23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12MART1999CUMA 14 KULTUR Paris'teki güncel sergiler, farklı kuşaklara ait sanatçıları gündeme getiriyor 4 Usta' Sarkis, 6 NECMtSÖNMEZ PARİS - Soguğa rağmen kış aylannda Paris'te sergi gezmenin ayncahklı taraflanndan biri de, bu gûzel kentin mimarisini, bi- naJanna vuran ışıgı, nehrin ka- ranlık sulannı fark etme olasıh- ğının artmış olması. Hem sağ hem de sol yakadaki sergi mekân- lannı, küçük sokaklan gezerken sanki kent nüfusunun azaldığına dair bir hisse kapılıyorsunuz; kendı çerçevelerinde iddialı ser- giler sunan galeri ve müzelerin Parisli izleyicinin dûzeyini göz öniinde ruttukJan hemen ortaya çikıyor. Sarkis'in "GalerieArtogos'ta 'a la limite du silence" (Sessizlığin Sınınnda)başhğı altında açtığı ki- şisel sergisi, sanatçının 1960'lar- dan beri geüştirdiği özgün söy- lem tarzının sol yıllarda izlediği gelişim çizgisini ortaya çıkar- ması bakımından önernli birözel- liğe sahip. Büyük boyutlu biryer- leştirme (installation) karakteri- ne sahip olsa da Sarkis'in neon, fotograf ve heykel tekniklerini bir arada yorumlayarak konum- landırdığı sergisinin izleyicide bıraktıgı ilk izlenim, terk edil- mişlik oluyor. Galeri mekânının ortasına yer- leştirümiş olan birpiyano mode- li ve duvarlara asılmış olan bü- yük boyutlu renkli fotoğraflann üsrüne ve altına yerleştirilmiş olan neon yazılardan oluşan ser- gi, nesnel dünyanm sonsuz dere- cede darmadağın ettiği bir du- yarlıhgın peşindeki Sarkis'in, boyut-mekân ilişkisini zıthklar olu$rurarak, gerçek ile bilinç ara- sındaki aynma uygun olarak ye- niden düzenlediği, poetik bir tu- rumu hakkında önemli ıpuçlan veriyor. Birbirinden etkileyici neon sözcüklerle çerçevelenmiş olan renkli fotoğraflar, terk edil- miş birevin değişik köşelerinden seçilmiş olan görüntüleri izleyi- cilere sunarken geçmişe ait bir duygusallığı gündeme getıriyor- lar. Güncel teknik olanaklardan yararlanmasına rağmen Sarkis'in ısrarla büyüteç altına aldığı geç- mişi, kendi geçmişi, bir düşün tekraryaşanması adına değil, ge- leceğe yönelik açılımlan günde- me getirdiği için önemli. tşleri- ni yerleştirdiği mekânlan kendi kurgusuna göre farklılaştırma- da, onlara yeni bir karakter ka- zandırmada Sarkis'in gösterdiği ustalık, bu sergisinde tekrar or- taya çıkıyor. Çünkü delikli sac malzemesiyle gerçekleştirilmiş olan piyano modeJi, var olma- yan bir müzigi izleyicinin kulak- lannı doldururken, renkli fotoğ- raflarda görülen evin hûzün ya- ratan terk edilmişliği, neon söz- cüklerdeki anlamla 'soyutlama- ya dayah' olarak biçimlendirili- yor. Kâğıt ûzerine çahşmalar Muse de U Seita'dakı Oskar Kokoschka sergisi, Dışavurum- cu Sanarın önde gelen temsilci- lerinden biri olan sanatçının de- ğişik dönemlerinden derlenmiş olan kâğıt üzerine olan çalışma- lannı kapsıyor. Ağırlığın] sanat- çının 1906-24 yıllan arasmda ya- pılmış olan desen, guaj, karaka- lem ve özgün baskı çalışmalan- nın oluşturduğu serginin. K.o- i *OKH KA ' Kokoschka 'arkis'in neon, fotoğraf ve heykel tekniklerini bir arada yorumlayarak konumlandırdığı sergisinin izleyicide bıraktıgı ilk izlenim, terk edilmişlik oluyor. Çoğunlukla 1906-24 yıllan arasmda yaptığı çalışmalardan oluşan, 'oluşum sürecini' tamamlamamış Kokoschka sergisi ise sanatçının gençlik dönemi hakkında bilgiler veriyor. Muse de la Seita'daki Oscar Kokoschka sergisinden 1908 Pieta ve Galerie Arlogos'takj Sarkis'in sergisi'nden bir görünüm. koschka'nın gençlik dönemi hak- kında önemli bilgiler veren ve günümüze dek gösterilmemiş olan çalışmalar üzerine yoğunlaş- ması, belirtilmesi gereken temel özelliği. Çünkü sıradan bir ret- rospektifle değil, 'oluşum siire- d'ni tamamlamamış bir sanatçı- yı konu alan bir sergiyle karşı karşıya izleyici burada. Sanatçı- nın 1907'de etkisi altında kaldı- ğı Gustm Klimt'e ithaf ettiği ün- lü 'Die traumenden Knaben' (Düşleyen Çocuklar) dizısine ait kartpostal tasanmlanndan başla- yarak 1912'de Alma Mahler'le yaşadığı fırtınaJı aşka, Dresden Akademisı'ndeki profesörlüğü- ne ve 1924'te Akdeniz ülkeleri- ni kapsayan geniş boyutlu gezi- sine dek Kokoschka'nın arayış içinde olduğu çalışmalannı içe- ren sergi, önemli yapıtlann yo- lunu açan eskizleri ilk kez Paris- li izleyicilere sunuyor. Sanatçının skandala yol açan 1908 yılında Kunstschau için yaptığı afişten (Orhan Pekerta- rafindan kopya edilen bu afîş da- ha sonra Kokoschka tarafmdan ımzalanmaya değecek kadar ba- şanlı bulunmuşru) Berlinli Paul Cassirer için yaptığı litografile- re dek sanat tarihi açısından önemli ışlerin yer aldığı sergi, Kokoschka'nın insan vücudunu deforme ederken nasıl rutku do- lu bir yolda ilerlediğini ve çalış- malannda sorgulamayı başardı- ğı özyaşam-güncellik bürünlü- ğünü gözler önüne sermektedir. Sanatçı, Alma Mahkr tarafın- dan terk edılınce gönüllü olarak orduya yazılır, ama aşk acısını çı- kanp atamaz yüreğinden, Stutt- gart'taki birbebek tasanmcısına, Alma Mahler'in vücudunun bi- re bir kopyası olan büyük bir be- bek yaptırdıktan sonra onunla yatıp kalkmaya başlar. Paris'te- ki sergide bu bebeğin desenleri- ne bakarken, izleyiciler tutku- nun, ama gerçek tutkunun soyut formlardan kurtulup nasıl somut semantik formlara büründüğü hakkında bilgi sahibi oluyorlar- dı. 1979'dan beri birlikte çalışan IsM'çreli sanatçı çifti Peter Fîsch- li ve David Weiss kavramsal ça- lışmalannda kurgu ile gerçekhk arasındaki sınırlan araştıran ve bu sınırlan zorlayan bir egilime sa- hiptir. Muse d'Art Moderne de la VBJe de Paris'de yer alan kişi- sel sergilerinde sanatçjlann üç adet dia makineli yerleştirmele- ri, renkli fotoğraflan ve son do- cumenta'da sergiledikleri isi yer alıyor. Fischli ve Weiss'ın kendi planlanna göre hazırlanan bir sebze bahçesinden çektikleri fo- toğraflan içeren dia makineli yer- leşnrme, karartılmış büyük bir sa- lonun içinde arkası arkasına bir- birinden etkileyici dialan izleyi- cilere sunuyor. Son derece keskin renk ve kur- gu kompozisyonlanna sahip olan bu Fotoğraflara bakarken. onla- nn gerçek bir bahçeden mi, yok- sa plastik modellerden yararla- nılarak mı çekildiklerine karar vermek zor. Fischli ve Weiss'ın, gerçekleştirdikleri birçok çalış- mada olduğu gibi burada da iz- leyiciyi Dadaist bir şüphe duy- gusuyla karşı karşıya bıraktıkla- nnı görüyoruz. Fischli ve We- iss'ın Paris'te ilk kez sergiledik- leri çalışmalan. bir mantar çift- liğinden çekilmiş olan üç düzi- neden fazla büyük boyutlu renk- li fotoğrafi içeriyor. Son derece nesnel, gerçekçi biraçıdan çekil- miş olan bu fotoğraflarda gözlem- lenen kavramsa! yorum. seman- tik