22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 1999 PAZAR 14 KULTUR Roberto Ciulli, Theater an der Ruhr ile projelerini sürdürüyor Yabancılaşına üzerine îpek Yolu'nda Faust Theater an der Ruhl farklı dönemlerde yapılnuş iki büyük yolculuk olan Goethe'nin Faust'u ve Îpek Yolu temalannı farklı kültürlerin, dinlerin, ulusla- nn yan yana bir arada yaşarnası modelıni yenıden canlandırmak amacıyla bir araya getıriyor. 1995 'te j . UNESCO tarafindan Dünya Kûltürel Kallanma On * yıllık Programı'na katkı olarak kabul edilen proje çerçevesinde 2001/ 2002 tarihleri arasında Türki- ye, Azerbaycan, Mısır, Lübnan, Suriye, İran, Türk- f> menistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Çin'in çeşit- li kentlerinde Faust üçlemesi sahnelenecek. Rober- to Ciulli, Türkiye'nin Dogu ve Batı arasmdaki bağ- lantıda oynadıgı küit rol nedeniyle yolculufu tstan- bul'dan başlatacak. Cumhurbaşkanı Süleyman De- mireTin kendisine bu konuda bir destek mektubu göndermiş olmasının da çok olumlu bir gelişme ol- duğunu vurguluyor OulH. Şimdiye kadar Alman- ya'da Kuzey-Ren Vestfalya Eyaleti Çalışma, Sos- yal Güvenlik ve Kentsel Gelişim, Kültür ve Spor BakaniığYndan, Alman Federal Dışişleri Bakanlı- ğı'ndan, Goethe Enstitüsü'nden ve Unesco'dan sağ- lanan yardımlann yanı sıra projenin uğrayacağı ül- keler projeye fiıli ve maddi destek sağlayacaklar. GÜLERÇETtN Tûrkiye'ye tumeye gelen ve bir Türk topluluğunu Almanya'da ağırlayan ilk Alman tiyatro topluluğu olan Theaterander Ruhr ile Devlet Tiyatrolan arasındaki işbirliği karsılık- h tumelerle 12 yıldır sürüyor. Devlet Tiyat- rolan son olarak Istanbul ve Ankara'daki sahnelerinde Theater a.d. Ruhr'un sanat yönetmeni Roberto Ciulli'nin yönet- tiği, Bertolt Brecht'in 'Şehrin Vah- şiÇıglıklannda' adlı oyunu agırladı. îstanbul Devlet Tiyatrosu'ndan M- hatİteri ve LeventÖktem'in de önem- li rolleri Türkçe olarak canlandırdık- lan oyunda Recai Hallaç ve Ferhad Fe- qi de Türkçe ve Almanca bölümlerde rol aldılar. Oyundaki çeviri süreci Re- cai Hallaç'ın üstlendiği esir karakteri aracılığıyla tamamlandı. Malezyah odun tûccan Shlink ile yok- sullaşmış Garga arasındaki savaştan yola çtkan oyun yabancılaşma, yalnızlık, iletişimsizlik temalannı ele alıyor. 1999 sonbahannda Alman- ya'da ayru işbirliği çerçevesinde Mülheim ve Düs- seldorfkentlerinde Türkiye Devlet Tiyatrolan Fes- tivali dûzehlenecek. - Oyundaki Türkçe-Almanca bölümlerin oyun- içi çevirinin yardunıyla diUerden herhangi birini bilmeyen izleyiei tarafindan anlaşdmasına karşın ektenen Portekizce, Ingilizce bönlmler kanşıklık ya- ranyor. Buyola üeüşimsizlik sonınunu vurgulamak için mi başvurdunuz? Oyun her şeyden önce dünyada birçok metro- polde yaşadığımız gerçekliğin, birçok kültürün-di- îin metropoHerde bir araya geldiği gerçeğinin bir ifadesi. Metropollerin sokaklanndaki dilin niteli- ğinin de gittikçe düştüğünü görüyoruz. Herkes kendi dilinin sınırlanna geri çekiliyor ve diller kli- şelere dönüşüyor. Bu da elbette insanlar arasında- ki gerçek iletişimsizliğin ifadesi. Incil'de farklı dillerin nasıl oluştuğu anlatılır "ln- sanlar Tann'nın yüzündeki peçeyi çekip açmak için çokyüksekbir kufcyapmakistedüer. Bunu ya- pabiMerdi Tann'dan bağımsız olmayı başaracak- İardı. Ama Tann'nın peçesini açnrmaya hiç de ni- yeti yoktu. Bu nedenk gökyüzüne tılaşmalanna ramak kala onlara bir ci'za verdi: Bu ceza da on- iara verümiş birçokdildi Böylelikk islerini tanıam- layamadüar." tnsanlar dil sınırlannın dışında ıle- tişim kurmayı başardıklan anda iştebu kuleyi yap- ISTAMSUl KttUUK « S»MT tfMEFI [H.tllUSUUUtBASI İSTMB0İ TİYATRO FESTİVAÜ • Asıl önemli olan kendi ülkelerinde yabancı olan insanlar... Tiyatronun görevi 'kendi ülkesindeki yabancının' dili olmaktır. Sevginin yok oluşu, yabancılaşma, iletişimin kaybolması gibi temalanmız oyun ile çok denk düştü. Theater an der Ruhr'un sahnelediği 'Şehrin Vahşi Çığhklan'nda Nihat Öeri ve Recai Hallaç. mış olacaklar. Nitekim oyunda da Shlink ve Ma- rie arasında geçen bir sahne bunun belirtisi. Fark- lı diller konuşmalanna karşın çeviri olmadan bir- birlerini anlıyorlar. Peğjşime katkıda bulunmak istiyorum - Metropoflerde aynı dili konuşan insanlar ara- sında da iletişim kopukluklan yaşanıyor. İletişim çağuun iletişimsizlik açmaanı neye bağbyorsunuz? Metropoller yabancılaşmış bir yaşamın ortaya çıktığı yerler. Yabancılaşma sorunu ılle de kendj ülkesinden başka bir ülkeye gidip orada yaşayan insanlann sonmu değildir. Asıl önemli olan ken- di ülkelerinde yabancı olan insanlar ki bu insan- lann sayısı çok daha fazla. Benim için tiyatronun Anthony Kellyy nin 'Doğum GünlerV sergisinde 168 çıplakfotoğrafyer alacak 'İnsan bedeninin büyülügüzeüiği'Kültür Servisi - Lakabı kasap Anthony-Noel KeHy'nin. Geçen yıl nisan ayında heykelleri için Kraliyet Oniversite- si Cerrahi Bölümü'nden, parçalanmış kafa. kol, bacak, gövde ve beyin parçalan çalmak suçundan üç ay hapse mahkûm edilmişti. Kendisi bunun yasal bir sanatsal etkın- lik olduğunu iddia ediyordu - geçmişi taa Vmci'ye kadar uzanan bir yöntem... Kelry'nin Brixton Hapishanesi'nden çıktıktan sonraki ılk sergisi ise önümüzdeki ay yine Lond- ra'da açılacak. Birthdays (Doğum Günleri) başlıklı yeni sergisinde ise 1 yaşından 92 yaşına kadar, her yaştan birer erkek ve ka- dının 168 çıplak fotoğrafına yer verecek Kelly. Tamamlan- ması üç yıl alan bu fotoğraflarla bir insan vücudu katalo- ğu da oluşturulacak. Doğal olarak modeller, fotoğraflan çe- kip sergileyecek olan sanatçı "ölülertekafayıbozınuşolma- saydı" bile bu türden birproje için kuyruğa girmezlerdi. Kelry ise modellerinı gazetelere verdiği ilanlar, kütüphanelere. spor salonlanna astığı duyurular aracılığıyla bulmuş. Tek avan- tajı aradığı hiçbir ölçütün, niteliğin olmamasıydı. Her yaş- tan gelen ilk kişinin fotoğrafını çekiyordu, modellerinden hiçbirine de para vermiyordu. Modellerin tek ödülü kendi- lerine de verilen çıplak bir fotoğraflan ve ilk şov için bir davetiy eydı. Serginin bir ay sonra başlayacak olmasına kar- şın hâlâ 80 ve 90 yaşındaki insanlara ait fotoğraflan eksik: "Yaşhtan ikna etnıek daha zor oluyor" diyor Kelry. Sanatçı yenı sergisinin, bir öncekı sansasyonel sergisi- nin sanatsal yönden doğru yerine korunası açısından yarar- lı olacağuu umuyor. Kelly'nin insan vücuduyla ilgili buta- kıntısı da yirmi yıl önce bir açık kalp ameliyatına tanıklık etmek zorunda kalmasına dayanıyor. Bu ilgiyı sanata taşı- görevi 'kendi ülkesindeki yabancının' dili olmak- tır. - Oyunun sonunda Garga, yaşananlan 'En iyi zamanlar kaostu. Harcanıp, tüketildi' sözleriyle değeıiendiriyor. Siz debu kadar karamsar nusuuz? Asıl olarak iyimser bir insanım ama aptal deği- lim. Kısa vadede kötümser, uzun vadede iyünse- rim. Önümüzdeki yirmi yılı ölçüt alarak bakacak olursam elbette kötümserim. Bu dünyadakı deği- şime katkıda bulunmak istiyorum. Ama uzun va- dede bir perspektif kurduğumda da ilke olarak iyimserim. Yoksa tiyatro yapamam. -Oyundaki metalaşmış cinselBk iyimser kalma- nuza pek de olanak tanımıyordu aslında» Evet cinsellik metaya dönüşmüş cinsellikti ama _^__^^_^^__ aslında aşk da vardı oyun- " • ^ ~ ™ " ^ o ^ doğrusubir aşk çığ- lığı, bir hissetme ve hissedil- me özlemi. Karakterlerden biri oyun boyunca "Vur ba- na, kes beni" diyor, çünkû ne olursa olsun bir şekilde hissedilmeyive algılanmayı istiyor. ÜiSMie sevfffiTÎSl- madtğı, sadece bir sevgi öz- lemininolduğudünyadakay- masının ise dehşet yaratma çabasıyla hiçbir ılgisi yok. Tek neden Vinci'ye kadar uzanan bir gelenekle bağlantı kur- mak istemesi: "İnsan bedeninin güzelligi büyfilüyor benl Ister grysili otsun. ister çıplak, ister paryalanmış... Bir yu- murta düşünün. Dış yiizeyi gerek doku gerek görüntü açı- sından oldukça Uginç olabilir. Öte yandan içlni açöğınız za- man yine çok Uginç bir şeyle karsüaşabilirsiniz."" Birthdays sergisi bedensel ırkçılığa ve zayıflık modası- na bir tepkı mesajını taşıyor. Yakalamak istediğı vücutlar da görmeye alışkın olduğumuz vücutların dışındalar. İnsan vücutlannı toplumsal ve psikolojik bağlamlardan soyutla- ma eğilimi Kelly'nin bütün yapıtlanndaetkisini gösteriyor. Sergideki resimleri sadece kıyafeüerden değil, kişilerin isimlerinden, yaşlarından, konumlanyla ilgili her türlü bil- giden de soyutluyor. Kelry'nin bir önceki sergiyle ilgili en büyük üzüntüsümed- yanın, olaym sansasyonel yanını ön plana çıkarmış olma- sı: "lzleyicikr benim sergimi göremediler. Ka>Tamsal bir sanat olduğu için ben de anlatamadım onlara." İnsanlann tepkilerini de anlamıyor: "Cç kafa, altı kol, 10 bacak, üç göv- de ve bir beynin parçalannı çalmama neden bu kadar faz- la tepki gösterildigini de anlamıyorum. Aldığım parçalaruı çogu on > ıldan uzun süredir hastanede>di. artık >-akılacak- lanü. Yapüğım işin insanlar için yararb olacağını düşünü- yordum." Kelly, insan vücudunun mükemmelliğını sergileyerek insanlara bir hizmet sunmayı amaçlarken insanlann ölüme duyarlılığını ve bu konudaki duygusal yaklaşımı gözden ka- çırmıştı anlaşılan. Sonuçta kendisinı hapiste buldu. Onu en çok üzen şey bütün kişiliğinı yitırip bir sırt numarasma dö- nüşmek olmuştu.Hapishanede de yine sanatı kurtardı Kelly'yi. Mahkûmlann porrrelerini çizmeye başladı ve dostluklannı kazandı. Bütün bu tecrübenin ardından ken- disini zaman zaman dünyadan tamamen kopuk hissettiği- ni belirtiyor Kelly: "Birthdays sergimi hazııiarken bir yan- da da kendhne bu dünyanın. insanlığın bir parçası olduğu- mu hatuiatmayı arzuluyordum." Oktay Anılanmert'in başka dünyası ALtAKAY Oktay Andanmert'in Tem Sa- nat Galerisi'nde açuğı sergisi, kla- sik bir figür resmi seyretmeye gel- miş izleyiciyi tuhaf yorumlara doğru çekiyor. Denizin içindeki su- lann içine kanştığı halde kenar- lannı kaybetmeyen ve yansıma yapmayan beden parçalan arasın- dan insan ayaklan ve balıklar, in- san merkezli bir dünyanın varolu- şundan insanın yeni bileşkelerle birleşerek bir oluşa girdiği birdün- yaya girmekte olduğumuzu bize hatırlatıyor; bu anlamda da insan ve balık arasında gelişen bir ba- lık- oluş'a doğru yolluyor bizle- ri t Yüzsüz'' insanla bahldar Beden ve el parçalan ile balık- lar "yüzsüz" bir insanı bahklarla ilişki içinde sunuyor. Bedenler arasında görülebilecek bağlar-ba- lık oltasının sicimi de bir bağı oluşturuyor- bir parçalanmış bü- tünlüğü ortaya koyuyor. tnsan ve balık arasındaki perspektif doğal- lığını korurken insan figürü yüz- süzleşerek balık haline giriyor. Balık insan suratını var ederken, insan da balık oluşa doğru meyil- leniyor. Bu oluş ilişkisinin bir za- man içinde geliştiğini ileri süre- bıliriz. Bunun da bir zaman süre- sinde olduğunu düşündü- ğümüzdebelirsiz mekânlar içinde figürler bir yandan kendilerine yer anyorlar, di- ğer yandan da her bir figür zamanın hızına kendisini bırakıyor. Zamanın hızı fi- gürlerin varoluşsal mekân- lannı geride bırakırken me- kândan yersiz yurdsuzlaştı- nyor ve bir anlamda yerini arayan bir hale sokuyor. Be- denin parçalanmalannda ol- duğu gibi zamanın parça- lanmalannda da figürler kendi varoluşsal biçimle- rinden kendilerini sıyvnyor- lar. Flu balıklar ile hemen önplanda görünenve avlan- makta olan balık, elle bir- likte belirsizliği ortaya çıkanyor ve ön plan ile arka plan arasında- ki hiyerarşisizliği izleyiciye yö- neltiyor: Bu sekilde de katalog ya- zısında EmreZeytinoğlu'nun yaz- mış olduğu gibi "Figürler ve nes- neierarasındakioiayüişkisini ken- di başlanna hareket eden bicim- lere dönüştürüyor"; yani her bir oluş içinde figürler kendi varolu- şunun dışına çıkarken karşısında- ki nesneleri ve fıgürleri de deği- şime tabi tutuyor. Öznellikten çıkmışinsanın hem başka bir ortamda (deniz veya ha- va) öznellik arayışmda olduğunu 'Levrekfi Ayak', 1999,tuvalüzerinekanş»k teknik Oktay Anılanmert balık- lann ezildığini, doğal dün- yada ezilenin, insan tara- findan sömürülen insan olmaktan çok insan tara- findan ezilen hayvanlar arasından balık olduğu- nu anlatırken, ekolojik bir bakış açısını ortaya ko- yuyor. Doğal dünyanın dengesini yitirdiğinden beri insanın ezen ve nes- nelleştiren bakışvnuı aynı zamanda kendisini de bo- yundurluk altına aldığım vurguluyor. Yakalanan ba- lıklar ressamın gözünde bütünlüğünü savunurken insan figürü kendisinı par- çalanmış olarak tuvalde ve bu arayışın da başka bir oluş var ediyor. Burada egemen ko- numda olduğu var sayılan insa- nın, aslında ne kadar öznellikten uzaklaştıgını, Anılanmert, insan bedenini parçalayarak gösteriyor. Sadece ayaklar ve kutsal varlık olarak düşünülen balıklar. Benzer bir şekilde "Gökte Bir Adam" adlı çalışma, bu sefer de- nizlerin içinde değil, ama gökler- de uçmakta olan ve bu anlamdada yine varoluş alanlannı arayan in- san figürünü anımsatıyor. Alttan görülen beden yine yerçekimi ka- içinde (balık-oluş) sürdürüldüğu- nü belirtiyor. hem de bize, içinde yaşadığımız dünyanın da başka bir anlayış ıçine girdiğini sanki vurguluyor. Oktay Anılanmert'in "Süflör" adlı tuvali balık tarafindan söyle- nen sözün balıklaşmakta olan in- san tarafindan sarfedildiğim gös- teriyor. Aynı şekilde "Boyundur- hık" adlı çalışması güreşen iki be- den arasındaki hızı ve hareketi be- Urtirkenberaberinde yine yüzsüz- leşmeyi anımsatıyor. "Ayaklar AK Onda YaşaırT adlı çalışmada ise nunlanyla boğuşurken kendi do- ğal ortamını terk ederek bize at- mosferin içindeki hız dolayısıyla çatlayan bedenı sunuyor. "Goz- lem" adlı tuvalde de yüz hız un- suruyla kayboluyor. Bu sergi bize Oktay Anılan- mert'in siyasi perspektifinin öğe- lerinı sunmakta sanki: Kartezyen öznenin egemenliğinin yıkıma uğ- rattığı \e zapturaptaalrnaya çalış- tığı doğa. her alandan patlak ver- mekte. tnsanın hümanizma üzeri- ne kurulu dünyası doğayı tahrip ederken, kendisinin dayanaklan- nı da yok etmiştir. Öznellik bu ne- denle kayba uğramıştır. Balıklar özgür alanlann varlıklan olarak in- sanayeni olanaklar sağlamaktadır. ancak insan bu olanaklan yine in- sani görüşlerine göre temellendı- rerek her şeyi hâkimiyet altına al- makta; böylece de balıklann sun- duğu özgürleşme ortamlanra dabir eliyle ters yüz etmektedir. Açılım ekolojik olanla zihinsel olanın birleşmesinden geçmekte midir? FefixGuattari'nin söylemiş olduğu gibi "ekosofik" yaklaşım. oluşlan ve doğayayeniden bir ba- kışı; ancak hümanist olmayan bir bakışla mı gerçekleştirecektir? Bu sorular serginin bize sordurttuğu sorulardan birkaçıdır. Başka soru- lar ise sanatçının ruvallerini izle- yenin soracağı ve belki de hepi- mize yönlendireceği sorular ola- caktır. Başka bir dünyaya doğru. beden kadınlaroluyor. O ne- denle bu her ne kadar iki er- kek arasındaki mücadelenin öyküsü olarak yazılmış olsa da bence kadınlar üzerine yazılmış bir oyun bu. Artık Avrasya var - Brecht'in doğumunun 100. yıhnı kuÜadıkgeçen yiL Günümüz kvŞuHannda na- sıl ele ahnmah Brecht? Kafamda belli bir tema olmadan Brecht'in oyunla- nnı okursam o oyunlar ba- na hiçbir şey vermez. Ama birlikte çahştığım insanlar- la dile getirmek istediğim bir tema varsa, bu temayı ifade etmek için Brecht'in bir oyunundan yararlanıyorsam çok yardımcı olur. Brecht bu bağlamda bugüne dek çok yardımcı oldu bana. - Türkiye'yle bağlantuu- u 12 yıldır kesintisiz sürdür- menizin nedeni ne? Türk tiyarrosuyla tanış- mamızı izleyen 12 yıl bo- yunca gerek Alman Kültür Bakanhğı'na, gerek tiyatro çevrelerine ısrarla Türki- ye'nin Atatürkdevrimlerin- den sonra ne kadar önemli adımlar attığmı, kültür po- litikası, tiyatro yapısmm oluşturulması açısından Av- rupa'da hiçbir ülkeyle kıyas- lanamayacak kadar büyük bir mesafe kaydettiğini an- latmaya çalıştık. Ben Avrupahlann, özel- likle AlmanlannTürkiye'nin Avrupa'ya dahil olup olma- dığı konusundaki tartışma- lannı, Avrupa Birliği'nin Tûrkiye'ye karşı tavnnı son derece büyük bir üzüntüyle izliyorum. Sovyetler Birli- ği'nin dağılmasının ardın- dan Avrupa'yı kendi küçük sınırları içine çekmek ve dünyanın geri kalan kısmın- dan yalıtmaya çalışmak taş- ralı bir bakışın sonucu do- ğan bir rutum. Çünkü artık Avrupa yok, Avrasya var. Türkiye bu önümüzdeki dönemde Avrasya kıtasının oluşmasında kûltürel olarak anahtar rolü oynayacak. ts- tanbul benim içingerek sem- bolik olarak. gerek de reel olarak Doğu'yla Batı ara- sındaki bu oluşumun düğüm noktasını oluşturuyor. Türk toplumuçok hızlı bir çağdaş- laşma içinde. Böyle bir dö- nemde kültür alanında da 'Theater an der Ruhr'un projelerinin çok daha geniş ilgi göreceğini dü- şünüyorum. A P I Y 0 R L A R Brando, Williams'ı oynayacak , • Morgan Freeman, yazar Rudolph Fisher'in romanından sinemaya aktanlan 'The Conjure Man Dies' füminin yapımcılığun ve başrolünü üstleniyor. Kevin Hooks'un yönettiği film, 1930'luyıllarda Harlem'de işlenen bir cinayet öyküsü üzerine gelişiyor. • 1000 Fransız ressamı, champs Elysees Komitesi tarafindan amatör ve profesyonel ressamlara açık olarak düzenlenen resim yanşmasına katılmak için, yanlanna resim sehpalannı da alarak Paris'in ünlü caddesi Champs Elysees'ye geldiler. Ressamlar, resmini yapmaktan en çok hoşlandıklan konulan. kendilerine verilen dört buçuk saatlik süre içerisinde istedikleri tekniği kullanarak ruvale döktüler. Yanşmanın sonuçlan bu hafta içinde açıklanacak. • Jodie Foster ve Mel Gibson, Paramount Picrures yapımı 'Mace and Mardi' adlı Fılmde başrolleri paylaşjyorlar. Senaryosunu Jim Uhls'un yazdığı kara komedi niteliğindeki filmde nevrotik bir çiftin öyküsü anlatılryor. • Marlon BrandO sinemaya dönüyor... Brando, Tony Kaye'in yöneteceği l One Arm' isimli fılmde Amerikalı oyun yazan Tennessee Williams'ı canlandıracak. Williams'ın kısa bir öyküsünden sinemaya aktanlan fılmde, geçirdiği kazada tek kolunu kaybeden bir adamın yaşadıklan anlatılıyor. yöneticiMnı canlandınyor. • sothebv's Mttzayede Evi, Rüzgâr Gibi Geçti fılminin 60. yaşını kutluyor... 12 Haziran'da gerçekleştirilecek olan müzayedede, filmin 1939 yılında kazandığı Oscar heykelciği satışa sunulacak. • The Sunday TtmeS gazetesinin her yıl Hay-on-Wye .. ı<l%> . kasabasında • " , düzenlediği Saman Festivali, geçen perşembe günü ünlü rock sanatçısı Van Morrison'ın verdiği bir konserlebaşladı. 6 Haziran'a kadar sürecek olan festival, ortalama kırk bin yazar \ e kitapseveri bir araya getiriyor. Bu seneki ^ • festivale konuk olan ünlü yazarlar arasında gezi yazan Colin Thubron, oyun yazan Harold Pinter, Antonia Fraser, Bill Bryson ve FW de Clerk de yer alıyor. • Jlm Carrey. Saiak ile Avanak'ın yönetmenleriyle yeniden bir araya geldi. Carrey, Peter ve Bobby Farrelly'nin yönettiği 'Me Myself and Irene' adlı fılmde başrolü üstleniyor. Filmde, iki yanıyla da aynı kadına, âşık olan çift kişilikli bir adamın öyküsü anlatılıyor. • lnXS yeniden müzik yapmaya başlıyor... Solistleri Michael Hutchence'ın bir buçuk yıl önceki intihanmn ardından ortalıktan kaybolan Avustralyalı rock gnıbu Inxs'ın solistliğini bundan böyle Terence Trent D'Arby üstlenecek. Grup. uzun bir aradan sonra ilk kez gelecek ay Sydney'de konser verecek. • Oliver Reedin ani ölümü nedeniyle yanm kalan son filmi 'Gladyatör'.bazı bilgisayar teknikleriyle tamamlanabilecek. Steven Spielberg, DreamWorks yapımı fılmde dijital hilelerle Reed'i yeniden canlandıracak. • Nicole Kidman yeni filminm çekimlerine bu günlerde başlıyor. Jez Buttenvorth'un senaryosunu yazıp yönettiği filmin çekimleri Avustralya'da gerçekleştirilecek. Kidman fılmde genç bir banka • Kevin Spacey ve Danny DeVıto, 'Hospitality Suite' adlı, fılmde başrolleri paylaşıyorlar. Ünlü bir tiyatro oyunundan sinemaya aktanlan ve yönetmenliğıni John Svvanbeck'in üstlendiği fılmde. iş gezisine çıkan iki satış ' J ,- elemanının öyküsü anlatılıyor. • Eurovlslon şarkı Yarışmasinu tarihinde ilk kez yanşmanın son kostümlü provasına izleyici alınmadı. Dün Israil'inbaşkenti Kudüs'te gerçekleşen yanşma, bir süredir radikal Musevilerin hedef tahtası haline gelmişti. Radikal dinci kesim, cuma akşamından cumartesi akşamına kadar geçen sürenin Musevilerin kutsal günü (Şebat) olmasını. cumartesi günü öğleden sonra yapılacak provalann gürültüye yol açacağı v elektrik kullarulmasına neden olacağı için Şebat'a saygısızhk yapılacağını gerekçe göstererek yanşma yönetimine baskı yapıyorlardı. Yanşma yönetimi de, provanın biletleri satıldığı halde. provaya izleyici almadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle