22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 30 MAYIS 1999 PAZAR Bu küçük kara kutu... evinizdeki televizyona bağlanarak... sizi înternet'e bağlıyor. Üstelik yalnızca 275 $*/• Vestel, Internet dünyasının kapılarinı herkese açıyor. Artık bilgisayara mahkum değilsiniz. Vestel internetTV sayesinde evinizde kullandığınız herhangi bir televizyon ile üstelik bilgisayardan çok daha ucuza Internet dünyasına girebilirsiniz. E-mail alışverişleri, otel ve uçak rezervasyonlan, turistik geziler, bilgi alışverişi, marketlerden ürün siparişleri, bankacılık işlemleri, fatura ödemeleri, gazetelerin, televizyonlann Internet'ten takibi ve diğer olanaklar... Vestel internetTV ile artık elinizin altında. Türkçe yaalımı sayesinde kultanımı çok kolay olan Vestel intemetTVnin kurulması da bir o kadar kolay. ister evinizde kullanın; ister yanınıza alın, işyerinizde ya da yazlığınızda kullanın. Vestel internetTV... Internet'e ulaşmanın en kolay ve en ekonomik yolu. i n t e r n e t ' e b a ğ l a n m a k i ç i n y a p m a n ı z g e r e k e n i s e ç o k b a s i t . Markası rt« otursa olsun evinizde kullandıgınız televizyona baflavm Telefon soketınt mtemetTVye yeriejunn. Kumanda aietım tuşJayın. (nternet dünyası artık televiz/onunuzun Vestel internetTVİ n t e r n e t e r i ş i m k u t u s u T ü m V e s t e l Sh o w r oo m I ar ı nd a S a t ı l m a k t a d ı r . »•«•••• . h l . l u VBTH. WÜŞ«»t T1KMOU>JH»U T»C y« fAM. A+Amtart PKTOI Od» Dolm Toatai Tota Aw*r 3<«0 lo»*J T * (311) <22 00 00 CSTCL BlLIŞin Pta)F»ta. (2121422 01 88 • COKPUCIHTHfc »UIISA (ÎMj 211 23 80 • COMPUSMOn »DAHA (312) 454 « 05 - !«• AMKAKA Çanlsn HüUMnSIİ MM&B 312) «U 12 42 • ANTALTA (Hll 243 »i 94 • ATDIN 7 » ) 212 83 »3 • DlTAKBAMIt (412) 223 17 87 • ELAZI6 (424)13» 73 73 • ESMŞCHİft 10 80021901 09 . _. .. A a 2 l 2 () . . (222) 220 41 «I • GAZ1ANTEP (342) 338 75 38 • İSTANBUL B.kırVöj (2,2 S4İ 57 94 • •ostancı (2141 4*4 15 K • UaMMte (216) 4*2 42 72 İZMM AkaiKak (232) 441 07 47 • Çwkay> (232) 44* '« 04 • Kuçukyıfc (232ı 243 14 50 • KAHftAMANMAHAŞ (344) 223 K 7» • HEKSİN (324) 23» 3J 00 • $ANUUKfA (414) 315 4« 44 • TEKİDOA6 Çoriu (282; 452 33 88 • BAYh AHAPAZAIU Adau* (2M) 27t 40 62 - 278 t7 t t • Safcarra Benz Effa (2M) 279 23 M • Yılmaz (264) 274 03 02 • ANKAHA 4S (312) 419 00 37 • 425 73 06 • Attantn (312) 418 53 32 - 419 09 40 • D«t» (312) 427 55 21 • O m (312/ 446 46 51 • 448 92 85 • Uıray (312) 232 08 78 • ANTALTA Ortt 1242) 248 77 77 • 24» 92 87 • EKZUKUH Do(u|Wi (442) 233 it 5» • ISTAMIUL Atamatf ttpafar (212) 460 00 39 . S70 64 55 • A ™ U(«rar (216) 337 47 9» - 449 0» 80 • «rthmr (112) 455 67 SS • Bopıc (212) 222 7» »5 - •» • D<*ua IMgııın (216) 365 17 72 - 365 56 6» • Ete H *fl!2)592 7S 94 • Encs Mpartr (212) 213 63 75 - 213 29 25 • Ercan (212) 541 41 W - Gaten H»r» (216) 30» 43 44 • Ga» Otoyn (212) 211 45 25 • FVomkro (212) 221 99 17 • 5>r|K< (2121 577 28 !6 • E™. (214) 335 40 47 • (ZMlR • » OfOİ (232) 446 « 08 • Ec (232) 444 58 32 - 262 46 24 • KATSEM ETA Mah (3S2) 221 03 14 - 15 • KOCABJ G a k n Sivnfe Q62) 641 58 54 • MALATTA > q « Bdfbarır (422) 323 58 17 . 323 06 20 • MANtSA SB Btfaaar (236)234 11 14 • T B 0 K M 6 Tı*79 B>*4ar Q>2) 261 71 89- Sanr bım Bkoan 0(2) 76845 86 • THA«ZOM Mfaal S ^ j » ( 4 i 2 ) 321 50 93- 321 03 19- ZOHGUUMKKn4(172) 253 22 76• 253 71 10 * K o b f o s u ı k l o v y e r t 3 o y ı ı n ı r ı ı ı V c t t e f N e t k u 1 1 a n ı m h a k k ı d a h l l . ( K D V h a r i ç ) • tntcrnct •nfim hızı t»t«fon hattına. lıuerncc ı«r*ıı ıa|lar>cı (trkttınt »• ınlık ro|unlu|a bagiı oldu|undan Vtılal Bıllflm Ttkfıoiojilcri T « »t San A Ş trlıH» parformıflıındın loruntlu dt|tl4ir Kampaayamıl 31 Htyn 1999 tarihın* kadar gvçtrlMtr vc ıtoklarımızla ıtnırlıdır VESTEL'Vettel'e terfi edin, rahat edin" Dinciler ve Sakallı Celâl -I HaKt ESKİŞAR Hukukçu S eçim sonuçlan bizi oldukça şa- şırttı. Umanm. yağmurdan kaça- yım derken doluya tutulmayız. MHP beklenmedik bir sıçrayışla ikinci parti olarak çıktı sandık- tan. Bizim bildiğimiz MHP, için- de dincileri, ırkçılan, turancılan ve kanlı ey- lemcileri barındıran dar kafalı milliyetçiler topluluğuydu. Son yıllarda, bu partinin ateşli gençleri PKK'ye şiddetle karşı çıkıyorlar ve şehit cenazelerinde sağ ellerinin pannaklan- nı kurt başma benzer biçimde birleştirerek sloganlar atıyorlardı. Demek, vatan uğruna çocuklannın şehit düşmesiyle içleri yanan yoksul ailelerin sevgisini kazanmışlar ve bu sev- gi yurt düzeyine yayılmış. Fazilet Partisi'nin üçüncü sıraya inmesi bi- zi yanıltmamahdır. Türkıye için en büyük teh- lıkenin 'irtka' olduğu unutulmamalı. Meclis açılır açılmaz bir Merve Kavakçı olayı yarat- tüar. Bu olay, haklı olarak laik ve demokratik kesimin tepkisine yol açtı. Aslında, bu tûr- banlı genç bayanı, vızıltısı bizi rahatsız eden bir sivrisinege benzetebiliriz. Ama bataklığı kurutmadan sivrisınekler yok olur mu? Bu ne- denle ben bugün 'irtica' konusunu ele alaca- ğım. Ûnce olaylann akışını bir anımsayalım: Laik Türkıye Cumhuriyeti'nin kuruluş yılla- nnda, Atatürk devrimini dinsizlik gibi algıla- yanlar oldu. Ne kadar padişah ve halife yan- îısı, medrese artığı. eskı dönemin çanak yala- yıcısı varsa. bunlar ürktüler. sindiler ve karan- lık köşelerine çekilip Mustafa Kemal' i çekiş- tirmeye koyuldular. Atatûrk onlann dilinde 'deccal'dı. Ne var ki Atatürk'ün önderliğinde kurulan devlet güçlüydü. otoriterdi. Bu yûz- den kıpırdayamadılar. Bir iki yerde baş kaldı- racak oldular, kafalan ezildi. 1946 yılında demokrasiye adım atıp çok partili siyasal yaşama geçtiğimizde, CHP'den İstanbulmilletvekilı HamduUataSuphiTann- överTBMM'ye bir soru önergesi verdi. "Mfl- lete gösterüen kkal nedir?" gibilerden bir so- ru soruyordu. Dönemin başbakanı Recep Pe- kerde milletin önündeki idealin 'millryetçüik' olduğunu açıkladıysa da ûnlü hatip Hamdul- lah Suphi Tannöver, başbakanın bu açıklama- suu doyurucu bulmuyor ve milletin dinsel duy- gulannın zayıfladığını, güçlendirmek gereİc- tiğini coşkulu bir dille savunuyordu. tşte o günden sonra kimi tütüncü dükkân- lannın camekânlannda, kapağında Arap harf- leriyle basılmış âyetlerin yer aldığı dergiler göze çarpmaya başladı. O dergilerden birini çdcaran, Beyazıt Camii imamı Şemsettin Ve- îfl'di. 0nun vaazını dinlemeye gıden kımı ka- dınlar, siyah saçlan ensesine dökülen bu