bir özelliğe sahip olduğu için etkileyiciydi. Opera sanatçısı Leyla Gencer, AKM'de üç gün boyunca 'ustalık dersi' verdi 4 Yaşam değişti, ses zayıfladı'KûHûr Senisi - Sahneye yerleştırilen büyük beyaz ek- randa Aida operasımn en ğüzeî âryatafradan biririî seslen- diren genç bir kadının bir açıkhava sahnesindeki silueti be- Iiriyor... Itah/a'daki ünlü Arena di Verone'yi dolduran yir- mi bin kişi soluğunu tutmuş, yüzünün çizgileri değişen bu genç kadını dinliyor. Aryanın sonunda genç kadın dizleri- nin üzerine çökmüş, başını öne egmiş; stad> r um ıse alkış sesierinden yıkılacak neredeyse. Yıl 1966. Beyaz ekrana yansıyan ikinci görüntü ise 1957'de Ital- ya'da bir televizyon stüdyosunda gerçekJeşen çekimlerden alınmış. Yine aynı kadın bu kez D Trovatore'den bir arya- yı seslendıriyor. 'Lejte GencerŞan Semineri 1 ndeyiz. Seminerden önce ün- lü divarun çeşıtlı konserlerdeki görüntülerini içeren bir mül- tivizyon gösterisi sunuluyor. AKM Konser Salonu'na yü- ze yakın kişi gelmiş. Kimi şan öğrencisi, kimi müzik öğ- retmeni, kimi müziksever... Kültür Bakanlığf nın katkıla- nyla Yapı Kredi Sanat Festivali kapsamında gerçekleşen ve üç gün süren etkinlikte, Italya'dakı La Scala Akademi- si'ndeki görevini sürdüren ve sahneyi bıraktıgı on beş yıl- dan bu yana dünyanm çeşitli yerlerinde seminerler veren Leyla Gencer. bu kez Türkiye'de 'Bd canto' şan tekniği ile Rossni. Donizetti. Bellini ve Venfi gibi 19. yüzyılın roman- tik bestecılerini anlattı 'ders'lerinde. Leyla Gencer büyük mutlulukla halka açık bir semine- rin ilk kez gerçekJeştiğini belirterek bu tür girişimlerin di- ğer sanatçılartarafindan farklı sanatdallannda da yapılma- sınm Türldye'nin sanat ortamına büyük katkı sağlayacağı- na inandığını söylüyor. Asla umutsuz değil, her şey za- manla daha iyi olacak ona göre. Seminerdegenç şan sanatçıları ya da şan öğrencileri sah- neye çıkıp aryalannı seslendirirken Gencer, öğrencilerin tek- niklerini ve yorumlannı değerlendirdi. Leyla Gencer,öğrencilerin tekniklerini değerlendirdi Istanbul DevletOperası sanatçısı sopranoAylinAteş he- nüz yirmi altı yaşında. ilk aryasını okuyup bitiriyor. "IVlü- rik cümleierini güzel kuruvorsun. ttaiyanca telafTuzun çok iyi, çok da güzel bir ses reogin var" diyor Gencer. Aylin'i bir şan sanatçısına göre bırazzayıfbuluyor."Şişnıanlaınan gerek" diyor, "ama Montserrat Caballe kadar değil tabii". Sanat yaşammda en önem verdiğı noktalardan biri. bir şan sanatçısı söylediği aryanın geçmişini, yazılış ve beste- leniş sürecini, kahramanlann öyküdeki rollerini aynntıla- nyla bilmesi. Yoksa söylediği parçanın ruhunu yakalama- sına. o ruhu dinleyicıye aktarmasına olanak yok. Sahneye ikinci olarak çıkan sanatçı henüz konservatu- var üçüncü sınıf öğrencisi. Burak BiJgili yırmi üç yaşında, bas-bariton. Gencer, Burak'ın da nefes tekniğinde hatalar buluyor. Burak'ın aryasını sık sık yanda keserek "Şurayı Hraz dahakımılaçtıi a'lanac, sesi rhaskeye al' gıbi uyan- larda bulunuyor. Ünlü soprano. bütün ülkelerdekı ögrencılerde aynı tek- nik problemleri gözlemliyor. "Bir şancının teknik prob- lemleriolursa tam anlamıvla sahnesanatçısıolamıyor. Çün- kü o zaman sahnede teknik problemlerk uğraşıyor. İyi söy- kyebümek için ilk şart ivi nefes ahp vermek ve diyaframla iyi bir ilişki kurmak. Bu olmayınca hiçbtr zaman iyi biryo- rum çıkmaz ortaya." Leyla Gencer'in öğrencilik ve sahneyıllannda seslerda- ha olgun, daha zengin daha nnılıymış. Bugün hem ses tek- niklerinin zayıfladığını, hem de sesin içindeki renklenn, ses armonılerinin azaldığını düşünüyor. Ûnlü sopranoya göre bunun nedeni yaşamın değişmesı. Srres, fızyolojik etken- ler soluduğumuz zehirli gazlar güzel seslenn yetişmesine engei oluyor çünkü. Türkiye'deki operanın gelecegine karamsarbakmıyor. Geç- mişımızde 400 yıllık bir opera tarihmi banndırmadığımı- zı anlatıyor. "HenüzeMi senedir bu sanatia tanışiyonız. Bu- na karsın girişimlerinıiz çokbaşanb sayilabüir. Dört 9de ope- ranuz var. Heps de hanl hanl işliyor ve doluiuk oranlan da çok vfiksek." Geçen ocak aymda adma Ispanya'da bir onurgecesi ya- pılan Leyla Gencer son yıllannı hep böyle onur gecelerine kanlarak,uluslararasıyanşrna]ardajüriüyelilderindeyerala- rak geçiriyor. Bu kadar yıl sonra tüm dünyada kendisine bu denli ilgi gösterilmesinden, konserlennden kaydedilmiş plaklannı genç kuşağın ilgiyle dinlemesinden mutlu. Ken- disini 'realize' bir ınsan olarak görüyor. "Heristedigimi yap- nm; sevdiğim şeyleri istediğim gibi yapöm. Bunun da karşV hğmı her zaman gördüm. Bütün arzu ettiklerimi eldc ettim diyebuiriın." CUMHURİYET MAHALLESÎ'NDEN DuYURULAR • 14-21 Mart 1999 Pazar günleri sabah 9.30'da gazetemiz önünden Cumhuriyet MahaUesi'ne servis kaldınlacaktu. L/umhuriyet Mahallesi'nde ilk fidan dikimi 7 Mart 1999 Pazar günü yapıldı. Ağaçlandırmayı 14 ve 21 Mart 1999 Pazar günleri sürdüreceğiz. Aynca, isteyen arsa sahipleri, hafta içi . günleri de kendi araçlanyla giderek arsalanna fidan diktirebilirler. Cumhuriyef m a h a 11 e s i "Doğayla uygarlık buluşuyor" (ft YEŞİL ELMA F W 5 gün-4 gece • • * • 7 gün-6 gece • • • • 29 Mart/3 Nisan Taksim. (02121249 5211* Kalamıs: (0216) 345 05 31 • Ankara: (03121440 56 00 (^ YEŞİL ELMA f m 27-31 Man 27 Mart/3 Nisan Palma de M 27 Mart / 3 Nısan GİRİT-ATİNA 28 MART • 2 NİSANEfğ% 4 27-31 MART Y.P. 295$ Taksim: (0212) 249 5211« Kalamıs: (0216) 345 05 31 • Ankara: 10312) 440 56 00 PANEL 21.YY'DA TÜRKİYE'NİN JEOPOÜTJĞI VE ULUSAL DIŞ POLİTİKA ANIL ÇEÇEN / FARUK SÖNMEZOĞLU EMİN GÜRSES EROL MÜTERCİMLER / ÜMİT ÖZDAĞ YER: fTÜ MAÇKA SOSYAL TESİSLERİ TARİH: 13 MART 1999 CUMARTESİ (SAAT 10.00) YAZIODASI SELtM İLERİ Beklenen Kitap O filmin adı Beklenen Şarkı'ydı. Cahide Son- ku'nun göçen güzelliğiyle son bir kez alev alev göründüğü film. Beklenen Şarkı'yı Zeki Müren söylüyordu. Arada birtelevizyonda gösteriliyor. Bense, nice yıllar, bir kitap bekJedim: Şair Nigâr Hanım'ın güncesi. Yıllar önceydi, Hayatımın HikâyesTni edinmiş- tim. Yazan: Nigâr Binti Osman. Iç kapakta bir ithaf: "Çok kıymetli yalı komşumuz, arkadaşı- mız, dostumuz Abdülhak Şinasi Hisar'a sev- gi ve saygılanmla." Mürekkepli kalemle yazıl- mış. imza: S. K. Nigâr. Tarih: 6. 4. '59. Önsözden öğrendiğimize göre, Şair Nigâr, yaşamını dile getiren yirmi defter "doldurmuş". "Olûmünden elli yıl sonra açılması ncasıyla, bu hatıralan saklayan yazı çekmecesi Aşiyan Müzesi'ne emanet" edilmiş. Şairin oğlu S. K. Nigâr yazmış şu bilgileri. Bugüne dek o anıların yayımlanmasını bek- ledim. 1918'de ölen Şair Nigâr, herhangi bir başka ülkede yaşasaydı, defterleri 1968'te el- bette okura sunulurdu. Hayır, anılar, günü gününe tutulmuş çiziktir- meler, iç döküşler, ömrün sonuna rastlayan ödeşmeler yayımlanmadı. Hayatımın Hikâyesi söz konusu yazılardan bir seçmedir. Geçen yüzyılın sonu-bu yüzyılın ba- şı zaman dilimi olarak karşımıza çıkar. Aydın bir Osmanlı kadınının, üstelik bir şairin 'Istanbul ha- yatı'ru birinci elden yakalanz. Mutsuz evlilik, Ada, çocuklar, platonik ilgiler -Aşk sözcüğünü özeilikle kullanmadım...-, Prens "Vıktor Emanuel", geçen zaman, Abdülha- mid'in tahttan indirilişi, savaşlar, çöken impa- ratorluk, yıkım... Şair Nigâr Hanım bütün içten- liğiyle anlatır. Ruşen Eşref Ünaydın'ın bir dönemin tanın- mış şairierini, yazarlarını konuşturduğu çok se- vimli kitabı Diyorlar ki'de, Nigâr Hanım, yaşlı- lık günlerinde karşımıza çıkar. Her şeyden... ama artık her şeyden yakınmaktadır. O kadarki, bu uzayıp giden yakınmalar, genç Ruşen Eşref'in bıyık altından gülmesine yol aç- mış gibidir. Oysa Hayatımın Hikâyesi'nde Şair Njgâr*ın son yazısı enikonu acıklıdır: "Gündüzarayanlarolmuşsa da her yer ve her şey gibi kapının çıngırağı da kınk olduğu için işitmedim." *Dün gece, nöbetlerie titrerken, babamın ba- na yirmi yıl önce hediye ettiği bir yatak man- galını hatırladım ve ancak onunla ısınabildim. Babacığımın aziz ruhunu bu vesileyle bir kere daha takdis ettim." Edebiyatımızın en güzel aşk pasajlarından birini, Abdülhak Şinasi, Şair Nigâr Hanım için yazmıştır. Bir 'romans' anlamı taşıyan bu say- falardan Şair Nigâr'ın güz^l^fii^e görkenoLta- şar. " ' ' - - - - ** * Ama işte hepsi bitmiştirşimdi. Yorgun şairî ğuk bir ilkyaz akşamı ısınmaya çalışmaktadır... Macerasını merak ettiğim Nigâr Hanım'ın güncesi, yirmi defteri yayımlanmadı ama; Nun Masallan'nın hikâyecısı Nazan Bekiroğlu'nun Şair Nigâr Hanım incelemesi (lletişim Yayınla- n) bir süredir o maceradan tatlar yaşatıyor ba- na. Gerçekten çok başarılı bireser. Nazan Beki- roğlu, Nigâr Hanım'ın defterlerinden -defterle- rin asıl sayısı on dokuz, bazı defterler "yok", ya- zardan öğreniyoruz- yola çıkarak bir yaşamöy- küsü örüyor. Romancı inceliğiyle kaleme getir- diği bu yaşamöyküsü, döneminin aydın kadı- nı Şair Nigâr'ın hangi iç huzursuzluklar, gönül kınklıkJarı, baskılı yaşama koşulları içinde ömür tükettiğini gözler önüne sermekte. Eserin ikinci bölümünde, Nigâr Hanım'ın ede- biyat, şiir, yazı çabası irdeleniyor. İlk bölüm, dediöim gibi, duyartı romanlann ha- vasını estiriyor. İkinci bölümse, Nazan Beki- roğlu'nun 'edebî' eserlerimizi irdelemede ne kadarcanlı biranlatımı olduğunu kanıtlıyor. Me- raklısı dışındaki okura, kuru eleştirinin kitap ka- pattıracağı bu bölüm, yazarın işlek kalemi, dik- katli gözlemi, günümüze göndermeleriyle kıv- raklık kazanmış. Kitaplar daima en candan dostlanm oldu. Bununla birlikte, bazı kitaplar vardır ki, yakın- lıklannı daha çok duyumsarım. Şair Nigâr Ha- nım o krtaplardan. Nazan Bekıroğlu çok ince bir yazar, şöyle di- yor: "NigârHanım'ın iç konuşması ve dualan uzar satıriar boyunca. Ve gözyaşları harflerini ısla- tır ve dağıtırken ihtimal ki bütün bunlan yıllar sonra birilerinin okuyacağını düşünerek tesel- li bulmaktadır." Takvimde İz Bırakan: "Sevgilim, hatınnda mı hâlâ"... Şair Nigâr Hanım. K Ü L T Ü R # Ç İ Z Î K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle