20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MART1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bölge üstüne iki kilit soruyu, iki Sırp ve iki Arnavut aydını yanıtlıyor Kosova'da savaş ve banş çizgisi Gerek Belgrad'da. gerek Kosova'nın başkenti Priştine'de, gerekse dagda. fark- lı görüşten ve siyasal çızgileri savunan Sırplar ve Arnavutlarla söyleşiler yaptık. Hemen herkonuda sorularyönelttik. Ko- sova sorununun dününü. bugiinünü ve olası geleceğini, olabildiğince yalınlaştı- rarak okuyucuya aktannaya çahştığımi2 bu yazı dizisinde çok temel iki sonıya, Sırp ve Arnavutlardan, ama aralannda kü- çük ya da büyük göriiş ayrılıklan olan Sırp ve Amavutlardan aldığımız yanıtla- n sunuyoruz. Sanınz yanıtlann farklılığı, bakış açı- lannın aynlığı, Kosova sorununun ne ka- dar çetrefil bir dügûm olduğunu kanıtla- mak için yeterli. Burada yanıtlannı sergilediklenmızden birincisı bır Sırp. Yugoslavya'nın en çok satan ve Miloşeviç yönetimine ılımlı bir muhalefet yürüten bağımsız gazetesi Blic'nin Genel Yayın Yönetmeni Veselin Simonoviç. Ikincisi de bir Sırp. Yugoslav- ya Federatif Cumhuriyeti Informasyon Bakanlığı'dan Bakan Yardımcısı VVTaıdi- mir Üyiç. Yani Belgrad'ın resmi görüşü- nün bır sözcüsü. Üçüncüsü, Belgrad hü- kümetine göre terörçetesi', Amavutlara göre Kosova Kurtuluş Ordusu'nun (UÇK) üst düzey polıtik yöneticilerinden Dr. Sbaip Muja. Sonuncusu ise Trto döne- mınde Yugoslav Komünist Partisi'nin Po- litbüro üyeliğıne kadar yükselmiş Koso- valı bir Arnavut önder. Sırp ya da Arna- vut, hemen herkesin bir bilge olarak say- dığı ve değer verdiği, Priştine Üniversite- si öğretim üyesı Mahmut Bakali. ••• Sorduk: Eski Yugoslavya, yani Yugoslavya Federal Cumhuriyeti yapay mıydı? Bir aradayaşayama- yacak halklar, 'halklarm kardeşli- ği', 'enternasyonalizm'gibiideolo- jik kılıflarla bir arada mı tutuldu? Halklarm kardeşliği, yani etnik ve müiiyeiçi önyargüann aşılmışlığı biryalan mıydı? Yanrtladılar: MUHALİF BİR SIRP AYPINI Veselin Simono- viç - Yugoslavya'da cumhuriyetleri ve halkJan birbirine bağlayan bir ide- oloji vardı. Devlet bu bağın, bu ide- olojinin üstûne ku- rulmuştu. Komünizm dağıluıca bu bağ- lantı ortadan kalktı. Kornünizm yok olun- ca halklar içınde mılliyetçi duygular ka- bardı. Bu hepsinde zaten vardı. Nitekim Kosova'da bir Osmanlı miraa: Tiirk Köpriisü. Kosova'daki yıkımda o da pa> ını almış. aynlmadan sonra Makedonya, Slovenya ve Hırvatistan'da yapılan seçimlerde ikti- dan hep aştn milliyetçi partiler kazandı. Gerçi Slovenya ve Makedonya'da bu da- ha sonra değiştı, demokrasiye geçilebil- di. Ama ilk seçimlerin aşın milliyetçiler- ce kazanılması ilginç ve önemli bir gös- tergedir. Ben, parçalanmanın en başında, yani Slovenya'nın aynlışı sırasında Borba ga- zetesinin muhabiri olarak Slovenya'da bu- lunuyordum. Yugoslavya'nın ne şekilde dağıldığını içeriden görme imkânma sa- hip oldum. Bütün cumhuriyetlerde milli- yetçi duygular vardı. Bunlar komünist yö- netim döneminde bastınlmıştı. Komüniz- min dağılmasıyla birlikte halklanmızı bir- birine bağlayan etkenler ortadan kalktı. Bütün cumhuriyetlerde ille de kendi ulu- sal devletini kurmak isteyen kişiler, güç- ler harekete geçti. O sırada Sırbıstan ise eskj Yugoslavya'yı olduğu gibi korumak istemekteydi. Oysa buna imkân yoktu. Batmakta olanı koruma görevini üstlen- mişti. Akıntıya karşı yüzmekteydiler ya- ni. Bunlann çoğunluğu eski komünistler- di. Sırpiar niçin karşı çıkıyonhı peki? Veseün Simoooviç - Sırplar eski Yugos- lavya döneminde Sırbistan, Hırvatistan ve Bosna topraklanna dağılrruşlardı. Ora- larda birer bağımsız devlet kurulması, Sırplann Sırbistan'dan kopmalanna, par- çalanmalanna yol açacaktı. O yüzden bö- lünmeye karşı çıkan Sırplar oldu. BİR SIRP POLtTİKACI VVladimir tlyiç - Bizde bir halk de- yişi vardır."Bir evin sağlam olup olmadığını anla- mak için yapı usta- arıın girmesini bekle. O gittikten sonra da ev ayakta dunıyorsa sağlamdır" derler... Söziinü ettiğinız halklarm kar- deşliği, Yugoslavya Komünist Partisi'nin bir ideolojik dayatmasıydı. Tito gittj, da- yatma bifti ve o aldatmaca da bitti. Soru- nuz, soruş biçiminiz, sanki milliyetçilik kötü bir şeymiş anlamı içeriyor. Yani ben öyle sezdim. Oysa ulusal duygulann güç- lülüğü bir milleti bir arada tutar ve bu, uluslann varlığını koruması için zorunlu- dur. Yoksa siz bir Türk milliyetçisi değil misiniz? -Hayır! VVTadiınir thic- Bunu tahmin etmiştim. Başka sorunuz var mı?.. BİR ARNAVUT SAVAŞÇI Dr.ShaibMuji- Eğer Yugoslavya Federasyonu ol- dum bittim yapay bir birliktelik ol- masaydı bugün de bütünlüğünü ko- rurdu. Ama olma- dı değil mi? Biz, Avrupa'nın, hatta bütün dünyanın, eski Yugoslavya'yı neden bir arada tutmak istedÛderini, bizı neden Yu- goslav Federasyonu içinde kalmaya zor- ladıklannı anlamıyoruz. Eğerbunda ısrar ederlerse, bu yapay birliği zorlarlarsa her zaman Avrupa'nın göbeğinde patlamaya hazır bir bomba olacak. Bu sorunun kö- kü Tito dönemine kadargidiyor. Ama asıl belirleyici olan Yalta Konferansı'dır. Ora- da vanlan anlaşmaya göreeski Yugoslav- ya'nın sınırian savaştan sonra da koruna- caktı ve öyle oldu. Yalta Konferansı'na uyum sağlamak için böyle yapıldı. Ancak Tıto'nun öyle bir uluslararası ağırlıği var- dı ki Kosova Arnavutlan üstünde uygula- nan açık ya da kapalı. hatta kanlı baskı- lar, Tito'nun güçlü propagandası ile örtü- lebildi. BİR ARNAVUT AYDINI Mahmut Bakali - Zor bir soru bu. Karmaşık ve zor bir soru. Bakın, Yugoslavya sosya- lizm kuruculuğun- da, örneğin halkla- nn kardeşliği gibi ideolojik temeli proletarya enternasyona- lizmine dayanan soylu bir ülküyü gerçek- leştirmekte sanıldığının çok ötesinde zor- lukla boğuşan bir ülkeydi. Bir kere Batı, yani ABD, Batı Avrupa, başanya ulaşmamızı doğal olarak istemi- yorlardj. Hitier'le işbirliğı yapmış, parti- zanlar ıktidan ele geçirince yurtdışına kaçmış ne kadar faşist ve faşizan güç var- sa, hepsi kendilerine Isviçre'de, Baü Al- manya'da, Avusturya'da destek buldular ve yardım gördüler. Günü gelince kulla- nılmak ûzere diri tutuldular. Nitekim gü- nü geldi ve uğursuz işlevlerini yerine ge- tirdiler. Öte yandan Stalin. bizim demokratik sosyalizm modelımizı bir 'sapma' olarak niteledi ve üstümüze ekonomik ve siya- sal bir cendere gerdi. Bu, basansızlığı- mızda büyük etkendir. - Bir basansızhğı kabui ediyorsunuz ya- ni? Mahmut Bakali - Yaşamın gösterdıği bu değil mi? Yoksa bugünü nasıl açıkla- nz? -Halklarm kardeşfiği bir propaganday- dı, öyle mi ? Mahmut Bakali - Asla. Bir ülküydü. Enşmeye çalıştık ve başarama- dık. Böylesine kuşatılmış bir ülkede ve böylesine kanşık bir coğrafyada, arala- nndakı düşmanlıklann derin tarihsel kök- leri olan halklarm bir çırpıda kardeş olu- vermelerini beklemek bir Marksist için hazin bir yanılgı olmaz mı? ••• Sorduk:KosovaArnavutlan, açık seçikBağımsızKosova Cumhuriye- ti istiyorlar. Buna ulaşabilecekler mi? Bunun sonuçları ne olur? Yanıtladılar: MUHALİF BİR SIRP AYDINI Vesefin Simono- viç - Sanmıyorum. Bence. Sırbistan şimdi, 1974'teki otonomiden çok daha geniş bir oto- nomi tanımak zo- runda kalacak, ŞerifTurgut f un bitmeyen öyküsü Prizren'de 650 yıllık Halveti Tekkesf nin avlusunda Şerif Turgut'la Aydıo Engin'in bir çeşmebaşı molası. Onn tanıyorsunuz. Saraybosna kuşatmasını bir gazeteci ve bir Saraybosnah oîarak yaşadı ve yaşadığının her anım atv ekranlarmdan bize yansıttı. Sırpkeskin nişancılannınacjmasızlığını onun gencecik sesinden, "ofanazı oiur ktbp" el- de ettiği görüntüierden izledik. Adı ŞerifTurgut Gencecik bir meslektaşımız. Akdeniz kıyılannda küçûcük bir kasabadan, Finîke'den çıİap. Bosna'da zorlu gazetecilik sınavlanndan yûzünün akıyia çıkan ŞerifTurgut şimdi de bir başka çatişma ve kriz bölgesinde, Kosova'da. Bir yandan günifik haberctliğıni sürdürüyor. Î2İiyorsunuz. Ama biryandandabitmeyen, belki de "hiçbit- me>r ec«kbtröykii% 'nün izini sürüyor. Umutla ve inatla. Bu öykü için gerçekten de hem umuda hem inada ihtiyacı var. Bora \e Ramiz"le başkyan biröykü bu ve Şerif Turgut, Kosova topragında Bora ve Ramiz'ierin izini sürmekte. Bora bir Kosovalıydı, detîkanlıydı, yiğitti an- tifaşistti ve "Sffp"tı. Ramiz&irKosovahydı. de- iikanlıydı, yiğitti, antifaşistti ve "Arn»iıt'1 tu. İki yakın arkadaştılar. Clkelerine Hitler'in askerleri çuliandığında omuz omuza sava^ılar. doğup büyüdükleri topraklan savundular. Birlikte öldüler. Adlan birer sembol oldu. Artık hep birlikte anıldılar. Mezarlan yan yana Priştine'de büyük biralışveriş merkezine de onlann adlannı verdi- len Bora-Ramiz. Kosova'run köytermde, kentle- rinde pek çok cadde, sokak da onlann adıyla anılıyor: Bora-Ramiz. Şerif Turgut ise inatla ve umutla Bora- Ramiz'lenn izını sürüyor. Kosova topragmdaçok Bora-Ramiz var. îki çocukluk arkadaşı. iki nişanli, iki sevgili, kankoca,çocukianndan birine Bora. ötekine Ramiz demiş evli bir çift, hiç ek- sik ohnayan Balkan kanna bata çıka, el ele tu- tuşup sırt çantalanyla okulun yolunu tutan iki miîik çocuk. Biri Sup, öteki Arnavut.. Şerif Tmgut'ua bitmeyen öyküsü de bu zaten. O, Bora ve Ramiz'lerin izini sürüyor. Bazen bir- birine düşHian kesilmiş Bora ve Ramiz'lerie karşdaşıyor, gözlerine hüzün bulutlan doluyor. Bazen inadma beraberliklerini savunan Bora ve Ramizlerie karşilaşıyor, gözlerinden sevinç ışık- lantaşıyor... ŞerifTuıgut inatla ve umutlaKosova toprağın- da İ2 sârüyor... BEL Çünkü Kosova'yı yitirmek istemiyor. Ne var ki Sırbistan hükümeti böyle bir çözü- me razı olursa, Kosova'yı kendi doğal ya- şama alanı olarak algılayan Sırplann, ki Sırplann hemen tümü böyle duyar, böy- le düşünür, seçmen desteğini yitirecek. Yani seçmen bugünkü hükümeti cezalan- dıracak. Kosova'da banşçı bir çözüme ulaşılamayınca UÇK kuruldu ve çaöşma- lar başladı. Bütün dünyanın gözleri de orayadikildi. Taraflararasındahele silah- lı çatişma başlayınca üçüncü tarafın ara- ya girmesi kuraldır. Nitekim girdi de. A- ma biliyorsunuz dünya kamuoyunun gö- zünde Sırplar antipatik. O yüzden Arna- vutlar maksimumu zorlamaktalar. Maksi- mum dediğim, bağımsız bir Kosova dev- leti. Bence şu anda Paris'te vanlacak ola- sı bir çözüm geçici bir çözüm olacak. Yan- gını böyle söndürmeyi yeğliyorlar. Ama ondan sonrası için bence Batı'nın da bir formülü, bir çözümü yok. Oysa bağımsız bir Kosova devleti öyle sanıyorum ki böl- gede çok daha büyük sorunlara yol aça- cak. Eğer Batı'nın desteği ile bağımsız bir Kosova devleti kurulursa bu doğrusu çok tuhaf, alışılmadık, örneği olmayan bir çözüm olur. Bağımsız, egemen bır devlet- ten bir bölgeyi kopanp almanın başka bir açıklaması olabilir mi? Aynca Batı'nın önerdiği maksımum otonomi bir çözüm değil. Yürümesi için yabancı bir asken gücün o topraklarda üslenmesi gereke- cek. Bu çözüm değil. BİR SIRP POLİTİKACI VVüdimirtrviç- Sırbistan, Yugos- lavya Federasyo- nuna bağlı bir cumhuriyettir. Ko- sova da bu cumhu- riyetin bir eyaleti. Egemen bir devle- tin, kendi egemenlik alanındaki bir top- raktan vazgeçmesi onun kendini inkân demek değil midir sizce de? Siz Güney- doğu'yu Kürtlere bırakmayı düşünüyor musunuz? Sırbistan, bir avuç teröriste tes- lım olmayacak kadar güçlü ve kendine güvenen bir ülkedir. BİR ARNAVUT SAVA$ÇI Dr.ShaibMuji- Şunu söylemek is- terim, Sırbistan yö- netiminin Bos- na'yla, Hırvatis- tan'la, Slovenya ile savaştığını biz göz ardı edemeyiz. O yüzden biz Kosova Arnavutlan Sırbistan ile aynı federasyonun çaüsı altında yaşa- mak istemiyoruz. Unutmayın ki Hırvatlar da, Slovenler de, Bosnalılar da, hepsi Slav ırkındandır. Belgrad yönetiminin kendi ırkdaşlanna bu yaptıklannı görünce, ki tunu herkes göriiyor, Amavutlara neler yapmaz demek bizim hakkımızdır. Slav halklannın aynı mozayik içinde bir arada yaşamalan bile mümkün olmadığına gö- re, Avrupa nasıl olur da bizden bunu iste- yebilir? BİR ARNAVUT AYDINI Mahmut Bakati -Bağımsız Kosova Cumhuriyeti kaçı- nılmaz ve önlene- mez. Olsa olsa bir zaman sorunu çı- kar önümüze. He- men şimdi mi, NATO birliklerinin burada üslenip caüş- malan durduracaklan üç yılın sonunda mı, yoksa daha da mı sonra? Bunu bile- mem. Ama bağımsız bir Kosova cumhu- riyeti için artık geri dönüşsüz bir yola gi- rildi. Bu salt Kosova Arnavutlan için de- ğil, bütün Balkanlar için, Sırplar için de iyidir. Eğer yeniden biraraya gelinecek ve kucaklaşılacaksa, eğer 1945'ten sonra ol- duğu gibi aramızdaki sınırlar kalkacaksa, bu ancak Avrupa Birliği içinde olacak ve bu kanımca en uygun, en sağlıklı çözüm olacak. Yaşamın gerçeklerine direnmeyi, tarihin akışını tersine çevirmek gibi buda- laca bir uğraş için zora başvurmayı, kan akıtmayı bir an önce bırakıp, Balkan- lar'daki bağımsız devletlerin, ki buna ya- kında Kosova Cumhuriyeti de dahil ola- cak. AB'ye entegre olma süreçlerini hız- landırmaya çahşmak dahaakıllıcadır. Biz Kosova Arnavutlannın bu akılcılığı göz- den kaçırmamalan için uğraşacağız.. SÜRECEK DUZY42I ORHAN BÎRGİT 'Manzarayı ümumiye' Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yarınki toplantı- sında, olağanüstü toplantı için çağrıyı yapan 116 milletvekilinin dışında 68 üyenin daha salonda bu- lunup, yoklama düğmelerine parmak izlerini verme- si gerekiyor. Bu 68 kişiden birisi, elbette Başkan Hikmet Çe- tin. Imza sahipleri arasında kâtip üye görevini taşı- yan iki milletvekili olmadığı için, başkan iki üye da- ha bulmak zorunda kalacak. Geri kalan 65 mijjetvekili için, Cumhuriyet Halk Partisi'nden iki kişi Önder Kırlı ve Ercan Karakaş, Deniz Baykal'a karşın birieşimde hazır bulunacak- lannı açıkladılar. ANAP'tan bir milletvekili de önceki gün istffa etti. Demek ki 62'lik destek birliğinin oluşturulup oluş- turulamayacağını göımek için gözler Fazilet Parti- si'ne dönüyor. önce bazı iyi niyetli kişi ve çevrelerin, yannki ola- ğanüstü toplantı için "canım ne olmuş? Meclis beş, bilemediniz on gün çalışırsa DGM'lerin anayasa de- ğişikliği başta ve Pişmanlık Yasası, hatta Bankalar Yasası ile ilgilı bütün beklenen kanunlan çıkartır" tü- ründen ileri sürdükleri gerekçelerin bir ortam ve tak- vim olayı olarak, imkânsızlığının altını çizelim. Bekâra eş boşatmak kolay sözünü çağnştıracak bu görüşü, önseçimler için aylar öncesi yasa düzelt- meJeri önerileri veren iyi niyetli ve dürüstluğünden kimsenin kuşku duymaması gereken Karakaş da savunuyor. O, seçim bölgesindeki aday listesinde sekızinci, yani iflah olmaz sırada. Ama ilk üç sırada olan bir adayın, karşı partinin adaylanna siperleri boş bıra- kıp, ülkeyi karşılaşacagı sıkıntılardan kurtarmak için Ankara'da olmasını istemek, bilinen deyim ile eşya- nın doğasına terstir. Hiçbir iyi niyet köprüsü, o ters akışın üstünden geçit vermez. Kaldı ki, yannki birieşimde rivayetin ne denli türlü çeşrtli olduğunu da, dünkü gazetelere yansımış ha- berler ortaya koyuyordu. Politik yaşamı, kurduğu partileri kapattırmakla do- lu olan Erbakan Hoca'nın, 116'lık girişimin daha ilk aşamasında, dumanlı havayı seven kurt örneği, im- za sayısının 116'ya çıkmasında öncülük ettiği söy- leniliyor. ikinci aşama için de. Recai Kutan'a birle- şimi açıp sürdürme çoğunluğunun sağlanması tali- matını verdiği yazılıyor. Ne Erbakan, ne de Kutan böyle bir soylentiyı ya- lanlıyorlar. Ama öte yandan FP'nin Grup Başkan Ve- kili Abdüllatif Şener, yannki birleşime katılmaya- caklarını söylemekle kalmıyor. Kendisınin cumarte- si günü seçim bölgesinde olacağını bildiriyor. Tabii, pariamento tatılde olduğu için gruplann top- lanıp, bu konuda öyle ya da böyle bir karar alması olası değil. O zaman yann Fazilet Partililerden kım- lerin Şener gibi, 'hayır gelmeyeceğiz' diyeceğini, kimlerin 'şeyhi müritleri uçurur' düşüncesiyle Erba- kan'a TC Yasası'nın 312. maddesinin değişıkliği ile iki kanat sağlamak için seçimleri erteletmeye yöne- leceklerini beklemek gerekecek. Sözün kısası: Farkında mısınız? 28 Şubat sürecinin parçalaya- madığı, tam aksine bir zamanlar oylannı daha da art- tırdığtnın söylendiği FP'deki erozyon, bir yandan 6u partinin oylannın eğık düzeye yöneldiğini gösteriy'or. Hem de Hoca ve emanetçisi ile genç FP'liler arasın- daki çatlamanın büyüdüğünü. Dahası, herkesin bildiği ve birbirine aktardığı gibi DSP'nin, yani 'so/'un oylannda da 12 Eylül'den bu yana giderek artan bir yükselmenin varlığını. Atatürkçüler... Demokratik solcular, sosyal de- mokratlar. Tek kelime ile çağdaş ve ileri bir toplum- dan yana olanlar... Ne dersiniz? Nisan yağmurian bu kez bizim tarla- mıza mı yağacak? Faks: 0212 - 677 07 62 E-mail:[email protected] Tüp geçitiçin Japon kredisi ANKARA (AA) - ls- tanbul'da kurulması planlanan ve tüp geçit inşaatını da içine alan "MARMARAY" pro- jesine dönük, Japonlar- dan beklenen kredi olu- ru alındı. Geçen hafta içinde Ankara'ya gelerek proje ile ilgili görüşmelerini sürdüren Japon kredi ku- ruluşu OECF ile Ulaştır- ma Bakanhğı arasında yapılan müzakereler olumlu sonuçlandı. Görûşme sonrasında Japon kredi kuruluşu- nun, projenin ilk aşama- sı için vereceği toplam 870milyon dolarlık kre- di paketı, bakanlık yetki- lilerine sunuldu. Yapılan görüşmelerde yine aynı kuruluş, proje- nin ikinci dilimini oluş- turan 300 milyon dolar- lık kredi konusunda da taahhütte bulundu. Bu arada MARMA- RAY projesinde Japon- ya'dan almacak ikinci di- lim krediye yönelik an- laşmalar için, önümüz- deki günlerde Başbakan- lıkile Ulaştırma Bakan- lığı'ndan bazı üst düzey yöneticilerin Japonya'ya gideceklen bildirildi. Imza haziranda Yetkililer, iki ayn aşa- mada temin edilecek l milyar 170 milyon dolar- lık kredilere ilişkin an- laşmalann, muhtemelen haziranayı içinde imza- lanacağıru ve hattın ya- pımı ile ilgili uluslarara- sı ihale çaışmalanna başlanılacağını belirtti- ler. MARMARAY proje- si için Japon Denizaşın OECF'den alınacak 870 milyon dolahk kredinin, çok uygun koşullarda temin edildiğini belirtti. GRAD VE ÖTESİ (Sırbistan izlenimleri) ATAOLBEHRAMOĞLU Uluslararası toplantının bitiminin ertesi günü yazarlar gruplara aynlarak Sırbistan'ın çeşitli yörelerine doğru yola çıktılar. Ben, Hasan Mercan, Ka- radağlı şaır Veselin Rakçevic, Sırp ba- yan şaırOtivtraSıjaçki. Niş kentine gi- decek grupta aynı arabadayız. Bir baş- ka arabada da Ispanyol Antonino Por- pettave Sırbistan 'dan birkaç yazar var. Sırbistan'ın güneydoğusunda bir kent olan Niş'e yolculuk çok uzun sürdü. Belki de. hava değişimlerinde. uzun yolculuklarda, havasız ortamlarda nükseden bronşitim nedeniyleöyle gö- ründü bana. Saatler sonra ulaşabildi- ğimiz Niş'te belediye başkan yardım- cısı ve Nişli aydınlarca karşılandık. Belediye Sarayı önündeki nikâh toplu- luklannm renklı görüntüsü, "Nişka Mcycna'' (Niş Meyhanesi) adlı gele- neksel lokantada yediğimız lezzetli ye- mekler ve Sırp şaraplan yorgunluğu- muzu unutturdu. Fakat yemekten son- ra, sanki bir gezi yerine. bir parka gö- türülür gibi götürüldüğümüz "Kele Kula", Niş'te kaldığımız sürece hiç gecmeyen ve sarunm yaşamım boyun- ca da arada bir duyumsayacağım ka- ranlık, sıkıntılı bir duyguyla içimi ka- rarttı.... "KdeKula''kellekuledemek... Ya- ni kellelerden yapılmış bir kule... Öy- küsü ise resmi Sırp verilerine göre özetleşöyle: 1809 Sırp ayaklanmasın- da 4000 Sırp, 10.000 Türk askeri öl- müş... tsyanın 5. yılında Sırp yenılgı- sinden sonra Hurşit Paşaadındaki Os- manlı komutanı, ölü Sırp askerlerinin kafalannı kestirip pamukla doldura- rak sultanına göndermiş... Kelle kule 952 kafatasından yapılarak 14 sıralı birduvara yerleştirilmiş... Bizim gez- diğimizkilisenin içinde kafataslannm yerleştirildiği kule bu korkunç "anıfın aslı mı, yoksa bir küçük ör- neği miydi, tam anlayamadım... Fakat daha büyüğünü göımek için başka bir yere gitmek isteğini de duymadım... Kapısında bir kafatasının "amb- lem" olarak bulunduğu "Kete Kula" kilisesinin duvarlanndan birinde, bü- tün yaşamım boyunca gördüğüm bu en iç karartıcı mekânı 1833'te zıyaret eden Lamartin'in sözleri yazılı: "Bu aıut kaLsın_ Ozgürlüğün neye mal ol- duğunu. babalannın nasıl bir bedel ödediğim çocukiara göstersin» Kesik kafalan \urtlannın bagımsızlıgının te- rad taşı olan kahramanlan gözlerimle ve yüregimle selamladım-." 'Kele Kula'... Lamartin'i anlamak güç değil... Fa- kat bahtsız insanlann iki yüz yıldır ar- tık sanki turistik bır meta olarak sergi- lenmekte olan kafataslarııun çocuklar- da ozgürlüğün bedeline ilişkin düşün- celerden çok, korku ve ürküntü duygu- lan yaratacağını anlamak da güç olma- sa gerek... Niş kentinin içinden Nişava Irmağı geçiyor. O gece bu ırmağın kıyısında- ki üniversite salonunda düzenlenen şi- ir gecesınde, beni, Ispanyol ozanı ve Sırbistanlı ozanlan dinlemeye sadece birkaç kişi gelmişti.. "KdeKula".ya- rattığı uğursuz duygu, soğuk bir pazar gününün ıssızlığı ve bu anlamsız şiir gecesi Niş kentine karşı belki de hak etmediği ölçüde olumsuz duygular uyandırdı bende... O kentte çocuk ol- mak istemezdim, bu kesin... Gece aynı geleneksel "meyha-' ne"deyiz... Dedesi bir Fransız olan Be- lediye Başkan Yardımcısı VTadimir Domazet ile Fransızca sohbeti koyu- laştınyoruz.... Ellili yaşlarda, çok düz- gün giyimli, yakışıklı bir adam.. Canı hep bir şeylere sıkılıyor gibi... Sırbis- tan politikasına daldığımızda canlan- dı... Bay Domazet'den edindjğim bil- gilerle: Sırbistan- Parlamentosu'nda 250 saylav var.flctidarpartileri (Milo- şeviç'in sosyalist partisi ve bayan Mi- loşeviç'in Yugoslav Solu adlı partisi- nin ortaklığı 95 milletvekıline sahip... Koalisyondaki "Parti Radlkal Serb" faşist bir örgüt. Bakanlann ücte birine sahipler. Bu partinin başkanı Sechd Vbivslav, cumhurbaşkanı Miloşeviç 'in yardımcısı... Enformasyon bakanı, 24 yaşında bir faşist... (Biz oradayken 3- 4 dergi kapatıldı.) Bay Domazet'nin de üyesı olduğu Demokrat Parti 1 yıl ön- ceki seçimlen (belki debizdekı gibi bir baraj engeli nedeniyle) kaybetmiş... Çünkü büyük bir parti, fakat parla- mentoda tek birtemsilcisi yok... Buna karşılık Belgrad, Niş, hemen hemen bütün büyük kent belediyeleri ellerin- de... Eski bir komünist ve yazar, Viık Drajkoviç'in "SutfetanNfenaenmeHa- reketi" adlı, rejim karşıtı partisinin de 55 milletvekili var... Ve birkaç küçük parti daha... Belki özel nedenleri de vardır ama, profesyonel ve ciddi bir politikacı olan Vladimir Domazet'nin sıkıntılannı anlamak güç değil... "Nişka Meyena"da geleneksel giy- siler içindeki müzik topluluğu. konuk Türk şairi onuruna, Türk zamanlann- dan kalma. içinde Türkçe sözcükler geçen "Mtsar BaharTnı söylüyor... "Ağaçlar çiceğe durunca/Vanr mısın bana güzelim_" Ama ne bu içli şarkı ne de Sırp ar- mut rakısının ("vilvaınovka*'nııı) baş- döndürücü lezzeti bu kentin bende uyandırdığı keder ve ıssızlık duy- gulannı giderebiliyor... SÜRECEK DUZELTME Dûnkü yazımda Yeşim Eyii- boğlu yanlışlıkla Yeşim Müd- derisoğlu olarak çıkmıştır. Dü- zeltirim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle