20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 MART 1999 CUN HABERLER Ö^ürKiklere, demokrasiye ve sola J>ah oz Muhtıranın gerekçelerinden biri olarakgösterilmesine karşın anayasada öngörüîen sosyal reformlaryerine, özgürlükçü 1961 Anayasası hedef alındı; temel hak ve özgiirlükler ile üniversite ve TRT'nin özerkliğine darbe indiren düzenlemeleryapıldı. 28. YILDONUMUNDE l&MART tstanbul Haber Servisi - Siyasal tarihımizde 20 yıla sığan üç askeri müdahaleden biri olan muhtıra, 12 Mart 1971 'de dönemin Genelkurmay Başkanı Memduh Tagmaç ve 3 kuvvet komutanının imzasıyla cumhurbas,kanı, TBMM ve senato başkanlanna verildi. Mevcut durumu önleyecek ve anayasanın öngördüğû reformlan Atatürkçü bir görüşle yapacak bir hükümetin kunılmasmı isteyen, aksi takdirde ordunun yönetime el koyacağını bildiren muhtıranın radyoda okunmasından sonra Sükyman Demirel başkanlıgındaki hükümet istifa etti. Muhtıra ilk gûnlerde Atatürkçü ve sol çevrelerce ilerici olarak degerJendinlerek desteklendi. Destek mesajı yayımlayanlar arasında Dev- Genç, TÖS gibi devrimci kuruîuşlar da vardı. CHP Genel Başkanı tsmet fnönü temkinli açıkJamalar yaparken, Genel Sekreter Bülent Ece\it. darbenin Yunanistan örneğinde olduğu gibi seçimler sonrasında iktidara geleceği belli olan ortanın solundaki CHP'ye karşı yapıldığını savundu. Ecevit, muhtıradan sonra kurulan ve reformcu olarak nitelendirilen 1. Erim hükiimetine de bakan verilmemesini istedi. 12 Mart'ın temel gerekçesi sayılan şiddet eylemlerinin yayılmasında. gelişen sol dalgayı önlemek amacıyla kurulan sağcı çetecilerin, dönemin AP hükümeti tarafmdan desteklenmesinin büyük payı vardı. Cumhurbaskanı Cevdet Sunay da CHP Genel Başkanı İsmet lnönü ıle yaptığı bir tartışmada. okullara silahlı baskın düzenleyen ve devnmci gençleri öldüren Olkü Ocağı mensuplannı vatansever olarak nitelendirmişti. 12 Mart'ın hemen öncesinde Deniz Gezmiş ve arkadaşlan Ankara Gölbaşı'ndaki radar istasyonunda görevli 4 Amerikalı askeri, 400 bin dolar fidye ve devrimci arkdaşlannın serbest bırakılması talebiyle kaçırdı. Ancak, istemleri yerine getirilmemesine karşın Amerikalılar iki gün sonra serbest bırakıldı. Deniz Gezmiş ve lideri olduğu THKO'nun iki önemli ismi Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 12 Mart'tan kısa bir süre sonra yakalanırken, örgütün diger önemli isimlerinden Sinan CemgiJ. Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan, Nurhak Dağı 'nda öldürüldüler. Silahlı mücadeleyi benimseyen Mahir Çayan liderliğindeki diğer sol örgüt THKP'C. 17Mayıs'talsrail'in Istanbul Başkonsolosu Efraim Elrom'u kaçırarak öldürdü. Diğer yandan 12 Mart'ın hemen ardından çok sayıda ilerici general ve subay ihraç edildi. Çogu sanayi kenti 11 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Tüm sol partiler ve kuruîuşlar kapatıldı. Aralannda tlhan Selçuk. Mümtaz SmsaL, flhami So\saL, Cemal JVIadanoğlu, Yaşar KemaL, Ytlmaz Güney, Ali Sirmen'in de bulunduğu çok sayıda bilim adamı, yazar. gazeteci, sanatçı ve sivil kuruluş lideri gözaltına alındı ve işkence tezgâhlanndan geçirildi. Orgeneral FaikTûrûn'ün sıkıyönetim komutanı olduğu Istanbul'da Ziverbey Köşkü işkencehaneye dönüştürüldü. Muhtıranın gerekçelerinden biri olarak gösterilmesine karşın. anayasada öngörüîen sosyal reformlar yerine, özgürlükçü 1961 Anayasası hedef alındı; temel hak ve özgürlükler ile üniversite ve TRT'nin özerkliğine darbe indiren düzenlemeler yapıldı. Hiç adam öldürmemelerine karşın Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan. 6 Mayıs 1972'de idam edildiler. tdam karannı veren mahkeme başkanı Ali EKerdi ile davanın sa\ cısı Baki Tiığ. Demirel tarafindan parlamenter yapılarak ödüllendirildi. Istanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün ise seçilemedi. 'Sol'a, demokrasiye ve özgürlüklere "balyoz" niteliği tas,ıyan 12 Mart dönemı. 1973 Ekimi'nde yapılan genel seçimler ile sona erdi. 12Mart'tuhayrlanan 'DevrimAnayasası' 12 Mart askeri müdahalesinin bugün 28*inci yıldönümüdür. Geçmişte bugün, Genelkurmay Başkanı Memduh Tağ- maç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürfcr,Hava Kuvvetleri Komutanı Muh- sin Barur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyicioğlu'nun imzalannı taşıyan bir 'muhüra' ıle zamanın Başbakanı Sü- leyman Demirel düşürüldü. Muhtıranın öngördüğû reformlann gerçekleştirilme- si için NihatErimhükümeti kuruldu. An- cak kısa sürede hareket yörüngesinden çıktı; 1961 Anayasası 'nı geriye doğru degiştirmek yolunda bir baskı rejimine dönüştü. Bu degişimin kökenindeki nedenleri, ordunun iç yapısındaki '9 Mart' ile '12 Mart' hesaplaşması açıklayabilir. Bir yanda Kara Kuvvetleri Komutanı Orge- neral Fanık Gürier ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Vluhsin Batur'un başını çektiği oluşum orduda örgüîlenir- ken, öte yanda Cumhurbaşkaru Cevdet Sunay ve Genelkurmay Başkanı Mem- duh Tağmaç'ın simgelediği kanat vardı. Bu iki kanadın yukanda birleşmesi bir süreç içinde gerçekleşti; karmaşık olay- lar zincirini yarattı, büyük acılara ve ge- reksiz çalkantılara yol açtı. Ne var ki, 12 Mart'ı yalnız asker için- de birhesaplaşma saymak yanılgıdır. Her iki kanadın da toplumda sınıfsal daya- naklan ve destekleyen sivil katmanlan vardı. T ürkiye bir yol aynmmdaydı. Bu V onuda yazılan anılann ve yayım- lanan oelgelerin incelenmesiyle olay ile- ride daha çok aydınlığa kavuşacaktır. 12 Mart, ülke sorunlannın çözümünü çok partiii rejim dışında arayanlara bir ders oldu. Ne var ki, bu ders 12 Eylül fa- şizminin 12 Mart'ı aratan bir hışunla ül- ke yönetimine el koymasını engelleye- medi. Türkiye 21 'inci yüzyılın eşiğinde de- mokrasiden yoksun bir düzende, büyük bir bunaiımı bugün de yaşamaktadır. Ül- ke, irtica tehdidine ve parçalanma tehli- kesine karşı var oluşunu savunuyor. Aşağıda yayımladığımız belge, 12 Mart sürecine girmeden önceHava Kuv- vetleri kesiminde hazırlanan 'Devrim AnayasasTdır. Hava Kuvvetleri Komuta- nı Barur. bu belgenin kendisine bağlı su- baylarca bir öneri olduğunu söylemekle birlikte, onaylamadığını da anılannda yazmıştır. Ancak, o dönemde ordunun belirli kesimlerinde nasıl bir tepki oluş- tuğunu göstermek bakımından önemli bir belgedir. TÜRKIYE CUMHURİYETİDEVRİM ANAYASASI BİRİNCİ KISIM GENEL ILKELER DEVLETİNŞEKLİ. Madde 1 - Türkiye Devleti bir Cumhuri- yettir. uıîthurîyei Ordu. sarüan uygulanmazso yonetinıe el koyjnaYa kmaîlı alüö^uau biidirdl -fttil omutanların üJtimatomu cerine Demirel istifa etti Çoğu sanayi kenti 11 ilde sıkn önetim ilan edildi.Ara- lannda Jlhan Selçuk, Miimtaz Sovsal. tlhami SoysaL, Cemal Madanoğlu, Yaşar KemaL Yılmaz Güney, Ali Sirmen'in de bulunduğu çok sayıda bilim adanu,ya- zar, gazeteci, sanatçı ve srvîl kuruluş lideri gözaltına alındı ve işkence tezgâhlanndan geçirildi. Uğur Mumcıı'ııım kaleminden 12 Maıt 12 Mart'ın öncesi ile sonrasını anlatan önemli belge- lerden biri, euieklı General CeKI Gtirtan'uı '12 Mart'a Beş Kala' adlı kitabıdır. 1971 yılmdan 15 yıl sonra, i 986 Ocak ayında yayım- lanan kıtabın sunuş yazısmı arkadaşımız Uğur Mumco kaleme almıştır. 12 Aralık 1985 günü bitirdiği yazısın- da Mumcu, önemli saptama ve değerlendirmeler yap- mışbr. Bu yazıyı, UğurMumcu'yu bir kez daha sevgi ve saygı ile anarak yayımlıyoruz. ıhtilaller tarihinde iki büyük akım, eğilim ve kanata rastlanır. Bu iki akım, eğihm ve kanat, her ülkede baş- ka renklere ve kişiliklerc bürûnür. Ancak iki ana eğilim, her zaman kendi sözcülerini arar ve bulur. Birinci eğilim, kurulu düzeni değiştırmeye yönelik ilerici ve devrimcidir. 1789 Franstz DevTinıi'ade bu ile- rici ve devrimci kanadı Jakoben'ier oluştunnuştur_ Ja- kobenkr, Fransız İhtüali'nde Devrim ve Cumburhet yanteıydrtar. Ikincı egilım, kurulu düzeni savunuı. Kurulu düzenin ayncahkJarına dayanır. 1789 Devrimi'nde Jakobenlere karşı Jirondenler toprak burjuvazisinin çıkarlannı koru- mak için bir araya gelmişlerdir. Adlarını, toplantı yaptıklan manastırdan a!an Jako- benler, Fransız lbtilali'nin devrimci kanadını; Jironden- ferde tutucu ve gerici kanadını temsil ederler. Bu iki ana akım zaman içinde gelişmış. çağımızın ile- rici ya da gerici ideolojilerine IcaynakJık etnüştir. Jako- ben görüş ve eylem. devnmci ve jJerici dsüncelerile bü- tünleşmiş, Jirondenler ise muhafazakâr ve gerici dûşün- celere \e ideolojilere ipuçlan \ermiştir. Tabiî her ülke, bu Jakoben/ Jironden çatışmasını çok baska dönemlerde ve çok başka adlar alhnda yaşamış- nr. Sağcılık ve solculuk, ilericilik vegericilik, 1789Fran- sız Burjuva fhtilali'ndeki bu çatışmaiardan güç alarak toplumlann yazgısına egemen olmuştur. Jakobenlik ve Jirondenlik, her toplumda siyasal kad- rolann önüne çıkan bir yol ağzıdır. Yakın tarihimizde îttihatçı diye anılan asker-sivil ay- dınlar, Tüıic Jakobenlen olarak adlandınlırlar. Sttrecek CUMHURİYETİN NİTELtKLERt: Madde2- Türkiye Cumhunyeti, De\Tİm llkelerine dayanan halkçı. devletçi. laik, milli ve sosyal devrimci bir devlettir. DEVLETTN BÜTÜNLÜĞÜ, RESMİ DİL,BAŞKENT: Madde3-Türkiye Devleti, ülkesi ve ulu- su ile bölünmez bir bütûndür. Resmi diJ Türkçedır. Başkent Ankara'dır. EGE.MENLİK: Madde 4 - Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Ulusunundur. UIus, egemenliğını, anayasanın koyduğu esaslara göre. yetkili organlar eliyle kul- lanır. Egemenliğin kullanılması hiçbir kişiye, zümreye ya da sınıfa bırakılamayacağı gibi; devrim ilkelerine de aykın olamaz. YASAMA YETKlSİ: Madde 5- Yasama yetkisi, Devrim Kon- seyi ve Devrim Meclisi tarafindan kulla- nıhr. YÜRÜTMENİN GÖREVİ: Madde6 - Yürütme görevi, Cumhurbaş- kani, Başbakan ve Bakanlar Kurulu ta- rafindan yerine getirilir. YARGI YETKİSİ: Madde 7 - Yargı yetkisi, ulus adına ba- ğimsız mahkemelerce kulianılır. DEVLET ŞEKLİNtV DEĞİSMEZLİ- Ğİ: Madde8-Devlet şeklinin Cumhuriyet ol- duğu hakkmdaki anayasa hükmü değiş- tirilemez ve değiştirilmesi teklif edile- mez. İKlNCt KISIM CliMHlîRİYETİN TEMEL KURÜ- LUŞLARI Birinci Bölüm YASAMA ORGANI- KURULUŞ VE GÖREVLERJ YASAMA ORGANI: Madde9 - Yasama Organı, Devrim Kon- seyi ve Devrim meclisidir. Devrim Konseyi, Devletin en yüksek ka- rar organıdır. DEVRİM KONSEYİNİN GÖREV VE SORUMLULIĞU: Madde 10-Devrim Konseyi, çağdaş uy- garlık düzeyine ulaşmış bir Türkiye ya- ratılması ile görevh ve sorumludur. Kon- sey bu sorumluluğu. Türk halkı ve dev- rim kuruluşlan ile paylaşır. DEVRİMKONSEYİNtVYETKİLERİ: Madde 11 - Devrim Meclisince kabul edilen kanun tasan ve tekJiflerinin mü- zakeresi, kabulü, reddi ya da değiştirile- rek kabulü, Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı dev- letlerle ve uluslararası kurullarla yapıla- cak andlaşma ve anlaşmalann bir kanun- la onaylanması; geneî seferberlik ve sa- vaş ilanı, yurtdışına birlik gönderilmesi. para basılması, Devrim Konseyi'nin yet- kileri arasındadır. SÜRECEK İSIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR Ibrahim Güllü'den bir mektup al- dım. Güllü, öğrenci harçlannın arttınl- masına karşı eylemler sırasında An- kara'da gözattına alınmış ve tutuklan- mıştı. ODTÜ Fizik Böjümü ikinci sınıf öğrencisi olan Güllü hakkında, bu gösterilerde bir polisin silahını belin- den aldığı gerekçesiyle idam istemiy- ledavaaçıldı. Güllü'nün Ankara Mer- kez Kapalı Cezaevi'nden yolladığı mektubunu biraz kısaltarak aktanyo- rum: "17 Aralık 1997 günü yapılan ba- sın açıklamasının ardından tutuklan- dım. Ûlkemizde öğrencilerin tutuk- lanması ve yıllarca ceza alması sıra- danlaştı. Ama bunun böyte olması ki- mezararverir?Kanımca, topluma ve ülkenin geleceğine. Çünkü genç de- mek, gelecek demektir." "68 gençliğini siz benden daha iyi bilirsiniz. Daha iyibireğitim vegüzel bir ülke için yola çıkmışlardı. Ulke- mizde o gençlik, üç ki$inin idamı ile mahkûrn edilmedi mi? Mahkûm edi- len, gerçekte onlann güzel bir ülke umutlan, kardeşlik ve özgüriük değil miydi?" îdamlık Gencin Mektubu "Benim bu konuya değinmemin sebebi idamla yargılanıyor olmam. İdam istemine gerekçe olarak polis- ten bir silah aldığım iddia edHiyor. Ben almadığımı çok iyi bitiyorum. A- ma sizlerbilmiyorsunuz. Herkesin ka- fasında bu konuda şüpheler var. Ba- zı şeyleri en azından netleştirmek la- zım. Hani bakarsınız, yann bir gün asılırsam neden asıldığımın çokiyi bi- linmesini isterim. Bu nedenle ileride birilerinin çıkıp 'O masumdu, boşu- na asıldı' demelerini istemiyorum. Çünkü benim asılmamın nedeni, ol- sa olsa umutlanm, düşlerim olur." "Size, tutuklanmama neden olan gelişmelerin arkaplanınıanlatmak is- tiyorum. 1995 ynında öğrenci genç- lik, eşit, parasız ve bilimsel eğitim ta- lebiyle ortaya çıktı. Bu taleplerçerçe- vesinde bir diıekçe yazıldı ve dilekçe TBMM'yeiletildi. Kısaca, gençlik bü- tün umutlanm birgemiye doldurarak lîmandan aynldı. Ama görmek iste- meyen göz bunu görmedi ve yüzde 50'lik zamlarta gemimizi ileriye taşı- yan düşlerimiz mahkûm edilmek is- tendi. Ne var ki gençlik, inatçılıkde- mekti. Gemimiz, Istanbul Üniversite- siDil Tarih Coğrafya Fakültesi'ne uğ- radı. Epeyce bir dayak yedik. Umut- lanmızı ise avucumuzun ıçine alıp sı- kıca sakladık. O gûnlerde Meclis 'ten 'Parasız eğitim istiyoruz' sesleriyük- seldi. Gösteriyi yapan arkadaşlanmız cezaevine atıldılar. 17Aralık'ta bu ne- denle Kızılay'daydık." "Arkadaşlanmız 96 yıl almışlardı. 96 yıla mahkûm olan sadece o arka- daşlar mıydı? Cevabım, 17Aralıkgü- nü yapılan basın açıklamasına katıl- mak oldu. Aynı gün elimde bir çiçek- le Kızılay Meydanı'na gitmiştim. Po- lisler bizlere saldırdığı an, çiçek elim- den düştü. Arkama dönüp baktığım- da, mavı üniformahlardan biri çiçeği eziverdi. O anı hâlâ unutamıyorum, kendimi de o çiçeğe benzetiyorum. Gözaltına alındıktan sonra pek farkı- mız kalmamıştı o çiçekten." "İki aylık tutukluluktan sonra iddi- anamem banailetildi. Insanlargenel- de doğum günlehnde bir yıl daha yaşlanmanın hüznü ile birlikte, kendi- lerinin yeni biryıla attıklan adımın se- vincini yaşarlar. Iddianamem doğum günümde açıklandı. Idamımın isten- diğiniogün öğrendim, yaşama mer- haba dediğım gün." "Polisten silah aldığımiddiasıylail- gili elimdekj dosyadan bazı çelişkile- h size sunmak istiyorum. Dosyada bulunan emniyet fezlekesi, olay gü- nü ikiayn gruptan bahsediyor. Birisi, DYP Genel Merkezi önünde polis otosunu taşlamış vb... Diğen ise In- cesu Caddesi22 numara önünde bir polis memurunu dövüp silahınıalmış. Ben heriki olaydan da suçlanıyorum. Aynı anda iki olayda bulunmak fiziken mümkün değil." "Incesu Caddesi 22 numara ile Yüksel Caddesi, iddia edilen iki ayn olay yeri. Bana ise DYP Genel Mer- kezi önündeki zabıta noktasında tat- bikat yaptırdılar. Burası da başka üçüncü bir yer. Tutulan zapta göre, polis memuru beni emniyette yirmi kişinin içerisinde teşhis etmiş. Ben emniyette hiçbir zaman yirmi kişinin içerisinde bulunmadım. Aynca dos- yada ne yakalama tutanağı, ne teş- his tutanağı, ne polis memurunun doktor raporu, ne evarama tutanağı ne de benim yer gösterme tutanağım bulunuyor. Bu kadarbelgeyokken bir kişine düşünebilir ki. Dosyada daha çok yazacak şey var. Hepsini yazar- sam kitap olur." "Sonuçta 68'in birkarikatürünüya- şıyoruz. Ancak 30 yıl geçti, ama se- naryolar hep aynı. Ben bu senaryo- da rol almak istemiyorum. Mecbur bırakıldım. Sürecısize aktardım. Ben, öğrenci gençliğin umutlanm ve hak- lannı yok etmek için idamım istendi- ğini düşünüyonjm. Sizce?.." Üniversite öğrencisi ibrahim Güllü idamdan yargılanıyor. Duruşması 15 Mart'ta Ankara 2 No'lu DGM'de baş- lıyor. Çete elemanlannın kimisi millet- vekili adayı, kimisi devlet görevlisi. Söyleyecek fazla söz bulamıyorum. BÎRBAKIMA SERVER TANILLI Feridun Andaç'ın Denemeleri Nedir edebiyat. hele roman ve şiir bir yerde? Sanatçının, okura çıkardığı biryolculuk çağnsı de ğil mi? Yazar, okuaınu -belki- hiç bilmediği yada gör mediği iklimlere, ufuklara doğru alıp götürmek iste- miştir. Coğrafyanın, yaşamın, duygu ve düşüncenir -çoğu kez gizli kalmış- bölgeleri gidip görülecektir. Okur, aynı zamanda sırdaşıdır yazann. Yolculuktan, yaşamın gizlerine beraberce daha "vâkıf" bir durum- da dönülecektir; yazar, çağnsından hoşnut, okur da- ha da olgun, kimi zaman değişmiş de olarak... Edebiyatın etkileyiciliği burada. Roman ve şiir de- ğiştirir. Hele edebiyatla felsefenin iç içe olduğu de- neme türüne başvurulmuşsa, etkileme ve değiştir- menin ölçüsü de başkalaşır. SÖyler misiniz, Monta- igne'i okuyup bitirdiğınizde, yaşama artık bambaş- ka gözlerte bakan bir insan değil miydiniz? Geçenlerde böyle bir çağn aldım. Feridun Andaç, Işık 01 Günüme Ağ'ı göndermiş- ti. • Feridun Andaç'ı uzun uzadıya hatırlatmanın anla- mı yok okurlara. Onunla çeşitli dergi ve gazetelerde, bu arada Cumhuriyet'te kârşılaşmışsınızdır birçok kez. Özellikle büyük yazarfanmız üstıine titiz bir in- celemecidir. Ama sizi belki daha çok saran, yazan- mızın söyleşileri ve denemeleri olmuştur: Söz Uçar Yazı Kalır, Söz Uçlan, Yazı Burçlan... Işık 01Günüme /Ijj, onunPapirüsYayınlan'nda çı- kan son denemeleri. Kitap, Andaç'ın, yazının, yaşamın sırfanna dönük izlenim ve gözlemlerinden oluşan denemelerini içi- ne alıyor; yaşamdan yazıya, yazıdan yaşama dönük bir bakışla kaleme aldığı bu denemelerinde, okurla- nnı, yaşamın ve yazının sırlanna doğru bir yolculuğa çıkanyor. Tarihin, edebiyatın, onun "can iksiri" dedi- gi sözlerin, yüzlerin, izlerin, izleklenn, söylemlerin, kentlerin, an'lann iç içe geçtiği bir yolculuk. "Söz burcunun tutkunu, kalemin, kâğıdın ve sözün dos- tu"na çıkanlmış bir çağrı... Üsküp'e gitmemiş de olsanız, merak etmişsiniz- dir; çağdaş Makedon şiirinin kurucusu Kosta Ra- çin'in, yaşamının bahanndaki trajik ötömü, sizi hep sarsmıştır. Cahrt Külebi'nin, SabahattJn Kudret Aksal'ın, "ömrümüzün bahanndaki sevginın göçebe şairi" Cemal Süreya'nın şiırinde duyup da dile getirmek- te güçlük çektiğiniz güzellikler vardır. "Bitsin sürgünlüğüm, yaşamak isterim I Anayur- dumda, kendi ocağımda bırak öleyim" diyen OvkJi- us'un sızlanışlarını duyduğunuz günden beri sür- günlük, hele sürgünlerin çağdaş dünyada yaşadık- lan, sizin durmadan ilginizi çekmiştir. "Yurtsuzluğu yurt edınenler", yani Çingeneler de öyle. Panayot fstrati, "dilyurdunda birgezgin"ü\r. Ya kentler? Nedir bir kentte yaşamak, nasıl olur bir kenti yaşatmak? Ya Paris, onu nasıl dile getirmeli? "Düşlerin, sözlerin kenti"n'\ anlatmak kolay mı? Işte bu sorulann ve daha nicelerinin üstüne Ar+- daç'ın denemeleri. ' ' <^ x Buram buram bir sevgiyle, tutkuyla, alıp götüren birdille... • Bu güzel denemeler içinde, beni daha da saranı, Stefan Zvveig'm Erasmus üstüne yazdığı kitaptan hareketle günümüzde aydını bekleyen sorumlulu- ğun altını çizerken söyledikleri oldu Feridun Andaç'ın. Erasmus, 16. yüzyılda, Ortaçağ'ın karanlığına kar- şı bayrak açmış ve o bayrağı yere düşürmemiş bir aydındı. Ama ondan yaklaşık bir beş yüz yıl sonra, 21. yüzyılın eşiğinde ve ûlkemizde benzer şeyler olu- yor: Yasaklar, bağnazlık, korku kol geziyor; dahası, "Sıvas Kıyımı"nda olduğu gibi, yakılıyor insanlar. "Aydın'lığımızı kuşatanlar" var! Andaç diyor ki, "Aydın, kendinden kaçabilir olsa olsa. Ama bunlardan kaçamaz. Çağının sorumluluk bilinci, ona; her türlü bağnazlığa, gericiliğe, baskı- ya, özgür dûşünceye yönelik kıyıcılığa karşı çıkma misyonunu venviştir. Bundan kaçamaz. Korku, tep- kisizlik, kaç/ş, bir gün onu da yok edecek karanlığı arttınr. Nitekim Aziz NesinV, yakılan otuz yedi insa- nı bayraklaştıran da budur." Ve ekliyor: "Aydınlığımızı kuşatan karanlıklan gör- mezsek, onlara duyarsızJ tepkisiz kalırsak; birsabah uyandığımızda, 'aydın'itğa giden yollan iyice kapalı buluruz, biline!" Yerinde ve sarsıcı bir hat/rfatma! Feridun Andaç'ın güzelim denemeleri, sonurtda, en başta da aydınlanmıza yollanmış böylesi çarpıcı bir mesajla bitiyor. Kitaba asıl anlamını veren -belki de- önce bu uyanlardır. Tam da zamanında yayımlanan denemeler... Gurbetçinin ilginç takkıyesi Almanya'ya iltica için irticacı oldu SEYFİ ÇELİKKAYA YOZGAT-Almanya'da oturma izni almak için Yozgat'taki yakınlanna şe- riatçı örgütlerle ilgili ki- taplar gönderen Umit ll- han Yozgat'a döndüğünde polis tarafindan gözaltına alındı. llhan, "Almama'da kalabilmek için bu yola başvurdum. Ben irticacı değüim"dedi. Yozgat'ın Saraykent il- çesinde AJmanya'dan ken- disine gelen koliyi almaya giden Murat Karabu- lut'un durumundan şüphe- lenen polis bu kişiyi gö- zaltına alarak sorgulamaya başladı. Karabulut'un pos- taneden teslim aldığı koli- nın içinden, Almanya'daki şeriat de\ leti kurmak için faaliyetlerde bulunan Ce- malern'n Kaplan ve oğlu Metin Kaplan'a ait çok sa- yıda video, teyp kaseti ıle gazete ve kitap ele geçirdi. Polis yaptığı araştırma sonucu örgüt yayınlarını gönderen kişinin Karabu- lut'un eniştesı Lmitİlhan olduğunu tespit etti. Ümit İlhan'ın da bir süre önce Türkiye'ye döndüğünü haber alan polis, bu kişiyi Sarıkaya ilçesinde yakala- dı. Ümit llhan ve Murat Karabulut, Yozgat Cum- huriyet Savcılığı'na sevk edildiler. llhan kendisinin, 'kara ses' olarak bilinen Kaplancılarla bağının ol- madığını belirterek neden bu yoia başvurduğunu şöyle anlattı: "1996'da AlmanvaVa gittim. Oturma izni almak için her yolu dcnedim. An- cak bunu başaramayınca arkadaşlar bana tek yolun kendimi yasadışı bir örgü- tün üvesi gibi gpstermem olduğunu sövlediler. Tür- kiye'ye Cemalettin Kap- lan'ın propaganda kaset- leri ve kitapianrugönderip kısa sürede Türkiye'de 'kare ses'çi olarak aranan biri durumuna dûşecek- tim. Böylece Almanva'dan siyasisığınma hakkıisteve- cekum.'" llhan, birçok insanın Almanya'da kalabilmek içm bu tür davTanışlara gi- riştiğini de söyledi. tki sa- nık çıkarıldıkları mahke- mece tutuksuz yargılan- mak üzere serbest bırakıl- dı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle