15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7ŞUBAT1999PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER 7 I T ^ Bu Kare'ye Iyi Bakın ÇELIKGULERSOY S cn günlerde okuduğum kitaplardan en ilgmci, bir Fransız kadın yazann ge- zi notlan oldu. MarceDe Tinayre, Dersaadet'te 31 MartOlayian'nı yaşamış bir görgü tanığı. Kitabın çevirisi Ak- soy Yayıncıhktarafindan, dönemin fo- tolan ile donatılarak yayımlanmış. Çeşitli anılar içinde en ilgimi çeken bölüm, gerici ayakJanmanın dehşet sa- çan cinayetlennden kaçarak, bir eve sı- ğınan "Meclis-i Mebusan Reisi"nin ya- şadığı tam birruh çökünrüsü bahsi ol- du. Yakm tanhimiz içıne yerleştırildi- ği zaman, çok dramatik bir konum gösteren bu olayı, kitabın az sayıdaki okunı ıle sınırlı bırakmayarak, Cum- huriyet'in sayfalanna taşımakta yarar gördüm. Beru etkileyen sahneye geçmeden ön- ce, söz konusu olan adamın kimliği ve kişiliği üstüne kısa bilgiler vermeli- yim: Ahmet Rıza Bey, köken olarak, bir Arnavut. Annesi, Müslüman olmuş seçkin bir frenk hanımı. Benzeri pek çok olan, bir Osmanlı mozayigi. Bu so- yağacının ilk sonucu, adama sağladı- gi kusursuz bir fizik düzgünlüğü. Bü- tün portrelen. soylu çızgilen ıle bir baş ve boy-bos yontusu gösterir. Bu dış görünüşü, çok yetenekli bir zihin kapasitesi zengınleştirir. Derin- liğine bildığı Fransızcası ve tarih ve kül- tür incelemelerine adadığı uzun yılla- n, onu, çok üst bir düzeye eriştirmiş- tir. Bu niteliklerıne, bir de karakter sağlamhğını eklemeliyiz: Abdülhamit despotluğuna karşı isteyerek seçtiği gurbet acılannda ve yokluklannda ıs- rar edişi, benzen fazla olmayan bir öz- veri örneği idi. Paris'teki soğuk oda- sında sırtına ancak yorganını çekerek, bütün gün okuyup yazdıktan sonra, gece frakını giyerek katıldığı sosyete davetlerinde gördüğü ilgi, hatta derle- diği hayranlık duygulan. dünyada her kula nasip olmayan. roman sahneleri- ni oluşturur. Bibliotheque Nationa- le'de harcadığı uzun yıllann ürûnü olan Fransızca yapıtı, "Batı'nın Doğu PoB- tikasının Ahlâken Iflâsr, Avrupa'nın amtsal bir eleştirisidir. Bu. onun gözü kapab Avrupa ha\ ranı olmadığmın da kanıtıdır. Yani, Payitahttaki Müslü- man kesinıin,onu bağnna basması için, adamın her şeyi vardı. Bu birikim ve kimliktekı aydın ki- şi, 1908 devrimı üzerine ülkesine dön- dü. Meşrutiyet çalkantılannda geçirdi- ği kimı bocalamalannın. beni her za- man şaşırtmış olduğunu eklemeliyim. Abdülhamit ıle ilışkileri ve Çıragan Sarayı'nın hiç önlemsiz Parlamento- ya alınması ve sonra tutuşması olay- lan gibı. Fakat bu egriler. onun tarih içındeki yerini ancak aşındınr, yık- maz. Zaten bu yazıdaki konumuza da etkili olan şeyler değildir. Bu Ahmet Rıza Bey, yeni ve güçlü konumuna güvenerek. Batı'da beğen- diği kurumlann hiç olmazsa birkaçı- nı uygulamak ister. Bunlann başında, örnek bir kız lisesi gelmektedir. Üste- lik Halife Padişah'tan bunun için bir konak da sağlamıştır. Ama o aylarda, Meşrutiyet'in getir- diği bir özgürlük havasının rüzgâria- n da esmektedir: Kadınlannbirkısmı. özellikle genç kızlar, peçelerini ken- diliklerinden atmışlardır. Çarşı-pazara ve Beyoğlu mağaza- lanna serbestçe girip-çıkabilen hanım sayısmda artış gözlemlenir. Ama ka- dın-erkek aynlığı (yani kaç-göç), ka- fes, çarşaf, imam nikâhı gibi.. bütün öbür kurumlar ve kurallar olanca ka- tılığıyla sürmektedir. Kadın yaşamındaki bu üç-beş deği- şim ve genç subaylarda başlayan bir ay- dınlanma, softa takımının azgın tepki- sini çekmekte gecikmez. Içten içe bir kaynaşma başlar. Abdülhamit'in ken- dısi değilse bile, paralı Saray çevrele- rı. basının bir kesimini, kışlalan ve medreseteri aylarca kışkırOrlar. Ingiliz hükümetinin de bu hazırlıkiarda par- mağı olduğuna dair yeni kanıtlarçıkı- yor ortaya. Bütün bu ters birikimler, bir sabah, Osmanlf nın eskiden çokça yaşamış olduğu, bir softa-asker ayaklanması- nı patlattı. Çok masum kanı aktı ve Payitaht yine dehşet içinde kaldı. Olay- lar sırasında Meclis de basılmış ve Re- is yerine, yanlışlıkla başka mebuslar da öldürülmüştür. Ahmet Rıza Bey, ancak kıyafet de- ğiştirerek ve bir kenar mahalle kona- ğına sıgınarak canını kurtarabilmiş. Fransız hanım, çarşaf giyerek o kona- ğa da gıtmiş. Seçkin aydın adam,büyükbirçökün- tü içindeymiş. Yıllar sürmüş bütün umutlannın, özlemlerinin, birkaç gün içinde vıkıldığını görmenin acılan için- de. Saçlan ve bıyıklan daha bir ağar- mış, yüzü çökmüş. "Niçin, niçin?" di- ye sormakta. "Dinimize saygıb ve sa- dıkız. Kadın tesettürüne de tarattanm. Bir tek mektep için, bu kadar öfke ni- ye?" Fransız gazeteci, ertesi gün Osman- irmn ünlü bir hanım yazannı da ziya- rete gider. Fatma AKye Hanım da es- ki geleneklerin tam bir savunucusudur. Onun bütün arzusu. güneş güzü gör- meyen ev hanımlannın, hava alabile- cegi. yüksek duvarlarla çevrili birkaç özel parkın yapdabilmesidir. Şimditarih kitabuidan, sadece 10-15 yıhn yaprağuu çevirmeiiyiz. Meclis Başkanrnın iki basit reform girişimi nedeniyle, canını zor kurtar- masından çok geçmeden, tarih ölçüsü ile birkaç an sonra, bu ülkede sanki bir yanardağ padadı. Bir ışık adam, 5-10 yılda, çağlan aşö. Daha önce hayali bi- le kurulamayan değişimleri, gerçekleş- tirdi. Bunlan Cumhuriyet okurlan bi- Iir ya, ben bir özelliğe dikkat çekerek vazunı bitireyim: De\rimleriyle nasıl bir gençlik amaçlamıştı, o ışık adam? Bu- gün her iki >anda artan sayıları ile iki "aşın uç"tan genç tipleri ürüyor, ülke- mizde: Bir kümede, işin anlamıru-önemini düşünmeyip, hatta Kuran'ın işaret et- tiğii4 yorum" yoluna bile gftmeden, ra- hibeler gibi örtünmeyi marifet sayan genç kızlar. Onlann karşısında, "zembereği bo- şanmış" diyeceğim, alkol bağunlılan, uçkur ve "keyiffi mekânlar" düşkün- leri, "Pera" sevdâhlan, entel ve gentel takımı. Büyük Adamın özlemi ve amacı, bunlann ikisi de değildi: Temiz ahJâk- b, banşçL, çauşkan, aydınlanmayı ve yükselmeyi hedef seçmiş, içi vatan sev- gjsi ile dolu, ailesine düşkün ve tutku- lu gençlerdi, Atatürk'ün sevgüüeri Bunu, 15 yılda başardı da. O yıllann Almanyası ve ttah/ası'nın yetiştirdiği ırkçı, bağnaz, savaşçı ve ka- tı kafalı bir kuşak da değüdi, 1930'la- nn Türk gençüğL Bunun da alünı çiz- mek isterim. Tam bir görgü tanığı ola- rak . Kanrt mı istiyorsunuz? O döneme ait, devietimizin tanrtma fılmleri var. Ara-sıra TV'ler gösteriyor. Bir kare'si- ni durdurup, uzun uzun seyretmetiyiz: Açık havyda, O'nun nutkunu dinleyen gençler. Bunlar film artistleri değildL Halk çocuklanvdı. Ne temiz, ne duru veen önemMsi, ne muthı yüzteri var! Ge- lecekten umutiular ve baştaki eşaz ada- ma, suursız güvenleri var. Onlar, o filimlerden 10 yıl öncesin- de, yoktular. Yazık kL engin derecede yazık ki, o filimlerden 20-30 yıl sonra, azaldılar, çok azaldılar. Bunun sorum- lulan, utansınlar, o vetmez, kahrolsun- lar! Genel seçimlere doğnj gidiyoruz. Aday adaylan belirlendi. Ama bir kuşku var hepimizde: Acaba seçimler belirlenen ta- rihte, 18 Nisan'da gerçekleştirilebilecek mi? İlk kez böyle bir durumla karşılaşıyoruz! TBMM tüm üyele- riyle 18 Nisan'da genel ve yerel seçimlerin yapılmasını karar- laştırmış. Yine de kimse güvenemiyor! Bir şeyler olacak, se- çim yeni birtarihe kalacak diye bekleniyor... Önseçim yapılacak, diyorlar, yine de bazı partilerde kesin adaylar açıkça belirtiliyor. Örneğin CHP Istanbul Belediye Başkan adaylığına iki kişi başvurdu. Ön seçmenler gerçek ada- yı seçecekler, ama genel başkan bir toplantıda Galatasaray- Inşadamı Adnan Polat'ı parti adayı olarak ilan etti! (Oysa Ali Özcan da var önseçime girecek! Oldu mu ya? Şimdi gel de önseçimden, önseçimlerden yarar bekle!.. Üstelikde Baykal'ın adayı, Milliyet'te Melih Aşık'ın yazdığı gibi ne CHP'Iİ ne de sosyal demokrat! Üstelik de eski CHP Şişli Belediye Başka- nı Fatma Girik'le kavgalı birı!.. ••• Incirlik'in bir ABD üssü olduğu iyiden iyıye belli oldu. Orası sanki bir Amerikan toprağı... Uçaklar kalkıyor iniyor, gidip Irak'ı bombalıyor; ordan gelebilecek füzelere karşı Patriot'lar tetikte tutuluyor... Bilmem buna Incirlik'te yaşayan yurttaşlar ne diyor? Bir gün bakacaklar tepelerine Irak füzeleri yağmış!.. Irak'a ne diyebiliriz o zaman? Durmaksızın saldırıya uğrayan EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Her Şey Zenginler İçin mi? bir ülke, elbette bir gün bunun acısını çıkarmak isteyebilir. Türk devleti kendi topraklarındaki bu saldın yuvasını bir an önce kapattırmamalı mı? Ne denli zor bir durum olsa da!.. ••• Turgut Özal, "Ben zenginleri severim " demişti. Zengin işa- damlannın yatından inmeyerek bu sevgisini göstermişti. Yok- sullarada biröğütte bulunmuştu. "Benim memunım işinibi- lir"... Herkes zenginleri sever, zengin olmak ister. Kimse "mi- nicik aşım kaygısız başım" demiyor artık! Eskiden öyle yer- ler, yöreler vardı ki çocuklar muz nedir, film nedir bilmezdi. Gör- memişti, duymamıştı... Şimdi öyle mi? TV'ler her şeyi gözler önüne serdi. En uzak bucaklardaki insanlarımız bile güzel, ra- hat, zengin yaşamaları izleye izleye herçareye başvurup, yok- sulluk zincirinden kendini koparmaya da kalkıştı. Bunca hır- sızlıklar, soygunlar, kaçakçılıklar hep daha iyi, daha güzel ya- şamak isteğinin kaçınılmaz sonuçları... Ortadirek ortadirek dedıler, zenginle yoksul arasındaki uçu- rumu derinleştirdiler! Yoksul daha yoksul, zengin çok daha zen- gin oldu. Şu politika dünyasının ön yerlerindekilere bir bakın. Çiller'inden Yılmaz'ına, Erbakan'ından bilmem kime, hepsi milyarder! Bir kişinin milletvekilliğine aday adayı olması, en başta beş yüz ya da iki yüz elli milyona bağlı!.. Ya bastırdıkları broşürier, kitaplar, resimler; ya gezmelerde harcanacak giderler, ya seç- menlere verilecek ziyafetler. Demokrasi nerede kalıyor? Bir memur, bir işçi, bir aydın na- sıl olur da bu zenginler arasındaki köşekapma yanşına gire- bilir? .. Bu arada, dostum Recep Bilginer'in "Zenginler Hüküme- ti" (Dünya Yayını) adlı kitabında yazdıklannı düşündüm... il- ginç yazılarla dolu bir kitap bu. Bilginer, gazetecilik yaşamı- nın deneyimlerinden önemli ömekler sunmuş: "Türkiye'yi oldum olası tuzu kuru insanlaryönetiyor. Tuzu kuru insanlar destekliyor" diyor yazar. Belli bir mutlu azınlık içindir her şey, milletvekili, bakanlık vb. Ya geriye kalan yüz- de seksen doksan, onlar seyircidir, figürandır. Bilginer'e gö- re "Seçimlerde mitinglerde bir de maazallah savaş çıkarsa cephede. Vatanm asıl sahibi olduklannı kimi canlanyla kimi bedenleriyle gösteririer. Savaş bitince, şehitler de gerilerde unutulurgider. "jj^ı___ PENCERt Sahtecilik Oyumı. Ibni Rüşt 12'nci yüzyılda yaşadı, y ; , tuba imamı idi, Ibni Rüşt Batı'da 'Averroes' diye tanınan Islam bilginidin bir gün Aristoteles'i okur- ken iki sözcüğe takılmış: Trajedi.. . Komedi.. Allah Allah!.. Bilgin düşünüyor: Ne anlama ge- liyor bunlar?.. Avluda çocuklar oynuyoriarmış; gürültüden te- dirgin olan Rüşt pencereden bakmış: Veletlerden birisi konuşuyor: - Ben müezzinim!.. Cocuklardan biri minare olmuş, 'müezzinim' di- yen onun omuzuna çıkmış, ötekiler izliyorfar, söz- de müezzin olan yaramaz ellerini kulaklanna yak- ' laştıımış; ezan mı okuyacak?.. Ibni Rüşt çocuk- lann oyununa şöyle bir göz atmış; ama, aklı fikri başka yerde!.. - Komedi ne demek?.. Çünkü Rüşt, yaşamında hiç tiyatro görmemiş, , oyun izlememiş, ne bilsin trajedıyi, komediyi?.. Isa'dan önce Eski Yunan'da tiyatro var, Müslü- manlar bu sanattan haberli değiller.. • Ibni Rüşt'ün bir arkadaşı Ipek Vo/u'ndan Çin'e gidip gelmiş; gördüğü acaip şeyleri bilgine akta- nyor: - Kalabalık bir yerdeki bir yükselti Cızerinde yüzleri maskeli adamlar bir şeyleryapıyorlar; bir öyküyü temsil ediyohar; at sırtında gidiyorlar, ama, atlanyok; kılıç dövüşü yapıyoriarama, ger- çekten dövüşmüyorlar; ölüyohar, ama, gerçek- ten ölmüyorlar; seviyorlar ama, gerçekten âşık değiller... - AJIah Allah!.. Aristoteles'ten 13 yüzyıl sonra dünyaya gelen Ibni Rüşt tiyatroyu bilmiyor. Endülüslü bilgin sonunda "trajedi" ile "kome- di" sözcüklerini çözmüş mü?.. Gerçekten tiyat- ro öyle bir şey ki oyuncu prens rolündedir, ger- çekten prens değildir; uşak rolündedir, gerçek- ten uşak değildir; kral rolündedir, gerçekten kral değildir; ölür, ama, gerçekten ölmez... • 2000 yılının eşiğinde bizim kadar bu sanatın "künhüne" varacak toplum var mı?.. Ülkemizde "demokratım" diyen gerçekten demokrat değil, "liberalim" diyen gerçekten liberal değil, "Müs- lümanım" diyen gerçekten Müslüman değil, "li- derim" diyen gerçekten lider değil, "namusluyum" diyen gerçekten namuslu değil, "gazeteciyim" di- yen gerçekten gazeteci değil, "milliyetçiyim" di- yen gerçekten milliyetçi değil, "solcuyum"diyen gerçekten solcu değil... Siyasal yaşam tam bir tiyatro... Ama gerçekten tiyatro değil. nSİ.a ; f ı f * I $IID 1. Bölüm'e katılamayan dostlarımızı da > aramıza alabilmek için... CUMHURIYET MAHALLESÎ BÜYÜYORÎ "i 14 'umhuriyet Mahallesi'nin kurulacağı 150 dönümlük arazideki 233 parsel, gösterdiğiniz büyük ilgi sonucu, kısa bir süre içinde sahiplerini buldu. Ancak, Cumhuriyet dostlarının istekleri sürüyordu. Şu anda, bu istekleri karşılayabildiğimiz için mutluyuz. ' Cumhuriyet Mahallesi'nin 1. Bölümü'ne istediği halde katılamayan dostlarımızı da aramıza alabilmek için, satışı tamamlanan arazinin hemen güneyinde bulunan 170 dönümlük bir araziyi sizlere sunuyoruz. Cumhuriyet Mahallesi'nin 2. Bölümü'nun kurulacağı bu arazide 239 parsel bulunmaktadır. Büyüklükleri 400 m 2 ile 600 m 2 arasında değişen parsellerin m1 fiyatı, 28 Şubat akşamına kadar 7.000.000.-TL'dir. Ödeme yine 500.000.000.-TL peşinat ve 6 eşit taksitte olacak... Satışlar Cumhuriyet Kitap Kulübü bürolannda yapılacaktır. Cumhuriyet Mahallesi 1. BölümMen haberler... Tasanm çalışmaları ilerliyor. Cumhuriyet Mahallesi 1. Bölüm'e katılan tüm dostlarımızın, kendilerine gönderdiğimiz anket formlarını doldurup bize bir an önce ulaştırmalarıru rica ediyoruz. Sorularımız yarutlanıp tüm görüşler alındıktan sonra geliştirilecek seçenekler arasmdan herkes kendisiyle en uyumlu olan ev seçeneğini saptayacak. Böylece mahallemizin, hepimizin ortak beğenisini ve ortak yaşama bilincini yansıtan bir mimari kişiliği olacaktır. cumvrtrrrA " ÇANTA •wıunl 1 BEL£DtYESI M A R M A R A D E N I Z I Tapu dağıtımı brtmek üzere. Tapusunu henüz almayan 1. Bölüm arsa sahiplerinin, aşağıda belirtilen Cumhuriyet Kitap Kulübü bürolarından birine bir an önce başvurmalarını rica ediyoruz. Bağlantı Büromuz açıldı. Arsasını görmek isteyenlere yardımcı olmak üzere, 1. Bölüm girişinde bir Bağlantı Bürosu oluşturduk. Ayrıca, cumartesi ve pazar günleri saat: 12.00'de Cumhuriyet Gazetesi'nin Cağaloğlu'ndaki merkezinin önünden araziye servis kaldırılıyor. Ağaç dikme gezisi Şubatta! Şubat içinde bir pazar günü, Mahallemizin kurulacağı arazide buluşup tanışmak ve arsalarımıza kendi ellerimizle fidan dikmek için bir piknik gezisi düzenlenecektir. Dikimde yardımcı olacak elemanları ve bedelini ödeyerek satın alabileceğiniz fidanlan biz sağlayacağız. Kesin tarih size yazılı olarak bildirilecek, ayrıca gazetenizde de yayınlanacak. Cumhuriyet maha lles i "Doğayla uygarlık buluşuyor" DENIZ CORUNUMLU IMARLI IFRAZLI BACIMSIZTAPULU Cumhuriyet Mahallesi nerede kuruluyor? •Cumhuriyet Mahallesi istantnjl'un batısında, Tekırdağ-Çortu yolu kavşağı üçgenınde, Çanta Köyü belediye sırarlan içinde kuruluyor. Istanbul'a uzaklığı TEM yolundan 45 dakika, E5 yolundan 55 dakıkadır. •1. Bölümün hemen güneyinde yer alan 2. Bölüm arazisinin de elektnğı ve stabılıze yollan vardır. •Bu arazinin de yalnızca % 14'ü evlere aynldı. Kalan % 86'nın küçük bir bölümû yol ve otopark, çok büyük btr böJümü ise bahçe ve park olacak. Satış yapılan Cumhuriyet Kitap Kulübü bûroları: Istanbul: istiklai Cad.. Zambak Sok. No:4 Kat:1 Beyoğlu - ISTANBUL (Aksanat karşısı) Ankara: Atatürk Bulvan No: 125 Kat:4 Bakanlıklar - ANKARA Izmir Halit ziya Bulvan 1352. Sok. No: 2/3 Alsancak - I2MİR Adana: Çınarlı Marı. 5 Sok. No: 1/1 Aksu Han Dortyolağa - ADANA Tel: 252 38 81-252 38 82 Faks: 252 38 62 Tel: 419 50 20 pbx Faks: 417 19 57 Tel: 441 12 20 pbx Faks: 441 91 17 Tel: 363 12 12 pbx Faks: 363 12 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle