Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 1999 PAZAR
14 KULTUR
Selim Naşit, 54 yıldırtiyatrodahep küçük rollerde 'elle tutulur nüanslarla' karakterler yarattı
' Ayağı uğurlu' bir tiy atro dervişi
GÜL ERÇETİN
Türk tiyatrosunun babası Selim Na-
şh Özcan, 'Baba' lakaplı tek sanatçısı.
54 yıldır sahnede .. 200'ü aşkın oyun-
da. 6j)'a \ akın fılmde rol aldı bu süre ıçin-
de. Öncelen, özellikle sinemada ufak rol-
ler \ eriliy ordu kendisine. Seviyordu ufak
rollen. ama "Niye bana hep ufak rol ve-
riyorsunuz'" di\e söylenmeden de ede-
miycrdu. Aldığı yanıt hep aynıy dı: "Ro-
lün büyüğü küçüğü olur mu hiç Selim-
ciğün?" Bır gün Celal Sururi aynı yo-
rumu yaptığında "O zaman sen oynasa-
na benim rolümii" dedı. Aldığı tek ya-
nıt şaşkın bır yüz ıfadesıydı. ama zaman-
labudurum hırslandırdı kendisini Kü-
çük rollerde oynayacaktı, ama "oynaya-
caktı!". Küçük rollerin elle tutulur nü-
anslan üzennde durdu; tiyatroda, sine-
mada. televizyonda canlandırdığı her
rolde bır karakter yarattı sonunda.
Son olarak Ömer Vargı'nın yönettıği
'Her Şey Çok Güzel Olacak'ın babasıy-
dı Selim Naşit. Bırkaç karede görün-
mesıne karşın fılmden çıkanlann an-
madan, övmeden yapamadıklan aksi mi
aksi babayı canlandırdı. Filmle. uzun
süredır özlettiği izleyıciyle buluşurken
SlYAD'ın en iyı yardımcı erkek oyun-
cu ödülunün de sahibı oldu.
Daha galada. bu film tutacak, demiş
kendi kendine. Çekimlerde ekibin 24
saati 28 saat gibı değerlendiren enerji-
sıne. insanlann sevecenligine hayran
kalmış. Galada ise kendisini en çok mut-
lu eden şey. tıpkı tıyatrodaki gibi ızle-
yicınin. toplu kahkahalarla biçim bulan
tepkisini alabılmek olmuş.
Naşit Tiyatrosu'nun kuruluşu
Tiyatroyla 12 yaşında Saray Muzika-
sı"na talebe olarak gıren, ismini Türk tı-
yatro tarihıne altın harflerle yazdıran
babası Naşit Ozcan aracılığıyla tanışan
Selim Naşit Özcan, profesyonel tiyatro
yaşamına babasının ölümünden sonra
Vluhlis Sabahattin'in kurdugu operet
topluluğuyla başladı. Daha sonra Mu-
ammer Karaca'nın yanında talebesi ve
oyuncusu olarak 16 yıl ge-
çırdi
Kendı tiyatrosunu kurma
serüveni ıse 1961 "de Anka-
ra"da başladı, Yassıada Mah-
kemeleri'nde alınan idam
kararlan nedeniyle altı ay
sonra da sona erdı. Muam-
mer Karaca'nın yanında ça-
lışırken kardeşi Adile Naşit
• Hayattaki en
büyük kazancım
1938"e kadar
Atatürk devrini
görmüş olmak.
Herkes birbirini
severdi eskiden,
şimdiki gibi değil.
• Babamla ilgili
hiçbir kayıt yok
elimizde, ama
televizyon
sayesinde elli yıl
sonra herkes beni
de Adile'yi de
hatırlayacak.
• 3-4 yıl daha
yaşayacağıma
biraz emin olayım,
tiyatrosuz
yaşayamayacağımı
bilmenizi
istiyorum.
oluyorum, ama bunun başlangıcında sa-
yıyorum kendimi de. Aile olarak da ti-
yatro için gerekli fedakâruğı yapüğunı-
zı düşünüyorurn. Fakat şimdi verdikle-
rimizin karşüığmı almaya başladık. Çok
güzel birseyirciyetişti Türkiye'de.Tîyat-
roculann bundan attmış-yetmiş yü ön-
ce mahkemelerde şahitligi kabul edü-
mezken bugün artık devlet sanatçısı ti-
yatroculannuz var. Özel tiyatrolanmızın
sonınlan var hâlâ elbette. Ama öyle ö-
yatrolanmız \ar ki ödenekli tiyatroların
yaptıklan işleri kendi kısıtiı bütçeleriy-
İe yapmaya çalışıyorlar. Başanyoriar da.
Örnek olarak Tiyatro Stüdyosu._"
Tiyatro sahnesıne de son olarak Tiyat-
ro Stüdyosu'nun •Histeri' oyunuylaçık-
mıştı Naşit. Oyundakı rolüyle tiyatro
kanyennin ılk elle tutulur tiyatro ödü-
lü olan Afife Jale En İyi Yardımcı Oy un-
cu Ödülü'nü kazandı. Törende "Ben bir
tiyatro denişiyim" dıye başlamıştı sö-
ze. Sonra da kendisine özgü mizahıyla
"Bekleyen derviş muradına erdi" dıye-
rek gülümsetmışti bütün salonu. Naşit
ilk ödülün bu kadar gecıkrnesını başlan-
gıçta yerleşik ödüllenn az olmasına, bel-
ki daha çok vodvillerde. komedilerde rol
almış olmasına baglıyor. Son dönemler-
de bırbın peşı sıra gelen ödülleri de yi-
ne kendine özgü muziplığiyle yorumlu-
yor: "Nejat Uygur devlet sanatçılığı un-
vanını ahnca "Giderayak bana dopmg
oldu' demiş. Kusura bakmayın,ama be-
nim gitmeye hiç niyetim yok.-"
Çok seviyorum mesleğimi
Sanat yaşamı süresınce ülkesınin üç
darbesını de gördü. Geceleri ayn kaldı
izleyıcilerinden. Ama o hep güzel gün-
leri hatırlamak istiyor. 1928 yılında dün-
yaya geldi. Böylelikle on yaşına kadar
Atatürk devrini de gördü. O günleri ya-
şamış olmayı bir ayncalık olarak nite-
lendiriyor: "Hayattaki enbüyük kazan-
cım 1938'e kadar Atatürk devrini gör-
müş olmak. Herkes birbirini severdi es-
kiden, şimdiki gibi değil. Sanki Kurtu-
luş Savaşı"ndan çıkan insanlar onlar de-
ğildi. Her şey ucuz. insanlar birbirine
selam veriyor.Cumhuriyet bayramlan-
nm bizim için bambaşka bir anlamı \ar.
Şehzadebaşrndan Taksim'e giderdikeg-
lenmeye. Beyoğlu bambaşka bir Beyoğ-
lu'ydu tabü. tstanbuTun kültür merke-
ziydL Tiyatrolann yeniliklere adun atö-
ğı devirlerdL Direkkrarası'nın da ken-
disine özgü bir sevecenliği ve güzelliği
vardı."
Bugünlerde nerden baksa eski günler
gehyorakhna. "tstanburaAnkara'dan
mebuslar geldiğinde örneğin, bando ta-
kunlany la, merasimlerle karşüanırlar-
dı. Bugün adamlann haJini görüyorsu-
nuz. Cumhuriyetgazetesi okumayan in-
sana cahil derierdi... Gazeteciük de bir
başkaydı™"
Bugün içın de hoşnut oldugu şeyler
var elbette... Öncelikle özel kuruluşla-
nn tiyatroya verdikleri destek çok mut-
lu ediyor kendisini. Bir de televizyonun
bazı nimetlerini sevıyor: "Babamla il-
gili hiçbir kayıt yok elimizde. ama elli yıl
sonra herkes beni de Adile'yi de hatır-
layacak."
Önümüzdeki günlerde Haiuk Bflgj-
ner'ın başrolünü oynadığı 'Eyvah Ba-
bam' adlı dizıde rol alacak. Birde yeni
başlayacak bir dizide Atilla Taş'ın de-
desı olacak Naşit.
Geçirdiğı rahatsızlık nedeniyle tiyat-
rodan uzak kaldı Selim Baba. Gelen
önenleri istemeye istemeye de olsa ge-
n çevirdi. Çünkü tiyatro süreklı bır iş
onun için. Sabahtan gece yansına kadar
kurcalıyor aklını. Bir de tiyatronun iş-
lerini aksatmak istemiyor. Ama bır sö-
zü varizleyicılerine: "3-4 yıl daha yaşa-
y acağıma biraz emin olayım, tiyatrosuz
yaşayamayacağımı bilmenizi istiyorum.
Tiyatro benim ayağımı basügım yer. Çok
seviyorum mesleğimi."
'Hilary ve Jackie' adlıfilme sanatçılar ve arkadaşlan tepki gösteriyorlar
Müziğin 'altın kızı'nınyaşanu tarüşütyor\e eniştesi Ziya Keskiner'le
"Usta-çırak ilişkisi bu kadar
yeter" dıyerek koyuldular
yola. Başlangıçta işler yo-
lunda gitti. Ankara tumesi sı-
rasında yanıp kül olmaktan
kurtardığı otelin sahibi en
üst katı uygun bir fiyata ki-
ralayıncalstanburdan gelen
oyunculann kalacaklan yer
ayarlanmış oldu. Güneş Si-
neması'nın sahibi de yakın-
lık göstennce babalannın is-
mıyle Naşit Tiyatrosu'nu
kurdular. '.\hududu' ıle açıl-
dı tiyatro.
Tiyatro çok iyi yolda
Naşit ailesini çok sevıyor-
du Ankaralılar. ama tiyatro-
nun açıldığı günlerde Yassı-
ada'da idam kararlan alındı
\e ınfazlaruy gulandı. Gece-
leri sokağa çıkmaz oldu An-
karalılar. Cumartesi-pazar
matınelennde tamamen do-
lan salon alkıştan inliyordu
adeta. ama geceleri bom-
boştu salon. Oyunculann
yevmıyelerinı söz verildiği
gibi aksatmadan son kuru-
şuna kadar ödeyen Naşitler
büyük parasızlık çektı o dö-
nemde. Adile Naşit. Ziya
Keskıner ve Selim Naşit ço-
cuklanyla otelin üst katında-
ki mutfakta haşladıklan pa-
tateslerle beslendiler gün-
lerce. Sıtkı Akçatepe besin-
sızlıkten hasta düşecekleri-
ni anlayıp bır gün dört dana
dıli götürdü 'tiyatronun sa-
hiplerine'. Haşlayıp yediler.
Aylar sonra ilk kez et ye-
mişlerdi. Altı ayın sonunda
kapandı Naşit Tiyatrosu. Na-
şitler de kalktılar tstanbul'a
döndüler.
Daha sonra Toto Karaca
\e Surunler'in ayakta tut-
tukları İstanbul Tiyatro-
su'yla. Gönül Ülkü-Gazan-
fer Özcan Tiyatrosu'yia, Ali
Poyrazoğlu-Korhan Abay
Tiyatrosu'yia, .\hmetUgur-
lu'yla, Metin Akpınarve Ze-
ki Alasja'yla çalıştığı De-
\ ekuşu Kabare Tiyatrosu'yla
sürdürdü tiyatro serüvenini.
Gittığı her yerde "Ayağınm
uğuruyla geldin Selim Abi"
diye karşılandı. Pek sıkıntı-
ya düşmedi çalıştığı tiyat-
rolar. Dekordan kostüme,
ışıktan ses düzenine her ko-
nuda yardımcı oldu çalıştı-
ğı tiy atrolara. Bugün de "Ka-
pısından bacasma kadar il-
gilenmediğûn konu kalma-
dı tiyatroda" dişor.
Günümüz tiyatrosu için
umutlu Sehm Naşit: "Tiyat-
ro çok iyi bir yolda. Güzeİ bir
çizgi takip etti senelerdir.
Kendi kendime gelin güvey
Kültür Senisi - Ünlü çellist
Jacquelinedu Pre'nin, kız karde-
şi Hilary ıle olan ıhşkısının ko-
nu edildıgı ve yönetmenliğini
AnandTucker'ınüstlendiğı 'Hi-
lary and Jackie' adlı film geçen
günlerde tngiltere'de gösterime
girdi. Film, sanatçının kız kar-
deşi Hilary ve erkek kardeşi Pi-
ers'ın kaleme aldığı ve 1997'de
yayımlanan "A Genius in the Fa-
mÛy' adlı kitaptan beyazperdeye
uyarlandı. Emily VVatson"\n baş-
rolünü oynadığı fılmde Hilary'yi
Rachel Griffrths canlandınyor.
Ancak film klasık müzik dünya-
smda tepkıyle karşılandı.
Lloyd Webber, Yehudi Menu-
hin, Itzhak Peıiınan,W illiam Ple-
eth, Mstisla% RostropoMç. Pinc-
has Zukerman gibi bır dönem
Jacqueline du Pre ile çalışmış
olanklasik müzik sanatçılan yap-
tıklan ortak açıklamada 'Hilary
and Jackie' adlı filmin sanatçıyı
yanlış tanıttığını belirterek. "Jac-
queline müzikyapmaktan büyük
bir keyif alırdı ve bu keyfi dinle-
yiciye de yaşatırdı. Bizim hatnia-
dığunız Jacqueüne işte bu_.~
>
de-
diler.
60'lı yıllarda Elgar yorumla-
nyla dikkat çeken Jacqueline du
Pre'nin yaşamının konu edildiği
filmde ağırlıklı olarak sanatçı-
nın kız kardeşinin kocası Kiffer
ile olan aşkı ve daha sonra kız kar-
deşinin kendisini bağışlaması an-
latılıyor. Jacqueline du Pre, he-
nüz 26 yaşınday ken bütün v ücu-
dunu kaplayan doku sertleşmesi
sonucunda 1987'de 42 yaşında
yaşamını yitirdi.
Yönetmeni Tucker, 'A Genius
in The FamiK' adlı kitap y ayım-
lanmadan önce bir kısmını oku-
duğunu \e çok etkilendığinı söy-
lüyor: "Jackie'nin ne kadar faz-
la acı çektiğini bilmiyorum. Kız
kardeşiyle arasındaki özel ilişki-
yi de bilmiyorum. Büyük ve ina-
nılmaz bir güç, benim bu nimi
• Klasik müzik sanatçılan. Jacqueline du Pre'nin kızkardeşi Hilary ve
erkek kardeşi Piers'ın yazdığı kitaptan, Anand Tucker'in beyazperdeye
aktardığı 'Hilary ve Jackie' adlı filme, ünlü çellist yanlış tanıtıldığı için
tepki gösterdiler. Arkadaşlan ve hayranlan da filmin ve kitabın sanatçıyı
karaladığına inanıyorlar. Satışa sunulan CD'leri ise listelerde yükseliyor.
42 yaşınday ken yaşamını yitiren Jacqueline du Pre ve yaşamını sinemaya aktaran Anand Tucker.
yapmama neden oldu. Film, ko-
şulsuz sevgi üstüne."
Alan Tucker ve kitabı beyaz-
perdeye uyarlayan FrankCortrell
Boyce, bir yıl boyunca du Pre'nin
ailesi. arkadaşlan, komşulan, öğ-
retmenleri ve iş arkadaşlanyîa
görüşmeler yapmışlar. Yalnızca
du Pre'nin eşi David Barenboim
görüşmeyi kabul etmemiş. Tuc-
ker du Pre'nin yakınlanna şu
açıklamayı yapmış: "Ortaya çı-
kan yalnızcabenim bakışaçnn oba-
cak. Eğer yaşamınızın tamamen
doğru ve akıcı bir şekilde anlatıl-
masını istiyorsanız kendi filmini-
zi kendinizçekin. Benim sizin ya-
şamınız hakkmda film yapma-
ma izin vermeyin.'"
Film. sanatçının çocukluk,
gençlik ve ergenlik dönemini ko-
nu alıyor. İlk bölümde çocukça
davranışlara sahip olarak yansı-
tılan du Pre'nin yalnızlığı, has-
talığiyla olan mücadelesi de göz-
lerönüne seriliyor: "Filmlerçok
basit Yaşam ise karmaşık. Önce
hakkmda film yapacağımz kişiy-
le ilgili bilgileri bir araya getiriyor-
sunuz, o Idşiyle ilgili anlatüanlar-
la bir araya getirmeye çauşıyor-
sunuz. Ben iki olağanüstü kadı-
nın y aşamını anlatıyorum. Sahip
olduğumuz tek şey müzik. Müzik
sizinlc konuşuyor. Korku. acı, hü-
zün,aşkhepsionun müziğindehis-
sediliyor. Siüziğinin sesini duy-
mamanız imkânsız."
Anand Tucker. insanlann Jac-
queline du Pre'yi kutsal kabul
ettikleri için filme tepki göster-
diklerini söylüyor: "tnsanlar,bu
altm kmn hastabğa ycnOmesinika-
bullenemiyordu. Ama o köşesi-
ne çekilip oturmak yerine ölüm-
le savaşb. Kızgm ve çaresizdL"
Jacqueline du Pre'nin yaşamı-
nı konu alan film için işbirliği
yapmayı kabul etmeyen plak şir-
keti ise sanatçının CD kayıtlan-
nın satışından büyük paralar ka-
zanıyor. CD kayıtlan film göste-
rime girmeden satışa sunuldu.
Filme karşı çıkan EM1 Plak Şir-
keti, sanatçının 1965 yılında kay-
dettiği Elgar'ın Çello Konçerto-
su'nun, Sony tarafmdan piyasa-
ya sürülen film müzıklerinden
daha fazla satacağına emin. Sony.
du Pre'nin 1970 yılında eşi Da-
niel Barenboim yönetiminde kay-
dettiği CD'den bazı parçalan film
yapımcılan tarafından kullanıl-
ması için piyasaya sürmüştü. Şim-
di ise bu kaydın tamamını film
müziği olarak çıkardı. Ancak lis-
telerde EMI'den çıkan kayıt yük-
seliyor. du Pre'den esinlenerek
çello ile tanışan Julian Lloyd
Webber ise "Eğer insanlar
Sony'den çıkan kaydı ahrsa yan-
lış kaydı almış olur. Asü kayıt sa-
natçının Sir John BarbiroİU yo-
netiminde yapnğı kayrttır" diyor.
Sanatçının arkadaşlan ve hay-
ranlan da hem filmin hem de ki-
tabın sanatçıyı karaladığına ina-
nıyorlar. En yakın arkadaşlann-
dan biri olan John VYilliams.
"Filmde anlatdanlann doğru ol-
duğunu kabuUenmeye hazınm.
Yaşamının sonlanna doğru ger-
çekten de inandmaz nıhsal prob-
lemleri olduğuna inanıyorum. Hi-
lary *nin kocasıy la yattığnu da bi-
Uyorum. Bunlarla ilgili bir soru-
num yok. Ancak bu bügUeri ki-
min verdiği,künin anlatnğı önem-
H" diyor. Williams sanatçının son
döneminde ne Hilary'yi ne de
erkek kardeşini görmediğini an-
latıyor: "Vîırtdışındayaşayanmü-
zisyen arkadaşlan Londra'ya gd-
diklerinde mutlaka onu görür-
lerdi. Ancak Hilary % e Pters yok-
ru bumann arasuıda. O gerçek-
ten de ailesini terk etmişti ya da
ailesi onu."
Pre ölene dek yanmdan aynl-
mayan Cyntia Friend de bu fil-
me karşı "Her zaman Jackie'nin
bir ailesi obnadığmı düşündüm.
Kardeşleri hep buhastahğm Tan-
n'nın cezası olduğunu söy lüyor-
lardı ona. Jackie ise bunun doğ-
ru olup olmayacağmı soruyordu
bana." Doktorlar Jackie'nin ölü-
münün çokyaklaştığını söyledi-
ğinde ise kardeşleri onu ziyaret
etmeyi kesmiş: "Anlamıyorum,
o ölene dek gelmediler. Yalnızca
birkaç arkadaşonun yamndaydık.
O sırada aileden tek bir kişi var-
dı bizimle, o da Daniel Barenbo-
im'in annesi Aida."
'Yüzüklerin Efendisi' sinemaya uyarlanıyor
Jackson. proje için para anyor.
Kültür Servisi - J.RR. Tolkien" in
'Yüzüklerin Efendisi' adlı fantastik
üçlemesınin sinema uyarlaması başanlı
bir yapıt olur mu sizce? Yapıtın 1978
yılında gerçekleştırilen çizgi film
uyarlamasının yol açtığı hayalkınklığı
bunun ımkânsız olduğu kanısını
doğurmuştu. Yenı Zellandalı yönetmen
Peter Jackson tanhin akışını tersine
çevirmeye kararlı gözüküyor. Yönetmen
bu nedenle sihirli güçleri olan yüzüğün
öyküsünü anlatan kitabı sinemaya
uyarlamadan önce film şirketleriyle
amansız bir pazarlığa girdi. Jackson ilk
olumlu yanıtı kendisine paranın geri
kalanını bulması için üç hafta tanıyan ve
kendisine ilk film için 75 milyon dolar
vermeyi kabul eden Miramax'tan aldı.
Elindeki projelerle şirketleri kapı kapı
dolaşan Jackson son olarak New Line
Cinema'dan üç film için toplam 130
milyon dolarlık destek sözü aldı.
Üçlemenin görsel efektlerini üstlenecek
olan Charlie McClellan filmlerin 'Yıklız
Savaşları'na benzer bir etki yaratarak bin
yılın ilk büyük filmleri arasında yer
almasını umduklannı söylüyor. 2001 ve
2002 yıllannda gösterime girmesi
beklenen film henüz işin başındayken ses
ve görsel efektler konusunda büyük bir
iddiayla çıkıyor yola. Yönetmen
Jackson'ın amacı ise üçlemeyle hem
şimdiden kitabın sinemaya uyarlanmasına
tepki geliştiren Tolkien hayranlannı hem
de sıradan sinema izleyicisini
memnun etmek. Senaryonun yazımma da
katılan yönetmen fantastik filmlerle ilgili
olarak şunlan söylüyor: "Pek çok
fantastik film çok derin bir ifade
yakalamay ı denerken izleyicinin aklını
kanştınyor. Bence filmler kitabı
okumayan kişüere de hitap etmeli."
Jackson'ın düşlerinin gerçekleşmesi
şimdilik New Lines'ın kesenin ağzını
açmasına bağjı gözüküyor.
Namaste Klarînet Dörtlüsü
İtalyan Kültür Merkezi'nde
• Kültür Senisi - Namaste Klarinet Dörtlüsü,
Borusan Kültür ve Sanat Merkezi'nin katkılanyla
15 Şubat Pazartesi günü saat 19.00'da italyan Kültür
Merkezı Tiyatro Salonu'nda müzikseverlerle
buluşacak. Ivan Gambini, Claudio Miotto, Luca
Saracca ve Guido Arbonelli'den oluşan topluluk.
1991 yılında müzik dünyası içındeki yerini aldı.
îtalya'da ve yurtdışında birçok festivale katılan
Namaste Dörtlüsü'nün repertuvan, klasikten etnik
müziğe. halk müziğinden caza kadar uzanıyor.
Dörtlü, konserde Gıoacchino Rossini, David
Bennett. Bnıno Mussinı. Amilcare Ponchielli,
Charlie Parker. Volodymyr Runchak. Tzvi Avni,
Alexander Graur. John Cage. Giancarlo Schiaffîni,
Astor Piazzola ve George Gershvvin'in yapıtlannı
yorumlayacak.
Asteriks filmi Fransa'da
gösterime girdi
• Kültür Servisi - Ünlü çızgi roman kahramanlan
Asteriks ve Obeliks'i beyazperdeye taşıyan
"Asteriks ve Obeliks Sezar'a Karşı" adlı film,
Fransız sinemalannda göstenme girdi. Ünlü Fransız
yönetmen Claude Zizı'nın yönettiği filmin başrol
oyuncusu, Asteriks rolûnü üstlenen Gerard
Depardieu. Filmin diğer önemli rollerini ıse
Christian Clavier ve Roberto Benigni üstleniyor.
Claude Berri'nın yapımcılığını üstlendiği film,
Fransa'da şu ana kadar çe\Tİlen en pahalı film olma
niteliğine sahip. Toplam 275 milyon franka mal olan
filmin sadece dekor ve kostümleri için 44 milyon
frank, teknik donanımlar ıçinse 33 milyon frank
harcanmış. Fransız basını. filmi, "bütçe ve teknik
açıdan rakipsızlıği ıle tanınan Hollywood
sinemasma karşı bir başkaldın" olarak
değerlendiriyor. Ilk aşamada 764 kopya ile
sinemalarda göstenme giren filmin sponsorluğunu
çok sayıda Fransız firmasıyla bazı Alrnan ve İtalyan
şirketleri üstleniyor 1998 yılında Fransız
sinemaseverlerin izlediklen filmlerin sadece yüzde
otuzunu Fransız sinema yapıtlannın oluşturduğuna
dikkat çeken eleştirmenler. bu film sayesinde
gelecek yıl için Fransız sinemasının Hollywood'a
karşı güç kazanacağını \ urguluyorlar.
Çırağan'da koieksiyon
müzayedesi
• Kültür Senisi -
Koieksiyon
Müzayede
Organizasyonlan
tarafından bugün
saat 14.00'te
Çırağan Sarayı'nda
bir müzayede
düzenleniyor.
Müzayedede,
benzen Londra Victoria and Albert Müzeleri'nde
bulunan, TC Kültür Bakanlığı Topkapı Sarayı
Müzesı'nden tescılli, Sultan 1. Mustafa (1617-
1618V(1622-1623) tuğralı gümüş maşrapa da satışa
sunulacak. Bugüne dek müzayede yoluyla satılacak
olan en eski tuğralı eser olan gümüş maşrapamn
fıyatı için herhangi bir değer biçilemedi.
Kanada Rlm Akademisi
Ödülleri belirlendi
• TORONTO (AA) - Kanada film endüstrisinin
Oscar'lan sayılan "Genie" ödülleri sahiplerini buldu.
Yönetmenliğini Francois Girard'ın üstlendiği 'The
Red Violın" (Kırmızı Keman) adlı tarihi film, en iyi
film dahıl olmak üzere 7 dalda ödül kazandı.
Başrollenni Samuel L. Jackson ve Greta
Scacchi'nin paylaştığı ve 400 yıl boyunca el
değiştıren bir kemanı konu alan film, Girard'a En
iyi Yönetmen Ödülü'nü kazandırdı. Girard, En tyi
Senaryo Ödülü'nü Last Nıght filminin senaristi ve
yönetmeni Don McKellar'la paylaştı. Film aynca en
iyi görüntü yönetmenliğı, en iyı ses, en iyi sanat
yönetmeni ve en iyi düzenleme ödüllerini aldı. Last
Night adlı filmdeki rolüyle Sarah Oh 'En İyi Kadın
Oyuncu', Such a Long Journey adlı filmdeki rolüyle
de Roshnan Seth 'Eniyi Erkek Oyuncu' ödülüne
değer bulundu.
Chicago Üniversitesi'nde Türk
Filmleri Festivali
• CHİCAGO (AA) -Chicago Üniversitesi'nde Türk
Filmleri Festivali düzenleniyor. Yılmaz Güney'in
Baba filmiyle başlayan festivalde yine Yılmaz
Güney'in Yol. Halit Refiğ'in İki Yabancf, Mustafa
Altıoklar'm tstanbul Kanatlanrnın Altında adlı
filmlen gösterilecek. Chicago Üniversitesi'nın
Doğu Ülkeleri Enstitüsü Bölümü'nde
gerçekleştirilen festival sırasında izleyicilere Türk
sineması hakkında bilgi verilecek.
Barış Manço Ozel
• Kültür Senisi - Kuşadası Festivali Düzenleme
Kurulu, kısa süre önce yitirdiğimiz Banş
Manço'nun adını yaşarmak amacıyla 13. Altın
Güvercin Müzik Yanşması'nda 'Banş Manço Özel
Ödülü' verilmesini kararlaştırdı. Temmuz ayının ilk
haftasında gerçekleştirilecek olan Kuşadası Festivali
kapsamında Banş Manço anısına çeşitli etkinlikler
düzenlenecek.
BUGÜN
• CRR'de saat 19.30'da İstanbul Tarihi Türk
Müziği Topluluğu Mehter Bölümü'nün dınletısı yer
alıyor. (232 98 50)
• NÂZEV1 KÜLTÜREVİ'nde saat 16.00'da Charlie
Chaplin'in yönettiği 'Sirk' adlı film, saat 18.00'de
ise 'Mavi Islık'ın dinletisi yer alıyor. (414 51 50)
• BEKSAV'da yönetmen Artun Yeres'in katılacağı
söyleşi saat 16.00'da gerçekleşecek. (349 91 55)
• MEBA SANATEVT nde Stanislavski Tiyatrosu'
konulu seminer MineErgen'in yönetiminde saat
15.00'te gerçekleşecek. (547 13 35)
• KEMANCI KÜLTÜR MERKEZt nde saat
21.00'de şef Yeşua Aroyon'un yönetimindeki
İstanbul Oda Korosu. 'Madrigal'den Negro
Spiritual'e tnsan Sesi' başlıklı dinletisıni sunacak.