17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 NİSAN 1999 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Geleceğin Mımarlığı, Mimarlığın Geleceği DOĞAN HASOL G eçen yıl Cumhunyet'in kuruluşunun 75. yıldönü- münü kutladık: bu yıl da Osmanlı Devleti'nin kuru- luşunun 700. yıldönümü- nü kutluyoruz. Cumhuri- yet kutlamalarının merİcezinde Atatürk vardı: Osmanlı'da ıse lumse Mimar Si- nan'ı anmadan geçemiyor. Buanmalann. geçmışe bakarken günü ve geleceği değer- lendirmemiz bakımrndan da iyi bir fırsat oluşturduğu kuşkusuz. Şımdi bu çerçeve- de günümüz mımarlık ortamındaki oluşum- lara biraz goz atalım. Irdelemeye, bugün- kü mımarlığımıza karşı en büyük tehlike- yi oluşturan "yabancılaşma" ve "yaban- cıbrateslimiYet" ile başlayabiliriz. Konu- yu somutlaştırmak için, halen yabancı mi- marlar tarafindan tstanbul'da gerçekJeşti- rilmekte alan yapılarla işe başlayalım: - Galatsaray Alı Sami Yen Stadyumu (Mecidiyeköy) - tstanbul Olımpıyat Stadı - Istanbul Atatürk Havalimanı yeni te- sisleri (Yeşilköy) - Şişli Ticaret Meıkezi / t .• - Etiler tş ve Ticaret Merkezi ' - • - Alkent tstanbul 2000 - Kemer Country (Kemerburgaz) - lş Bankası gökdelenleri (Levent) - tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Kon- serSalonu(Maslak) - Oyakbank tstanbul - Sabancı Üruversitesı (Tuzla) - Koc Üniversitesi (Sanyer) - Yapı Kredi Operasyon Merkezi (Geb- ze) Sunulan bu listenin şu anda tstanbul'da yabancılar manfetıyle yapılmakta olan yapılann tümünü kapsamadığı kesin. Bun- İar bir çırpıda aklımıza geliverenler. Sa- bancı gökdelenleri ıle Swisotel de yine yabancılann gerçekleştirdikleri yapılar arasında. Ceylan Intercontinental'in \e The Marmara Oteli'nin iç düzenlemelen de öyle... Istanbul'da şu anda Tûrk mimarlann yapmakta olduğu, yukandakilerin boyut- lannda kaç yapı vardır dersiniz?.. ABD'de yayımlanan Interiors dergisi- nin Ekım 1998 sayısında yer alan. 40 ço- kuluslu tasanm firması arasında yapılrnış bir ankete göre Türkiye. gelişmekte olan en iyi pazar hedeflerinden biri olarak gö- rülüyor. tşte böylece. günümûzde Türkiye yeni- den bir yabancı mımar "sendromu" yaşı- yor. "Yeıûden'' diyorum, çünkü Osman- lı'nın son dönemlerinde ve Cumhunyet'in ilk yıllannda da yine benzer doğrultuda bır yabancı mimaregemenlıği yaşanmıştı. Ne var ki o dönemde Türkiye'de mimar sayı- sı çoksınırlıydı. Bugünkü mimar ordusuy- la Türkiye'nin yabancı mimarlara bir send- rom boyutunda gereksinme duyabileceği- nı söylemek ölanakh değildir. Bugünün Türkiyesi'nde mimarlıkta ya- şananlar, öteki alanlarda yaşananlann bir uzantısı ya da benzeridir. Yabancı malla- nna. yabancı dillerde eğitime. yabancı müziğe. yabancı olan her şeye duyulan hayranlık ve tutku, yapı yaptıranlan da aynı akımın içine soktu. Bu akımın örneklerinden biri. eski She- raton Oteli'nin Ceylan Intercontınental'e dönüştûrülmesi evresinde yaşandı. Yaban- cılann yaptıklan yeni iç düzenlemeye iliş- kin olarak özgün binanın mimarlanndan HandeSuher şunlan söylüyor: "Mekân dü- zenlemelen hinanın bütünleyici parcası değiL bina ile bütünkşemhor, binanın dı- şı ve içi ayn dilden konuşu>or_" "Zaman- lar değişiyor. 1959 yılında Türk mimariar yanşmayı kazandı drye ö\ ünüldü. 1975 y> bnda Türk mimariar. Türk mühendisİer, Türk u> gulayıcılar. Türk girişimcilerin ya- pıtıdır. serma>esi >eıiidir. kullanılan mal- zemeler>eriidirdrveövünüldü. 1996\ılın- da da itrial nıalı malzeme kullanıldı. İngi- Bz mimar >aptı, 45 miryon dolar harcandı dhe övünülüyor." (1) Başkabırörnek... Koç Üniversitesi ko- nusunda Milliyet gazetesinin eğitim köşe- si yazan Abbas Cüçlü bakınız ne diyor: "Iran asıllı Amerikah mimar Mozhan Kha- dem'in projesini çizdiği kampus 3-4 karJı binalardan oluşuyor. Esk Türk mimari tarzmın benimsendiği kampusta öğrend ve öğretim üyelerinin keyifli bir ortamda öğ- renim yapmalan için her şey düşünülmüş." (2)Şuışebakın... Eski Türk mımarlıktar- zını benimseyıp tstanbul'da üniversıte yap- mak lran asıllı ABD'li mimara kalmış!.. tşte böylece, mimarlığımız yabancıla- ra emanet... Bakalım sıra yabancı hukuk- çulara. yabancı avukat. hâkim ve savcıla- ra, yabancı polıslere ne zaman gelecek? (3) Yabancıdan bu hizmetleri almak, ya- bancıdan otomobil almayabenzemez. Bu, bizi kültürel kimlık cıkmazına sürükJer. Yukanda da belirttiğimiz gibi, Cumhu- nyet'in ilk yıllannda yerli mimaı sayısı çok azdı Türkiye'de... Öysa, savaştan çıkmış ülkede çok yoğun bir yapılaşma gerek- sinmesı vardı. Aynca genç cumhuriyetin, özellıkle de Ankara'nın yenıden yapılan- ması gerekiyordu. O dönemde çaresiz ola- rak yabancı mimarlardan medet umuldu. Avrupa'yı çürütmeye başjayan Nazi bas- kısı da Avrupalı mimarlann göçünü Tür- kiye açısındankolaylaştınyordu. 1927'den başlayarak pek çok Avrupalı mimar, ge- lip Türkiye'ye yerleşerek eğitimci ya da uygulayıcı olarak çalıştılar. Bugünkü Türkiye'nin durumu, pek çok alanda olduğu gibi mimarlıkta da nitelik ve nıcelik acısmdan. o dönemden çok fark- lıdır ve yukandaki olumsuz koşullardan uzaknr. Türkiye bugün 30 bin mımar, yak- laşık 7000 mimarlık öğrencisı, nitelikleri tartışılabilir olmakla birlikte 22 mimarlık okuluy la bir güce sahıptir. Yurtta var olan büyük bir mimarlık gücüne karşın mimar- lığımız yeniden yabancılann ellerine tes- lim edilmiş durumda. Cumhuriyetin ilk yıllanndaki tutumla bugün arasında, gö- zardıedilemeyecek başka bir fark daha var: O yıllarda gelen mimarlar Türkiye'ye yer- leşerek, içindebulunduklan ortamı \e kül- türel koşullan iyi kötü soluyarak proje üretiyorlardı. Pek çoğu sığınmacı statüsün- de olduğu için bu, biraz da zorunluluktu. Şımdikıler öyle değil; gerektikçe günü- birlik gelerek, çoğu kez uzaktan kuman- da yöntemiyle, kendi deyişleriyle "müş- teri"ye (4) ya da yerel çizimcilerine pro- je ulaştınyorlar. "KüreseUeşmeçağmda yabanalann ge- lip Türkiye'de çaİışmalan doğakür" di- yenler cıkabiiir. Küreselleşme yalmzca gehşmiş ülkelerin çıkanna işleyen bir Ba- tı yanıltmacasıdır. Turist olarak bile vize engelini aşmak zorundaolan meslek adam- lanrtuza, küreselleşmenin bayraklan olan ülkelerin kapılan çalışma olanaklan bakı- mından rümüyle kapalıdır. Emperyalızm yalnızcatoplatüfekle gel- mez. Gelirken "geüyorum" da demez. Müzikle, dille, eğitirrile, ömekte göruldü- ğü gibi mimarlıkla da gelir. Ve bu, kültür emperyalizmidir. Kültür emperyalizmine çanak rutanlann çoğu, nedense milli de- ğerler konusunda herkesten daha duyarlı olduklannı ileri süren, milliyetçilik konu- sunda kımseye söz bırakmayan kişiler ya da kurumlardır... Onlara sormak gerekiyor: Türkiye'nin mimarlığı yabancılann elinde mi biçim- lenecek? (1) H. Suher, "BirOtelin Yafam Oyküsü", Ya- pı 181, Arahk 1996. s 116. (2) A. Güçlü, ğ 'Diyalog"'. Milliyet, î Şubat 1999. (3) Yabancı avukat konusundah ilk girişim Apo ıçın HolUmdalılarca yaptldt ve neyse ki püskür- tüldü (4) Bızde ' mal sahibi" yada ' 'işveren''. Bin Yıldır Süren Düşmanlık. AYDIN OLGUN Araşnrmacı-Yazar T erörist Ocalan'ın yakalanıp Türkiye'ye getinlmesı. AB ülkelerinin PKK terö- ristlenne verdiğı desteğı. ınkân güç bır şekilde gözler önüne sermiş bulunu- yor. Öcalan'ın Türkıye'ye getirilme- sinden sonra özellikle Yunanistan Dı- şişlen Bakanı Pangak» ve Başbakan Simitis arasın- da çıkan tartışma AB'nin PKK konusundaki deste- ğinı de gün ışığına çıkardı. Her ikı Yunanlı yetkilı, birbirlerini Öcalan'ın yakalanışı konusunda ağır bir dille suçlarken. terörist. hainlere yaptıklan yardım- lan, konuyla ılgili AB'nin tutum ve desteğinı açık- ladılar, daha doğrusu itiraf ettiler. Bu arada AB, Türkiye'nin tüm ısranna karşın PKK'yı kınamamakta direndi ve böylece Panga- los'la Simitis'in itiraflannı doğrulamış oldu. Yunanistan PKK teröristlerini Yunanistan'daki Lavrion Kampı'nda ve Güney Kıbns'ta eğitirken AB ülkeleri de PKK'lilerin AvTupa çapında yardım ve para toplamalanna izm verdi. PKK'nin Türkiye aleyhinde yaptığı toplantılara, radyo-TV yayınlan- na göz yoımdu. Hatta PKK'nin Avnıpa başkentlerin- de Türkler aleyhine yaptıklan gösterilere. ışyerleri- ni yıkma ve könutlannı kundaklama gırişimlerine il- gistz kalındı. Suçlular yakalanmadı! Bu yumuşak ve esnek davramşlar PKK yandaşlannın Avnıpa kent- lerinde son yaptıklan protesto gösterilerinde de ay- nen u> gulandı Polis adeta kadife bir eldiven giymiş- ti. Tek bır tutuklama ve sınırdışı hareket yapılmadı- ğı gibi, PKK'li teröristler vatansever insanlar olarak selamlandı! Son günlerde bizzat terörist Abdullah Öcalan'ın yaptığı korkunç açıklamalar, Yunanistan'm PKK'ye 20 bin Kalaşnıkof silahı ve NATO'da kullanılan Stin- ger füzelerinı teslim ettiği yolundakı itiraflan bile A\- rupa ülkelerinde herhangi bırtepkı varatmadı. Bu si- lahlann 30 bin Türk'ün ölümüne neden olduğu hiç mı hiç anımsanmadı! Yunanlılann ve AB ülkeleri- nin bu konudaki sonımluluklan. bu cinayetlere or- tak oluşlan gerçeği karşısında kıllan bile kıpırdama- dı. Ancak on binlerin katili Apo'nun ölüm cezası- na çarptınlmamasıru istemekle görevli(!) kıldılar kenr dilerini hiç utanmadan! Halen Batılı ülkeler basım da terörist Öcalan'ı ve örgütü PKK'yi ulusal özgürlük mücadelesi yapan bir kuruluş olarak görmeye ve desteklemeye özen gös- termektedir. Bu hamm yargılanmas) konusunda da Türkiye Cumhuriyeti üzerine fiyasko ile sonuçlanan çeşitli baskılar uygulamaya cüret etmişlerdir. Başta Yunanistan olmak üzere Avnıpa ülkelerinin bu tutum ve davranışının asıl nedenlerinin Türk ulu- sunca çok iyi bilindiği bir gerçektir. Avnıpa ülkele- n bin yıldan bu yana Anadolu'nun tek ve gerçek sa- hıbi olan Türkleri bu topraklardan çıkarmanın, 1920'lerdeki tngiltere Dışişleri Bakanı Lord Cur- zon'un deyişi ile "Türkleri Anadolu'dan geklikleri yere, Orta Asya'nın steplerine sürme" gayreti içın- "dedirler... Bin yıl önce Piyer Lermh'in haçlı seferleri ile baş- layan bu çabalar yüzlerce yıl aralıksız devam etmiş, Selçuk ve Osmanlı Türklerininbaşanlı karşı koymâ- lan sonucunda milyonlarca haçt, Anadolu'nun ba- kir topraklannda bir hiç uğruna yok olup gitmiştir. 19 yüzyılın başlannda Türkleri savaşlarla yok edemeyeceklerini anlayan haçlı zihniyet, bu kez Türklerin yönetimindeki topraklarda ihtilaller, is- yanlar çıkarmayolunu seçmiş, Mora. Arnavutluk, Yu- nan. Eflak-Buğdan. Bulgaristan, Mısır'da M. AliPa- şa ve Balkan isyanlan ile Avnıpa ve özellikle Ana- dolu'daki Türk egemenliğini yıkmak ıstemişlerdir. An- cak bu ginşimlerinde zaman zaman başan kazanma- lanna karşın genelde Anadolu'ju Hıristiyanlaştırma politikasında hiçbir başan sağlayamamışlardır. Avnıpa ülkeleri 20. yüzyılda da Türkiye üzerin- deki faaliyetlerini sürdürmüşleT, ancak 1920'lerde bü- yük önder Atatürk'ün yönetimindeki Türk ulusu ta- rafindan Sakarya ve Dumlupınar'da kesin bir yenil- giye uğratılarak perişan olmuşlar ve Türkleri Ana- dolu'dan söküp atma politıkasına bir süre ara vermek zorunda kalmışlardır. Ancak bu araverişçok kısa sürmüş, Avnıpa ülke- len bu kez de lngiltere'nin liderliğinde faaliyete geç- mişler ve Türkiye'yi içten yıkmak için bir seri isyan hareketleri düzenlemışler, maddi ve manevi destek sağlamışlardır. Bunun sonucu olarak yine hüsrana uğ- ramışlar, Dersim. ŞeyhSaMve Menemen isyanlan Türk ulusunun sarsılmaz gücü karşısında sonuçsuz kalmış- tır. Günümûzde Türkiye ile Yunanistan arasında mey- dana gelen Kıbns ve Kardak olaylan da bu şer kuv- vetlerinin yeni güç denemeleridir. Kısacası; PKK terörü ve Öcalan olayı da Avnıpa ülkelerinin Yunanistan aracılığı ile Türkiye'ye kar- şı uyguladığı çeşitli komplolardan biridir. Türk ulusunu savaş meydanlannda dize getireme- yenlerin bin yılhk hayallerinin terör aracılığı ile ger- çekleştirilmesinin bir kez daha denenmesi, provası- dır. Bu oyunlann memnuniyet verici bir yanı, Türk ulusunun daima hazır ve tetikte olmasını sağlama- sıdır. -Uilt A ylardır dağılma sürecirîi yaşayan PKK terör örgü- tü. Abdullah Öcalan'ın ya- kalanmasıyla birlikte bit- me sürecine girmiştir. Sa- nınm örgütün militanlan Apo'nun zavalli halinı TV'lerde ızledikçe yolun sonuna geldiklennin aynmına var- mışlardır. Otuz bin ınsanımızın ölümüne ve yüzlerce insanımızın yaralanmasına ne- den olan Apo'nun zavallılığına şaşmamak gerekir. Kafasında be>in, bedeninde yürek taşıyan bir insan, gerekçesı ne olursa ol- sun çocuk, genç, ihtiyar, kadın aynmı yap- madan kıyım (katliam) yapar mı? Yapar- sa bu yaratığa insan denir mi? Ulusal Ba- ğımsızlık Savaşı'nı hep birlikte verenTürk- ler ve Kürtler şiddetle. kanla birbirlerine düşman edilebilir mi? Bildiğimiz gerçek- ler Apo'nun yakalanmasıyla netleştL Kürt- lerin sömüriildüğü savına insanlanmız Âdalet, Öfkeyi Yener... inandınlmaya çalışıldı, ancak maddi te- meli olmayan -belki de izlenen yanlış, ama geçici polıtıkalar maddi temel gibi yuttu- rulmaya çalışıldı- yapay bir ayınm tutma- dı ve hiçbir zaman tutmayacaktir. Çoğu zaman düştüğümüz bir yanılgı vardır: Ge- nel doğrulara bakarak özel sonuçlar çıkar- nnz. Doğu ve Güneydoğu bölgemiz için doğru saptama nedir? Bu bölgemizın ge- ri kalmışlığı ya da bıraktınlmışlığı. Bu ge- nel doğru, Kürtlerin sömüriildüğü gerçe- ğini asla içermez. Sadece PKK gibi ayn- hkçı terörörgütlenneemperyalizmin dedes- teğini alarak zemın hazırlar. Kaldı ki dün- yanın hiçbirülkesi sömürdüğü kesime pa- KUBİLAYGÜLSEM ra harcamaz. Güzel jnrdumuzun \azgeçil- mez bir köşesidir orası da: Insanımızla. doğasıyla... Ülkemizin gelirinin büyük bir bölümü Doğu'ya ve Güneydoğu'ya ak- maktadır. akacaknr da. Doğu'nun sorunu Kürtler değil. feodalizmdir. Sorun Kürtler olsaydı sadece Doğu'dayaşanmazdı. Kürt- ler Meclis'e giremezdi, Silahlı Kuvvet- ler'de görev yapamazdı. Apo'nun yakala- nışından sonra yapılması gereken. bölge- nın feodalizmden anndınlmasıdır Şeyh- leriyle, şıhlanyla, toprak ağalanyla feoda- lizmin tasfiyesi gerekmektedir. Doktor tedaviden önce tanıyı koyar. Yan- hş taruyla doğru tedavi yapılamaz. Hasta- lığa neden olan viriisün saptanması ve ge- rekli ilacın verilmesiyle hastalık düzelebı- lir. Ağırbir depresyon geçiren hastaya as- pirin tedavisi fayda vermez. Ülkemizi yıllardır uğraştıran virüsün başı yakalanmıştır, bu virüsü yok edecek, ülkemizden anndıracakolan ilaç. devletin elinde vardır. Askerimizin yaptığı girişimi cerrahibir operasyon sayarsak, operasyon sonrası enfeksiyonu engellemek siyasile- rinışidir. Enfeksiyonunçözümüisedemok- rasidedir. Sayın Ecevit'in (solculuğundan şüphe duyulsa da) dürüstlüğünden, (laik- lik karşıtlannı aday gösterse de) demok- rasiye bağlılığından sağcısıyla, solcusuy- la çoğunluğun şüphesi yoktur. Ama 18 Ni- san seçimlerinde başbakan olup olmaya- cağı belli degildır. Bugüne kadar feodaliz- mi tasfiye etmeyenlerin bundan sonra bu işe yoğunluklannı verip venneyecekleri bihnmemektedir. Katil Apo'nun yargılan- ma sürecinde şu ana kadar ciddi bir rahat- sızlık yasanmamıştır. Adil yargılama ve terörist de olsa savunma hakkırun kısıt- lanmaması elbette eksiksiz yerine getiri- lecektir. Zaten demokrasinin gereği ve er- demi de bunu buyurur. Acılı analann, ba- balann öfkeli yürekleri adalet tanımaz, ta- nımamakta da haklıdır. Ancak devlet öç al- maz, adil bir biçimde yargılar. Adaletsiz biryargılamayla verilecek ceza, adil bir yar- gılamayla verilecek ölüm cezasmdan da- ha agtrdır. Haydi aydınlar, haydi medya, hay- di Türkiye; kanla büyüyen aynlıkçı terör örgütünün başını, adil yargılayarak tarihin çöplüğüne atalım. PENCERE Küresel Savaş... Anadolu'nun güneydoğusunda yaşanan "düşük yoğunluklu çatışma" Türk ile Kürt arasında mıydı?.. Olur mu canım!.. Yalnız Istanbul'da yaklaşık iki buçuk milyon Kürt yaşıyor; Ege'de Kürt ile Türk al takke ver külah!.. Güneydoğu'daki çatışmanın Türkiye'nin içine dışardan pompalandığı artık anhasıyla minhasıyla ortaya çıktı. "Petrol-Su-Uyuşturucu Savaş;"nı körüklemek isteyenler, Apo'yu kullandılar. • Peki, Balkanlar'da yaşanan NATO Savaşı'nın arkasında ne yatıyor?.. Miloseviç'in canavarlığı mı?.. Hitter de canavardı; ama, tek kişi savaş çıkarabilir mi?.. Ikinci Dünya Savaşı -Birinci'de olduğu gibi- yeryüzünü paylaşım kavgasıydı. Kosova'da yalnız Sırp ile Arnavut mu karşı karşıya?.. Bir yanda Amerika var.. öte yanda Rus. "Kürese/teşme" sürecinde yeryüzünün hangi noktasındaki çatışma yerel kalabilir?.. Rus savaş gemileri Istanbul Boğazı'ndan geçerek Adriyatik'e yönelmeye hazırlanıyorlar; sanki 20'nci yüzyılın sonunda değil, başındayız; Balkanlar'daki ateş dünyayı yakacak... • Eskiden dış politikada "nüfuz sahası" diye bir deyim vardı. "Nüfuz", sözünü geçirebilmek, egemenliğini duyurmak anlamına geliyor, sözgelimi Ortadoğu, Amerika'nın nüfuz sahasındadır. Ya Balkanlar?.. Soruya yanıt verebilmek için Orta Asya'dan işe başlamalıyız. Petrol ve doğalgaz, çağımızın iki zenginliği!.. En büyük kaynakları Asya'nın ortasında... Amerika bu alana el atıyor. Rusya seyredebilir mi?.. Moskova'daki tedirginliğin yoğunluğu Rusya'nın Ankara Elçisi Lebedev'in Cumhuriyet'te çıkan açıklamalanna derinliğine yansımıştır (31 Mart 1999). Hem Rus savaş gemileri Marmara'dan geçerek niçin Akdeniz'e açılsınlar?.. Ya Çin?.. Pekin de Amerika'nın Orta Asya'ya yönelişinden hoşlanmıyor; hiç vakit yitirmeden NATO Savaşı'na karşı vaziyetini aldı. Amerika, NATO'nunsınıriannı Avrupa'da doğuya doğru genişletiyor, ama, Rusya'yı dışarda bırakıyor. Sırbistan, Balkanlar'da Kosova'yı elden çıkarmak istemiyor; Slav ve Ortodoks kimliklerinde birleştiği Rusya ile dayanışması ekonomik gerekçe kazanıyor, geostratejik bir anlama kavuşuyor. • Kimileri derler ki: "- Her savaş Amerika 'ya yarari.." 'Süper Güç' yeni silahlarını dener; üretimini arttınr, araç, gereç, silah satar, savaş harcamalannı ortaklanna ya da -Kuveyt, Suudi Arabistan gibi- "kurtardığı" ülketereödetir.kapitalizmde ekonomik bunalımın aşılmasına hizmet eder savaş... Savaşta Amerikalı ölmez; harbin borsasmda Amerikalı ileAmerikalı olmayanın değeri bir değildir; can pazannda yoksullar harcanır; 21 'inci yüzyılda Amerika "sıfır ö/ü"yle gerçekleşecek savaşın tasarımına şimdiden hazırlanıyor; bu yolda çalışmalannı yürütüyor. • Balkanlar'da yaşanan savaş yerei değil... Küresel... Avrasya kapsamında düşünülmesi gereken bir çatışmanın ürünü... Amavut'la Sırp bu gezegensel çatışmanın kanlı oyuncağına dönüşüyoriar, etnik savaşlarda zengin- lerden kimse ölmüyor, olan yoksullara oluyor. Cumhuriyet İlhan Selçuk ENEL HAKK'IN HAKKI Alevi - Bektaşi toplumunun kör kuyulardan yükselen çığlığına "PENCERE"sini ardına dek açan îlhan Selçuk'un son yapıtı. Bu kitapta resmi ideolojiyle aynı paralelde debelenen aydın duyarsızlığına yüz verilraiyor. Halk dalkavukluğu da yok. Bu kitap, konuya yakından tutulan bir ışıldak. BÜTÜN KİTAPÇILARDA Cumhurfyet Çağ Pa2arlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 kitap kulübü (34334)Cağaloğ!u-istanbul Tel: (212)514 01 96 Cumhuriyet k i t a p 1 a r ı Cumhuriyet ı t a p 1 a r ı Üstün Akmen BİR GÜNLÜK DOST 150sayfa, 1. hamur "Üstün Akmen'in gezi notlan, izlenimleri; öykü, deneme, günlük türlerinden oluşmuş yepyeni bir türdür ve edebiyatırmzın ilklerindendir." MUZAFFER BUYRUKÇU ' Cumhuriyet Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 kitap kulübü (34334)Cağaloğlu-Istanbul Tel: (212)514 01 96 OktayAkbal SOZCUKLERLE YOLCULUK • • » 173 sayfa,1. hamur Havanın esimini, yerin yeşilini, ekinin verimini, suyun kûkremesini, denizin şahlanmasını, gökyüzünün pınltısını, yıldızlann ışıltısını anlatan sözcükler... Kasıp kavuran kasırgayı, yakıp yıkan şimşeği, kayalan döven fırtınayı, ateş kusan dağı, kınp geçiren yersarsıntısını betimleyen sözcükler... Hem de bir sözcük ustasının İcaleminden.. BÜTÜN KİTAPÇILARDA T Cumhurtyâî Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 ^ kitap kulübü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle