Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 NAYIS 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
Şekerleme
yaparken
B r Türk şirketi
Kanada'ya şekerleme
ih-aç ediyor. Şirket,
uljsîararası bir boyut
(cEzandrrmak için mi
ycksa farklı bir
yöntemle dikkat
ç«kmek için mi
biinmez,
şe><erlemelerin
ambalajında Hitler'in
bir elinde gül, öteki
eliide kırbaçlı
resmini, uyuştunıcu
baoian ile eroin
en eksiyonlannın çizgi
resîmlerini kullanıyor.
Kanada'nın Nova
Scotia eyaletinde
piyasaya sürülen Türk
şekerlemeleri ortalığı
fena halde
kanştınyor;
kamuoyunun tepkisi
üzerine şekerlemeler
toplanıp gerj veriliyor.
Bunun üzerine
Kanada Televizyonu,
şekerlemeleri
Tiirfciye'den ithal eden
Kanada'daki fırmanın
Türk yetkilisiyle
konuşuyor. Bizimki,
ambalajlann
üzerindeki resimlerin
fazla ciddiye alındığını
açıklıyor... Ortalık bir
daha kanşıyor,
tepkiler iyice
yoğunlaşıyor.
Kanada'daki
kamuoyunun
Türkiye'dekine
benzemediği
anlaşılıyor ama
şekerleme pazan da
kaybedilmiş oluyor!
Tel: 0.212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 97
- Turizm 12 aya
yayılacakmış...
"Eskiyen aylan kırpıp kımıp
vtkiız vaparsak. turizmi
aecelere de vavanz!"
I
stanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakül-
tesi bünyesinde kurulan Gemiadamlan Sınav
Merkezi'nde sınava girecekler için faküite ta-
rafından öğretim görevlilerinin ders verdiği sı-
nava hazırlık kurslan açılması üzerine Denizcilik
Müsteşarlığı'nca uyarılan Denizcilik Fakültesi'nin
Dekanı Prof. Dr. Osman Kamil Sağ bir açıklama görv
derdi. Dört sayfalık yazılı açıklamasına "Ben İTÜ
Denizcilik Fakültesi Dekanı veT.C. Gemiadamlan Sı-
nav Merkezi Başkanı Prof. Dr. Osman Kamil Sağ'ım"
diyerek başlayan İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Osman Kamil Sağ, öncelikle şu konulara
açıkfık getirdi:
İTÜ Denizcilik Fakültesi çok özel bir fakültedir. ISO
9002 - ISO 14001 eğitimde uluslararası kalite bel-
geli Türkiye'nin tek devlet fakültesidir. Türkiye'nin tek
uluslararası gemiadamları için eğitim ve kurs verme,-
ye yetkili Birleşmiş Milletler Deniz Güvenliği Eğitim
Merkezi ve bir Japonya-Türkiye uluslararası proje-
Kalite
si Simulatörler Merkezi'nı bünyesinde barındırır. Tür-
kiye'nin tek açık deniz eğitim gemisi M/S Akdeniz
fakülteyeaittir."
"Ben ise naçizane fakültenin kurucu dekanı (1992)
olup, T.C. Deniz Güvenliği Eğitim Merkezi, Simula-
törler Merkezi ve Gemiadamlan Sınav Merkezi ku-
rucu başkanıyım. Türkiye ve dünya denizcilik egiti-
mine hizmetlerimden dolayı 1999 Birleşmiş Millet-
ler IMO Dünya Denizcilik Ödülü'ne T.C. Dışişleri Ba-
kanlığı tarafından, Deniz kuvvetleri Komutanlığı ve
Denizcilik Müsteşarlığı olurları ile Türkiye'nin adayı
olarak gösterilmiş olup, dünyada her yıl tek kişiye
verilen bu ödül için son üç aday arasına kalmış bu-
lunuyorum."
"Türkiye'nin denizcilikte hakiki anlamda IMO stan-
dartlannda ISO 9002 - ISO 14001 kalite belgeli ka-
lifiye öğretim elemanlannın büyük bir çoğunluğu za-
ten İTU Denizcilik Fakültesi'nde olup, bunlar zaten
Türkiye'de bu alanda kısıtlı eğitim elemanı olması
nedeni ile resmen Dekanlığa başvurarak diğer YÖK
kuruluşlan, Milli Eğitim kuruluşları ve özel kurslarda
ders ve kurs vermekte idi. Acaba o zaman bu aynı
kişiler tarafsızdı da şimdi Denizcilik Fakültesi olarak
bir araya gelerek Türkiye'nin bir eğitim problemini
ciddi, özel kurslara göre sembolik ücretlerle, bir gö-
rev anlayışı içinde çözmek için; suiistimal edilen, kan-
dınlan düşük ehliyet grubuna rantçı kişilerin faaliyet
alanına yönelik hizmet hamlesi yaptıklanndan mı; hem
sınav komisyonu üyesi, hem de kurs verdikleri ha-
tırtandı?"
Prof. Sağ, dört sayfalık açıklamasında özetle, ge-
miadamlan sınavlarınin çağdaş koşullarda ve şaibe-
siz yapılacağını, sınav komisyonu üyelerinin de ha-
zırlık kurslannda görev almayacağını bildirdi.
SESSİZ SEDASIZ (!)
A -f
/GEÇMİŞ
NURİKURTCEBE
GELECEK>
1s' C7[
20. yüzyılın son güneş tııtulması
Yüzyılın son güneş tutulması 11
Ağustos'ta olacak. Ingiltere'den
başlayarak Romanya, Bulgarıstan,
Türkiye üzerinden İHindistan'a dek
izlenebilecek güneş tutulması,
astronomlara yeni gözlem olanakları
yaratırken, turizme de önemli katkı
sağlayacak. Şimdilik, 6 bin kadar
amatör ve profesyonel astronom
güneş tutulmasını Türkiye'den
izleyecek. Bu sayıyı daha da
arttırmak olası. Çünkü, yüzyılın son
güneş tutulmasının özelliği tam
tutulma olması. Dünya ilegüneşin
arasına giren ay, güneşi tümüyle
kapatacak ve Türkiye'nin hava
koşullarında çok net izlenebilecek.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli
Rasathanesi ve Deprem Araştırma
Enstitüsü yetkililerinin verdiği bilgiye
göre 11 Ağustos çarşamba günü
saat 12.55'ten itibaren parçalı
tutulma başlayacak ve Bartın'da
14.20'de, Kastamonu'da 14.23'te,
Çorum ve Merzifon'da 14.26'da,
Amasya'da 14.27'de, Turhal'da
14.28'de, Tokat'ta 14.29'da, Sivas'ta
14.31'de, Elazığ'da 14.36'da,
Diyarbakır'da 14.39'da. Batman'da
14.40'ta, Cizre'de 14.42'detam
tutulma olacak. Iki dakika kadar
sürecek tam tutulma sırasında
gökyüzünde parlak yıldızlar ortaya
çıkacak ve çıplak gözle görülemeyen
güneşin taç tabakası ile güneşteki
olası patlamalar izlenebilecek. Tam
tutulmayı izleyemeyen bölgelerden
Istanbul'da yüzde 95, Ankara'da ise
yüzde 98 oranında güneş tutulması
olacak. Bu arada kimileri, güneşin
tekrar ortaya çıkması için teneke
çalacak! Bilimadamları da 13-15
Ağustos'ta Istanbul'da bir araya
gelerek gözlemlerini tartışacak...
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Türkiye Ermenileri...
Geçen cumartesi akşamı (22
4ayıs 1999) Hilton Oteli'nin bah-
esinde Ermeni dostlarla beraber
'Iduk. Patrik II. Mesrob'un ls-
ınbul'daki "Türkiye Ermeni Pat-
ikliği"nin 538. yılı ve Osmanlı
.evletinin kuruluşunun 700. yılı
eaeriiyle düzenledîğı fesepsiyb-
a katıldık.
Mesrob Mutafyan, Istanbul'u
453'tealdıktan 8 yıl sonra Erme-
i Ruhani Reıslik makamını padi-
ahlık fermanıyla Patrikliğe yük-
elten Fatih Sultan Mehmed'in
irbesini ziyaret ederek resepsi-
ona gelmiştı. KonukJara, "Hoş-
eldiniz" dediği kısa konuşma-
ında, yüzlerce yıldır devam et-
ıekte olan bu birlikteliği sadece
kısa bir döneme rastlayan kö-
ii anılarla değil. minnetle an-
ıklannı" vurguluyordu. A>iu bır-
kteligin "3. bin yılda"da çok da-
a uzun bir gekceğe doğru ve yi-
e "ortak yurtseverlik duyguîa-
lyla" yaşatılması dileği, resepsi-
ona katılanların yüzlerinde de
kunuyorgibiydi...
nemde, Sangül'ün bu karan ger-
çekten kutlanacak bir davranıştı.
Hele Vasken Bann'ın "halkla iÛş-
kilerden sorumlu" başkan yar-
dımcılığmı da üstlenmiş olması.
sadece fstanbul 'daki 150bin Erme-
ni'ye değıl, tüm Şişli halkına ve hat-
ta-JO mriyon tstanbulluya "tarih-
sel bir mesaj" değil mıydi?..
Tarihin tanıklığı
Resepsiyon konuklanna dağıtı-
lan ve Türkiyeli Ermenilerin ta-
rihsel geçmişiyle ilgilı özlü bilgi-
lerin yer aldığı broşür ise hemen
her satınyla tam bir "dostluk" ve
"ortak yaşam" belgeseli gibiydi...
Bizans dönemini vehatta "3000
yıla uzanan" öncesini bir başka
yazıya bırakarak, özellikle Fatih'le
başlayan Patnkliğe bağiı 538 yıl-
dan bazı aynntılan size de aktar-
mak isterim.
Örnegin, Istanbul'daki ilk "Er-
meni matbaası" 1567'deaçılmış.
Uk "Ruhbanlık dışı" Ermeni
okulu da (Tıbranots) Kumkapı'da
1790"da eğitime başlamış. Ilk "Er-
bdülmecit'in Boğaziçi'ne armağanı olan Ortaköy Camisfni de
İ53 yılında İstanbullu Erkeni mimar Nigoğos Balyan yaptı.
Görebıldiğim kadanyla, Istanbul menice gazete"nin yayın dünya-
üyükşehır Belediye Başkanı Ali
Infît Giirtuna. Şişli Belediye
aşkanı Mustafa Sangül. Adalar
elediye Başkanı Coşkun Özden
: Örnerii Belediye Başkanı Er-
ıl Yümaz'ın dışında başkaca be-
diye başkanı yoktu. Istanbul'un
ıca milletvekilini de sadece Ediz
un temsil ediyordu...
Oysa ki böylesi anlamlı ve "uy-
ırca" bir buluşmaya bu tarihi
•nti yöneten ve binlerce yıllık bır
tültürler coğraiyasını" gelece-
• taşıyan politikacılann ilgi gös-
rmesı ve "değer vermesi" ge-
kmez miydi?..
Neyse ki gazeteciler, aydınlar, ya-
riar, akademisyenJer ve bu ülİce-
n "insan değerlerine" saygılı iş
meslek çevrelerinden çok sayı-
katılımcı Ermeni Cemaati'ni
ı özel günlerinde yalnızbırakma-
rak "siyasi katüundan çok da-
ı içten" bir ortam yarattılar...
işli'de tarihsel 'mesaj'
Resepsiyonda 538. yıl kutlama-
inı Türkiye Ermenileri adına
tnk II. Mesrob kabul ederken.
şli Belediye Başkanı Mustafa
ngnl de "bütûn Türldyeliler"
ına başka bir kutlamanın odağı
iu. Sangül, neredeyse Osman-
lan bu yana ender göriilenbir uy-
lamaya imzasını atmış. "bele-
re başkan yardımcılığına " ay-
zamanda "mimar" olan Erme-
yurttaşlanmızdan Vasken Ba-
ı"ı atamıştı. Irkçılıga dayalı bır
llıyetçiliğin siyasal gücünü ik-
sa taşımayahazırlandığ] bir dö-
mıza katılması 1832'de. tlk "Er-
meni tiyatrosu"nun Hasköy'de
perdelerini açması ise 1858'de...
1860'laragelindiğinde, Istanbul'da
40'dan fazla Ermeni okulu ve 20'yi
aşkın Ermenice gazete var..
Pekı bu kültür birikimi, genel
siyasal yaşama ve diğer kentsel
hizmetlere nasıl yansımış?..
Ermeni cemaati, Osmanlı yö-
netimine sayısız devlet ve bilım
adamı, sanatçı ve kültür insanı ka-
zandırdı. Başta Balyan ailesi men-
suplan olmak üzere çok sayıda Er-
mem mimaruı binalan îstanbul'u
bugün de süslüyor. Ermeni beste-
cilerin şarkılan kuşaktan kuşağa ta-
şınıyor.
Ulusal kültürümüzün en renkli
öğelerinden geleneksel yemekle-
rimiz arasında Ermeni mutfağının
inceliklerini taşıyanlar. sofralara
lezzet katmayı sürdürüyor...
"Patrikler tarihinde" ise ılk
"cumhuriyet çocuğu", Türkıye
Ermenilennin 83. Patriği olarak
1990 yılında seçılen Istanbul do-
ğumlu n. Karekin. Şimdi II. Mes-
rob da yine bır îstanbullu ve Tür-
kiye Cumhuriyeti vatandaşı ola-
rak 1998'de devraldığı Patrikliğı
2000'li yıllarataşıyor... Mesrob'un
broşüriindeki bilgı ve açıklamalar
da şöyle noktalanıyor: "Türkiye
Ermenileri. iilkemizdeki en ka-
labalık Hıristivan cemaati olarak.
Türkiye Cumhuriyeti'nin aydın-
lık geleceğine inanıyor ve kendi
yarınlanna ümitle bakıyor..."
Bu inancı ve umudu birlikte ya-
şatalım ve hiç söndürmeyelim...
HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ
*ur
M
KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakiâ turk.net
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI
r r
HARBİ SEMİH POROY
TARÎHTE BUGUN MÜMTAZARIKAN 30Mayıs
"DOKIÖR JfMGCfNUN YARATfCfSL
1S6O'TX SUGÛM, ÜNUİ KUS O24V V£ BOMANOSt SOKfS
PASTERMM: ÖLBÜ. YİKMİ >»$IAK/A/£^*7K£A/ /'
&AŞLAMIÇ, ÇJOHC &EÇMEOeH. K/TMPLAIOYLA
KUS OZAA/LABt AJMS/AJDA âv&LAAİÇTİ. AOI,
rBS£NIH VE VIA&MIK M4Y14tCOVXKY İLE SİKUKTE ANlUK
132O 'L£KDe, FUTİİKİZM'E YAKJNLIK OuYAM
O2AM, YEMİ YÖhlETIMİN •ff'/g ANLAYtÇINA UYMA-
P(ĞlNPAkl YAPtTlARIHI 8ASTIRA4ADA <SÜÇLÜK-
LE leARŞtmçn. Bu PueuM PAHA SONRA
t>A SUJZDÜ- -taSS'TE 7*MAMLA0/ĞI ÜMLÛ
HOMA/JI *Pr yn/A6O* BU NEPEAILB İLK *ÇE2
/7XLYA'£>A BtASriMlÇTf- 13S8'Pe NO8EL ÖDU-
LÛfMJ KAZflA/AN PASTE&NAK, UUZESİNDE
Ğ İİ rtÜ
ALMACTAM VAZGEÇMİŞTİ..
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Me Gündü Ama.••••
O dar sokaklarda nefes nefese koşarken, bir yan-
dan düşünüyor, elinde sopa, arkamızdan bağıra
çağıra gelen askerin, onca insanı bırakıp da niçin
"bızim" peşimize düştüğüne bir yanıt bulmaya ça-
lışıyordum. Alandaki uğultular artık duyulmaz oldu-
ğuna göre Saraçhanebaşrndan epey uzaklaşmış ol-
malıydık... Hülya'nın, arnavutkaldınmlannatakılıp,
her tökezlediğinde, postal sesleriyle aramızdaki
mesafe de daralıyor, kızın uzun tırnaklan, can hav-
liyle sıkı sıkı yapıştığı bileğime batıyordu. Onu bu-
raya getirdiğime çoktan pişman olmuştum...
Hülya o zamanlar mahallede birçok delikanlının
"çıkmak" için can attığı çok güzel bir kızdı. Ünlü bir
ressam olan babasıyla birlikte Moda Caddesi'nde,
şimdi yerinde bir beton yığını yükselen büyük, ah-
şap bir evde oturuyordu. Sabah, Kız Enstitüsü'nün
köşesinde tramvay beklerken karşılaşmıştık. "We-
reye" diye sormuş, ben, "Nümayişe!" deyince, pe-
şimetakılmıştı.. Tramvay, vapur, bir tramvay daha...
Saraçhanebaşı'na, o gün bir NATO toplantısının
yapılacağı "yeni" Belediye Sarayı'nın önüne vardı-
ğımızda, biriken kalabalığı ve kalabalığı çevrele-
yen, omuzlan tüfekli askerieri görünce korkmuştu.
Böyle bir gösteriye ilk kez tanık oluyordu. Ben ise
29 Nisan'dan bu yana "deneyimliydim", 28 Nisan'ı
"atlamtş", ama ertesi günle birlikte, düzenlenen
tüm gösterilere katılmıştım. O sıralar kurmaya ça-
lıştığımız İstanbul LiselilerBiriiğı", üniversiteöğren-
cilerinin başlattıkları "özgürlükdirenişi"n\ destekle-
me karan almıştı. Nuri Yazıcı, Önder Dai, Mem-
duh Eren, Raif Ertem gibı üniversiteli ağabeyleri-
mizden ertesi gün "Neredene var?"öğreniyorduk...
Hepimiz öfkeliydik. Olaylann ilk günü Orman Fakül-
tesi öğrencisi Turan Emeksiz öldürülmüş, iki gün
sonra da istanbul Lisesi'nden Nedim Özpolat bir
tankm altında kalarak yaşamını yrtirmiştî... Sıkıyö-
netim ilan edilmiş, üniversitelerkapatılmış, akşam-
lan sokağa çıkma yasağı konmuştu. "Cumhuriyet
gazetesi" iki gündür yayımlanmıyordu...
Saraçhanebaşı'nda toplanan büyük kalabal/k bir
ağızdan "O/t/rmu böyle olurmu/Kardeş kardeşivu-
rur mu I Kahrolası diktatörier/ Bu dünya sıze kalır
mı'tücküsüne başlarbaşlamaz, askeriere "Dağttın!"
komutu verilmiş, "Menderes istifa!", "Kahrolsun
diktatörier!" haykınşlan arasında sağa sola kaçış-
maya başlamıştık. Radyolarda iki gündür, "her tür-
lü toplantınınyasaklandığı", "beş kişiden fazla grup-
lar"\n üzerine ateş açılacağı duyuruluyordu. Anka-
ra'da Sıkıyönetim Komutanlığı'na getirilen Namık
Argüç, oğrencilerin üzerine ateş açtırmış, "Mekteb-
iMülkiye"nin duvarlan delik deşik olmuştu. Biz ise
şanslıydık. İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Fahri
Ozdilek Paşa'nın öğrenci direnişine "sıcak" baktı-
ğını biliyorduk. Paşa, Ankara'nın "Vur!"emrini fark-
lı uyguluyordu. Bir kısım askerin eline, beyzbol so-
palannı andınr sopaiar verilmişti. Asker, vurur gibi
yapıyor ama vurmuyordu...
Peşimizdeki askerin °iş 1 böylesine ciddiye alma-
sına bu nedenle bir anlam veremiyordum... Dizle-
rim kesilmişti. Bir dört yol ağzına yaklaştığımızı gö-
rünce Hülya'ya, "8/raz daha hızlı koş!" diye bağır-
dım. Hızlandı. Sağdaki sokağa sapıp, ilk açık kapı-
dan içeri daldık... Burası birhallaç dükkânıydı. Yaş-
lı bir adam yere oturmuş, pamuk atıyordu. Beti ben-
zi atmış, kan ter içinde, dilleri dışarıda iki genci kar-
şısında gören adam önce irkilmişti. Ben, yalvaran
bir sesle, "Ne olur, ses etme amca!.." deyince, elin-
deki tokmağı, her vuruşunda akordu bozuk keman-
lann çıkarttığı sinirbozucu seslere benzerseslerçı-
kartan yaya yeniden vurmaya başladı. Yaşlı hallaç
heıtıalde, "Birgönülmeselesi..." diyedüşünmüş ol-
mal/ydı. Biz bu arada, Hülya önde ben arkada, dük-
kânın sokağa bakan büyükçe vitrin camının karşı-
sına gelen duvann önündeki iplere asılmış yorgan-
ların arkasına saklanmıştık. Hareket edip, yorgan-
ları kıpırdatmasın diye Hülya'nın kollanndan tut-
muştum. Bedeni alev alev yanryordu. Nefes aldık-
ça omuzlan inip kalkıyor, saç diplerinden fışkıran ter-
ler ensesinden aşağıya süzülüp, kımnızı ipek blu-
zunda koyu lekeler bırakıyordu...
Aradan ne kadar geçmişti, anımsamıyorum. ön-
ce tokmak sesi kesildi. Adamın ayak seslerini du-
yuyorduk. "Haydi gelin!" Hallaç dışanya çıkıp, bır
süre dükkânın önünde çevreye bakınan askerin gıt-
tiğine emin olduktan sonra bize seslenmişti. Biz, "Sa-
ğol amca... "deyip kapıdan çıkarken, oturduğu yer-
den doğrulmuş, "Yolunuz açık olsun!" demişti. 27
Mayıs öncesinin coşkulu, hoşgörülü, umut dolu
günleriydi. Hülya ile hiç konuşmadan yürümüş,
Bahçekapı'da aynlmıştık.
Aynı günün akşamı eve dönerken, bir grup arka-
daş Karaköy'de, kendimizi tutamayıp, "Kahrolası dik-
tatörier/Bu dünya size kalırmı..." diye başlayınca,
polis tarafından yakalanmış, bir iki tartaklandıktan
sonra askere teslim edilmiştik. Bindirildiğimiz "cem-
se'de, "Ordu gençlikelele..." diye bağıra çağıra Da-
vutpaşa Kışlası'na doğru yol alırken, orada geçire-
ceğim günleri ve Hülya'nın boynunu düşünüyordum...
Ne gündü ama...
(Faks:0216-418 8410)
BULMACA SEDAT YAŞAYA\
1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA:
1/ Sıcak bölge-
lerde yetişen,
yapraklan etlı
ve kınlgan bir
süs bitkisi. V
Doğu Anado-
lu'da bır ır-
mak...YugosIav
ulusal dansı. 3/
Hepolduguyer- 6
dekalan büyük j
fıçı... Hüseyin
RahmiGürpı- 8
nar'ın bır ro- Q
manı. 4/ Faize
temel oluşturacak mik-
tar ile günlerin çarpımı
sonucunda bulunan ra-
kam. . Kalsiyum ele- 2
mentıninsımgesı.5/Hı- 3
ristiyan ve Museviler-
de gelinin güveye verdi-
ği parayadamal. 6/Çit
perde... "Joan — " : Un- 6
lü îspanyol ressamı. II
Fas'ınkuzeyındekıdağ o
sırası... Bir şeyı tam ola-
rak belirleyen. onun te- ^
mel özelliği olan 8/ Kuran'da bir sure... Kıtap getirme-
miş peygamber. 9/ Meyvesı ıri ve yuvarlak, kabuğu ko-
yu kırmızı olan kiraz cinsı.
YUKARIDAiV AŞAĞIYA: 1/ Uyanık, gözü açık... Ba-
şıboş gezen hayvan süriisü. 2/ Bır etkinlığın geçicı ola-
rak durdurulduğu süre... "— Köprüsü": Ivo Andriç'in
ünlü romanı. 3/ Radyo dalgalannın yankısını alarak ci-
simlerin yennı \e uzaklığını saptayan aygıt... Bir mak-
yaj malzemesı. 4/ Hamam... Eski dilde su. 5/ Kaba so-
fu. 6/ "denızdir en güzeli martılann'Martıların birazın-
da — köpük" (Hılmı Yavuz)... Italya'da bır kent. 7/ ış-
siz... Pedallı küçük motosıklet. 8/ Erzunun"un bir ılçe-
si... Uluslararası Yayın Bırliği'nin simgesi. 9/Yaprakla-
n salata gıbi yenen kokulu bir bitki... Pasak.