22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MAYIS1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ / ekonomi(a cumhuriyetcom.tr 13 57. hükümet, bütçe açığı, işsizlik, iç ve dış borç sarmalı gibi sorunlara acil çözüm üretmek zorunda Ekonomî ateştengönüek• Ecevit'in 57. hükümet kurulduktan sonra katıldığı ilk toplantıda "Ekonomimiz ciddi bir krizdedir" sözleri ile de resmileşen ekonomik krizin giderilmesi için acil önlemler almak zorunda olan yeni hükümet bir yandan da çalışanlann sesine kulak vermek durumunda. Başbakan Bülent Ecevit Ekonomi Servisi -Önceki hükümetler ta- raftndanyapısal önlemler alınmadığı için sü- rekli ertelenen ekonomideki sorunlar 57. hükümetin elinde saatli bomba gibi bekli- yor. Bir yandan ilk dört ayda 3.5 katrilyona ulaşan bütçe açığı, diğer yandan dış ticaret- te yaşanan durgunluk ve küçülen ekonomi, işsizlik, 102 milyar dolara varan dış borç ve 15 katrilyona dayanan iç borç yeni koalis- yonun işinin ne kadar zor olduğunu ortaya koyuyor. Başbakan Bülent Eroit'in 57. hükümet ku- rulduktan sonra katıldığı ilk toplannda "Eko- nomimiz ciddi bir krizdedir" sözleri ile de resmileşen ekonomik krizin giderilmesi için acil önlemler almak zorunda olan yeni hü- kümet bir yandan da bankacılık sektörü, sa- nayi ve ticaret kesimi, çahşanlar ve tanm iş- çilerinin sesine kulak vermek durumunda. Bütçede kritik dönem Yeni hükümetin gündeminde ilk sırada olan bütçe ve Bankalar Yasası ise kritik bir önem taşıyor. Bıhndigi gibi yılın ilk altı ayı için çıkanlan geçıcı bütçenin süresi haziran sonunda bitecek. Bu nedenle bütçe konusu- nun yeni hükümet tarafindan öncelikli ola- rak ele alınması gerekiyor. Aksi durumda kamu kurumlan 1 Temmuz'dan iribaren büt- çesiz kalacağı için temel harcamalannı bi- le gerçekleştiremeyecek. memurlann maaş- lan ödenemeyecek. Yine Anayasa Mahkemesi'nin, zor du- rumda olan bankalara Tasarnıf Mevduaö Sigorta Fonu tarafindan el konulmasını dü- zenleyen madde de dahil Bankalar Yasa- sı 'nın bazı maddelerini iptal eden karan 11 Haziran'da yürürlüğe giriyor. Bu nedenle bankalar yasa tasansının 11 Haziran'a ka- dar çıkanlması gerekiyor. Tasarıntn söz ko- nusu tarihe kadar yasalaşmaması durumun- da bu alanda önemli bir yasal boşluk oluşa- bileceği belırtıliyor. Bütçe ve Bankalar Yasası 'nı yetiştirme te- laşında olan hükümet, bir yandan da geçi- Rakamlar hükümete alarm veriyorDlŞ ticaret: Yıhn ilk çeyreğinde dış ticaret verilerindekı gerileme ekonomide- ki resesyonun işareti olarak değerlendin- liyor. Özellikle ithalatta ciddi bir düşüş söz konusu. Ocak aymda yüzde 30.9 ora- nında gerileyen ithalat rakamı mart ayın- da yüzde 34'e ulaştı. thracattaki kayıp da yüzde 13.3'übuldu. imalatsanayfhtma- lat sanayiinde ekim ayın- dan bu yana yaşanan geri- leme tehlike sinyali olarak değerlendiriliyor. Ocak ayında yüzde 10.1 oranında gerileyen imalat sanayii, şubat- ta yüzde 4.9, martta da yüzde 8.4 oranın- da kan kaybetti. Mayıs ayı siparişlerinde cılız bir artış olsa da sanayıcinin imalat ya- pacak kaynağı bulunmuyor. Bazı sektör- lerde gerilemenin yüzde 30-40'lara vardı- ğı söyleniyor. BÜtçe aClfil: 4 aylık konsolide büt- çe adeta alarm zilı olarak yorumlanıyor. 1998'in ilk dört ayına göre yüzde 163.8 ora- nında artarak 3.5 katrilyona ulaşan bütçe açığının 1999 sonunda 10 katrilyonu bu- lacağı tahmin ediliyor. Yüzde 50 enflas- yonda yüzde 163 oranında artan bütçe açı- ğı, gelir ve gider dengesizliğini gözler önüne sererken yıl sonu inbanyla bütçe açı- ğının GSMH"ye oranının yüzde 12.6'yâ ulaşması bekleniyor. İç ve dış borçlar Ni- ' san ayı ıtibanv la iç borç sto- ku 15 katrilyona. dış borç stoku ise 102 milyar dolara ulaşmış durumda. Nisan ayına kadar 3.2 milyar dolar dı ş borç geri ödemesi gerçek- leştiren hükümetin yılın kalan dönemi için 13.7 milyar dolarlık ana para ve faiz öde- mesi yapması gerekiyor. Iç borcun 1999 yılı sonu itibanyla 60 milyar dolan, yani 25 katrilyonu aşması bekleniyor. Vergi gelirleri: Ekonomideki küçül- me vergi gelirlerinde de kendini gösteri- yor. ilk dört ayda gelir ve kurumlar vergi- si başta olmak üzere tüm vergi kalemle- rinde reel olarak kaybın olduğu gözleni- yor. Vergi gelirlerinde 1999'un ilk dört ayında toplam yüzde 9.7"lik bir gerileme göze çarpıyor. Bu arada aynı dönemde devletin gelirleri yüzde 44.5 oranında ar- tarken giderlerinin ise yüzde 81.1 oranın- da artması bu alanda ciddi bir reförm ya- pılmasının gereğıni ortaya koyuyor. DeğersiZ TL: Dolar mayıs ayı içinde 400 bin lirayı da aşarken ne yurttaş ne devlet TL'yegüveni- yor. Ihaleler döviz karşılığı yapılırken resmi olmayan veri- lere göre piyasada dolaşan para da TL'nin değersizliği- ni ortaya koyuyor. Dolaşımda 16 milya- ra yakın dolar, 4 milyar dolara yakın da Türk Lirası olduğu tahmin ediliyor. Enflasyoit: Uluslara- rası Para Fonu'nun (IMF) nisan ayında yayımladığı raporda Türkiye'nin bu ra- kamlarla 2000 yılında dün- ya enflasyon şampiyonu olacağı ileri sürülüyor. IMF'nin 1999 yılı enflasyon tahmini yüz- de 67.5. 2000 yılı beklentisi ise yüzde 73.6. İŞSİZİİk: Resmi kurumlann verilerine göre bugün Türkiye'de işsizlik 2 milyon dola- yında gösterilirken ba- ğımsız kuruluşlann tah- minleri bu rakamın 5-6 milyonun üstünde ol- duğuna dikkat çekiyor. Türkiye'de işgücü sayı- sı 1998 yılına göre 23 milyon 48 bin kişi civanndâ ve bu nüfusun neredeyse üçte biri açık ya da gizli işsiz. ci vergınin ertelenmesi için güçlü bir lobi oluşturan ve ekonomideki durgunluk nede- niyle çekleri geri dönen, makineleri boş du- ran sanayi ve ticaret kesiminin isteklerine çözüm üretmeye çalışırken diğer yandan da IMF raporuna göre 2000 yılında yüzde 73.6'ya çıkacağı tahmin edilen kronik enf- lasyona çare bulmak zorunda. IMF veDün- ya Bankası'nın dayattığı ve gerçek anlam- da reform olup olmadığı tartışılan sosyal güvenlik reformu ve özelleştirme ise hükü- metin yakın zamanda ele alması gerekli olan konu başlıklan arasında yer alıyor. Kimnebeküyor? Ecevit, Bahçeli ve Yıbnaz hükümetinin uyumlu bir koalisyon uluşturup oluştura- mayacağı konusunda kafalarda soru işaret- leri dururken beklentiler de art arda sırala- nıyor. Sanayi ve ticaret kesimi ilk etapta faizlerin aşağıya çekilrnesini, kre- di maliyetlerinin düşüriil- mesi. sosyal güvenlik ve mali sektör reformlannın acil olarak uygulamaya konulmasını istiyor. Yeni hükümeti bekle- yen acil konular arasında tanm ürünlen alım fıyat- larının belirlenmesi de yer alıyor. Tanm kesimi, alım fiyatlarındakı artış- lann enflasyonun altında kaldığını, tanm ürünü it- halatının yerli üreticiye zarar verdiğinı belirterek, yeni hükümetten çözüm bekliyor. Devlet memurlannın ilk beklentisi ise ikinci yanyıl zammının belir- lenmesi. Ancak bütçe so- rununa çözüm buluna- mazsa memurlann tem- muzdan itibaren zam bir yana eski maaşlannı bi- le alamaz duruma gelebi- leceği belirtıliyor. D Ü N Y A E K O N O M İ S Î N E B A K I Ş / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginraergin.demon.co.uk Küreselleşme ve teknolojik devrim, lihayet ulus-devletlerden ve şu sevim- ;iz kol emeğinden, sorun kaynağı pro- staryadan kurtulmakta olduğumuzu nuştuluyor. Bundan sonra ulus-devlet- srin ve hotzotçu elitlerin müdahalesin- ien kurtularak, barış ve hukuk ve ser- >est ekonomik rekabet düzeni içinde hep )irlikte refah içinde yaşayabılirız. Bu Ye- li Dünya Düzeni'nin nurlu ufuklarına bir ın evvel ulaşabılmek için, yükselen mil- yetçilik eğilimi ve ulus-devletlere yaş- anan liderlerin ekonomik, politik kap- isleri gibi miyadını doldurmuş engelle- i bir an evvel temizlemek gerekiyor: Kü- sselleşmeye, ekonomik liberalizme, bir 'eni Dünya Düzeni'nin kuruluşuna diren- nek gericiliktir! Bütün ideolojilerin so- ıunun geldiğini muştulayanlann ideoto- si işte bunu söylüyor. deolojinin yumuşak karnı Morgan Stanley Dan W*rtters'ın baş •konomisti Stephen Roach çok endi- eli: "Milliyetçiliğin canlanmaya başla- an alevleh, küreselleşmenin görünüş- ?geri çevhlemez güçlerine köklü bir teh- <it oluşturuyor" (Global Forum 8/05/1999). Milliyetçılik küreselleşme- i geri çevirmeye başlarsa büyük bir fe- iket olur, hep birlikte 1930'ların dünya- ına geri döneriz. NATO'nun Kosova müdahalesini savu- anlar da endişeli. Hava saldınları soru- u çözemedi. Şimdi süreç, bir kara sa- aşına, Kosova'nın NATO tarafindan iş- aline doğru ilerfiyor. NATO'nun iç anlaş- lazlıklan, NATO ülkelerinde operasyo- a karşı çıkanlann sayısı arttıkça NATO Teşruiyetinin zemini şu ikilemler kadar da- ilıyor: "Miloşeviç'e (etnik milliyetçili- e) karşrysanız, NATO'yu desteklersi- iz; NATO'yu desteklemiyorsanız Mi- >şeviç'ten yanasınız demektir!" Bir tarafta milliyetçilik ve Miloşeviç, bür tarafta, küreselleşme ve NATO. lluslararası bartşın geleceği milita- st bir girişimin başansına bağlı... ienel olarak soi, özel olarak da sosya- îtleraçısından, burada bir çözümsüz- ik; geçmişin barış, özgürlük mücade- Herini, antiemperyalizm geleneğinin aklılığını, sol kimliği sorgulayan mara- ' bir durum var adeta. Ne ki bu "mara- ' durum", tüm ideolojilerin sonunun eldiğini söyleyen ideolojinin etkisin- en kaynaklanıyor. Ama, aynı zamanda u, onun da yumuşak karnı. Felsefeci/psikanalıst Slavoj Zizek, u yumuşak karnı New Left Rewiev'un ıart/nisan sayısında diyalektik mantı- ın bıçağıyla deşti: "Ya bu etnik kökten- 'liğe karşı müdahale ile Yeni Dünya üzeni'ne karşı direniş arasında kuru- n ikilemyanlışsa?", "Ya Miloşeviç re- vi gibi olgular, Yeni Dünya Düzeni'nin vşıtı değil de 'semptomu', Yeni Dün- 3 Düzeni'nin gizli gerçeğinin ortaya ktığı yerierse?" Biz de Zizek'in bu so- ısunu milliyetçilik ve küreselleşme kar- tlığına taşıyalım: "Ya milliyetçilikküre- illeşmenin karşıtı değil de sempto- \u, gizli gerçeğinin ortaya çıktığı yer- i?" Bu sorularaolumlu cevaplar verildiğin- 