Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2NİSAN1999CUMA CUMHURtYET SAYFA
KULTUR 15
Goran Paskaljevic'in kamerasından günümüz Belgrad'ından insan manzaralan ve terör
'Balkan kabaresfnden tablolarYeni filmsiz geçenbayram haf-
tasında bugün gösterime giren,
1998 yapımı 'Bure Banıta-Ba-
rtt Fıçısı', nicedir yolunu gözle-
d'ğimiz bir 'Yugo' fılmi. NA-
TO'nun yağdırdığı bombalann
acısını sivil Arnavutlardan çıka-
ran azgın Sırplann iyice gemi
azıya aldığı son günlerde, Bos-
na'dan sonra şimdi de Kosova'da
yaşananlarla yenidentam bir ba-
rut fıçısına dönen Balkanlar'dan
çıkagelen ve alışıldığı üzeTe, ye-
ru birbahar coşkusunu 18. kez so-
lumaya hazırlanan Istanbullu si-
nemaseverleri festival havasına
sokacak nitelikte, etkileyici, sar-
sıcı, sıra dış,ı bir fılm Barut Fıçı-
sı. Yakında gösterilecek son ese-
n 'Ak Kedi Kara Kedi'yi sabır-
sızlıkla beklediğimiz Bosnalı yö-
netmen Emir Kusturica'nın kıs-
kançlığmı çekmiş ve Kusturi-
ca'nın engelleme çabalanna kar-
şın son anda yetiştirilerek göste-
rildiği 1998 Venedik Film Festi-
vali'nde uluslararası sinema ya-
zarlanrun ödülünü (saygınlığı söz
götürmez F1BRESCI ödülünü)
kazanmıştı Sırp yönetmen Go-
ran Paskaljevic'in Barut Fıçısı.
Ardından 1998 Altın Portakal
Antalya Film Festivali'nin Ulus-
lararası Akdeniz Filmleri Yanş-
masın'nda da sessiz sedasız bir
biçimde en iyi film seçilmiş ve
arahk aymda yapılan 1. Ulusla-
rarası Sinema- Tarih Buluşma-
sı'nda da tek gösterimle seyirci
karşısına çıkmıştı.
4-5 ay önce seyrettiğimizde,
1990'U yıllar süresince Balkan-
lar'dayaşananların metaforu ola-
rakbayağı etkilenip çarpıldığımız
Barut Fıçısı, bir haftadır ülkemı-
zin ve Avrupa'mn gündeminde
(son ürkütücü, 'vahim' gelişme-
lerle) baş köşeyi alan 'trajedile-
re' ilişkin içeriği nedeniyle, ön-
celikle seyredilmeyi hak ediyor
kuşkusuz. Dejan Dukovski adın-
daki bir Makedon yazann bir oyu-
nundan uyarlanan film, 1995'in
Belgrad'ından insan manzarala-
n sunuyor, beylik deyişle. Sanki
cımbızla seçilmişe ve unutulmaz
bir karakterler galerisinden fırla-
mışa benzeyen, birbirlerinden
farklı bir grup sıradan kahrama-
nın gıderek birbırleriyle ilişkin
lendinldıği yan öykücüklerle ge-
lişurilea beürgin birhumorve mi-
zah öğesiyle desteklenerek anla-
tılmış serüvenlerine dayanıyor
Barut Fıçısı ve yoUannın birbi-
riyle komik ve trajik biçimlerde
kesiştiği, bu her an her şeyi ya-
pabilir, dengesiz tiplerle yaşa-
nan, olağan bir Belgrad gecesi-
ni aktanyor.
Sırplann kıyımı...
"Bir garajda saklanan Bosna-
lı bir Sırp ailesi, en iyi arkadaşı-
nı öldüren yaşbca bir boksör, es-
ki kurbanlanndan biri tarafın-
dan tanınıp dövülen polis emek-
lisi, bir grubun saldınsına uğra-
yanbir genç.bir öğrenci-devrim-
d eskisi. neden olduğu trafık ka-
zasından sonra yoldakilerin tüm
öfkesiniçeken bir VolksHagen şo-
förii, kahvesini ağır ağır içen şo-
före öfkeknerek bir otobüsü ka-
çıran bir başka öfkeli genç adam
vb." gibi karakterler, tarihı Day-
ton Banş Anlaşması'nın imza-
lanışırun radyodan dinlendiği gü-
nün gecesinde geçen fıhnin kah-
ramanlan. Farklı koşullann ve
sûrekli gerginlik atmosferinin,
her an katile dönüştüreceği sıra-
dan insanlar bunlar.
Komünist blokun çökmesi ve
SSCB'nindağılmasıyla, 2. Dün-
ya Savaşı ertesinde Tîto'nun ya-
pıştırdığı Yugoslavya mozaiği-
nin çatır çatır parçalanmasinm
ardından 199O'lı yıllar süresince
Balkanlar'ı tutuşturacak cinsten
baskı, kıyım, zulüm örnekleri ve-
rerek (daha Bosna'nın acüan unu-
tulmadan) şimdi de göstere gös-
tere Kosova'ya sıçrayan ırkçı,
milliyetçi, gaddar Sırp şiddetin-
den illallah diyenlere salık veri-
lir Barut Fıçısı.
Yüzyülar öncesindeki Koso-
va meydan muharebesinden be-
ri. şiddete uyan yatkınlıklanyla,
gaddarlıklanyla tarihe geçmiş,
1990'larda yine fena halde ba-
balan tutan Sırplann kitlesel az-
gınlığmdan yeni örnekler geti-
ren film, komediden parodiye ve
drama dönüşerek sürükleyici bir
yap-boz kıvamında seyrediyor
baştan sona. Balkan şiddet-terör
kabaresinden dehşetengiz tablo-
lar sunuyor, soğukbirkaramizah-
labezeli. Barut Fıçısı'nda yönet-
men, her an patlamaya hazır bir
barut fıçısına benzetmiş ambar-
go altındaki doğum kenti Belg-
rad'ı.
Eski Istanbul Sinema Günleri
ve Film Festivali'nin müdavim-
lerinin 'VeZamanGeçiyor','Ko-
ruyucu Melek', 'Mucizeler Za-
manr, 'Başkalannın Amerikası'
gibi esaslı filmleriyle tanıdığı,
mezunlan arasında Milos For-
man'le Emir Kusturicanın da
yer aldığı, Prag ekolü denen akı-
Sırp yönetmen Goran Paskaljevk son fılminde Balkardar'daki dramın sorumlusu saydığı insanlanna ve ülkesine çevirryor kamerasuu.
Bure Baruta (The
Povvder Keg)
Yönetmen: Goran
Paskaljevic /
Senaryo: G.
Paskaljevic, Dejan
Dukovski, Filip
David, Zoran
Andric / Kamera:
Milan Spasic /
Müzik: Zoran
Simjanovic /
Oyuncular: Miki
Manojlovic, Lazar
Ristovski, Vojislav
Brajovic, Bogdan
Diklic, Sergej
Trifunovic, Dragan
Nikolic, Mirjana
Jokovic, Mira
Banjac, Mirjana
Karanovic/1998
Yugoslavya, Fransa,
Makedonya, Türkiye
ortak yapımı
(Mine Film)
mın kaynağı, Prag'daki ünlü si-
nema okulımda (FAMU) tamam-
ladığı öğreniminin ardından
1975'ten itibaren yaptığı film-
leTİe dikkatı çekerek uluslarara-
sı festivallerden ödüllerkazanan,
1947 Belgrad doğumlu. Sırp yö-
netmen Goran Paskaljevic, Bal-
kanlar'daki dramın başlıca müseb-
bibi ülkesine ve insanlanna çe-
viriyorkamerasını son filminde.
Suçlu aranmıyor
Sırplan aklamak derdinde de-
ğil; bunca soruna, karmaşaya yol
açmış etnik catışmayı incelemek
ya da bütün olanın bitenin üstü-
ne yıkılacağı suçlu-suçlular ara-
mak, bulmak hiç değil Paskalje-
vic'in amacı. Olanca gerçekli-
ğiyle (hatta yer yer gerçeklik sı-
runru aşan boyutlarda) yansıtarak
değiniyor ülkesindeki acılara,
olabildiğince nesnel ve ınsancıl
biryaklaşımla. Komşusuna, hern-
şerisine yapmadığını bırakma-
yan, nicedir gündelik yas,amırun
en önemli öğesine dönûştürdüğû
şiddete nerdeyse tapan, 'kafayı
yemiş' Sırp insanını beyaz perde-
ye taşıyor, sonunda bütün olan-
dan bitenden 'hepimizsuçluyuz'
anlamma gelecek birmesaj uçu-
ran bu ilginç film.
Sûrekli dünyayı karşılanna alıp
Balkanlar'ı ısrarla bir şiddet-te-
rör sarmalma dolayarak zorba-
lıktan asla vazgeçmeyen, iktidar-
gûç bağımhsı, sinirleri bozulmuş,
şiddet eğilimli Sırplann başken-
tindeki olağan bir gecede, bir hiç
yüzünden her an birilerine sille
tokat girişilebilir, birinin başı-
gözü yanhr, ansızın silahlar çe-
kilir ya da bir yerlere bomba atı-
labilir... Çünkübir Belgrad gece-
sinde neler olabileceği Sırplardan
sonılur ancak...
Trajediyle komedi arasında sa-
hnan Barut Fıçısı"nda yönetmen
Paskaljevic'in kötülükle, suçla
sarmaş dolaş Sırp kahramanlan,
insani yanlannı bütünüyle yitir-
meseler de adamakılh bir çıkma-
za saplanmış, haşin, kaba-saba,
saldırgan Slav manzaralan sergi-
liyorlar habire.
Balkan tarzı kara mizah
Kusturica fılmlerinden tanıdık
Miki Manojlovic den Lazar Ris-
tovski'ye, Mirjana Jokovic'e ka-
dar uzatılacak "Yugo' sıneması-
nın kaymak tabakasından, eski
ve yeni oyunculardan oluşan, ta-
kım ruhuna sahip bir kadronun
enerjik performanslan eşliğinde,
yag gibi kayan Barut Fıçısı, biz-
ce haftanın, hatta son birkaç haf-
tanın kaçınlmaması gereken en
haşin fılmi. Kendi ülkesinde 1
miİyonayakın seyirci toplamış ol-
ması, Sırp sinemaseverlerin gü-
nah çıkarması olarak değerlendi-
rilebilir mi, bilemem. Bildiğim,
Balkanlar'aözgübirkara mizah-
labezenmiş. eleştiri oklannı ken-
di ulusuna yönelten bu son Go-
ran Paskaljevic filminin, cızırtı-
lı bir dalga boyundan yayın ya-
pan, ama sonuçta ses getiren, çar-
pıcı, düşündürücü ve kuşkusuz
derinliğıne varmak içinbirkez da-
ha seyredilmesi gereken bir film
olduğu kısacası.
Arap terorizmiNew York'ta...Bugün gösterime giren haftanın öteki
yeni filmıyse 1998 Amerikan yapımı,
gıcırgıcırbirpolitik 'action-thriller'çe-
şitlemesi diye kategorize edilebilecek
'The Siege-Kuşatma
1
. Meraklısının son
on yılda zenci oyuncu Denzel W'ashing-
ton'u ünlendiren dönem filmi 'Glory-
Zafer', Körfez savaşı sırasında başlayan
asker-ordu ağırhklı bir hikâyeye dayanan
'Courage Under Fire-Ateş Altında Cesa-
ret' ve Brad Pitt hayranlanna yönelik
tezgâhlanmış, westernimsi, romantik bir
aşk ve aile öyküsü 'Legends of FaD-lhti-
ras Rüzgârlan' gjbi gişe fılmleriyle anım-
sayacağı (memur) yönetmen, senarist,
yapımcı Edvvard Zvvick'in imzasım taşı-
yan 'The Siege-Kuşatma'nın konusu da
son dönemde dünyanın gündeminden in-
mek bilmeyen terör.Yönetmen- senarist
Zwick. 1990"lı yıllann her zaman gün-
cel kalan kâbusunu (terorizmi) günü-
müzün New York dekorunda ele alıyor
'Kuşaüna'da
1990^h yıllann karabasanı
Hapisteki 'şeyh'lerinin özgür bıralal-
masını talep ederek korkunç eylemleriy-
le New York'u dehşete boğan bir grup
Arap teröristinin peşine takılmış, FBI'ın
özel terorizmle mücadele bölümü şefi
AntbonyHuhbardb(üçüncıi kezZvvick'le
birtikte çalışan, yönetmenin fetiş aktörü
Denzel VVashington), ABD'nin çıkarlan
uğruna çeşitli Araplarla yatmış kalkmış,
terönst eğitmiş, bomba yapırrunı öğret-
miş. ABD ile Arap dünyasının karmaşık
ilişkileri hakkında çok şey bilen, ClA'nin
Ortadoğu uzmanı, Elise Kraft ya da Sha-
The Slege /
Yönetmen:
Edward Zwick /
Senaryo:
Lawrence
Wright, Menno
Meyjes,
E.Zwick /
Kamera: Roger
Deakins / Müzik:
Graeme Revell /
Oyuncular:
Denzel
Washington,
Annette Bening,
Bruce Willis,
Tony Shalhoub,
Sami Bouajila,
David Proval /
1,998 ABD
(Özen Film)
ron Bridger adındaki esrarengiz bir ka-
dın ajanın (Annette Bening) da kanştığı
soruşturma serüvenini naklediyor "Kuşat-
ma' kısaca özetlemek gerekirse. Terö-
ristlerin eylemleriyle dehşete boğulmuş
New York kentinde, Brooklyn'in göbe-
ğinde, masum insanlarla dolu bir otobü-
sün havaya uçurulduğu zehir zemberek
bir girişbölümüyle açılan fılm, baştan so-
na ilgiyle izlenip tüketiliyorsa da son tah-
lilde, giderek abuk sabuklaşan senaryo-
sunun kurbanı oluyor. Arap tutkunu ka-
dın CIA ajanından daha beter bir de Ame-
rikan ordusundan 'şahin' general Willi-
am Deveraux (yine en kasmtı pozlannı
sergileyen bir Bnıce VVıllis) karakteri var
fılmde ki evlere şenlik. Patlamalann, su-
ikastlann devamı gelince ordu devreye so-
kuluyor ve önceleri askeri New York'a
salmanın risklerini iyi bilen generalimiz
gerçek bir 'şahin' kesilince zaten Arap
azınlığa karşı baskı uygulamaya çoktan
hazır ordunun sokaklarda harekete geç-
mesi, hatalann başlangıcı oluyoT...
Denetienemeyen 'kör şiddet'
Günümüzün dünyasmda, belkı de en
korkunç tehlikeyi oluşturan terör üstüne,
FBI binasına dahp patlayan minibus bö-
lümü gibi bazı etkileyici sahnelerle ko-
tanlmış 'Kuşatma'da. her zamanki çiz-
gisini sürdüren Denzel Washington'dan
ya da artık yalama olmuş Bruce Wil-
lis'den çok, Annette Bening gözümüzü
aldı doğrusu. Kameranın önüne geçmek-
tense evininkadını olmayı yegleyerek, yıl-
lardır sesi soluğu çıkmayan, Warren Be-
atty'nin yaşlanmış ama hâlâ zarif kansı
Annette Bening meraklısını şaşırtıyor
doğrusu, çizdiği çok güçlü kadın ajan
tipkmesiyle. Çoğu kez CIA tarafından
yönlendirilen Amerikan dış politikasına
eleştiriler getirerek doğrudan ABD'yi
tehdit eden Arap terörüne ilişkin, patla-
malı-bombalı-suikasth ve gerilimli bir
aksiyon-heyecan bulamacı çekmenin üs-
tesinden gelen yönetmen EdSvard Zvvick,
sonunda keçi boynuzu tadında, sürükle-
yici bir seyirlik imzalamış ve kedi olah
beri bir fare tutmuş nihayet!
YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR...
The Rugrats Movie deneyimli Karyn Rachtman, popüler rock, folk, rap
şarkıcı ve gruplanyla bir araya getirmiş The Rugrats
Movie de Elvis Costello-No Doubt'tan Jakob Dylan,
Patti Smith, Iggy PopAVallflovers'a kadar...
Ödüllü animasyon stüdyosu KJasky Csupo'da
gerçekleştirilen The Rugrats Movie'yi Norton
Vlr^en-tgor Kovalyov ikilisi yönetmiş.
Practical Magk-A$km Büyüsü
Bayram tatili nedeniyle gösterime giren "The
Rugrats Movie" .\merikan televizyonlannın Emmy
Ödüllü, en gözde çizgi film dizisi Rugrats'dan
perdeye aktanlmış, tıpkı geçen yılın MTV
ekranından sinemaya transfer olan "Bravis and Butt-
head" örneğindeki gibi.
The Rugrats Movie çağdaş bir Amerikan
ailesinin yaşamını anlatan ilk uzun metrajlı
çizgi fılm özelliğim de taşıyor. Heyecanh
günler yaşanan Pickles ailesinin hikâyesine
dayanan The Rugrats Movie'de olaylar her ne
kadar küçük çocuklann çe\Tesinde gelişiyorsa
da genelde ciddi ve çağdaş bir bakış açısıyla
gündelik olaylara, aile ilişkilerine, arkadaşlığa
bakıyor bu animasyon.
Ekranda 7 yıldır kazandığı olağanüstü
başandan sonra beyaz perdeye taşman ve bir
pop kültür fenomenine dönüşen Teh Rigrats
Movie aynca müzikleriyle de dikkati çekiyor.
Bugüne kadar "Reserovoir Dogs", "Pulp
rrction", "Clueless", "Reality Bites",
"Shakespeare's Romeao and Juliet" vb. gibi
fılmlere yaptığı müzik derlemeleriyle tanınan N i c o
t e Kkünan ve Sandra BuUock 'Aşkın Büyüsü'nün ağır toplan.
Anne babalannın ölümünden sonra nesilden nesile
geçmiş sihir-büyü numaralanyla uğraşılan ve altıncı
hissi güçlü kadınlardan oluşan Owens Ailesi'nin
alışümıştan farklı evinde, teyzeleri tarafından
büyütülmüş, yaşıtlanna benzemeyen Sally (Sandra
BuDock) ve Gillian (Nicole Kidraan) kardeşlerin
hikâyesine dayanıyor bugün gösterime giren
"Practical Magk-Aşkın Büvüsö."
Ovvens kadmlanndaki güçlü altmcı hissin Sally
ve Gillian kardeşlerde de devam etmesini
isteyen iki tezye Dianne Wiest, Stockard
Channing, bunun için her türlü olanağı sağlar.
Ancak Ovvens kadınlannın büyü yeteneği bir
laneti de beraberinde taşımaktadır.
Bu lanet, Ovvens kadınlanna âşık olan erkekleri
hep zamansız bir ölümün beklediğidir...
Practical Magic'in yönetmeni, yıllarca "Aftor
Hours" fılmiyle dikkati çektikten sonra
kameramn önünden arkasına geçen Griffin
Dunne. En azından başrolü üstlenmiş,
muhteşem 'Nicole Kjdman-Sandra BuDock'
ikilisinin hatınna seyredilebilir
Aşkın Büyüsü.
KEDt GÖZÜ
VECDİ SAYAR
Propaganda
Bayram bitti, sırada seçim var. Televizyon ekran-
larının, gazino sahnesinden miting meydanınadö-
nüşüvermesi ile gündemin ilk sırasına propagan-
danın yerleşmesi bir oldu. Tartışma programlan, par-
tilerin propaganda savaşlarına aıt artık. Haberter-
de ise, "Türkün Türke propagandas/"ndan geçil-
miyor gene. Tam da, Sinan Çetin'i kızdıracak cins-
ten... Sinemalarda ise, Sinan'ın "Propaganda"sı,
sinema yazan dostlanmızın acımasız eleştirilerine
ve terör korkusuna karşın, almış başını gidiyor.
Banagöre, "memur doğmuş, memur ö/ece/c'yurt-
taşlanmızın traji-komik durumunu konu alan az
sayıdaki başanlı filmden biri "Propaganda".
Aziz Nesin'in "YaşarNe YaşarNe Yaşamaz" oyu-
nundaki gibi alabildiğine "absürd", ama bir o ka-
dar da gerçek bir durumu yansrtırken, seyirciyi
avucunun içine almayı başanyor. Metin Akpınar,
Kemal Sunal ve Mettem Cumbul'un oyunculuk
yeteneklerini çok iyi kullanıyor Sinan Çetin. Sezen
Aksu'nun müziğinin, Rebecca Haas'ın titiz gö-
rüntülerinin ve uluslararası düzeyde bir teknik ça-
lışmanın da destegi ile keyifle izlenen bir seyirlik
ortaya koyuyor.
"Bertin in Berlin "den bu yana ilk kez Sinan'ı kut-
lama şansını elde etmekten mutluyum. Ama, ba-
zı kedilerin fılme karşı acımaaz tavırlarının nere-
den kaynaklandığını anlayabilmiş değilim doğru-
su. Belki, başka örneklerde olduğu gibi sonradan
fıkir değiştirirler. Kimbilir yaşamlannda kaç kez
başlarını "Mevzuat Hazretleri" duvanna çarpmış
olan seyirci yığınlan ise, Sinan'ı bürokrasinin yel de-
ğirmenlerine karşı açtığı savaşta yalnız bırakma-
mayakarariı olduklannı gösteriyoralkışlan ile. Kuş-
kusuz, daha incelikli bir senaryo (ömeğin, her sı-
nınn bir de "öfe tarafı" olduğu gerçeğini görmez-
likten gelmeyen, fanteziyi, mübalağayi kullanırken
daha cesur olabilen) ve tavizsiz bir yaklaşım (final
sahnesinde, sınırı yıkmaya yönelenlerin ellerinde-
ki Türk bayrağı, bana Oliver Stone'un "Müfreze'sin-
de iki saat boyunca Amenka'nın Vıetnamdaki zul-
münü yansittıktan sonra, fınalde Amerikan bayra-
ğı dalgalandırmasını anımsattı) yurtdışında da ses
getirebilirdi. Ama, en azından Türkiye'deki bir uy-
gulamanın değişmesine yol açtığı bir gerçek. Bu
kadar yıl sonra, sınırdaki bayramlaşmayayenı dü-
zen getirilmesinde "Propaganda "nın rolü olmadı-
ğı söylenebilir mi?
•••
Içinde bulunduğumuz seçim ortamı, hiçbir za-
man olmadığı kadar politikayia sanatı yan yana ge-
tiriyor. Sanat politikayı malzeme yaparken, politi-
ka da sanatı kullanmaktan geri durmuyor. Sosya-
list partiler, sanatçı adaylan listelerinin motoru ya-
parken, merkez partiler, listelerinin seçilebilir yer-
lerinde birkaç sanatçıya yer veriyor. Kimi ise, se-
çim meydanlannı konser alanına dönüştürerek
"propaganda" yapıyor.
Televizyonlarda, ilk kez siyasi partilerin küttür
sanat politikaları sorgulanıyor. Kanal 6'da "Dr.
Stress" programında birtek politikacı -o da, bu se-
çimlerde aday olmayan Namık Kemal Zeybek-
gerçeği bütün çıplaklığı ile aktanyor '^tiyasi par-
tilerin kültür politıkası diye bir şeyleri yok!" Gaze-
teler, aday olmayan sanatçıları gazeteci kimliği ile
arenaya sokuyor. Partilerin mitinglerini izleyen sa-
natçılar, değme gazeteciye taş çıkartan yazılar
döktürüyor ama, nedense siyasi partileri küttür- sa-
nat politikalan açtsından sıkıştıran pek çıkmıyor. Par-
tilerin seçim programlarında, kültür ve sanat ço-
ğu kez unutuluyor. Arada strada ise, basmakalıp
cümlelerle geçiştiriliyor.
Istanbul'u yönetmeye talip olan "majör"\& ara-
sında bir kültür politikası açıklayan tek bir politi-
kacıya rastlanıyor - gözümüzden kaçmış olanlar
varsa, onlan dayansrtmaya hazır olduğumuzu be-
lirtelim sözün burasında. O da, Fazilefin adayı Ali
Mûfit Gürtuna. Istanbul'a Gösteri Sanatlan Mer-
kezi, Istanbul Araştırmaları Merkezi, Mizah Mer-
kezi, Haliç'i çevreleyen kültür merkezleri vaat eden
Faziletli Başkan'ın kültür politikası ilkeleri ise par-
mak ısırtacak cinsten: sivilleşme, demokratikleş-
me, çokseslilik. Propagandadan kim ölmüş!
Tüpk Kadın Yazarlan
Sempozyumu
• A1SKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bilkent
Oniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü ile Türk
Edebiyatı Merkezi'nin düzenlediği "Türk Kadın
Roman ve Öykü Yazarlan Sempozyumu" yaklaşık 40
yazar, eleştirmen ve öğretim üyesinin katılımıyla 8-10
Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Açılış
konuşmasmı Adalet Ağaoğlu'nunyapacagı
sempozyuma katılacak yazarlar şunlar: Füsun Akatlı,
Nazan Aksoy, Zeynep Aliye, Feridun Andaç, Duygu
Asena, Erendiz Atasü, Gürsel Aytaç, Oya Başak, Oya
Baydar, Bahriye Çeri, Feride Çiçekoğlu, Sevinç
Çokum, Gülten Dayıoğlu, Emel Doğramacı, Dilek
Doltaş, Inci Enginün, Nazlı Eray, Bilge Ercilasun,
Füruzan, Emine Naskali-Gürsoy, Gencay Gürün,
Doğan Hızlan, Sibel Irzık, Ayşe Kulin, Ayla Kutlu,
Pınar Kür, Yasemin Alptejcin-Oğuzertem, Olcay
Önertoy, Metin Kayahan Özgûl, Saliha Paker, Jale
Parla, Şâra Sayın, Ayşe Durakbaşa Tarhan, Latife
Tekin, Cahit Uçuk. Bilkent Üniversitesi'nde yapılacak
sempozyum kapsamında 7 oturum, 2 panel ve 1
okuma düzenlenecek.
Bond'un hakları MGM'de
• Kültür Servisi- MGM şirketi James Bond
filmlerinin yapım haklan konusunda Sony'ye karşı
verdiği savaşı kazandı. Ünlü tngüiz ajanın •
serüvenlerini konu alan filmin bundart sonraki haklan .
mahkeme karanyla MGM'ye geçerken MGM'nin i
daha önceden haklanna sahip olmadan çektiği Casino
Royale adlı Bond parodisi için beş milyon dolarhk
tazminat ödemesine de karar verildi. Bugüne kadar r
çekilen 18 Bond filminin yapımcısı MGM, 1997
yılında yeni bir Bond öyküsünü beyazperdeye j>
taşımaya hazırlanan Sony'yi mahkemeye vermiş,
Sony ise haklan James Bond'un yaratıcısı Ian
Fleming ile çahşmış olan Kevin McClory'den satın
aldığını iddia etmişti. Bugüne dek çekilen 18 filmle
toplam 3 milyar dolarhk gelir getiren James Bond
filmleri dünyanm en kârlı film yatmmlan arasında •
yer alıyor. Pierce Brosnan'm başrolünü üstlendiği 19.*=
Bond fılmi The Vvbrld is Not Enough'm Amerika'da ^|
19 Kasım'da gösterime girmesi bekleniyor. *
£i
BUGÜN f
• ISTANBUL DEVLET OPERA VE BALES! saat
19.00'da Kanşık Duygular' adlı balenın
prömiyerini gerçekleştırecek. (251 56 00)