al yanaklı hocaefendinin elinde beyaz ipek men- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Yoksa Yazmış mıydım? "Yoksa yazmış mıydım?" Attilâ llhan'vâri bir giriş de ben yapsam mı? Edebiyatımızın en romantik şairi. bu özelliğiyle de çok sevilen, okunan şairi, o ciddi mi ciddi ya- zılanna başlarken nedense Paris'i, 'GrandBoule- vard'daki kahveleri anımsar. Bir akşam üstüdür hep, 'm çekirdekli sağnak yağmur' camlara in- mektedir... Ben de sık sık yinelerim daha önce yazmış mıy- dım sözünü.. Daha önce neler yazmadık ki! Kırk yıl köşelerde düşüncesini, izlenimlerini belirten bir kişi elbette birçok konuyu yinelemek zorun- dadır. Bir demokrasi tutturduk, bir türiü altından kalkamadık! Iktidarlar değişir, partiler gelir gider, seçimler yapılır, bir tüıiü demokrasi yerieşmez. Yoksa yazmış mıydım demeyecegim, kaç kez yazdım ismet Paşa'nın o unutulmaz sözlerini: "Demokrasi bir makine, bir araç. Kullan- masını öğrenmemiz gerek. Kısa sürede ol- maz bu. Zamanla alışacağız. Bir yanı bozulu- yor, onarmak gerekiyor, sonra yine başka bir yanı." Böyle demişti o Erzurum-lstanbul uçak yolcu- luğunda. Yıl 1957 idi. Kırk yıl geldi geçti bizlerhâ- lâ demokrasi özlüyoruz, demokrasi anyoruz, de- mokrasi konuşuyoaız. İki binli yıllara geldik, bel- ki iki binli yıllann ortalanna da geleceğiz; basın- da, kamuoyunda yine demokrasi nedir ne değil- dir tartışması mı sürecek? Mayısın son günlerini yaşıyor Gökova. Ağlar gibi yağmur yağdı geçen gün. Romantik bir ha- va! Gel de Attilâ ilhan'ın şiirlerini anımsama: "Ne vakit maçka'dan geçsem/ limanda hep gemiler olurdu/ ağaçlar kuş gibi titrerdi/ bir rüzgâr atdımı alırdı/ sessizce bir sigara yakar- dın/ parmaklarının ucunu yakardın/ kirpikle- rini eğerdin bakardın/ üşürdüm içim ürperir- di/ felâketim olurdu ağlardım." TVekranında hep kasketlidir. Güzel konuşur, bir şeyler anlatır, ogretir. Bildiğimiz şeyleri bile ondan dinleyince daha iyi öğreniriz. Bir zamanlar 'Kay- nak' dergisinde banaverdiği dersleri unutmadım: Nedense birkaç tutkusu vardır, biri İsmet Paşa bi- ri öztürkçe, öteki de Orhan Veli ve arkadaşlan!... Yaşı yetmiş beşi buldu, ama o yirmili yaşlannın coşkusunu koruyor. Şairiiğini de... Bir süredir 'Cumhuriyet'Xe yazıyor. O da bizler gibi daha önce yazdıklannı yineliyor, ama yepye- niymiş gibi geliyor okurlara. Ne de olsa şair elin- den çıkmışyazılar. Heptepeden, hep iddialı, hep sürükleyici!.. Romanlan, şiirieri, denemeleriyle el- li yıldır severek okuduğum, zaman zaman tartış- tığım, ama hep 'kendisi' olan, düşünen, arayan birsanatadamı... Çok sever Paris'i.. Kim sevmez ki! Gözümde tütüyor o bulvarlar, kahveler, tiyatrolar, sinema- lar... Yağmurlu bir akşam vakti düşünülür neden- se! Paris'te güneş hiç açmaz mı? Attilâ llhan be- nim gibi, yağmuru sever. Bir kez Samim Koca- göz banaçatmıştı 'Herhikâyesindeyağmuryağ- dınr" diye!.. Attilâ'nın şiirieri de öyledir, yağmur- ludur, gözü yaşlıdır. Belki de bundandır süresiz et- kileyiciliği... Ama hakkını vermeli, Mustafa Kemal'i sever, İrtica eylemlerine karşıdır. Yıllar önceki, o unutul- maz 'Mustafa Kemal' şiiri bugün yazılmış gibi: "ellerinden öperim mustafa kemal/ senin dalın yaprağın biz senin fidanların/ biz bunla- n yapmadık/ sen elbette bilirsin bilirsin mus- tafa kemal/ elsiz ayaksız bir yeşil yılan/ yap- tıklannı yıkıyoıiar mustafa kemal/ hani bir va- kitler kubilayı kestiler/ çün buyurdun kesen- leri astılar/ sen uyudun asılanlar dirildi/ mus- tafam, mustafa kemal'im." diliyle vaaz edişini, Hazreti YusuTtan söz eder gibi anlatıyorlardı. Çok geçmeden, bu karşıdevrimcilerin ve onlann etkı alanına kolayca girebilecek eği- timsiz halk yığmlannm oylannı çekebilmek için siyasal partiler arasında ödün verme yanşı başladı. CHP bu geri dönüş politikasını Milli Eğıtım Bakanı Reşat Şemsertin Sirer elıyle yürüttü. îktidar 1950'de el değiştirince, DP, daha ilk gûnden Türkçe ezan yerine Arapça ezanı geri getirmekle karşıdevrimcileri yürek- lendirdi. Arkasından, Pilavoğlu, Ticaniler, 31 Mart'm Saidi KünB'si kovuklanndan çıktılar. Atatürk heykellerine, büstlerine saldınlar baş- ladı. Bu arada üst üste Kuran kurslan, imam hatip okullan açılıyor ve tarikatlann yan açık, yan kapalı etkinliklerine göz yumuluyordu. Öte yandan, demokrasi havarileri, aydınlar, hem de solcu aydınlar demokrasi adına özgür- lük istiyorlar; TCK'nin 141 ve 142. maddele- riyle birlikte 163. madde'sinin de kaldınlma- sını öneriyorlardı. "Herkes fikrini özgürce sa- vunsun. din dev leti kurmak isteyenler de bu fi- Idrleriniözgürce söyıesin" dıyenler bile vardı. Ne aymazlık! Sonunda Erbakan çıktı ortaya. Önce Milli Nizam Partisi, sonra Milli Selamet Partisi, ar- kasından Refah Partisi... Ve bu Refah Partisi 1995 seçimlerinde oylann yüzde yirmisinden fazlasını alarak TBMM'ye birinci parti olarak girdi. Bu kez eski demokrasi savunuculan, "RP'ye hükümet kurdurmav-ahın'" demeye başladılar. Peki. RP seçimlerde tek başına üc- tidara gelecek kadar çoğunluk sağlarsa ne ola- caktı? Demokrasi gereğıdır diyerek bir parti- nin yasallığını kabul ediyoruz, ama iktidara gel- mesini istemiyoruz. Bu. 'suya girelim, ama ıslanmayalıın'' de- mek gibi saçma bir şey değıl miydi'1 Neyse ki RP kapatıldı da. bu çelışkili düşüncelerin tar- tışılmasına gerek kalmadı. Ama sorun çözül- müş değil. Işte görüyorsunuz, son seçimlerde RP'nin yerini alan FP, Meclis'e üçüncü parti olarak girdi. Bir yandan kalkıp. "tmam hatip okuHannın yüzde seksenini ben açtun" dıye- ceksin, öbür yandan kendi ellerinle hazırladı- gın ortamda yeşerip büyüyen bir partiyi ikti- dardan düşürmek için pek de demokratik ol- mayan yollara başvuracaksm. Ne yazık ki dev- let yönetimi çok uzun süre demagoglann, kül- türsüz ve aydınlanmamış kurnaz politikacıla- nn elinde kaldı. Hâlâ da öyle. Bu yüzden so- runun özü kavranamıyor. Izm verflmemeti Ortaokul sıralanndaydım; zeki, bilgili, coş- kulu bir Türkçe öğretmenimiz vardı: Tahir Tol- ga. Milli Eğitim çevTesinden 'Kadro' dergi- sine yazılan kabul edilen iki ögretmenden biri olduğunu, da- ha sonraki yıllarda, onunla vak- tiyle Afyon Lisesi'nde birlikte öğretmenlik yaptıklannı söy- leyen Eflatun Cem Güney'den öğrenmiştun. Yöremizde. Ta- hir Tolga'nın dmsiz olduğu de- dikodusu yapılıyordu. Tahir Tolga bir gün bize bir ödev ver- di : Her öğrenci ders kitaplan dı- şından on şiir seçip defterine ya- zacak ve öğretmene verecek. Bu ödevi yerine getirdik. Da- ha sonraki günlerden birinde, öğretmenimiz kimi öğrenciyi kaldınyor, seçtiği şiirlerden bi- rini okutuyordu. Sınıfta. bize göre yaşlı, daha doğrusu her sınıfı ikişer yılda ite kaka geç- mekten kartlaşnıış, bıraz serkeş, sınıfin en gerisindeki sıralara oturup ders boyunca dalga ge- çen bir arkadaşımız vardı. Ho- cayı dinsiz diye biliyor ya, def- terine, nereden bulmuşsa, din- sel duygulan dile getıren on şi- ir bulup yazmış. Hoca onu da kaldırdı, "Oku bakalım şu ilk şnri" dedı. Bızım arkadaş oku- maya başladı. Dizelennin sonu "Altohım" "Allahım" "ADa- hnn" diye biten bir şiir (Orhan Seyfi'nin miydi neydi?) Şiirin okunması sona erirtce Tahir Tol- ga, çalışmadan okulu bitirmek isteyen bu arkadaşa, "Evtadnn" dedı. "sen ADaha inannıalısın. çünkü buna çok ihti\ acın vaıf (Bilmem, sınıf arkadaşım Sa- mi Karaören bu olayı anımsı- yor mu?) Evet, çaresiz kalan insanla- nn Allah'a gereksinimi vardır. Türkiye'de de, çaresizlik için- de kıvranan eğitimsiz, yoksul bir yığın insan var. Bunlar, bel- li bir partiye doluşan tslamcı- lann kurduğu tuzaklara nasıl düşmesin? Adamlar Kuran kurslannda, imam okullann- da. tarikat yuvalannda yetişti- rilen militanlanyla bilinçsız halkın arasına dalıp dinsel inançlan siyaset aracı olarak kullanıyorlar. Sen, çağdaş fi- kirlerinle bu dinsel inançlann karşısına nasıl dikileceksin? Demokrasi, özgürlük rejimi- dir. Anladık, ama neyın özgür- lügü? Bu özgürlük fıkir özgür- lüğüdür baylar. Fikir denilen şey ise karşıt da savunulabilen, akla dayalı bır düşünce ürünüdür. tnanç- lann, hele dinsel inançlann ter- si savunulabilir mi? Peki, din- sel inançlara yaslanan insan- larla siyaset arenasında çağdaş fikirler öne sürerek nasıl sava- şacaksın? Demek oluyor ki siyaset ala- nında bir taraf dinsel inançlan kullanıyorsa, demokrasinin 'eşit koşullar içinde yanşma' kura- lınauyulmamış olur. Bundan çı- kan sonuç, demokrasilerde di- ni siyaset aracı yapan partilere izin verilmemesi gerektiğidir. HCT nasılsa siyaset alanına sız- mışlarsa bu partiler kapatılma- lıdır. Anayasa ve Siyasal Par- tiler Yasası bu ilkelere göre da- ha açık bir biçimde düzenlen- melidir. O zaman silahlı kuv- vetlerin müdahalesine de ge- rek kalmaz. Konu. gelecek ya- zımda sona erecek. PENCERE Apo Davası Basit.. Kimi dava karmaşıktır. Sıradan bir cinayette bile sanığın katil olup ol- madığı yıllarca tartışılabilir. Savcı ne kadar ince eleyip sık dokursa dokusun, iddianamede boş- luklar oluşabilir. Yargıçlar ne yapacaklannı bile- mezler, geceleri uykulan kaçar. Kamuoyu ikiye ay- nlır Sanık katil mi, değil mi?.. 'Adalet Perisi' ikirciklenir, tedirginleşir... • Abdullah Öcalan'ın davası basit!.. Her şey ayan beyan.. Yıllarca herkesin gözleri önünde yaşanmış cina- yetler zincirinin birbirine eklenmiş kanlı halkalan, Apo'nun bileklerine savcının iddianamesinden ön- ce kelepçe gibi dolanmış... Tek duruşmalık bir dava gradosunda... Apo ne söyleyebilir? Türk Ceza Yasası kapsamında Öcalan'ın söyle- yebileceği tek sözcük yok!.. Ama tarih, coğrafya, sosyoloji, psikoloji ve politikaya saptın mı, konuş Allah konuş!.. Cinayetlerin kökeni, geçmişte, Ha- bil ile Kabil'e dek gider. Hukukveyasa kapsamındaApo'nun davası ba- sit.. Vıcdanlarrahat.. Tanıklar meydanda.. ' *• Kanıtlar açık.. " -" ,-.*i'" Katil belli.. • ? " n ' • Sorun, mahkemenin yapısından kaynaklanıyor. Apo'yu yargılayacak DGM (Devlet Güvenlik Mah- kemesi) Avrupa'nın gözünde sakıncalı!.. Çünkü DGM'nin üç yargıcından biri asker!.. Ne yapmalı?.. Evrensel hukuk kuralına göre, ceza usulündeki değişiklik, yaıpılama sürecinde hemen uygulanır. Apo davası sürerken DGM'nin yapısındaki askeri üye yerine bir sivil yargıcın aşılanması yadırgana- cak bir durum yaratmaz; sanığın yaranna sayılır. Apo'ya değer mi bu?.. Değer.. Haklı olan davaya en küçük bir gölge bile düş- mesini önlemekten niye kaçınılsın ki.. • Hukuk ve yaşa açısından Apo davası açık, se- çik, saydam!.. Üzerinde durulmaya bile değmez!.. Ancak olayın dava dosyası ötesindeki bölümü öy- lesine derin ki!.. Apo kaşıyla, gözüyle, saçıyla, başıyla, bıyığıyla tam bir kukla gibi emperyalizmin kanlı perdesin- de oynatıldı. Işin içinde uyuşturucu var.. Petrol var.. Su var.. Ortadoğu'da at oynatmak isteyen egemen güç- lerin şaklabanına dönmüş bir zavallıdır Apo; kul- lanılmıştır; Suriye'nin Türkiye'ye karşı yürüttüğü "su savaş/"ndaki rolü nedir? Yunanistan'ın emel- lerine hizmetkâr olmuştur; Anadolu'da Sevr düş- lemini hortlatmak isteyenlerin tümüne uşaklık et- miştir; ama, yenilgiye uğrayınca, bölgede çıkarla- n bulunan büyük devletlerin hiçbiri tepe tepe kul- landıklan öcalan'a sahip çıkmadı. Apo döktüğü kanla ortada kalmıştır. *ü Oysa teröre ve silaha sarılacağına kansız politi- kayı yeğleseydi, 1985'ten bu yana Anadolu'daki Kürtlerin davası çok daha başka bir noktaya ulaş- mış olabilirdi. • Apo davası basit.. Ellerinde silahla düzden dağa çıkanlar umduk- lannı bulamadılan öcalan davasıylaBatı'datezvi- rata hazırlananların olağanüstü çabalan da fiyas- koyla bttecek. Aydınlık < >J f/j/ 80 yıl gizli kalan belgeyi giin ışığına çıkardık MUSTAFA KEMAL NE YAZDI NASIL OKUDULAR Doğu Perinçek'in kaleminden Kurtuluş Savaşı'nın denklemi! HER PAZAR BAYILERDE! • • • • ^Hotel JVIeri ÖLÜDENÎZ " T a t i 1 d e k i e v i n i z " * Tamamen yenılenmiş klimalı odalar, asansör. sauna, havuz, özel plaj ve deniz akliviteleri * Dinlenmek, başınızı dinlemek, tatili latil gibi yaşamak için. * Doğa harikası Ölüdeniz'de hizmetinizdedir. * Çocuklara, balayına gelenlere. gruplara ve miidavimlerimize özel indirimler. tnternet : www.hotelmen com.tr. E-Maıl : hotelmeri @hotelmeri.com.tr. Rez.Tel:0J52.617 0001(PBX8Hat)Fax:61700 EYÜP 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1998/721 KararNo: 1999'265 Mahkememize ait 1998/721 esas ve 1999/265 karar ve 12.5.1999 tarihlı karar gereğince: Istanbul, Fatih ilçesi, Kariye Mah. Cilt No: 038/2, sayfa no: 43, kütük no: 112"de nüfusa kayıtlı Ali Rıza ve Nurel'den olma 16.5.1962 doğumlu Emin Hon- ça'nın nüfus kaydında yazılı bulunan Honça soyadının M.K.'nun 26. maddesi gereğince Konca olarak düzel- tilmesine, Soyadı değişikliğınin davacının eşi ve çocuklanna da teşmiline karar verilmiştir. tlan olunur. Basın: 24067
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle