Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 MART 1999 CUN
HABERLER
Ö^ürKiklere,
demokrasiye ve sola J>ah oz
Muhtıranın gerekçelerinden biri olarakgösterilmesine karşın
anayasada öngörüîen sosyal reformlaryerine, özgürlükçü 1961
Anayasası hedef alındı; temel hak ve özgiirlükler ile üniversite
ve TRT'nin özerkliğine darbe indiren düzenlemeleryapıldı.
28. YILDONUMUNDE
l&MART
tstanbul Haber Servisi - Siyasal
tarihımizde 20 yıla sığan üç askeri
müdahaleden biri olan muhtıra, 12
Mart 1971 'de dönemin Genelkurmay
Başkanı Memduh Tagmaç ve 3
kuvvet komutanının imzasıyla
cumhurbas,kanı, TBMM ve senato
başkanlanna verildi.
Mevcut durumu önleyecek ve
anayasanın öngördüğû reformlan
Atatürkçü bir görüşle yapacak bir
hükümetin kunılmasmı isteyen, aksi
takdirde ordunun yönetime el
koyacağını bildiren muhtıranın
radyoda okunmasından sonra
Sükyman Demirel
başkanlıgındaki hükümet istifa
etti. Muhtıra ilk gûnlerde
Atatürkçü ve sol çevrelerce
ilerici olarak degerJendinlerek
desteklendi. Destek mesajı
yayımlayanlar arasında Dev-
Genç, TÖS gibi devrimci
kuruîuşlar da vardı. CHP
Genel Başkanı tsmet fnönü temkinli
açıkJamalar yaparken, Genel
Sekreter Bülent Ece\it. darbenin
Yunanistan örneğinde olduğu gibi
seçimler sonrasında iktidara geleceği
belli olan ortanın solundaki CHP'ye
karşı yapıldığını savundu.
Ecevit, muhtıradan sonra kurulan ve
reformcu olarak nitelendirilen 1.
Erim hükiimetine de bakan
verilmemesini istedi.
12 Mart'ın temel gerekçesi sayılan
şiddet eylemlerinin yayılmasında.
gelişen sol dalgayı önlemek
amacıyla kurulan sağcı çetecilerin,
dönemin AP hükümeti tarafmdan
desteklenmesinin büyük payı vardı.
Cumhurbaskanı Cevdet Sunay da
CHP Genel Başkanı İsmet lnönü ıle
yaptığı bir tartışmada. okullara
silahlı baskın düzenleyen ve
devnmci gençleri öldüren Olkü
Ocağı mensuplannı vatansever
olarak nitelendirmişti.
12 Mart'ın hemen öncesinde Deniz
Gezmiş ve arkadaşlan Ankara
Gölbaşı'ndaki radar istasyonunda
görevli 4 Amerikalı askeri,
400 bin dolar fidye ve devrimci
arkdaşlannın serbest bırakılması
talebiyle kaçırdı.
Ancak, istemleri yerine
getirilmemesine karşın Amerikalılar
iki gün sonra serbest bırakıldı. Deniz
Gezmiş ve lideri olduğu THKO'nun
iki önemli ismi Yusuf Aslan ve
Hüseyin İnan 12 Mart'tan kısa bir
süre sonra yakalanırken, örgütün
diger önemli isimlerinden Sinan
CemgiJ. Kadir Manga ve Alpaslan
Özdoğan, Nurhak Dağı 'nda
öldürüldüler. Silahlı mücadeleyi
benimseyen Mahir Çayan
liderliğindeki diğer sol örgüt
THKP'C. 17Mayıs'talsrail'in
Istanbul Başkonsolosu Efraim
Elrom'u kaçırarak öldürdü. Diğer
yandan 12 Mart'ın hemen ardından
çok sayıda ilerici general ve subay
ihraç edildi. Çogu sanayi kenti 11
ilde sıkıyönetim ilan edildi. Tüm sol
partiler ve kuruîuşlar kapatıldı.
Aralannda tlhan Selçuk. Mümtaz
SmsaL, flhami So\saL, Cemal
JVIadanoğlu, Yaşar KemaL, Ytlmaz
Güney, Ali Sirmen'in de bulunduğu
çok sayıda bilim adamı, yazar.
gazeteci, sanatçı ve sivil kuruluş
lideri gözaltına alındı ve işkence
tezgâhlanndan geçirildi. Orgeneral
FaikTûrûn'ün sıkıyönetim
komutanı olduğu Istanbul'da
Ziverbey Köşkü işkencehaneye
dönüştürüldü. Muhtıranın
gerekçelerinden biri olarak
gösterilmesine karşın. anayasada
öngörüîen sosyal reformlar yerine,
özgürlükçü 1961 Anayasası hedef
alındı; temel hak ve özgürlükler ile
üniversite ve TRT'nin özerkliğine
darbe indiren düzenlemeler yapıldı.
Hiç adam öldürmemelerine karşın
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve
Hüseyin İnan. 6 Mayıs 1972'de idam
edildiler. tdam karannı veren
mahkeme başkanı Ali EKerdi ile
davanın sa\ cısı Baki Tiığ. Demirel
tarafindan parlamenter yapılarak
ödüllendirildi. Istanbul Sıkıyönetim
Komutanı Faik Türün ise seçilemedi.
'Sol'a, demokrasiye ve
özgürlüklere "balyoz" niteliği
tas,ıyan 12 Mart dönemı. 1973
Ekimi'nde yapılan genel seçimler ile
sona erdi.
12Mart'tuhayrlanan 'DevrimAnayasası'
12 Mart askeri müdahalesinin bugün
28*inci yıldönümüdür. Geçmişte bugün,
Genelkurmay Başkanı Memduh Tağ-
maç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk
Gürfcr,Hava Kuvvetleri Komutanı Muh-
sin Barur, Deniz Kuvvetleri Komutanı
Celal Eyicioğlu'nun imzalannı taşıyan
bir 'muhüra' ıle zamanın Başbakanı Sü-
leyman Demirel düşürüldü. Muhtıranın
öngördüğû reformlann gerçekleştirilme-
si için NihatErimhükümeti kuruldu. An-
cak kısa sürede hareket yörüngesinden
çıktı; 1961 Anayasası 'nı geriye doğru
degiştirmek yolunda bir baskı rejimine
dönüştü.
Bu degişimin kökenindeki nedenleri,
ordunun iç yapısındaki '9 Mart' ile '12
Mart' hesaplaşması açıklayabilir. Bir
yanda Kara Kuvvetleri Komutanı Orge-
neral Fanık Gürier ve Hava Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral Vluhsin Batur'un
başını çektiği oluşum orduda örgüîlenir-
ken, öte yanda Cumhurbaşkaru Cevdet
Sunay ve Genelkurmay Başkanı Mem-
duh Tağmaç'ın simgelediği kanat vardı.
Bu iki kanadın yukanda birleşmesi bir
süreç içinde gerçekleşti; karmaşık olay-
lar zincirini yarattı, büyük acılara ve ge-
reksiz çalkantılara yol açtı.
Ne var ki, 12 Mart'ı yalnız asker için-
de birhesaplaşma saymak yanılgıdır. Her
iki kanadın da toplumda sınıfsal daya-
naklan ve destekleyen sivil katmanlan
vardı.
T
ürkiye bir yol aynmmdaydı.
Bu V onuda yazılan anılann ve yayım-
lanan oelgelerin incelenmesiyle olay ile-
ride daha çok aydınlığa kavuşacaktır.
12 Mart, ülke sorunlannın çözümünü
çok partiii rejim dışında arayanlara bir
ders oldu. Ne var ki, bu ders 12 Eylül fa-
şizminin 12 Mart'ı aratan bir hışunla ül-
ke yönetimine el koymasını engelleye-
medi.
Türkiye 21 'inci yüzyılın eşiğinde de-
mokrasiden yoksun bir düzende, büyük
bir bunaiımı bugün de yaşamaktadır. Ül-
ke, irtica tehdidine ve parçalanma tehli-
kesine karşı var oluşunu savunuyor.
Aşağıda yayımladığımız belge, 12
Mart sürecine girmeden önceHava Kuv-
vetleri kesiminde hazırlanan 'Devrim
AnayasasTdır. Hava Kuvvetleri Komuta-
nı Barur. bu belgenin kendisine bağlı su-
baylarca bir öneri olduğunu söylemekle
birlikte, onaylamadığını da anılannda
yazmıştır. Ancak, o dönemde ordunun
belirli kesimlerinde nasıl bir tepki oluş-
tuğunu göstermek bakımından önemli
bir belgedir.
TÜRKIYE CUMHURİYETİDEVRİM
ANAYASASI
BİRİNCİ KISIM GENEL ILKELER
DEVLETİNŞEKLİ.
Madde 1 - Türkiye Devleti bir Cumhuri-
yettir.
uıîthurîyei
Ordu. sarüan uygulanmazso yonetinıe
el koyjnaYa kmaîlı alüö^uau biidirdl
-fttil
omutanların üJtimatomu
cerine Demirel istifa etti
Çoğu sanayi kenti 11 ilde sıkn önetim ilan edildi.Ara-
lannda Jlhan Selçuk, Miimtaz Sovsal. tlhami SoysaL,
Cemal Madanoğlu, Yaşar KemaL Yılmaz Güney, Ali
Sirmen'in de bulunduğu çok sayıda bilim adanu,ya-
zar, gazeteci, sanatçı ve srvîl kuruluş lideri gözaltına
alındı ve işkence tezgâhlanndan geçirildi.
Uğur Mumcıı'ııım
kaleminden 12 Maıt
12 Mart'ın öncesi ile sonrasını anlatan önemli belge-
lerden biri, euieklı General CeKI Gtirtan'uı '12 Mart'a
Beş Kala' adlı kitabıdır.
1971 yılmdan 15 yıl sonra, i 986 Ocak ayında yayım-
lanan kıtabın sunuş yazısmı arkadaşımız Uğur Mumco
kaleme almıştır. 12 Aralık 1985 günü bitirdiği yazısın-
da Mumcu, önemli saptama ve değerlendirmeler yap-
mışbr. Bu yazıyı, UğurMumcu'yu bir kez daha sevgi ve
saygı ile anarak yayımlıyoruz.
ıhtilaller tarihinde iki büyük akım, eğilim ve kanata
rastlanır. Bu iki akım, eğihm ve kanat, her ülkede baş-
ka renklere ve kişiliklerc bürûnür. Ancak iki ana eğilim,
her zaman kendi sözcülerini arar ve bulur.
Birinci eğilim, kurulu düzeni değiştırmeye yönelik
ilerici ve devrimcidir. 1789 Franstz DevTinıi'ade bu ile-
rici ve devrimci kanadı Jakoben'ier oluştunnuştur_ Ja-
kobenkr, Fransız İhtüali'nde Devrim ve Cumburhet
yanteıydrtar.
Ikincı egilım, kurulu düzeni savunuı. Kurulu düzenin
ayncahkJarına dayanır. 1789 Devrimi'nde Jakobenlere
karşı Jirondenler toprak burjuvazisinin çıkarlannı koru-
mak için bir araya gelmişlerdir.
Adlarını, toplantı yaptıklan manastırdan a!an Jako-
benler, Fransız lbtilali'nin devrimci kanadını; Jironden-
ferde tutucu ve gerici kanadını temsil ederler.
Bu iki ana akım zaman içinde gelişmış. çağımızın ile-
rici ya da gerici ideolojilerine IcaynakJık etnüştir. Jako-
ben görüş ve eylem. devnmci ve jJerici dsüncelerile bü-
tünleşmiş, Jirondenler ise muhafazakâr ve gerici dûşün-
celere \e ideolojilere ipuçlan \ermiştir.
Tabiî her ülke, bu Jakoben/ Jironden çatışmasını çok
baska dönemlerde ve çok başka adlar alhnda yaşamış-
nr. Sağcılık ve solculuk, ilericilik vegericilik, 1789Fran-
sız Burjuva fhtilali'ndeki bu çatışmaiardan güç alarak
toplumlann yazgısına egemen olmuştur.
Jakobenlik ve Jirondenlik, her toplumda siyasal kad-
rolann önüne çıkan bir yol ağzıdır.
Yakın tarihimizde îttihatçı diye anılan asker-sivil ay-
dınlar, Tüıic Jakobenlen olarak adlandınlırlar.
Sttrecek
CUMHURİYETİN NİTELtKLERt:
Madde2- Türkiye Cumhunyeti, De\Tİm
llkelerine dayanan halkçı. devletçi. laik,
milli ve sosyal devrimci bir devlettir.
DEVLETTN BÜTÜNLÜĞÜ, RESMİ
DİL,BAŞKENT:
Madde3-Türkiye Devleti, ülkesi ve ulu-
su ile bölünmez bir bütûndür.
Resmi diJ Türkçedır.
Başkent Ankara'dır.
EGE.MENLİK:
Madde 4 - Egemenlik kayıtsız şartsız
Türk Ulusunundur.
UIus, egemenliğını, anayasanın koyduğu
esaslara göre. yetkili organlar eliyle kul-
lanır.
Egemenliğin kullanılması hiçbir kişiye,
zümreye ya da sınıfa bırakılamayacağı
gibi; devrim ilkelerine de aykın olamaz.
YASAMA YETKlSİ:
Madde 5- Yasama yetkisi, Devrim Kon-
seyi ve Devrim Meclisi tarafindan kulla-
nıhr.
YÜRÜTMENİN GÖREVİ:
Madde6 - Yürütme görevi, Cumhurbaş-
kani, Başbakan ve Bakanlar Kurulu ta-
rafindan yerine getirilir.
YARGI YETKİSİ:
Madde 7 - Yargı yetkisi, ulus adına ba-
ğimsız mahkemelerce kulianılır.
DEVLET ŞEKLİNtV DEĞİSMEZLİ-
Ğİ:
Madde8-Devlet şeklinin Cumhuriyet ol-
duğu hakkmdaki anayasa hükmü değiş-
tirilemez ve değiştirilmesi teklif edile-
mez.
İKlNCt KISIM
CliMHlîRİYETİN TEMEL KURÜ-
LUŞLARI
Birinci Bölüm
YASAMA ORGANI- KURULUŞ VE
GÖREVLERJ
YASAMA ORGANI:
Madde9 - Yasama Organı, Devrim Kon-
seyi ve Devrim meclisidir.
Devrim Konseyi, Devletin en yüksek ka-
rar organıdır.
DEVRİM KONSEYİNİN GÖREV VE
SORUMLULIĞU:
Madde 10-Devrim Konseyi, çağdaş uy-
garlık düzeyine ulaşmış bir Türkiye ya-
ratılması ile görevh ve sorumludur. Kon-
sey bu sorumluluğu. Türk halkı ve dev-
rim kuruluşlan ile paylaşır.
DEVRİMKONSEYİNtVYETKİLERİ:
Madde 11 - Devrim Meclisince kabul
edilen kanun tasan ve tekJiflerinin mü-
zakeresi, kabulü, reddi ya da değiştirile-
rek kabulü,
Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı dev-
letlerle ve uluslararası kurullarla yapıla-
cak andlaşma ve anlaşmalann bir kanun-
la onaylanması; geneî seferberlik ve sa-
vaş ilanı, yurtdışına birlik gönderilmesi.
para basılması, Devrim Konseyi'nin yet-
kileri arasındadır.
SÜRECEK
İSIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR
Ibrahim Güllü'den bir mektup al-
dım. Güllü, öğrenci harçlannın arttınl-
masına karşı eylemler sırasında An-
kara'da gözattına alınmış ve tutuklan-
mıştı. ODTÜ Fizik Böjümü ikinci sınıf
öğrencisi olan Güllü hakkında, bu
gösterilerde bir polisin silahını belin-
den aldığı gerekçesiyle idam istemiy-
ledavaaçıldı. Güllü'nün Ankara Mer-
kez Kapalı Cezaevi'nden yolladığı
mektubunu biraz kısaltarak aktanyo-
rum:
"17 Aralık 1997 günü yapılan ba-
sın açıklamasının ardından tutuklan-
dım. Ûlkemizde öğrencilerin tutuk-
lanması ve yıllarca ceza alması sıra-
danlaştı. Ama bunun böyte olması ki-
mezararverir?Kanımca, topluma ve
ülkenin geleceğine. Çünkü genç de-
mek, gelecek demektir."
"68 gençliğini siz benden daha iyi
bilirsiniz. Daha iyibireğitim vegüzel
bir ülke için yola çıkmışlardı. Ulke-
mizde o gençlik, üç ki$inin idamı ile
mahkûrn edilmedi mi? Mahkûm edi-
len, gerçekte onlann güzel bir ülke
umutlan, kardeşlik ve özgüriük değil
miydi?"
îdamlık Gencin Mektubu
"Benim bu konuya değinmemin
sebebi idamla yargılanıyor olmam.
İdam istemine gerekçe olarak polis-
ten bir silah aldığım iddia edHiyor.
Ben almadığımı çok iyi bitiyorum. A-
ma sizlerbilmiyorsunuz. Herkesin ka-
fasında bu konuda şüpheler var. Ba-
zı şeyleri en azından netleştirmek la-
zım. Hani bakarsınız, yann bir gün
asılırsam neden asıldığımın çokiyi bi-
linmesini isterim. Bu nedenle ileride
birilerinin çıkıp 'O masumdu, boşu-
na asıldı' demelerini istemiyorum.
Çünkü benim asılmamın nedeni, ol-
sa olsa umutlanm, düşlerim olur."
"Size, tutuklanmama neden olan
gelişmelerin arkaplanınıanlatmak is-
tiyorum. 1995 ynında öğrenci genç-
lik, eşit, parasız ve bilimsel eğitim ta-
lebiyle ortaya çıktı. Bu taleplerçerçe-
vesinde bir diıekçe yazıldı ve dilekçe
TBMM'yeiletildi. Kısaca, gençlik bü-
tün umutlanm birgemiye doldurarak
lîmandan aynldı. Ama görmek iste-
meyen göz bunu görmedi ve yüzde
50'lik zamlarta gemimizi ileriye taşı-
yan düşlerimiz mahkûm edilmek is-
tendi. Ne var ki gençlik, inatçılıkde-
mekti. Gemimiz, Istanbul Üniversite-
siDil Tarih Coğrafya Fakültesi'ne uğ-
radı. Epeyce bir dayak yedik. Umut-
lanmızı ise avucumuzun ıçine alıp sı-
kıca sakladık. O gûnlerde Meclis 'ten
'Parasız eğitim istiyoruz' sesleriyük-
seldi. Gösteriyi yapan arkadaşlanmız
cezaevine atıldılar. 17Aralık'ta bu ne-
denle Kızılay'daydık."
"Arkadaşlanmız 96 yıl almışlardı.
96 yıla mahkûm olan sadece o arka-
daşlar mıydı? Cevabım, 17Aralıkgü-
nü yapılan basın açıklamasına katıl-
mak oldu. Aynı gün elimde bir çiçek-
le Kızılay Meydanı'na gitmiştim. Po-
lisler bizlere saldırdığı an, çiçek elim-
den düştü. Arkama dönüp baktığım-
da, mavı üniformahlardan biri çiçeği
eziverdi. O anı hâlâ unutamıyorum,
kendimi de o çiçeğe benzetiyorum.
Gözaltına alındıktan sonra pek farkı-
mız kalmamıştı o çiçekten."
"İki aylık tutukluluktan sonra iddi-
anamem banailetildi. Insanlargenel-
de doğum günlehnde bir yıl daha
yaşlanmanın hüznü ile birlikte, kendi-
lerinin yeni biryıla attıklan adımın se-
vincini yaşarlar. Iddianamem doğum
günümde açıklandı. Idamımın isten-
diğiniogün öğrendim, yaşama mer-
haba dediğım gün."
"Polisten silah aldığımiddiasıylail-
gili elimdekj dosyadan bazı çelişkile-
h size sunmak istiyorum. Dosyada
bulunan emniyet fezlekesi, olay gü-
nü ikiayn gruptan bahsediyor. Birisi,
DYP Genel Merkezi önünde polis
otosunu taşlamış vb... Diğen ise In-
cesu Caddesi22 numara önünde bir
polis memurunu dövüp silahınıalmış.
Ben heriki olaydan da suçlanıyorum.
Aynı anda iki olayda bulunmak fiziken
mümkün değil."
"Incesu Caddesi 22 numara ile
Yüksel Caddesi, iddia edilen iki ayn
olay yeri. Bana ise DYP Genel Mer-
kezi önündeki zabıta noktasında tat-
bikat yaptırdılar. Burası da başka
üçüncü bir yer. Tutulan zapta göre,
polis memuru beni emniyette yirmi
kişinin içerisinde teşhis etmiş. Ben
emniyette hiçbir zaman yirmi kişinin
içerisinde bulunmadım. Aynca dos-
yada ne yakalama tutanağı, ne teş-
his tutanağı, ne polis memurunun
doktor raporu, ne evarama tutanağı
ne de benim yer gösterme tutanağım
bulunuyor. Bu kadarbelgeyokken bir
kişine düşünebilir ki. Dosyada daha
çok yazacak şey var. Hepsini yazar-
sam kitap olur."
"Sonuçta 68'in birkarikatürünüya-
şıyoruz. Ancak 30 yıl geçti, ama se-
naryolar hep aynı. Ben bu senaryo-
da rol almak istemiyorum. Mecbur
bırakıldım. Sürecısize aktardım. Ben,
öğrenci gençliğin umutlanm ve hak-
lannı yok etmek için idamım istendi-
ğini düşünüyonjm. Sizce?.."
Üniversite öğrencisi ibrahim Güllü
idamdan yargılanıyor. Duruşması 15
Mart'ta Ankara 2 No'lu DGM'de baş-
lıyor. Çete elemanlannın kimisi millet-
vekili adayı, kimisi devlet görevlisi.
Söyleyecek fazla söz bulamıyorum.
BÎRBAKIMA
SERVER TANILLI
Feridun Andaç'ın
Denemeleri
Nedir edebiyat. hele roman ve şiir bir yerde?
Sanatçının, okura çıkardığı biryolculuk çağnsı de
ğil mi? Yazar, okuaınu -belki- hiç bilmediği yada gör
mediği iklimlere, ufuklara doğru alıp götürmek iste-
miştir. Coğrafyanın, yaşamın, duygu ve düşüncenir
-çoğu kez gizli kalmış- bölgeleri gidip görülecektir.
Okur, aynı zamanda sırdaşıdır yazann. Yolculuktan,
yaşamın gizlerine beraberce daha "vâkıf" bir durum-
da dönülecektir; yazar, çağnsından hoşnut, okur da-
ha da olgun, kimi zaman değişmiş de olarak...
Edebiyatın etkileyiciliği burada. Roman ve şiir de-
ğiştirir. Hele edebiyatla felsefenin iç içe olduğu de-
neme türüne başvurulmuşsa, etkileme ve değiştir-
menin ölçüsü de başkalaşır. SÖyler misiniz, Monta-
igne'i okuyup bitirdiğınizde, yaşama artık bambaş-
ka gözlerte bakan bir insan değil miydiniz?
Geçenlerde böyle bir çağn aldım.
Feridun Andaç, Işık 01 Günüme Ağ'ı göndermiş-
ti.
•
Feridun Andaç'ı uzun uzadıya hatırlatmanın anla-
mı yok okurlara. Onunla çeşitli dergi ve gazetelerde,
bu arada Cumhuriyet'te kârşılaşmışsınızdır birçok
kez. Özellikle büyük yazarfanmız üstıine titiz bir in-
celemecidir. Ama sizi belki daha çok saran, yazan-
mızın söyleşileri ve denemeleri olmuştur: Söz Uçar
Yazı Kalır, Söz Uçlan, Yazı Burçlan...
Işık 01Günüme /Ijj, onunPapirüsYayınlan'nda çı-
kan son denemeleri.
Kitap, Andaç'ın, yazının, yaşamın sırfanna dönük
izlenim ve gözlemlerinden oluşan denemelerini içi-
ne alıyor; yaşamdan yazıya, yazıdan yaşama dönük
bir bakışla kaleme aldığı bu denemelerinde, okurla-
nnı, yaşamın ve yazının sırlanna doğru bir yolculuğa
çıkanyor. Tarihin, edebiyatın, onun "can iksiri" dedi-
gi sözlerin, yüzlerin, izlerin, izleklenn, söylemlerin,
kentlerin, an'lann iç içe geçtiği bir yolculuk. "Söz
burcunun tutkunu, kalemin, kâğıdın ve sözün dos-
tu"na çıkanlmış bir çağrı...
Üsküp'e gitmemiş de olsanız, merak etmişsiniz-
dir; çağdaş Makedon şiirinin kurucusu Kosta Ra-
çin'in, yaşamının bahanndaki trajik ötömü, sizi hep
sarsmıştır.
Cahrt Külebi'nin, SabahattJn Kudret Aksal'ın,
"ömrümüzün bahanndaki sevginın göçebe şairi"
Cemal Süreya'nın şiırinde duyup da dile getirmek-
te güçlük çektiğiniz güzellikler vardır.
"Bitsin sürgünlüğüm, yaşamak isterim I Anayur-
dumda, kendi ocağımda bırak öleyim" diyen OvkJi-
us'un sızlanışlarını duyduğunuz günden beri sür-
günlük, hele sürgünlerin çağdaş dünyada yaşadık-
lan, sizin durmadan ilginizi çekmiştir.
"Yurtsuzluğu yurt edınenler", yani Çingeneler de
öyle.
Panayot fstrati, "dilyurdunda birgezgin"ü\r.
Ya kentler? Nedir bir kentte yaşamak, nasıl olur bir
kenti yaşatmak? Ya Paris, onu nasıl dile getirmeli?
"Düşlerin, sözlerin kenti"n'\ anlatmak kolay mı?
Işte bu sorulann ve daha nicelerinin üstüne Ar+-
daç'ın denemeleri. ' ' <^
x
Buram buram bir sevgiyle, tutkuyla, alıp götüren
birdille...
•
Bu güzel denemeler içinde, beni daha da saranı,
Stefan Zvveig'm Erasmus üstüne yazdığı kitaptan
hareketle günümüzde aydını bekleyen sorumlulu-
ğun altını çizerken söyledikleri oldu Feridun Andaç'ın.
Erasmus, 16. yüzyılda, Ortaçağ'ın karanlığına kar-
şı bayrak açmış ve o bayrağı yere düşürmemiş bir
aydındı. Ama ondan yaklaşık bir beş yüz yıl sonra,
21. yüzyılın eşiğinde ve ûlkemizde benzer şeyler olu-
yor: Yasaklar, bağnazlık, korku kol geziyor; dahası,
"Sıvas Kıyımı"nda olduğu gibi, yakılıyor insanlar.
"Aydın'lığımızı kuşatanlar" var!
Andaç diyor ki, "Aydın, kendinden kaçabilir olsa
olsa. Ama bunlardan kaçamaz. Çağının sorumluluk
bilinci, ona; her türlü bağnazlığa, gericiliğe, baskı-
ya, özgür dûşünceye yönelik kıyıcılığa karşı çıkma
misyonunu venviştir. Bundan kaçamaz. Korku, tep-
kisizlik, kaç/ş, bir gün onu da yok edecek karanlığı
arttınr. Nitekim Aziz NesinV, yakılan otuz yedi insa-
nı bayraklaştıran da budur."
Ve ekliyor: "Aydınlığımızı kuşatan karanlıklan gör-
mezsek, onlara duyarsızJ tepkisiz kalırsak; birsabah
uyandığımızda, 'aydın'itğa giden yollan iyice kapalı
buluruz, biline!"
Yerinde ve sarsıcı bir hat/rfatma!
Feridun Andaç'ın güzelim denemeleri, sonurtda,
en başta da aydınlanmıza yollanmış böylesi çarpıcı
bir mesajla bitiyor. Kitaba asıl anlamını veren -belki
de- önce bu uyanlardır.
Tam da zamanında yayımlanan denemeler...
Gurbetçinin ilginç takkıyesi
Almanya'ya iltica
için irticacı oldu
SEYFİ ÇELİKKAYA
YOZGAT-Almanya'da
oturma izni almak için
Yozgat'taki yakınlanna şe-
riatçı örgütlerle ilgili ki-
taplar gönderen Umit ll-
han Yozgat'a döndüğünde
polis tarafindan gözaltına
alındı. llhan, "Almama'da
kalabilmek için bu yola
başvurdum. Ben irticacı
değüim"dedi.
Yozgat'ın Saraykent il-
çesinde AJmanya'dan ken-
disine gelen koliyi almaya
giden Murat Karabu-
lut'un durumundan şüphe-
lenen polis bu kişiyi gö-
zaltına alarak sorgulamaya
başladı. Karabulut'un pos-
taneden teslim aldığı koli-
nın içinden, Almanya'daki
şeriat de\ leti kurmak için
faaliyetlerde bulunan Ce-
malern'n Kaplan ve oğlu
Metin Kaplan'a ait çok sa-
yıda video, teyp kaseti ıle
gazete ve kitap ele geçirdi.
Polis yaptığı araştırma
sonucu örgüt yayınlarını
gönderen kişinin Karabu-
lut'un eniştesı Lmitİlhan
olduğunu tespit etti. Ümit
İlhan'ın da bir süre önce
Türkiye'ye döndüğünü
haber alan polis, bu kişiyi
Sarıkaya ilçesinde yakala-
dı. Ümit llhan ve Murat
Karabulut, Yozgat Cum-
huriyet Savcılığı'na sevk
edildiler. llhan kendisinin,
'kara ses' olarak bilinen
Kaplancılarla bağının ol-
madığını belirterek neden
bu yoia başvurduğunu
şöyle anlattı:
"1996'da AlmanvaVa
gittim. Oturma izni almak
için her yolu dcnedim. An-
cak bunu başaramayınca
arkadaşlar bana tek yolun
kendimi yasadışı bir örgü-
tün üvesi gibi gpstermem
olduğunu sövlediler. Tür-
kiye'ye Cemalettin Kap-
lan'ın propaganda kaset-
leri ve kitapianrugönderip
kısa sürede Türkiye'de
'kare ses'çi olarak aranan
biri durumuna dûşecek-
tim. Böylece Almanva'dan
siyasisığınma hakkıisteve-
cekum.'"
llhan, birçok insanın
Almanya'da kalabilmek
içm bu tür davTanışlara gi-
riştiğini de söyledi. tki sa-
nık çıkarıldıkları mahke-
mece tutuksuz yargılan-
mak üzere serbest bırakıl-
dı.