Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 1999 ÇARŞAMBA
HABERLER
Askeri araç
mayına çarptı
• ELAZIĞ
(Cumhuriyet) - Elazığ "da
Karakoçan ilçesi
yakınlanndaki Özlüce
Barajfnın güvenliğini
sağlayan askerlere ait bir
araç. dün sabah
saatlennde baraj
yakınlannda daha önce
teröristlerce yola
döşenen bır mayına
çarptı. Mayının
patlaması sonucu araçta
bulunan ve kimlikleri
açıklanmayan bir
asteğmen ile 4 er
yaralandı.
Mert Çillep
kaza geçipdi
• İZMİR (Cumhuriyet
Bürosu)-DYPGeneI
Başkanı Tansu Çıller'in
oğlu Mert Çıller,
Aydırûn Kuşadası
ilçesınde motosikletiyle
trafik kazası geçirdi.
Öncekı gece
arkadaşlanyla bırlikte
Kaleiçı mevkiindeki
Ectasy Bar'a giden Mert
Çiller. daha sonra
motosıkletiyle aynldı.
Çiller. çifthklenne
giderken motosıkletinin
devnlmesi sonucu hafif
yaralandı.
İşçi eylemi
• GEBZE (AA)-
Kocaeli'nin Gebze
ilçesine bağlı Dilovası
beldesınde bulunan
Ecomelt Alüminyum
Üretim ve Geri
Kazanım A.Ş.'ye ait
fabrikada çalişan
200 işçı, yasal haklannın
ödenmediği gerekçesıyle
işyerine kapanarak
üretimi durdurdu.
Işyennde örgütlü Türk
Metal Sendikasi'nın
Gebze Şubesi Başkanı
Mahmut Taşdemır,
işçilerin ücret ve sosyal
haklannın, yenı dönem
toplu ış sözleşmesinın
imzalandığı Aralık
ayından bu yana
zamanında ödenmedigıni
söyledi.
Bursa'da yıkım
• BURSA (Cumhuriyet)
- Bursa'nın merkez ilçe
beledıye başkanlannın
kaçak yapılaşmaya karşı
başlattığı mücadele
çerçev esınde, Osmangazı
ilçesınde dün 22 kaçak
inşaat yıkıldı.
Osmangazi Belediyesi
Fen Işlen Müdürü
Mehmet Şen
başkanlığındakı yıkım
ekipleri. Hamitler ve
Yenibağlar semtındeki
temel ya da birincı kat
inşaat aşamasında olan
kaçak konutlarla. bazı
konutlann üstüne çıkılan
kolonlan yıktılar. Yıkım
sırasında ekiplere taş
atılması dışında olay
yaşanmadı.
Vakıf iinîversiteleri pıtrak gibi
YÖK'ün verdiği bilgilere göre bugün ülkemizdeki üniversite sayısı 72 'ye ulaşmış. 70'ifaal
bu 72 üniversitenin tam 19'u da vakıf üniversitesi ve 12 tanesi de son ikiyıl içinde kurulmuş
DEMİRTAŞCEYHUN
Bılmem farkında mısınız?
YÖK'ün verdiği bilgilere göre bugün ülke-
mizdeki üniversite sayısı tam 72'ye ulaşmış.
70'i faal bu 72 üniversitenin tam 19'u da va-
kıf üniversitesi imiş. Yani artık her dört üni-
versitemizden biri vakrfünivçrsitesi imiş ve da-
ha da ilgincı, bu 19 vakıf ünnersitesinin 12
tanesi de şu son iki yıl içinde kurulmuş...
Görüldüğü gibi, beş on yıl içinde hızla ço-
ğalarak bırkaç büyük kentımızı. özellıkle de
lstanbul'u pıtrak gibi sarmış bu AOUm Üni-
versitesi, Bahçeşehir ÜniversitesL Başkent Üni-
versitesi. Beş kent l nhcrsitesi, Bilkent Ünher-
sitesuÇağCrıhçratesLÇankayaÜniversitesi,
DoğuşJÜnhtrsitesi. Fatih t nrversitesuGalata-
saray Universitesi. Haiiç Ünhersitesi, Işık Üni-
versitesi, İstanbul Bilgi Ünhersitesi. tstanbul
Kiütürİ nhersitesLKadir Has Ünhersitesi Koç
Üniversitesi. Maltepe ÜniversitesL Sabana
Üniversitesi. Yeditepe Üniversitesi de \eterli
sayıda ögretım üyesine ve eğitim olanaklan-
na sahip. anayasada belirtildiği şekilde "bitim-
seJ özerklikte eğitim veren" kurumlar mıydı-
lar gerçekten? Diyelim, bu vakıf üniversite-
lennin rektörve dekanlannı da tıpkı devlet üni-
versitelerinde olduğu gibi YÖK. mü seçip atı-
yordu, örneğin?
Işte bu merakla. geçenlerde rastladığım bü-
yük üniversıtelenmizden bırinın rektörü bırdos-
ta da; "Allahaşkına. bu vakıf ünhersitelerinin
rektör vedekanlannıda devlet üniversitelerin-
deokltığu gibi YÖK seçipanyor,değU mi?" dı-
ye sordum hemen.
- Hayır, dedi. Onlan. vakıflannuı mütevei-
li heyeti atar.
- Anlamadım. Peki. mütevelli heyetlerini kim
seçip atar?
- Tabii, vakıflann kunıculan.
- Yani, diyelim tstanbul'daki Bılgi Üniver-
sıtesı'nin rektör ve dekanlannı, bu dunımda,
vakfın kurucusu ve ola ki mütevelli heyetin
de başkanı Sayın Bay atıyor?.. Ama, anlaya-
madığım bir şey var: Sonuçta aranızdan sec-
tiğiniz kişılerden oluşmuş YÖK. üniversite-
lerinize bir rektör, bir dekan atadıgında, ben-
ce haklı olarak üniversite özerkliğini zedele-
dıği gerekçesiyle kıyameti koparan çevTeler.
bu üniversitelerin rektör ve dekanlannın biz-
zat vakıfkuruculan tarafından seçilip atanma-
sına ağizlannı bile açmıyorlar öyleyse... Ni-
çin acaba?
Konuyu biraz eşeleyince şaşırmamak ger-
çekten olanaksızdı. Çünkü. yürürlükteki ya-
sa ve yönetmelîklere göre. bu vakıflardan her-
hangi bırinin mütevelli heyetmin, değil patro-
nun düşüncelerini beğenmediği bir profesö-
rü rektör veya dekan olarak atayabilmesu o pa-
rababasmın kaşıra gözünü beğenmediği bir de-
likanlıyı okula öğrenci olarak alabilmesi bile
olanaksızdı, gördüğümüz kadanyla.
özel yüksekokullardan vakıf
ttnlversitelertne...
Ola ki devlet üniversitelerinden farklı birya-
pıya sahip, özel kuruluşlar olduklannın anla-
şılmaması için, "vakrf* sözcüğünü de adlann-
da kesinlikle kullanmayan bu yeni okullar.
gerçekten nasıl bir eğitim kurumu idiler öy-
leyse? Örneğin, bu üniversitelerin, 1960"lı yil-
larda ülkeyi gene bir anda pıtrak gibi saran egı-
timticarethanelen 'özdyüksekokullar'danne
farkJan vardı acaba? Ginş sınavlannı kazana-
mayan öğrencıler üniversite kapılannın önün-
de birikmeye başlayinca, gene aynı çevreler.
Özel ünhersitelerde, halen yükseköğrenim gören öğıınnivrin ancakyüzde 1.8'inin okuduğu gerçeği göz önünde tutula-
cak olur&a, vakıf ünhersitelerinin, üniversite önlerinde biriken öğrenci sorununa bir çözüm getirmediği ortadadır.
aynı gerekçelerle, üstelık 1961 Anayasası'nda
"Üniversiteler ancakdevlet efiyfc ktınıhır" di-
ye kesin bir hüküm bulunmasına karşın, ön-
ce kimi öğretim üyelerinden bol ücretlerle
"üniversite ayndır, yfiksekokul ayndır" şek-
linde fetvalar ahp, ınanılmaz bir kumazlıkla
da o güne dek yürürlükten kaldınlması unu-
tulmuş 1915 tarihli "Mekatib-i HususiyeTa-
Bmatnamesi'"ne dayanarak 1962 yılında da
ilk özel yüksekokuhı açmışlardı anımsanaca-
ğı gibi.
"tstim ardından gelsür mantığıyla. karde-
şi de bir özel yüksekokul sahibi olan Süfey-
man DemireTin Başbakan Yardımcılıği sıra-
sında, 18 Haziran 1 %5 'te de 625 sayıh "Özd
Öğretiın Kurumu Kanunu" çıkanlınca, özel
kınlığı savımızı ciddı bularak. 14 Mart 1%9'da
davanm Anayasa Mahkemesi'ne gönderilme-
sine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi de
uzun mcelemelerden sonra 12 Ocak 1971 'de
bu yasanın anayasaya aykınlığını kabul ede-
rek özel yüksekokullann kapatılmalannı (ve-
ya devietleştinlmelerini) sağlamıştır.
Fakat ılgınçtır. dava Anayasa Mahkeme-
sı'ne gönderilir gönderilmez. özel yükseko-
kul sahipleri de bu tatlı ticaretin kurtuluşu ıçin
tek çare olarak, hemen "vakıf' kavramma sa-
nlmışlardır tıpkı bugünkü gibi. daha 1969'lar-
da... Örneğin. Işık Tedrisat .\Ş yöneticileri,
"Türidye Yüksek Öğretim Vakfi"nı kurmus-
lardır 1970'te. Ne var ki 1961 Anayasası yü-
rürlükte kaldığı sürece, bu "vakrf" formulü de
nuyu biraz eşeleyince şaşırmamak gerçekten olanaksızdı.
Çünkü, yürürlükteki yasa ve yönetmeliklere göre, bu
vakıflardan herhangi birinin mütevelli heyetinin, değil
patronun düşüncelerini beğenmediği bir profesörü rektör
veya dekan olarak atayabilmesi, o parababasının kaşını
gözünü beğenmediği bir delikanlıyı okula öğrenci olarak
alabilmesi bile olanaksızdı, gördüğümüz kadanyla.
yüksekokul sayısı hızla artmış, 1967"de 18'e,
1968'de 27"ye, 1970'te de 48'e ulaşarak bü-
tün ülkeyi pıtrak gibi sarmıştır.
Ne var ki Mimarlar Odası yöneticileri, apart-
man katlannda, işhanı köşelerinde sağdan sol-
dan derlenmiş birkaç öğretim üyesiyle güya
teknik eğitim veTdiklerini savlayan bu özel
yüksek mimarlık okullannın ilk bitirenlerini,
eğitimlerinin yetersiz olduğu gerekçesiyle mı-
mar sayıp odaya kaydetmeyerek bu tatlı tica-
retin çanına da ilk otu tıkamışlardır 1967 yı-
lında. Bu tarihten sonra da taraflar karşıhklı
birçok dava açmışlardır Daraştay'da. Buolcul-
lann verdiği diplomalann iptali için açtığı-
mız davalardan birinde de Danıştay Dava Da-
ireleri Genel Kurulu, avukatım olarak duruş-
maya giren. o günlerde Ankara Hukuk Fakül-
tesi'nin de dekanı Sayın Prof. Uğur Alacakap-
tan'ın savunduğu, bu okullann anayasaya ay-
doğal olarak yükseköğrenimın yeniden para-
lı hale getirilebilmesı için yetmemiştir.
Ama topu topu on yıl sonra, 12 Eylül dö-
neminde, cuntanın hazırlattığı 1982 Anayasa-
sı'nda gerçekleştirtilen küçük bir değişiklik-
le,
tf
Üniversitelerancakdevleteiiytekunılur
n
maddesindeki "ancak" sözcüğü çıkarttınlıp,
yerine ustaca "Kanunda gösterüen usul ve
esaslara göre, kazanç amacına yönetik otma-
mak şartı ile vakrflar taranndan da kurulur"
dıye bır fıkra eklettırilerek bu "vakır' formu-
lü bır anayasa hükmü halıne getirilmiştir,
anımsanacağı gibi.
Lakin, ola ki dönemın olağanüstülüğü yii-
zünden, getinlen bu anayasal güvenceye kar-
şın özel kesım genede çekingen ve ürkek dav-
randığı için galiba, tıpkı KİT olayında oldu-
ğu gibi, ülkedeki ilk özel vakıf üniversitesini
de sanki onlara ömek olmak amacıyla bizzat
devlet kurmuştur. Bilındiği gibi, rektör thsan
Dogramacı'nın yönlendirmesiyle Hacettepe
Üniversitesi. önce Hacettepe Tıp Merkezi,
Hacettepe Çocuk Sağlığı Enstitüsü ve üniver-
site adına üç adet vakıf kurmuş, ama bu va-
kıflarla üniversıtedeki eğitimın niteliğini yük-
seltmeye çalışmak yerine. 1986 yılında ülke-
mizdeki ilk özel yüksek vakıf okulu olan Bi-
kentÜniversitesi'ni açmıştır. Devletçebolke-
seden desteklenerek. kısa sürede ülkenin en
iyi üniversitesi sanına kavuşturulan bu ömek
de, çok yüksek ücretler istediği halde öğren-
ciler arasında büyük bir ilgi görerek, eğitim
ticaretinin çok kârlı bir yatınm alanı olduğu-
nukanıtlaıııışvevakrfünheratekrinin 1990'lar-
dan ıhbaren büyük kentlerimızi pıtrak gibi
sarmasını sağlamıştır, gerçekten de... Nıte-
kim, bu yöntemin daha sonraki tarihlerde bir
başka devlet üniversitesi tarafından bir daha
kullanılmamış olması da bu savımızı doğru-
lasa gerektir sanınz. Bu yüzden, sayısı daha
şimdiden 19'a ulaşmış bu vakıf üniversıtele-
rinin, önümüzdeki yıllarda hızla daha da ço-
ğalacağı kuşkusuzdur. Ancak Doğan Hasol'un,
Ocak 1999 tarihli Yapıdergisindeki açıklama-
lanna göre örneğin Yeditepe Üniversitesi Mi-
marhk Fakültesi'nde görevli tek bir profesör
bile yoktur. İstanbul Kültür Üniversitesi Mü-
hendislik Mimaıtk Fakültesi'nde ise görevli
gözüken 5 profesörün hıçbıri mimardeğildir.
