23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2NİSAN1999CUMA CUMHURtYET SAYFA KULTUR 15 Goran Paskaljevic'in kamerasından günümüz Belgrad'ından insan manzaralan ve terör 'Balkan kabaresfnden tablolarYeni filmsiz geçenbayram haf- tasında bugün gösterime giren, 1998 yapımı 'Bure Banıta-Ba- rtt Fıçısı', nicedir yolunu gözle- d'ğimiz bir 'Yugo' fılmi. NA- TO'nun yağdırdığı bombalann acısını sivil Arnavutlardan çıka- ran azgın Sırplann iyice gemi azıya aldığı son günlerde, Bos- na'dan sonra şimdi de Kosova'da yaşananlarla yenidentam bir ba- rut fıçısına dönen Balkanlar'dan çıkagelen ve alışıldığı üzeTe, ye- ru birbahar coşkusunu 18. kez so- lumaya hazırlanan Istanbullu si- nemaseverleri festival havasına sokacak nitelikte, etkileyici, sar- sıcı, sıra dış,ı bir fılm Barut Fıçı- sı. Yakında gösterilecek son ese- n 'Ak Kedi Kara Kedi'yi sabır- sızlıkla beklediğimiz Bosnalı yö- netmen Emir Kusturica'nın kıs- kançlığmı çekmiş ve Kusturi- ca'nın engelleme çabalanna kar- şın son anda yetiştirilerek göste- rildiği 1998 Venedik Film Festi- vali'nde uluslararası sinema ya- zarlanrun ödülünü (saygınlığı söz götürmez F1BRESCI ödülünü) kazanmıştı Sırp yönetmen Go- ran Paskaljevic'in Barut Fıçısı. Ardından 1998 Altın Portakal Antalya Film Festivali'nin Ulus- lararası Akdeniz Filmleri Yanş- masın'nda da sessiz sedasız bir biçimde en iyi film seçilmiş ve arahk aymda yapılan 1. Ulusla- rarası Sinema- Tarih Buluşma- sı'nda da tek gösterimle seyirci karşısına çıkmıştı. 4-5 ay önce seyrettiğimizde, 1990'U yıllar süresince Balkan- lar'dayaşananların metaforu ola- rakbayağı etkilenip çarpıldığımız Barut Fıçısı, bir haftadır ülkemı- zin ve Avrupa'mn gündeminde (son ürkütücü, 'vahim' gelişme- lerle) baş köşeyi alan 'trajedile- re' ilişkin içeriği nedeniyle, ön- celikle seyredilmeyi hak ediyor kuşkusuz. Dejan Dukovski adın- daki bir Makedon yazann bir oyu- nundan uyarlanan film, 1995'in Belgrad'ından insan manzarala- n sunuyor, beylik deyişle. Sanki cımbızla seçilmişe ve unutulmaz bir karakterler galerisinden fırla- mışa benzeyen, birbirlerinden farklı bir grup sıradan kahrama- nın gıderek birbırleriyle ilişkin lendinldıği yan öykücüklerle ge- lişurilea beürgin birhumorve mi- zah öğesiyle desteklenerek anla- tılmış serüvenlerine dayanıyor Barut Fıçısı ve yoUannın birbi- riyle komik ve trajik biçimlerde kesiştiği, bu her an her şeyi ya- pabilir, dengesiz tiplerle yaşa- nan, olağan bir Belgrad gecesi- ni aktanyor. Sırplann kıyımı... "Bir garajda saklanan Bosna- lı bir Sırp ailesi, en iyi arkadaşı- nı öldüren yaşbca bir boksör, es- ki kurbanlanndan biri tarafın- dan tanınıp dövülen polis emek- lisi, bir grubun saldınsına uğra- yanbir genç.bir öğrenci-devrim- d eskisi. neden olduğu trafık ka- zasından sonra yoldakilerin tüm öfkesiniçeken bir VolksHagen şo- förii, kahvesini ağır ağır içen şo- före öfkeknerek bir otobüsü ka- çıran bir başka öfkeli genç adam vb." gibi karakterler, tarihı Day- ton Banş Anlaşması'nın imza- lanışırun radyodan dinlendiği gü- nün gecesinde geçen fıhnin kah- ramanlan. Farklı koşullann ve sûrekli gerginlik atmosferinin, her an katile dönüştüreceği sıra- dan insanlar bunlar. Komünist blokun çökmesi ve SSCB'nindağılmasıyla, 2. Dün- ya Savaşı ertesinde Tîto'nun ya- pıştırdığı Yugoslavya mozaiği- nin çatır çatır parçalanmasinm ardından 199O'lı yıllar süresince Balkanlar'ı tutuşturacak cinsten baskı, kıyım, zulüm örnekleri ve- rerek (daha Bosna'nın acüan unu- tulmadan) şimdi de göstere gös- tere Kosova'ya sıçrayan ırkçı, milliyetçi, gaddar Sırp şiddetin- den illallah diyenlere salık veri- lir Barut Fıçısı. Yüzyülar öncesindeki Koso- va meydan muharebesinden be- ri. şiddete uyan yatkınlıklanyla, gaddarlıklanyla tarihe geçmiş, 1990'larda yine fena halde ba- balan tutan Sırplann kitlesel az- gınlığmdan yeni örnekler geti- ren film, komediden parodiye ve drama dönüşerek sürükleyici bir yap-boz kıvamında seyrediyor baştan sona. Balkan şiddet-terör kabaresinden dehşetengiz tablo- lar sunuyor, soğukbirkaramizah- labezeli. Barut Fıçısı'nda yönet- men, her an patlamaya hazır bir barut fıçısına benzetmiş ambar- go altındaki doğum kenti Belg- rad'ı. Eski Istanbul Sinema Günleri ve Film Festivali'nin müdavim- lerinin 'VeZamanGeçiyor','Ko- ruyucu Melek', 'Mucizeler Za- manr, 'Başkalannın Amerikası' gibi esaslı filmleriyle tanıdığı, mezunlan arasında Milos For- man'le Emir Kusturicanın da yer aldığı, Prag ekolü denen akı- Sırp yönetmen Goran Paskaljevk son fılminde Balkardar'daki dramın sorumlusu saydığı insanlanna ve ülkesine çevirryor kamerasuu. Bure Baruta (The Povvder Keg) Yönetmen: Goran Paskaljevic / Senaryo: G. Paskaljevic, Dejan Dukovski, Filip David, Zoran Andric / Kamera: Milan Spasic / Müzik: Zoran Simjanovic / Oyuncular: Miki Manojlovic, Lazar Ristovski, Vojislav Brajovic, Bogdan Diklic, Sergej Trifunovic, Dragan Nikolic, Mirjana Jokovic, Mira Banjac, Mirjana Karanovic/1998 Yugoslavya, Fransa, Makedonya, Türkiye ortak yapımı (Mine Film) mın kaynağı, Prag'daki ünlü si- nema okulımda (FAMU) tamam- ladığı öğreniminin ardından 1975'ten itibaren yaptığı film- leTİe dikkatı çekerek uluslarara- sı festivallerden ödüllerkazanan, 1947 Belgrad doğumlu. Sırp yö- netmen Goran Paskaljevic, Bal- kanlar'daki dramın başlıca müseb- bibi ülkesine ve insanlanna çe- viriyorkamerasını son filminde. Suçlu aranmıyor Sırplan aklamak derdinde de- ğil; bunca soruna, karmaşaya yol açmış etnik catışmayı incelemek ya da bütün olanın bitenin üstü- ne yıkılacağı suçlu-suçlular ara- mak, bulmak hiç değil Paskalje- vic'in amacı. Olanca gerçekli- ğiyle (hatta yer yer gerçeklik sı- runru aşan boyutlarda) yansıtarak değiniyor ülkesindeki acılara, olabildiğince nesnel ve ınsancıl biryaklaşımla. Komşusuna, hern- şerisine yapmadığını bırakma- yan, nicedir gündelik yas,amırun en önemli öğesine dönûştürdüğû şiddete nerdeyse tapan, 'kafayı yemiş' Sırp insanını beyaz perde- ye taşıyor, sonunda bütün olan- dan bitenden 'hepimizsuçluyuz' anlamma gelecek birmesaj uçu- ran bu ilginç film. Sûrekli dünyayı karşılanna alıp Balkanlar'ı ısrarla bir şiddet-te- rör sarmalma dolayarak zorba- lıktan asla vazgeçmeyen, iktidar- gûç bağımhsı, sinirleri bozulmuş, şiddet eğilimli Sırplann başken- tindeki olağan bir gecede, bir hiç yüzünden her an birilerine sille tokat girişilebilir, birinin başı- gözü yanhr, ansızın silahlar çe- kilir ya da bir yerlere bomba atı- labilir... Çünkübir Belgrad gece- sinde neler olabileceği Sırplardan sonılur ancak... Trajediyle komedi arasında sa- hnan Barut Fıçısı"nda yönetmen Paskaljevic'in kötülükle, suçla sarmaş dolaş Sırp kahramanlan, insani yanlannı bütünüyle yitir- meseler de adamakılh bir çıkma- za saplanmış, haşin, kaba-saba, saldırgan Slav manzaralan sergi- liyorlar habire. Balkan tarzı kara mizah Kusturica fılmlerinden tanıdık Miki Manojlovic den Lazar Ris- tovski'ye, Mirjana Jokovic'e ka- dar uzatılacak "Yugo' sıneması- nın kaymak tabakasından, eski ve yeni oyunculardan oluşan, ta- kım ruhuna sahip bir kadronun enerjik performanslan eşliğinde, yag gibi kayan Barut Fıçısı, biz- ce haftanın, hatta son birkaç haf- tanın kaçınlmaması gereken en haşin fılmi. Kendi ülkesinde 1 miİyonayakın seyirci toplamış ol- ması, Sırp sinemaseverlerin gü- nah çıkarması olarak değerlendi- rilebilir mi, bilemem. Bildiğim, Balkanlar'aözgübirkara mizah- labezenmiş. eleştiri oklannı ken- di ulusuna yönelten bu son Go- ran Paskaljevic filminin, cızırtı- lı bir dalga boyundan yayın ya- pan, ama sonuçta ses getiren, çar- pıcı, düşündürücü ve kuşkusuz derinliğıne varmak içinbirkez da- ha seyredilmesi gereken bir film olduğu kısacası. Arap terorizmiNew York'ta...Bugün gösterime giren haftanın öteki yeni filmıyse 1998 Amerikan yapımı, gıcırgıcırbirpolitik 'action-thriller'çe- şitlemesi diye kategorize edilebilecek 'The Siege-Kuşatma 1 . Meraklısının son on yılda zenci oyuncu Denzel W'ashing- ton'u ünlendiren dönem filmi 'Glory- Zafer', Körfez savaşı sırasında başlayan asker-ordu ağırhklı bir hikâyeye dayanan 'Courage Under Fire-Ateş Altında Cesa- ret' ve Brad Pitt hayranlanna yönelik tezgâhlanmış, westernimsi, romantik bir aşk ve aile öyküsü 'Legends of FaD-lhti- ras Rüzgârlan' gjbi gişe fılmleriyle anım- sayacağı (memur) yönetmen, senarist, yapımcı Edvvard Zvvick'in imzasım taşı- yan 'The Siege-Kuşatma'nın konusu da son dönemde dünyanın gündeminden in- mek bilmeyen terör.Yönetmen- senarist Zwick. 1990"lı yıllann her zaman gün- cel kalan kâbusunu (terorizmi) günü- müzün New York dekorunda ele alıyor 'Kuşaüna'da 1990^h yıllann karabasanı Hapisteki 'şeyh'lerinin özgür bıralal- masını talep ederek korkunç eylemleriy- le New York'u dehşete boğan bir grup Arap teröristinin peşine takılmış, FBI'ın özel terorizmle mücadele bölümü şefi AntbonyHuhbardb(üçüncıi kezZvvick'le birtikte çalışan, yönetmenin fetiş aktörü Denzel VVashington), ABD'nin çıkarlan uğruna çeşitli Araplarla yatmış kalkmış, terönst eğitmiş, bomba yapırrunı öğret- miş. ABD ile Arap dünyasının karmaşık ilişkileri hakkında çok şey bilen, ClA'nin Ortadoğu uzmanı, Elise Kraft ya da Sha- The Slege / Yönetmen: Edward Zwick / Senaryo: Lawrence Wright, Menno Meyjes, E.Zwick / Kamera: Roger Deakins / Müzik: Graeme Revell / Oyuncular: Denzel Washington, Annette Bening, Bruce Willis, Tony Shalhoub, Sami Bouajila, David Proval / 1,998 ABD (Özen Film) ron Bridger adındaki esrarengiz bir ka- dın ajanın (Annette Bening) da kanştığı soruşturma serüvenini naklediyor "Kuşat- ma' kısaca özetlemek gerekirse. Terö- ristlerin eylemleriyle dehşete boğulmuş New York kentinde, Brooklyn'in göbe- ğinde, masum insanlarla dolu bir otobü- sün havaya uçurulduğu zehir zemberek bir girişbölümüyle açılan fılm, baştan so- na ilgiyle izlenip tüketiliyorsa da son tah- lilde, giderek abuk sabuklaşan senaryo- sunun kurbanı oluyor. Arap tutkunu ka- dın CIA ajanından daha beter bir de Ame- rikan ordusundan 'şahin' general Willi- am Deveraux (yine en kasmtı pozlannı sergileyen bir Bnıce VVıllis) karakteri var fılmde ki evlere şenlik. Patlamalann, su- ikastlann devamı gelince ordu devreye so- kuluyor ve önceleri askeri New York'a salmanın risklerini iyi bilen generalimiz gerçek bir 'şahin' kesilince zaten Arap azınlığa karşı baskı uygulamaya çoktan hazır ordunun sokaklarda harekete geç- mesi, hatalann başlangıcı oluyoT... Denetienemeyen 'kör şiddet' Günümüzün dünyasmda, belkı de en korkunç tehlikeyi oluşturan terör üstüne, FBI binasına dahp patlayan minibus bö- lümü gibi bazı etkileyici sahnelerle ko- tanlmış 'Kuşatma'da. her zamanki çiz- gisini sürdüren Denzel Washington'dan ya da artık yalama olmuş Bruce Wil- lis'den çok, Annette Bening gözümüzü aldı doğrusu. Kameranın önüne geçmek- tense evininkadını olmayı yegleyerek, yıl- lardır sesi soluğu çıkmayan, Warren Be- atty'nin yaşlanmış ama hâlâ zarif kansı Annette Bening meraklısını şaşırtıyor doğrusu, çizdiği çok güçlü kadın ajan tipkmesiyle. Çoğu kez CIA tarafından yönlendirilen Amerikan dış politikasına eleştiriler getirerek doğrudan ABD'yi tehdit eden Arap terörüne ilişkin, patla- malı-bombalı-suikasth ve gerilimli bir aksiyon-heyecan bulamacı çekmenin üs- tesinden gelen yönetmen EdSvard Zvvick, sonunda keçi boynuzu tadında, sürükle- yici bir seyirlik imzalamış ve kedi olah beri bir fare tutmuş nihayet! YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... The Rugrats Movie deneyimli Karyn Rachtman, popüler rock, folk, rap şarkıcı ve gruplanyla bir araya getirmiş The Rugrats Movie de Elvis Costello-No Doubt'tan Jakob Dylan, Patti Smith, Iggy PopAVallflovers'a kadar... Ödüllü animasyon stüdyosu KJasky Csupo'da gerçekleştirilen The Rugrats Movie'yi Norton Vlr^en-tgor Kovalyov ikilisi yönetmiş. Practical Magk-A$km Büyüsü Bayram tatili nedeniyle gösterime giren "The Rugrats Movie" .