17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MAYIS 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 PTT Hastanesi İstanbul İçerenköy'deki PTT Hastanesi'nin satılacağı ya da 49 yıllığına kiraya verileceğine ilişkin söylentilerin yoğunlaştığını yazmış, "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" demiştik. Posta İşletmesi Genel MüdürüNuri u Alagöz arayıp hem söylentileri yalanlamış hem de hastaneyi ne yapacaklarını Özelleştirme idaresi'ne soracaklannı söylemişti. Biz de "Kuzuyu kurda teslim edecekler, kılıfını anyoriar" demiştik. Geçen gün, aynı konuda, Posta işletmesi Basın Yayın Müşavirliği'nden yazılı bir açıklama geldi: "PTT Sanatoryum ve Hastanesi'nin işletmesine Özel Maltepe Üniversitesi talip olup, konu bilgi alışverişi ve inceleme safhasındadır." Kılıfını da hazırlamışlar... Hayııiı alışverişler! Etektronik posta: [email protected] Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Israil'de seçimi kaybeden sağcı lider ist'rfa etmiş... "Bizim saâcılar tabii ki Yahudilere düsman olacak!" ndokuz Mayıs'ın 80. yılındayız. Koşullar80 yıl öncesinden çok farklı ve fakat aynı za- manda pek de farklı değil. Aynlıkçılara, şe- riatçılara ve onların işbirlikçisi numaracı cumhuriyetçilere karşı "kurtuluş savaşımı" devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni içine sindıremeyen- lerın uyguladıkları politika hep aynı. Kemal Atatürk, Söylev'de anlatıyor: "Cumhuriyet sözcüğünü söylemekten bile çeki- nenlerin; Cumhuriyet'i daha doğduğu gün boğmak isteyenlerin kurdukları partiye 'Cumhuriyet', hem de 'llerici Cumhuriyet' adını vermeleri, içten gelme ve inanılır bir davranış sayılabilir mi? Parti, dinsel dü- şünce ve inançlara saygılıdır sözlerini ilke edinip bayrak gibi kullanan kişilerden, iyi niyet beklenebi- lir mi? Bu bayrak, yüzyıllardan beri, bilisizleri, bağ- nazları ve boş inanlara saplanmış olanları aldatarak özel çıkarları sağlamaya kalkışmış kimselerin taşı- dıkları bayrak değil miydi? Türk ulusu yüzyıllardan Kurtuluşberi, sonu gelmeyen yıkımlara, içinden çıkabilmek ıçin büyük özveriler isteyen pis bataklıklara, hep bu bayrak gösterilerek sürüklenmemiş miydi?" "Cumhuriyetçi ve ilerici oldukları sanısını vermek isteyenlerin, yine bu bayrakla ortaya atılmaları; din- sel bağnazlığı coşturarak, ulusu Cumhuriyet'e, iler- lemeye ve yenileşmeye karşı kışkırtmak değil miy- di?'' "Güncesini, nafile ve gece namazlarının sevabını anlatan hadislerle doldurmuş olan bu sorumlu par- ti yazmanı, Doğu illerimizde dinsel kışkırtmalarda bu- lunurken, kendi partisinin programını uygulamıyor muydu? Temiz yürekli halka, beş vakit namazdan başka, geceleri de çokça namaz kılmayı söyleyip öğütleyen adam, belki de yaşamı boyunca hiç na- maz kılmamış olan bir politikacı olursa, bu davranı- şın ereği anlaşılmaz olur mu?" "Baylar, yaptığımız devrımin genişliği ve büyük- lüğü karşısındaeski kurumların ve boş inançların bi- rer birer yıkılışını gören bağnaz ve gerici kimseler, 'dinsel düşünce ve inançlara saygıh' olduğunu bil- diren bir partiye ve özellikle bu partinin içindeki ta- nınmış kişilere dört elle sarılmaz mı?" "Baylar, 'ilerici' ve 'Cumhuriyetçi' sözcüklerini kul- lanarak, bizden ve ulus aydınlanndan din bayrağı- nı gizlemeye çalışanların, memlekette genel bir ge- rilemeye ve başkaldınya yol açmak için içeride ve dışarıda, türlü düzen ve kışkırtmalarla ugraşanlar bulunduğunu bilmedikleri düşünülebilir mi?" "Cumhuriyet yönetimine ve çağdaşlaşmaya kar- şı, bilisizlik, bağnazlık ve her türlü düşmanlık ayağa kalktığı zaman; ilerici ve cumhuriyetçi olanlann ye- ri, gericilerin umut ve çalışma kaynagı olan yer de- ğildir." PALAS PANDIRAS Burunlarmdan kıl aldırmadıktan sonra bıyıklannı kısaltmışlar ne fayda? —\MüfHBozacı I — NURÎKURTCEBESESStZ SEDASIZ (!) M0Nt K\miZlVATMPAŞl//a2tiÇ,^,..lı * ç,V£\ATMlZAC0MO)PAi2DONY4M~ Yüksek YerilimHattı Erdinç UTKU Demokrasinin malzemesinden çalıyor bizim yobazlar. Universiteye girişte dil sınavı Üniversiteye giriş için geçen pazar dil sınavı yapıldı. Yabancı bir dil ve edebiyatı üzerine yüksek öğrenim gö- recek adaylara sorular Ingilizce, Alman- ca ve Fransızca soruldu. Lisede Ingilizce, Almanca ya da Fransızca eğitim alan veya ola ki dev- let okulunda bu dilleri iyi öğrenmiş öğrencilere şimdi bu diller bir kez da- ha öğretilecek! Oysa, Çağdaş Dersane'nin Genel Müdürü Selahattin Özakın, yabancı dil sınavında büyük yanlışlık yapıldı- ğı kanısında. Şöyle ki... Sınav Ingilizce, Almanca, Fransız- ca yapılıyor, ama adayların yüksek öğrenimde Japonca, Rusça, Arapça, Farsça, Italyanca, Latince, Yunanca gibi hiç bilmedikleri bir dilin eğitimini veren bölümlere yerleştirilmeleri de söz konusu. Rus Dili ve Edebiyatı eğitimi alacak öğrenciyi Fransızca dil sınavı- na sokmanın mantığı nasıl açıklanabilir? Ya da Fars Dili ve Edebiya- tı'nda Ingilizce ne işe yarar? Doğru mantığın dil sınavında yapı- lacak köklü değişiklikle bulunacağını söylüyor Selahattin özakın: "Üniversitede yabancı bir dil ve ede- biyatı üzerine eğitim almak isteyenle- rin öncelikle Türkçe'yi ne denli iyi bil- diği ve doğru kullanabildiği sınanma- lı. Geçmişte böyle oluyordu. Türk- çe'deki başarı, yabancı dil öğrenimin- de de başarıyı getiriyordu." HDD 'nin genel kurulu yapıldı Halkla İlişkiler Danışmanlar Derneği'nin (HDD) III. olağan genel kurulunda seçilen yeni yönetim kurulu, işbölümü yap- tı ve çalışma programını tamamladı. HDD Başkanlığı'na ge- tirilen Avniye Tansuğ, yeni çalışma programlarında önceliği "Türkçe PR literatürü" oluşturmaya vereceklerini belirtti. Dünyadaki PR profesyonelleri ve kuruluşları ile iletişim kur- ma çalışmalarına özel bir önem vereceklerini anlatan Tan- suğ, IPRA Konseyi'nin 2000 yılında yapacağı toplantının Türkiye'de yapılması için çaba harcayacaklarını vurguladı. Tansuğ. genç PR'cilere, (http: //»* w.dejanews.com-hdd/) In- ternet adresinden kendileriyle iletişim kurma çağrısı yaptı. Bilgi-Belge Merkezi yeni yerinde Cumhuriyet gazetesinin "Bilgi-Belge Merkezi" yetkilileri, ga- zetemiz çalışanları ve yazarlarına önceki akşam yeni yerle- rinde kokteyl verdiler. Birim çalışanı arkadaşlarımız, kok- teyle katılan iş arkadaşlarına Bilgi-Belge Merkezi'nden na- sıl yararlanabilecekierini anlattılar. Bilgi-Belge Merkezi; ga- zetemizin Cağaloğlu'nda bulunan merkez binasındaki yeni yerine, gazetemizin 7 Mayıs'taki 75. kuruluş yıidönünümde taşınmıştı. (Fotoğraf: UGUR DEMİR) Başak Sigortay nın 40, yıl kutlaması 'HofTmann'ın Masalları" operası tstanbul Devlet Opera ve Balesi Genel Yayın Yönetmeni Yekta Kara tarafından Ata- türk Kiiltür Merkezi'nde sahneye konuldu. Başak Sigor- ta'nın kuruluşunun 40. yılı nedeniyle sergilenen eserin ko- nusu 19. yüzyılda Paris, Münih ve Venedik'te geçiyor ve üç perdeden oluşuyor. tlk kez, 1881 yılında Paris Opera Comi- que'de sergilenen oyunda. sanatçının düşle gerçek arasında- ki dünyası ve ideal kadına ulaşma çabaları anlatılıyor. Alman romantizminin ünJii temsilcisi E. T. A. Hoffmann'ın üç öy- küsünden oluşan eser. daha çok operetlerle ünlenmiş Jacqu- es OfTenbach'm ölümünden önce bestelediği son opera olma özelliğini de taşımakta. KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakia turk.net ÇİZGtLİK KÂMtL MASARACl H A R B İ SEMİH POROY Lütfen Son kareden başlagarak u.Levjiniz.. TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAS 19Mayıs fS2.7'Pe 8UGÜN, KAOİN KAOİN SACLARI K1SAUNCA.. ETlCrtE&'YLE /LGILİ KAPtN SAÇ ŞİÇİMİfJOBKi OLAĞAN DtŞt KtSALMA, BİNLEJZ C£ tCUAFÖ&JM PÜK/CAM KAPAHAASttJA YOL ' 'E &ÇİM İŞi SÜR&U&EN OE ZO- R.UMDA KALMtŞTT.. KISA SAÇ MOOASI- PARALEL OCAGAK, BAŞA 774MAMEN PUBUMUNA GELMfŞTf. OLAN SAÇLAK BU LENMİŞTf / BU AfSADA HGMEN ALrifJA t>EIC KfSALMtfrT.. F*EK S MC£ Gİ2- ÇANAKKALE ÇAN İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1998/1235 Alacaklı: Ali Can Vekıli: Av. Ali Yonar, Çan Borçlu: Şükrii Demır, Vaiz Mustafa Sok. No: 11. Çan B. Miktan: 2.693.200.000 TL ve ıcra masraflan Alacakh vekili tarafından borçlu aleyhine yapılan ıcra takıbı sırasında ödeme emn borçluya (ebliğ edılememiş olup. ilanen teblıgıne karar venldiginden; Yu- kandaki yazılı borç ve masraflan ışbu ılanm yayın tarihınden ıtıbaren on gün ıçınde ödemenız. takibin dayanağı senet kambiyo senedı nıtelığıni naız değılse (5) gün ıçınde mercıe şıkâyet etmenız. takıp dayanağı senet altındaki ımza sıze aıt değılse. vıne bu (5) gün ıçinde ve açıkça bir dılekçe ıle ıcra dairesıne bildırme- nız, aksi takdirde ıcra takibındekı kambiyo senedı altındaki ımzanın sızden sadır sayılacağı, ımzanızi haksız yere ınkâr edersenız, 100 lıradan 5 bın lıraya kadar para cezası ıle mahkûm edileceğınız. borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya ımhal edildıgi. alacağın /amanaşımına uğıadığı hakkında itırazınız varsa bunun sebeplenyle bırlıkte (5) gün ıçinde tektık mercııne bir dılekçe ıle bildırerek mercıden ıtırazm kabuîüne dair bir karar getirmediginız takdirde cebri ıcraya devam olunacagı. itıraz edılmedığı ve borç ödenmediği takdirde on gûn ıçinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, bulunmazsamz hapısle tazyik oluna- cagınız. hiç mal beyanında bulunmaz veya hakıkate aykın beyanda bulunursanız hapısle cezalandırılacagınız ıhtar olunur. 8.4 1999 Basın: 17389 PANO DENIZ KAVLKÇUOGLU Kavramlarda Anlaşmak Yıllar önce, Leman Gölü kıyısındaki şirin otel- lerden birinde katıldığım, ortak dili Almanca olan üçgünlükbir "işsemineri"ri\n en ilginç kişilıği, hiç kuşkusuz yöneticimiz Robert Dannenman'dı. Bu ak saçlı, ak sakallı, ama bir dekatlon yarışçı- sı kadar dinç görünen adam, 1970'li yıllarda salt Isviçre'de değil, tüm Avrupa'da da "iş kuramla- n" üreten üç beş sayılı isim arasında gösteriliyor- du. Seminerde, beş ayrı ülkeden gelmiş, en yaş- lımız otuz beş yaşında, yirmi beş kişiydik. llk gün, tanışma faslı biter bitmez, Bay Dannen- man arkasındaki yazı panosuna "otorite", "di- siplin", "sadakat", "ihanet", "güven", "gelecek", "ideal" gibi yirmi sözcük yazdıktan sonra bize dönüp "Ş/md/"demişti, "birkonu veriyorvm: 'Bü- yük işletmelerde çalışanlann yönetime katılmala- n sizce doğal bir hak mı, yoksa kaçınılmaz bir zo- runiuluk mudur? Bunu, tahtadaki sözcükleh kul- lanarak aranızda tartışın!.. Tam iki saatiniz var..." Böyle bir "ödev" için hiçbirimiz hazırlıklı değildik. Ama yapacak bir şey yoktu. Tartışmaya başladık... O ise yerine oturmuş, bizi izliyordu... Daha yanm saat geçmeden, tartışmanın bir ye- re varamayacağını anlamıştık. Herkes bir şey söy- lüyor, her kafadan başka bir ses çıkıyordu. Ba- şında, birbirimizin "refon/c"yeteneğini sınamak is- tercesine anlatılanlara kulak vermişken, şimdi bir- birimizi dinlememeye, birbirimizin sözünü kesme- ye başlamıştık. Kimimiz ise hiç konuşmuyordu. Konuşulanlan dinlergibi gözüken birçok katılım- cının önündeki beyaz dosya kâğıtları harflerle, simgelerle, anlaşılmaz karalamalarla dolmuştu. Sa- londa bulunan herkesin, üzerinde rahatlıkla ko- nuşabileceği, düşünce ve öneri üretebileceği ko- nu dağılmış, ipin ucu kaçmıştı. Panodaki yirmi söz- cüğün her biri ayrı bir tuzaktı... llginçti... Günlük yaşamımızda, toplumsal iliş- kilerimizde, çalışma dünyamızda düşüncelerimi- zi karşımızdakine aktarmak için başvurduğumuz kavramlardan hepimiz "öaş/fao/rşey"anlıyorduk. Uzunca bir süre sonra "yaşlı kurt" gülerek ayağa kalkmış, bizi dinlerken tuttuğu notlan havada sal- layarak "Görüyormusunuz" demişti, "kullandığı- mız kavramlardan her birimiz başka şey anladığı- mızsürece, hiçbirzaman birsonuca varamayız... Hiçbirzaman!.." Haklıydı... İki hafta önce sosyal demokrat vakıfların Is- tanbul'da düzenledikleri bir danışma toplantısın- da, öğretim üyesi bir dostumun, yaptığım öneri üzerine, "Yahu, CHP'nin yeni bir programa neden gereksinimi olsun? Bir programı varya!.." dedi- ğini duyduğumda, Robert Dannenman'ın yuka- rıdaki sözlerini anımsamıştım. Parti programı, özellikle de programın "temel ilkeler" bölümü, sol bir partinin "kimliğini tanımlayan", parti üye- sine, örgütle kendisi arasında "ideolojik zemin oluşturan"en önemli belgeydi. Üyelerinin ideolo- jik donanımlarını zenginleştirmeyi, siyasal karar yeteneklerini güçlendirmeyi, hedefleri doğrultu- sunda yalnız kendi yandaşlannı değil, ülkedeki tüm toplumsal muhalefeti de örgütlemeyi, sivil toplum kuruluşlanna siyasal önderlik yapmayı amaçlayan, sol partilerde program, oluşum sürecinin tüm parti üyelerine açık olduğu, "ortak"bir üründü. Dü- zeni değiştirmek, toplumu dönüştürmek, gelece- ğin yollarını açmak için yola çıkan sol partilerde, örgüteyol gösterecek "temelprogram"\n yaratı- cısı "örgüt"tü. Siyasal iktidarı "gerçekten" he- defleyen sosyalist ya da sosyal demokrat parti- lerin temel programları, tabandan tepeye, tüm örgüt üyelerinin katılımlarıyla aylarca süren tar- tışmalar ve harcanan binierce saatlik düşünsel emeğin sonucu olarak son şeklini alıyordu. Cumhuriyet Halk Partisi'nde de "demokrasi", "cumhuriyet", "Iaiklik", "çoğulculuk", "ulusallık", "sosyalizm", "sosyal demakrasi', "sömürü" gibi kavramlardan parti üyelerinin "aynı şey"\ anla- malan, ancak parti üyeleri arasında bir "kavram biriiği"ri\n sağlanmasıyla mümkündü. Bu da Tür- kiye toplumunu 21. yüzyıla taşıyacak yeni bir programın oluşumuna olabildiğince çok sayıda parti üyesinin katılımına olanak tanıyacak, herke- sin farklı şeyter anlayarak kullandığı kavramlan tar- tışmaya açacak, tüm parti üyelerine açık bir "prog- ram süreci"y\e gerçekleşebilirdi. Cumhuriyet Halk Partisi'ni güdük bir "liderpa/t/'s;"nden, toplumun geniş kesimlerini kucaklayacak bir "program par- tisi'ne dönüştürmenin yolu da bu süreçten geçi- yordu. Son seçirnler sonrası Cumhuriyet Halk Parti- si'nde filizlenmeye başlayan tartışmaları izledik- çe, Robert Dannenman'ın söylediklerini düşün- meden edemiyorum. "Kullandığımız kavramlardan, her birimiz başka şey anladığımız sürece, hiçbir zaman bir sonuca varamayız... Hiçbir zaman!.." Doğru değil mi? (Faks:0216-418 8410) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/Aynıadlıbıt- kıden elde edi- len bir baharat. II Bir peygam- ber... Hücreçe- 3 kirdeğmde bu- lunan ve kro- matin taneleri- ni taşıyan ağ bi- çımindekiiplik- " si yapı. 3/ Ku- j runtu... " — Gündüz": Ya- 8 zanmız.4/Tak- g lit, sahte. 5/ "CemalReşıt—":Bes- tecimız.. Rütbesiz as- ker. 6/ Esnek. II "Hiç- bir şey gideremez — 2 sıtantımi/'Memleketınıin 3 şarkılan ve tütunü gi- 4 bi" (Nâzım Hikmet)... Osmanlı devletinin Ku- zey Afnka'daki son top- raklannı da yitirdiğı ant- laşmanın adı... Olum- suzlukbelırtenbirönek. _ 8/Inanmış,aklıyatrruş... y Muğla'nın Fethiye ilçesinde antik bir kent. 9/ Aynı tiyat- roda çalışan o>oıncular topluluğu... Üye. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Akdeniz yöresinde yeti- şen ve güçlü kokusu olan bir çalı. II Mantık... fki dere- nin ya da iki yolun birleştigi yer. 3/ Bucak... lran'ın pla- ka işareti. 4/ Köpek... Uzun tüylü bir süs köpeği. 5/ Ka- mışlı göllerde yaşayan bir cıns ördek. 6/ Eski bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü... Doğal ve tarihsel özelhklerinden dolayı koruma altına alınan alan. 7/ lyilik, yardım... Bir nota. 8/ Kımı balıklann ıste kuru- tularak yapılan pastırması. 9/ Eskı dilde ekmek... Kanat- lann bağlı bulunduğu kapı ya da pencere çerçe\r esi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle