Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 NİSAN 1999 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Geleceğin Mımarlığı, Mimarlığın Geleceği
DOĞAN HASOL
G
eçen yıl Cumhunyet'in
kuruluşunun 75. yıldönü-
münü kutladık: bu yıl da
Osmanlı Devleti'nin kuru-
luşunun 700. yıldönümü-
nü kutluyoruz. Cumhuri-
yet kutlamalarının merİcezinde Atatürk
vardı: Osmanlı'da ıse lumse Mimar Si-
nan'ı anmadan geçemiyor. Buanmalann.
geçmışe bakarken günü ve geleceği değer-
lendirmemiz bakımrndan da iyi bir fırsat
oluşturduğu kuşkusuz. Şımdi bu çerçeve-
de günümüz mımarlık ortamındaki oluşum-
lara biraz goz atalım. Irdelemeye, bugün-
kü mımarlığımıza karşı en büyük tehlike-
yi oluşturan "yabancılaşma" ve "yaban-
cıbrateslimiYet" ile başlayabiliriz. Konu-
yu somutlaştırmak için, halen yabancı mi-
marlar tarafindan tstanbul'da gerçekJeşti-
rilmekte alan yapılarla işe başlayalım:
- Galatsaray Alı Sami Yen Stadyumu
(Mecidiyeköy)
- tstanbul Olımpıyat Stadı
- Istanbul Atatürk Havalimanı yeni te-
sisleri (Yeşilköy)
- Şişli Ticaret Meıkezi / t .•
- Etiler tş ve Ticaret Merkezi ' - •
- Alkent tstanbul 2000
- Kemer Country (Kemerburgaz)
- lş Bankası gökdelenleri (Levent)
- tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Kon-
serSalonu(Maslak)
- Oyakbank tstanbul
- Sabancı Üruversitesı (Tuzla)
- Koc Üniversitesi (Sanyer)
- Yapı Kredi Operasyon Merkezi (Geb-
ze)
Sunulan bu listenin şu anda tstanbul'da
yabancılar manfetıyle yapılmakta olan
yapılann tümünü kapsamadığı kesin. Bun-
İar bir çırpıda aklımıza geliverenler. Sa-
bancı gökdelenleri ıle Swisotel de yine
yabancılann gerçekleştirdikleri yapılar
arasında. Ceylan Intercontinental'in \e
The Marmara Oteli'nin iç düzenlemelen
de öyle...
Istanbul'da şu anda Tûrk mimarlann
yapmakta olduğu, yukandakilerin boyut-
lannda kaç yapı vardır dersiniz?..
ABD'de yayımlanan Interiors dergisi-
nin Ekım 1998 sayısında yer alan. 40 ço-
kuluslu tasanm firması arasında yapılrnış
bir ankete göre Türkiye. gelişmekte olan
en iyi pazar hedeflerinden biri olarak gö-
rülüyor.
tşte böylece. günümûzde Türkiye yeni-
den bir yabancı mımar "sendromu" yaşı-
yor. "Yeıûden'' diyorum, çünkü Osman-
lı'nın son dönemlerinde ve Cumhunyet'in
ilk yıllannda da yine benzer doğrultuda bır
yabancı mimaregemenlıği yaşanmıştı. Ne
var ki o dönemde Türkiye'de mimar sayı-
sı çoksınırlıydı. Bugünkü mimar ordusuy-
la Türkiye'nin yabancı mimarlara bir send-
rom boyutunda gereksinme duyabileceği-
nı söylemek ölanakh değildir.
Bugünün Türkiyesi'nde mimarlıkta ya-
şananlar, öteki alanlarda yaşananlann bir
uzantısı ya da benzeridir. Yabancı malla-
nna. yabancı dillerde eğitime. yabancı
müziğe. yabancı olan her şeye duyulan
hayranlık ve tutku, yapı yaptıranlan da
aynı akımın içine soktu.
Bu akımın örneklerinden biri. eski She-
raton Oteli'nin Ceylan Intercontınental'e
dönüştûrülmesi evresinde yaşandı. Yaban-
cılann yaptıklan yeni iç düzenlemeye iliş-
kin olarak özgün binanın mimarlanndan
HandeSuher şunlan söylüyor: "Mekân dü-
zenlemelen hinanın bütünleyici parcası
değiL bina ile bütünkşemhor, binanın dı-
şı ve içi ayn dilden konuşu>or_" "Zaman-
lar değişiyor. 1959 yılında Türk mimariar
yanşmayı kazandı drye ö\ ünüldü. 1975 y>
bnda Türk mimariar. Türk mühendisİer,
Türk u> gulayıcılar. Türk girişimcilerin ya-
pıtıdır. serma>esi >eıiidir. kullanılan mal-
zemeler>eriidirdrveövünüldü. 1996\ılın-
da da itrial nıalı malzeme kullanıldı. İngi-
Bz mimar >aptı, 45 miryon dolar harcandı
dhe övünülüyor." (1)
Başkabırörnek... Koç Üniversitesi ko-
nusunda Milliyet gazetesinin eğitim köşe-
si yazan Abbas Cüçlü bakınız ne diyor:
"Iran asıllı Amerikah mimar Mozhan Kha-
dem'in projesini çizdiği kampus 3-4 karJı
binalardan oluşuyor. Esk Türk mimari
tarzmın benimsendiği kampusta öğrend ve
öğretim üyelerinin keyifli bir ortamda öğ-
renim yapmalan için her şey düşünülmüş."
(2)Şuışebakın... Eski Türk mımarlıktar-
zını benimseyıp tstanbul'da üniversıte yap-
mak lran asıllı ABD'li mimara kalmış!..
tşte böylece, mimarlığımız yabancıla-
ra emanet... Bakalım sıra yabancı hukuk-
çulara. yabancı avukat. hâkim ve savcıla-
ra, yabancı polıslere ne zaman gelecek?
(3) Yabancıdan bu hizmetleri almak, ya-
bancıdan otomobil almayabenzemez. Bu,
bizi kültürel kimlık cıkmazına sürükJer.
Yukanda da belirttiğimiz gibi, Cumhu-
nyet'in ilk yıllannda yerli mimaı sayısı çok
azdı Türkiye'de... Öysa, savaştan çıkmış
ülkede çok yoğun bir yapılaşma gerek-
sinmesı vardı. Aynca genç cumhuriyetin,
özellıkle de Ankara'nın yenıden yapılan-
ması gerekiyordu. O dönemde çaresiz ola-
rak yabancı mimarlardan medet umuldu.
Avrupa'yı çürütmeye başjayan Nazi bas-
kısı da Avrupalı mimarlann göçünü Tür-
kiye açısındankolaylaştınyordu. 1927'den
başlayarak pek çok Avrupalı mimar, ge-
lip Türkiye'ye yerleşerek eğitimci ya da
uygulayıcı olarak çalıştılar.
Bugünkü Türkiye'nin durumu, pek çok
alanda olduğu gibi mimarlıkta da nitelik
ve nıcelik acısmdan. o dönemden çok fark-
lıdır ve yukandaki olumsuz koşullardan
uzaknr. Türkiye bugün 30 bin mımar, yak-
laşık 7000 mimarlık öğrencisı, nitelikleri
tartışılabilir olmakla birlikte 22 mimarlık
okuluy la bir güce sahıptir. Yurtta var olan
büyük bir mimarlık gücüne karşın mimar-
lığımız yeniden yabancılann ellerine tes-
lim edilmiş durumda. Cumhuriyetin ilk
yıllanndaki tutumla bugün arasında, gö-
zardıedilemeyecek başka bir fark daha var:
O yıllarda gelen mimarlar Türkiye'ye yer-
leşerek, içindebulunduklan ortamı \e kül-
türel koşullan iyi kötü soluyarak proje
üretiyorlardı. Pek çoğu sığınmacı statüsün-
de olduğu için bu, biraz da zorunluluktu.
Şımdikıler öyle değil; gerektikçe günü-
birlik gelerek, çoğu kez uzaktan kuman-
da yöntemiyle, kendi deyişleriyle "müş-
teri"ye (4) ya da yerel çizimcilerine pro-
je ulaştınyorlar.
"KüreseUeşmeçağmda yabanalann ge-
lip Türkiye'de çaİışmalan doğakür" di-
yenler cıkabiiir. Küreselleşme yalmzca
gehşmiş ülkelerin çıkanna işleyen bir Ba-
tı yanıltmacasıdır. Turist olarak bile vize
engelini aşmak zorundaolan meslek adam-
lanrtuza, küreselleşmenin bayraklan olan
ülkelerin kapılan çalışma olanaklan bakı-
mından rümüyle kapalıdır.
Emperyalızm yalnızcatoplatüfekle gel-
mez. Gelirken "geüyorum" da demez.
Müzikle, dille, eğitirrile, ömekte göruldü-
ğü gibi mimarlıkla da gelir. Ve bu, kültür
emperyalizmidir. Kültür emperyalizmine
çanak rutanlann çoğu, nedense milli de-
ğerler konusunda herkesten daha duyarlı
olduklannı ileri süren, milliyetçilik konu-
sunda kımseye söz bırakmayan kişiler ya
da kurumlardır...
Onlara sormak gerekiyor: Türkiye'nin
mimarlığı yabancılann elinde mi biçim-
lenecek?
(1) H. Suher, "BirOtelin Yafam Oyküsü", Ya-
pı 181, Arahk 1996. s 116.
(2) A. Güçlü,
ğ
'Diyalog"'. Milliyet, î Şubat 1999.
(3) Yabancı avukat konusundah ilk girişim Apo
ıçın HolUmdalılarca yaptldt ve neyse ki püskür-
tüldü
(4) Bızde ' mal sahibi" yada ' 'işveren''.
Bin Yıldır Süren Düşmanlık.
AYDIN OLGUN Araşnrmacı-Yazar
T
erörist Ocalan'ın yakalanıp Türkiye'ye
getinlmesı. AB ülkelerinin PKK terö-
ristlenne verdiğı desteğı. ınkân güç bır
şekilde gözler önüne sermiş bulunu-
yor. Öcalan'ın Türkıye'ye getirilme-
sinden sonra özellikle Yunanistan Dı-
şişlen Bakanı Pangak» ve Başbakan Simitis arasın-
da çıkan tartışma AB'nin PKK konusundaki deste-
ğinı de gün ışığına çıkardı. Her ikı Yunanlı yetkilı,
birbirlerini Öcalan'ın yakalanışı konusunda ağır bir
dille suçlarken. terörist. hainlere yaptıklan yardım-
lan, konuyla ılgili AB'nin tutum ve desteğinı açık-
ladılar, daha doğrusu itiraf ettiler.
Bu arada AB, Türkiye'nin tüm ısranna karşın
PKK'yı kınamamakta direndi ve böylece Panga-
los'la Simitis'in itiraflannı doğrulamış oldu.
Yunanistan PKK teröristlerini Yunanistan'daki
Lavrion Kampı'nda ve Güney Kıbns'ta eğitirken
AB ülkeleri de PKK'lilerin AvTupa çapında yardım
ve para toplamalanna izm verdi. PKK'nin Türkiye
aleyhinde yaptığı toplantılara, radyo-TV yayınlan-
na göz yoımdu. Hatta PKK'nin Avnıpa başkentlerin-
de Türkler aleyhine yaptıklan gösterilere. ışyerleri-
ni yıkma ve könutlannı kundaklama gırişimlerine il-
gistz kalındı. Suçlular yakalanmadı! Bu yumuşak
ve esnek davramşlar PKK yandaşlannın Avnıpa kent-
lerinde son yaptıklan protesto gösterilerinde de ay-
nen u> gulandı Polis adeta kadife bir eldiven giymiş-
ti. Tek bır tutuklama ve sınırdışı hareket yapılmadı-
ğı gibi, PKK'li teröristler vatansever insanlar olarak
selamlandı!
Son günlerde bizzat terörist Abdullah Öcalan'ın
yaptığı korkunç açıklamalar, Yunanistan'm PKK'ye
20 bin Kalaşnıkof silahı ve NATO'da kullanılan Stin-
ger füzelerinı teslim ettiği yolundakı itiraflan bile A\-
rupa ülkelerinde herhangi bırtepkı varatmadı. Bu si-
lahlann 30 bin Türk'ün ölümüne neden olduğu hiç
mı hiç anımsanmadı! Yunanlılann ve AB ülkeleri-
nin bu konudaki sonımluluklan. bu cinayetlere or-
tak oluşlan gerçeği karşısında kıllan bile kıpırdama-
dı. Ancak on binlerin katili Apo'nun ölüm cezası-
na çarptınlmamasıru istemekle görevli(!) kıldılar kenr
dilerini hiç utanmadan!
Halen Batılı ülkeler basım da terörist Öcalan'ı ve
örgütü PKK'yi ulusal özgürlük mücadelesi yapan bir
kuruluş olarak görmeye ve desteklemeye özen gös-
termektedir.
Bu hamm yargılanmas) konusunda da Türkiye
Cumhuriyeti üzerine fiyasko ile sonuçlanan çeşitli
baskılar uygulamaya cüret etmişlerdir.
Başta Yunanistan olmak üzere Avnıpa ülkelerinin
bu tutum ve davranışının asıl nedenlerinin Türk ulu-
sunca çok iyi bilindiği bir gerçektir. Avnıpa ülkele-
n bin yıldan bu yana Anadolu'nun tek ve gerçek sa-
hıbi olan Türkleri bu topraklardan çıkarmanın,
1920'lerdeki tngiltere Dışişleri Bakanı Lord Cur-
zon'un deyişi ile "Türkleri Anadolu'dan geklikleri
yere, Orta Asya'nın steplerine sürme" gayreti içın-
"dedirler...
Bin yıl önce Piyer Lermh'in haçlı seferleri ile baş-
layan bu çabalar yüzlerce yıl aralıksız devam etmiş,
Selçuk ve Osmanlı Türklerininbaşanlı karşı koymâ-
lan sonucunda milyonlarca haçt, Anadolu'nun ba-
kir topraklannda bir hiç uğruna yok olup gitmiştir.
19 yüzyılın başlannda Türkleri savaşlarla yok
edemeyeceklerini anlayan haçlı zihniyet, bu kez
Türklerin yönetimindeki topraklarda ihtilaller, is-
yanlar çıkarmayolunu seçmiş, Mora. Arnavutluk, Yu-
nan. Eflak-Buğdan. Bulgaristan, Mısır'da M. AliPa-
şa ve Balkan isyanlan ile Avnıpa ve özellikle Ana-
dolu'daki Türk egemenliğini yıkmak ıstemişlerdir. An-
cak bu ginşimlerinde zaman zaman başan kazanma-
lanna karşın genelde Anadolu'ju Hıristiyanlaştırma
politikasında hiçbir başan sağlayamamışlardır.
Avnıpa ülkeleri 20. yüzyılda da Türkiye üzerin-
deki faaliyetlerini sürdürmüşleT, ancak 1920'lerde bü-
yük önder Atatürk'ün yönetimindeki Türk ulusu ta-
rafindan Sakarya ve Dumlupınar'da kesin bir yenil-
giye uğratılarak perişan olmuşlar ve Türkleri Ana-
dolu'dan söküp atma politıkasına bir süre ara vermek
zorunda kalmışlardır.
Ancak bu araverişçok kısa sürmüş, Avnıpa ülke-
len bu kez de lngiltere'nin liderliğinde faaliyete geç-
mişler ve Türkiye'yi içten yıkmak için bir seri isyan
hareketleri düzenlemışler, maddi ve manevi destek
sağlamışlardır. Bunun sonucu olarak yine hüsrana uğ-
ramışlar, Dersim. ŞeyhSaMve Menemen isyanlan Türk
ulusunun sarsılmaz gücü karşısında sonuçsuz kalmış-
tır. Günümûzde Türkiye ile Yunanistan arasında mey-
dana gelen Kıbns ve Kardak olaylan da bu şer kuv-
vetlerinin yeni güç denemeleridir.
Kısacası; PKK terörü ve Öcalan olayı da Avnıpa
ülkelerinin Yunanistan aracılığı ile Türkiye'ye kar-
şı uyguladığı çeşitli komplolardan biridir.
Türk ulusunu savaş meydanlannda dize getireme-
yenlerin bin yılhk hayallerinin terör aracılığı ile ger-
çekleştirilmesinin bir kez daha denenmesi, provası-
dır. Bu oyunlann memnuniyet verici bir yanı, Türk
ulusunun daima hazır ve tetikte olmasını sağlama-
sıdır.
-Uilt
A
ylardır dağılma sürecirîi
yaşayan PKK terör örgü-
tü. Abdullah Öcalan'ın ya-
kalanmasıyla birlikte bit-
me sürecine girmiştir. Sa-
nınm örgütün militanlan
Apo'nun zavalli halinı TV'lerde ızledikçe
yolun sonuna geldiklennin aynmına var-
mışlardır. Otuz bin ınsanımızın ölümüne
ve yüzlerce insanımızın yaralanmasına ne-
den olan Apo'nun zavallılığına şaşmamak
gerekir. Kafasında be>in, bedeninde yürek
taşıyan bir insan, gerekçesı ne olursa ol-
sun çocuk, genç, ihtiyar, kadın aynmı yap-
madan kıyım (katliam) yapar mı? Yapar-
sa bu yaratığa insan denir mi? Ulusal Ba-
ğımsızlık Savaşı'nı hep birlikte verenTürk-
ler ve Kürtler şiddetle. kanla birbirlerine
düşman edilebilir mi? Bildiğimiz gerçek-
ler Apo'nun yakalanmasıyla netleştL Kürt-
lerin sömüriildüğü savına insanlanmız
Âdalet, Öfkeyi Yener...
inandınlmaya çalışıldı, ancak maddi te-
meli olmayan -belki de izlenen yanlış, ama
geçici polıtıkalar maddi temel gibi yuttu-
rulmaya çalışıldı- yapay bir ayınm tutma-
dı ve hiçbir zaman tutmayacaktir. Çoğu
zaman düştüğümüz bir yanılgı vardır: Ge-
nel doğrulara bakarak özel sonuçlar çıkar-
nnz. Doğu ve Güneydoğu bölgemiz için
doğru saptama nedir? Bu bölgemizın ge-
ri kalmışlığı ya da bıraktınlmışlığı. Bu ge-
nel doğru, Kürtlerin sömüriildüğü gerçe-
ğini asla içermez. Sadece PKK gibi ayn-
hkçı terörörgütlenneemperyalizmin dedes-
teğini alarak zemın hazırlar. Kaldı ki dün-
yanın hiçbirülkesi sömürdüğü kesime pa-
KUBİLAYGÜLSEM
ra harcamaz. Güzel jnrdumuzun \azgeçil-
mez bir köşesidir orası da: Insanımızla.
doğasıyla... Ülkemizin gelirinin büyük bir
bölümü Doğu'ya ve Güneydoğu'ya ak-
maktadır. akacaknr da. Doğu'nun sorunu
Kürtler değil. feodalizmdir. Sorun Kürtler
olsaydı sadece Doğu'dayaşanmazdı. Kürt-
ler Meclis'e giremezdi, Silahlı Kuvvet-
ler'de görev yapamazdı. Apo'nun yakala-
nışından sonra yapılması gereken. bölge-
nın feodalizmden anndınlmasıdır Şeyh-
leriyle, şıhlanyla, toprak ağalanyla feoda-
lizmin tasfiyesi gerekmektedir.
Doktor tedaviden önce tanıyı koyar. Yan-
hş taruyla doğru tedavi yapılamaz. Hasta-
lığa neden olan viriisün saptanması ve ge-
rekli ilacın verilmesiyle hastalık düzelebı-
lir. Ağırbir depresyon geçiren hastaya as-
pirin tedavisi fayda vermez.
Ülkemizi yıllardır uğraştıran virüsün
başı yakalanmıştır, bu virüsü yok edecek,
ülkemizden anndıracakolan ilaç. devletin
elinde vardır. Askerimizin yaptığı girişimi
cerrahibir operasyon sayarsak, operasyon
sonrası enfeksiyonu engellemek siyasile-
rinışidir. Enfeksiyonunçözümüisedemok-
rasidedir. Sayın Ecevit'in (solculuğundan
şüphe duyulsa da) dürüstlüğünden, (laik-
lik karşıtlannı aday gösterse de) demok-
rasiye bağlılığından sağcısıyla, solcusuy-
la çoğunluğun şüphesi yoktur. Ama 18 Ni-
san seçimlerinde başbakan olup olmaya-
cağı belli degildır. Bugüne kadar feodaliz-
mi tasfiye etmeyenlerin bundan sonra bu
işe yoğunluklannı verip venneyecekleri
bihnmemektedir. Katil Apo'nun yargılan-
ma sürecinde şu ana kadar ciddi bir rahat-
sızlık yasanmamıştır. Adil yargılama ve
terörist de olsa savunma hakkırun kısıt-
lanmaması elbette eksiksiz yerine getiri-
lecektir. Zaten demokrasinin gereği ve er-
demi de bunu buyurur. Acılı analann, ba-
balann öfkeli yürekleri adalet tanımaz, ta-
nımamakta da haklıdır. Ancak devlet öç al-
maz, adil bir biçimde yargılar. Adaletsiz
biryargılamayla verilecek ceza, adil bir yar-
gılamayla verilecek ölüm cezasmdan da-
ha agtrdır. Haydi aydınlar, haydi medya, hay-
di Türkiye; kanla büyüyen aynlıkçı terör
örgütünün başını, adil yargılayarak tarihin
çöplüğüne atalım.
PENCERE
Küresel Savaş...
Anadolu'nun güneydoğusunda yaşanan "düşük
yoğunluklu çatışma" Türk ile Kürt arasında mıydı?..
Olur mu canım!..
Yalnız Istanbul'da yaklaşık iki buçuk milyon
Kürt yaşıyor; Ege'de Kürt ile Türk al takke ver
külah!.. Güneydoğu'daki çatışmanın Türkiye'nin
içine dışardan pompalandığı artık anhasıyla
minhasıyla ortaya çıktı.
"Petrol-Su-Uyuşturucu Savaş;"nı körüklemek
isteyenler, Apo'yu kullandılar.
•
Peki, Balkanlar'da yaşanan NATO Savaşı'nın
arkasında ne yatıyor?..
Miloseviç'in canavarlığı mı?..
Hitter de canavardı; ama, tek kişi savaş çıkarabilir
mi?.. Ikinci Dünya Savaşı -Birinci'de olduğu gibi-
yeryüzünü paylaşım kavgasıydı.
Kosova'da yalnız Sırp ile Arnavut mu karşı
karşıya?..
Bir yanda Amerika var..
öte yanda Rus.
"Kürese/teşme" sürecinde yeryüzünün hangi
noktasındaki çatışma yerel kalabilir?.. Rus savaş
gemileri Istanbul Boğazı'ndan geçerek Adriyatik'e
yönelmeye hazırlanıyorlar; sanki 20'nci yüzyılın
sonunda değil, başındayız; Balkanlar'daki ateş
dünyayı yakacak...
•
Eskiden dış politikada "nüfuz sahası" diye bir
deyim vardı. "Nüfuz", sözünü geçirebilmek,
egemenliğini duyurmak anlamına geliyor, sözgelimi
Ortadoğu, Amerika'nın nüfuz sahasındadır.
Ya Balkanlar?..
Soruya yanıt verebilmek için Orta Asya'dan işe
başlamalıyız. Petrol ve doğalgaz, çağımızın iki
zenginliği!.. En büyük kaynakları Asya'nın
ortasında...
Amerika bu alana el atıyor.
Rusya seyredebilir mi?..
Moskova'daki tedirginliğin yoğunluğu Rusya'nın
Ankara Elçisi Lebedev'in Cumhuriyet'te çıkan
açıklamalanna derinliğine yansımıştır (31 Mart
1999). Hem Rus savaş gemileri Marmara'dan
geçerek niçin Akdeniz'e açılsınlar?..
Ya Çin?..
Pekin de Amerika'nın Orta Asya'ya yönelişinden
hoşlanmıyor; hiç vakit yitirmeden NATO Savaşı'na
karşı vaziyetini aldı. Amerika, NATO'nunsınıriannı
Avrupa'da doğuya doğru genişletiyor, ama,
Rusya'yı dışarda bırakıyor. Sırbistan, Balkanlar'da
Kosova'yı elden çıkarmak istemiyor; Slav ve
Ortodoks kimliklerinde birleştiği Rusya ile
dayanışması ekonomik gerekçe kazanıyor,
geostratejik bir anlama kavuşuyor.
•
Kimileri derler ki:
"- Her savaş Amerika 'ya yarari.."
'Süper Güç' yeni silahlarını dener; üretimini
arttınr, araç, gereç, silah satar, savaş harcamalannı
ortaklanna ya da -Kuveyt, Suudi Arabistan gibi-
"kurtardığı" ülketereödetir.kapitalizmde ekonomik
bunalımın aşılmasına hizmet eder savaş...
Savaşta Amerikalı ölmez; harbin borsasmda
Amerikalı ileAmerikalı olmayanın değeri bir değildir;
can pazannda yoksullar harcanır; 21 'inci yüzyılda
Amerika "sıfır ö/ü"yle gerçekleşecek savaşın
tasarımına şimdiden hazırlanıyor; bu yolda
çalışmalannı yürütüyor.
•
Balkanlar'da yaşanan savaş yerei değil...
Küresel...
Avrasya kapsamında düşünülmesi gereken bir
çatışmanın ürünü...
Amavut'la Sırp bu gezegensel çatışmanın kanlı
oyuncağına dönüşüyoriar, etnik savaşlarda zengin-
lerden kimse ölmüyor, olan yoksullara oluyor.
Cumhuriyet
İlhan Selçuk
ENEL HAKK'IN HAKKI
Alevi - Bektaşi toplumunun kör kuyulardan yükselen çığlığına "PENCERE"sini
ardına dek açan îlhan Selçuk'un son yapıtı. Bu kitapta resmi ideolojiyle aynı
paralelde debelenen aydın duyarsızlığına yüz verilraiyor. Halk dalkavukluğu da
yok. Bu kitap, konuya yakından tutulan bir ışıldak.
BÜTÜN KİTAPÇILARDA
Cumhurfyet Çağ Pa2arlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
kitap kulübü (34334)Cağaloğ!u-istanbul Tel: (212)514 01 96
Cumhuriyet
k i t a p 1 a r ı
Cumhuriyet
ı t a p 1 a r ı
Üstün Akmen
BİR GÜNLÜK DOST
150sayfa, 1. hamur
"Üstün Akmen'in gezi notlan, izlenimleri; öykü, deneme,
günlük türlerinden oluşmuş yepyeni bir türdür ve
edebiyatırmzın ilklerindendir."
MUZAFFER BUYRUKÇU
' Cumhuriyet Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
kitap kulübü (34334)Cağaloğlu-Istanbul Tel: (212)514 01 96
OktayAkbal
SOZCUKLERLE
YOLCULUK
• • »
173 sayfa,1. hamur
Havanın esimini, yerin yeşilini, ekinin verimini, suyun kûkremesini,
denizin şahlanmasını, gökyüzünün pınltısını, yıldızlann ışıltısını
anlatan sözcükler... Kasıp kavuran kasırgayı, yakıp yıkan şimşeği,
kayalan döven fırtınayı, ateş kusan dağı, kınp geçiren yersarsıntısını
betimleyen sözcükler... Hem de bir sözcük ustasının İcaleminden..
BÜTÜN KİTAPÇILARDA
T Cumhurtyâî Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
^ kitap kulübü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96