\merikan televizyonlannın Emmy Ödüllü, en gözde çizgi film dizisi Rugrats'dan perdeye aktanlmış, tıpkı geçen yılın MTV ekranından sinemaya transfer olan "Bravis and Butt- head" örneğindeki gibi. The Rugrats Movie çağdaş bir Amerikan ailesinin yaşamını anlatan ilk uzun metrajlı çizgi fılm özelliğim de taşıyor. Heyecanh günler yaşanan Pickles ailesinin hikâyesine dayanan The Rugrats Movie'de olaylar her ne kadar küçük çocuklann çe\Tesinde gelişiyorsa da genelde ciddi ve çağdaş bir bakış açısıyla gündelik olaylara, aile ilişkilerine, arkadaşlığa bakıyor bu animasyon. Ekranda 7 yıldır kazandığı olağanüstü başandan sonra beyaz perdeye taşman ve bir pop kültür fenomenine dönüşen Teh Rigrats Movie aynca müzikleriyle de dikkati çekiyor. Bugüne kadar "Reserovoir Dogs", "Pulp rrction", "Clueless", "Reality Bites", "Shakespeare's Romeao and Juliet" vb. gibi fılmlere yaptığı müzik derlemeleriyle tanınan N i c o t e Kkünan ve Sandra BuUock 'Aşkın Büyüsü'nün ağır toplan. Anne babalannın ölümünden sonra nesilden nesile geçmiş sihir-büyü numaralanyla uğraşılan ve altıncı hissi güçlü kadınlardan oluşan Owens Ailesi'nin alışümıştan farklı evinde, teyzeleri tarafından büyütülmüş, yaşıtlanna benzemeyen Sally (Sandra BuDock) ve Gillian (Nicole Kidraan) kardeşlerin hikâyesine dayanıyor bugün gösterime giren "Practical Magk-Aşkın Büvüsö." Ovvens kadmlanndaki güçlü altmcı hissin Sally ve Gillian kardeşlerde de devam etmesini isteyen iki tezye Dianne Wiest, Stockard Channing, bunun için her türlü olanağı sağlar. Ancak Ovvens kadınlannın büyü yeteneği bir laneti de beraberinde taşımaktadır. Bu lanet, Ovvens kadınlanna âşık olan erkekleri hep zamansız bir ölümün beklediğidir... Practical Magic'in yönetmeni, yıllarca "Aftor Hours" fılmiyle dikkati çektikten sonra kameramn önünden arkasına geçen Griffin Dunne. En azından başrolü üstlenmiş, muhteşem 'Nicole Kjdman-Sandra BuDock' ikilisinin hatınna seyredilebilir Aşkın Büyüsü. KEDt GÖZÜ VECDİ SAYAR Propaganda Bayram bitti, sırada seçim var. Televizyon ekran- larının, gazino sahnesinden miting meydanınadö- nüşüvermesi ile gündemin ilk sırasına propagan- danın yerleşmesi bir oldu. Tartışma programlan, par- tilerin propaganda savaşlarına aıt artık. Haberter- de ise, "Türkün Türke propagandas/"ndan geçil- miyor gene. Tam da, Sinan Çetin'i kızdıracak cins- ten... Sinemalarda ise, Sinan'ın "Propaganda"sı, sinema yazan dostlanmızın acımasız eleştirilerine ve terör korkusuna karşın, almış başını gidiyor. Banagöre, "memur doğmuş, memur ö/ece/c'yurt- taşlanmızın traji-komik durumunu konu alan az sayıdaki başanlı filmden biri "Propaganda". Aziz Nesin'in "YaşarNe YaşarNe Yaşamaz" oyu- nundaki gibi alabildiğine "absürd", ama bir o ka- dar da gerçek bir durumu yansrtırken, seyirciyi avucunun içine almayı başanyor. Metin Akpınar, Kemal Sunal ve Mettem Cumbul'un oyunculuk yeteneklerini çok iyi kullanıyor Sinan Çetin. Sezen Aksu'nun müziğinin, Rebecca Haas'ın titiz gö- rüntülerinin ve uluslararası düzeyde bir teknik ça- lışmanın da destegi ile keyifle izlenen bir seyirlik ortaya koyuyor. "Bertin in Berlin "den bu yana ilk kez Sinan'ı kut- lama şansını elde etmekten mutluyum. Ama, ba- zı kedilerin fılme karşı acımaaz tavırlarının nere- den kaynaklandığını anlayabilmiş değilim doğru- su. Belki, başka örneklerde olduğu gibi sonradan fıkir değiştirirler. Kimbilir yaşamlannda kaç kez başlarını "Mevzuat Hazretleri" duvanna çarpmış olan seyirci yığınlan ise, Sinan'ı bürokrasinin yel de- ğirmenlerine karşı açtığı savaşta yalnız bırakma- mayakarariı olduklannı gösteriyoralkışlan ile. Kuş- kusuz, daha incelikli bir senaryo (ömeğin, her sı- nınn bir de "öfe tarafı" olduğu gerçeğini görmez- likten gelmeyen, fanteziyi, mübalağayi kullanırken daha cesur olabilen) ve tavizsiz bir yaklaşım (final sahnesinde, sınırı yıkmaya yönelenlerin ellerinde- ki Türk bayrağı, bana Oliver Stone'un "Müfreze'sin- de iki saat boyunca Amenka'nın Vıetnamdaki zul- münü yansittıktan sonra, fınalde Amerikan bayra- ğı dalgalandırmasını anımsattı) yurtdışında da ses getirebilirdi. Ama, en azından Türkiye'deki bir uy- gulamanın değişmesine yol açtığı bir gerçek. Bu kadar yıl sonra, sınırdaki bayramlaşmayayenı dü- zen getirilmesinde "Propaganda "nın rolü olmadı- ğı söylenebilir mi? ••• Içinde bulunduğumuz seçim ortamı, hiçbir za- man olmadığı kadar politikayia sanatı yan yana ge- tiriyor. Sanat politikayı malzeme yaparken, politi- ka da sanatı kullanmaktan geri durmuyor. Sosya- list partiler, sanatçı adaylan listelerinin motoru ya- parken, merkez partiler, listelerinin seçilebilir yer- lerinde birkaç sanatçıya yer veriyor. Kimi ise, se- çim meydanlannı konser alanına dönüştürerek "propaganda" yapıyor. Televizyonlarda, ilk kez siyasi partilerin küttür sanat politikaları sorgulanıyor. Kanal 6'da "Dr. Stress" programında birtek politikacı -o da, bu se- çimlerde aday olmayan Namık Kemal Zeybek- gerçeği bütün çıplaklığı ile aktanyor '^tiyasi par- tilerin kültür politıkası diye bir şeyleri yok!" Gaze- teler, aday olmayan sanatçıları gazeteci kimliği ile arenaya sokuyor. Partilerin mitinglerini izleyen sa- natçılar, değme gazeteciye taş çıkartan yazılar döktürüyor ama, nedense siyasi partileri küttür- sa- nat politikalan açtsından sıkıştıran pek çıkmıyor. Par- tilerin seçim programlarında, kültür ve sanat ço- ğu kez unutuluyor. Arada strada ise, basmakalıp cümlelerle geçiştiriliyor. Istanbul'u yönetmeye talip olan "majör"\& ara- sında bir kültür politikası açıklayan tek bir politi- kacıya rastlanıyor - gözümüzden kaçmış olanlar varsa, onlan dayansrtmaya hazır olduğumuzu be- lirtelim sözün burasında. O da, Fazilefin adayı Ali Mûfit Gürtuna. Istanbul'a Gösteri Sanatlan Mer- kezi, Istanbul Araştırmaları Merkezi, Mizah Mer- kezi, Haliç'i çevreleyen kültür merkezleri vaat eden Faziletli Başkan'ın kültür politikası ilkeleri ise par- mak ısırtacak cinsten: sivilleşme, demokratikleş- me, çokseslilik. Propagandadan kim ölmüş! Tüpk Kadın Yazarlan Sempozyumu • A1SKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bilkent Oniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü ile Türk Edebiyatı Merkezi'nin düzenlediği "Türk Kadın Roman ve Öykü Yazarlan Sempozyumu" yaklaşık 40 yazar, eleştirmen ve öğretim üyesinin katılımıyla 8-10 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Açılış konuşmasmı Adalet Ağaoğlu'nunyapacagı sempozyuma katılacak yazarlar şunlar: Füsun Akatlı, Nazan Aksoy, Zeynep Aliye, Feridun Andaç, Duygu Asena, Erendiz Atasü, Gürsel Aytaç, Oya Başak, Oya Baydar, Bahriye Çeri, Feride Çiçekoğlu, Sevinç Çokum, Gülten Dayıoğlu, Emel Doğramacı, Dilek Doltaş, Inci Enginün, Nazlı Eray, Bilge Ercilasun, Füruzan, Emine Naskali-Gürsoy, Gencay Gürün, Doğan Hızlan, Sibel Irzık, Ayşe Kulin, Ayla Kutlu, Pınar Kür, Yasemin Alptejcin-Oğuzertem, Olcay Önertoy, Metin Kayahan Özgûl, Saliha Paker, Jale Parla, Şâra Sayın, Ayşe Durakbaşa Tarhan, Latife Tekin, Cahit Uçuk. Bilkent Üniversitesi'nde yapılacak sempozyum kapsamında 7 oturum, 2 panel ve 1 okuma düzenlenecek. Bond'un hakları MGM'de • Kültür Servisi- MGM şirketi James Bond filmlerinin yapım haklan konusunda Sony'ye karşı verdiği savaşı kazandı. Ünlü tngüiz ajanın • serüvenlerini konu alan filmin bundart sonraki haklan . mahkeme karanyla MGM'ye geçerken MGM'nin i daha önceden haklanna sahip olmadan çektiği Casino Royale adlı Bond parodisi için beş milyon dolarhk tazminat ödemesine de karar verildi. Bugüne kadar r çekilen 18 Bond filminin yapımcısı MGM, 1997 yılında yeni bir Bond öyküsünü beyazperdeye j> taşımaya hazırlanan Sony'yi mahkemeye vermiş, Sony ise haklan James Bond'un yaratıcısı Ian Fleming ile çahşmış olan Kevin McClory'den satın aldığını iddia etmişti. Bugüne dek çekilen 18 filmle toplam 3 milyar dolarhk gelir getiren James Bond filmleri dünyanm en kârlı film yatmmlan arasında • yer alıyor. Pierce Brosnan'm başrolünü üstlendiği 19.*= Bond fılmi The Vvbrld is Not Enough'm Amerika'da ^| 19 Kasım'da gösterime girmesi bekleniyor. * £i BUGÜN f • ISTANBUL DEVLET OPERA VE BALES! saat 19.00'da Kanşık Duygular' adlı balenın prömiyerini gerçekleştırecek. (251 56 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle