17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 1999 ÇARŞAMBA HABERLER Askeri araç mayına çarptı • ELAZIĞ (Cumhuriyet) - Elazığ "da Karakoçan ilçesi yakınlanndaki Özlüce Barajfnın güvenliğini sağlayan askerlere ait bir araç. dün sabah saatlennde baraj yakınlannda daha önce teröristlerce yola döşenen bır mayına çarptı. Mayının patlaması sonucu araçta bulunan ve kimlikleri açıklanmayan bir asteğmen ile 4 er yaralandı. Mert Çillep kaza geçipdi • İZMİR (Cumhuriyet Bürosu)-DYPGeneI Başkanı Tansu Çıller'in oğlu Mert Çıller, Aydırûn Kuşadası ilçesınde motosikletiyle trafik kazası geçirdi. Öncekı gece arkadaşlanyla bırlikte Kaleiçı mevkiindeki Ectasy Bar'a giden Mert Çiller. daha sonra motosıkletiyle aynldı. Çiller. çifthklenne giderken motosıkletinin devnlmesi sonucu hafif yaralandı. İşçi eylemi • GEBZE (AA)- Kocaeli'nin Gebze ilçesine bağlı Dilovası beldesınde bulunan Ecomelt Alüminyum Üretim ve Geri Kazanım A.Ş.'ye ait fabrikada çalişan 200 işçı, yasal haklannın ödenmediği gerekçesıyle işyerine kapanarak üretimi durdurdu. Işyennde örgütlü Türk Metal Sendikasi'nın Gebze Şubesi Başkanı Mahmut Taşdemır, işçilerin ücret ve sosyal haklannın, yenı dönem toplu ış sözleşmesinın imzalandığı Aralık ayından bu yana zamanında ödenmedigıni söyledi. Bursa'da yıkım • BURSA (Cumhuriyet) - Bursa'nın merkez ilçe beledıye başkanlannın kaçak yapılaşmaya karşı başlattığı mücadele çerçev esınde, Osmangazı ilçesınde dün 22 kaçak inşaat yıkıldı. Osmangazi Belediyesi Fen Işlen Müdürü Mehmet Şen başkanlığındakı yıkım ekipleri. Hamitler ve Yenibağlar semtındeki temel ya da birincı kat inşaat aşamasında olan kaçak konutlarla. bazı konutlann üstüne çıkılan kolonlan yıktılar. Yıkım sırasında ekiplere taş atılması dışında olay yaşanmadı. Vakıf iinîversiteleri pıtrak gibi YÖK'ün verdiği bilgilere göre bugün ülkemizdeki üniversite sayısı 72 'ye ulaşmış. 70'ifaal bu 72 üniversitenin tam 19'u da vakıf üniversitesi ve 12 tanesi de son ikiyıl içinde kurulmuş DEMİRTAŞCEYHUN Bılmem farkında mısınız? YÖK'ün verdiği bilgilere göre bugün ülke- mizdeki üniversite sayısı tam 72'ye ulaşmış. 70'i faal bu 72 üniversitenin tam 19'u da va- kıf üniversitesi imiş. Yani artık her dört üni- versitemizden biri vakrfünivçrsitesi imiş ve da- ha da ilgincı, bu 19 vakıf ünnersitesinin 12 tanesi de şu son iki yıl içinde kurulmuş... Görüldüğü gibi, beş on yıl içinde hızla ço- ğalarak bırkaç büyük kentımızı. özellıkle de lstanbul'u pıtrak gibi sarmış bu AOUm Üni- versitesi, Bahçeşehir ÜniversitesL Başkent Üni- versitesi. Beş kent l nhcrsitesi, Bilkent Ünher- sitesuÇağCrıhçratesLÇankayaÜniversitesi, DoğuşJÜnhtrsitesi. Fatih t nrversitesuGalata- saray Universitesi. Haiiç Ünhersitesi, Işık Üni- versitesi, İstanbul Bilgi Ünhersitesi. tstanbul Kiütürİ nhersitesLKadir Has Ünhersitesi Koç Üniversitesi. Maltepe ÜniversitesL Sabana Üniversitesi. Yeditepe Üniversitesi de \eterli sayıda ögretım üyesine ve eğitim olanaklan- na sahip. anayasada belirtildiği şekilde "bitim- seJ özerklikte eğitim veren" kurumlar mıydı- lar gerçekten? Diyelim, bu vakıf üniversite- lennin rektörve dekanlannı da tıpkı devlet üni- versitelerinde olduğu gibi YÖK. mü seçip atı- yordu, örneğin? Işte bu merakla. geçenlerde rastladığım bü- yük üniversıtelenmizden bırinın rektörü bırdos- ta da; "Allahaşkına. bu vakıf ünhersitelerinin rektör vedekanlannıda devlet üniversitelerin- deokltığu gibi YÖK seçipanyor,değU mi?" dı- ye sordum hemen. - Hayır, dedi. Onlan. vakıflannuı mütevei- li heyeti atar. - Anlamadım. Peki. mütevelli heyetlerini kim seçip atar? - Tabii, vakıflann kunıculan. - Yani, diyelim tstanbul'daki Bılgi Üniver- sıtesı'nin rektör ve dekanlannı, bu dunımda, vakfın kurucusu ve ola ki mütevelli heyetin de başkanı Sayın Bay atıyor?.. Ama, anlaya- madığım bir şey var: Sonuçta aranızdan sec- tiğiniz kişılerden oluşmuş YÖK. üniversite- lerinize bir rektör, bir dekan atadıgında, ben- ce haklı olarak üniversite özerkliğini zedele- dıği gerekçesiyle kıyameti koparan çevTeler. bu üniversitelerin rektör ve dekanlannın biz- zat vakıfkuruculan tarafından seçilip atanma- sına ağizlannı bile açmıyorlar öyleyse... Ni- çin acaba? Konuyu biraz eşeleyince şaşırmamak ger- çekten olanaksızdı. Çünkü. yürürlükteki ya- sa ve yönetmelîklere göre. bu vakıflardan her- hangi bırinin mütevelli heyetmin, değil patro- nun düşüncelerini beğenmediği bir profesö- rü rektör veya dekan olarak atayabilmesu o pa- rababasmın kaşıra gözünü beğenmediği bir de- likanlıyı okula öğrenci olarak alabilmesi bile olanaksızdı, gördüğümüz kadanyla. özel yüksekokullardan vakıf ttnlversitelertne... Ola ki devlet üniversitelerinden farklı birya- pıya sahip, özel kuruluşlar olduklannın anla- şılmaması için, "vakrf* sözcüğünü de adlann- da kesinlikle kullanmayan bu yeni okullar. gerçekten nasıl bir eğitim kurumu idiler öy- leyse? Örneğin, bu üniversitelerin, 1960"lı yil- larda ülkeyi gene bir anda pıtrak gibi saran egı- timticarethanelen 'özdyüksekokullar'danne farkJan vardı acaba? Ginş sınavlannı kazana- mayan öğrencıler üniversite kapılannın önün- de birikmeye başlayinca, gene aynı çevreler. Özel ünhersitelerde, halen yükseköğrenim gören öğıınnivrin ancakyüzde 1.8'inin okuduğu gerçeği göz önünde tutula- cak olur&a, vakıf ünhersitelerinin, üniversite önlerinde biriken öğrenci sorununa bir çözüm getirmediği ortadadır. aynı gerekçelerle, üstelık 1961 Anayasası'nda "Üniversiteler ancakdevlet efiyfc ktınıhır" di- ye kesin bir hüküm bulunmasına karşın, ön- ce kimi öğretim üyelerinden bol ücretlerle "üniversite ayndır, yfiksekokul ayndır" şek- linde fetvalar ahp, ınanılmaz bir kumazlıkla da o güne dek yürürlükten kaldınlması unu- tulmuş 1915 tarihli "Mekatib-i HususiyeTa- Bmatnamesi'"ne dayanarak 1962 yılında da ilk özel yüksekokuhı açmışlardı anımsanaca- ğı gibi. "tstim ardından gelsür mantığıyla. karde- şi de bir özel yüksekokul sahibi olan Süfey- man DemireTin Başbakan Yardımcılıği sıra- sında, 18 Haziran 1 %5 'te de 625 sayıh "Özd Öğretiın Kurumu Kanunu" çıkanlınca, özel kınlığı savımızı ciddı bularak. 14 Mart 1%9'da davanm Anayasa Mahkemesi'ne gönderilme- sine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi de uzun mcelemelerden sonra 12 Ocak 1971 'de bu yasanın anayasaya aykınlığını kabul ede- rek özel yüksekokullann kapatılmalannı (ve- ya devietleştinlmelerini) sağlamıştır. Fakat ılgınçtır. dava Anayasa Mahkeme- sı'ne gönderilir gönderilmez. özel yükseko- kul sahipleri de bu tatlı ticaretin kurtuluşu ıçin tek çare olarak, hemen "vakıf' kavramma sa- nlmışlardır tıpkı bugünkü gibi. daha 1969'lar- da... Örneğin. Işık Tedrisat .\Ş yöneticileri, "Türidye Yüksek Öğretim Vakfi"nı kurmus- lardır 1970'te. Ne var ki 1961 Anayasası yü- rürlükte kaldığı sürece, bu "vakrf" formulü de nuyu biraz eşeleyince şaşırmamak gerçekten olanaksızdı. Çünkü, yürürlükteki yasa ve yönetmeliklere göre, bu vakıflardan herhangi birinin mütevelli heyetinin, değil patronun düşüncelerini beğenmediği bir profesörü rektör veya dekan olarak atayabilmesi, o parababasının kaşını gözünü beğenmediği bir delikanlıyı okula öğrenci olarak alabilmesi bile olanaksızdı, gördüğümüz kadanyla. yüksekokul sayısı hızla artmış, 1967"de 18'e, 1968'de 27"ye, 1970'te de 48'e ulaşarak bü- tün ülkeyi pıtrak gibi sarmıştır. Ne var ki Mimarlar Odası yöneticileri, apart- man katlannda, işhanı köşelerinde sağdan sol- dan derlenmiş birkaç öğretim üyesiyle güya teknik eğitim veTdiklerini savlayan bu özel yüksek mimarlık okullannın ilk bitirenlerini, eğitimlerinin yetersiz olduğu gerekçesiyle mı- mar sayıp odaya kaydetmeyerek bu tatlı tica- retin çanına da ilk otu tıkamışlardır 1967 yı- lında. Bu tarihten sonra da taraflar karşıhklı birçok dava açmışlardır Daraştay'da. Buolcul- lann verdiği diplomalann iptali için açtığı- mız davalardan birinde de Danıştay Dava Da- ireleri Genel Kurulu, avukatım olarak duruş- maya giren. o günlerde Ankara Hukuk Fakül- tesi'nin de dekanı Sayın Prof. Uğur Alacakap- tan'ın savunduğu, bu okullann anayasaya ay- doğal olarak yükseköğrenimın yeniden para- lı hale getirilebilmesı için yetmemiştir. Ama topu topu on yıl sonra, 12 Eylül dö- neminde, cuntanın hazırlattığı 1982 Anayasa- sı'nda gerçekleştirtilen küçük bir değişiklik- le, tf Üniversitelerancakdevleteiiytekunılur n maddesindeki "ancak" sözcüğü çıkarttınlıp, yerine ustaca "Kanunda gösterüen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönetik otma- mak şartı ile vakrflar taranndan da kurulur" dıye bır fıkra eklettırilerek bu "vakır' formu- lü bır anayasa hükmü halıne getirilmiştir, anımsanacağı gibi. Lakin, ola ki dönemın olağanüstülüğü yii- zünden, getinlen bu anayasal güvenceye kar- şın özel kesım genede çekingen ve ürkek dav- randığı için galiba, tıpkı KİT olayında oldu- ğu gibi, ülkedeki ilk özel vakıf üniversitesini de sanki onlara ömek olmak amacıyla bizzat devlet kurmuştur. Bilındiği gibi, rektör thsan Dogramacı'nın yönlendirmesiyle Hacettepe Üniversitesi. önce Hacettepe Tıp Merkezi, Hacettepe Çocuk Sağlığı Enstitüsü ve üniver- site adına üç adet vakıf kurmuş, ama bu va- kıflarla üniversıtedeki eğitimın niteliğini yük- seltmeye çalışmak yerine. 1986 yılında ülke- mizdeki ilk özel yüksek vakıf okulu olan Bi- kentÜniversitesi'ni açmıştır. Devletçebolke- seden desteklenerek. kısa sürede ülkenin en iyi üniversitesi sanına kavuşturulan bu ömek de, çok yüksek ücretler istediği halde öğren- ciler arasında büyük bir ilgi görerek, eğitim ticaretinin çok kârlı bir yatınm alanı olduğu- nukanıtlaıııışvevakrfünheratekrinin 1990'lar- dan ıhbaren büyük kentlerimızi pıtrak gibi sarmasını sağlamıştır, gerçekten de... Nıte- kim, bu yöntemin daha sonraki tarihlerde bir başka devlet üniversitesi tarafından bir daha kullanılmamış olması da bu savımızı doğru- lasa gerektir sanınz. Bu yüzden, sayısı daha şimdiden 19'a ulaşmış bu vakıf üniversıtele- rinin, önümüzdeki yıllarda hızla daha da ço- ğalacağı kuşkusuzdur. Ancak Doğan Hasol'un, Ocak 1999 tarihli Yapıdergisindeki açıklama- lanna göre örneğin Yeditepe Üniversitesi Mi- marhk Fakültesi'nde görevli tek bir profesör bile yoktur. İstanbul Kültür Üniversitesi Mü- hendislik Mimaıtk Fakültesi'nde ise görevli gözüken 5 profesörün hıçbıri mimardeğildir. Kısacası, bu vakıf üniversitelerinin. nitelik açısından 1960'lann özel özel yüksekokuUa- nndan farklı olduklannı söyleyebilmek, ger- çekten olanaksızdır doğrusu. Üstelik, YÖK'ün verdiği bilgilere göre üni- versitelerimizin yüzde 25'inioluşturan bu özel üniversitelerde, halen yükseköğrenim gören öğrencilerin ancak yüzde 1,8'inin oku- duğu gerçeği de göz önünde tutulacak olur- sa. vakıf üniversitelerinin, üniversite önlerin- de binken öğrenci sorununa bir çözüm getir- diğini söyleyebilmek de söz konusu değildir kesinlikle. Sürecek Sevgili, Metîn, Berin, Özge, Sezin ÖZTÜRK Sizleri Unutmadık, Unutmayacağız Dostlarınız, Ahmet Sankoc. Burhan Fıdan, Hüseyin Giilen, Serap Kurtoğlu, Haluk Toy, Saadet Sandıkçı, Murat Kıyık, Mustafa Siilkü. Necati Acar, Mustafa Durmuş, Rafet Aşıkhasanoğlu. llhan Güven, Metin Acar, Şahin Özdemir, Tayfıın Yük- sekbaş, Melahat Cengiz, Celalettin Cengiz, Nevin Siitlaç, Mustafa Sütiaç, Ay- nur Fidan, Neşe Kjyık, Gülşen Sankoç, Fatma Açıkgöz, Saffet Açıkgöz, Ali Şen- giL Fikri Karaca, .\suman Topal, Zahide Tümerdem. Sadık Karacaoğlu, Ali Bahçetepe, Turgay Erso>, Faruk Tokur, L mran Önşan, Atasal Önşan, Enver Sansoy, Ünal Kadıoğlu, Alper Yalçın, Hasan Fındık, Yılmaz Akbıyık, Abdul- lah Narin, Arife Çelik, Fethi Çelik. Seher T^ıran. Sedat Erdem, Namık Cıba- roğJu. Tahsin L sta, Ali Rıza Ayin, Salih Zeki Durmuşoğlu, Fazd Uğursoj lu, Rahim Arslan. Sibel Yalçın, Hakkı Yılmaz, Salih Bıçak, Aynur Bıçak, Coşkun Katakal, Funda Kurtoğlu TÜRK GENÇIJĞİNE HİZMET VAKFI Abıde-ı Hümyet Cad. Tek Han, 220,3 Şişli-lstanbul Tel: 0.212 296 49 11 ' 0.212 296 49 12 Büyük Türk Ulusu. Bugün en büyük Türk'ün önderliğinde, Türk Devnmi'nin başlayışının 80. yılıdır. Kutlu olsun. Türk Devnmı, Mustafa Kemal'in Uluslaştıği. Ulusun Mustafa Kemalleştiği dünyada bir benzen görülmemiş bır bağımsızlık savaşı ile başlar. Bu bir destandır Bu destan yalnızca Türk'ün önlenemez yükselişinin değil a>Tiı zamanda dünvanın tüm ezılmiş uluslannın da bağımsızlık hareketlerinın başlayışının adıdır Yurttaş- lar, Bağımsızlık hareketlerinı başlatarak dün>ada yeni bir dönemin öncülüğünü yapan, 20. yüzyıla damgasını vuran, yaptığı de\Timle adını uygarlık tarihıne yazdıran. uluslararası barı- şı dünyaya öğreten böylesi yüce bir ulusun bireyleri olmakla övünün. Bu, size 19 Mayıslan, sonsuzlara taşıyacak gücü verecektır. Sevgili gençler. 19 Mayıs tarihte eşi görülmemiş soylu bır direnışin başlangıcı size adanan bir düzenın kuruluşunun ilk adımıdır. Dünya'da yeni kurulan bır devletin, o ülkenin gençle- rine emanet edılişinin bir ömeğı daha yoktur. Bu sizın eşsiz yurt sevgınızın \e ülkeye verdi- ğinız sonsuz güvenin, ulu öndenn kişjlığine sarsılmaz bir güç gibi yerleşmesinin sonucudur. Bu sizin en büyük onunınuzdur. Bu onurlu yaşammızın başlayışının 80. yılında, bayramını- zı en ıçten duygularla kutluyoruz. Aziz şehhlenmiz. yiğit gazilerimiz, Anadolu'nun üzenn- de sönmez bır ışık gibi parlayışınızın 80. yılında sizleri bir kez daha mınnet \e şükranla aru- yoruz. Yaşamımızın güvencesı, aydınlığımızın umudu, Mustafa Kemarier kaynağı kahra- man ordu. 19 Mayıs 1919'da başlayan sevincımız, senin sarsılmaz varlığınla, yannlara bir sel gibi akıp gidecektır. 19. Mayıs'ta Türk'ün ufkuna sönmez bir güneş gibi doğan yasama gü- cümüz ulu Ata, Bizi yüceüğe yöneltişinin 80. yılında. Türk devriminin, önümüze çıkan tüm engelleri asacağına olan sarsılmaz ınancımızla seni bir kez daha bağnmıza basıyor, aziz anm önünde saygı ile eğiliyoruz. E)r. Hüsamettin Canöztürk DÜZELTME VE UZLAŞMA BİLDİRÎMt Yıllardırdürüst yayıncılık ılkesıne bağlı olarak çalışan Cem Of- set Matbaacılık Sanayii AŞ. "Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Matbaa ve Basın Sanayii" adı altında. tümüyle "basın ve basım kültürü"nün gelışmesı amacıyla ve bedelsiz olarak, yayımlanan esere ilişkin "eser sahıpliği" sıfatının değerlı yazar Alpay Kaba- calı'ya aitolduğunu. anılaneserindış kapagında sayın Alpay Ka- bacalı'nın adının yer almamasının "zuhul"den kaynaklandığını ve hiçbır şekilde kastın söz konusu olmadığını. anılan eserin (eser sahibince konulan) gerçek admın "Türkıye'de Basım ve Ba- sım Sanayii" olduğunu, anılan esenn 266. ve270. sayfalan ara- sındakı metnırı ve resımlenn (eser sahıbı Sayın Alpay Kabacalı tarafından değil) bızatihı Cem Ofset Matbaacılık Sanayii AŞ mensuplan tarafından dûzenlendığını, eserin 295 ve 308. say- falan arasındakı kısmının da (Sayın Alpav Kabacalı tarafından değil) gene Cem Ofset Matbaacılık Sanayii AŞ mensuplan tara- nndan kaleme alınıp düzenlenmış olduğunu, anılan esenn, (eser sahibimn benımsemedığı şekilde) değişik ad altında ve yukan- da anılan ilavelerle, Sayın Alpay Kabacalı'nın yazılı ıznı alın- madan, basılıp yayımlanmasmın "basitbiryanlış anlama"dan kay- naklandığını v e bu nedenle Kadıköy 1. Asliye Tıcaret Mahkeme- si'nde Sayın Alpay Kabacalı vekıli Av. Dr. Gürsel Ostün tarafın- dan dava açılması üzerine, yıllardır "dürüst yayıncılık ilkesf'ne riayet eden Cem Ofset Matbaacılık Sanayii ÂŞ'nın derhal Sayın Alpay Kabacalı vekili Av. Dr. Gürsel Üstün ile temas kurarak uz- laşma gınşiminde bulunduğunu ve sonuçta. her ıki tarafin "yan- lış anlama°'dan kaynaklanan söz konusu uyuşmazlığı ortadan kaldırmayı kabul ettıklenni ve uzlaşhklannı, aynca taraflann gene birlikte hareket edereL diğer benzer uyuşmazlüdara örnek oluşturması amacıyla, bu "düzeltme ve uzlaşmabüdirimı"nın Cum- huriyet Gazetesı'nde yayımlanmasını kararlaştırdıklannı, kamuoyunun bılgısme. saygı ile sunar. ' CEM OFSET MATBAACILIK SANAYİİ AŞ KIRŞEHİR SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Davacılar Kaplan ve Atilla Yılmazer vekili Av. Ercan Şenyüz'ün davalılar Sabriye Kılıç ve arkadaşlan hak- kında mahkememize açmış bulunduğu ızaleyı şuyu da- vasında venlen ara karar geregince; Davacı vekili dılek- çesı ile, Kırşehir ili Merkez Kuşdilli Mah. 2568 ada. 11 parseldeki kayıtlı taşınmazın satışı suretı ile ortaklığın gıderilmesine karar verilmesını talep etmış olup, Tapu malıki davalılardan Elif Yılmazer, Hikmet Yılmazer, Celal Şahin Yılmazer, Cemai Yaşar Yılmazer'in adres- leri araştınlmasına rağmen tespit edılemediğinden ıla- nen tebligat yapılmasına karar verilmış, davalılann mahkememizuı 1999/93 esas sayıh dosyasınm duruş- masınm bulunduğu 7.6.1999 günü saat 9.30'da mahke- me duruşma salonunda hazır bulunmalan kendilerinı vekille temsil ettirmelen aksı takdirde yargılamanm yokluklannda yapılıp karar verileceği hususu HUMK 509 mad. geregince tebligat yenne kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 3.5.1999 Basın: 21100 "Çocuk işçiler" ve "Cumartesi Anneleri" kitaplarını imzalayacak istikial Cad. (Fransız Konsolosluğu yani) Taksım Tel: 252 38 81/82 C-181712 no'lu sürücü belgemi kaybettim, hükümsüzdür. REMZİYE ŞOLEN KARAMAN Sürücü belgemi kaybettim. hükümsüzdür. SELÇUK ÖZŞtRAY T.C. ORTA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999'11 Esas Davacı Orta ılçesı Kanlıca Mahallesı nüfusunda ka- yıtlı, Ahmet oğlu, 1968 D.'lu Zıya Yagcı tarafından da- valı aynı yerden Cafer Kızı 1975 D.'lu Betül Yağcı aley- hıne açılan şıddetlı geçımsızlik sebebıyie boşanma da- vasının duruşmasında verilen karar geregince: Davalı Cafer kızı 1975 D.'lu Betül Yağcı'nın bütün aramalara rağmen adresi tespit edilemediğinden kendi- sine dava dilekçesi de tebliğ edılemediğinden ılan yo- luyla tebligat yapılmasına karar verildiğinden adı geçen davalı Betül Yağcı'nın duruşma günü olan 15.6.1999 günü saat 9.40'ta Orta Asliye Hukuk Mahkemesi Du- ruşma Salonu'nda hazır bulunması veya kendısinı vekil- le temsil ettirmesı aksi takdırde HUMK'nun 213-337. maddelerı geregince duruşmanın yokluğunda yapılaca- ğı gerekirse hükmünde yokluğunda verileceği hususu ilanen teblıg olunur. 4.5.1999 Basın: 21291 DUZYAZI ORHAN BtRGİT Televizyon Savaşları DSP Genel Başkanı Bülent Ecevrt, dün saat 14.40'da Başbakanlık mefdıvenlerinden, Milliyetçi Hareket Par- tısi'nin kapısını bır kez daha açtırtmak için olmalı, med- ya aracılığıyla çalıyor ve kendisi ile yardımcısı Rahşan Ecevit'in bu partıde krize yol açan demeçlerine açık- lık getırmek istiyor. Başbakan'a göre, o demeçlerde yer alan kaygılar bu- günkü MHP'ye değil geçmişe yöneliktir. Ve zaten Dev- let Bahçeli de salı günü partisinin meclıs grubu top- lantısında"... Esas olan, geçmişe saplanıp kalmak de- ğil ondan gerekli dersleri çıkanp geleceğe bakmaktır" sözleri ile ortamın adamakıllı yumuşamasını sağlamış- tır. DSP Genel Başkanı hem Cumhurbaşkanı'nın hem ANAP lideri Yılmaz'ın, yeni hükümetin DSP+MHP+ANAP koalisyonu olarak kurulmasına yö- nelik açıklamalannı da olumlu bulduğunu söylüyor ve adeta MHP liderliğinden geri çevrilmiş pazartesi gün- kü ziyaret için kapının yeniden açılmasını beklediğıni belirtiyor. Ecevit'in tüm medya önünde yaptığı bu açıklama- nm o anda canlı yayın ile tüm ilgililerce izlendiği bilini- yor. Sadece partilerin liderlerı değil knz trafiğının hem düğüm hem de çözum noktası haline gelen Çankaya bile benzer bunalımlarda olduğu gibi, bu olayda da dü- şüncelerini açıktan veya demeçler ya da kürsü konuş- malan ile birbirlenne iletiyorlar. O düşüncelere karşı verilmesi beklenilen yanıtlar da günü gününe, hatta bazen birkaç saat ara ile yine televizyon ekranlanndan izleniliyor. Böylece, demokrasimızin başka eksiklıklerine kar- şın medya teknolojısindeki hızlı gelişme sayesinde ka- muoyu, tıpkı borsa oyunculan gibi, politik arenadakı kri- zi ındirip tırmandıran eylemleri de anında izleme ola- nağını buluyor. Bunalımın sürgit büyümeden aşılacağına olan inan- cımı arttıran bu gelişmenin, bu sabah 19 Mayıs Genç- lik Bayramı dolayısıyla Anıtkabır'de yapılacak olan say- gı törenlen sırasında ayaküstü bır selamlaşma sırasın- da yeni boyutlara ulaşması beklenilebilir. 21. dönem pariamentosunu oluşturan yeni milletve- killen, özetlikle Atatürk'ün Samsun'a çıkışının 80. yı- lında, 18 Nisan seçimlerınde omuzlarına yüklenmiş olan sorumluluğun hem nitelik hem de nicelik olarak ağırtığını bılerek adımlarını atmak zorundadırlar. Mustafa Kemal, Büyük Nutuk'una "Samsun'a çıktı- ğım zaman vazıyet..." dıye başlayarak tanhse), ama ger- çek bir saptama yapmıştır. Politikacılarımız, geçen uzun zamanın hem ülkeye hem insanlanmıza kazandırdığı birikimlerin değerini bi- lerek, Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu bu Cum- huriyeti yirmı binnci yüzyıla taşıma sorumluluğunun kendilerinde olduğunun farkında mıdırlar? Farkındaysalar, eski bir başbakanın, rahmetli Dr. Re- fik Saydam'ın 194O'lı yıllarda söyledıği gibi, "A'dan Z'ye hemen her şeyimiz bozuktur ve değişim beklemekte- dir". Yeri gelmişken, Dr. Saydam'ın seksen yıl önce Mus- tafa Kemal ile birlikte Bandırma Vapuru'yla Samsun'dan başlayan o uzun yolculuğa katılanlar arasında olduğu- nu da söylemeliyım. 1940'ta bir hekim olarak değil bır siyaset deneyim- lisı olarak Dr. Saydam'ın koyduğu bu gerçek teşhisin ne kadar isabeth olduğunu, sanırım Yüksek Seçim Ku- rulumuz, yabancı bir ülke uyruğuna resmi makamlar- dan izin almadan geçtığı belgelendiğinden dolayı Ba- kanlar Kurulu'nca Türk vatandaşlıgından çıkanlan Mer- ve Safa Kavakçı için aldığı kararia da göstermekte- dir. O karar, aynı zamanda 18 Nisan seçımlerinde İs- tanbul milletvekilı olan Merve Kavakçı'nın üyeliğinin düşmesi görevini TBMM'ye havale etmekten ibarettir. Kurul, anayasada "üyeliğin düşmesi" ile ilgıli 84. maddeye sığınmış ve parlamento kendi üyesi ıçin ka- rarını kendisi versin görüşü ile yola çıkmış. İyi de 84. maddede "TBMM'ye seçilmeye engel birsuçtan hü- küm giyen..." diye başlayan hüküm içerisınde "millet- vekili seçtlmeyı engelleyen" yaptınmlar yer almıyor ki. Ama öyle anlaşılıyor kı tümü de hukukçu hem de kı- demlerine ve konumlanna göre iyi yetişmiş hukukçu olması gereken sayın üyeler, topu, hukuksal değil, si- yasal bir organı oluşturan "çoğunluğun" ağzından çı- kacak sözün vermesi amacıyla 550 ktşinin kucağına ata- rak rahat etmek ıstiyorlar. Diyelim ki o çoğunluk, Turk vatandaşlığını yitirmiş bir kimseyi aralannda barındırma kararını verdı. Ne olacak? Bir ABD yurttaşı, Türkıye Cumhuriyeti için yasa yapacak, savaş ılanına karar verecek... Hükümet kuracak... Ve hatta o hükümete bakan, başbakan ola- rak katılacak. Belki de cumhurbaşkanı bile seçilecek... Dahası, Yüksek Seçim Kurulu'nu oluşturan Danıştay ya da Yargıtay üyelerinın bir bölümü için seçim bile ya- pacak... Böyle bir şeyi bizim "Top bizden gitsin de" mantığı ile hareket eden sayın üyelerimiz nasıl hazmedebiliyor? Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin Merve Kavakçı ile ilgili Bakanlar Kurulu karannı Resmı Gazeteyolu ıleöğ- renip sorunu kendi gündemlenne almalan bile, kuru- lun sayın üyelerinın mantığına göre bir ılerieme sayıl- malıdır. öyle ya. onlara egemen olan "kunı mevzuat mantığı" ile Merve olayını gündeme almak için pullu bir dılekçeyle başvurulmasını beklemediklerinden do- layı kendilerine teşekkür etmeliyiz. Düzeltme: Dünkü "Düz Yazt" da baştan on birinci paragrafta "Mesela MHP ile yaptığı koalisyonda" cüm- lesindekı "MHP" sözcüğü MSP olacaktır. Faks: 0212 677 07 62 E.Maihobirgit / cumhuriyet.com.tr. S^. FOÇA DENİZKENT KOMT YAPI KOOPERATÎFİ OLAĞAS GENEL KURUL TOPLANTISrNA ÇAĞRI Kooperanfimızmoia|angenel kunıl tojıtanııs 20 Hazının 1999 Pajar gûnû saat 10.00'da Foça Beledıve Smema Salonu'nda a^ağıdakı güodem maddelennı gcn^nıek izert ya- pılacaktu GİNDEM: 1 Açılış ve saygı dunı^u 2 D n n kıuuKmun oluşhmılması 3 Yönetm Kurulu raponmun okunmaa 4. Büanço. geto-gıdCT farkı cfl%eluun sunulması 5. Deneum Kurulu raporonun sunutması 6 Sımulanraporlar\ehesapUrüzeraıdegorüşraelet 7 YÖDetım ve deneam kunıllaraıın aklanraası 8 Evloımn ûstv'apt ınşaatına baîlaımmi; ûvelenn dunununun lanra batlanması 9 Ada ıçı alt>apılannı yapmavan üvelenn duramlannm karara baglamnası 10 Ada başlanndakı panolara kadar getinlen elektngjn ve suyun verilmesi ve kul- lanma bedelınm tahsılı komısunda karar venlmesı 11 Koopetabfe ait taşınmazlar konusunun görüşüKip. bımlar hakkında karar venl- mea. 12 1999 yılı çalışma programı ile ühmını bülçe ve kadro cetvelletmm görûşülerek karara bağtaması. 13 lWyıiıaylıködentısmmbehrlenmesı, 14 Yönettm \e denetraı kurulu üyelenne ödenecek a;1ılı ücretlenn belırlenmesı. 15 YöneUm ve denetnn kurulu uvelenmn görev sürelen saptamrak seçımlerm \a- pılması. 16 Dılek \ e teraennıleT. kapanış. NOT Çoğunluk sağjanamaması halmde Genel Kurul 2 7 Haziran 1TO Pazar gûnû Foça Beledıye Sıncma Salonu'nda saat 10 OO'da yuıe av-nı gundem danılıııde yapıla- caknr. Tûm üyekre duyurulur S.S. FOÇ\ DEMZKEVT KOMT YAPI KOOPERATtFl YÖMTlM K I R I U KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK HÂKİMLtĞİ Esas No. 1998 378 Karar: 98'1489 K. Çekmece 3. As. Huk Mah 29.12 1998 günlü 1998'378 E. 981489 K. sayıh ılamı ile İstanbul Bağcılar-Yeşılbag C- 067'14, S-4 K-1057'de nüf. kayıtlı Hılal Bektaşın nüfustakı Hilal olan adı "Nılay" olarak düzeltilmiştir. llan olunur 5.5.1999 Basın: 22532
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle