Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Imtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı: Orhan Erinç
• Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet
Çetinkaya 0 Yazıışlen Mudurii İbrahim
Yüdız • Sorumlu Müdür: Fikret llkiz
9 Haber Merkezı Müdüru Hakan
Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Istıhbarat Cengiz Vıldınm # Ekonomı: Özlem
Yüzak • Kültür: Haodan Şenköken 0 Spor:
Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler: Sami
Karaören 0 Düzeltme. Abdullah Yazıcı 0
Fotoğraf. Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge:
Edibc Buğra 0 Yurt Haberlen: Mehmet Faraç
Yayın Kurulu llhan Selçuk
(Başkan), Orfaao Erinç, Okta)
Kuriböke. Hikmet Çetinkaya.
Şukran Soncr. Ergua Balcı,
İbrahim Yıldız. Orhan Bursalı.
Mustafa Balbav. Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı. Mustafa Balba\ Atatürk Bulvan
No. 125. Kat:4, Bakanlıklar-.Ajıkarâ Tel 4195020(7
hat), Faks 4195027 0 Izmir Temsılcısı: Serdar Kıak,
H.ZiyaBlv. 1352S 23 Tel: 4411220, Faks: 4419117
• AdanaTemsılcisi ÇetinYiğenoğlu, tnönüCd 119
S.No:l Kat:l,Tel 363 12 11, Faks 363 12 15
Muessese Müduru l stûn Akmen •
Koordmatör AiunetKoruisantMuha-
sebe Bülent Veaer • Idarc Hüseyin
Gfirer* Bılgı-lşlem Naillnal*Bdgı-
sayar Sıstem Mürövtt Çikr • Sanş
FazflttKaza
MEDYA C: • Yönetım Kunıhı
Başkani - Genel Mudur Gülbio
Erdaran # Koordınator Reha
Iptman 9 Genel MüdürYardnncısı
Sevda Çotan Tel 514 07 53 -
513 95 80-51384«Wl,Faks. 5138463
YayıiEİatım >e Basan: Yem Gun Haber Ajansı, Basın \e Yayıncılık A $
Türkocağ. Cad }9 41 Cagaloglu 34334 !st PK 246 Sırkccı lstanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hatı Faks (0'212l 513 85 95
2NÎSAN1999 Imsak:5.11 Güneş: 6.40 Öğle: 13.15 Ikindi: 16.47 Akşam: 19.36 Yatsı: 20.59
Akakmcı'mn
pesim sBPgisi
• İstanbul Haber Servisi -
Siileyman Velioğlu ile
birlikte 1970yılında
"Akatünvel Sanat
Toplulugu"'nu kuran Tangül
Akakıncrnın resim sergisi
6 Nisan akşarnı
Asmalımescit Galatea
Sanat Galerisi'nde açılıyor.
26 Nisan akşamına kadar
açık kalacak olan yedinci
kişisel sergisinde Akakıncı,
Velioğlu ile birlikte
kurduklan topluluğun
özgün estetik anlayışı olan
"görünüse çıkan" ve
"sezinlenebilir" olarak
betimlenen iki boyutu
kapsayan yapıtlannı
sergileyecek. Akakıncı 'nın
plastik dili "arkaik soyut
biçim", "taş dokusu",
"nötrrenk" ve "dinginlik"
olarak tanımlanıyor.
Çocuklanmn
gece kuşu'
• ANKARA (ANKA)-
Çocuklann ders dışındaki
boş zamanlannın büyük
bölümünü televizyon
karşısında geçirdikleri
belirlendi. Eski TRT Yayın
Planlama Dairesi Başkanı
Rıdvan Çongur, 3-12 yaş
grubu çocuklann neredeyse
tamamının boş saatlerinin
yüzde 80'inı televizyon
karşısında geçirdiğini
\iırguladı. Yapılan
araştırmalarda televizyon
izleme sıklığının
çocuklarda yüzde 99 olarak
belırlendiğine dikkati çeken
Çongur. "Yayın izleme
saatleride 15.00-21.00
arasında değışmekte.
Çocuklann yandan çoğu.
yüzde 60 kadan gece
izleyicileri arasında yer
almaktadır" diye konuştu.
Atlantis
aranacak
• ANKARA (AA)-
Merkezı Almanya'da
bulunan Federal Jeolojik
Araştırmalar Merkezi'nden
(BGR) bir grup bilim
adamı, batık kent Atlantis'i
Truva'da aramak üzere
Türkiye'ye gelecek.
Türkiye Seyahat Acenteleri
Birlıği"ndenedinilen
bilgiye göre, batık kent
Atlantis'in, Truva'nm
denızden gıriş kapısı
sayılan tepenın altında
bulunduğunu ileri süren
Isviçrelı Prof. Dr. Eberhard
Zangger ve BGR'den bir
ekip, nisan ayında
Türkiye'ye gelerek 8 gün
araştırma yapacak. Alman
'Der Spiegel' dergisi,
ortaya atılan tezin
doğrulanması halinde
bunun Türk turizmine
büyük bir fırsat
yaratacağrna yer verdi.
Londra'da
müzücal
• Dış Haberier Servisi -
Başrollerini Norveçli Lisa
Stokke ve Andrevv
Longtree'nin paylaştığı
Mama Mia müz4ikali
Londra'nın tiyatro
bölgesi West End'te
gösterime girdi. Müzikal
1970'lerin ünlü topluluğu
Abba'nın şarkılanndan
oluşuyor.
Üniversiteliye
bups
• ANKARA (ANKA) -
Atatürk Kültür Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu 'Yurtiçi
ve Yurtdışı Lisansüstü
Eğitim ve Araştırma
Burslan Yönetmeliği'nde
değişiklik yapıldı.
Yönetmeliğin adı 'Yurtiçi
ve Yurtdışı Eğitim ve
Araştırma Yönetmeliği'
şeklinde düzenlenerek,
burs programının kapsamı
genişletildi. Kurum, kendi
amaç ve ilkelerine uygun
konularda yurtiçi ve
yurtdışında lisans, yüksek
lisans ve doktora eğitimi
yapacak adaylara burs
desteği sağlayacak.
TÖMER Başkanı Hengirmen, ders kitaplannm dil ve içerik yönünden zayıf olduğunu söyledi
4
Use mezunu Türkçeyi öğrenemiyor'EBRUTOKTAR
ANKARA - TÖMER (Türkçe Öğ-
retim Merkezi) Başkanı Dr. Mehrnet
Hengirmen. 'duygulanmızm, düşiin-
cekrimizia, kühürümüzün aynası' di-
ye tanımladığı Türk dilinin okullarda
yeterince öğrenilernediğini vurguladı.
Hengirmen. "Liseyi bitiren bir öğren-
ci, 18vaşınagddiği ha kte anadilini tam
olarak öğrenememekte ve üniversite-
lerde ek olarak Türk dili dersleri oku-
rulmaktadır. Böylesine acı bir durum
gelişmiş üikeierin hiçbirinde yoktur"
dedi.
Hengirmen, 'Anadfl Bitincinin Ge-
ttştiriunesf başlıklı kapsamlı bir rapor
hazırlayarak, Türk eğitim sistemınde-
ki anadil bilincini ve gelişmiş ülkeler-
le karşılaştırmasını ırdeledi. Hengir-
men, Türkçe ders kitaplannın güdüm-
Iü, kuru anlatımlı ve didaktik metin-
lerden oîuştuğu; dil, içerik ve nitelik
yönünden çok zayıf kaldığına dikkat
çekerek "OlaıDarda okutulan bir tek
Türkçe kitabıyla çocuklarda okuma
sevgisi gelişmez. Gelişmiş ülkelerde ço-
cuklar, ortalama haftada l, yılda §0
kitap okumaktadıriar. Çocuklann ki-
tap Uıtiyacını karşılamak için kütüp-
haneierde aynı kitaptan40-50 tane bu-
luDdunılmaktadır" saptamalanna yer
verdi. Gelişmiş ülkelerde anadil öğre-
ten kitaplarda okuma zevkini gelişti-
ren metinlere yer verildığini anlatan
Hengirmen. milli ve didaktik konula-
nn ıse tarih ve yurttaşlık bilgisi ders-
lerinde öğretildiğini vurguiadı.
Hengirmen, raporunda, Türkiye'de
ilkokul ve lisede okutulan Türkçe,
Türk dili ve edebiyatı dersleri için uz-
man öğretmenler yetıştirecek bir prog-
• Türkçe konusunda yapılan bilimsel araştırmalann
yetersizliğine de dikkat çekilen raporda, özellikle çocuk
edebiyatı alanındaki çalışmalann çok alt düzeyde
kaldığı vurgulandı.
edebiyattan çok edebiyat tarihi üzerin-
de durulduğuna, çağdaş yazarlara ye-
terince yer verilmediğine işaret edil-
di. Raporda, Türkçe ders kitaplannın
resim, fotoğraf, karikatür, afış, çizgi ro-
man sayısı açından da çok yetersiz ol-
duğu kaydedildi.
ramın izlenmediğine işaret etti. Hen-
girmen. " DilbüimJe ilgüi böiûmlerde
yapılan çalışmalar da. Türkoloji bö-
İümlerinde olduğu gibiöğretmen yetiş-
tinnekten çok bitimsel araşürmalara
yöneüktir. Bu nedenle,Türkiye'de > al-
nızca Türkçe öğretmeni vetiştirmevi
amaçlayan bir kurum benüz yoknır"
değerlendırmesini yaptı
Türkçe konusunda yapılan bilimsel
araştırmalann yetersizliğine de dikkat
çekilen raporda, özellikle çocuk ede-
biyatı alanındaki çalışmalann çok alt
düzeyde kaldığı vurgulandı. Raporda,
Türk dili ve edebiyatı bölümlerinde
'Düşünürter az'
Raporda şu görüşlere yer verildi:
• Türk toplumunda yetişen düşünür
ve filozoflar, gelişmiş ülkelerdeki dü-
şünürlere göre çok azdır. Yeteri kadar
filozof, sosyolog, yani manevı kıla-
vuzlar yetiştiremeyen bireyler, başka
ülkelerde manevi kılavuzlar arar. K.İ-
mileri Batı'yı taklit eder, kimileri de
Doğu'yu.
• 13. yüzyılda Mevlana, Türkçeyi
yeterli bulmadığı için eserlerini Fars-
ça yazmıştır. Bu nedenle Iranhlar, Mev-
lana'nın Türk değil îranlı bir şair ve
yazar olduğunu savunurlar. Aynı yüz-
yılda yaşayan Yünus Emre ise Arap-
ça ve Farsçayı çok iyi bildiği halde şi-
irlerini Türkçe yazmıştır. Türkçe ya-
zan Yunus Emre'nin Türklüğünden
kimsenin şüphesi yoktur. Ancak Mev-
lana eserlerinde kendısınin Türk ol-
duğunu söylemesine karşın Iranlılar
onun Türk değil, Îranlı olduğunu id-
dia etmektedirler. Demek ki dil, milli
kimliğimizi belirleyen en önemli un-
surlann başında gelmektedir.
• Türkçenin, şair ve yazarlanmız
tarafindan çok iyi işlendiği ve büyük
eserler yazıldığı henüz söylenemez.
Türkçede Faust, Hamlet, Don Kişot
gibi dünya çapmda ün kazanmış ve
tüm dünya dillerine çevrilmiş ya da
Nobel ödülü almış eserler henüz yok-
tur. Çünkü Türk edebiyatmda tiyatro,
roman, deneme, eleştiri gibi edebi
ürünler çok yenidir.
• Aynca yazarlanmızın güzel eser-
leri de başka dillere henüz istenen gü-
zellikte çevrilmiş değildir. 1991 yılın-
da Almanya'da yılın şairi seçilen Or-
han Veli, bu durumun en güzel örne-
ğidir.
Orhan Veli'nin şiirleri Almancaya
çevrilmeseydi Orhan Veli'yi Alman-
ya'da kimse tanımayacak ve ödül de ve-
rilmeyecekti. Bu da kültürel değerle-
rimizi başka ülkelere tanıtabilmemiz
için çeviri diline de önem vermemiz
gerektiğim gösteriyor.
KulaçlarHong-Kong'dayarışti
Yüzmede gözler Hong-Kong'da. 2000 Sydney Olimpiyadan öncesi son
ciddi sınav olarak gösterilen Dünya Kısa Mesafe Yüzme Şampiyona-
sı'nda kulaçlar zoıiu bir mücadeleye girerken. olimpiyat öncesi formda
isimler de yavaş ya\aş ortaya çüayor. Şampiyonada 7Ö"e yakın ülkeden
sporcular madaha için vanşıyor. (Fotoğraf: REUTERS)
Akdenizfoklarma gizb çekiııı
• Mağaralanna yerleştirilen
kamera ve fotoğraf makineleriyle
yapılan çekimler, foklann
yaşamlanyla ilgili bilgiler veriyor.
tZMİR(AA)- Akdenizfoklannın yaşam-
lan ile ilgili bilinmeyen yönler ve davranış
biçimleri, gizli çekimlerle gün ışığına çıka-
nlıyor. Foça'da kamera, Mersin'de ise fo-
toğraf makineleri ile başlarılan projelerin
olumlu sonuç vermesi üzerine genişletilmiş
yeni projeler hazırlandıği bildirildi.
Foça'daki foklann gizli çekim projesi, Su-
altı Araştırmalan Derneği (SAD) Akdeniz-
foku Araştırma Grubu ile ltalya'dan Dünya
Doğa Vakfı (WWF) ve Gruppo Foca Mona-
ca Italya (GFM) ekibınin işbirliğiyle yürü-
tülüyor. Gizli çekim projesinde elde edilen
görüntüler, belgesel film ha-
line getirildi. SAD Akde-
nizfoku Araştırma Grubu
Eğitim ve Halkla llişkıler
Koordinatörü Ozan Verj'e-
ri. Türkiye'de ilk kez gerçek-
leştirilen bu projenin büyük
ilgi gördüğünü söyledi.
Veryen, akdenizfokunun,
sahillerdeki kirlilik ve çar-
pık yapılaşma yüzünden ya-
şamının büyük bölümünü
ıssız mağaralarda geçirdi-
ğine işaret ederek bu mağa-
ralara yerleştirilen kamera-
Iarla bir ay boyunca 24 sa-
at foklann gözlenip görün-
tülerinin kaydedildığini an-
lattı.
Mağaralardan 80-100
metre uzağa kurulan çadır-
larda yer alan monitör ve
kayıt cıhazlan ile foklann
tüm hareketîerinin filme
alındığını kaydeden Ozan
Veryeri Foça'ran Orak Ada-
sı'ndaki mağaralara kame-
ralann, foklann dışanda ol-
duğu sırada yerleştirildiği-
ni ve böylece hiç rahatsız edilmediklerini kay-
detti.
Projede, hassas inforet kameralar. fotosel-
li fotoğraf makineleri kullanıldığını belirten
Veryeri, projede 15 araştırmacı ve gönüllü-
nün yer aldığını söyledi. FokJann gözlem-
lenerek görüntülenmesi projesi sırasında,
mağaralan 2 akdenizfokunun kullandığını an-
latan Veryeri, "Akdenizfoku fle ilgili. 10 yd
önce yaşayıp >
>
aşaınadıklan konusunda bile
ka> güar vardı. Bugün onlann yaşamlan ile
ilgili bilgilertopfaunaya ga> ret ediyoruz" de-
di. Veryeri, ileride teknolojik olanaklann
arttınlmasıyla tek mağara yerine aynı anda
birkaç mağarada gizli çekim yapılabilece-
ğini belirterek yansıtıcılar aracılığıyla görün-
tülerin mağaralardan direkt olarak büroya alı-
nabileceğini söyledi.
Uzman Dr. Incesu, tedavi için başvurunun az olduğunu söyledi
'Cinsel işlev bozuklukları yaygııı
9
• Psikiyatri uzmanı Dr. Cem Incesu, cinselliğin toplumda
hâlâ bir tabu olup yasaklar ve baskılann egemen olduğunu
belirtti. Incesu, cinsel işlev bozukluğuna kadınlarda daha
çok rastlandığına dikkat çekti.
İstanbui Haber Servisi - Cinsel
işlev bozukluklannın Türkiye'de
çok yaygın olduğu, cinsel sağlığın
korunmasmın, aile ve toplum
yaşammda büyük önem taşıdığı
vurgulandı. Cinselliğin,
toplumumuzda hâlâ bir tabu olup
Incesu, "Orgazmın dogal bir
gereksinim ve hak olduğu
düşüncesinin yaygınlaşmasıyla son
yülarda bu konuda başvurular
hızla artmaktadır" diye konuştu.
Kadınlarda uyanlma bozukluğu ile
vajina kaslanrun kontrolsüz
şekilde kasılarak girişi kapaması
nedeniyle cinsel birleşmenin
yasaklar ve baskılann egemen
olduğu belirtildi. Cinsel Eğitim,
Tedavi ve Araştırma
Derneği (CETAD)
Genel Sekreteri,
Bakırköy Ruh ve Sinir
Hastalıklan Hastanesi
psikiyatri uzmanı Dr.
Cem Incesu, AA'ya
yaptığı açıklamada,
cinsel işlev bozukluklan
arasında yer alan cinsel
istek azlığının
Türkiye'de kadınlarda
yaygm olduğunu anlattı.
ıncesu, bu sorunun,
toplumda daha çok
kültürel ve sosyal
nedenlerle cinseiliğin
yasaklanması,
baskılanması, istek dışı
evlilikler ve eş reddi ile
yakın bağlantılı, sık
olarak da psikolojik
kökenli olduğunu
bildirdi. Incesu,
"Ülkemizde sık
rastianan bir sonın
olmasına rağmen bu
nedenle hekime başvunı
oranı diğerlerine göre
daha az" dedi.
Kadınlardaki orgazm
bozukluklannın da çok
yaygın ve daha çok
psikojik kökenli
olduğuna işaret eden e-posta : tan (a prizma. net tr
gerçekleşmemesi olarak
tanımlanan vajinismusa sıkça
rastlandığını kaydeden Incesu,
özellikle vajinismusun evlilik için
cıddi krizlere, bazen de trajedik
olaylara yol açabildiğini kaydetti.
Erkeklerde karşılaşılan cinsel işlev
bozukluklan arasında erken
boşalmanın yaygın bir sorun
olduğunu belirten Incesu şöyle
devam ettı: "Heryaşta
görülmesine rağmen daha çok
yetersiz cinsel deneyimle ilgilidir ve
cinsel yasamın başlangıcındaki
gençlerde daha sık
görülür. Hemen daima
psikolojik kökenlidir."
Cinsel işlev
bozukluklannın
"kader" olmadığını
belirten CETAD Genel
Sekreteri Dr. Cem
Incesu, bu sorunlan
yaşayan insanlann ya
da çiftlerin, konunun
uzmanlanna
başvurarak ilk adımı
armalannın çoğu
zaman yeterli olacağını
kaydetti. "Cinsel
sonınlann büyük
bölümü psikolojik
kökenlidir. Bu sorunu
yaşayan kişilerin btr
psikotogyada
psikiyatriste
başvûrmaktan
çekinmemeleri gerekir"
diyen Incesu, bu
sorunlann başhca
tedavi yöntemi olan
cinsel terapilerin,
Türkiye'de de başanyla
uygulandığını bildirdi.
Incesu Cinsel işlev
bozukluklannın
tedavilerinde başan
oranının yüzde 90'a
kadar çıktığını söyledi.
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
'Hortlayan' Kapitülasyon!
Sinek pislemedik bir yere yazınız: 'Erken' Cum-
I• huriyet döneminde, ilkokul öğrencilerinin, ya-
bancı coğrafyadan öğrendiği ilk şehir ismi, La-
usanne; yabancı birdilden öğrendiği ilk kelime, ka-
pitülasyon (capitulation) olmuştur: Karşıyaka (Iz-
mir) Cumhuriyet llkokulu'nda. Fatma Hoca'nım
bunun ne demek olduğunu bize anlatırken, kan içın-
de kalırdı: sorun ne kadar mühimdir, çok sonra an-
ladık; anlayabildik mi, ondan da tam emin olama-
yız; yoksa, - hele Özal'dan bu yana- cumhuriyet
hükümetleri, 'ecnebiye' bunca 'faV/z'verir, "imti-
yaz" tanır mıydı?
Kaprtülasyonun ansikjopedi taritl şudur 'Yaban-
cı devlet uyruğunda ya da bir yabancı devletin
himayesinde, Türkiye'de oturanlara, adli, tica-
ri, idari imtiyazlar ve bağışıklıkjar tanınması: ay-
nı devletin uyruğu yabancılar, kendi konsolos-
lannın uygulayacağı, kendi ülkelerinin kanun-
lanna bağltydılar. Yabancı iki devlet uyruğu ara-
sındaki uyuşmazlıklann çözülmesi de yaban-
cılara bıraktlmışb. Taraflardan biri Osmanlt uy-
ruğu olduğu durumda, Osmanlı mahkemeleri,
yabancı konsolosluğun bir tercümanının hazır
bulundurulması koşuluyia yetkiliydi, aksi hal-
de değil!' (Büyük Larousse, cıît: 12, s. 6340)
'İlga edllmisth" demek istemiyorlardı...
Türkiye, bu belâdan kurtulabilmek için, büyük ça-
ba sarfetmiştir. Hatırlar mısınız, Ismet Paşa
-ki Lausanne'da Türk Murahassıydı,- aynı bahis
açılınca, 'Hatıralan'nda ne demişti:
"...biz, hukukçu ve iktisatçı olmayan vatan-
daşlar, kapitülasyon belası denilince, memle-
ketin yüzyıllardan beri mahkûm edilmiş oldu-
ğu, mâlî ve iktisâdî kısrtlamalan anlar; ve bun-
lan kaldıımanın çok güç olacağını zanneder-
dik. Gençliğimden beri, kapitülasyonlann, yal-
nız iktisadi hükümlerinden dolayı, elimiz kolu-
muz bağlı bilirdik. Işin içine girdiktan sonra an-
ladım ki, asıl ehemmryet verdikleri, kapitülas-
yonun adli kısmıdtr. Nitekim mâlî ve ticarî hü-
kümlerden dolayı fazla güçlük çıkarmaksızın
kapitülasyonlann kalkmasını kabul ettiler. Ama
adlî kısım üzerinde sonuna kadar direndiler..."
"...uzun müzakerelerden münakaşalardan
sonra nihayet anlaşmaya vardık. Mühim olan,
muahede metni içinde kapitülasyonlann ilga-
sına dair olan maddeyi yazmak meselesi idi. Ba-
na yapılan teklifler hep şu tarzda bir formül
oluyordu; 'taraflar, kapitülasyonlann ilgasında
mutabık olmuşlardır'. Hep böyle söylerierdi.
Ben basrt bir şekilde cevap verirdim: '...muta-
bık olmuşlar nedir?llga edilmiştir. Neden böy-
le söylemiyorsunuz?' Nihayet bir gün, konfe-
ransın nihayetine doğru, maddeleri hazırtayan
yazan mütehassıslar, benim yerime geldiler.
'Nasıl istryorsun' diye sordular 'ilga olunmuş-
tur' veya 'ilga olunduğunu beyan ederler
1
tar-
zında yazılsın dedim. Müspet karşıladılar, ken-
dilerine sordum: 'Ne oldu, şimdiye kadar böy-
le yazmıyordunuz?', 'Şimdi, emir aldık' ceva-
bını verdiler.." (Hatıralar, 2. kitap, s. 133 ve son-
rası. Bilgi Yayınevi, 1992.)
Bu kadan, işin 'evveliyatı'n hatırlamak; bilme-
yeni, bilgi sahibi kılmakiçin; şimdi gelelim, asıl me-
seleye!
'İstlklâl-l tam' tarifl çok açık!
', aslında 'hakeme gitme' demek; Çok-
yönlü Yatınm Anlaşması (MAI), çokuluslu
şirketlerin üçüncü ülkelerde yapacağı yatınmlan;
uyuşmazlık halinde, o üikeierin hukuk ve yargı sis-
teminden kurtarmak için; 'uluslararası bir tahkim
mekanizmasT öngörüyor ki, bunu benimsemek, iki
sebepten imkân harici:
1 / Ulkemiz, bu belâdan çok çekmiş, Paşa'nın an-
lattığı gibi, çok da zor kurtûlmuştur. 2/ Gâzi'nin 'Is-
tiklâl-i tam' tarifı. çok açıktır: "...istiklâl-i tam de-
nildiği zaman, bittabi siyasi, mâlî, iktisâdî, ad-
rî, askeri, harsî ve ilâh. Her hususta istiklâl-i tam
ve serbesti-i tam demektir. (Buraya dikkat) bu
saydıklanmın herhangi birinde istiklâlden mah-
rumiyet, millet ve memleketin, mâna-yı haki-
kisiyle bütün istiklâlden mahrumiyeti demek-
tir..." E.Z. Karal, 'Atatürk'ten Düşünceler', s. 7.
Türkiye Iş Bankası Yayınları, 1956)
Gâzi'nin sıraladığı 'tam bağımsızlıklar'dan, gü-
nümüzde; 'Sistem'in, 'karşılıklı bağımlılık' numa-
rasıyla, kaçından yoksun kaldık; kuşkusuz o ayn,
hayli de etraflı bir tartışma konusudur; 'çokuluslu
tahkim mekanizması'nda, ecnebinin işini zorlaştı-
ran, elbette, Yargrtay Içtihadı Birleştirme Genel
Kurulu'nun 1994'te aldığı Tevhid-i Içtihat (içtiha-
dı birleştirme) karan oluyor; zira o zamana kadar
münhasıran 'usul' yönünden incelenebilen hakem
heyeti kararlannın, ondan sonra 'esastan' da in-
celenebilmesi, mümkün oluyor.
Ondan sonrasını, size bir yazıdan aktaracağım;
lütfen, bir bakar mısınız: Bu satırlan yazan kaiem,
'sa<?'damıdır, 'so/'damı? - _ ,.. ^ -.-.
'Yargıtay'ı 'devre/dışı bırakmak'!..
"...ilkönce Yeni Galata Köprüsü projesinde-
ki uyuşmazlık üzerine hakemlerin Idare aley-
hinde almış olduklan karar, bu Içtihadı Birleş-
tirme karannı dayanak alan Yargrtay 15. Hukuk
Dairesi'nce 'esastan' incelenmiş; ve hakemler
hakkında ağır iadeler içeren ibareler Idare le-
hine bozulmuştur. Bunun hemen arkasından,
ikiyüz milyon dolarlık hakem karan da, yine
Idare (yani kamu) lehine Yargıtay'ca bozulmuş-
tur..."
"...Hemen akabinde a/ Prof. Dr. Yaşar Kara-
yalçın (Murat Karayalçın'ın ağabeyi) AÜHF sa-
lonunda alelacele bir sempozyum tertipleye-
rek bu Yargrtay Içtihadı Birleştirme Karan'nın
'yanlışlığını' kanıtiamak iddiasıyla bir tartışma
başlatmıştr. b/ Bilahare, ANAP/ DSP koalisyon
hükümeti tarafindan, yeni açılan devlet ihale-
lerindeki sözleşmelere, 'uyuşmazlık halinde
davanın uluslararası tahkimle çözülmesi' mad-
desi konulmaya başlanmıştır..."
"...Bu suretle, Türk maddi hukuku uygulama
dışı bırakılmış ve böylelikle de hakem kararla-
rının Yargıtay'ca 'esastan' incelenmesi yolu
kapatılmış olmaktadır. Kısacası bununla Yar-
grtay'ın hakem karaıiannı 'esastan' inceleme-
sini önlemek, hakem kararlannı Yargıtay'ın de-
netiminden kaçırmak, müteahhit firmaların
haksız kazançlannı hakem kararianyla meşru-
laştırarak, devlet hazinesini soyup yağmalat-
mak amacı güdülmektedir. Bu yolla devlet her
bir ihaleden dolayı, bir ihale bedeli kadar da-
ha borçlandınlabilecektir..."
Burada hiç akıldan çıkanlmaması gereken en
önemli şey, 'müteahhit firmalar'ın, 'ecnebi serma-
ye'li 'çokuluslu şirketleri'n olacağı, 'dolayısıyla'
'adli kapitülasyon'un 'hortlatılmasıdır', bir; La-
usanne'da Türkiye Cumhuriyeti'nin ölümüne
mücadele ederek elde ertiği 'adli istiklâl-i tam'ın,
hırpalanmasıdır, iki!. Yine de, geriye, mûcib-i me-
rak, iki nokta kalıyor: a/ 'bu soygun veyağma çar-
kının, nasıl işlediği'?, b/ bu anti/emperyalist tavrı,
hangi kalemin koyduğu?
Ikincisi, birdahaki sefere, birincisini açıklayacak-
tır.
http:// www. prizma.net tr/ AILHAN
http7/www.eda.tr/-bilgryay/yazar/ailhan.htJm