Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 ŞUBAT 1999 PA2AR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Marmara Üniversitesi GSF'nin özgün baskı koleksiyonu 'Müzesini Düşleyen Sergi'de
Yaşachğımız yüzyıbn yansıması
ESRA ALİÇAVÜŞOĞLL
Marmara Lnı\ ersitesı Güzel Sanatlar Fa-
kültesı bir ılke daha imza atmaya hazırla-
nıyor. Fakülte, 90"a vakın sanatçınm 200
yapıtından oluşan özgün baskı koleksiyo-
nu ile çagdaş Türk sanatında kuşaklan
buluşturmayı hedefliyor. 'Müzesini Düş-
leyen Sergi" sloganıv la > ola çıkan sergının
en önemlı amacı ise bu sergiyı bır müze-
ye dönüştürmek. Sergi. koleksiyonu mü-
zeye taşıyarak gelecek kuşaklara aktar-
mayı ve çagdaş sanatımızın özgün baskı-
ya yansıyan yüzünü bütünlük ıçınde sun-
rnayı amaçlıyor.
Prof. Mustafa Asher. Prof. Süleyman Sa-
im Tekcan \e Prof. Fevzi Karakoçtan olu-
şan bır kurul tarafından belırlenen kolek-
siyonun başlangıcı 1973 yılınadeginuza-
nıyor. Serginin çekirdegı, Cumhuriyetin 50.
yıl kutlamalan nedenıyle Mustafa Aslı-
er'den bir özgün baskı sergisı düzenleme-
sı istenerekoluşturulmuş. Aslıer'ino dö-
nem yaklaşık 30 kışının 100 yapıtını bir
araya getırdığı sergi dünjanın çeşıtlı ül-
kelerinı dolaşmış. Üniversıte yetkılileri o
yıllarda bu koleksıvonun müzeye dönüş-
türelmesı amacıyla kendılenne bağışlan-
masını saglamışlar. Koleksıyonun çekır-
değı Bedri Rahmi Eyüboğlu. Alhe Berger,
Femıh Başağa gıbı o dönem özgün bas-
kıyı yogun olarak yürüten sanatçılann ya-
pıtlanndan oluşuvor. Daha sonra bağışla-
nan yapıtlarla ıse koleksıyon daha zen-
ginleşmış. Marmara Cnı\ ersitesı Güzel
Sanatlar Fakültesı Sanat Galensı'ndeaçı-
lacak olan sergi P Şubat-7 Nısan tarihı-
ne dek ızlenebılecek.
MÜ Güzel Sanatlar Fakültesı Dekanı
Ftof. Hüsamettin Koçan ile sergi üzerine
görüştük.
Sanatçüar emeğirıi bağışhyor
- Üniversitenin özgün baskı koleksno-
nunu gün ışığına çıkarma fikri nasıl doğ-
du?
Dekan olduğum dönem Mustafa Ash-
er bana. kurumun bir özgün baskı kolek-
siyonu oldugunu belirten bir mektup gön-
derdi ve koleksıyona sahip çıkmamızı is-
tedi. Asher. kendi dekanlıgı sırasmda ko-
leksiyonu demırbaşa kaydetmıştı. tlk baş-
larda 49 vapıttan oluşan koleksiyona.son-
radan dönemin genç sanatçılarının yapıt-
ları da ılave edilmiş. Hatta bunların içın-
den benım de bir çahşmam çıktı. Kolek-
siyon 1973'te yurtdışına gıden yapıtlann
tümünü içermiyor. Bız heyecanla bunlan
çerçeveleyıp.-üniversitede sergilemeye
başladık.
Abidin Dino - Serigrafi, 1913.
-Pekimuzekurma fikri naslye-
niden gündeme geldi?
Müze kurma fikrının ılk orta-
>açıkması Cumhurıyetimizin 50.
yıl kutlamalan çerçevesinde or-
tay a atılmış. Biz de Cumhunyetin
50. yıhnda gerçekleştırilemeyen
müze projesınin 7
5. yılda yapıla-
bıleceğini düşündük. Sergi kuru-
lu, özgün baskı üreten 60 sanatçı
saptadı. Ve her sanatçıya mektup
yazarak. koleksiyonu müzeye dö-
nüştürmeyı amaçladıgımızı. bize
ikişer yapıt bagışlamalannı iste-
dıgimizı belırttık. 20 gün ıçinde
Fransa'dan. Almanya'dan, yurdun
dört bir yanından büyük bir coş-
kuyla karşılandı bu ıstegımız. Ya-
pıtlan yan yana getırdiğimizde
eksıgimız nedir demeye başladık.
Çünkü koleksiyon ılk başta sade-
ce özgün baskı üreten sanatçıla-
nn yapıtlanndan oluşurken yavaş
yavaş özgün baskıyı teknık olarak kulla-
nan tüm sanatçılara dogru yayılmaya baş-
ladı. Bu da sonuçta büvük bır zengınlık sag-
ladı.
- Koleksi\»na sanatçılar dışında bağış>a-
panlar oldu mu?
Elbette. Olağanüstü bır ılgiyle karşı-
landık. Bazı eksıkleri Süleyman Saim Tek-
can ve Mustafa Asher kendı koleksiyon-
lanndan yapıtlarla giderdiler. Bunun ya-
nı sıra Maçka Sanat Galerisi'nden Rabia
Çapa. Galen Nev den Haldun Dostoğlu,
SinanGenin mkatkılanda var_MeneüEr-
tel kendi yapıtlannın yanı sıra. kendrko-
• Fakülte, 90'a yakın
sanatçının 200 yapıtından
oluşan özgün baskı
koleksiyonu ile çağdaş Türk
sanatında kuşaklan
buluşturmayı hedefliyor.
'Müzesini Düşleyen Sergi'
sloganıyla yola çıkan serginin
en önemli amacı ise bu
sergiyi bir müzeye
dönüştürmek. Sanatçılann da
destek verdiği sergi, çağdaş
Türk sanatınm bugüne kadar
yan yana gelebilecek,
yaşadığımız yüzyılın en geniş
skalasını oluşturuyor.
Marmara Üniversitesi GSF Dekanı Hüsamettin Koçan.
leksı>onundan Bedrı Rahmı \ e Cihat Bu-
rak' ın yapıtlarını da gönderdi. Tahmıa et-
tigımizin dışında bır destek ve yapıt akı-
şı oluşmaya başladı. 60 sanatçı sayısı bır-
denbıre 90'a. 100 yapıt 200"ün üstüne çık-
tı. Bu destek sanatçılann bırçok oluşuma
yapıtlanyla destek verdigıni de gösteri-
yor. Türkıye'de emegını en çok bagışlamış
olanlar sanatçılardır.
-Sergi •Müzesini Düşleyen Sergi' sloga-
nıyla çıkıvor \ola_.
Düş ve gerçek bırbinne neredeyse zıt
_ kavramlar gibı görünüyor. Hatta aralann-
dâ*zamansal bir hıyerarşi de var. Önce
Özdemir Altan - Litografı. 1995.
düş, sonra gerçek... Düşün bır ger-
çege susamışhgi da vardır hep. Bu
slogan. 1973'teki gırişimin bır düş
olarak kalması nedenıyle çıktı orta-
ya. Ve biz bu düşü gerçekleştirme-
ye çalışıyoruz. Ortaya çıkan sergi
çagdaş Türk sanatının bugüne ka-
dar yan yana gelebilecek. yaşadığı-
mız yüzyılın en genış skalasını oluş-
turuyor. 1906 dogumluAliye Berger
ile başlayan koleksıyon 1973 do-
ğumlu EdaTekcan Tomba'ya kadar
sürüyor. Zamansal birakış \ ar. Bu ser-
gi bır bakıma çagdaş sanatımızın
baskıya yansıyan yüzünü bir araya
getıriyor. Bu anlamda da çok büyük
bır buluşmaya dogru gidiyor. Sergi-
yi dolaşırken Türk sanatındakı soyut-
lama sürecinı. sanatçının kendi için-
de yaşadıgı serüveni de görmek müm-
kün. Kısaca v aşadıgımız yüzyılı yan-
sıtıyorbu sergi.
- Sergide baskı türlerinin hemen
hepsini de görmek mümkün.
Ilk koleksı>onun tümü gravürden olu-
şuyordu. Şimdı ıse baskı teknıklerinın he-
men hepsi var; litografi. serigrafi.. Özgün
baskı çok üretilebildıgı ıçın ınsanlann bü-
yük bir kısmının ulaşabılecegı bır yakın-
hkta.
- Sergiyi başka şehirlere götürmeyi dü-
şünüvor musunuz?
Sergının taşınabıhrlik kolaylığı var. An-
kara ve Izmır"de sergilemeyi düşünüyoruz.
Bunun yanı sıra üniversitesi olan bütün
kentlerde de sergilemeyi amaçlıyoruz.
*Baskı, son derece toplumsal olan. son de-
rece insanla beraber olmak isteyen bir
alan. Müzemizın arkasmda büyük bir in-
sani amaç var dıye düşünüyorum. Özgün
baskının taşınabilirliği nedenıyle Anado-
lu'yu sürekli dolaşmasını düşünüyoruz.
Şu an uykuda olan müze-tren projesinin
de önünü açacak.
Hedef müzenln kapısını açmak
- Müzeyi ne zaman açmayı planhyorsu-
nuz?
Hedefimiz 2000 vılına girmeden bu
müzenin kapısını açmak... Bu koleksiyon
belki dünyada bagışlarla oluşturulmuş ilk
koleksıyon. Müthiş bir duygvısal boyutu
da var. Örneğin Ferruh Başağa 1973'te
yapıtının altına; "Bütün kalbimle işimi
okula bağışhyorum" diye yazmış. Bütün
bunlar çok kıymetli bir bellek oluşturuyor.
Bu sergının badirelerden geçmiş çok gü-
zel bır tanhı var.
- Müzenin kurulmasıyla Türkhe'de her
şeyin bire>sel çabalaria meydana geldiği bir
kez daha kanıtlanacak. Bu proje başka
projeterin de önünü açabiHr mi?
Türkıye'de hâlâ bir çagdaş sanatlar mü-
zesi yok. Bu sergi belki çagdaş sanat mü-
zesinın kurulmasına yardımcı olur. Müze
kurma planlan hep yanm kalıyor. Bu mü-
zenin kurulmasıyla toplumumuza Türki-
ye'de de müze kurulabilir mesajı vermiş
olacagız. Sanat alanında kurumsallaşma-
larolmadıgı ıçin güven eksenlen de oluş-
muyor. Bu yüzden de insanlar bunun içi-
ne girmek ıstemıyorlar.
- Peki kültür alanında siyasetçflerin fist-
lendiği rol nedir?
Ne yazık kı yerel yönetimler kendi sı-
yasal yelpazelerinin gerektirdigi yatınm-
lan yapıyorlar. Türkiye kültür alanmda
sahıp olduğu binkımleri kullanamıyor.
Türkiye'de asıl tayın edicı unsuryetkıyi elin-
de buîunduran siyasetçılerde. Siyasetçi ne
düşünüyorsa öyle oluyor. Partilerin kültür
politikalan yok. Sanatı güncel çıkar halı-
ne dönüştürmek çok yanlış. Heykeller kal-
dınlıyor. tükürülüyor, nü yapıtlar sergi-
den kaldınlıyor. Tarihimiz ashnda bir san-
sür tanhıdir. Böyle olunca da ortaya çıkan
hiç ıç açıcı olmuyor. Artık yerel düşünme-
memız gerekiyor. Anadolu insanına sa-
natı götürme sorumlulugumuzun yanı sı-
ra Batı'dakı insanlar için de aynı sorum-
luluğu taşımalıyız. Hep onlardan bir şey
bekliyoruz bu biraz özgüven sorunudur.
Artık farklı bır alana taşınarak onlann da
bizden yararlanmasını saglamalıyız. Ge-
niş tabanlı mekanizmalar oluşturmak zo-
nındayız. Sadece bıreysel çıkışlarla bir
yere varamayız.
Filmin 12 Şubat'ta izleyiciyle buluşması tekrar sansüre gidip gitmeyeceğine bağlı
'YoVungösterinu için kararyann ahnacak
Yılmaz Güney, filmi yönetmen ve ekibin yaptığını belirtmişti
'Ses getirdiyse başan onlann'
'Yol'daki farklılıklar varsa, Gören kop\a>ı ona>lamazsa. fılm veniden sansüre gönderilecek.
• Filmin yönetmeni Şerif Gören. Yol'un
üzerinde teknik değişiklikJer yapıldığını
öğrenince SESAM'a başMirarak yeniden
izlenmesini istedi. Fatoş Güney ise filmin
özüne hiç dokunmadıklanm, Gören'in
yanlış bilgilendirildiğini söyledi.
CUMHUR CANBAZOĞLL
Senaryosunu Yılmaz Gü-
ney'in yazdıgj, Şerif Gören"in
yönettigi Alnn Palmiye ödül-
lü Yol fılminin 17 yıl aradan
sonra 12 Şubat'ta ızleyıci kar-
şısına çıkıp çıkamayacagı ya-
nn belli olacak.
Yann SES.AM adma Yü-
maz Atadeniz, Telif Haklan
Sinema Genel Müdürlü-
ğü'nde SESAM adına filmin
1993 yıhnda sansürden geç-
miş kopyasıyla cuma günü
Yılmaz Güney Kültür ve Sa-
nat Vakfrnın salonlarda gös-
terime sokmaya hazırladıgı
kopyayı izleyecek.
Arada farklılıklar olduğu
saptanırsa Şerif Gören'in ye-
ni kopyayı da onayiaması ıs-
tenecek. Gören onay vermez-
se film yeniden sansüre gön-
derilecek. Prosedüre göre.
sansürden onay alacak film-
leT önce SESAM'dan geçe-
rek Küluir Bakanlıgı'na ulaş-
tınlıvor.
Filmin yönetmeni Şerif
Gören, bir süre önce basın
aracılığıyla Yol'un üzerinde
teknik degişiklıkler yapıldı-
ğını öğrenince SESAM'a
başvurmuş, yeniden izlen-
mesini ve jenerikte 'Yöne-
tim: Şerif Gören' yazısıyla
afışteki yerinin düzeltilmesi-
nı istemişti.
Y'ılmaz Güney Kültür ve
Sanat Vakfi. filmin ses düze-
ninin günümüz koşullanna
göre uygulanması için uzun
süren çahşmalar yaptırmış-
tı.
Yılmaz Güney Kültür ve
Sanat Vakfi adına konuşan
Fatoş Günev şunlan söylü-
yor: "Pazartesi günü bir so-
run çıkacağını zannetmiyo-
rum. çünkü filmin özüne hiç
dokunmadık. Sadece seslen-
dirme yenidenyapıldı.müzik-
ler zenginleştirildi ve kapı
açıp kapama gibi efektler dü-
zeltildL Şerif Gören vakti ol-
madığı için restorasyona ka-
tılamayınca yanlış bilgilen-
dirme üzerine böyle bir ka-
rar alnuş. Filmin fragmanla-
nnda vanuşhkla \aalan \6-
netim: Şerif Gören', fumin
asıl kopyasında \önetmen ola-
rak geçivor zaten. Aynca afi-
şe de Gören'in isteği üzerine
ismini daha büyük \azdik."
Şerif Gören de konuyla il-
gıli şulan söylüyor: "Beni re-
torasyna davetettiler ama di-
n çahşmam vardı, ardından
annem v^fat ettü gidemedim.
Onlar da bekley emediler. Ba-
sında filmin üzerinde o>nan-
dığını okuyunca bağlanOya
geçtik, konuştuk. Gerekli de-
ğişikliklerin yapılacağını söy-
lediler. Fragmanlannı da de-
ğiştiriyorlar. Şu andaki duru-
magörepazartesi günü birso-
run çıkacakmış gibi gözük-
müyor, bekle\elim göreüm.
Filmedokunulmamışsa hak-
kı devTettigimize dair sözleş-
me yapacağız... V'akıfla ko-
nuştuktan sonra daha rahat-
ladım. galava da katılacağım.
Ydlaıtür söylüyorum, Yol bü-
tün ekibin özverishie yapdmış
bir filmdir. Yılmaz Güney,
'Bu filme ihtiyacım var, çek"
demişti. ben de çektim. Hala
filmin kimin oldugunu tarü-
şan varsa. Cannes'ın 50. Yü
törenlerinin kaseti var elim-
de. izlettirebilirim".
Yol'un kimin filmi ol-
duğu, Altın Palmiye'yi
Yılmaz Güney"in alma-
sından (Costa Gavras'ın
Missing-Kayıp filmiyle
ödülü paylaşmıştı) sonra
sürekli tartışma konusu
olmuştu. Şimdi film gös-
terime girmeden aynı po-
lemik yine gündeme ge-
tirildi. Yapıtın Fransızca
afışinde 'Bir Ydmaz Gü-
ney Fihni' diye en üstte
yazılması. ŞerifGören'in
adının oyunculannınkin-
den daha küçük kullanıl-
ması tartışma yaratırken,
Fransız dagıümcilann Gü-
ney'in politik karizması-
nı kullanmak için böyle
bir yola başvurduğu söy-
lenerek konu kapatılmış-
tı.
Yıllar yılı Yol'un sahi-
bi olarak Yılmaz Gü-
ney'in gösterilmesine ses
çıkarmayan Gören, geç-
mişte yaptığımızbir söy-
leşide ödülün verildi|i dö-
nemde yasaklı olduğu için
zaten yurtdışına çıkama-
dığını belirtmiş, imece
usulü yapılan filmde ki-
min ne yaptığının değil,
böyle bir yapıtın yaratıl-
masının önemli oldugu-
nu vurgulamıştı. Her fir-
satta aynı sözleri tekrarlar-
ken, ödül kazanmış yö-
neönen diye iki yıl önce Cannes
Film Fesrivali'nin 50. yılı kutlama-
lanna katılarak polemiğe son nok-
tayı koymuştu.
Ancak son günlerde basının yak-
laşımma bakıhrsa konunun uzun
süre sıcak tutulacağı anlaşılıyor.
İtalya'da düzenlenmiş Ulusla-
rarası Nuovo Cinema Sergi si sıra-
smda Yılmaz Güney adına hazır-
lanan tanıtım kitabının 71. ve 72.
sayfalannda ^iansEichenlaub'un
Mayıs 1982'deCannes'da Yılmaz
Güney'le yaptığı söyleşinin ko-
nuya açıklık getireceğini umuyo-
• Yol'un kimin filmi olduğu Yılmaz
Güney'in Altın Palmiye'yi
almasından sonra sürekli tartışma
konusu oldu. Şerif Gören, Cannes'a
katılarak polemiğe son verdi.
ruz: Güney, Eichenlaub'un aynı
konudaki sorusunu şöyle yamtla-
mış: *Senaı>wıungerçekleştirflme-
si aşamasuıda, üç ay boyunca fil-
miçekecek yönetmenle(Erden Kı-
ral) bağlantı halindeydîm. Ona
sahneleri teker teker anlattun; se-
nar>o> la ilgili duygulanmı aktar-
dun. Ancak on gün sonra çekim-
lere ara verdirmek zorunda kal-
dım: çünkü işlerin iyi gitmedigini
hissettim. Zaman kısahyordu ve
yeni bir yönetmen arayacak ka-
dar vaktim kalmamışü. Tek uy-
gun isim,yıllardır asistanhğıını ya-
pan Şerif Gören'di Beni,
hapishane ortamını ve
mahkünılann psikolojisi-
ni iyitanıyan birine gerek-
sinimim v'ardı.Gören,bu-
na uygun biriy dL Sendikal
bir sorunnedenhfc bir sü-
re hapiste yatmıştı. Pro-
jeyle ilgili düşüncelerimi
aktarmak ve senaryoyu
tartışmak için aşağı yo-
kan üç günü birlikte ge-
çirdik. Neyiçekeceğini iyi-
ce anladı ve sonuç olum-
luydu_ Hazırladıgım se-
naryoçokaynntriıydı,sah-
ne sahne. Kameranm ha-
reketleri,kadraj, oyuncu-
lann yerterine kadar her
şey belirtilnüşti. Ban ha-
reketleri Şerif Gören'in
karşısuıda canlandırmış-
tım. O durumda ne yapı-
labüirse yaptım fOm için.
Hattahalkia nasıl iletişime
girfleceğini bilegösterdim.
Ancak bu anlattıkJanm
hiçbirşekOde yönetmenin
veekibin emeğini küçüm-
süyOTumanlamınagelme-
sin.Filmionlar yapü, ben
de bir rehber gibiyol gös-
terdim. FOm ses getirdiy-
se başan oıüanndır.Mon-
taj ve müziklemeyi yapar-
ken elimde gerçekten çok
çok iyi bir malzeme var-
Eichenlaub Istanbul'a
gelerek ŞerifGören'in de düşün-*
celerini ögrenmek istemiş. O gü-
ne kadar filmini izleyememiş Gö-
ren'le Yol hakkında konuşmanın
kolay olmadığını, montajcılıktan
yönetmenliğe geçmiş Gören'in
fılmlerinin montajmı da yaptığı-
nı, ancak Yol için bu hakkını kul-
lanamamasmm acı verici bir du-
rum oldugunu aktaran Eichenla-
ub yönetmenden sadece birkaç
kelime alabılmiş-. "Bırakalnn bun-
lan, filmi Güney için yapüm. Bü-
tün bu öyküyü unutalim. Beni bu-
gün ügUendirryor."
Y A P I Y O R L A R ?
Ringo Starr 17 yıl
sonra sahnede
• Rlngo Starr
yeniden sahnelerde...
Çalışmalanna 17 yıl ara
veren Starr'ın yeni
albümü Vertical Man,
Amerika listelerinde
hızla yükseliyor. Starr,
12Şubat-25Mart
tarihleri arasında
gerçekleştireceği
konserlerinde All Starr
Band grubuyla birlikte
sahneye çıkacak.
• woodstock
festivalinın bir kolu da
bu yıl Avnıpa'da
gerçekleştirilecek. 23-
25 Temmuz tarihlennde
Nevv York'ta
düzenlenecek festivale
bağlantılı olarak 16-18
Temmuz tanhleri
arasında Viyana
yakınında
Woodstock'ın Avrupa
kolu olarak bir dizi
konser verilecek.
• stanley
KUbriCk, yılan
hikâyesine dönen filmi
'Eyes Wide Shot'ın
gösterim tarihini bır kez
daha erteledi.
Başrollerini Tom Cruise
ve Nicole Kidman'm
üstlendiği filmin 15
Eylül'de gösterime
gıreceğı açıklandı.
• Leonardo
DİCapriO çekımlen
Tayland'ın Phi Phi
adalannda
gerçekleştirilen son
filmi sırasmda adanın
doğal çevresine zarar
verildiği gerekçesıyle
çevreciler tarafindan
20th Century Fox
firmasına açılan
davayla ilgili bir
açıklama yaptı.
Kendisini bir çevreci
olarak tanımlayan
DiCaprio, Fox
fırmasmm adaya hiçbir
zarar vermediğini, hatta
çekimlerle doğanın
önemini vurguladıgını
belirtiyor. Ünlü
sanatçıya göre film
gösterime girdikten
sonra ada turizmi de
olumlu yönde
etkilenecek.
• Sinead
O'Connor. kürtaj ve
sivil haklar için
yürütülen hareketlere
öncü olmasınm
ardından şimdi de
kişisel bir savaş veriyor.
lrlandalı şarkıcı, oğlu
Roisin'in velayetini
almak için gerekirse
ölene kadar eski kocası
John Waters'a karşı
savaşacağını açıkladı.
Irish Mirror gazetesi,
Waters'ın, O'Connor ile
oğlunun görüşmesine
engel oldugunu
belirtiyor.
• Emlr Kusturlca,
son filmi 'Kara Kedi
Beyaz Kedi'nin
müziklerini hazvrlayan
müzisyenler grubuyla
birlikte turneye çıktı.
Kusturica. konserlerde
sahneye çıkıp gruba
katılarak gitar çalıyor.
Oğlu Stribor ise
bateride...
• John Travolta
Temmuz ayında, L.Ron
Hubbard'ın romanından
sinemaya uyarlanacak
olan 'Batterfield Earth'
filminin çekimlerine
başlayacak. Travolta şu
günlerde Gus Van
Sant'in Standıng Room
Only filminde ttalyan
asılh şarkıcı Jimmy
Roselli'yi canlandınyor.
• ElİCk Zonca, yeni
filmi' Le Petits
Voleurs'ün çekimlerini
tamamladı. Fransız
yönetmen bu filminde
sınır bölgesinde
yaşayan bır adamın
evini terk edişini ve
daha sonra yaşadıgı
olaylan anlatıyor.
• U2 grubunun liden
Bono Wo\, desteklediği
futbol takımı için
çalışmaya hazırlanıyor.
VVox, lskoç takımı
Celtic
Glasgovv'un kulüp
başkanlığını
üstlenecek ve
yıldız imajından
yararlanarak
kulübün bütçesını
yük&eltmeye
çalışacak.
• Alan
PakUla, geçen
kasım ayında
geçirdiğı trafik kazası
sonucu yaşamını
yitirmişti. Pakula'nın
ailesı bir basın
açıklaması yaparak,
yönetmenin ölümünü
aydınlatabilecek kişıye
büyük bır para ödülü
vereceklerini bildirdi.
• Jodie Foster,
Kral ve Ben filminin
yeni versıyonunda,
Siyam kralının oğlunu
yetiştirmekle
görevlendirilen tngiliz
öğretmen Anne
Leone'Aens'ı
canlandınyor. Önceki
versiyonlannda Rex
Harrison ve Yul
Brynner tarafından
canlandınlan kral
rolünü ıse bu kez Hong
Konglu oyuncu Chovv
Yun Fati üstleniyor.
Filmin yönetmeni Andy
Tennam
• Nelson
Mandelamn 21 yıihk
hapis yaşamına
başlamadan önce
hayatını sürdürdüğü
küçük evi. Kuzey
Afrika Cumhunyeti
tarafından milli müze
ilan edildi. Mandela.
politıka öncesi
yaşamının en etkin
günlerini burada
geçirmiştı. Her gün
>"üzlerce kışı müzevi
ziyaret ediyor.
• James
Cameron m
çalışmalan tüm hızıyla
sürüyor. Terminatör
3'ünhazırlıklanna
başlayan Cameron.
2000'de Örümcek
Adam filminin yeni
\ersiyonunu çekecek.
Cameron'ın sonrakı
projelen arasında
Solans ve Maymunlar
Cehennemı'nın yeni
versıyonlan da var.
Cameron, Albert
Brooks'un yöneteceği
'The Muse' isimli
filmde ise oyuncu
olarak görev yapacak ve
bir romancıyı
canlandıracak. Filmde
Sharon Stone ve Martın
Scorsese de rol
alacaklar.