Kısacası, bu vakıf üniversitelerinin. nitelik
açısından 1960'lann özel özel yüksekokuUa-
nndan farklı olduklannı söyleyebilmek, ger-
çekten olanaksızdır doğrusu.
Üstelik, YÖK'ün verdiği bilgilere göre üni-
versitelerimizin yüzde 25'inioluşturan bu
özel üniversitelerde, halen yükseköğrenim
gören öğrencilerin ancak yüzde 1,8'inin oku-
duğu gerçeği de göz önünde tutulacak olur-
sa. vakıf üniversitelerinin, üniversite önlerin-
de binken öğrenci sorununa bir çözüm getir-
diğini söyleyebilmek de söz konusu değildir
kesinlikle.
Sürecek
Sevgili,
Metîn, Berin, Özge, Sezin
ÖZTÜRK
Sizleri Unutmadık, Unutmayacağız
Dostlarınız,
Ahmet Sankoc. Burhan Fıdan, Hüseyin Giilen, Serap Kurtoğlu, Haluk Toy,
Saadet Sandıkçı, Murat Kıyık, Mustafa Siilkü. Necati Acar, Mustafa Durmuş,
Rafet Aşıkhasanoğlu. llhan Güven, Metin Acar, Şahin Özdemir, Tayfıın Yük-
sekbaş, Melahat Cengiz, Celalettin Cengiz, Nevin Siitlaç, Mustafa Sütiaç, Ay-
nur Fidan, Neşe Kjyık, Gülşen Sankoç, Fatma Açıkgöz, Saffet Açıkgöz, Ali Şen-
giL Fikri Karaca, .\suman Topal, Zahide Tümerdem. Sadık Karacaoğlu, Ali
Bahçetepe, Turgay Erso>, Faruk Tokur, L mran Önşan, Atasal Önşan, Enver
Sansoy, Ünal Kadıoğlu, Alper Yalçın, Hasan Fındık, Yılmaz Akbıyık, Abdul-
lah Narin, Arife Çelik, Fethi Çelik. Seher T^ıran. Sedat Erdem, Namık Cıba-
roğJu. Tahsin L sta, Ali Rıza Ayin, Salih Zeki Durmuşoğlu, Fazd Uğursoj lu, Rahim
Arslan. Sibel Yalçın, Hakkı Yılmaz, Salih Bıçak, Aynur Bıçak, Coşkun
Katakal, Funda Kurtoğlu
TÜRK GENÇIJĞİNE HİZMET VAKFI
Abıde-ı Hümyet Cad. Tek Han, 220,3 Şişli-lstanbul
Tel: 0.212 296 49 11 ' 0.212 296 49 12
Büyük Türk Ulusu. Bugün en büyük Türk'ün önderliğinde,
Türk Devnmi'nin başlayışının 80. yılıdır. Kutlu olsun.
Türk Devnmı, Mustafa Kemal'in Uluslaştıği. Ulusun Mustafa Kemalleştiği dünyada bir
benzen görülmemiş bır bağımsızlık savaşı ile başlar.
Bu bir destandır Bu destan yalnızca Türk'ün önlenemez yükselişinin değil a>Tiı zamanda
dünvanın tüm ezılmiş uluslannın da bağımsızlık hareketlerinın başlayışının adıdır Yurttaş-
lar, Bağımsızlık hareketlerinı başlatarak dün>ada yeni bir dönemin öncülüğünü yapan, 20.
yüzyıla damgasını vuran, yaptığı de\Timle adını uygarlık tarihıne yazdıran. uluslararası barı-
şı dünyaya öğreten böylesi yüce bir ulusun bireyleri olmakla övünün. Bu, size 19 Mayıslan,
sonsuzlara taşıyacak gücü verecektır.
Sevgili gençler. 19 Mayıs tarihte eşi görülmemiş soylu bır direnışin başlangıcı size adanan
bir düzenın kuruluşunun ilk adımıdır. Dünya'da yeni kurulan bır devletin, o ülkenin gençle-
rine emanet edılişinin bir ömeğı daha yoktur. Bu sizın eşsiz yurt sevgınızın \e ülkeye verdi-
ğinız sonsuz güvenin, ulu öndenn kişjlığine sarsılmaz bir güç gibi yerleşmesinin sonucudur.
Bu sizin en büyük onunınuzdur. Bu onurlu yaşammızın başlayışının 80. yılında, bayramını-
zı en ıçten duygularla kutluyoruz. Aziz şehhlenmiz. yiğit gazilerimiz, Anadolu'nun üzenn-
de sönmez bır ışık gibi parlayışınızın 80. yılında sizleri bir kez daha mınnet \e şükranla aru-
yoruz. Yaşamımızın güvencesı, aydınlığımızın umudu, Mustafa Kemarier kaynağı kahra-
man ordu. 19 Mayıs 1919'da başlayan sevincımız, senin sarsılmaz varlığınla, yannlara bir sel
gibi akıp gidecektır. 19. Mayıs'ta Türk'ün ufkuna sönmez bir güneş gibi doğan yasama gü-
cümüz ulu Ata, Bizi yüceüğe yöneltişinin 80. yılında. Türk devriminin, önümüze çıkan tüm
engelleri asacağına olan sarsılmaz ınancımızla seni bir kez daha bağnmıza basıyor, aziz anm
önünde saygı ile eğiliyoruz. E)r. Hüsamettin Canöztürk
DÜZELTME VE UZLAŞMA BİLDİRÎMt
Yıllardırdürüst yayıncılık ılkesıne bağlı olarak çalışan Cem Of-
set Matbaacılık Sanayii AŞ. "Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası
Matbaa ve Basın Sanayii" adı altında. tümüyle "basın ve basım
kültürü"nün gelışmesı amacıyla ve bedelsiz olarak, yayımlanan
esere ilişkin "eser sahıpliği" sıfatının değerlı yazar Alpay Kaba-
calı'ya aitolduğunu. anılaneserindış kapagında sayın Alpay Ka-
bacalı'nın adının yer almamasının "zuhul"den kaynaklandığını
ve hiçbır şekilde kastın söz konusu olmadığını. anılan eserin
(eser sahibince konulan) gerçek admın "Türkıye'de Basım ve Ba-
sım Sanayii" olduğunu, anılan esenn 266. ve270. sayfalan ara-
sındakı metnırı ve resımlenn (eser sahıbı Sayın Alpay Kabacalı
tarafından değil) bızatihı Cem Ofset Matbaacılık Sanayii AŞ
mensuplan tarafından dûzenlendığını, eserin 295 ve 308. say-
falan arasındakı kısmının da (Sayın Alpav Kabacalı tarafından
değil) gene Cem Ofset Matbaacılık Sanayii AŞ mensuplan tara-
nndan kaleme alınıp düzenlenmış olduğunu, anılan esenn, (eser
sahibimn benımsemedığı şekilde) değişik ad altında ve yukan-
da anılan ilavelerle, Sayın Alpay Kabacalı'nın yazılı ıznı alın-
madan, basılıp yayımlanmasmın "basitbiryanlış anlama"dan kay-
naklandığını v e bu nedenle Kadıköy 1. Asliye Tıcaret Mahkeme-
si'nde Sayın Alpay Kabacalı vekıli Av. Dr. Gürsel Ostün tarafın-
dan dava açılması üzerine, yıllardır "dürüst yayıncılık ilkesf'ne
riayet eden Cem Ofset Matbaacılık Sanayii ÂŞ'nın derhal Sayın
Alpay Kabacalı vekili Av. Dr. Gürsel Üstün ile temas kurarak uz-
laşma gınşiminde bulunduğunu ve sonuçta. her ıki tarafin "yan-
lış anlama°'dan kaynaklanan söz konusu uyuşmazlığı ortadan
kaldırmayı kabul ettıklenni ve uzlaşhklannı, aynca taraflann
gene birlikte hareket edereL diğer benzer uyuşmazlüdara örnek
oluşturması amacıyla, bu "düzeltme ve uzlaşmabüdirimı"nın Cum-
huriyet Gazetesı'nde yayımlanmasını kararlaştırdıklannı,
kamuoyunun bılgısme. saygı ile sunar.
' CEM OFSET MATBAACILIK SANAYİİ AŞ
KIRŞEHİR SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Davacılar Kaplan ve Atilla Yılmazer vekili Av. Ercan
Şenyüz'ün davalılar Sabriye Kılıç ve arkadaşlan hak-
kında mahkememize açmış bulunduğu ızaleyı şuyu da-
vasında venlen ara karar geregince; Davacı vekili dılek-
çesı ile, Kırşehir ili Merkez Kuşdilli Mah. 2568 ada. 11
parseldeki kayıtlı taşınmazın satışı suretı ile ortaklığın
gıderilmesine karar verilmesını talep etmış olup, Tapu
malıki davalılardan Elif Yılmazer, Hikmet Yılmazer,
Celal Şahin Yılmazer, Cemai Yaşar Yılmazer'in adres-
leri araştınlmasına rağmen tespit edılemediğinden ıla-
nen tebligat yapılmasına karar verilmış, davalılann
mahkememizuı 1999/93 esas sayıh dosyasınm duruş-
masınm bulunduğu 7.6.1999 günü saat 9.30'da mahke-
me duruşma salonunda hazır bulunmalan kendilerinı
vekille temsil ettirmelen aksı takdirde yargılamanm
yokluklannda yapılıp karar verileceği hususu HUMK
509 mad. geregince tebligat yenne kaim olmak üzere
ilanen tebliğ olunur. 3.5.1999 Basın: 21100
"Çocuk işçiler" ve "Cumartesi Anneleri"
kitaplarını imzalayacak
istikial Cad. (Fransız Konsolosluğu yani) Taksım Tel: 252 38 81/82
C-181712 no'lu sürücü belgemi kaybettim, hükümsüzdür.
REMZİYE ŞOLEN KARAMAN
Sürücü belgemi kaybettim. hükümsüzdür.
SELÇUK ÖZŞtRAY
T.C.
ORTA ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1999'11 Esas
Davacı Orta ılçesı Kanlıca Mahallesı nüfusunda ka-
yıtlı, Ahmet oğlu, 1968 D.'lu Zıya Yagcı tarafından da-
valı aynı yerden Cafer Kızı 1975 D.'lu Betül Yağcı aley-
hıne açılan şıddetlı geçımsızlik sebebıyie boşanma da-
vasının duruşmasında verilen karar geregince:
Davalı Cafer kızı 1975 D.'lu Betül Yağcı'nın bütün
aramalara rağmen adresi tespit edilemediğinden kendi-
sine dava dilekçesi de tebliğ edılemediğinden ılan yo-
luyla tebligat yapılmasına karar verildiğinden adı geçen
davalı Betül Yağcı'nın duruşma günü olan 15.6.1999
günü saat 9.40'ta Orta Asliye Hukuk Mahkemesi Du-
ruşma Salonu'nda hazır bulunması veya kendısinı vekil-
le temsil ettirmesı aksi takdırde HUMK'nun 213-337.
maddelerı geregince duruşmanın yokluğunda yapılaca-
ğı gerekirse hükmünde yokluğunda verileceği hususu
ilanen teblıg olunur. 4.5.1999
Basın: 21291
DUZYAZI
ORHAN BtRGİT
Televizyon Savaşları
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevrt, dün saat 14.40'da
Başbakanlık mefdıvenlerinden, Milliyetçi Hareket Par-
tısi'nin kapısını bır kez daha açtırtmak için olmalı, med-
ya aracılığıyla çalıyor ve kendisi ile yardımcısı Rahşan
Ecevit'in bu partıde krize yol açan demeçlerine açık-
lık getırmek istiyor.
Başbakan'a göre, o demeçlerde yer alan kaygılar bu-
günkü MHP'ye değil geçmişe yöneliktir. Ve zaten Dev-
let Bahçeli de salı günü partisinin meclıs grubu top-
lantısında"... Esas olan, geçmişe saplanıp kalmak de-
ğil ondan gerekli dersleri çıkanp geleceğe bakmaktır"
sözleri ile ortamın adamakıllı yumuşamasını sağlamış-
tır.
DSP Genel Başkanı hem Cumhurbaşkanı'nın hem
ANAP lideri Yılmaz'ın, yeni hükümetin
DSP+MHP+ANAP koalisyonu olarak kurulmasına yö-
nelik açıklamalannı da olumlu bulduğunu söylüyor ve
adeta MHP liderliğinden geri çevrilmiş pazartesi gün-
kü ziyaret için kapının yeniden açılmasını beklediğıni
belirtiyor.
Ecevit'in tüm medya önünde yaptığı bu açıklama-
nm o anda canlı yayın ile tüm ilgililerce izlendiği bilini-
yor. Sadece partilerin liderlerı değil knz trafiğının hem
düğüm hem de çözum noktası haline gelen Çankaya
bile benzer bunalımlarda olduğu gibi, bu olayda da dü-
şüncelerini açıktan veya demeçler ya da kürsü konuş-
malan ile birbirlenne iletiyorlar. O düşüncelere karşı
verilmesi beklenilen yanıtlar da günü gününe, hatta
bazen birkaç saat ara ile yine televizyon ekranlanndan
izleniliyor.
Böylece, demokrasimızin başka eksiklıklerine kar-
şın medya teknolojısindeki hızlı gelişme sayesinde ka-
muoyu, tıpkı borsa oyunculan gibi, politik arenadakı kri-
zi ındirip tırmandıran eylemleri de anında izleme ola-
nağını buluyor.
Bunalımın sürgit büyümeden aşılacağına olan inan-
cımı arttıran bu gelişmenin, bu sabah 19 Mayıs Genç-
lik Bayramı dolayısıyla Anıtkabır'de yapılacak olan say-
gı törenlen sırasında ayaküstü bır selamlaşma sırasın-
da yeni boyutlara ulaşması beklenilebilir.
21. dönem pariamentosunu oluşturan yeni milletve-
killen, özetlikle Atatürk'ün Samsun'a çıkışının 80. yı-
lında, 18 Nisan seçimlerınde omuzlarına yüklenmiş
olan sorumluluğun hem nitelik hem de nicelik olarak
ağırtığını bılerek adımlarını atmak zorundadırlar.
Mustafa Kemal, Büyük Nutuk'una "Samsun'a çıktı-
ğım zaman vazıyet..." dıye başlayarak tanhse), ama ger-
çek bir saptama yapmıştır.
Politikacılarımız, geçen uzun zamanın hem ülkeye
hem insanlanmıza kazandırdığı birikimlerin değerini bi-
lerek, Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu bu Cum-
huriyeti yirmı binnci yüzyıla taşıma sorumluluğunun
kendilerinde olduğunun farkında mıdırlar?
Farkındaysalar, eski bir başbakanın, rahmetli Dr. Re-
fik Saydam'ın 194O'lı yıllarda söyledıği gibi, "A'dan Z'ye
hemen her şeyimiz bozuktur ve değişim beklemekte-
dir".
Yeri gelmişken, Dr. Saydam'ın seksen yıl önce Mus-
tafa Kemal ile birlikte Bandırma Vapuru'yla Samsun'dan
başlayan o uzun yolculuğa katılanlar arasında olduğu-
nu da söylemeliyım.
1940'ta bir hekim olarak değil bır siyaset deneyim-
lisı olarak Dr. Saydam'ın koyduğu bu gerçek teşhisin
ne kadar isabeth olduğunu, sanırım Yüksek Seçim Ku-
rulumuz, yabancı bir ülke uyruğuna resmi makamlar-
dan izin almadan geçtığı belgelendiğinden dolayı Ba-
kanlar Kurulu'nca Türk vatandaşlıgından çıkanlan Mer-
ve Safa Kavakçı için aldığı kararia da göstermekte-
dir. O karar, aynı zamanda 18 Nisan seçımlerinde İs-
tanbul milletvekilı olan Merve Kavakçı'nın üyeliğinin
düşmesi görevini TBMM'ye havale etmekten ibarettir.
Kurul, anayasada "üyeliğin düşmesi" ile ilgıli 84.
maddeye sığınmış ve parlamento kendi üyesi ıçin ka-
rarını kendisi versin görüşü ile yola çıkmış. İyi de 84.
maddede "TBMM'ye seçilmeye engel birsuçtan hü-
küm giyen..." diye başlayan hüküm içerisınde "millet-
vekili seçtlmeyı engelleyen" yaptınmlar yer almıyor ki.
Ama öyle anlaşılıyor kı tümü de hukukçu hem de kı-
demlerine ve konumlanna göre iyi yetişmiş hukukçu
olması gereken sayın üyeler, topu, hukuksal değil, si-
yasal bir organı oluşturan "çoğunluğun" ağzından çı-
kacak sözün vermesi amacıyla 550 ktşinin kucağına ata-
rak rahat etmek ıstiyorlar.
Diyelim ki o çoğunluk, Turk vatandaşlığını yitirmiş bir
kimseyi aralannda barındırma kararını verdı.
Ne olacak? Bir ABD yurttaşı, Türkıye Cumhuriyeti için
yasa yapacak, savaş ılanına karar verecek... Hükümet
kuracak... Ve hatta o hükümete bakan, başbakan ola-
rak katılacak. Belki de cumhurbaşkanı bile seçilecek...
Dahası, Yüksek Seçim Kurulu'nu oluşturan Danıştay
ya da Yargıtay üyelerinın bir bölümü için seçim bile ya-
pacak...
Böyle bir şeyi bizim "Top bizden gitsin de" mantığı
ile hareket eden sayın üyelerimiz nasıl hazmedebiliyor?
Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin Merve Kavakçı ile
ilgili Bakanlar Kurulu karannı Resmı Gazeteyolu ıleöğ-
renip sorunu kendi gündemlenne almalan bile, kuru-
lun sayın üyelerinın mantığına göre bir ılerieme sayıl-
malıdır. öyle ya. onlara egemen olan "kunı mevzuat
mantığı" ile Merve olayını gündeme almak için pullu
bir dılekçeyle başvurulmasını beklemediklerinden do-
layı kendilerine teşekkür etmeliyiz.
Düzeltme: Dünkü "Düz Yazt" da baştan on birinci
paragrafta "Mesela MHP ile yaptığı koalisyonda" cüm-
lesindekı "MHP" sözcüğü MSP olacaktır.
Faks: 0212 677 07 62
E.Maihobirgit / cumhuriyet.com.tr.
S^. FOÇA DENİZKENT KOMT YAPI KOOPERATÎFİ
OLAĞAS GENEL KURUL TOPLANTISrNA
ÇAĞRI
Kooperanfimızmoia|angenel kunıl tojıtanııs 20 Hazının 1999 Pajar gûnû saat 10.00'da
Foça Beledıve Smema Salonu'nda a^ağıdakı güodem maddelennı gcn^nıek izert ya-
pılacaktu
GİNDEM:
1 Açılış ve saygı dunı^u
2 D n n kıuuKmun oluşhmılması
3 Yönetm Kurulu raponmun okunmaa
4. Büanço. geto-gıdCT farkı cfl%eluun sunulması
5. Deneum Kurulu raporonun sunutması
6 Sımulanraporlar\ehesapUrüzeraıdegorüşraelet
7
YÖDetım ve deneam kunıllaraıın aklanraası
8 Evloımn ûstv'apt ınşaatına baîlaımmi; ûvelenn dunununun lanra batlanması
9 Ada ıçı alt>apılannı yapmavan üvelenn duramlannm karara baglamnası
10 Ada başlanndakı panolara kadar getinlen elektngjn ve suyun verilmesi ve kul-
lanma bedelınm tahsılı komısunda karar venlmesı
11 Koopetabfe ait taşınmazlar konusunun görüşüKip. bımlar hakkında karar venl-
mea.
12 1999 yılı çalışma programı ile ühmını bülçe ve kadro cetvelletmm görûşülerek
karara bağtaması.
13 lWyıiıaylıködentısmmbehrlenmesı,
14 Yönettm \e denetraı kurulu üyelenne ödenecek a;1ılı ücretlenn belırlenmesı.
15 YöneUm ve denetnn kurulu uvelenmn görev sürelen saptamrak seçımlerm \a-
pılması.
16 Dılek \ e teraennıleT. kapanış.
NOT Çoğunluk sağjanamaması halmde Genel Kurul 2
7
Haziran 1TO Pazar gûnû
Foça Beledıye Sıncma Salonu'nda saat 10 OO'da yuıe av-nı gundem danılıııde yapıla-
caknr. Tûm üyekre duyurulur
S.S. FOÇ\ DEMZKEVT KOMT
YAPI KOOPERATtFl YÖMTlM K I R I U
KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLtĞİ
Esas No. 1998 378 Karar: 98'1489
K. Çekmece 3. As. Huk Mah 29.12 1998 günlü 1998'378
E. 981489 K. sayıh ılamı ile İstanbul Bağcılar-Yeşılbag C-
067'14, S-4 K-1057'de nüf. kayıtlı Hılal Bektaşın nüfustakı
Hilal olan adı "Nılay" olarak düzeltilmiştir.
llan olunur 5.5.1999 Basın: 22532