3 solcular ve sosyalistler açısından ön- îki paragraftadeğindiğim "marazidu- tm" ortadan kalkar. Böylece, hem Mi- şeviç'e hem NATO'ya aynı anda kar- çıkılabılir. Bunun için, semptomun ılamını çözümlemek, Yeni Dünya Dü- îni'nin gizli gerçeğıni ortaya çıkarmak NATO, MAI, Miloşeviç... Biraz da Felsefe gerekir. Aynı yöntemle, milliyetçiliğe düş- meden küreselleşmeye de karşı çıkıla- bilir. Zizek'in diyalektik mantıgın neşteriy- le deştiği yumuşak karnın ıçinden çı- kanlara baktığımızda negörüyoruz? Mil- liyetçilik karşıtı, küreselleşmeci söylem- leri en şiddetle savunanların başında, bir ulus-devletin medyası, diplomatik çevreteri ve "organik aydınlan" geliyor. Peki, kim bu ulus-devlet? ABD değil mi? Peki ABD,<dünyanın mali ve askeri ola- rak en güçlü devleti değil mi, güçlenme- ye de devam etmiyor mu? Bu arada, Radical Philosophy dergisinin son sa- (ki içinde egemen askeri güç ve tekno- lojik kaynak ABD'ye aittir), benimsenen yenfkonseptiyle, dünyanın lieryertne rVıü- dahale etme yetkisine sahip olduğunu açıklayarak, bu "anayasaya" uygun bir askeri iradeye dönüşüyor. Semptoma bakınca... Kosova savaşı, hem Yeni Dünya Dü- zeni'nin hem de küreselleşmenin gizli ger- çeğini açığa vuran laboratuvar oluştur- du, küreselleşmenin ve Yeni Dünya Dü- zeni'nin en önemli fay kınklannı gözler önüne serdi. örneğin Stephen Roach'a göre mali Şimdi söreç, Kosova'nın NATO tarafmdan tşgaline doğru ileıiiyor. yısında VVilliam E. Schuerman'ın vur- guladığı gibi, küreselleşmeye paralel ola- rak, azgelişmiş ülketerde ve hattaABD'de, olağan (parlamenter) yöntemlerle değil de olağanüstü yöntemlerle (başkanlık kararnameleri vb.) yönetme eğılimı gide- rek güçlenmiyor mu? (Globalization and Exceptional Powers: Erosion of liberal democracy-Ocak/Şubat-1999). Tüm ulusal devlettenn ekonomilerini za- yıflattığı söylenen süreç, ikjinçtir, ABD'nin ekonomik siyasi çıkarlan yönünde iler- liyor. Yönetiminde ABD'nin, herkesten fazla söz sahibi olduğu, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü de bu süreç içinde giderek güçlenıyorlar. Ama bu arada uluslararası iradenin tek meş- ru öznesi olarak kabul gören Birleşmiş Milletler, ABD, BM Güvenlik Konse- yi'nde egemenlik kuramadığı için sis- temli bir şekilde devre dışı bırakılıyor. Aynı anda meşruiyetini yalnızca kendi gü- cünden alan NATO öne çıkıyor (Ingacio Ramonet, Le Monde Diplomatique, Ha- ziran 1999). "Piyasa ekonomisinin yay- gınlaştmlması aracılığıyla, evrensel bir (Amerikan) imparatorluğun kurulması, geleneksel devletlerin düzenleyici yet- kileriniparçalayarak Balkanlaşmayı-Lüb- nanlaşmayı getiriyor" (Alain Joxe, 1997, Aktaran: Ramonet). Bir tarafta. eski Dünya Ticaret Ör- gütü eski Başkanı Ruggiero'nun küre- sel ekonominin anayasası olarak gördü- ğü Çok Taraflı Yatınm Anlaşması'nı (MAI) canlandırma çabaları var. MAI, uluslararası mali sermayenin (burada ezici çoğunluk ve denetim ABD kay- naklı bankalara ve şirketlere aittir) dün- yanın her yerinde hiçbir yerel yasayla en- gellenmeden faaliyet göstermesini ga- ranti altına alacak. Diğer tarafta, NATO piyasalar Avrupa'da bir savaş olduğu- nu başlangıçta görmezden geldiler. Ama şimdi kara savaşının gündeme gelme- sıyle hava değişiyor. Kara savaşının ma- li yükünün, Euro ülkelerinin toplam GSMH'sinin yüzde 0.8'ine ulaşacağı he- saplanryor. Bu mali yük Maastricht An- laşması'nın koyduğu koşullann ihlal edil- mesini getirerek birlik sürecini tehlike- ye sokabilecek. Diğer taraftan ABD-Çin ilişkileri, ca- susluk tartışması ve Çin Konsoloslu- ğu'nun bombalanmasıyla iyice gerildi. Ancak Çin'ın konsolosluk olayına gös- terdiği tepki bir uluslararası diploması za- ferine dönüşmedi. Böylece NATO'nun Kosova müdahalesini tümüyle bir ABD inisiyatifi olarak gören Çin yönetiminde tecrft edtlmişlik duygusu, milliyetçi ve kü- reselleşme karşıtı eğilimlerdaha da güç- lendi. NATO müdahalesine sert bir söylem- le karşı çıkan Rusya'nın, Kosova banş görüşmelerine katılarak "büyük devlet" rolü oynamaçabalannın önü, Miloşeviç için çıkarılan tutuklama karanyla kesil- di. NATO'nun Kafkas ülkeleriyle yakın- laşma girişimleri, Rusya'da bir kuşatıl- ma endişesini güçlendirdi. Rusya'nın tepkisi uluslararası silahsızlanma anlaş- malarında geri adım atmak yönünde şekillenmeye başladı. ABD'nin silah har- camalannı yeniden arttırmaya karar ver- diğini de hatırlarsak, soğuk savaşın bit- mesiyle oluşan uluslararası banş hava- sının hızla dağıldığını görebiliriz. Avrupa'yı kontrol çabası Birçok gözlemcı, ABD'nin, yeni NA- TO konsepti aracıhğıyla Avrupa'yı ken- di yörüngesinde tutmayı da amaçladı- ğına işaret etmişt. Ancak bir taraftan NA- TO içinde kara savaşı bağlamında kes- kinleşen uyumsuzluklar, diğer taraftan ABD'de Avrupa'ya karşı yükselen koru- macılık eğilimlerinin (muz ve hormonlu sığıreti), ABD'nin Avrupa'ya lideriiğini da- yatma girişimine karşı işlediklerini söy- leyebilirız. Bugün karşımıza çıkanlan ya Miloşeviç, ya NATO, ya milliyetçilik, ya küresetleşme seçenekleri, aslında küre- selleşme ve Yeni Dünya Düzeni gerçe- ğini gizleyen ideolojik kurgulardır. Bu seçenekleri reddetmek, Yugoslavya'nın parçalanmasını hazırlayan, Miloşeviç'i, NATO müdahalesini yaratan, milliyetçi- liğin yükselmesine yol açan, Yeni Dün- ya Düzeni kurma gırişimlerine; ABD'nin ekonomik hegemonyasını güçlendirir- ken demokrasiyi erozyona uğratan kü- reselleşmeye karşı çıkmak, günümüzün gerçeklerine ve insanlığın yüzyıllardır süren demokrasi, özgürlük mücade- lesine ve uluslararası banş hedefine daha uygun tepkiler olacaktır. DİKİLİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN Davacı Mal Müdürlügü'nün davalılar Durmuş Seyrek, Mıhriban Çakı ve Ümıt Çakı aleyhıne açtıgı kal davasının yapılan açık duruşması sonunda venlen 12.5. 1998 tarihli ve 1994/93 esas, 1998/148 karar sayılı karan ile, davacı Maliye Hazinesi tarafindan da- valılardan Durmuş Seyrek aleyhine açılan davanın reddine. diğer davalılar Ümit Çakı ve Mihriban Çakı aleyhine açılan davanın da husumet yönünden reddine dair verilen ka- rar davalılardan Durmuş Seyrek'e tebliğ edilemedıginden işbu ilanın yayımlanmasın- dan 7 gün sonra tebliğ edılmiş ve 15 gün içinde temyiz etme hakkının bulunduğu husu- sunda karar ve temyiz dılekçesı tebliğ edılmiş sayılacagı ve bu süreler içinde yasal yol- lara başvurmadığı takdirde Durmuş Se>Tek yönünden kararın kesinleşmiş sayılacagı ilan olunur. Basın: 24367 İLAN T.C. MANİSA ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1998'671 Davacı Meryem Erdil vekili tarafmdan davalı Mukbıl Erbıl aleyhine açılan boşanma davasının yapılan duruşmasında; Mersin ıli Ihsanıye Mah 60. Sk. Süttaş Erimez Apt. K: 3 D: 12'de ıkamet eden Muk- bil ErdiTin adresi meçhule gittiğınden kendisine duruşma günü tebliğ edilemedıginden ilanen tebligat yapümasına karar venlmiştir. Karar gereğınce HUMK. 509. maddesine göre duruşma gününde ibraz etmek ıstedı- ğiniz bilcümle vesikalannızla birlikte duruşma günü olan 7.7.1999 günü saat 10.05'de mahkemede hazır bulunmanız, aksi halde gıyabınızda hüküm verilmesi davetıye yen- ne kaim olmak üzere ılan olunur. 15.2. 1999 Basın: 24364 Birinci taksit Emlak VergisVnde son gün ANKARA(AA)- Em- lak Vergisi birinci taksi- dini ödeme dönemi, bu- gün akşam sona erecek. Kanun gereği 1 Mart'ta başlayan birinci taksit ödemeleri, bugün akşam mesai saati bitiminde son bulacak. Emlak Vergisi'n- de ikinci taksit ödemesi ise kasım ayında yapıla- cak. Ancak isteyen mü- kellefler, birinci taksitle birlikte ikinci taksıdi de yatırabilecek. Bu arada, Maliye Ba- kanlığı yetkilileri, Emlak Vergisi ödemelerinde sü- re uzatımma gidilmesi- nin söz konusu olmadı- ğını bildırdiler. Yetkililer, yaklaşık 15 milyon emlak vergisi mükellefi bulun- duğunu belirttiler. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Üretim Tasammı Oknayınca Hükümet, uzlaşma ve atılım nitelemesiyle çalış- maya başlıyor. Kuşkusuz hükümetin başansı tüm toplumun yarannadır ve başan dilekleriyle birlikte uy- gulamaların nasıl olacağını görmek için belli bir süre beklenmelidir. Programı henüz belli değil: ancak or- taklık anlaşması (buna yaygın biçimde hükümet pro- tokolü deniliyor) hükümetin uygulayacağı politikala- rın altyapısını oluşturuyor. Bu nedenle, anlaşmanın si- yasal ve ekonomik yönlerine genel olarak ve kısaca deginmek yararlı olacaktır. • • • Hükümet, siyasal düzlemde, daha açığı demokra- tikleşme konusunda umut vermiyor. DGM'lerde as- ker kökenli yargıç bulunmaması yönündeki Avrupa kaynaklı istemin yasalaşmast ya da yargı ve MGK ara- cılığıyla çözüme kavuşturuldugu varsayılan türban ya- sağı, bu alanın başlıca noktalandır. Milletvekili doku- nulmazlığının stnıriandınlması da çok olumlu bir yak- laşımdır. Bunlann dışında kalan konularda, düşünce ile eylemin aynlması ve düşüncenin suç olmaktan çı- kanlması, işkencenın önlenmesi gibi demokratikleş- me ile ilgıli konular tümüyle bir yana bırakılıyor. Önemli bir savsaklama noktası daha var. Daha ön- ce yapılan anayasa değişikliğine koşut olarak çıka- nlması gereken uyum yasalarının da anlaşmada adı geçmiyor. Yıne de bekleyelım; bakalım anlaşmayı iz- leyecek olan hükümet programı ve bunu izleyecek yasal düzenlemelerdemokratikleşmeyi nasıl ele ala- cak? ••• Ekonomi konusunda anlaşmaya yansıyan yakla- şımlar, genellikle yuvarlak ve belirsiz sozcükterden ohjş- maktadır. Ekonomi politikası olarak sunulan, yalnız- ca enflasyonun düşürülmesi ve bütçe gider-gelir den- gesınin sağlanması. gerçekçı kur politikası gibi ço- ğu güncel konulardır. Gerçekte bu güncel ve önem- li sorunlara nasıl çözüm getirileceği de açık değildir. Hükümetin ekonomi polmkasının asıl nıteliğinin ipuçlan, tanm ürünlerinin desteklenmesi, sosyal gü- venlik, özelleştirme alanlannda aşın serbest piyasa- cı ve enerji