23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 NAYIS 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Şekerleme yaparken B r Türk şirketi Kanada'ya şekerleme ih-aç ediyor. Şirket, uljsîararası bir boyut (cEzandrrmak için mi ycksa farklı bir yöntemle dikkat ç«kmek için mi biinmez, şe><erlemelerin ambalajında Hitler'in bir elinde gül, öteki eliide kırbaçlı resmini, uyuştunıcu baoian ile eroin en eksiyonlannın çizgi resîmlerini kullanıyor. Kanada'nın Nova Scotia eyaletinde piyasaya sürülen Türk şekerlemeleri ortalığı fena halde kanştınyor; kamuoyunun tepkisi üzerine şekerlemeler toplanıp gerj veriliyor. Bunun üzerine Kanada Televizyonu, şekerlemeleri Tiirfciye'den ithal eden Kanada'daki fırmanın Türk yetkilisiyle konuşuyor. Bizimki, ambalajlann üzerindeki resimlerin fazla ciddiye alındığını açıklıyor... Ortalık bir daha kanşıyor, tepkiler iyice yoğunlaşıyor. Kanada'daki kamuoyunun Türkiye'dekine benzemediği anlaşılıyor ama şekerleme pazan da kaybedilmiş oluyor! Tel: 0.212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 97 - Turizm 12 aya yayılacakmış... "Eskiyen aylan kırpıp kımıp vtkiız vaparsak. turizmi aecelere de vavanz!" I stanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakül- tesi bünyesinde kurulan Gemiadamlan Sınav Merkezi'nde sınava girecekler için faküite ta- rafından öğretim görevlilerinin ders verdiği sı- nava hazırlık kurslan açılması üzerine Denizcilik Müsteşarlığı'nca uyarılan Denizcilik Fakültesi'nin Dekanı Prof. Dr. Osman Kamil Sağ bir açıklama görv derdi. Dört sayfalık yazılı açıklamasına "Ben İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı veT.C. Gemiadamlan Sı- nav Merkezi Başkanı Prof. Dr. Osman Kamil Sağ'ım" diyerek başlayan İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Kamil Sağ, öncelikle şu konulara açıkfık getirdi: İTÜ Denizcilik Fakültesi çok özel bir fakültedir. ISO 9002 - ISO 14001 eğitimde uluslararası kalite bel- geli Türkiye'nin tek devlet fakültesidir. Türkiye'nin tek uluslararası gemiadamları için eğitim ve kurs verme,- ye yetkili Birleşmiş Milletler Deniz Güvenliği Eğitim Merkezi ve bir Japonya-Türkiye uluslararası proje- Kalite si Simulatörler Merkezi'nı bünyesinde barındırır. Tür- kiye'nin tek açık deniz eğitim gemisi M/S Akdeniz fakülteyeaittir." "Ben ise naçizane fakültenin kurucu dekanı (1992) olup, T.C. Deniz Güvenliği Eğitim Merkezi, Simula- törler Merkezi ve Gemiadamlan Sınav Merkezi ku- rucu başkanıyım. Türkiye ve dünya denizcilik egiti- mine hizmetlerimden dolayı 1999 Birleşmiş Millet- ler IMO Dünya Denizcilik Ödülü'ne T.C. Dışişleri Ba- kanlığı tarafından, Deniz kuvvetleri Komutanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığı olurları ile Türkiye'nin adayı olarak gösterilmiş olup, dünyada her yıl tek kişiye verilen bu ödül için son üç aday arasına kalmış bu- lunuyorum." "Türkiye'nin denizcilikte hakiki anlamda IMO stan- dartlannda ISO 9002 - ISO 14001 kalite belgeli ka- lifiye öğretim elemanlannın büyük bir çoğunluğu za- ten İTU Denizcilik Fakültesi'nde olup, bunlar zaten Türkiye'de bu alanda kısıtlı eğitim elemanı olması nedeni ile resmen Dekanlığa başvurarak diğer YÖK kuruluşlan, Milli Eğitim kuruluşları ve özel kurslarda ders ve kurs vermekte idi. Acaba o zaman bu aynı kişiler tarafsızdı da şimdi Denizcilik Fakültesi olarak bir araya gelerek Türkiye'nin bir eğitim problemini ciddi, özel kurslara göre sembolik ücretlerle, bir gö- rev anlayışı içinde çözmek için; suiistimal edilen, kan- dınlan düşük ehliyet grubuna rantçı kişilerin faaliyet alanına yönelik hizmet hamlesi yaptıklanndan mı; hem sınav komisyonu üyesi, hem de kurs verdikleri ha- tırtandı?" Prof. Sağ, dört sayfalık açıklamasında özetle, ge- miadamlan sınavlarınin çağdaş koşullarda ve şaibe- siz yapılacağını, sınav komisyonu üyelerinin de ha- zırlık kurslannda görev almayacağını bildirdi. SESSİZ SEDASIZ (!) A -f /GEÇMİŞ NURİKURTCEBE GELECEK> 1s' C7[ 20. yüzyılın son güneş tııtulması Yüzyılın son güneş tutulması 11 Ağustos'ta olacak. Ingiltere'den başlayarak Romanya, Bulgarıstan, Türkiye üzerinden İHindistan'a dek izlenebilecek güneş tutulması, astronomlara yeni gözlem olanakları yaratırken, turizme de önemli katkı sağlayacak. Şimdilik, 6 bin kadar amatör ve profesyonel astronom güneş tutulmasını Türkiye'den izleyecek. Bu sayıyı daha da arttırmak olası. Çünkü, yüzyılın son güneş tutulmasının özelliği tam tutulma olması. Dünya ilegüneşin arasına giren ay, güneşi tümüyle kapatacak ve Türkiye'nin hava koşullarında çok net izlenebilecek. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü yetkililerinin verdiği bilgiye göre 11 Ağustos çarşamba günü saat 12.55'ten itibaren parçalı tutulma başlayacak ve Bartın'da 14.20'de, Kastamonu'da 14.23'te, Çorum ve Merzifon'da 14.26'da, Amasya'da 14.27'de, Turhal'da 14.28'de, Tokat'ta 14.29'da, Sivas'ta 14.31'de, Elazığ'da 14.36'da, Diyarbakır'da 14.39'da. Batman'da 14.40'ta, Cizre'de 14.42'detam tutulma olacak. Iki dakika kadar sürecek tam tutulma sırasında gökyüzünde parlak yıldızlar ortaya çıkacak ve çıplak gözle görülemeyen güneşin taç tabakası ile güneşteki olası patlamalar izlenebilecek. Tam tutulmayı izleyemeyen bölgelerden Istanbul'da yüzde 95, Ankara'da ise yüzde 98 oranında güneş tutulması olacak. Bu arada kimileri, güneşin tekrar ortaya çıkması için teneke çalacak! Bilimadamları da 13-15 Ağustos'ta Istanbul'da bir araya gelerek gözlemlerini tartışacak... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Türkiye Ermenileri... Geçen cumartesi akşamı (22 4ayıs 1999) Hilton Oteli'nin bah- esinde Ermeni dostlarla beraber 'Iduk. Patrik II. Mesrob'un ls- ınbul'daki "Türkiye Ermeni Pat- ikliği"nin 538. yılı ve Osmanlı .evletinin kuruluşunun 700. yılı eaeriiyle düzenledîğı fesepsiyb- a katıldık. Mesrob Mutafyan, Istanbul'u 453'tealdıktan 8 yıl sonra Erme- i Ruhani Reıslik makamını padi- ahlık fermanıyla Patrikliğe yük- elten Fatih Sultan Mehmed'in irbesini ziyaret ederek resepsi- ona gelmiştı. KonukJara, "Hoş- eldiniz" dediği kısa konuşma- ında, yüzlerce yıldır devam et- ıekte olan bu birlikteliği sadece kısa bir döneme rastlayan kö- ii anılarla değil. minnetle an- ıklannı" vurguluyordu. A>iu bır- kteligin "3. bin yılda"da çok da- a uzun bir gekceğe doğru ve yi- e "ortak yurtseverlik duyguîa- lyla" yaşatılması dileği, resepsi- ona katılanların yüzlerinde de kunuyorgibiydi... nemde, Sangül'ün bu karan ger- çekten kutlanacak bir davranıştı. Hele Vasken Bann'ın "halkla iÛş- kilerden sorumlu" başkan yar- dımcılığmı da üstlenmiş olması. sadece fstanbul 'daki 150bin Erme- ni'ye değıl, tüm Şişli halkına ve hat- ta-JO mriyon tstanbulluya "tarih- sel bir mesaj" değil mıydi?.. Tarihin tanıklığı Resepsiyon konuklanna dağıtı- lan ve Türkiyeli Ermenilerin ta- rihsel geçmişiyle ilgilı özlü bilgi- lerin yer aldığı broşür ise hemen her satınyla tam bir "dostluk" ve "ortak yaşam" belgeseli gibiydi... Bizans dönemini vehatta "3000 yıla uzanan" öncesini bir başka yazıya bırakarak, özellikle Fatih'le başlayan Patnkliğe bağiı 538 yıl- dan bazı aynntılan size de aktar- mak isterim. Örnegin, Istanbul'daki ilk "Er- meni matbaası" 1567'deaçılmış. Uk "Ruhbanlık dışı" Ermeni okulu da (Tıbranots) Kumkapı'da 1790"da eğitime başlamış. Ilk "Er- bdülmecit'in Boğaziçi'ne armağanı olan Ortaköy Camisfni de İ53 yılında İstanbullu Erkeni mimar Nigoğos Balyan yaptı. Görebıldiğim kadanyla, Istanbul menice gazete"nin yayın dünya- üyükşehır Belediye Başkanı Ali Infît Giirtuna. Şişli Belediye aşkanı Mustafa Sangül. Adalar elediye Başkanı Coşkun Özden : Örnerii Belediye Başkanı Er- ıl Yümaz'ın dışında başkaca be- diye başkanı yoktu. Istanbul'un ıca milletvekilini de sadece Ediz un temsil ediyordu... Oysa ki böylesi anlamlı ve "uy- ırca" bir buluşmaya bu tarihi •nti yöneten ve binlerce yıllık bır tültürler coğraiyasını" gelece- • taşıyan politikacılann ilgi gös- rmesı ve "değer vermesi" ge- kmez miydi?.. Neyse ki gazeteciler, aydınlar, ya- riar, akademisyenJer ve bu ülİce- n "insan değerlerine" saygılı iş meslek çevrelerinden çok sayı- katılımcı Ermeni Cemaati'ni ı özel günlerinde yalnızbırakma- rak "siyasi katüundan çok da- ı içten" bir ortam yarattılar... işli'de tarihsel 'mesaj' Resepsiyonda 538. yıl kutlama- inı Türkiye Ermenileri adına tnk II. Mesrob kabul ederken. şli Belediye Başkanı Mustafa ngnl de "bütûn Türldyeliler" ına başka bir kutlamanın odağı iu. Sangül, neredeyse Osman- lan bu yana ender göriilenbir uy- lamaya imzasını atmış. "bele- re başkan yardımcılığına " ay- zamanda "mimar" olan Erme- yurttaşlanmızdan Vasken Ba- ı"ı atamıştı. Irkçılıga dayalı bır llıyetçiliğin siyasal gücünü ik- sa taşımayahazırlandığ] bir dö- mıza katılması 1832'de. tlk "Er- meni tiyatrosu"nun Hasköy'de perdelerini açması ise 1858'de... 1860'laragelindiğinde, Istanbul'da 40'dan fazla Ermeni okulu ve 20'yi aşkın Ermenice gazete var.. Pekı bu kültür birikimi, genel siyasal yaşama ve diğer kentsel hizmetlere nasıl yansımış?.. Ermeni cemaati, Osmanlı yö- netimine sayısız devlet ve bilım adamı, sanatçı ve kültür insanı ka- zandırdı. Başta Balyan ailesi men- suplan olmak üzere çok sayıda Er- mem mimaruı binalan îstanbul'u bugün de süslüyor. Ermeni beste- cilerin şarkılan kuşaktan kuşağa ta- şınıyor. Ulusal kültürümüzün en renkli öğelerinden geleneksel yemekle- rimiz arasında Ermeni mutfağının inceliklerini taşıyanlar. sofralara lezzet katmayı sürdürüyor... "Patrikler tarihinde" ise ılk "cumhuriyet çocuğu", Türkıye Ermenilennin 83. Patriği olarak 1990 yılında seçılen Istanbul do- ğumlu n. Karekin. Şimdi II. Mes- rob da yine bır îstanbullu ve Tür- kiye Cumhuriyeti vatandaşı ola- rak 1998'de devraldığı Patrikliğı 2000'li yıllarataşıyor... Mesrob'un broşüriindeki bilgı ve açıklamalar da şöyle noktalanıyor: "Türkiye Ermenileri. iilkemizdeki en ka- labalık Hıristivan cemaati olarak. Türkiye Cumhuriyeti'nin aydın- lık geleceğine inanıyor ve kendi yarınlanna ümitle bakıyor..." Bu inancı ve umudu birlikte ya- şatalım ve hiç söndürmeyelim... HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ *ur M KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakiâ turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI r r HARBİ SEMİH POROY TARÎHTE BUGUN MÜMTAZARIKAN 30Mayıs "DOKIÖR JfMGCfNUN YARATfCfSL 1S6O'TX SUGÛM, ÜNUİ KUS O24V V£ BOMANOSt SOKfS PASTERMM: ÖLBÜ. YİKMİ >»$IAK/A/£^*7K£A/ /' &AŞLAMIÇ, ÇJOHC &EÇMEOeH. K/TMPLAIOYLA KUS OZAA/LABt AJMS/AJDA âv&LAAİÇTİ. AOI, rBS£NIH VE VIA&MIK M4Y14tCOVXKY İLE SİKUKTE ANlUK 132O 'L£KDe, FUTİİKİZM'E YAKJNLIK OuYAM O2AM, YEMİ YÖhlETIMİN •ff'/g ANLAYtÇINA UYMA- P(ĞlNPAkl YAPtTlARIHI 8ASTIRA4ADA <SÜÇLÜK- LE leARŞtmçn. Bu PueuM PAHA SONRA t>A SUJZDÜ- -taSS'TE 7*MAMLA0/ĞI ÜMLÛ HOMA/JI *Pr yn/A6O* BU NEPEAILB İLK *ÇE2 /7XLYA'£>A BtASriMlÇTf- 13S8'Pe NO8EL ÖDU- LÛfMJ KAZflA/AN PASTE&NAK, UUZESİNDE Ğ İİ rtÜ ALMACTAM VAZGEÇMİŞTİ.. PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Me Gündü Ama.•••• O dar sokaklarda nefes nefese koşarken, bir yan- dan düşünüyor, elinde sopa, arkamızdan bağıra çağıra gelen askerin, onca insanı bırakıp da niçin "bızim" peşimize düştüğüne bir yanıt bulmaya ça- lışıyordum. Alandaki uğultular artık duyulmaz oldu- ğuna göre Saraçhanebaşrndan epey uzaklaşmış ol- malıydık... Hülya'nın, arnavutkaldınmlannatakılıp, her tökezlediğinde, postal sesleriyle aramızdaki mesafe de daralıyor, kızın uzun tırnaklan, can hav- liyle sıkı sıkı yapıştığı bileğime batıyordu. Onu bu- raya getirdiğime çoktan pişman olmuştum... Hülya o zamanlar mahallede birçok delikanlının "çıkmak" için can attığı çok güzel bir kızdı. Ünlü bir ressam olan babasıyla birlikte Moda Caddesi'nde, şimdi yerinde bir beton yığını yükselen büyük, ah- şap bir evde oturuyordu. Sabah, Kız Enstitüsü'nün köşesinde tramvay beklerken karşılaşmıştık. "We- reye" diye sormuş, ben, "Nümayişe!" deyince, pe- şimetakılmıştı.. Tramvay, vapur, bir tramvay daha... Saraçhanebaşı'na, o gün bir NATO toplantısının yapılacağı "yeni" Belediye Sarayı'nın önüne vardı- ğımızda, biriken kalabalığı ve kalabalığı çevrele- yen, omuzlan tüfekli askerieri görünce korkmuştu. Böyle bir gösteriye ilk kez tanık oluyordu. Ben ise 29 Nisan'dan bu yana "deneyimliydim", 28 Nisan'ı "atlamtş", ama ertesi günle birlikte, düzenlenen tüm gösterilere katılmıştım. O sıralar kurmaya ça- lıştığımız İstanbul LiselilerBiriiğı", üniversiteöğren- cilerinin başlattıkları "özgürlükdirenişi"n\ destekle- me karan almıştı. Nuri Yazıcı, Önder Dai, Mem- duh Eren, Raif Ertem gibı üniversiteli ağabeyleri- mizden ertesi gün "Neredene var?"öğreniyorduk... Hepimiz öfkeliydik. Olaylann ilk günü Orman Fakül- tesi öğrencisi Turan Emeksiz öldürülmüş, iki gün sonra da istanbul Lisesi'nden Nedim Özpolat bir tankm altında kalarak yaşamını yrtirmiştî... Sıkıyö- netim ilan edilmiş, üniversitelerkapatılmış, akşam- lan sokağa çıkma yasağı konmuştu. "Cumhuriyet gazetesi" iki gündür yayımlanmıyordu... Saraçhanebaşı'nda toplanan büyük kalabal/k bir ağızdan "O/t/rmu böyle olurmu/Kardeş kardeşivu- rur mu I Kahrolası diktatörier/ Bu dünya sıze kalır mı'tücküsüne başlarbaşlamaz, askeriere "Dağttın!" komutu verilmiş, "Menderes istifa!", "Kahrolsun diktatörier!" haykınşlan arasında sağa sola kaçış- maya başlamıştık. Radyolarda iki gündür, "her tür- lü toplantınınyasaklandığı", "beş kişiden fazla grup- lar"\n üzerine ateş açılacağı duyuruluyordu. Anka- ra'da Sıkıyönetim Komutanlığı'na getirilen Namık Argüç, oğrencilerin üzerine ateş açtırmış, "Mekteb- iMülkiye"nin duvarlan delik deşik olmuştu. Biz ise şanslıydık. İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Fahri Ozdilek Paşa'nın öğrenci direnişine "sıcak" baktı- ğını biliyorduk. Paşa, Ankara'nın "Vur!"emrini fark- lı uyguluyordu. Bir kısım askerin eline, beyzbol so- palannı andınr sopaiar verilmişti. Asker, vurur gibi yapıyor ama vurmuyordu... Peşimizdeki askerin °iş 1 böylesine ciddiye alma- sına bu nedenle bir anlam veremiyordum... Dizle- rim kesilmişti. Bir dört yol ağzına yaklaştığımızı gö- rünce Hülya'ya, "8/raz daha hızlı koş!" diye bağır- dım. Hızlandı. Sağdaki sokağa sapıp, ilk açık kapı- dan içeri daldık... Burası birhallaç dükkânıydı. Yaş- lı bir adam yere oturmuş, pamuk atıyordu. Beti ben- zi atmış, kan ter içinde, dilleri dışarıda iki genci kar- şısında gören adam önce irkilmişti. Ben, yalvaran bir sesle, "Ne olur, ses etme amca!.." deyince, elin- deki tokmağı, her vuruşunda akordu bozuk keman- lann çıkarttığı sinirbozucu seslere benzerseslerçı- kartan yaya yeniden vurmaya başladı. Yaşlı hallaç heıtıalde, "Birgönülmeselesi..." diyedüşünmüş ol- mal/ydı. Biz bu arada, Hülya önde ben arkada, dük- kânın sokağa bakan büyükçe vitrin camının karşı- sına gelen duvann önündeki iplere asılmış yorgan- ların arkasına saklanmıştık. Hareket edip, yorgan- ları kıpırdatmasın diye Hülya'nın kollanndan tut- muştum. Bedeni alev alev yanryordu. Nefes aldık- ça omuzlan inip kalkıyor, saç diplerinden fışkıran ter- ler ensesinden aşağıya süzülüp, kımnızı ipek blu- zunda koyu lekeler bırakıyordu... Aradan ne kadar geçmişti, anımsamıyorum. ön- ce tokmak sesi kesildi. Adamın ayak seslerini du- yuyorduk. "Haydi gelin!" Hallaç dışanya çıkıp, bır süre dükkânın önünde çevreye bakınan askerin gıt- tiğine emin olduktan sonra bize seslenmişti. Biz, "Sa- ğol amca... "deyip kapıdan çıkarken, oturduğu yer- den doğrulmuş, "Yolunuz açık olsun!" demişti. 27 Mayıs öncesinin coşkulu, hoşgörülü, umut dolu günleriydi. Hülya ile hiç konuşmadan yürümüş, Bahçekapı'da aynlmıştık. Aynı günün akşamı eve dönerken, bir grup arka- daş Karaköy'de, kendimizi tutamayıp, "Kahrolası dik- tatörier/Bu dünya size kalırmı..." diye başlayınca, polis tarafından yakalanmış, bir iki tartaklandıktan sonra askere teslim edilmiştik. Bindirildiğimiz "cem- se'de, "Ordu gençlikelele..." diye bağıra çağıra Da- vutpaşa Kışlası'na doğru yol alırken, orada geçire- ceğim günleri ve Hülya'nın boynunu düşünüyordum... Ne gündü ama... (Faks:0216-418 8410) BULMACA SEDAT YAŞAYA\ 1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA: 1/ Sıcak bölge- lerde yetişen, yapraklan etlı ve kınlgan bir süs bitkisi. V Doğu Anado- lu'da bır ır- mak...YugosIav ulusal dansı. 3/ Hepolduguyer- 6 dekalan büyük j fıçı... Hüseyin RahmiGürpı- 8 nar'ın bır ro- Q manı. 4/ Faize temel oluşturacak mik- tar ile günlerin çarpımı sonucunda bulunan ra- kam. . Kalsiyum ele- 2 mentıninsımgesı.5/Hı- 3 ristiyan ve Museviler- de gelinin güveye verdi- ği parayadamal. 6/Çit perde... "Joan — " : Un- 6 lü îspanyol ressamı. II Fas'ınkuzeyındekıdağ o sırası... Bir şeyı tam ola- rak belirleyen. onun te- ^ mel özelliği olan 8/ Kuran'da bir sure... Kıtap getirme- miş peygamber. 9/ Meyvesı ıri ve yuvarlak, kabuğu ko- yu kırmızı olan kiraz cinsı. YUKARIDAiV AŞAĞIYA: 1/ Uyanık, gözü açık... Ba- şıboş gezen hayvan süriisü. 2/ Bır etkinlığın geçicı ola- rak durdurulduğu süre... "— Köprüsü": Ivo Andriç'in ünlü romanı. 3/ Radyo dalgalannın yankısını alarak ci- simlerin yennı \e uzaklığını saptayan aygıt... Bir mak- yaj malzemesı. 4/ Hamam... Eski dilde su. 5/ Kaba so- fu. 6/ "denızdir en güzeli martılann'Martıların birazın- da — köpük" (Hılmı Yavuz)... Italya'da bır kent. 7/ ış- siz... Pedallı küçük motosıklet. 8/ Erzunun"un bir ılçe- si... Uluslararası Yayın Bırliği'nin simgesi. 9/Yaprakla- n salata gıbi yenen kokulu bir bitki... Pasak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle