17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYfc CUMHURİYET 30 MAYIS 1999 PAZAR HABERLERJL ja ıx» UI.UUAJI.1. Diplomatik ve askeri çabalarla Suriye'den çıkanlarak Kenya'da yakalanan PKK lideri yann yargı önünde Ocalatı davası yann başhyor DUimDA BUGUN AltStRMEN Fıttol Merakı Bgün Galatasaray futbol takımı, üçüncü kez üst ste gelen şampiyonluğunun geleneksel tu- rumatacak. Ellyılı aşkın süredir, Galatasaray'ın maçlannı, el- den jeldiğince kaçıımam. Bn Sevgili, başta Cimbomlu değildim, o za- marar Kadıköy'de oturan çocuklann çoğunluğu gib : enerli idim. Ama Kanarya taraftartığım kısa sürtü. Galatasaray'ın ilkokuluna yazılınca, laci- vert ;eketimin sol üst cebinin ve de kepimin üs- tüncfi işli, san kırmızılı GS amblemine geçiverdim. Sona Galatasaray Kulübü'nün atletizm dalında li- sansı sporcusu, ardından da üyesi oldum. Bınu, dönekliğin artık erdem olduğu bir dö- nemie, "Benim de dönekliğim var" diye kendi- me paye çıkarmak için söylemiyorum. Amacım Feneiiliğimin de, Galatasaraylılıgımın da, kendi- lerine göre makul gerekçeleri olduğunu anlatmak. Asında, insanları şu ya da bu takımı destekle- meyî iten dürtünün ne olduğunu hep merak et- mişimdir. Bu konuda en ilginç açıklamayı ise alt- mışlıyaşlannda futbol maçlanna merak sanp, bir sürehafta sonlannı Ali Sami Yen'de geçiren ve "Bu ne teyifmiş yahu, şimdiye kadar aklım neredey- mişi" diyen Sevgili Ali Uh/i yapmıştı. "Ben nasıl Galatasaraylı oldum, biliyor mu- sun?" dedi ve ardından da gülerek açıkladı: "Beş altı yaşlanndaydım, Çiçekçi ile Duvardibi arasın- da bryerterde otunıyoruz. Birgün, arkadaşlanm- dan biri sordu: 'Sen Fenerli misin, yoksa Galata- saraylı mı?' O zamana kadar bunlan hiç duyma- mışım. Ne, ne olduklannı biliyonım ne de gözü- mün önünde bir şeyler canlanıyor, Kafamı kaldı- np baktım sokağın köşesindeki eski fenere. O an- da bu ikisi kafamda bütünleşti, kınk dökük feneri beğenmedim. Öbürûnün adının içinde saray fa- lan var. O daha çok hoşuma gitti. Galatasaraylı- yım dedim. Ve o gündür bugündür Galatasaray- lıyım." Görüyorsun Sevgili, bir takımı tutmanın her za- man mantıkiı gerekçesi olmayabiliyor. Kendı takım kimliğimin gerekçesini açıklamama karşın, insanlan bir takımı fanatik biçimde tutma- ya, onun yengileriyle sevinip, yenilgileriyte yastut- maya itenin ne olduğunu ise hâlâ anlamış deği- lim. Oysa özellikle ilk ve ortaokul yıllanmda, ben de son dakika gollerinde tribünde yığılır kalır, bir hafta boyunca yas tutarcasına fanatiktim. Ülkemizde kimi enteller, takım tutmayı, hele he- le muntazaman maçlara gitmeyi hep küçümse- mişlerdir. Oysa nice ciddi, yaratıcı, seçkin kişinin futbolla yakından ilgilendigini, maçlan kaçırmadı- ğını gördüm. 1974 yılı başlanydı. Yeni Ortam gazetesinde köşe yazarlığı yapıyorum. Aynı katta çalıştığımız hızlı solcu bir arkadaş bendeki futbol merakını bir türiü anlayamıyor, köşe yazannın "ağır ol da mol- la desinler" kabilinden çatık kaşlı, hep memleket meseleleri konuşan biri olması gerektiğini düşü- nüyortfu herhalde ki dayanamayıp sordu: "Çok şaştyorum her hafta maça gitmeni- ze..." "Şaşacak bir şey yok, size Marksist açıdan an- latayım, dedim, Bakın insanı hayvandan ayıran önce elini sonra aleti kullanmasıdır. Insanlık ge- liştikçe aygıtlar da gelişti, makinelere dönüştü. Gelecekte, esk/den yaptığımız birçok işi aletlere, yeni makinelere, robotlara bırakacağız. Ben de öyle yapıyonım. Daha ilkel olsaydım, çıkar ken- dim oynardım. Ama şimdi bunu başkasına yapto- nyor, kendim de böylece annıyonım." Garip garip baktı yüzüme, bu işte bir saçmalık olduğunu görüyor, ama neresinde olduğunu çıka- ramıyordu. Neyse lafı fazla uzatmayayım ve Galatasaray'ı başarısından dolayı kutlayayım. Bu arada Sevgili, sen hangi takımı tutuyorsun? Başbakan Ecevit'e mektup Insan Hakları îçin Avukatlar Komitesi'nden çağrı Dış Haberier Servisi - Başbakan Bülent Ecevit'e bir mektup gönderen, merkezi ABD'de bulunan tnsan Haklan İçin Avukatlar Komitesi, Abduflah Ocalan"m avukatlannın sindinne amaçlı saldın ve engellemeletle karşı karşıya kaldıklanm savunarak bu durumun önlenmesi cağnsında bulundu. Gerek Türk, gerekse uluslararası ceza hukukunda adil yargılama sürecinin korunması için sanıklann bazı temel haklan olduğu belirtilen mektupta, Avrupa tnsan Haklan Konvansiyonu'nun ilgili maddesinden alıntılar yapıldı. Konvansiyon'un 6. maddesi, sanıklara kendisi ya da kendisinin seçtiği avukatlan aracılığıyla savunmasını hazırlayabilmesi için yeterli süre ve koşullann tanınmasuıı içeriyor. Komitenin mektubunda, Türk Barolar Birligi'nin 2 Mayıs 1999'dayaptıgı "Yasal savunma hakkı temel bir haktır. Bir kişinin bu temel hakkuun clinden alınması tüm Türk toplumu için tehükeli kapılan açar" yönündeki açıklamasma da göndenne yapıldı. tnsan Haklan İçin Avukatlar Komitesi tarafindan hazırlanan basın bildırisinde, yogun saldınlara maruzkalan avukatlann PKK destekçisi olmakla suçlandıgı belirtildi. Öcalan'ın avukatlannın 30 Nisan günü saldınya uğradıklan sırada. polisin olayı gönnezden geldiği, hatta bazı polis memurlannın da saldırganlara katıldığı anımsatılan bildiride, "Türkiye'de hukukun egemenliğinin korunması için hükümet, Öcaian'm avukatlannın, mûvekkflleriyfe özdeşlestirilmesini engeflemeBdir" denildi. 'Yasalar ihlal edildi' Bildiride, Öcaian'm sorgusu sırasında avukatlanyla görüştürülmediği, daha sonraki sınırlı görüşmelerin ise gûvenlik gûçlerince sürekli izlendıği belirtilerek, bu dunımun hem Türk Ceza Yasası'mn bem de uluslararası ınsan haklanmn ihlali anlamına geldiği uyansında bulunuldu. • Duruşma yann saat 10.00'da başlayacak. Yargı çevrelerinde, DGM'lerin sivilleştirilmesine ılişkin taslağı hükümetin TBMM Başkanlığı'na göndermesi durumunda yargılamamn "makul bir süre" ertelenebileceği belirtiliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) -1984- 1999 yıllan arasında 28 bin 278 kişinin ölü- münden sorumlu tutulan Abdullab Öca- ian'm yargılaması, Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'nin (AtHM) DGM'lerle ilgili "bağnnsız değttdir" karannın ardından yet- kililerin açıklamalanyla belirsizlikle başh- yor. Adalet Bakanı ve Ankara DGM Başsav- cısı ile heyetbaşkanı ayn ayn yapnklan açık- lamalarda. duruşmanın 31 Mayıs saat 10.00'da başlayacağuu vurgularken, yargı çevrelerinde hükümetin DGM'lerin sivilleş- tirilmesine ilişkin taslağı TBMM Başkanlı- ğı'na göndennesı durumunda yargılamaıun "makul bir süre* ertelenebileceği değerlen- dirmesi yapılıyor. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atü- laAteş'inReyhanlı'da 16 Eylül 1998'de yap- tığı konuşma, Abdullah Öcalan için sonun başlangıcı oldu. PKK'yi destekleyen Şam yönetimine karşı giderek dozu arttınlan "krizyönetimi'' uygulandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerin "meşru mûdafaa" ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Knnkoğlu'nun "Soriye'yie aramızda adsz bir savaş yaşanıyor" açıklamalannın ardın- dan Şam yönetimi Öcalan'ı ülkeden uzaklaş- urmak zonında kaldı. Öcalan, 9 Ekim 1998'de "Abdullah San- kurt* adına düzenlenmış sahte pasaportla Atina'ya, oradan Moskova'ya uçtu. Burada 33 gün süreyle banndı. 12 Kasım'da ttal- ya'da gözaltına alındı. ItalyaileTürkiye ara- sındaciddi bir diplomatikbunalım yaşanma- sına neden olan siireç sonunda Ocalan Ro- ma'dan aynlmak zonında kaldı. Beyaz Rus- Büyük bir talan ve yıkımla karşı karşıya kalan ilçede sorunlar ağır Tarih Mudanya'yı yine yazacakLEVENTGENCELÜ MUDANYA - Terör örgütü P- KKnin lideri Abdullah Öca- huı'ın yargılanma süreciyle dün- yanın gündemine taşmacak olan Mudanya, 11 Ekim 1922'de Lo- zan'ın yolunu açan mütarekenin ardından bir başka tarihi olaya daha tanıklık yaparken sorunla- nnın altında eâh'yor. Yaz ve kış nüfusu arasında çok büyük fark bulunan Mudanya'da, dünyanm en iyi zeytinini veren onbinlerce ağaç betonlaşmaya kurban edil- di. Kent merkezinin tarihi StT olarak korunduğu ilçede -pUnk sakbn" zeytinliklere yöneldi. Bursa-Mudanya yolu güzergâ- hında sadece zeytinlikler değil meyve bahçeleri de u vfllakoodu- tar" için yok edildi. Mudanya doğal ve tarihi ya- pısıyla 10 yıl öncesinin dinlen- me ve emekli merkezi özelliğin- den giderek uzaklaşıyor. Bir sü- re önce bir mahalle olan Burgaz (Güzelyalı), Mudanya'yı beton- laşmada geçerken yoğun yaz nüfusuyla birlikte gelen aşın ta- lep, beldeyi iyice açmaza soktu. Mudanya'da, Siemens ilçenin en önemli sanayisi. Sıemens'te- ki ömek antma denizi kirlet- mezken, ilçenin kanalizasyonu antma olmaksızın 18 ayn yer- Abdullah Öcalan'ın, yann baştayacak y-argı süred öncesinde, tmralı Adası ile irtibatm sağlandığı Madanya lskelesi'ndeki hazırhklar da tamamlanıyor. den denize deşarj ediliyor. Bir zamanlann sosyal demok- rasi kalesi olarak bilinen Mudan- ya'da, ANAP'akaptınlanbeledi- ye başkanlığı 18 Nisan seçimle- riyle DSP'ye geçti. Ama koltuk- ta DSP adına seçim öncesinin bir ANAP'lısı, Hasan Aktûrkoturu- yor. Aktürk, seçimden önce ANAP kadrolanndaydı ve Bursa Bûyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker'ın danışmanıydı. Medyanın hücumuna uğrayan Mudanya'da 18 Nisan sonrasında tretuvarlardaki renkleı de değiş.- ti. Bir dönem öncesinin ANAP'lı başkanı Erol Demirhisar'ın par- tisinin renkleri olan "san-be- yaz"a boyatılan kaldınmlar, şu günİCTde mavi-beyaz oldu. tlçede yoğun betonlaşmaya karşın zeytin yine en önemli ge- lir kaynağı. Bugünlerde iskele yakınlanndaki birkaç işyeri ve konut sahibinın yabancı gazete- cilerden aldığı ve aylığı 3 bin 500 dolara kadar çıkan kira ge- lirini saymazsanız, MudanyaJı- lar, klasik gelır kaynaklanyla geçimlerini sürdürüyorlar. Öcaian'm tmrah'ya getiril- mesinin ardından ilan edilen 18 millik bölge yasağı balıkçılığı gelecekte olumlu yönde etkile- yecek. Adanın çevresinden ka- çak kum alımı da yapılmadığı için Mudanya yakınlannda olta balıkçılığı son yıllann en verim- li sezonunu yaşayacak. tlçedeki bahk tezgâhlanna Körfez'in bu verimliliği henüz yansımadı a- ma bol ödenekli yerli ve yaban- cı gazetecilerin balıkçılara olan ilgisi küçük çaplı işletmeleri se- vindiriyor. Öcaian'm duruşma- lan sırasında esnaf iyi gelir bek- liyor. Hanrlıklar sûrûyor Mudanya'da, bazı duvarlara PKK'nin gerçekleştirdiği katli- amlan gösteren posterler asıldı. tlçeye gruplar halinde gelen şe- hit yakınlannm, başta konakla- ma olmak üzere ihtiyaçlannuı karşılanması amacıyla ilçede yoğun çaba gösteriliyor. tlçe gi- rişindekı polis kontrol noktası yakınında kurulan, "Şehit Aifc- leri Damşma Bûrosu" da hiz- metlerini sürdürüyor. Bu arada, yerli ve yabancı gazetecilerin il- çeye gelişleri devam ederken, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğu'nce oluşturu- lan basın merkezine akredite olan yaklaşık 700 basın mensu- bu için bastınlan kimlik kartla- nrun dağıtunma da başlandı. ya, Moskova ve Atina rotasını ızleyen terö- rist lider, Hollanda'ya gitmek istedi, ancak kabul edilmedi. Yunanistan hükümeti tara- fından Kenya'nın başkenti Nairobi'deki bü- yükelçilikte saklanan Öcalan. 15 Şubat'ta Hollanda'ya göndenleceği gerekçesıyle bü- yükelçinin konutundan çıkanlarak havaala- nına götürüldü. Burada Türk istihbarat gö- revlilerine teslim edildi ve Türkiye'ye geti- rilerek tmralı Cezaevi'ne konuldu. Ankara 2 No'lu DGM, yakalanmasından sonra Öcalan' ın dava dosyasını. diğer sanık- lar, Mehmet Sıraç BOgin. Zübe- >ir Aydar, Mahmut Kıhnç, Yal- çın Küçük ve Mesut Uysal'ın dosyasından ayırdı. Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Cevdet Volkan başkanlığmda savcılar Nuh Mete Yüksel, Talal Şalk ve Hamza Keleş'ten oluş- turulan bir ekıp ana Öcalan so- nıştumıasım yürüttü.Üç savcı Öcaian'm ıfadesıni almak üze- re tmralı Adası'na gitti. Öcalan 22 Şubat'ta alınan ilk ifadesin- de. "terör örgütü PKK'nin kn- nıcusu olduğunu, Türkiye top- raklan üzerinde silahlı bir mü- cadele başlatüğmı >« PKK'nir işledigi cinayenerin sonımhıiu- ğunu üstiendifini*' bildırdi. Abdullah Öcalan Urfalı yoksul bir ailenin 7 çocuğundan biriydi Terorizme vızaııaıı bir yaşamdan kesitlerHaber Merkezi-Abdullah Öcalan 1949 yılında Şanlıurfa, Halfeti'nin Ömerli Kö- yü'nde yoksul bir ailenin oğlu olarak doğ- du. öcalan Ailesi'nin 4'ü kız 7 çocuğun- dan biriydi. 1966'da yatılı olarak Ankara Tapu Kadastro Meslek Lisesi'ne girdi. Li- sede okurken Maltepe Camisi'ne namaza gidip, anti-komünist yazarlann konferans- lanna kabian milliyetçi ve muhafazakâr bir öğrenciydi. 1969'da liseyi bitirince Diyar- bakır'da tapu memurluğu yapmaya başla- dı. 1970-71 arası ise tapu memurluğunu Bakırköy'de sürdürdü. Bu arada üniversite stnavına da hazırlanan Öcalan, 1971 'de ts- tanbul HukukFakültesi'ne girdi. Ancak da- ha sonra Ankara Siyasal Bilgüer Fakülte- si'ne (ŞBF) geçti. Öcalan, SBF Maliye ve tktisat Bölümü'nde 1971-75 arasında Ma- liye Bakanhğı bursu ile okudu. Öğrencili- ği 1984 yılına kadar sürdü. Siyasete etkin olarak üniversite döne- minde başladı. SBF'de Devrimci Dofu Kültür Ocaklan (DDKO) üyesi olan Öca- lan, bu yıllarda THKP/'C ile ilgilendi. 1. sı- mftayken Mahir Çayan ve arkadaşlannın 26 Mart 1972 günü Ünye'den üç tngiliz teknisyenini kaçırmalan ve gûvenlik güç- lerince Kızıldere'de öldürülmeleri üzerine SBF'de başlayan boykota katilmak ve fa- kültede Doğu Perincek ve arkadaşlannca çıkanlan Şafak adlı dergiyi dağıtmak suç- İanndan 7 Nisan 1972 günüjözaltına ahn- dı. 27 Nisan'da tutuklanan Ocalan Ankara Mamak Askeri Cezaevi'nin en uysal ve en yumuşak başlı tutuklusuydu. Askeri Savcı Yüzbaşı Baki Tuğ, hazırladığı ıddianame- de tutuklanan 22 öğrenci içinde en ağır ce- zayı öcalan ile arkadaşı Metin N. Yakan'a istedi. öcalan için "Komünizm propagan- dası yapmak", "Askeri ve zabttayı itaatsiz- Hği teşvik", "Anayasal kuruluşİara , TB- MM'yehakaret" ve "Kanunun cürüm say- d^ı birffifiaçıkça övmek" suçlanndan 25 yıla kadar hapis cezası isteyen Savcı Tuğ, yargılama sırasında görüşünü degiştirdi. Savcı Tuğ, esas hakkmdaki görüşünde öcalan'ın 'Şafak' bildirisini dağıtmak su- çundan aklanmasını, boykota katilmak su- çundan cezalanduılmasını istedi. Sıkıyö- netim Mahkemesi de bu görüşü benimse- yerek Öcalan'ı üç ay hapse mahkûm etti. Bunun üzerine, 7 ay tutuklu kalan öcalan, serbest bırakıldı. öcalan'ı SBF Yönetim Kurulu da kayu-- dı. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yönetim Ku- rulu, hakkında en ağır ceza istenen iki ki- şidenbirineMetinN. Yalçuı'al5 günokul- danuzaklaştırma. aleyhındeki tüm ifadele- rekarşın Abdullah öcalan'a ise sadece dik- kat çekme cezası verdi. Tutuklanmadan önce Maliye Bakanlı- ğı'na burs almak için başyuran Öcalan, 17 Şubat'ta taahhütname imzalamıştı. Burs yönetmelikleri açıktı: 'Birinci$ınrfta21ya- şmda obnası ve sonradan hiçbir öğrenci ey- îemine kanşmaması gerekiyordu." Öcalan'ın durumu ikısine de uymuyor- du. Birinci sınıftayken 22 yaşındaydı ve üç ay hapse mahkûm olmuştu. Cezaevinden çıktı ve hiç aksatılmadan 1 Kasım 1974 tarihine kadar 4 yıl süre ile burs aldı. Bakanlık bursu, devamsızlık ne- deniyle 31 Ekim 1975 tarihinde kesildi. Öcalan'ın Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden ilişkisinin kesilmesi içinse 1984 yılma ka- dar beklenildi. Maliye ve Gümrük Bakan- hğı, ancak 1984'te "Yasal süre içinde me- zun otmaolasütğının bulunmaması" gerek- çesıyle öğrencilikle ılişkisi kesilen Öca- lan'dan burs pa- rasuıı geri iste- di. öcalan'ın kefıli baba Ömer Öca- lan'dan istenen yasal faizi ile birlikte 27 bin 105 lirayayük- selenborcukar- deşi Mehmet Öcalan 1985'te ödedi. Çayan'a hayran Abdullah Öcalan, Mahir Çayan'a hay- randı. tlk eyle- mi de Çayan \ e arkadaşlannın öldürübnelen ile başladı. Öcalan'ın esin kaynağı Ça- yan'm düşün- celeriydi. Ça- yan'ın kitapla- nnı ve yazılan- nı okuyan Öca- lan, çevresinde- kilere "Mahir Çayan ikDenız Gezmış'in geril- Abdullah Öcalan la yöntemlerini bûieştinnek gerektiğfaıi n söylüyordu. Par- ti kurmayave silahlı eylemleribuparti ara- cıhğı ile yönetmeye karar verdi. PKK'nin temeli, 1973 yılında bir bahar günüatıldı. Birkaç arkadaşı ile birlikte An- kara'daÇubuk Barajı'na giden Öcalan,par- ti kurup gerilla yöntemleri ile ayaklanma haziTİamak gerektiğini anlatıyordu. Öcalan bu toplantılan Dikmen'de Ka- merÖzkan'ın evinde sürdürdü. KamerÖz- kan, sonradan bu çevreden koptu. Türki- ye'den aynlarak Almanya'ya yerleşen Öz- kan'ın daha sonra "MİT ajanı" olduğu ile- ri sürüldü. Bir süre sonra Dikmen'deki faalryetlen- ni Güneydoğu Anadolu'ya taşıyan Öcalan ve arkadaşlan ilk dönemlerde adlannı Ulu- sal Kurtuluş Ordusu (UKO) olarak duyur- du. Daha sonra Öcalan'da özdeşleşen grup, 'Apocular' olarak anılmaya başladı. Diyar- bakır'daki bir toplantıda ise kurulacak ör- gütün adının PKK olması benimsendi. Doğu ve Güneydoğu'da aralannda Kürt ve solculann da bulunduğu pek çok kişiye saldıran "Apocular", ilk kongrelerini 27 Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Fis Köyü'nde yaptı. Marksist-Leni- nist temellere dayalı bir Kürdistan devleti- ni silahlı mücadele yoluyla kurma karan alınan kongrede Öcalan, PKK Genel Sek- reterliği'ne getirildi. Öcalan, aynı yıl MtT için ça- lıştığı öne sürü- len Ali Yıkfa- nm'ın kızı Kesi- re ile evlendi. Öcalan'ın nikâh şahidi Muzaffer Hayat'tı. Kesi- re'nin şahidi ise Tuncelili biı ya- kını. Kesire Öcalan, Tunce- H'ninMazgirttl- çesi'nde çevre- sinde CHP'li olarak tanınan Yıldınm Aile- si'nin en büyük kızıydı. Aile Alevi kökenliy- di ancak Kürt değildi.40'lıyıl- larda Maz- girt'ten göç ede- rek Elazığ'uı Karakoçan ilçe- sine yerleşmiş- lerdi. Baba Ali Yıldınm dava vekilliği yapı- yordu. Yıldı- nm'ın, 1. Umu- mi Müfettiş tb- rahim Tali ile General Alpdo- ğan'a zaman za- man raporlar verdiği ileri sürüldü. 21 Ekim 1951 tarihinde doğan Kesire, daha sonra doğum tarihini 21 Ekim 1953 olarak düzelttirdi. Elazığ Lisesi'ni 1973 yı- lında bitirdikten sonra Karakoçan ilçesin- de ilkokul öğretmenliği japö. 1974 yılın- da girdiği Ankara Gazi Universitesi Basm YayınYüksekOkulu'nu 1978yılındabitir- di. Okulu bitirdikten 3 ay sonra Abdullah Öcalan'la evlenerek Diyarbakır'a gittiler. Üniversite sırasmda askerliğini sık sık tecil ettiren Abdullah Öcalan'ı bu sırada askerlik şubesi de adım adım izliyordu. 26 Temmuz 1977'de son yoklama çağn pusu- lası gönderildi. Ancak izini kaybettirdiği için pusula kardeşi Mehmet Öcalan'a teb- liğ edildi. 26 Eylül 1978 gününden sonra dayoklama kaçağı olarak aranmaya başlan- dı. Eşi Kesire ile Diyarbakır'ın Ofıs Mahal- lesi'nde Günaydın Apartmanı'nda kalan Öcalan, bu dönemde bol bol kitap okudu. Evin geçimini ise eşi Kesire sağladı. Diyar- bakır'da en yakın dostlanndan biri Enver Mat adlı Suruçlu bir eski astsubaydı. Biri de yedeksubayhğını Eskişehir'de yaptıktan sonra Diyarbakır'a yerleşen Ferhat Tomu- t«y. Astsubay Polat, silahlı kuvvetlerden çı- kanldıktan sonra Diyarbakır'da kum tica- reti yapıyordu. 12 EylüTden önce kaçti Öcalan ve beraberindekileT 12 Eylül 1980 darbesini bir yıl önceden görerek, Lübnan ve Suriye'ye kacan ilk ve tek ya- sadışı grup oldu. PKKböylece, 12 Eylül'ün diğer sol örgütlere yönelik işkenceli ve idamlı tasfıyesinden kurtulmuş oldu. Kimi- leri Öcalan ve PKK'yi MÎT'in yönlendir- diğini öne sürdü. PKK, 1983 başına kadarbazı Avrupa ül- keleri ve örgütlerinin destekleriyle topar- lanmayabaşladı. Avrupa'dan sağlanan mi- litanlan Bekaa Vadisi'nde silahlı eğitim- den geçiren örgüt, 1982'de ikinci kongre- sinde Türkiye'de silahlı mücadelebaşlatma karan aldı. Güneydoğu'yu kanabulayan eylemlerin starü 15 Ağustos 1984'teki Eruh-Şemdin- li baskınıyla verildi. Bu tarihte devlet yet- kililerince önemsenmeyen ve "üçbeş eşld- ya", "çapukular", "bakhnçıplaklar" ola- rak görülen örgüt, bölgedeki eylemlerini giderek artırdı. ERNK adı altında cephe oluşturan ör- güt, köy baskmlanna ağırlık verirken, köy koruculannayönelik sistemli saldın başlat- tı. 2000 yılına kadar kurtanlmış bölgeler kurmayı amaçlayan örgüt, Şırnak, Siirt ve Kuzey Irak'ınbir parçasmda Botan ve Beh- tinan olarak adlandınlan kesünleri kurtanl- mış bölge ilan etti. Bu bölgelerin dağhk alanlannda yeralb sığınaklan, tüneller ve hastaneler inşa etti. Kent merkezlerinde ayaklanma provala- n yaptı. tlk denemesini Şıraak'ın Cizre il- çesinde 1992 Nezruz kutlamalan sırasmda gerçekleştirdi. Körfez Savaşı'nm patlak vermesi üzeri- ne yaşanan Kürt göçüyle birükte rahat ha- reket eden örgüt, peşmergelerin smır ke- simlerinde gizledikleri sılahlara el koyarak gücünü artırdı. PKK, 1993 yıbndan sonra siyasi faali- yetlere ağırlıkverdi. Bu dönemde legal ya- yınlannda artış kaydedilirken, meslek ku- ruluşlan, demokratikkitle örgütleri ve sen- dikalara sızdı. Almanya'da Kürdistan Ulusal Mecli- si'nin (KUM) temelleri atılırken, PKK'ye bağlı bir meclis oluşturuldu. DEP'inkapa- tılması üzerine, Güneydoğu milletvekille- rininbir kısmı Avrupa'ya kaçtı. Bu millet- vekilleri aracılığıyla 12 Nisan 1995'te Hol- landa'nın Lahey kentinde sözde sürgünde Kürdistan Parlamentosu kuruldu. Sürecek Cezaevi süreci tmrah'ya gıden Ankara I No'lu DGM yedek üyesi Meb met Maraş; Ankara 2 No"lı DGM, Adana DGM ve Gazian tep 2. Sulh Ceza Mahkeme si'nce Öcalan hakkında verileı gıyabi tutuklama kararlannı vi cahiye çevirdı ve terör örgütü li derini 23 Şubat'ta tutuklayaral cezaevine gönderdı. Öcalan'u gıyabında tek başına yargılan dığı davaya ise 24 Şubat'ta de vam edildi. Mahkeme, güvenlil gerekçesiyle duruşmalann lm rah'da yapılmasını kararlaştırdı Ankara DGM Cumhuriye Başsavcısı Cevdet Volkan v savcı Talat Şalk, 22 Mart'ta lm ralı'ya giderek ek ifadesini aldı lar. Öcalan ek ifadesinde. ola nak verilmesi durumunda P KK'yi demokratik sistem uyarlama çabalannı geliştirece ğini, silahlı çatışmalan sona eı direceğini, dağdaki adamlan ya sal çizgiye çekeceğini söyledi. Ankara DGM Cumhurrye Başsavcılığı, 28 Nisan'da iddı anarneyi mahkemeye gönderd Davalar birleştirilivor Mahkeme, Öcalan davalanr 29 Nisan'da birleştirerek. 30 N san'daki dunışmada, 31 ME yıs'taki duruşmanın sa; 10.00'da lmralı Adası' nda y£ pıhnasının kararlaştırdı.Duru; mada. sanık avukatlannın davs nın durdunüması ve yetkisizli istemlen reddedıldi. Yabancılann Türk yargısm gölge düşürmemesi için gö; lemci sıfatıyla duruşmalara alu maması karara bağlandı. Mal keme, dunışmayı izleyebilece müdahil ve avukatlarla yerli \ yabancı basın mensuplannı b» lirlemek üzere Ankara DGI Başsavcılığı'nı görevlendird Öcalan'ın yargılanacağı tarihi yaklaşmasıyla "DGM'lerin s viHeftirihnesi" tartışmalan ba ladı. Ankara 2 No'lu DGM Ba kanı Turgut Okyay, davayı A lah'tan başka kimsenin durdı ramayacağını söyledi. Öcalan'ın avukatlan, yapul lan toplantıda. "Tüm DGM k rarlan, ATHM tarafindan boa lacak ve Türkiye'\i mahkûı edecek kararlardır" dediler. Avukat Ercan Kanar, dav nın sonucunun bu coğrafyac yaşayan tüm insanlan ve büti dünyayı ilgilendirdiğini, "taril sel bir beürleyicüik* [çerdiği savundu. Kanar, Öcalan' "cam kabin" içinde yargılanm smuı da "sa\unnvanm bütünsı Hgini engeUeyebüeceğmi" savu du. Avukatlardan Hasip Kapb da ^DGM'terdeyapdmasıdüş nülen yasal değişikliklere kad duruşmalann ertelenmesiney nefik birtakpteriotupolmayac ğma" ılışkın soru üzenne. "H kuki olarak yapmamız gerekı hangi taleplerimiz varsa dile % tireceğiz. Tüm DGM kararla A\rupa Insan Haklan Mahl mesi'nce bozulacak ve Türl ye'yi mahkûm edecek kararU dn-" ce\abını verdi. Halkın Hukuk Bürosu'nd yapılan yazılı açıklamada ı DGM'lerde düşünülen değışi liklerin "göz bavamadanr öte bir anlam taşımadığı belirtileı "DGM'ler tamamen kaldıı malı, tüm kararian sonuclar la birlikte iptal edümeUdir" ( nildi. Schily'den çağn Öcalan davası ile ilgili olaı Türkiye'ye bir çağnda buluı Almanya tçişleri Bakanı O Schily de bu davada hukuk d leti prensiplerinin korunmai istedi. Welt am Sonntag gaz< sine bir açıklama yapan Sch Öcalan'ın idama mahkûm e mesi durumunda da bu ceza infaz edilmemesi gerek görüşünü savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle