19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 1999 PA2AR 12 PAZAR KONUGU Yeni CHP Genel Başkanı Altan Öymen, kurultay sürecini ve CHP'nin geleceğineyönelikprojelerini anlattı 'Sağlam bir temel var, yükseleceğiz' Ceniş bir ekibim yok' - Günlerdir, son kurultayınızdaki görüntüler konuşuluyor. Bunlann sorumlulart hakkmda ne yapacaksuuz? - Ben gazetelerden bazı isimleri okudum. Betı o gece dengeli bir liste yaptnaya çalışıyordum. Öyle geniş bir ekibim falan da yok, sen şurda bekle. sen şurda bekle, diyebileceğim. Bu arada o liste hazırlanmış. Araştınyorum. Hem hukuki hem de siyasi açıdan gereken yapılacak. Bunun sonuçlan olacaktır. Hukuki sonucu olmasa bile, siyasi sonucıı olacaktır. Burada hukuka aykın bir şey bulunamaz. Burada geleneklere, sağduyuya aykm bir şeyler vardır. Gelenekler şu: Birkaç liste olursa, o listelerin sonuncusu gelene kadar mûhürlenmiş oy pusulalan dağıtılmaz. Bu bazen çok uzun sûrer. Burada ise zaten bir tek liste gelecek, genel başkanın listesi. Bir kısım arkadaşlar zaten çekilmiş, başka liste de yok. genel başkanın listesi bekleniyor. Ben mümkün olduğu kadar kapsayıcı liste olsun istiyorum. Hasan Fehmi Güneşle görüştük kurultaydan sonra. Müştereken çalışabilir miyiz, derken olmadı. Ben yine de mevcut imkânlarla kapsayıcı bir liste yapmaya çahşıyorum. O sırada bu hadise oldu. Bu arkadaşlar. "Liste genei başkanın" demediklenni söylüyorlar. Dememiş de olabilirler. Ama zaten bir liste bekleniyor. o liste ortada yokken bunlar oluyor. Gerisi malum. Şimdi çok iyi bir gelişme oldu. seçildiği tartışmalı olan arkadaşlann bûyük kısmı da istifalannı verdi. Türkiye'nin gerçekleri var - CHP'liler arasında bir dil birtiğiyok. Neredeyse her CHP'li, özelleştirmeden Kürt sorununa dek her konudafarkü görüşler dile getiriyor... - Hakhsınız. Fakat bunlar ortak bir zeminde tartışılmamış. Herkesin bir görüşü var. Bunlar televizyonlarda tartışıhyor, ama o arkadaşlar bir araya gelip tartışmamışlar. Tartışılsa farklar azalacak, parti doğrultusunda söylenen sözler esas alınacak. Ben bu tartışmalara girmiyorum. Parti neoliberal mi oldu, eski sol çizgide mi kaldı? Bu tartışma hızlı, programlı bir süreç içınde içerde yapılmalı. Bir hafta bir yere kapanılarak, uzmanlarla birJikte bunlar tartışılsın. Avrupa solu şöyle yaptı, böyle yaptı, onlar tamam, ama Türkiye'nin gerçekleri var. Her ülkenin kendine göre realiteleri var. Alman. Fransız sosyalistlerinin politikalan aynı ıra, değil, Her partinin kendi ülkesindeki şartlan göz önüne alması lazım. - Biryandan küreseUeşmenin getirdiği baskılar, diğer yandan ulusal vurgularot öne çıkanlması istekleri çeşitli arayışlan gündeme getiriyor. CHP çizgisini nastl netleştirecek? - Türkiye gerçeklerini göz önüne alarak, fanatizmden, sloganJardan uzak bir çizgi oluşturmamız lazım. Sloganla ne ekonomi yürütülür. ne sosyal sorunlara çözüm bulunabilir. PM oluşur oluşmaz bir seçim tahlili yaptırmak istiyorum. Komisyon halinde olabilir, konferans şeklinde olabilir. Teşhis yapılsm ki reçete yazılsın. Ona paralel olarak bir tüzük çalışması yapılsm. Bir de program ve politika, diyorum. Çünkü bizim programımız aslında fena bir program değil. Ama ortak söylem sıkıntısı var. PORTRE /ALTAN ÖYMEN TÜREYKÖSE Cumhuriyetle yaşıt, "devleti kuran parti" CHP, 18 Nisan seçimlerinde barajı geçemeyerekparlamento dışında kalınca, Genel Başkan Deniz Baykal istifa etmek zorunda kaldı. Kurultay yaklaşırken adaylığa hazırlanan, ancak 9. olağanüstü kurultayın yapıldığı Atatürk Spor Salonu 'ndaki "olağanüstü gergin havayı görünce " vazgeçen Baykal, siyasalyaşamına "ara " vermek zorunda kalırken gazeteci Altan Öymen partinin 6. genel başkanı oldu. Baykal'ın ekibi daha ilkgünden "korsan liste " darbesiyle Öymen 7 sarsınca, sandalyelerin, pet şişelerin havada uçuştuğu bir kurultay rezaleti yaşandı. Şimdi Öymen 'i zor günler bekliyor. Önünde hem ' kuşatılma " çabalarına karşı direnerek partiye damgasını vurma hem de "Atatürk'ün partisini" toparlayıp etkin bir muhalefet partisine dönüştürme görevi var. Öymen, "Davul bende, tokmak başkasında olmaz " sözleriyle "kuşatmaya " izin vermeyeceğini ortaya koyuyor. Hatta, "Hazırlanan liste kazansaydı, yetkimyar, yeniden kurultayı toplardım " diyor. Öymen, partinin geleceğinden de umutlu. CHP'nin "sağlam temeline" ve "kendisine" güveniyor. Altan Öymen 1932 doğumlu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra Ulus, Yeni Ulus, Tercüman, Yeni Gün, Öncü, Milliyet, Akşam,Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı, ANKA ajansını kurdu. Öymen, gazetecilikle birlikte aktif politika dayaparken Turizm Bakanlığı, CHP Genel Sekreter Yardımcılığı ve Grup Başkanvekilliği görevlerini yürüttü. Bonn Büyükelçiliği'nde basın ataşesi olarak da görevyapth Milliyet gazetesinde yazarlığını sürdürüyor. - YakJaşık SOyıidır CHP içindesiniz. Bunun öyküsünü saürbaş- lanyla özetleyebilir misiniz? - CHP, 14 Mayıs 1950'de iktidan kaybettiğınde 27 yıldır iktidar- daydı. Son dönemlerine doğru, gençlerin çoğu CHP'ye muhalifti. Ben o zaman SBF'de öğrenciyim, babam da CHP milletvekili, ama ben bile CHP'yi tutamıyorum, işte "babasının partisi" denecek dı- ye. CHP yenilince ben hemen partiye üye oldum. O zaman 18 ya- şında üye olunabiliyordu. Gençlik Ocağı'na kaydoldum. Orada, po- litikanuı manevralanyla, taktikleriyle tanıştığım bir olay vardır. Be- ni, "Seni başkan yapacağız" diye atlattılar. Çankaya Gençlik Oca- ğı'na başkan olmak istiyordum. Atlattılar, diyorum; daha doğrusu benden faydalandılar. Ben Ulus gazetesinde muhabirdim. Sanıyo- rum, 1952 yılı falan olması gerekir. 3 arkadaşım geldi masamın ba- şına, 2 tane aday var, birinin adı Nahit, digerinin Nejat bu ikisi çar- pışıyor, ama "Delegefer asıl seni istiyor" dediler. Kongreye gittim, adaylığım kondu, ben 4 oy aldım. Adaylardan biri 37, diğeri 40 oy aldı. Meğerse o 37 oy alanın oyunu bölmek için beni çıkarmışlar. Öğrendik ki politikada böyle şeyler oluyor. Ondan sonra ben de ge- rekeni yaptım. Bir sonraki seçimde kazandım. Poiitikanın o zaman- ki taktiklerini öğrendim. Ama tabii o zamanki taktikler şimdi daha geliştirilmiş, aklurun ermediği şeyler uygulanır hale geldi. - Ecevit'i de siz kaydetmişsinizpartiye, değil mi? - Evet. O zaman zaten aynı gazetede çalışıyorduk. 1953'te parti- nin mallan müsadere edildi, Ulus gazetesinin mallan da alındı. O zaman Yeni Ulus adında bir gazete başladı. Biz de o gazetenin mu- habir kadrosu olarak çalışmaya başladık. Evlerimiz de Ecevit'le Bahçelievler'de. O zaman böyle, eve giderken arabaya bin, falan yok. Gece otobüs falan yok. Gece 02.00'de çıkardık. Yürüyoruz. Bazen kar falan da olurdu. Kendimizi teselli ederdik. Ecevit benden daha iyimserdi. "Karda >ürümek daha saglıkbdır'" derdi. Öyle giderken konuşurduk tabii, sanattan, kültürden, politikadan. Onun CHP'ye üye olma karan oluştuğu zaman, ben de ocak başkanı olduğum için üye formunda benim imzam bulunur. Deniz Gezmiş'in idamına yakın günlerde Sofya'ya bir uçak ka- çınldı. Şöyle olmuş hadise: Bazı insanlan yakalamışlar, kimler var- dı falan diye. Benim adımi vermışler. Binne herhalde elektrik, fa- laka falan fazla olmuş, o da bir senaryo yazmış. "Altan Oymen de vardı. efendim hava meydanında hostes olan bir Leyla \ardu onu ta- nırdı. o Leyla ona yardımcı oldu. Diyarbakıriı Mahmut vardı kargo servisinde de" diye ifade vermış Hatta bir de silah kaçakçısı var- mış, ben onunla hapısteyken röportaj yapmışım, silah temin ermiş bıze... Bunun üzerine bizi yakaladılar. » - Yamlmıyorsam, bu olay için Örsan Öymen, "Altan uçak kaçı- rır, kaçırır amma yetişemediği için " demişti... - Evet. rahmetlı öyle söylemişti. Sorguya çektıler beni 8 saat. Sor- gunun beşte biri uçak kaçırmayla. gerisi imza toplamayla ilgili. Uçak kaçırma işine fazla girmiyorlar. sonra öğrendim, THY'ye gıtmışler, o sıralarda orada ne Leyla, ne Diyarbakıriı biri ne de Mahmut diye biri varmış. Biri gözüm kapalıyken bunu söyledi. "O zaman beni bırakacasınız" dedim. "*Yok, ilan ettik artık, biraz kalacaksın" dedi. Çıkınca gördük, bütün gazetelerde manşetteymişiz. Onu açıkladık- tan üç-beş gün sonra adamı bırakmak komik olacak. Üç aya yakın yattım. Sonradan gördük, bazı arkadaşlanmız makale bile yazmış- lar, "işte uçak kaçıranlar" diye. Takipsizlik karan aldım, haber ola- rak çıksın istiyordum. Çıktı, ama küçücük... - Bugünlere gelirsek, siz son seçimlerden önce aday olmayacağı- nızı açıkladınız. Aktif politikadan uzaklaşmaya başladığınızı düşü- nürken birdenbire partinin başına geldiniz. Bu süreç nasd gelişti? - Istanbul'a gidip eve yerleşeceğim, kitap yazacağım, diyordum. Çekilirken. kadınlar gelsin demiştim. Hoş, pek olmadı. Yenilgıden sonra oturdum, bir dızi yazdım: "Barajın albndakiCHP" diye. Bir- lik içinde kurultaya gidilsin, tek aday olsun. diye yazdım. Konsen- sus olmayınca, ben uzlaştıncı aday şu olsun, bu olsun. diye yazıyo- rum. Hatta mevcut adaylardan bazılannı da yazdım. Bazılan da - "Baykalctlar" diye anılan gruptayer alanlar, sizi kendilerinin genel başkan seçtirdiğini, bu nedenle de listeniz üzerinde söz sahi- bi olmalarının doğal olduğunu söylüyorlar. Bunu nasıl karşUıyor- sunuz? - Baykal '!a beraber politika yapmış arkadaşlann beni destekledik- len doğru. Bu beni memnun etti. Ama bana bu desteği vermiş ol- mak, sonunda kımseye kontrol hakkı vermez. Orada dağıtılan liste- de öyle arkadaşlar var ki ben listeme girmesi için teklif götürmü- şüm. Onlan da almışlar. Arkadan öyle bir şey yapmışlar ki sayı he- sabı, 35 arkadaş nasılsa bızimle oy kullanır diye. Bu olmaz. Insan kendisini kuşatılmış bir biçimde hissedemez. Davul bende, tokmak başkasında olmaz. Oy vermek başkadır, bunlar başka. Zaten hiçbir zaman bu tür şeyleri kabul etmezdım. Böyle bir şey olsaydı, diye- lim bunlar kazansaydı, yetkim var. partiyi yeniden kurultaya götü- rürdüm. Bu listeyi yapan arkadaşlar çok az sayıdadır. - Bu olaylar belki de sizin önünüzü açü, sizi rahatlatti... - Aslında tabii, her yanlış işte bir olumlu şey vardır, anlamında atasözierimiz var. O şartlarda hazırlanmış liste ıdeal olmaktan uzak olacaktı. - CHP, tarihinin en kötüyenilgisialdu Ve "Atatürk'ünpartisi21. yüzyıla ulaşamayacak, misyonunu doldurdu "yorumlan yapılma- ya başlandu Bunları nasd değerlendiriyorsunuz? - Şimdi öyle diyenler benim görebildiğim kadanyla hayli azaldı. Daha çok umut var. Umudun güvene dönüşmesi de sanıyorum geç olmayacak. CHP'nin öyle bir duruma düşmesi kolay bir şey değil. •CHP'nin temell sağlam' - Bir anlamda enkaz devraldınız... - Enkaz benzetmesi ne ölçüde geçerli, bir şey söyleyemem, ama CHP'de çok sağlam bir temel var. - Sonra da aynı kabinedeyer aldınız, genel sekre- ter yardımcılığı yaptımz... - 1961'de kurucu mecliste de beraberdik. 1977'de bana milletvekilliği önerdi, Meclis'e girdim, grup başkanvekili oldum, genel sekreter yardımcılığı yap- tım. - Bülent Bey kuruHayınızdan sonra sizi arayıp kut- ladı mı? - Mesaj geldi, cevap verdim. Bu binada (CHP'nin Çevre Sokak'taki genel merkezi) genel sekreter yar- dımcısı olarak görev yaptım. 12 Eylül'den sonra as- kerler geldi. Bir deniz binbaşısıydı sanınm. gayet ki- bar bir zattı. Benim alanıma giren. dış ilişkiler, basın- la ilişkilerdi. Bizim sosyalist partilerle ilişkilerimizi sağlayan adresler falan var, bu adreslerbize lazım. Bi- ze, geçmiş olsun, diyorlar. Cevap verilecek, sonra yi- ne ilişkiler sürecek. Onlan muhafaza etmek istiyorum. Bi.nbaşı anlayış gösterdi. 'Uçak korsanı' (!) öymen - Sizin 12 Mart döneminde bir de "uçak korsanlı- ğımz(!)"var... - 12 Mart döneminde ben iki defa gözaltına alın- dım. Biri Madanoğlu davası 1971'de, öbürü 1972'de bu uçak kaçır- ma işi. Doğan Avcıoğlu ile biz çok iyi arkadaşız. Benim kanm, ço- cuklanm o zaman Paris'te. Kanm OECD'de ekonomi müşaviri. Ev- de yalnızım, Doğan da yalnızdı, bende kalmaya başladı. Ben daha çok Paris'e, lstanbul'a gidip geliyorum. Evimde toplantılar yapılı- yormuş, diye suçladılar. Gclen ziyaretçilerimle haber gönderdim, pa- saportum geldi, Istanbul'daki Park Otel faturalanm da geldi. Böy- lece, o toplantılarda bulunmadığımı kanıtlama olanağım oldu. 17. günü mahkemeye çıkardılar. Mahkeme Başkanı Ali Elverdi'ydi ga- liba, tahliye etti. Yapacak başka bir şey yok. Uçak hadisesine gelince. 1972'de ol- du. Biz o sırada Deniz Gezmiş'lerin idam edilmesine karşı imza kampanyası başlattık. Ankara'da ben yürütüyorum, Istanbul'da Onat KurJar yürütüyor. Onat Ankara'ya geldi. Anayasal bir şekilde, di- lekçe hakkımızı kullanarak konuyu Meclis'e götürdük. Bu öyle bir hak ki buna dayanarak bir şey yapınca sizi hapse atamazlar. 10 bi- ne yakın imza topladık. Ben bunlan aldım, çoğalttım. Meclis Baş- kanlığı'na. bilgi için Cumhurbaşkanlığı Özel ÎCalem'e. Başbakan- lık'a götürdüm, bir de basın toplantısı yaptım. 12 Mart dönemi ol- masına rağmen kimse bir şey yapmadı. O arada ziyaretlerde bulun- duk. CHP'nin muhalefetiyle belki önleyebiliriz, diye düşündük. Ni- tekim ilk aşamada İsmet Paşa'nm tavnyla önlendi, ikinci aşamada önlenemedi. Bu arada tabii biz şüpheli şahıs olduk. ''Sen ol" dediler. Deniz Bey de öbürlerine karşı olduğunu söylerken "Ha, Altan başka" deyince o zaman başladılar "emanetçi" diye... • - O süreçte Deniz Baykal'lagörüştünüz mü? - Seçimden sonra konuştuk. ne yapılabilir diye. HikmetÇetin. ben, Deniz Be>. O zaman benim adaylığım söz konusu değildi. Sonra te- lefonda konuştuk, iyi gidiyorsun, falan dedi. tyi gitmeye devam ederken Deniz Bey'in adaylığı gündeme geldi. Bence yanlıştı. De- niz Bey'ın adaylığı söz konusu olduğunda da ben tabii "Aday ola- cağım" dedim. Baykalın dahli yoktur' - Deniz Baykal, seçildikten sonra sizi aradı mı? Bu korsan liste konusunda bir açıklamayaptı mı? - Kutlamak için aradı. Ben kendisinin bu işte dahli olduğunu zan- netmiyorum. Haberi olduğunu zannetmiyorum. Bazı arkadaşlar sa- nınm böyle uygun görmüşler. - Adnan Keskin, "Altan Öymen 'e destek vereceğimi söyleme- dim " dedi. Kurultaydan önce görüşmüş müydünüz? - Söylemedi, doğru. Verip vermeyeceğini ben de kendisine sor- madım. Park Otel'de. gelen delege arkadaşlarla çalıştık. - Ydlardır solda bitmez tükenmez bir "birleşme" tartısması vardı. DSP-CHP ilişkileri de hep gergin- dl Önümüzdeki dönem DSP'ye yaklasımmız nastl olacak? - Aslında resmi işbirliği olmuyordu, ama yan yana milletvekilleri arasında birçok konuda işbirliği yapı- lıyordu geçen dönem. Temel eğitimde bir fiili işbirli- fi ortaya kondu. DSP'lilerkonuşunca bizalkışhyoruz, ben çıkınca onlar alkışlıyor. Işçi haklanyla ilgili bir mesele, yahut laiklikle ilgili bir mesele çıkınca müş- terek hareket edilebiliyordu. Kavga çıkınca bırbiri- mizi koruyorduk. Bu dönemde bizim eksikliğımiz his- sedilecek. Otomatik olarak bazı şeyleri aynı söylüyo- ruz. Ben "birleşme" lafını kullanmıyorum. Artık çok kullanıldı. ondan bir şey çıkmadı. Onu bırakalım, so- mut şeylerde işbirliği imkânı her zaman vardır. Res- men olmasa bile, fiilen vardır. Meclis dışında olsak da bu işbirliği sürer. - Yeni hükümet olusumunu nasıl değerlendiriyor- sunuz? - Ben hükümet kurulurken ilk günden itibaren kö- tümser bır yorum yapmak ıstemiyorum. Bir kere kur- sunlar bakalım. - Ecevit, MHP'den kaynaklanan "kaygılannı" sık sık dile getirdi. Siz de bu kaygüarıpaylaştyor musunuz? - Terörün tırmanması döneminde rahmetli Gün Sazak öldürüldü- ğünde genel başkan yardımcısıydı. Ben de genel sekreter yardımcı- sıydım. bizde genel başkan yardımcılığı olmadığı için onun muka- bili genel sekreter yardımcısıydı. O dönemde çok sıkı koruma altın- daydık. Yani bunlan hep biliyorum. Bir hükümet kuruluyor, hemen bir önyargıyla gitmemek lazım. Herhalde ikisi arasında bütün bu iş- leri konuştular. O dönemin hortlamaması için herhalde karşılıklı tedbirlerdüşündüler. Onlann sonuçlannı görmek lazım. Yoksa. ma- ziye saplanıp kalmak doğru değil. '6 ok tartışılmaz' - CHP'nin çizgisi de tartışma konusu. "6 oka sahip çıkalım ", "2 oku atalım "ya da ne olduğu pek tarif edilmeyen "yeni sol çizgi" önerileri var. Sizce CHPprogramı "geride" mi kaldı? - 6 ok tartısması tamamen yanlış. 2 defa program değişikliği ge- çirdi bu parti. 6 ok baştan beri sembolümüz. Sonra bütün o kavram- lar çağın gereklerine göre yorumlanmış, yerli yerine oturmuş. - Gazeteciliğe devam edecek misiniz? - Evet. Yazarlık yapan bakanlar var. Başbakan da vakti olsa yazar. Biz Meclis dışında olduğumuz için daha rahat vakit yaratabiliriz. YANKI KOLEJI ÖĞREINCİLERİNİ SIOAVSIZ ALIYORf Bütün çocuklanmız seçkin bir okulda eğitilmeye layıktır. 1999 - 2000 Öğretim Yılı Yıllık Eğitim Ucretlerimiz: İlköğretim 1,2,3,4,5 : 1.080.000.000 TL + %8 KDV 1.350.000.000 TU%8KDV 1.440.000.000 TL + %8 KDV 85.000.000 TL + %8 KDV öğretim 6,7,8 Lise Hazırhk, 1,2,3 Anasınıfı aylık ücreti Not: Hazırlık okumuş öğrencilerden orta 2. Sınıfa 8. orta 3. Sınıfa 11, lise l'e 14. lise 2ye 9 öğrenci görüşme (mülakat) yoluyla alınacaktır. E - 5 YANYOL ÜZERİ, ŞÜKRÜBEY DURAĞI - AVCILAR/ İSTANBUL Telefon: (0212) 676 47 17 ( 4 HAT ) Faks: (0212) 676 47 24 ANKARA 28. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999'172, KararNo: 1999-228 Davacı Kayahan Türkmenoğlu vekilince davalı Nüfiıs Müdürlüğü aleyhine açılan isim tashihi davasında: Kayseri ili, Yahyalı ilçesı. Yenice Mah. 011 cilt, 46 sayfa. 56 kütük sıra- da nüfusa kayıtlı Kayahan Türkmenoğlu'nun isminin Kayhan olarak 5.5.1999 tarih ve 99^228 sayılı kararla değıştirilmesine karar ve- rilmiştir. Hüküm ılan olunur. Basın: 24026 SIVAS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1998/91 Davacı Ömer Özbay tarafmdan davalı Dur- sun Sağdıç aleyhine açılan tazminat davasında venlen kararda, Tüm aramalara rağmen adresi tespıt edıleme>en davalı Dursun Sağdıç'ın du- ruşma günü olan 01.07.1999 günü saat 9.00'da mahkememizde hazır bulunması veya kendisi- ni bir vekille temsıl ettırmedıği takdırde HUMK.nın 213 ve 337. maddeleri gereğınce vokluğunda karar venlecektir, ılan olunur. Basın: 23913 ANAMUR ASLhT HUKUK MAHKEMESİ'NDEN . DosyaNo: 1997,394 Davacı Ahmet Bılin tarafindan mahkememıze açılan gaiplik davasında tçel ıli Anamur ilçesı Kılıç köyü 26 hanede nüfusa ka- yıtlı bulunan Mehmet ve Havva'dan olma 1297 d.lu tbrahim ile aynı anne \ e babadan olma 1307 d.lu Abdulkerim'uı yapılan tüm aramalararagmaıyıilardır buJunamadığı ve kendilerinden haber alınamadıgı, mahkememızce gaıpliğine karar venlmesı talep edilmış olmakla, Gaıpler yukanda isımleri yazılı kışılen tanıyıp bılenlenn mahkememızın duruşmasınuı atılı bulunduğu 16.6.1999 günü saat 9'da yapılaeak olan 1997 394 sayılı dosya- sına müracaat etmelen ilan olunur 105.1999 Basın: 23942 İLAN Davacı Türkiye Halk Bankası AŞ tarafindan davalı Mustafa Gümüş ve Metin Kefkir aleyhine mahkeme- mize açılan tasarrufun iptali davasının yapılan duruş- masmda verilen ara karan uyannca. Davalı Mustafa Gümüş"ün tüm araştırmalara rağmen adresi tespit edı- lemediğınden adına ılanen teblıgat yapılmasına karar verilmiş olup, Davalı Mustafa Gümüş'ün yargılamanın yapılacağı 29.06.1999 günü saat 09.50'de mahkeme- mizde hazır olması veya bır vekılle temsil olunması, aksi takdırde yargılamanın yokluğunda yapılarak karar verileceği ilan olunur. Basın: 23943 ACI KAYIP Istanbul il Sağlık Müdürlüğü Teknik Büro Şefi Mimar AHMET DAĞISTAN 29.5.1999 tarihinde Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 30.5.1999 Pazar günü öğle namazını müteakip Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi Camii'nden kaldırılacaktır. AİLESİ EYÜP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1997/620 / Karar No: 1999017 Karar tanhi: 4-5-1999 Davacılar Melek Boztekin, Mahittin Kafadan ve Emine Elemek vekili tarafindan mahkememize ikame ettığı gaiplik davasının yapılan açık yargılaması sonunda. Istanbul Eyüp Yeni Mah. C- 021/09 s-^2 k-514'de nüfusa kayıtlı olan Hasan ve Sa- diye'den olma 1344 (1926) doğumlu tsmaıl Boztekin'in gaıpliğine karar verilmiştir. Ilan olunur. Basın: 23637
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle