Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYfA CUMHURİYET 30 MAYIS 1999 PAZAR
HABERLER
abri Acar Almanya'daki
Süryanılerin önde
gelenlennden. 1949 Mardin
Midyat doğumlu K.uzey Ren
Westfalya eyaletının
Bochın kentinde yaşıyor. Midyat ve
yöresncE tanınmış, 750 kişilık üyesi
olan "truKİ" sülalesinden. Babasının
ticareteuğraştığinı, 10 kardeşten sadece
kendisinn yüksek öğrenım gördüğünü
söylejeı Sabri Acar, rcsmi burslu olarak
Alrnaıyı'ya 1973'te gidiyor. Bochum
Üniverstesi'nin Tarih, Katolik tlahıyat
bölün:üıü bitiriyor. Arapça, Tüıkçe,
Süryam;e. Almanca ve Kürtçe dillenne
sahıp. Atatürk hayranı olduğunu
söyleyeı, "Atatûrk ükderiıu,
refomhnnjsaygOesavunanbir
insanm Benim için Atatürk çoğu ermiş
kişiierdfn daha mukaddestir" diyen
Sabri Acar'la evınde görüşürken çok
sevdigi Viidyat'la söze başhyor.
"Midyat mflattan önce Sasaniter
taranadan kurulmuş bir kaza. Yaklaşık
30 bin otan nüfusunun 1960'U yıBann
başında yüzde 75'i Süryani'ydl Şimdi
sadece 700 kişi kalnuş, geri kalan halkın
çoğımtuğu Sunni" diyor. Göç ıçıni
yakmış. Sülalesinden Midyat'ta kımse
kalmarmş, hepsi göç etmiş. Söyledikleri
etkili. Soruyorum:
- Nereye gjttiler?
- Toplam 30 nüftısa sahip olan ıki aile
lstanbul'da yaşıyor. Geri kalanlar
çoğunluğu tsveç'e olmak üzere
Avrupa'ya göç etti.
- Sabri Bey, herhalde Mardin'den.
Midyat'tan en büyük göçü sizin siilale
verdi. Süryanilerin göçü ne zaman
başladı. ne için göç ettiler?
Dlnl gruplardan basta
- 196O'da ilk kez 5 kişilik bir Sûryani
grubu işçi olarak Aimanya'ya gidiyor.
Bunlan başkalan izliyor, turist olarak
gidenler oluyor. tlk büyük göç dalgası
1975'te başladı. Midyat ve yöresinde
yaşayan Süryaniler Aimanya'ya
akrabalannın yanına gıtmeye başladılar.
Almanya Türkiye'den işçi almayı
durdurduğu için gidenler iltıcaja
basvuruyordu. llticaya neden olarak da.
Türkiyeyeki çevrelerinden ve baskıdan
kaçüklarmı örnek verdiler. Böylece
Midyat ve çcvre köylerini Süryaniler
boşaltmaya başlayınca azınlıkta kalan
Süryaniler bazı dini gruplann baskısıyla
karşılaşülar.
- Baskıyı biraz açar mısınız,
Sûryanilere ne tür baskı yapılıyordu?
- Ekınleri yakıyorlardı, bağı bostarn
tahrip ediyodardı, otlamaya gıden
hayvanlan çobanlann elinden zorla
alarak kesip satıyorlardı. K12 kaçırma,
kadınlara tecavüz gıbi olaylar ortaya
çıktı. Hatta bazı dini gruplar
Süryanilerle Türkiye'yi birbirine
düşman yapmak için papazlan
kaçırdılar. Onlann serbest bırakılması
için yüklü fıdye ıstiyorlardı. Kilise ve
manastırlan soyup değerlı eşyalan
çaldılar. Süryaniler artık eskisi gibi rahat
rahat bağlanna, tarlalanna gidemez
oldular. Bunun sonucu göç hızlanmaya
başladı. 1980'den sonra her gün 100-
150'ye yakın Mardin valıliğinden
pasaport alınıyordu. Bunlar Türkiye
hükümetinin gözleri önünde oluyordu.
Biz buradan. Süryanı kilısesi kanalıyla,
göçün durdurulması için Mardin
Valiliği'ne başvuruda bulunduk.
Valilikten aldığımız yanıt aynen
şöyleydi: "Her Türk vatandaşıhürdür.
Suç işJememiş olan. devtete borcu
otmayan berkes pasaport atap istediği
deviete gkJebühf 1996 verilenne göre.
bu gelişmelerin sonucu 55 bin kişi
Aimanya'ya. 40 bin kişi lsveç'e, 4000
kişi Belçika'ya, 4000 kişi tsviçre'ye.,
500 kişi Fransa'ya ve 1500 kişi
Avusturya'ya göç etti. ABD ve
Avustrarya'ya göç edenler bunun
dışında.
- Biraz da Süryanilik üzerinde
durabiliriz. Siz. uzman bir kişi olarak
Süryaniliğin özelliklerini. dinle olan
üişldlerini, Süryani kilisesinin rolünü
anlaür mısınız?
Süryanilerin devletl yoktur
- Süryani, bir kavmin, bir milletin adıdır.
Bu millet Suriye ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesi'nde yaşamaktaydı.
Süryani denildiği zaman Türkiye'de
Hıristiyan anlamrna da gelraektedir.
Süryanilerin atalan Aramiler ve Sami
soyundandır. Süryaniler Hınstiyandır.
Içlerinde Katolikler var. Protestanlar var.
Süryani Ortodoks Patriği Şam'da
bulunuyor. Süryaniler, ötekı
Hıristiyanlar gibi Hz. Isa'yı Allah kabul
ederler. Bir kişinin Süryani olabilmesı
için Süryani bir aileden doğmuş olması
öngörülür. Bir Tüık ya da Kürt Süryani
olabilir. Ancak Hıristiyan olabilmesı
için vaftiz olması şarttır. Süryanilerde
Hıristiyanlarda olduğu gibi kilise vergisi
yoktur. Çünkü Süryanilerin devleti
yoktur, olsaydı kilise vergısı olurdu.
Giderleri cemaat tarafından karşılanır.
- Avnıpa Hıristiyanlan Sûryanilere
nasıl bakıyor?
- Bir azınlık gözüyle bakıyorlar. Avrupa
devletlerinde yaşayan Süryaniler
kendilerine sahip çıkmazlarsa 50 yıl
sonra bu milletin adı tarihten silinmeye
mahkûmdur. Biz burada medrese
'Atatüık çoğuermiş
kisilerdenmukaddestir'
>abri Acar'la evinde
görüşürken çok sevdiği
Midyat'la söze başhyor.
"Midyat milattan önce
Sasaniler tarafından
kurulmuş bir kaza.
Yaklaşık 30 bin olan
nüfusunun 196O'lı
yıllann başında yüzde
75'i Süryani'ydi. Şimdi
sadece 700 kişi kalmış,
geri kalan halkın
çoğunluğu Sunni" diyor.
Göç içini yakmış.
Sülalesinden Midyat'ta
kimse kalmanuş, hepsi
göç etmiş.
açmazsak. dilımizi çocuklanmıza
ögretmezsek Aknan vatandaşı olup
eriyip gideriz. Ömeğin, ben Almanla
evliyim. tki çocuğum var. Bu çocuklar
ne Süryaniceyi biliyor, ne de Türkçeyi
biliyor. Ben Alman vatandaşıyım. Geniş
bir cevrem de olduğu halde, daha 100
metreden Türk vatandaşı olarak
gösterilmekteyim. Ne var ki, Almanlar
arasında bu Türk Süryanisi'dir,
Protestanı'dır dıye bir aynm
yapümamaktadır. Onlara göre hepsi
Türk'tür.
- Aimanya'ya gelen Süryaniler nasıl
yaşıyor?
- tlk. önce Almanya ve Avrupa'ya
gelenler büyük zorluklarla karşılaştılar.
Bu zorluklar Almancayı bilmemekten
ve yabancıhktan kaynaklanıyordu. Ama
zamanla, Süryaniler Tüıkiye'dekı
sanatlannı ve çalışkanlıklannı
Avrupa'da da göstermeye başladılar.
Süryanilerin yüzde 70'ten fazlası
çalışmaktadır. Aralannda işsiz olanlar
çok az. Çoğunlukla serbest mesleklerde,
terzilik, kunduracılık. kuyumculuk gibi
Syrischer
Jugendverefn
işlerle meşguller. Son 10 yıl içinde
üniversiteyi bin'ren gençlerin sayısı
aıtmaktadır. Çok az Süryani kızı
Almanla evleniyor, çok az Süryani genci
de Alman kızıyla evleniyor. Bu evliliğin
az oluşu dini nedenlerden degil de, ayn
kültürden oluşlan ve Süryani ailelerin
aralanndakı bağlann zayıflamaması
anlayışı da bunu etkiliyor.
- Türkiye'ye geri dönüş konusunda ne
düşünüyorsunuz?
- Bugünkü aklım 20 yıl önce olsaydı
Alman vatandaşhğına geçmezdim,
Türkiye'ye seve seve dönerdim. Alman
vatandaşlığına geçmemin nedeni,
Türkiye'de herhangi bir devlet
kuruluşunda, Süryani olduğum için
görev verilmeyişiydi. Herkesçe
malumdur. Türkiye'de gaynmüslün
olanlar dev'let memuru olamıyor. Bu
beni çok etkiledi. Almanya'da
öğrenimimi bitirdikten sonra '
Türkiye'de, öğrenımime uygun bir
devlet kurumunda görev alâcağnm
bilseydim seve seve dönerdim.
- Aimanya'ya geldiğinizden bu yana
hiç Midyat'a gittiniz mi?
-19 yıldır gitmiyorum. Aç ve susuz
kalmış bir insan gibi ben de Midyat'ı
özledim! Orada benım dedelenmin,
akrabalanmın, yakınlanmın mezan
bulunmaktadır. Kendi dogduğum evı,
diploma aldığım okullan bir daha
görmek isterim. 1993'ten beri her yıl
Türkiye'ye gidiyorum. Ancak, tstanbul,
Ankara, İzmir gibi turistik yerleri
gezebiliyorum. Çünkü benim
memleketimde can güvenliği yok.
Augsburg kentinde oturan yakından
tanıdığım arkadaşlar bundan bir kaç yıl
önce Midyat'tan köye giderlerken
bindikleri minibüs yolda kurşunlanryor
ve sonra yakıhyor. Hepsi öldü. Bunu
duyunca çok korktuk. Süryaniler
arasında böyle bir olay Birinci Dünya
Savaşı"ndan sonra hiç olmadı. Bu
olaydan sonra mahalle muhtan olan öz
halamın oğlu Yakup Mete bir Ramazan
günü Öldûrüldü. Oruç tutmayıp yemek
yedjği için öldürüldûğu söylenmi|ti.
Birîcik Süryani doktoru Edvard
Tannverdi gece evine gelirken
Bochum
yakınlanndaki
Sûryani
Idlisesinin
dıştan
görûnüşü.
öldüruldu. lnsanlar arasında hiç aynm
yapmayan, insanlara hizmet eden bir
insandı. Bunlara benzer çok acı olaylar
anlatabilirim. Süryaniler kesinlikle
birbırlerini öldürmezler. Günahtır!..
- Avrupa'da yaşayan Türkiye kökenli
Süryanilerin Türkiye'ye dönmeleri
konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Avrupa'ya göç etmiş hiçbir Türk
vatandaşı Süryani bugünkü şartlar
altında Türkiye'ye gönüllü olarak geri
dönmez.
- Süryanilerin Almanya ve Avrupa'da
örgütlü bir yapılan var mı?
- Hollanda'da Süryani Arami
Federasyonu, Isviçre'de Isviçre Süryani
Federasyonu. tsveç Asur Federasyonu
gibi kuruluşlar var. Süryanilerin
bulunduklan çeşitli Avrupa kentlerinde
sosyal çalışma yapan dernekler bu
federasyonlara bağlı, federasyonlar da
kiliseye bağlıdır. Süryani örgütleri
konusunda lsveç Süryani
Federasyonu'nun bif açıklamasmda
şöyle deniyon "Her Süryani
kuruluşumuzun kendine has de^şik bir
politikası ve değişik bir düşüncesi olduğu
bir gerçektir. Bu gerçekten yola çıkarak.
ber Süryani kuruluşunun bu poutikasına
ve düşünccsine saygı göstermek 'Süryani
BırlığV sürecinin işlemesi için yapdacak
en önemli bir da\ ranıştır. Süryani
kunduşlan arasındaki farkhlıklar bu
düşünce çerçe\«si dahilindc gkkrüebflir.
Böyielikk ayn düşüncedeki
kuruluşlannuz arasında bir yakınlaşma
ortamı doğacak. kuruluşjanmız daha iyi
bagtarlabirbirieriyle
bağtanabileceklerdiıf
- Almanla cvlisiniz, Alman vatandaşı
olmuşsunuz. Kökeniniz Süryani de
olsa resmen Almansınız, bu ülkeye
yericşmişsinu. Almanya'nın neyini
seviyorsunuz?
- Sosyal haklannı, düzenini, temizliğini
ve siyasetteki demokrasisini çok
beğeniyorum. Seçimlerde kan kocaya
baskı yapmadan oy kullaruyorlar. Benim
eşimin bugüne kadar kime, hangi partiye
oy verdiğıni bılmiyorum. Sorarsam,
"seni ilgUendirmez"' yamtını alacağtmı
biliyorum. Ben de ona söylemem.
Sürecek
SJFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar(aturk.net
Yeni Hükümetin Demokrasisi Nerede?
Yeni hükümetin temel protokolünde te-
mel bir eksiklik göze çarpıyor. Bu program-
da demokratikleşmeye ilışkin hiçbff kayrtyok.
Ortak metinde DGM'lerin sivilleştirilmesı, Piş-
manlık Yasası, 8 yıllık temel eğitim, türban
gibi konularda çok dikkatli davranıkjığı göz-
leniyor.
Ancak, Türkiye'yi hem içeride, hem dı-
şanda zorlayan demokratikleşme paketi
konusuna gelince ortada dikkate değer
hiçbir ifadeye rastlanrrnyor. Koalisyonu oluş-
turan üç partiden DSP ve ANAR ceza ya-
sasında geçen dönemde bazı iyileştirme-
ler içeren bir hükümet tasansı hazıriamış-
lardı. Bu tasarı, komisyonlardan da geçmiş
ve Meclis'in gundeminin ön sıralanna yer-
leşmişti. Tam bu sırada Tayyip Erdoğan'ın
mahkûm edilmesi, bu tasarı konusunda bir
tereddüt yaratmıştı.
Neydi tasan? TCY'nin 159. maddesinde,
312. maddesinde, Terörle Mücadele Ya-
sası'nın 8/1. maddesinde ve InfazYasası'nda
bazı iyileştirmeler öngörüyordu. Bu tasan-
nın sürüncemede kalması için Yargrtay Baş-
savasıVüralSavaş'ınhükümete312. mad-
de konusunda müdahalede bulunduğu da-
ha sonra ortaya çıktı. Savaş, 312. madde-
nin ortadan kaldınlmasıyla "şeriatla müca-
dele " için etlerinde başka madde kalmaya-
cağını öne sürmüştü. Daha sonra bunu
açıkça basın toplantısı yaparak savundu.
Genelkurmay'ı da aynı doğrultuda etkile-
diği anlaşıldı.
Vural Savaş'ın ıddiası tartışmaya çok
açıkt. Çünkü, zaten hükümettasansı ne 312.
maddeyi ne de diğer maddeleri kaldınyor-
du. Çok sert olan hükümlerini biraz yumu-
şatıyordu. Ancak bu hukukçular arasında
tartşılmadan iş uyumaya bırakıldı. Aslında
TCY'de her suç için öngörülmüş çok sayı-
da madde var. Yargıçlar ve savcılar, birisi-
ni veya bir eylemi mahkûm etmek istedik-
leri zaman aklın alamayacağı kadar mad-
de bulacaklanm bilirler.
Bu tasannın hazınanmasında en çok Proi
Hikmet Sami Türk rol oynamıştı. Tasanyı
komisyonlaragidereksavundu. Çeşitli top-
lantılarda ve seçim propagandası sırasın-
da da Tünk, bu tasannın arkasında olduğu-
nu belirtti. Bu tasannın bir ihtiyaç olduğu-
nu her fırsatta dile getirdi.
Hikmet Sami Türk, bu tasannın yasalaş-
ması için gayret gösterdiği dönemde İnsan
Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı'ydi.
Daha sonra Milli Savunma Bakanı oldu, o
dönemde bu tasarının doğru olduğuna iliş-
kin tavnnı sürdürdü. Profesör Hikmet Sa-
mi Türk artık Adalet Bakanı. Böyle bir ta-
sannın yasalaşması için en etkili koltukta otu-
ruyor. Tanıdığımız Hikmet Sami Türk sözü-
nün arttasında dunnasını bilen bir bilim ada-
mı. O zaman kendisinden daha aktif ola-
rak bu yasaya sahip çıkmasını beklemek-
te bir sakınca yok.
Hükümet protokolünde "demokratikleş-
me" konusunda herhangi bir ifadeye rast-
lanmaması, çeşitli soru işaretlerini de be-
raberinde getiriyor. Acaba MHP bu konu-
da ilk gunden engel olan bir etki mi yaptı?
Bülent Ecevit'in demokratikleşme konu-
sunda isteklı olduğunu biliyoruz. Acaba,
bu eğilimlerini protokole yazdırmak yerine
pratikte mi çözmek istedi?
Yıne de tatsız bir durumla yüz yüze ol-
duğumuzu söyleyebiliriz. İlk günden kafa-
mızda soru işaretlerinin doğması iyi değil.
Geçenlerde Açık Radyo'da bir programda
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başka-
nı'nın konuşmasını dinlemiştim. Başkan
Bülent Atuk. tekstil sektörünün büyük bir
krizde olduğunu anlattı. Bu krizi artbran en
önemli nedenlerden biri olarak Türkiye'nin
siyasi alanda giderek ıçine kapanan bir tav-
ra girmesini gösterdi. Konuşmasını esprili
bir dille şöyle bitirdi: "Ben tişört satmak is-
tiyorum. Tişört satabilmek için demokra-
siye ihtiyacım var."
Atuk'un söylemek istediği çok açıktı.
Uluslararası arenadaartık bir ülkenin demok-
rasi kamesi önemli birroloynuyor. insan hak-
lannı ihlal eden, yazannı çizerini hapse atan,
komşulanyla ilişkileri bozuk olan ülkelerin,
ekonomik alanda da başı dertten kurtulmu-
yor. Çünkü bu tür bir görüntü hem iç istik-
ran bozuyor hem de dış ilişkileri.
Türkiye, ekonomisini de belli bir düzene
sokabilmek için demokratikleşme sancıs»
çekiyor. Acaba yeni hükümet bu konular-
da nasıl bir çizgi izleyecek? Türk'un Türk'ten
başka dostuyoktur" diyerek herkesle kav-
galı tavrını sürdürecek mi? Demokrasi du-
yarlılığı gösteren ülkelere kurusıkı postalar
atarak şov mu yapacak?
MHP'nin variığı bütün bu alanlarda bir han-
dikap mı olacak? Bekleyip göreceğiz. An-
cak hükümet protokolünde demokratik-
leşme vurgusunun yapılmaması, baştan bir
endişe kaynağı olarak dikkatimızi çekti.
DEĞİŞEN
DU1N\ADAN
HÜSEYİN BAŞ
Barış'a Yeni Bir Engel mi?
Rus arabulucu Vıktor Çemomırdin'\n banş çabalan-
nın, Belgrad yönetiminin de katılmasıyla son derecede
ciddi mesafe aldığı bir sırada, kaplumbağa hızıyla ça-
lışmasıyla ünlü Uluslararası Savaş Suçlan Mahkeme-
si'nin, birden bire 'acul' kesilerek Yugoslav lideri başta
olmak üzere dört üst dü2ey yöneticiyi savaş suçlusu ola-
rak ilan etmesini basit bir raslantı olarak görmek zor. Bu
kuşkulu zamanlama, Belgrad yönetiminin, yedi sanayi
ülkesi ve Rusya'nın önerdiği banş planını kabul etme-
sinin hemen öncesine raslaması, Birleşik Devletler ve
NATO'lu müttefiklerinin 'savaşın sona ermesinigerçek-
ten isteyip istemedikleh' sorusunu gündeme getirmek-
tedir. Zira, banşın iki aydan bu yana ilk kez elle tutula-
cak mesafeye geldiği bir sırada ortaya çıkan bu 'kara-
nn' görüşmeleri zora sokması kaçınılmaz görünmekte-
dir. VVashington, şimdiden, banş görüşmelerinde, USSM
tarafından 'savaş suçlusu' ilan edilen Belgrad yöneti-
minin 'muhatap' alınıp alınmayacağını tartışmaktadır.
Mahkemenin 'Ingiliz' yargıcına göre ise Slobodan Mi-
loşeviç ve arkadaşlannın bu konuda muhatap olarak
alınması olanaksızdır. Açıkça görülen o ki, VVashington,
USSM karannı bahane ederek, barışı, bu kez halihazır
Belgrad yönetiminin bir biçimde 'bertaraf edilmesi ko-
şuluna bağlayarak, birtaşla iki kuş vurmanın düşünde-
dir. Bu aynı zamanda, Birleşik Amerika'nın 'barışın' da
Ötesinde hedefleri olduğunu ortaya koymaktadır. An-
cak, iki aydır süren yoğun bombardımanın dize getir-
meyi başaramadığı Yugoslavya'nın, 'nalıncı keseri' gi-
bi kendine yontması yanında, bütünüyle NATO'lu güç-
lerden oluşan ve tarafsızlığı hayli su götüren bir mah-
kemenin kkranyla hizaya gelmesi, son derecede kuş-
kuludur. Ama daha da vahım olan VVashington'ın 'ya-
vuz hırsız ev sahibini bastınr' misali tüm uluslararası ya-
salan çığneyerek hükümran bir ülkeye karşı giriştiği sal-
dınlarda sivil halkı katletmesi, askeri olmayan hedefle-
ri de defalarca bombalayarak iki ayda binlerce kez 'sa-
vaş suçu' işlemesi karşısında(1) suskun kalan bir 'Ulus-
lararası Mahkeme'yi amacı için kullanmakta zerrece
sakınca gömemesidir.
Eski Sovyet karşıtı ve Münih Üniversitesi Mantık Pro-
fesörü Mexandre Zinoviev'in, Le Monde gazetesinde
yayımlanan 'Avrupa 'ya karşı bir savaş' adlı yazısı(2), so-
runun özünü çarpıcı bir biçimde sergiliyor. Konunun
tüm gerçekliği içinde kavranmast açısjndanyardımcı ola-
cağı düşüncesiyle, yazıyı özetleyerek aktannak istiyo-
ruz: 'Batı dünyası'nm totalitarizme yönelmesi, haber
saptırma-habers'ızleştirme-ideoloiik propagandave ya-
lanın kalın örtüsü arclında gizlenmekte, teknik araçlar
açısından olduğu gibi, yaygınlığı, kafalara nüfuzu ve iki-
yüzlülük açısından da Hitlerci ve Stalinci geçmişten çok
daha ürkünç ve tehlikelidir. Bu gerçekten de iyi gizlen-
mektedir. Çok derin ve ciddi hemangi bir muhalefetle
de karşılaşmamaktadır. Çok pas'ıf görünmesine karşın,
sınırsız olanaklara, Batı dünyasının ve onun etki alanın-
da yer alan, ideolojik olarak uyuşturulmuş ya da '8a-
f;'nın armağanlanyla 'bağlanmış' halklann çoğunluğu-
nun desteğine sahiptir.
Batı dünyasının yöneticilerinin bugün, Yugoslavya'da
(öncelikle de Sırbistan'da) Birleşik Devletler ve NA-
TO'nun güçlü olanaklarıyla yaptığı, betinlemeye çalış-
tıklanmızın karakteristik örnegini oluşturmaktadır. Bal-
kanlar'daki durum Batı'nın kitle iletişim olanaklan tareh
fından bütünüyle çarprtılmaktadır. Eğer Goebbels bu-
gün hayatta olsaydı çağdaş çıraklannın kotardıklan pa-
lavra ve propagandadaki becerileri karşısında hayran-
lığını gizleyemezdi. Burada gerçeği aramaktan, adalet-
ten söz etmeye çalışmayacağım. Bu umutsuz ve boş
bir uğraş olur. Ama Sırbistan olaylannın somut temel-
leri, nedenleri ve dürtüleri ne olursa olsun, sosyal özü-
nü hernen kavramak mümkündür. öyle ki Batı dünya-
sının siyasal, ekonomik, neredeyse sınırsız askeri ola-
naklanna ve muazzam propaganda araçlanna sahip
olan yöneticileri, bencil çıkarlanna uygun yeni bir dün-
ya düzeni kurmak üzeredir. Bunu, hoyratça davrandık-
lan halklann çıkarlannı, tüm ahlak ve hukuk kurallannı
htçe sayarak, bizzat kendi kamuoylannı ve kendi halk-
lannın çıkarlannı çiğneyerek ve de kendi yarattıklan
uluslararası kurumlan bütünüyle inkâr ederek yapmak-
tadırlar.
Sırbistan'a karşı savaş tam olarak bir savaş değildir.
Söz konusu olan global hükümet etme tasansına, Ba-
tıcıltğa ve küreselleşmeye az da olsa direnme cesaretı
gösteren bir halkı cezalandırmayı hedefleyen bir polis
hareketidir. Bu yüzden de başka halkJann 'itaatkâr
1
du-
rumda kalmalan için bu direnç kaynağının kurutulmas
gerekmektedir... Bu açıdan bakıldığında Sırbistan'a kar-
şı savaş aynı zamanda Batı uygariığına karşı bir savaş
Avrupa'ya karşı bir savaştır.
(1)12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre konvansiyonuns
göre bu sayılar da "Savaş suçu" kapsamındadır.
(2)LeMonde,25Mayıs1999
İŞADAMURI, POLıTİKACILAR, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ
•• ••
YENİ HUKUMETTEN KİMLER,
NELER BEKLİYOR
UEBA, TlFO, KOLERA
TARİHİN FELAKETLERİ GERİ DÖNÜYOR
MAHİR KAYNAK'TAN ŞOK AÇIKLAMALAR
I\IATO KENOİNİ VURMAYA DEVAM EDİYOR
BALKANLARINASH. BİR GELECEK BÖUYOR
HASANKEYF'İ BARAJ ALACAK
ÇİZGİLeüYLfMUSA KART