Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 MAYIS1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ / ekonomi(a cumhuriyetcom.tr 13
57. hükümet, bütçe açığı, işsizlik, iç ve dış borç sarmalı gibi sorunlara acil çözüm üretmek zorunda
Ekonomî ateştengönüek• Ecevit'in 57. hükümet kurulduktan sonra katıldığı ilk toplantıda
"Ekonomimiz ciddi bir krizdedir" sözleri ile de resmileşen ekonomik
krizin giderilmesi için acil önlemler almak zorunda olan yeni hükümet
bir yandan da çalışanlann sesine kulak vermek durumunda.
Başbakan Bülent Ecevit
Ekonomi Servisi -Önceki hükümetler ta-
raftndanyapısal önlemler alınmadığı için sü-
rekli ertelenen ekonomideki sorunlar 57.
hükümetin elinde saatli bomba gibi bekli-
yor. Bir yandan ilk dört ayda 3.5 katrilyona
ulaşan bütçe açığı, diğer yandan dış ticaret-
te yaşanan durgunluk ve küçülen ekonomi,
işsizlik, 102 milyar dolara varan dış borç ve
15 katrilyona dayanan iç borç yeni koalis-
yonun işinin ne kadar zor olduğunu ortaya
koyuyor.
Başbakan Bülent Eroit'in 57. hükümet ku-
rulduktan sonra katıldığı ilk toplannda "Eko-
nomimiz ciddi bir krizdedir" sözleri ile de
resmileşen ekonomik krizin giderilmesi için
acil önlemler almak zorunda olan yeni hü-
kümet bir yandan da bankacılık sektörü, sa-
nayi ve ticaret kesimi, çahşanlar ve tanm iş-
çilerinin sesine kulak vermek durumunda.
Bütçede kritik dönem
Yeni hükümetin gündeminde ilk sırada
olan bütçe ve Bankalar Yasası ise kritik bir
önem taşıyor. Bıhndigi gibi yılın ilk altı ayı
için çıkanlan geçıcı bütçenin süresi haziran
sonunda bitecek. Bu nedenle bütçe konusu-
nun yeni hükümet tarafindan öncelikli ola-
rak ele alınması gerekiyor. Aksi durumda
kamu kurumlan 1 Temmuz'dan iribaren büt-
çesiz kalacağı için temel harcamalannı bi-
le gerçekleştiremeyecek. memurlann maaş-
lan ödenemeyecek.
Yine Anayasa Mahkemesi'nin, zor du-
rumda olan bankalara Tasarnıf Mevduaö
Sigorta Fonu tarafindan el konulmasını dü-
zenleyen madde de dahil Bankalar Yasa-
sı 'nın bazı maddelerini iptal eden karan 11
Haziran'da yürürlüğe giriyor. Bu nedenle
bankalar yasa tasansının 11 Haziran'a ka-
dar çıkanlması gerekiyor. Tasarıntn söz ko-
nusu tarihe kadar yasalaşmaması durumun-
da bu alanda önemli bir yasal boşluk oluşa-
bileceği belırtıliyor.
Bütçe ve Bankalar Yasası 'nı yetiştirme te-
laşında olan hükümet, bir yandan da geçi-
Rakamlar hükümete alarm veriyorDlŞ ticaret: Yıhn ilk çeyreğinde dış
ticaret verilerindekı gerileme ekonomide-
ki resesyonun işareti olarak değerlendin-
liyor. Özellikle ithalatta ciddi bir düşüş
söz konusu. Ocak aymda yüzde 30.9 ora-
nında gerileyen ithalat rakamı mart ayın-
da yüzde 34'e ulaştı. thracattaki kayıp da
yüzde 13.3'übuldu.
imalatsanayfhtma-
lat sanayiinde ekim ayın-
dan bu yana yaşanan geri-
leme tehlike sinyali olarak
değerlendiriliyor. Ocak ayında yüzde 10.1
oranında gerileyen imalat sanayii, şubat-
ta yüzde 4.9, martta da yüzde 8.4 oranın-
da kan kaybetti. Mayıs ayı siparişlerinde
cılız bir artış olsa da sanayıcinin imalat ya-
pacak kaynağı bulunmuyor. Bazı sektör-
lerde gerilemenin yüzde 30-40'lara vardı-
ğı söyleniyor.
BÜtçe aClfil: 4 aylık konsolide büt-
çe adeta alarm zilı olarak yorumlanıyor.
1998'in ilk dört ayına göre yüzde 163.8 ora-
nında artarak 3.5 katrilyona ulaşan bütçe
açığının 1999 sonunda 10 katrilyonu bu-
lacağı tahmin ediliyor. Yüzde 50 enflas-
yonda yüzde 163 oranında artan bütçe açı-
ğı, gelir ve gider dengesizliğini gözler
önüne sererken yıl sonu inbanyla bütçe açı-
ğının GSMH"ye oranının yüzde 12.6'yâ
ulaşması bekleniyor.
İç ve dış borçlar Ni-
' san ayı ıtibanv la iç borç sto-
ku 15 katrilyona. dış borç
stoku ise 102 milyar dolara
ulaşmış durumda. Nisan ayına kadar 3.2
milyar dolar dı ş borç geri ödemesi gerçek-
leştiren hükümetin yılın kalan dönemi için
13.7 milyar dolarlık ana para ve faiz öde-
mesi yapması gerekiyor. Iç borcun 1999
yılı sonu itibanyla 60 milyar dolan, yani
25 katrilyonu aşması bekleniyor.
Vergi gelirleri: Ekonomideki küçül-
me vergi gelirlerinde de kendini gösteri-
yor. ilk dört ayda gelir ve kurumlar vergi-
si başta olmak üzere tüm vergi kalemle-
rinde reel olarak kaybın olduğu gözleni-
yor. Vergi gelirlerinde 1999'un ilk dört
ayında toplam yüzde 9.7"lik bir gerileme
göze çarpıyor. Bu arada aynı dönemde
devletin gelirleri yüzde 44.5 oranında ar-
tarken giderlerinin ise yüzde 81.1 oranın-
da artması bu alanda ciddi bir reförm ya-
pılmasının gereğıni ortaya koyuyor.
DeğersiZ TL: Dolar mayıs ayı içinde
400 bin lirayı da aşarken ne yurttaş ne
devlet TL'yegüveni-
yor. Ihaleler döviz
karşılığı yapılırken
resmi olmayan veri-
lere göre piyasada
dolaşan para da
TL'nin değersizliği-
ni ortaya koyuyor. Dolaşımda 16 milya-
ra yakın dolar, 4 milyar dolara yakın da Türk
Lirası olduğu tahmin ediliyor.
Enflasyoit: Uluslara-
rası Para Fonu'nun (IMF)
nisan ayında yayımladığı
raporda Türkiye'nin bu ra-
kamlarla 2000 yılında dün-
ya enflasyon şampiyonu
olacağı ileri sürülüyor.
IMF'nin 1999 yılı enflasyon tahmini yüz-
de 67.5. 2000 yılı beklentisi ise yüzde
73.6.
İŞSİZİİk: Resmi kurumlann verilerine
göre bugün Türkiye'de
işsizlik 2 milyon dola-
yında gösterilirken ba-
ğımsız kuruluşlann tah-
minleri bu rakamın 5-6
milyonun üstünde ol-
duğuna dikkat çekiyor.
Türkiye'de işgücü sayı-
sı 1998 yılına göre 23 milyon 48 bin kişi
civanndâ ve bu nüfusun neredeyse üçte biri
açık ya da gizli işsiz.
ci vergınin ertelenmesi için güçlü bir lobi
oluşturan ve ekonomideki durgunluk nede-
niyle çekleri geri dönen, makineleri boş du-
ran sanayi ve ticaret kesiminin isteklerine
çözüm üretmeye çalışırken diğer yandan da
IMF raporuna göre 2000 yılında yüzde
73.6'ya çıkacağı tahmin edilen kronik enf-
lasyona çare bulmak zorunda. IMF veDün-
ya Bankası'nın dayattığı ve gerçek anlam-
da reform olup olmadığı tartışılan sosyal
güvenlik reformu ve özelleştirme ise hükü-
metin yakın zamanda ele alması gerekli olan
konu başlıklan arasında yer alıyor.
Kimnebeküyor?
Ecevit, Bahçeli ve Yıbnaz hükümetinin
uyumlu bir koalisyon uluşturup oluştura-
mayacağı konusunda kafalarda soru işaret-
leri dururken beklentiler de art arda sırala-
nıyor. Sanayi ve ticaret
kesimi ilk etapta faizlerin
aşağıya çekilrnesini, kre-
di maliyetlerinin düşüriil-
mesi. sosyal güvenlik ve
mali sektör reformlannın
acil olarak uygulamaya
konulmasını istiyor.
Yeni hükümeti bekle-
yen acil konular arasında
tanm ürünlen alım fıyat-
larının belirlenmesi de
yer alıyor. Tanm kesimi,
alım fiyatlarındakı artış-
lann enflasyonun altında
kaldığını, tanm ürünü it-
halatının yerli üreticiye
zarar verdiğinı belirterek,
yeni hükümetten çözüm
bekliyor.
Devlet memurlannın
ilk beklentisi ise ikinci
yanyıl zammının belir-
lenmesi. Ancak bütçe so-
rununa çözüm buluna-
mazsa memurlann tem-
muzdan itibaren zam bir
yana eski maaşlannı bi-
le alamaz duruma gelebi-
leceği belirtıliyor.
D Ü N Y A E K O N O M İ S Î N E B A K I Ş / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginraergin.demon.co.uk
Küreselleşme ve teknolojik devrim,
lihayet ulus-devletlerden ve şu sevim-
;iz kol emeğinden, sorun kaynağı pro-
staryadan kurtulmakta olduğumuzu
nuştuluyor. Bundan sonra ulus-devlet-
srin ve hotzotçu elitlerin müdahalesin-
ien kurtularak, barış ve hukuk ve ser-
>est ekonomik rekabet düzeni içinde hep
)irlikte refah içinde yaşayabılirız. Bu Ye-
li Dünya Düzeni'nin nurlu ufuklarına bir
ın evvel ulaşabılmek için, yükselen mil-
yetçilik eğilimi ve ulus-devletlere yaş-
anan liderlerin ekonomik, politik kap-
isleri gibi miyadını doldurmuş engelle-
i bir an evvel temizlemek gerekiyor: Kü-
sselleşmeye, ekonomik liberalizme, bir
'eni Dünya Düzeni'nin kuruluşuna diren-
nek gericiliktir! Bütün ideolojilerin so-
ıunun geldiğini muştulayanlann ideoto-
si işte bunu söylüyor.
deolojinin yumuşak karnı
Morgan Stanley Dan W*rtters'ın baş
•konomisti Stephen Roach çok endi-
eli: "Milliyetçiliğin canlanmaya başla-
an alevleh, küreselleşmenin görünüş-
?geri çevhlemez güçlerine köklü bir teh-
<it oluşturuyor" (Global Forum
8/05/1999). Milliyetçılik küreselleşme-
i geri çevirmeye başlarsa büyük bir fe-
iket olur, hep birlikte 1930'ların dünya-
ına geri döneriz.
NATO'nun Kosova müdahalesini savu-
anlar da endişeli. Hava saldınları soru-
u çözemedi. Şimdi süreç, bir kara sa-
aşına, Kosova'nın NATO tarafindan iş-
aline doğru ilerfiyor. NATO'nun iç anlaş-
lazlıklan, NATO ülkelerinde operasyo-
a karşı çıkanlann sayısı arttıkça NATO
Teşruiyetinin zemini şu ikilemler kadar da-
ilıyor: "Miloşeviç'e (etnik milliyetçili-
e) karşrysanız, NATO'yu desteklersi-
iz; NATO'yu desteklemiyorsanız Mi-
>şeviç'ten yanasınız demektir!"
Bir tarafta milliyetçilik ve Miloşeviç,
bür tarafta, küreselleşme ve NATO.
lluslararası bartşın geleceği milita-
st bir girişimin başansına bağlı...
ienel olarak soi, özel olarak da sosya-
îtleraçısından, burada bir çözümsüz-
ik; geçmişin barış, özgürlük mücade-
Herini, antiemperyalizm geleneğinin
aklılığını, sol kimliği sorgulayan mara-
' bir durum var adeta. Ne ki bu "mara-
' durum", tüm ideolojilerin sonunun
eldiğini söyleyen ideolojinin etkisin-
en kaynaklanıyor. Ama, aynı zamanda
u, onun da yumuşak karnı.
Felsefeci/psikanalıst Slavoj Zizek,
u yumuşak karnı New Left Rewiev'un
ıart/nisan sayısında diyalektik mantı-
ın bıçağıyla deşti: "Ya bu etnik kökten-
'liğe karşı müdahale ile Yeni Dünya
üzeni'ne karşı direniş arasında kuru-
n ikilemyanlışsa?", "Ya Miloşeviç re-
vi gibi olgular, Yeni Dünya Düzeni'nin
vşıtı değil de 'semptomu', Yeni Dün-
3 Düzeni'nin gizli gerçeğinin ortaya
ktığı yerierse?" Biz de Zizek'in bu so-
ısunu milliyetçilik ve küreselleşme kar-
tlığına taşıyalım: "Ya milliyetçilikküre-
illeşmenin karşıtı değil de sempto-
\u, gizli gerçeğinin ortaya çıktığı yer-
i?"
Bu sorularaolumlu cevaplar verildiğin-
3 solcular ve sosyalistler açısından ön-
îki paragraftadeğindiğim "marazidu-
tm" ortadan kalkar. Böylece, hem Mi-
şeviç'e hem NATO'ya aynı anda kar-
çıkılabılir. Bunun için, semptomun
ılamını çözümlemek, Yeni Dünya Dü-
îni'nin gizli gerçeğıni ortaya çıkarmak
NATO, MAI, Miloşeviç... Biraz da Felsefe
gerekir. Aynı yöntemle, milliyetçiliğe düş-
meden küreselleşmeye de karşı çıkıla-
bilir.
Zizek'in diyalektik mantıgın neşteriy-
le deştiği yumuşak karnın ıçinden çı-
kanlara baktığımızda negörüyoruz? Mil-
liyetçilik karşıtı, küreselleşmeci söylem-
leri en şiddetle savunanların başında,
bir ulus-devletin medyası, diplomatik
çevreteri ve "organik aydınlan" geliyor.
Peki, kim bu ulus-devlet? ABD değil mi?
Peki ABD,<dünyanın mali ve askeri ola-
rak en güçlü devleti değil mi, güçlenme-
ye de devam etmiyor mu? Bu arada,
Radical Philosophy dergisinin son sa-
(ki içinde egemen askeri güç ve tekno-
lojik kaynak ABD'ye aittir), benimsenen
yenfkonseptiyle, dünyanın lieryertne rVıü-
dahale etme yetkisine sahip olduğunu
açıklayarak, bu "anayasaya" uygun bir
askeri iradeye dönüşüyor.
Semptoma bakınca...
Kosova savaşı, hem Yeni Dünya Dü-
zeni'nin hem de küreselleşmenin gizli ger-
çeğini açığa vuran laboratuvar oluştur-
du, küreselleşmenin ve Yeni Dünya Dü-
zeni'nin en önemli fay kınklannı gözler
önüne serdi.
örneğin Stephen Roach'a göre mali
Şimdi söreç, Kosova'nın NATO tarafmdan tşgaline doğru ileıiiyor.
yısında VVilliam E. Schuerman'ın vur-
guladığı gibi, küreselleşmeye paralel ola-
rak, azgelişmiş ülketerde ve hattaABD'de,
olağan (parlamenter) yöntemlerle değil
de olağanüstü yöntemlerle (başkanlık
kararnameleri vb.) yönetme eğılimı gide-
rek güçlenmiyor mu? (Globalization and
Exceptional Powers: Erosion of liberal
democracy-Ocak/Şubat-1999).
Tüm ulusal devlettenn ekonomilerini za-
yıflattığı söylenen süreç, ikjinçtir, ABD'nin
ekonomik siyasi çıkarlan yönünde iler-
liyor. Yönetiminde ABD'nin, herkesten
fazla söz sahibi olduğu, IMF, Dünya
Bankası, Dünya Ticaret Örgütü de bu
süreç içinde giderek güçlenıyorlar. Ama
bu arada uluslararası iradenin tek meş-
ru öznesi olarak kabul gören Birleşmiş
Milletler, ABD, BM Güvenlik Konse-
yi'nde egemenlik kuramadığı için sis-
temli bir şekilde devre dışı bırakılıyor.
Aynı anda meşruiyetini yalnızca kendi gü-
cünden alan NATO öne çıkıyor (Ingacio
Ramonet, Le Monde Diplomatique, Ha-
ziran 1999). "Piyasa ekonomisinin yay-
gınlaştmlması aracılığıyla, evrensel bir
(Amerikan) imparatorluğun kurulması,
geleneksel devletlerin düzenleyici yet-
kileriniparçalayarak Balkanlaşmayı-Lüb-
nanlaşmayı getiriyor" (Alain Joxe, 1997,
Aktaran: Ramonet).
Bir tarafta. eski Dünya Ticaret Ör-
gütü eski Başkanı Ruggiero'nun küre-
sel ekonominin anayasası olarak gördü-
ğü Çok Taraflı Yatınm Anlaşması'nı
(MAI) canlandırma çabaları var. MAI,
uluslararası mali sermayenin (burada
ezici çoğunluk ve denetim ABD kay-
naklı bankalara ve şirketlere aittir) dün-
yanın her yerinde hiçbir yerel yasayla en-
gellenmeden faaliyet göstermesini ga-
ranti altına alacak. Diğer tarafta, NATO
piyasalar Avrupa'da bir savaş olduğu-
nu başlangıçta görmezden geldiler. Ama
şimdi kara savaşının gündeme gelme-
sıyle hava değişiyor. Kara savaşının ma-
li yükünün, Euro ülkelerinin toplam
GSMH'sinin yüzde 0.8'ine ulaşacağı he-
saplanryor. Bu mali yük Maastricht An-
laşması'nın koyduğu koşullann ihlal edil-
mesini getirerek birlik sürecini tehlike-
ye sokabilecek.
Diğer taraftan ABD-Çin ilişkileri, ca-
susluk tartışması ve Çin Konsoloslu-
ğu'nun bombalanmasıyla iyice gerildi.
Ancak Çin'ın konsolosluk olayına gös-
terdiği tepki bir uluslararası diploması za-
ferine dönüşmedi. Böylece NATO'nun
Kosova müdahalesini tümüyle bir ABD
inisiyatifi olarak gören Çin yönetiminde
tecrft edtlmişlik duygusu, milliyetçi ve kü-
reselleşme karşıtı eğilimlerdaha da güç-
lendi.
NATO müdahalesine sert bir söylem-
le karşı çıkan Rusya'nın, Kosova banş
görüşmelerine katılarak "büyük devlet"
rolü oynamaçabalannın önü, Miloşeviç
için çıkarılan tutuklama karanyla kesil-
di. NATO'nun Kafkas ülkeleriyle yakın-
laşma girişimleri, Rusya'da bir kuşatıl-
ma endişesini güçlendirdi. Rusya'nın
tepkisi uluslararası silahsızlanma anlaş-
malarında geri adım atmak yönünde
şekillenmeye başladı. ABD'nin silah har-
camalannı yeniden arttırmaya karar ver-
diğini de hatırlarsak, soğuk savaşın bit-
mesiyle oluşan uluslararası banş hava-
sının hızla dağıldığını görebiliriz.
Avrupa'yı kontrol çabası
Birçok gözlemcı, ABD'nin, yeni NA-
TO konsepti aracıhğıyla Avrupa'yı ken-
di yörüngesinde tutmayı da amaçladı-
ğına işaret etmişt. Ancak bir taraftan NA-
TO içinde kara savaşı bağlamında kes-
kinleşen uyumsuzluklar, diğer taraftan
ABD'de Avrupa'ya karşı yükselen koru-
macılık eğilimlerinin (muz ve hormonlu
sığıreti), ABD'nin Avrupa'ya lideriiğini da-
yatma girişimine karşı işlediklerini söy-
leyebilirız. Bugün karşımıza çıkanlan ya
Miloşeviç, ya NATO, ya milliyetçilik, ya
küresetleşme seçenekleri, aslında küre-
selleşme ve Yeni Dünya Düzeni gerçe-
ğini gizleyen ideolojik kurgulardır. Bu
seçenekleri reddetmek, Yugoslavya'nın
parçalanmasını hazırlayan, Miloşeviç'i,
NATO müdahalesini yaratan, milliyetçi-
liğin yükselmesine yol açan, Yeni Dün-
ya Düzeni kurma gırişimlerine; ABD'nin
ekonomik hegemonyasını güçlendirir-
ken demokrasiyi erozyona uğratan kü-
reselleşmeye karşı çıkmak, günümüzün
gerçeklerine ve insanlığın yüzyıllardır
süren demokrasi, özgürlük mücade-
lesine ve uluslararası banş hedefine
daha uygun tepkiler olacaktır.
DİKİLİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN
Davacı Mal Müdürlügü'nün davalılar Durmuş Seyrek, Mıhriban Çakı ve Ümıt Çakı
aleyhıne açtıgı kal davasının yapılan açık duruşması sonunda venlen 12.5. 1998 tarihli
ve 1994/93 esas, 1998/148 karar sayılı karan ile, davacı Maliye Hazinesi tarafindan da-
valılardan Durmuş Seyrek aleyhine açılan davanın reddine. diğer davalılar Ümit Çakı
ve Mihriban Çakı aleyhine açılan davanın da husumet yönünden reddine dair verilen ka-
rar davalılardan Durmuş Seyrek'e tebliğ edilemedıginden işbu ilanın yayımlanmasın-
dan 7 gün sonra tebliğ edılmiş ve 15 gün içinde temyiz etme hakkının bulunduğu husu-
sunda karar ve temyiz dılekçesı tebliğ edılmiş sayılacagı ve bu süreler içinde yasal yol-
lara başvurmadığı takdirde Durmuş Se>Tek yönünden kararın kesinleşmiş sayılacagı
ilan olunur. Basın: 24367
İLAN
T.C.
MANİSA ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1998'671
Davacı Meryem Erdil vekili tarafmdan davalı Mukbıl Erbıl aleyhine açılan boşanma
davasının yapılan duruşmasında;
Mersin ıli Ihsanıye Mah 60. Sk. Süttaş Erimez Apt. K: 3 D: 12'de ıkamet eden Muk-
bil ErdiTin adresi meçhule gittiğınden kendisine duruşma günü tebliğ edilemedıginden
ilanen tebligat yapümasına karar venlmiştir.
Karar gereğınce HUMK. 509. maddesine göre duruşma gününde ibraz etmek ıstedı-
ğiniz bilcümle vesikalannızla birlikte duruşma günü olan 7.7.1999 günü saat 10.05'de
mahkemede hazır bulunmanız, aksi halde gıyabınızda hüküm verilmesi davetıye yen-
ne kaim olmak üzere ılan olunur. 15.2. 1999
Basın: 24364
Birinci taksit
Emlak
VergisVnde
son gün
ANKARA(AA)- Em-
lak Vergisi birinci taksi-
dini ödeme dönemi, bu-
gün akşam sona erecek.
Kanun gereği 1 Mart'ta
başlayan birinci taksit
ödemeleri, bugün akşam
mesai saati bitiminde son
bulacak. Emlak Vergisi'n-
de ikinci taksit ödemesi
ise kasım ayında yapıla-
cak. Ancak isteyen mü-
kellefler, birinci taksitle
birlikte ikinci taksıdi de
yatırabilecek.
Bu arada, Maliye Ba-
kanlığı yetkilileri, Emlak
Vergisi ödemelerinde sü-
re uzatımma gidilmesi-
nin söz konusu olmadı-
ğını bildırdiler. Yetkililer,
yaklaşık 15 milyon emlak
vergisi mükellefi bulun-
duğunu belirttiler.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Üretim Tasammı Oknayınca
Hükümet, uzlaşma ve atılım nitelemesiyle çalış-
maya başlıyor. Kuşkusuz hükümetin başansı tüm
toplumun yarannadır ve başan dilekleriyle birlikte uy-
gulamaların nasıl olacağını görmek için belli bir süre
beklenmelidir. Programı henüz belli değil: ancak or-
taklık anlaşması (buna yaygın biçimde hükümet pro-
tokolü deniliyor) hükümetin uygulayacağı politikala-
rın altyapısını oluşturuyor. Bu nedenle, anlaşmanın si-
yasal ve ekonomik yönlerine genel olarak ve kısaca
deginmek yararlı olacaktır.
• • •
Hükümet, siyasal düzlemde, daha açığı demokra-
tikleşme konusunda umut vermiyor. DGM'lerde as-
ker kökenli yargıç bulunmaması yönündeki Avrupa
kaynaklı istemin yasalaşmast ya da yargı ve MGK ara-
cılığıyla çözüme kavuşturuldugu varsayılan türban ya-
sağı, bu alanın başlıca noktalandır. Milletvekili doku-
nulmazlığının stnıriandınlması da çok olumlu bir yak-
laşımdır. Bunlann dışında kalan konularda, düşünce
ile eylemin aynlması ve düşüncenin suç olmaktan çı-
kanlması, işkencenın önlenmesi gibi demokratikleş-
me ile ilgıli konular tümüyle bir yana bırakılıyor.
Önemli bir savsaklama noktası daha var. Daha ön-
ce yapılan anayasa değişikliğine koşut olarak çıka-
nlması gereken uyum yasalarının da anlaşmada adı
geçmiyor. Yıne de bekleyelım; bakalım anlaşmayı iz-
leyecek olan hükümet programı ve bunu izleyecek
yasal düzenlemelerdemokratikleşmeyi nasıl ele ala-
cak?
•••
Ekonomi konusunda anlaşmaya yansıyan yakla-
şımlar, genellikle yuvarlak ve belirsiz sozcükterden ohjş-
maktadır. Ekonomi politikası olarak sunulan, yalnız-
ca enflasyonun düşürülmesi ve bütçe gider-gelir den-
gesınin sağlanması. gerçekçı kur politikası gibi ço-
ğu güncel konulardır. Gerçekte bu güncel ve önem-
li sorunlara nasıl çözüm getirileceği de açık değildir.
Hükümetin ekonomi polmkasının asıl nıteliğinin
ipuçlan, tanm ürünlerinin desteklenmesi, sosyal gü-
venlik, özelleştirme alanlannda aşın serbest piyasa-
cı ve enerji alanında da uluslararası tahkim ile ilgili dü-
zenleme yapılacağı vurgusuyla veriliyor. Başta ener-
ji olmak üzere bu konularda yapılacak yasal düzen-
lemeler yoğun bir biçimde tartışılacaktır.
Burada bir noktanın altı çizilmelidir. Öyle anlaşılı-
yor ki hükümet. ulusal duyahılıklara göre davranmak
yerine, başta IMF olmak üzere, uluslararası istemle-
re uygun davranma yolunu seçmiş ya da seçmek zo-
runda kalmıştır. Ulusalcı/milliyetçi söylemin sahiple-
rinin bu ekonomi politikası anlayışı ve bunun yarata-
cağı çelişkili durum, gelecek günlere damgasını vu-
racak gibi görünmektedir.
Güncel konularda somut çözüm önerileri içerme-
yen ortaklık anlaşması, sıra uzun dönemli, açılımcı
ve büyük denilebilecek yaklaşımlara ve tasanmlara
gelince, iyice daralıyor. Yeni bir yüzyıla girerken ülke-
nın karşı karşıya bulunduğu ana sorunlara ilişkın uzun
dönemli tasanmlar anlaşmada görülmüyor. Örneğin,
tanm, sanayi ve hizmet kesımlerinin uluslararası düz-
lemde rekabet etmelerini sağlamak için nasıl birye-
niden yapılanma sürecine girmeleri gerektiği ya da
bundan sonrakı yıllarda nasıl gelişeceği, kısaca na-
sıl birsermaye birikimi izleneceği anlaşmada açıklık
kazanmıyor. Daha özel konularda, örneğin bılgisayar
yazılımmdan ulaştırma ve haberleşmeye uzananye-
ni teknoloji alanlannda da neler yapılacağı belli de-
ğil. /
Ekonomi politikalanna ilişkin belirtilmesi gereken
bir nokta da, ekonominin yönetiminin çok başlılığı-
dır. Hükümetin üç ortağı çok gerekliymiş gibi, eko-
nominin yönetimini paylaşıyor. Bu durumun ekono-
minin yönetimini etkinfikten uzakJaştırması olasılığı var-
dır. Daha da önemlisi, ekonominin yönetiminin pay-
laşılmasındaki anlayış geneldir ve kamu bürokrasisi-
nin paylaşımında ggrülmektedır. Yatınmcı bakanlık-
lar ile devlet bakanlıklanna bağlı birimlerin partiler
arasında bölüşümü sırasında yaşananlar, uygulama-
da kamu çalışanlannı tedirgin edecek gibi görünü-
yor. Yanlış anlaşılmasın, özellikle dürüst, etkin ve ve-
rimli işleyen bir kamu bürokrasisi, ekonomik ve top-
lumsal her türiü gelişmenin vazgeçilmez önkoşulu-
dur. Türkiye'nin bu tür bir bürokratik yeniden yapı-
lanmaya kesin gereksinımi vardır.
Ortaklık anlaşmasında olumlu bir tutumla kamu
bürokrastsinde sınavla ise alma ve yükselmelerde
beceri ve yeteneğin önde tutulacağı, giderek yolsuz-
lukla savaşım vurgulanıyor. Ancak devlet yapısının öü-
tünüyle ve çağın koşullanna uygun, işlevsel bir biçim-
de yeniden yapılanması yoluna gidilmiyor. Böyle olun-
ca dayerel yönetimlerın yeniden düzenlenmesi öner-
mesi, bundan önce yapılanlar gibi yalnız kalıyor, pa-
çal bir özellik taşıyor.
Kısaca hükümet, şimdilik de olsa uzlaşma özelli-
ğini taşıyor; atılım ise bu hükümet ile de yalnızca kâ-
ğıt üzerinde kalacak gibi görünüyor.
e-posta: yakup(S metu.edu.tr
6İstinye'den
En Taze
Haberler
Borsacıda
1 " T T " ^ k HAFTALIK EKOHOMİ DEHGISİ ^ ^ H
Borsacı I
BORSA
SİRKETLERİNİN
AYLIK
KAR
TAHMİNLERİ
Söyleşi: Merko Grta Genel
Müdürü Hakan Severge
KARDEMİR, HÜRRİYET GÜ8RE FABRİKALARI
GEOIZ IPLİK, GUNEŞ SIGORTA. MUDURNU
TAVUKÇULUK. EGES HOLDING EMEK ELEKTRIK,
GÖLTAŞ. VAKIF YATIRIM, AKSU IPLİK, EGS EGESER,
MARMARIS MARTI. PENGUEN GIDA,
"BORSADAKİ REHBERİNİZ"