alanında da uluslararası tahkim ile ilgili dü- zenleme yapılacağı vurgusuyla veriliyor. Başta ener- ji olmak üzere bu konularda yapılacak yasal düzen- lemeler yoğun bir biçimde tartışılacaktır. Burada bir noktanın altı çizilmelidir. Öyle anlaşılı- yor ki hükümet. ulusal duyahılıklara göre davranmak yerine, başta IMF olmak üzere, uluslararası istemle- re uygun davranma yolunu seçmiş ya da seçmek zo- runda kalmıştır. Ulusalcı/milliyetçi söylemin sahiple- rinin bu ekonomi politikası anlayışı ve bunun yarata- cağı çelişkili durum, gelecek günlere damgasını vu- racak gibi görünmektedir. Güncel konularda somut çözüm önerileri içerme- yen ortaklık anlaşması, sıra uzun dönemli, açılımcı ve büyük denilebilecek yaklaşımlara ve tasanmlara gelince, iyice daralıyor. Yeni bir yüzyıla girerken ülke- nın karşı karşıya bulunduğu ana sorunlara ilişkın uzun dönemli tasanmlar anlaşmada görülmüyor. Örneğin, tanm, sanayi ve hizmet kesımlerinin uluslararası düz- lemde rekabet etmelerini sağlamak için nasıl birye- niden yapılanma sürecine girmeleri gerektiği ya da bundan sonrakı yıllarda nasıl gelişeceği, kısaca na- sıl birsermaye birikimi izleneceği anlaşmada açıklık kazanmıyor. Daha özel konularda, örneğin bılgisayar yazılımmdan ulaştırma ve haberleşmeye uzananye- ni teknoloji alanlannda da neler yapılacağı belli de- ğil. / Ekonomi politikalanna ilişkin belirtilmesi gereken bir nokta da, ekonominin yönetiminin çok başlılığı- dır. Hükümetin üç ortağı çok gerekliymiş gibi, eko- nominin yönetimini paylaşıyor. Bu durumun ekono- minin yönetimini etkinfikten uzakJaştırması olasılığı var- dır. Daha da önemlisi, ekonominin yönetiminin pay- laşılmasındaki anlayış geneldir ve kamu bürokrasisi- nin paylaşımında ggrülmektedır. Yatınmcı bakanlık- lar ile devlet bakanlıklanna bağlı birimlerin partiler arasında bölüşümü sırasında yaşananlar, uygulama- da kamu çalışanlannı tedirgin edecek gibi görünü- yor. Yanlış anlaşılmasın, özellikle dürüst, etkin ve ve- rimli işleyen bir kamu bürokrasisi, ekonomik ve top- lumsal her türiü gelişmenin vazgeçilmez önkoşulu- dur. Türkiye'nin bu tür bir bürokratik yeniden yapı- lanmaya kesin gereksinımi vardır. Ortaklık anlaşmasında olumlu bir tutumla kamu bürokrastsinde sınavla ise alma ve yükselmelerde beceri ve yeteneğin önde tutulacağı, giderek yolsuz- lukla savaşım vurgulanıyor. Ancak devlet yapısının öü- tünüyle ve çağın koşullanna uygun, işlevsel bir biçim- de yeniden yapılanması yoluna gidilmiyor. Böyle olun- ca dayerel yönetimlerın yeniden düzenlenmesi öner- mesi, bundan önce yapılanlar gibi yalnız kalıyor, pa- çal bir özellik taşıyor. Kısaca hükümet, şimdilik de olsa uzlaşma özelli- ğini taşıyor; atılım ise bu hükümet ile de yalnızca kâ- ğıt üzerinde kalacak gibi görünüyor. e-posta: yakup(S metu.edu.tr 6İstinye'den En Taze Haberler Borsacıda 1 " T T " ^ k HAFTALIK EKOHOMİ DEHGISİ ^ ^ H Borsacı I BORSA SİRKETLERİNİN AYLIK KAR TAHMİNLERİ Söyleşi: Merko Grta Genel Müdürü Hakan Severge KARDEMİR, HÜRRİYET GÜ8RE FABRİKALARI GEOIZ IPLİK, GUNEŞ SIGORTA. MUDURNU TAVUKÇULUK. EGES HOLDING EMEK ELEKTRIK, GÖLTAŞ. VAKIF YATIRIM, AKSU IPLİK, EGS EGESER, MARMARIS MARTI. PENGUEN GIDA, "BORSADAKİ REHBERİNİZ"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle