Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 1999 PAZAR
14 KULTUR
Roberto Ciulli, Theater an der Ruhr ile projelerini sürdürüyor
Yabancılaşına üzerine
îpek Yolu'nda Faust
Theater an der Ruhl farklı dönemlerde yapılnuş
iki büyük yolculuk olan Goethe'nin Faust'u ve Îpek
Yolu temalannı farklı kültürlerin, dinlerin, ulusla-
nn yan yana bir arada yaşarnası modelıni yenıden
canlandırmak amacıyla bir araya getıriyor. 1995 'te
j . UNESCO tarafindan Dünya Kûltürel Kallanma On
* yıllık Programı'na katkı olarak kabul edilen proje
çerçevesinde 2001/ 2002 tarihleri arasında Türki-
ye, Azerbaycan, Mısır, Lübnan, Suriye, İran, Türk-
f> menistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Çin'in çeşit-
li kentlerinde Faust üçlemesi sahnelenecek. Rober-
to Ciulli, Türkiye'nin Dogu ve Batı arasmdaki bağ-
lantıda oynadıgı küit rol nedeniyle yolculufu tstan-
bul'dan başlatacak. Cumhurbaşkanı Süleyman De-
mireTin kendisine bu konuda bir destek mektubu
göndermiş olmasının da çok olumlu bir gelişme ol-
duğunu vurguluyor OulH. Şimdiye kadar Alman-
ya'da Kuzey-Ren Vestfalya Eyaleti Çalışma, Sos-
yal Güvenlik ve Kentsel Gelişim, Kültür ve Spor
BakaniığYndan, Alman Federal Dışişleri Bakanlı-
ğı'ndan, Goethe Enstitüsü'nden ve Unesco'dan sağ-
lanan yardımlann yanı sıra projenin uğrayacağı ül-
keler projeye fiıli ve maddi destek sağlayacaklar.
GÜLERÇETtN
Tûrkiye'ye tumeye gelen ve bir Türk
topluluğunu Almanya'da ağırlayan ilk Alman
tiyatro topluluğu olan Theaterander Ruhr ile
Devlet Tiyatrolan arasındaki işbirliği karsılık-
h tumelerle 12 yıldır sürüyor. Devlet Tiyat-
rolan son olarak Istanbul ve Ankara'daki
sahnelerinde Theater a.d. Ruhr'un sanat
yönetmeni Roberto Ciulli'nin yönet-
tiği, Bertolt Brecht'in 'Şehrin Vah-
şiÇıglıklannda' adlı oyunu agırladı.
îstanbul Devlet Tiyatrosu'ndan M-
hatİteri ve LeventÖktem'in de önem-
li rolleri Türkçe olarak canlandırdık-
lan oyunda Recai Hallaç ve Ferhad Fe-
qi de Türkçe ve Almanca bölümlerde
rol aldılar. Oyundaki çeviri süreci Re-
cai Hallaç'ın üstlendiği esir karakteri
aracılığıyla tamamlandı.
Malezyah odun tûccan Shlink ile yok-
sullaşmış Garga arasındaki savaştan yola
çtkan oyun yabancılaşma, yalnızlık, iletişimsizlik
temalannı ele alıyor. 1999 sonbahannda Alman-
ya'da ayru işbirliği çerçevesinde Mülheim ve Düs-
seldorfkentlerinde Türkiye Devlet Tiyatrolan Fes-
tivali dûzehlenecek.
- Oyundaki Türkçe-Almanca bölümlerin oyun-
içi çevirinin yardunıyla diUerden herhangi birini
bilmeyen izleyiei tarafindan anlaşdmasına karşın
ektenen Portekizce, Ingilizce bönlmler kanşıklık ya-
ranyor. Buyola üeüşimsizlik sonınunu vurgulamak
için mi başvurdunuz?
Oyun her şeyden önce dünyada birçok metro-
polde yaşadığımız gerçekliğin, birçok kültürün-di-
îin metropoHerde bir araya geldiği gerçeğinin bir
ifadesi. Metropollerin sokaklanndaki dilin niteli-
ğinin de gittikçe düştüğünü görüyoruz. Herkes
kendi dilinin sınırlanna geri çekiliyor ve diller kli-
şelere dönüşüyor. Bu da elbette insanlar arasında-
ki gerçek iletişimsizliğin ifadesi.
Incil'de farklı dillerin nasıl oluştuğu anlatılır "ln-
sanlar Tann'nın yüzündeki peçeyi çekip açmak
için çokyüksekbir kufcyapmakistedüer. Bunu ya-
pabiMerdi Tann'dan bağımsız olmayı başaracak-
İardı. Ama Tann'nın peçesini açnrmaya hiç de ni-
yeti yoktu. Bu nedenk gökyüzüne tılaşmalanna
ramak kala onlara bir ci'za verdi: Bu ceza da on-
iara verümiş birçokdildi Böylelikk islerini tanıam-
layamadüar." tnsanlar dil sınırlannın dışında ıle-
tişim kurmayı başardıklan anda iştebu kuleyi yap-
ISTAMSUl
KttUUK
« S»MT
tfMEFI
[H.tllUSUUUtBASI
İSTMB0İ
TİYATRO FESTİVAÜ
• Asıl önemli olan kendi ülkelerinde
yabancı olan insanlar... Tiyatronun
görevi 'kendi ülkesindeki yabancının'
dili olmaktır. Sevginin yok oluşu,
yabancılaşma, iletişimin kaybolması gibi
temalanmız oyun ile çok denk düştü.
Theater an der Ruhr'un sahnelediği 'Şehrin Vahşi Çığhklan'nda Nihat Öeri ve Recai Hallaç.
mış olacaklar. Nitekim oyunda da Shlink ve Ma-
rie arasında geçen bir sahne bunun belirtisi. Fark-
lı diller konuşmalanna karşın çeviri olmadan bir-
birlerini anlıyorlar.
Peğjşime katkıda bulunmak istiyorum
- Metropoflerde aynı dili konuşan insanlar ara-
sında da iletişim kopukluklan yaşanıyor. İletişim
çağuun iletişimsizlik açmaanı neye bağbyorsunuz?
Metropoller yabancılaşmış bir yaşamın ortaya
çıktığı yerler. Yabancılaşma sorunu ılle de kendj
ülkesinden başka bir ülkeye gidip orada yaşayan
insanlann sonmu değildir. Asıl önemli olan ken-
di ülkelerinde yabancı olan insanlar ki bu insan-
lann sayısı çok daha fazla. Benim için tiyatronun
Anthony Kellyy
nin 'Doğum GünlerV sergisinde 168 çıplakfotoğrafyer alacak
'İnsan bedeninin büyülügüzeüiği'Kültür Servisi - Lakabı kasap Anthony-Noel KeHy'nin.
Geçen yıl nisan ayında heykelleri için Kraliyet Oniversite-
si Cerrahi Bölümü'nden, parçalanmış kafa. kol, bacak,
gövde ve beyin parçalan çalmak suçundan üç ay hapse
mahkûm edilmişti. Kendisi bunun yasal bir sanatsal etkın-
lik olduğunu iddia ediyordu - geçmişi taa Vmci'ye kadar
uzanan bir yöntem... Kelry'nin Brixton Hapishanesi'nden
çıktıktan sonraki ılk sergisi ise önümüzdeki ay yine Lond-
ra'da açılacak.
Birthdays (Doğum Günleri) başlıklı yeni sergisinde ise
1 yaşından 92 yaşına kadar, her yaştan birer erkek ve ka-
dının 168 çıplak fotoğrafına yer verecek Kelly. Tamamlan-
ması üç yıl alan bu fotoğraflarla bir insan vücudu katalo-
ğu da oluşturulacak. Doğal olarak modeller, fotoğraflan çe-
kip sergileyecek olan sanatçı "ölülertekafayıbozınuşolma-
saydı" bile bu türden birproje için kuyruğa girmezlerdi. Kelry
ise modellerinı gazetelere verdiği ilanlar, kütüphanelere. spor
salonlanna astığı duyurular aracılığıyla bulmuş. Tek avan-
tajı aradığı hiçbir ölçütün, niteliğin olmamasıydı. Her yaş-
tan gelen ilk kişinin fotoğrafını çekiyordu, modellerinden
hiçbirine de para vermiyordu. Modellerin tek ödülü kendi-
lerine de verilen çıplak bir fotoğraflan ve ilk şov için bir
davetiy eydı. Serginin bir ay sonra başlayacak olmasına kar-
şın hâlâ 80 ve 90 yaşındaki insanlara ait fotoğraflan eksik:
"Yaşhtan ikna etnıek daha zor oluyor" diyor Kelry.
Sanatçı yenı sergisinin, bir öncekı sansasyonel sergisi-
nin sanatsal yönden doğru yerine korunası açısından yarar-
lı olacağuu umuyor. Kelly'nin insan vücuduyla ilgili buta-
kıntısı da yirmi yıl önce bir açık kalp ameliyatına tanıklık
etmek zorunda kalmasına dayanıyor. Bu ilgiyı sanata taşı-
görevi 'kendi ülkesindeki yabancının' dili olmak-
tır.
- Oyunun sonunda Garga, yaşananlan 'En iyi
zamanlar kaostu. Harcanıp, tüketildi' sözleriyle
değeıiendiriyor. Siz debu kadar karamsar nusuuz?
Asıl olarak iyimser bir insanım ama aptal deği-
lim. Kısa vadede kötümser, uzun vadede iyünse-
rim. Önümüzdeki yirmi yılı ölçüt alarak bakacak
olursam elbette kötümserim. Bu dünyadakı deği-
şime katkıda bulunmak istiyorum. Ama uzun va-
dede bir perspektif kurduğumda da ilke olarak
iyimserim. Yoksa tiyatro yapamam.
-Oyundaki metalaşmış cinselBk iyimser kalma-
nuza pek de olanak tanımıyordu aslında»
Evet cinsellik metaya dönüşmüş cinsellikti ama
_^__^^_^^__ aslında aşk da vardı oyun-
" • ^ ~ ™ " ^ o ^ doğrusubir aşk çığ-
lığı, bir hissetme ve hissedil-
me özlemi. Karakterlerden
biri oyun boyunca "Vur ba-
na, kes beni" diyor, çünkû
ne olursa olsun bir şekilde
hissedilmeyive algılanmayı
istiyor. ÜiSMie sevfffiTÎSl-
madtğı, sadece bir sevgi öz-
lemininolduğudünyadakay-
masının ise dehşet yaratma çabasıyla hiçbir ılgisi yok. Tek
neden Vinci'ye kadar uzanan bir gelenekle bağlantı kur-
mak istemesi: "İnsan bedeninin güzelligi büyfilüyor benl
Ister grysili otsun. ister çıplak, ister paryalanmış... Bir yu-
murta düşünün. Dış yiizeyi gerek doku gerek görüntü açı-
sından oldukça Uginç olabilir. Öte yandan içlni açöğınız za-
man yine çok Uginç bir şeyle karsüaşabilirsiniz.""
Birthdays sergisi bedensel ırkçılığa ve zayıflık modası-
na bir tepkı mesajını taşıyor. Yakalamak istediğı vücutlar
da görmeye alışkın olduğumuz vücutların dışındalar. İnsan
vücutlannı toplumsal ve psikolojik bağlamlardan soyutla-
ma eğilimi Kelly'nin bütün yapıtlanndaetkisini gösteriyor.
Sergideki resimleri sadece kıyafeüerden değil, kişilerin
isimlerinden, yaşlarından, konumlanyla ilgili her türlü bil-
giden de soyutluyor.
Kelry'nin bir önceki sergiyle ilgili en büyük üzüntüsümed-
yanın, olaym sansasyonel yanını ön plana çıkarmış olma-
sı: "lzleyicikr benim sergimi göremediler. Ka>Tamsal bir
sanat olduğu için ben de anlatamadım onlara." İnsanlann
tepkilerini de anlamıyor: "Cç kafa, altı kol, 10 bacak, üç göv-
de ve bir beynin parçalannı çalmama neden bu kadar faz-
la tepki gösterildigini de anlamıyorum. Aldığım parçalaruı
çogu on > ıldan uzun süredir hastanede>di. artık >-akılacak-
lanü. Yapüğım işin insanlar için yararb olacağını düşünü-
yordum."
Kelly, insan vücudunun mükemmelliğını sergileyerek
insanlara bir hizmet sunmayı amaçlarken insanlann ölüme
duyarlılığını ve bu konudaki duygusal yaklaşımı gözden ka-
çırmıştı anlaşılan. Sonuçta kendisinı hapiste buldu. Onu en
çok üzen şey bütün kişiliğinı yitırip bir sırt numarasma dö-
nüşmek olmuştu.Hapishanede de yine sanatı kurtardı
Kelly'yi. Mahkûmlann porrrelerini çizmeye başladı ve
dostluklannı kazandı. Bütün bu tecrübenin ardından ken-
disini zaman zaman dünyadan tamamen kopuk hissettiği-
ni belirtiyor Kelly: "Birthdays sergimi hazııiarken bir yan-
da da kendhne bu dünyanın. insanlığın bir parçası olduğu-
mu hatuiatmayı arzuluyordum."
Oktay Anılanmert'in başka dünyası
ALtAKAY
Oktay Andanmert'in Tem Sa-
nat Galerisi'nde açuğı sergisi, kla-
sik bir figür resmi seyretmeye gel-
miş izleyiciyi tuhaf yorumlara
doğru çekiyor. Denizin içindeki su-
lann içine kanştığı halde kenar-
lannı kaybetmeyen ve yansıma
yapmayan beden parçalan arasın-
dan insan ayaklan ve balıklar, in-
san merkezli bir dünyanın varolu-
şundan insanın yeni bileşkelerle
birleşerek bir oluşa girdiği birdün-
yaya girmekte olduğumuzu bize
hatırlatıyor; bu anlamda da insan
ve balık arasında gelişen bir ba-
lık- oluş'a doğru yolluyor bizle-
ri
t
Yüzsüz'' insanla bahldar
Beden ve el parçalan ile balık-
lar "yüzsüz" bir insanı bahklarla
ilişki içinde sunuyor. Bedenler
arasında görülebilecek bağlar-ba-
lık oltasının sicimi de bir bağı
oluşturuyor- bir parçalanmış bü-
tünlüğü ortaya koyuyor. tnsan ve
balık arasındaki perspektif doğal-
lığını korurken insan figürü yüz-
süzleşerek balık haline giriyor.
Balık insan suratını var ederken,
insan da balık oluşa doğru meyil-
leniyor. Bu oluş ilişkisinin bir za-
man içinde geliştiğini ileri süre-
bıliriz. Bunun da bir zaman süre-
sinde olduğunu düşündü-
ğümüzdebelirsiz mekânlar
içinde figürler bir yandan
kendilerine yer anyorlar, di-
ğer yandan da her bir figür
zamanın hızına kendisini
bırakıyor. Zamanın hızı fi-
gürlerin varoluşsal mekân-
lannı geride bırakırken me-
kândan yersiz yurdsuzlaştı-
nyor ve bir anlamda yerini
arayan bir hale sokuyor. Be-
denin parçalanmalannda ol-
duğu gibi zamanın parça-
lanmalannda da figürler
kendi varoluşsal biçimle-
rinden kendilerini sıyvnyor-
lar. Flu balıklar ile hemen
önplanda görünenve avlan-
makta olan balık, elle bir-
likte belirsizliği ortaya çıkanyor
ve ön plan ile arka plan arasında-
ki hiyerarşisizliği izleyiciye yö-
neltiyor: Bu sekilde de katalog ya-
zısında EmreZeytinoğlu'nun yaz-
mış olduğu gibi "Figürler ve nes-
neierarasındakioiayüişkisini ken-
di başlanna hareket eden bicim-
lere dönüştürüyor"; yani her bir
oluş içinde figürler kendi varolu-
şunun dışına çıkarken karşısında-
ki nesneleri ve fıgürleri de deği-
şime tabi tutuyor.
Öznellikten çıkmışinsanın hem
başka bir ortamda (deniz veya ha-
va) öznellik arayışmda olduğunu
'Levrekfi Ayak', 1999,tuvalüzerinekanş»k teknik
Oktay Anılanmert balık-
lann ezildığini, doğal dün-
yada ezilenin, insan tara-
findan sömürülen insan
olmaktan çok insan tara-
findan ezilen hayvanlar
arasından balık olduğu-
nu anlatırken, ekolojik bir
bakış açısını ortaya ko-
yuyor. Doğal dünyanın
dengesini yitirdiğinden
beri insanın ezen ve nes-
nelleştiren bakışvnuı aynı
zamanda kendisini de bo-
yundurluk altına aldığım
vurguluyor. Yakalanan ba-
lıklar ressamın gözünde
bütünlüğünü savunurken
insan figürü kendisinı par-
çalanmış olarak tuvalde
ve bu arayışın da başka bir oluş var ediyor. Burada egemen ko-
numda olduğu var sayılan insa-
nın, aslında ne kadar öznellikten
uzaklaştıgını, Anılanmert, insan
bedenini parçalayarak gösteriyor.
Sadece ayaklar ve kutsal varlık
olarak düşünülen balıklar.
Benzer bir şekilde "Gökte Bir
Adam" adlı çalışma, bu sefer de-
nizlerin içinde değil, ama gökler-
de uçmakta olan ve bu anlamdada
yine varoluş alanlannı arayan in-
san figürünü anımsatıyor. Alttan
görülen beden yine yerçekimi ka-
içinde (balık-oluş) sürdürüldüğu-
nü belirtiyor. hem de bize, içinde
yaşadığımız dünyanın da başka
bir anlayış ıçine girdiğini sanki
vurguluyor.
Oktay Anılanmert'in "Süflör"
adlı tuvali balık tarafindan söyle-
nen sözün balıklaşmakta olan in-
san tarafindan sarfedildiğim gös-
teriyor. Aynı şekilde "Boyundur-
hık" adlı çalışması güreşen iki be-
den arasındaki hızı ve hareketi be-
Urtirkenberaberinde yine yüzsüz-
leşmeyi anımsatıyor. "Ayaklar AK
Onda YaşaırT adlı çalışmada ise
nunlanyla boğuşurken kendi do-
ğal ortamını terk ederek bize at-
mosferin içindeki hız dolayısıyla
çatlayan bedenı sunuyor. "Goz-
lem" adlı tuvalde de yüz hız un-
suruyla kayboluyor.
Bu sergi bize Oktay Anılan-
mert'in siyasi perspektifinin öğe-
lerinı sunmakta sanki: Kartezyen
öznenin egemenliğinin yıkıma uğ-
rattığı \e zapturaptaalrnaya çalış-
tığı doğa. her alandan patlak ver-
mekte. tnsanın hümanizma üzeri-
ne kurulu dünyası doğayı tahrip
ederken, kendisinin dayanaklan-
nı da yok etmiştir. Öznellik bu ne-
denle kayba uğramıştır. Balıklar
özgür alanlann varlıklan olarak in-
sanayeni olanaklar sağlamaktadır.
ancak insan bu olanaklan yine in-
sani görüşlerine göre temellendı-
rerek her şeyi hâkimiyet altına al-
makta; böylece de balıklann sun-
duğu özgürleşme ortamlanra dabir
eliyle ters yüz etmektedir.
Açılım ekolojik olanla zihinsel
olanın birleşmesinden geçmekte
midir? FefixGuattari'nin söylemiş
olduğu gibi "ekosofik" yaklaşım.
oluşlan ve doğayayeniden bir ba-
kışı; ancak hümanist olmayan bir
bakışla mı gerçekleştirecektir? Bu
sorular serginin bize sordurttuğu
sorulardan birkaçıdır. Başka soru-
lar ise sanatçının ruvallerini izle-
yenin soracağı ve belki de hepi-
mize yönlendireceği sorular ola-
caktır. Başka bir dünyaya doğru.
beden kadınlaroluyor. O ne-
denle bu her ne kadar iki er-
kek arasındaki mücadelenin
öyküsü olarak yazılmış olsa
da bence kadınlar üzerine
yazılmış bir oyun bu.
Artık Avrasya var
- Brecht'in doğumunun
100. yıhnı kuÜadıkgeçen yiL
Günümüz kvŞuHannda na-
sıl ele ahnmah Brecht?
Kafamda belli bir tema
olmadan Brecht'in oyunla-
nnı okursam o oyunlar ba-
na hiçbir şey vermez. Ama
birlikte çahştığım insanlar-
la dile getirmek istediğim
bir tema varsa, bu temayı
ifade etmek için Brecht'in bir
oyunundan yararlanıyorsam
çok yardımcı olur. Brecht
bu bağlamda bugüne dek
çok yardımcı oldu bana.
- Türkiye'yle bağlantuu-
u 12 yıldır kesintisiz sürdür-
menizin nedeni ne?
Türk tiyarrosuyla tanış-
mamızı izleyen 12 yıl bo-
yunca gerek Alman Kültür
Bakanhğı'na, gerek tiyatro
çevrelerine ısrarla Türki-
ye'nin Atatürkdevrimlerin-
den sonra ne kadar önemli
adımlar attığmı, kültür po-
litikası, tiyatro yapısmm
oluşturulması açısından Av-
rupa'da hiçbir ülkeyle kıyas-
lanamayacak kadar büyük
bir mesafe kaydettiğini an-
latmaya çalıştık.
Ben Avrupahlann, özel-
likle AlmanlannTürkiye'nin
Avrupa'ya dahil olup olma-
dığı konusundaki tartışma-
lannı, Avrupa Birliği'nin
Tûrkiye'ye karşı tavnnı son
derece büyük bir üzüntüyle
izliyorum. Sovyetler Birli-
ği'nin dağılmasının ardın-
dan Avrupa'yı kendi küçük
sınırları içine çekmek ve
dünyanın geri kalan kısmın-
dan yalıtmaya çalışmak taş-
ralı bir bakışın sonucu do-
ğan bir rutum. Çünkü artık
Avrupa yok, Avrasya var.
Türkiye bu önümüzdeki
dönemde Avrasya kıtasının
oluşmasında kûltürel olarak
anahtar rolü oynayacak. ts-
tanbul benim içingerek sem-
bolik olarak. gerek de reel
olarak Doğu'yla Batı ara-
sındaki bu oluşumun düğüm
noktasını oluşturuyor. Türk
toplumuçok hızlı bir çağdaş-
laşma içinde. Böyle bir dö-
nemde kültür alanında da
'Theater an der Ruhr'un
projelerinin çok daha geniş
ilgi göreceğini dü-
şünüyorum.
A P I Y 0 R L A R
Brando, Williams'ı
oynayacak ,
• Morgan
Freeman,
yazar Rudolph
Fisher'in
romanından
sinemaya
aktanlan 'The
Conjure Man
Dies' füminin
yapımcılığun ve
başrolünü
üstleniyor. Kevin
Hooks'un
yönettiği film,
1930'luyıllarda
Harlem'de işlenen bir
cinayet öyküsü üzerine
gelişiyor.
• 1000 Fransız
ressamı, champs
Elysees Komitesi
tarafindan amatör ve
profesyonel ressamlara
açık olarak düzenlenen
resim yanşmasına
katılmak için, yanlanna
resim sehpalannı da
alarak Paris'in ünlü
caddesi Champs
Elysees'ye geldiler.
Ressamlar, resmini
yapmaktan en çok
hoşlandıklan konulan.
kendilerine verilen dört
buçuk saatlik süre
içerisinde istedikleri
tekniği kullanarak
ruvale döktüler.
Yanşmanın sonuçlan bu
hafta içinde
açıklanacak.
• Jodie Foster ve
Mel Gibson, Paramount
Picrures yapımı 'Mace
and Mardi' adlı Fılmde
başrolleri paylaşjyorlar.
Senaryosunu Jim
Uhls'un yazdığı kara
komedi niteliğindeki
filmde nevrotik bir
çiftin öyküsü
anlatılryor.
• Marlon
BrandO sinemaya
dönüyor... Brando,
Tony Kaye'in
yöneteceği
l
One
Arm' isimli fılmde
Amerikalı oyun
yazan Tennessee
Williams'ı
canlandıracak.
Williams'ın kısa bir
öyküsünden sinemaya
aktanlan fılmde,
geçirdiği kazada tek
kolunu kaybeden bir
adamın yaşadıklan
anlatılıyor.
yöneticiMnı
canlandınyor.
• sothebv's
Mttzayede Evi,
Rüzgâr Gibi Geçti
fılminin 60. yaşını
kutluyor... 12
Haziran'da
gerçekleştirilecek olan
müzayedede, filmin
1939 yılında kazandığı
Oscar heykelciği satışa
sunulacak.
• The Sunday
TtmeS gazetesinin her
yıl Hay-on-Wye .. ı<l%>
.
kasabasında • " ,
düzenlediği Saman
Festivali, geçen
perşembe günü ünlü
rock sanatçısı Van
Morrison'ın verdiği bir
konserlebaşladı. 6
Haziran'a kadar sürecek
olan festival, ortalama
kırk bin yazar \ e
kitapseveri bir araya
getiriyor. Bu seneki ^ •
festivale konuk olan
ünlü yazarlar arasında
gezi yazan Colin
Thubron, oyun yazan
Harold Pinter, Antonia
Fraser, Bill Bryson ve
FW de Clerk de yer
alıyor.
• Jlm Carrey. Saiak
ile Avanak'ın
yönetmenleriyle
yeniden bir araya geldi.
Carrey, Peter ve Bobby
Farrelly'nin yönettiği
'Me Myself and Irene'
adlı fılmde başrolü
üstleniyor. Filmde, iki
yanıyla da aynı kadına,
âşık olan çift kişilikli
bir adamın öyküsü
anlatılıyor.
• lnXS yeniden müzik
yapmaya başlıyor...
Solistleri Michael
Hutchence'ın bir buçuk
yıl önceki intihanmn
ardından ortalıktan
kaybolan Avustralyalı
rock gnıbu Inxs'ın
solistliğini bundan
böyle Terence Trent
D'Arby üstlenecek.
Grup. uzun bir aradan
sonra ilk kez gelecek ay
Sydney'de konser
verecek.
• Oliver Reedin
ani ölümü nedeniyle
yanm kalan son filmi
'Gladyatör'.bazı
bilgisayar teknikleriyle
tamamlanabilecek.
Steven Spielberg,
DreamWorks yapımı
fılmde dijital hilelerle
Reed'i yeniden
canlandıracak.
• Nicole Kidman
yeni filminm
çekimlerine bu
günlerde başlıyor. Jez
Buttenvorth'un
senaryosunu yazıp
yönettiği filmin
çekimleri Avustralya'da
gerçekleştirilecek.
Kidman fılmde
genç bir banka
• Kevin Spacey ve
Danny DeVıto,
'Hospitality Suite' adlı,
fılmde başrolleri
paylaşıyorlar. Ünlü bir
tiyatro oyunundan
sinemaya aktanlan ve
yönetmenliğıni John
Svvanbeck'in üstlendiği
fılmde. iş gezisine
çıkan iki satış '
J
,-
elemanının öyküsü
anlatılıyor.
• Eurovlslon
şarkı Yarışmasinu
tarihinde ilk kez
yanşmanın son
kostümlü provasına
izleyici alınmadı. Dün
Israil'inbaşkenti
Kudüs'te gerçekleşen
yanşma, bir süredir
radikal Musevilerin
hedef tahtası haline
gelmişti. Radikal dinci
kesim, cuma
akşamından cumartesi
akşamına kadar geçen
sürenin Musevilerin
kutsal günü (Şebat)
olmasını. cumartesi
günü öğleden sonra
yapılacak provalann
gürültüye yol açacağı v
elektrik kullarulmasına
neden olacağı için
Şebat'a saygısızhk
yapılacağını gerekçe
göstererek yanşma
yönetimine baskı
yapıyorlardı. Yanşma
yönetimi de, provanın
biletleri satıldığı halde.
provaya izleyici
almadı.