyeler' 1 dıye bağı- ramadım. çünkü ortalık zifıri karanhk- tı. "40. Vüında Bir Türk Sanatçisının Gözüyle Küba Devrimi" başlığını taşıyan ser- gi, Batista'nın kaçarken terk ettiği sarayında ger- çekleştı. Yeni adıyla "Devrim Müzes". yalnız FıdeL Che, CamBo ve arkadaşlannın 1956'da Granma yatıyla Küba'ya yaptıklan çıkarma- nın tüm detayh anlatımı, fotoğraflan, silahla- n ve kıyafetlerini değil. adanın tüm sosyalist/si- yasi tarihçesini çiziyor. Che ve Camilo"nun üzerlenndeki ter damlalanyla çalılıklar arasın- dan çıkarkenki halleriyle yapılmış mumyalar. Che'nin hayatmı anlatan bir vıdeo, onca eşya. harita ve hatıra nesne arasında. üçüncü katın en çok izleyici toplayan noktalannı oluşruru- yorlar. 1 Ocak 1959'da tamamlanan devrimden kısa bir süre son- ra Camilo yurtiçi askeri görev gezisinden dönüşte uçağıyla beraber kayboluyor. 20 günboyunca süren arama-taramalardane uçakten. ne pi- lottan, ne de Camilo'dan hiçbir iz bulunamıyor. AtatürkveChe Che mi? Che'nin Kübalılar için ne ıfade ettiğıni anlamanın belki de tek yo- lu, Türkiye'deki Atatürk sevgisıni hatırlamak. Che. Küba'da her yerde. Dağ, taş, resmi binalar, tişörtler. hediyelik eşyalar, her şey ve her yer Che... Küçük çocuklar her sabah okulda "Biz hepimiz Che gibi otacagız" diye şarkı söyle- yerek güne başlıyorlar... 9Temmuz 1955 tarihinde MariaAntoniaSanchezGonzalez'in evinde, Mek- sıko'da Fidel ıle tanışan Che, onunla hemen yakınlaşıyor ve ekibıyle bera- ber Küba'yı Batısta ve onun işgal ordusundan kurtarmak amacıyla harekâ- Oıe ve Denîz'in ortak noktaları D enız aynı ödünsüz- lük. aynı kararlılık. aynı heye- can ve cesaretı taşımıştı. Tabii kı ülkenin çok fark- lı siyasi tarih akış kimya- lannı bırbıriyle kıyasla- mak pek mümkün değil- di. Her ülkenin kendı ger- çekleri, kendi özel kurum- lan vardı. Hatta her ınsan için deböyleydi bu... Ay- nca Deniz hiçbir zaman o çızgiyi aşmamış, insan- cıllığı hep tetiğı çekmesı- ne mani olmuştu. Yine de Che ve Deniz arasında çok büyük paralellikler vardı. Birinı tanıyan. di- ğerine de büyûk sempati duyardı. Gerek fotoğraf- lanmın. gerek serginin tüm bir tarihi dönemi an- latması mümkün değildi. Ama dost bir halka bazı ortak du>~um noktalannı hissettirebılmekti hedef. Devrım Müzesi'nin he- men yanında onlan Küba kjyılanna taşıyan Granma yatı. dev bir cam fanusun koruması altında sonsuza dek dinleneceğı yeri bulmuştu. Granma'yı izlerken onun güvertesinde konuşulanlan. yapılan heyecan- lı planlan, gizli gerginliği ve kahkahalan görür ve hisseder gibi oluyordum. Belki bıraz önümde beliren bu görüntülerden, bi- raz da kafamda süreklı olarak yaşadıgım bu tarih ke- sişmelerinden dolayı. basın toplantısının sonunda onlardan bu dostluk alışvenşinın etkisıyle "Granma'ya bakıp onda biraz da Bandırmavapurunu da görebil- menizi dilerim" dıyorum. Çok şey mı istemek olu- yor bu Kübalılardan. bızim devrim tarihimızi veya 68 kuşağımızı öğrenmelennı istemek? Zannetmiyo- Baykam, Havana'da Afrika, Asva. Latin Amerika Halklan ile Da>anışma Örgütü'nün (OSR\AL) başkanı Pez Ferro ile görüşmede. rum. gerek Küba Halklarla Dostluk Enstitüsü (ICAP), gerek Afrika, Asya, Latin Amerika Halklan ile Da- yanışma Organızasyonu (OSPAAL), gerek Yazar ve Sanatçılar Birliği'nin (UNE AC) görüştügüm başkan ve yöneticileri, hep samimi olarak karşıhklı kültürel temas gereğini vurguluyordu. Gerek onlann yakın- lığı ve dostluğu, gerek mantık, bu karşıhklı bilgi hat- lannın açılmasını işaret ediyor. Devrim Müzesi'nin geniş girişinden sonra, sağlı sollu iki büyük merdivenden çıkılan birinci katta. dört beyaz büst dikkati çekiyor: Biri Güney Amerikalı as- ker ve devlet adamı, Venezüellalı devrimci Simon Bo- livar, ikincisi krallann tüm hükümranlık haklannı ta geçmek için tüm desteğini veriyor. "Dr. Ernesto Guevarade La Serna" Fi- del ve arkadaşlannın doktoru olarak kafileye katılıyor. Fakat Ernesto'dan Che'ye. doktorluktan gerilla liderlığine giden yolda yaşam. Che'nuı önüne çe- şitli ıkilemler ve yol aynmlan çıkanyor. Che, kendi ağzından Granma yatı ile 2 Aralık 1956'da gizlıce adaya çıktıktan birkaç gün sonra yaşanan bu olayı şöyle anlatıyor: "Yoldaş Montane ve betı bir ağaca yaslanmış, çocuklannuz- dan söz ediyor. yarun sosis ve iki kraker aOşünyorduk. Önce bir el ateş duy- duk. arkasından birkaç saniye içinde bir kurşun tufanı 82 kişilik birliglnurin üstüne >ağdı. Elimde iyi bir silah yoktu. Astım rahatsızJığım yüzünden iyi bir silahı kendim için harcamak istememiştim. Çapraz ateş sırasında Yüzbaşı Al- meida'nın emir almak için geldiğini gördüm. Ama adamlanm karşı şekerka- mışı tarlasında topartama>a çalışan Fidel artık orada değildi. Saldın çok yo- ğun. kurşunlar çok bol gelmişti. Alnıeida kendi mangasuun idaresini almaya geri koştu.Oanda birarkadaşun ayaklanma, bir kurşun sandıŞı düşürdü. Kur- şunlan kullanmak için artık çok geç. diyen bir hava \ardı suraünda. İşte o an- da hayatta kendimi neye adayacağım konusunda ilk defa büyük bir ikikmle karşı karşıya kaldım: Tıp mı yok- sadevrimcibir asker mi? Ayağunın altuıda ilaç dolu bir sandık ile şar- jör ve kurşun doiu bir başka san- dıkvardı.Çok ağ\rdılar. ikisini bir- den taştyamazdım. Cephanelik ta- şıyan kutuyu seçtim. ilaçlan bırak- tım ve beni kamış tariasından ay> ran yolu geçtim." Dr. Ernesto birkaç saniye son- ra da seken bir kurşunla ensesin- den yaralanarak ölmek üzere oldu- ğunu sanacaktı, daha sonra o an- da. Jack London ın -BirAteş Yak- mak" öyküsündekı Alaska'daate- şı bir türlü yakamadığı ıçın sonunda bir ağaca yaslanıp onuruyla ölümü bek- leyen adamı anımsadığını ıtıraf edecekti. Zaten genç Arjantınlı Fidel'le kader ortakhğı yapıp. onunla denıze açılmadan önce ailesıne yazdığı son mektup- ta, ıdeahst romantizmin doruklanna çıkıp her an bu dava ıçın ölmeye hazır ol- dugunu açıkça belirtmemiş mıydi? "Şu andan itibaren geleceğim Küba dev- rinıi ile iç içe geçmiş durumda. Ya onunla zafere ulaşınm ya da orada olüriim. Şayet öngöremedi^m bir sebeple bir daha yazamazsam ve sonra da kaybet- mek talihim olursa. bu cümleleri abartılı değil. ancak samimi bir veda olarak göriin. ()m rum bo> unca deneme veyaıuüna >öntemiyleyaşamda doğruyu ara- dım. Şimdi de doğru yokla arkamda bir kız çocuğu bırakarak daireyi tamam- ladım. Şu andan itibaren Nâzım Hikmet'in dediği gibi dlümümü bir hayal kj- nküğı olarak görmeyeceğûn, yalnız mezanma bitmemiş bir sarkının hüznünü taşıyacağım." Ölümüne girişilen hedef Che hakkında üç değişik kıtapta rastladığım bu ahntı, gerçekten bız Türk- ler ıçın çok heyecan verici. Bugüne kadar nedense Türkiye'de hıç açığa çık- mayan bu saürlar. Che için ömrü süresınce geçerliliğini koruyacak, genç Ar- jantinli hep kendi ölüm risklerine karşı kaderci ve umursamaz kalacaktı. Dok- torluk sınırlanna zaman zaman kaçınılmaz şekilde dişçilik de girecek, "müş- terüerinin'" önemli bir kısmı da düşman askerlennden oluşacaktı. Ama o se- çıminı yapmış, kendi deyimiyle "devrimci bir doktor" olmaya karar vermiş- ti. "DevTİmd bir doktor" olabılmek ıçın de her şeyden önce ortada bir dev- rim olması gerekıyordu! İşte "ölümüne'" ginştiği buhedef içinmesleğinin em- rettiğinın aksine, düşmana ateş etmeye de hazır bir kıvama hızla gelmişti. O çıkarma sonrası ilk büyük saldında Fidel'in 82 askerinden yalnız 12'si sag kal- mıştı. O anda en azvndan yeniden orgamze olmak için her şeyi yüzüstü bıra- kıp Meksika'ya dönseler kımse onlara '^•eden" diye sormazdı. Ama onlar iler- lemeyi yeğlediler. Sonraki günlerde birkaç köylüyü kendı saflanna çek- meyı başardılarsa da yine sayılan çok ufaktı. 22 Ocak günü uzaktan orma- nın ıçındekı patikadan öğle vakti bir düşman askennin ilerlediğıni gördü- ler. Fidel ateş açtı ve adamı vurdu. Che o anda kendısinden 20 metre uzakta ikincı evde başka bır askerin ayakla- nnı gördü. O yönde iki el ateş etti ve adam düştü. Yanına gittiğınde, onu kalbinin hemen altından vurmuş oldu- ğunu tespit etti. Kendi bilgisine göre hayatında ilk defa bir insan öldürmüş- tü. Doktor, artık yerden topladığı cep- hanelerin neye yaradığını daha iyi an- layabiliyordu. O günden itibaren Sıer- ra Maestro'da yoğunlaşan tüm çarpış- malarda "adamsendeci* tavnyla nere- deyse tılsımla korunurcasınahep en ön- de yer alacaktı. Büyük zaferden önce- ki son üç günde Villa Clara kentinin kuşatmasma yine yarah ve sanlı birkol- la en önde girişecekti. "Kim bu kara saçh adam?" Sergimin açılışı yaklaştıkça o muh- teşem binada etrafimı kuşatan efsane- vi kişıliklere ait izlerin fazlalığı, sanki duyduğum sorumluluğu arttınyor. "tn- sarrfar nasıl bulacak,kaç kişigeiecek, ne diyecekler" gibi kendi kendime sordu- ğum sorularm belki de en hassası De- niz Gezmiş'le ilgili olanlardı. Bu kara saçlı adam da kimdi? Che'nin yanın- da ne anyordu? Ne yapmış da orada ol- mayı hak etmişti? Sergiden önce yap- tığım basın toplantısında, Kübalılann hiç taramadıklan, Türk68 kuşağının bu efsanevı "genç" hderini de kelimeleri özenle seçerek, onlann kendi kahra- manlanyla yaşadıklan derin ilişkiye ve egolanna zarar vermeden tanıttım. Mustafa KemaPin dünyanın ilk mu- zaffer anti-emperyalist komutanı ol- duğunu, Fidel gibi, bir gemiyle Sam- sun'a çıkarak Kurtuluş Savaşı'm ör- gütlediğini. mazlum halklann önüne en güzel örneği serdiğini anlatnm. Mus- tafa Kemal nasıl Fidel ve arkadaşlan- nı etkilemışse, Fidel ve Che de Deniz'i ve tüm bır kuşağı etkileyen ana isım- lerin başında geliyorlardı. SÜRECEK reddeden lspanyol filozof FranciscoSuarez,üçüncü- sü Che'ye, Fidel'e ve tüm Güney Amerikalı devrim- cilere önder olan Kübalı şair \e devTİmci JoseMar- ti_. Ve sonuncusu da Amenka'nın eski başkanlann- dan Abraham Lincoln! Kübalılar onun da demokra- si, özgürlük ve eşitlik için verdiğı mücadeleyi bu şe- kilde ödüllendirmişler. Bu onlann nesnel ve dürüst bakışını, dünya halklanna olan samimi sevgilerini ka- nıtlıyor. Küba seyahatim hakkında bır yazı dizisi hazırla- mak kaçınılmaz şekilde Küba devnminin ve hepsin- den çok Che Guevara'nın hayatının didiklenmesini kaçınılmaz kılıyor. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Merve'nin ÇektiğiFünye... Cumhurbaşkanı'nın, "ajan provokatör" olarak nitetendirdiği Merve Kavakçı'nın, türbanı partamen- toyataşıması için rasgele seçilen birisi olmadığ^an- laşıhyor. •' Yükseköğrenimini ABD'de örtülü giysisiyle tarrfam- ladığını üstüne basarak söyleyen bu hanımın, 1997'de kod adı "IAP" olan "Filistin Için IslamiVa- yanışma Derneği"n\r\ yıllık kongresine Refah Par- tisi temsilcisi olarak katılacak kadar, kapafılan RP'nin sadece fıkir düzeyinde değil, örgütsel açı- dan da güvenilir bir militanı olduğu görülüyor lAP'nin ünlü Islami terör örgütü HAMAS'ın ABD'deki en büyük ayağı olduğunu düşünürsek, Merve Kavakçı'yı delege ederek kapatılan RP'nin, hangi amaçlara kadar uzandığını da boyutlandır- mış oluruz. < işte Fazilet Partisi, isterErbakan ın oyununage- lerek, isterse başka nedenlerle, bu genç kadıcv 18 Nisan seçimlerinde aday göstererek millet\}ekili seçtirmekle kalmıyor, onu aynı giysilerle TBV'M Genel Kurulu'na sokarak, kamu kurumlanrföaki türban yasağı tartışmasını da alevlendirmek isi^or. Merve, Nazlı llıcak'ın anaç kanatlan altınd^ey- lemini başlatmak ıçin önceki gün TBMM'ye gifer- ken, Istanbul'da Tarık Zafer Tunaya salonunda 'Akademya" dergisinin düzenlediği "Başörtüsü^pa- nelinde bir araya gelenler, bu uğurda başanya ulaş- mak için hapis cezası almak bir yana, ölümü t>ile göze aldıklannı söylerken, Islami Büyük Doğu Akın- cıları kuruculanndan Salih Mirzabeyoğlu'nun-ya- zılarından alıntılar yapıyorlar. Toplantıda, o sıralarda ant içmek için MeclisGe- nel Kurulu'na başını açarak giren MHP'li milletve- kili Dr. Nesrin Ünal'a protestolar yöneltiliyor." Benzer tepkileri FP yanlısı yazılı basında da ğ'ör- mekolası. Konya'da, bu ilin FP'li milletvekiliTeoman Rıza Güneri'nin yönettiği Merhaba adlı günlük ga- zetenin dünkü birinci sayfasında, "İşte Şahsiyet" başlıklı manşet haberde, Merve Kavakçı'nın önce- ki günkü eylemi övülürken seçmenlerden a*Öığı oylara ihanet eden MHP'ye saldınlıyordu. Bertzer yayınlar, Istanbul'daki radikal Islamcı gazetelerin dün- kü sayılarında da yer alıyor, kimi "DSP şitretlfği" manşetinin ayağında MHP'nin de boyun eğdiğini söylerken kimi, Merve için "Başımızın tacısın'*<>v- güsü ile savaşıma devam dopingı yapıyordu^ Tümünün tek bir karargâhın ürünü olduğu aby- lenilebilecek bu arka sıvamaların sonucunda.flün Merve Kavakçı, TBMM'de bir kez daha ortayaçık- tı ve tabii genel kurul kapalı olduğu ıçin parlarj^n- tonun basın bürosunda kendisinı savundu. m Türban eylemcisi milletvekilinin Meclis Basın^feü- rosu'na gelmeden önce, FP Genel Merkezi'n'^eki Başkanlık Divanı toplantısına katılıp yapacağı açık- lamayı okumuş olması, girişiminin öyle bireysef bir hareket olmadığını göstermiyor mu? FP yönetimi, partinin ana muhalefet göreVine hazırianırken öyle anlaşılıyor ki izleyeceği strateji- yi daha çok türban gibi konularda yoğunlaştırafcak ve böylece MHP'ye kaptırdığını düşündüğü öylar için Bahçeli ve arkadaşlarını makas içine ajmâya çalışacak. '• O çalışmanın ilk ürünlerinin MHP'yi ne ölçüdöet- kileyeceğini önümüzdeki günlergösterecek. MHfP'li- lerin kesin tavıriannın boyutları bilinmiyor, ama'ön- ceki günkü görüşmelerde "sessiz çoğunluğu", »^e- yirci azınlık" haline döndüren Mesut Yılmar ve ANAP'lı milletvekillerinin renksiz tutumlan, G$m- hurbaşkanı'ndan yeni hükümeti kurma görevi alan Ecevit'i herhalde adamakıllı düşündürmüş oİina- lıdır. <j DSP Genel Başkanı dün sabah Çankaya Köş- kü'nden çıkarken "Uyumlu bir hükümetten şöz ediyorsunuz, ama dün partiniz Meclis 'teyalnız kal- dı. Bu pariamentodan uyumlu bir hükümet çîka- bileceğine inanıyor musunuz" sorusunu yönetten gezetecilere şunları söylüyor: "I "Uyumlu bir hükümet çıkması için herçabayı gös- tereceğiz. Ama bu özeni gösterirken devletim)zin temel özelliklerini oluşturan bazı ilkelerden ödün vermemiz söz konusu olmayacaktır. Bunlann jba- şında da laik demokratik cumhuriyet gelmektedir." Ecevit ve DSP'li milletvekilleri, bu sözlerintt\al- tına önceki günkü birleşimdeki tutumları ile bir kez daha imza atmakla kalmadıiar, seçim kampanya- sı sırasında yöneltilen kasıtlı suçlamaların geber- sizliğinı unutulmayacak davranışları ile ortaya kpy- dular. Şimdi gözler özellikle Anavatan Partisi'nde. Ça- kalım elli yedinci hükümetin olası üçüncü orta^ın- da söz sahipliği çağdaşlarda mı, yoksa eski MSP artıklarında mı olacak? ^ Faks: 0212/6770762 E.Mail:obirgit(ğ cumhuriyetcom.tr. A Öldürülüşünün 1. yıldönümü Kenan Mak anıldı • Geçen yıl bıçaklanarak öldürülen Kenag Mak'ın Abant İzzet Baysal Üniversitesi'n^ yapılmak istenen anma törenine güvenlik m güçleri izin vermedi. r; rektörlük binası önüıtde toplandı. Rektör Prof* Dr. Nihat Bilgen, » öğrencilere yaptıklannın doğru .ıi olmadığını anlatmayaf çalışarak içlerinden ;<• DtLEKAKIRMAK BOLU - Bolu'da geçen yıl bıçaklanarak öldürülen Abant îzzet Baysal Üniversitesi öğrencisi Kenan Mak'ın ölüm yıldönümü nedeniyle rektörlük binası önünde toplanarak anma yapmak isteyen bir grup, jandarma tarafindan zorla dağıtıldı. Kenan Mak'ın ölüm yıldönümünde olay çıkmaması için yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde öğrenciler kimlik kontrolü ve üst aramasından geçirildi. Kampus içerisinde yakalanna Kenan Mak'ın resimlerinı asarak eylem yapmak isteyen bir grup ögrenci birini de odasında konuşmak üzere içeıîye davet etti. j - Bu sırada temsilci " olarak içeriye giren 3> arkadaşlannı bekleyöı diğer öğrenciler. ı jandarmamn "dağılmT uyanlannı J dinlemeyerek ;:v beklemekte ısrarlı 'A davranacaklannı ./ söylediler. Ancak sojjj ikazdan sonra zorla ->: yerlerinden kaldınlaıv öğrenciler, fen-edebijsat fakültesi önüne kada,g jandarma eşliğinde T n yürüdüler. Jandarma,^ öğrenciler dağılıncaya kadar aldığı tedbirleri sürdürdü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle