15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYTA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 1999 PAZAR 10 DIŞ HABERLER Amerika'nın siyah doğum günü NEWYORK New York'ta sık sık görüşüp de arkadaş olmadığım ınsanlar arasında, yaşadığım evın tam karşısındakı postanede çalışan ve kendini "sosyalist Amerikan vatandaşı" olarak tanımia>an entelektüel bır posta memuru var. Üç tane elektronık posta adresimden giren ve çıkan postanın haddi hesabı yok. ama nineden kalma pullu-zarflı (telli-duvaklı) geleneksel postanın tadı başka... Aynca her sefennde (yani haftada en az 2 kezı bu ılginç ve kültürlü posta memuruyla sohbet etmenin tadına da doyulmuvor. Adını bıle bilmediğim. öğrenmek de istediğim bu kıbar ve konuşkan memur feci 'muhalif bır ınsan ve tabii Amerikan özgürlük anlayışıyla alay etmeye bayilıyor. "Burada herkes her istediğini söyleyebilir. Ama söyledikleri doğru şevlerse ve kitlelerce ciddiye alınıyorsa o susturulur..." dıyor. Acı bır gülüşü \ar: kısa ve sinirli. Bu durumlarda onu mutlaka kulianıyor. "Amerikan tarihi 'Büyük Amerikalılar'a karşı yapılmış suikastiaria doludur!" Bu konuşmayı ıki hafta önce Martin Luther King Jr.'ın doğum günü ertesi vapıyoruz. 1%4'te Amerıka'dakı ırkçılığa karşı gösterdığı çalışmalardan ötüru Nobel Banş Ödiilü alan Martin Luther King'ın bir rüyası vardı O rüvada siyahlarla beyazlann otobüslerde. okullarda aynlmayacağı. birbirlenyle evlenme haklannın olabileceği. aynı musluklardan su ıçebılecekleri bir Amerika'yı görüyordu Kıng. Yoksulluğa ^ ^ ^ ~ ^ ^ ^ " ~ karşı ırk farkı olmadan savaşmak gerektığinı söyleyerek beyaz yoksullan da o şahane düşüne katıyor. bununla da kalmayıp Amerika'nın Metnam Savaşı'na karşı çıkıyordu. Üstelik onun. düşlerini açık açık anlatmak ve insanlan etkilemek gıbı bır özelliği vardı. Martin Luther King daıma şıddete karşı oldu ve çok etkılendiğı Gandi gibi pasıf direnme yoluyla başarı kazandı. Ancak 29 yaş.ındayken 4 Nisan 1968'de Memphıs'te bır motel balkonunda onu susturdular. Katılın adı James Ray'dı, rengı beyazdı, ama Kıng'ın suikastı da Kennedy Kardeşler \e Abraham Lincoln suikastı gıbı tek katilin ışi olarak kapanıp gitmedi vicdanlanndan bırtürlü... Amerikan Kongresı'nın 1983"te aldığı bır kararla her yıl ocak ayının üçüncü pazartesi günü Martin Luther King'in doğum günü olarak resmen kutlanıyor. Okullarda ancak 30 küsur yıldır yan yana oturabilen siyah ve beyaz renkli çocuklar ocak ayı boyunca siyah Amerikalı (Afnkalı-Amenkan diyorlar kendilerine) vatandaşlann gözyaşı ve haksızlıklarla dolu tarihine yoğunlukla * eğiliyorlar. Daha çok yakınlara kadar vatandaş ve insan olmanın onuruna uzak tutulan. kuşaklar boyu köle olarak yaşamış bu ırkın maruz kaldığı inanılması güç koşullar, Amenka gibi uygarhk ve demokrasının en yeni ve kusursuz adresi olmak iddiasmda bulunan güçlü bir ülke için gerçekten utanılacak bır yara Bu bakımdan en ırkçı Amerikalının bıle Martin Luther King Jr."a müteşekkır olması eerektiğine BUKET UZUNER inanmaktayım. En mahrem (!) düşlerini cesurca açıklayan bu yürekli genç adam, bugün ABD'nin büyük bir ınsan haklan ayıbından kısmen de olsa kurtulmasına yol açmıştır. (Kısmen diyorum, çünkü 1992'de Los Angeles'ta tümü beyazlardan oluşan jüri üyelerinin bir zenciyi şiddetle döven dört beyaz polisi aklamasıyla kopan kıyamet ve geçen haftalarda bır zenci kızı tabancayla öldüren beyaz polislerin yarattığı tepki. bu ülkede zencilerin durumlannın hâlâ pek de iç açıcı olmadığının yalnızca iki belirtisi) dünyanın birçok yerinde hâlâ şiddetle süren ernik ve dınsel ırkçılık. insanlığın en büyük yüz karasıdır. Belki de genetikçilerin ınsanlığa en büyük katkısı her anlamda ırkçılığa neden olan genleri izole edip tamamen yok etmektir. Işte bu da benim riiyam! Manhattan'ın birbirinden canlı ve heyecanlı sergilennden bıri de bu sırada açıldı. Fotoğraf sanatçısı Steven Kasher'in 1954-1968 yıllan arasında ABD'deki vatandaşlık/sivil haklar hareketi konulu birbirinden etkileyici siyah-beyaz fotoğraflan 92. Sokak Y (Yahudi) kültür merkezinde ilgiyle karşılandı. Bu serginin bir Yahudi kültür merkezinde açılması ve arkasında Yahudi bır Amerikalı sanatçının olması bize ilk bakışta pek bir şey fısıldamasa da yine Yahudi bir Amerikalı olan büyük yönetmen Steven Splelberg'in zenci kölelerin derin sancılannı anlattığı fılmi Amistad'ı yapması da bir rastlantı degıldi. Çünkü fotoğraf — — — — — sanatçı Steven Kasher'in New Ybrk Times'takı söyleşısmde altını çızdiği gibi 1954-1958 arasında şiddetle süren sivil haklar mücadelesinde öldürülen insanlann hepsi zenci degildi. Kuzenleri Andrewve MichaeTin cesetlerini Mississippi nehrinde bulan Steven Kasher. o yıllarda anti-semitist ırkçıhğın da zenci ırkçılığı kadar güçlü olduguna dikkat çekıyor. Amenka tarihını daha dıkkatle inceleyen bir yabancı, sivil haklar mücadelesinde Amerikalı zencilere asıl desteği Amerikalı Yahudilenn verdigini öğreniyor. Sergiyı gezen New Yorklulann tepkilerini aktanrken Steven Kasher bu reaksiyonlann da renkleri olduğunu ileri sürüyor. Sergiyi gezen siyahlar, fotoğraflardaki gerilim ve acıyla kendileri yaşamış gibi bir ilişkıye girerken, beyazlann birçoğunun fotoğraflardan fışkıran öfke ve nefrete şaşırdıklannı gözlemliyor. Bana sorarsanız. sergideki bir fotoğraf insanın dizlerini tıtretecek kadar güçle haykınyor. 1968'de Memphis'te büyük bir mitınge hazırlanan yüzlerce sağlık işçismın görüntüsü bu. Fotoğraftaki bütün işçiler zenci ve hepsinin elınde "Ben bir insanım" (I am a Man) yazan pankartlar var. "Hepimiz insanız" diyor postanedeki kültürlü posta memuru. -Hepimiz hata yapanz-." Sonra o malum kahkahasını savuruyor. Kısa ve sinirli. "Biz Amerikalılar bifc_." Gururla gülümsüyor. Ben de gülümsemesinı alıyorum. Gururla! Not: Haftanın yeni Amerikan deyimi: Bumerang Çocuklan: Ekonomik güçlükler nedeniyle yetişkin yaşlarda yeniden ana-baba evine dönen bekâr çocuklar. L>UrUlC Hin UetllZ HVyjl caklanndan biri olan Barbie, 9 martta 40. yaşgününü kutlayacak, Barbie'nin kelebek dövme- leriyle siislü yeni modeli ABD'nin Miami kentindeki Miami Plajı'nda ba- sınla tanıştı. 40 yıldır bütün dünya çocuklannın en gözde oy uncaklann- dan olan Barbie'nin yeni modelinin çok beğenildi. (RELTERS) Elektronik devrinde sevgiye yer var mı? STOCKHOLM On üç yaşına az kalmış olan oğluma ve arkadaşına az önce seslendim. Ben ev deyken iki saatten fazladır bilgısayarın karşısındaydılar ve oyun oynuyorlardı. Ben gelmeden önce kim bılir ne kadardır. "Yeter arnk," dedım, "yoksa hasta olursunuz." Arkadaşı homurdanarak gitti. Oğlum geldi ve derhal acıkmış olduğunun bilincine vardı. Sordum. kendi odası da varken - benim asla olmadı- ılle de bilgisayar oyunu oynaması gereklı mi, diye. Konuşamaz mısınız onun yerine? Ne hakkında? diye sorup gitti. Evet. ne hakkında konuşacaklardı? Bu sahneyi çoğunuzun tanıdığını biliyorum. Insan ihşkilerinin. olsa da. olmasa da olur şeklinde bır aksesuvar haline geldığini; birçok iş yennde insanlann, iki adım ilerdeki odadakı arkadaşına bırakın gitmeyi, telefon etmeyi, elektronik postayla ulaştığmı siz de görüyorsunuz, işitiyorsunuz. Ceketınin düğmesi koptuğunda panik yapan bilgisayar dahileri, tuşlara basarak bir garip orgazma ulaşırlarken, bu gıdişle insanlar, ekranda buluşup ekranda evlenecekler. Internet sayesinde oğlum bazı oyunlan dünyanın her yerinden gençlerle oynuyor. Geçenlerde bir Yunanlı oğlan oyuna girmiş. Atina'da olduğunu bildirmiş. Oğlum da Stockholm'de oturduğunu, ancak Türk olduğunu bildirince yanıtı almış: "Fuck You!" Gelip bana, oğlanın neye kızdığmı sordu... Ne dersıniz? Oysa büyük özgürlük Internet devTİmi. Birçok karanhk bölgedeki pislikler gün ışığına çıkıyor. Zorla susturulan sesler, kıtalar ötesinde duyuluyor. Tabii aynı şekilde, birçok çarpık zihin de aynı özgürlükten yararlanıyor. Dünya daralıyor, ulaşım saniyelerle ölçülüyor ve yaşam bambaşka bir safhaya giriyor. tsveç'te bir süredir tartışılan konu, hem Internet, hem de kablolu yayın ya da uyduyla pornografinın evlere kolaylıkla girmesinden sonra gençlerin kafalannın kanşıyor olması. Ergenlik çağındaki bir genç, yan çocuk, bir düğmeye bastığında en "fleri" cinsel ilişki şekillerini görünce ne düşünür, bundan nasıl etkilenir? Burada kısaca bizdeki "çıkmak" anlamında "beraber otduğu" benzeriyle ne yapar? Sinemada. tenha bir sokakta ilk kez sevdiğinin elini tutmanın verdiği zevki bilebilir mi? O kafasındaki görüntüleri uygulamaya kalkarken, ilgilendiği kişi ona, ~~^~~~ "Herkesböyle yapıyormuş, ben de öyle yapayım" diye boyun eğer ve mutsuz olursa, ne düşünür? Genç kızlar gazetelerin seksologlanna, "İlle de şöyle vapahm istryt>r. Bir kez denedik, hiç zevk almadım. Hayır desem benden kopar diye korkuyanım" şeklinde mektuplar yazıyorlar. Bir ten zevkine dönüşüyor sevgi, akrobasiye dönüşüyor sevişme. Ve HlV'lı bir uluslararası çapkın, Isveç gibi cinsel bakımdan özgür ve başına buyruk kadınlardan en az 144'üyle korunmasız yatabiliyor. Birkaç dil bilen, hafif Amerikanvari havasıyla. Hastalığı ifşa olununca kayıplara kanşıyor ve 144 kadın, AIDS testi için kuyruğa giriyor... GURHAN UÇKAN Ölümler bize ölümümüzü hatırlatır MOSKOVA HAKAN AKSAY Nedense ölümler sıklaştı son zamanlarda. Hem ünlüler arasında, hem ış arkadaşlanmız hem de yakın çcvremiz içmde. Bırer birer yitiriyoruz insanlan. Ve iyi insanlar bu yitirdıklerimiz; yaşamayı, geride kalanlardan daha fazla hak eden insanlar; yaptıklanna ve yapabileceklenne bakınca, daha uzun süre ölmemesi gereken kişiler. Ve ölümlerinden sonra bize yaşamada bellı belirsiz bır ısteksizlik. isyan, korku ve yalnızlık duygulannın kanşımı bır sıkıntı bırak arak elimızde kalanı acımasızca anlamsızlaştıraninsanlar... Daha düne kadar bizim yaşamımızın bir parçası olan bu insanlarla ilgili olarak birdenbire "di'B gecmiş" kullanmak ne kadar zor! Olüm ne kadar acımasız! Şimdi şu koridorun öteki ucundan çıkabilecek gibi gelen bırivie ilgıli olarak "şöyleydi, böyleydi" anlatımlanyla onu geçmişe gömmek ne büyük cüret! Ya topraga gömmek° Soluğunu kaybetmiş bir tanıdık bedeni, yanımızda enyip' ' ' bozulmasın, kokup çürümesin diye bastığımız yüzeyin altına gizlemek! Ve bu yaptığımız işten utanmamak için. bütün bunlara tören havası vermek, dualarla günahlanmızın üzerini örtmek, toplu halde da\Tanarak tek başına yeraltına ıttiğimiz kişiye karşı masum bir dayanışma içine girmek... Ölümler sıklaştı nedense son zamanlarda. Televızyonlar cenaze törenleriyle doldu. Olenlerin anısına yapılan konuşmalann kimisi içten, ama çoğu sessizlikten güçsüz. Ölümler anndınyor sanki insanlan, suçsuzlaştınyor. iyileştiriyor. Oysa kısa süre sonra unutulacak bu ölümler, biliyoruz ve insanlar hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya devam edecek; kavga etmeye, didişmeye, sonu gelmez hırslann peşinde koşmaya. durmadan yeni şeylere sâhipOlmayâ Çaiişmayâ..'. AsTında galiba hayatın anlamına en fazla yaklaştığımız anlar, ölümün yanı başımızda dolaştığı sıralara denk geliyor. Önemsedigimiz her şeyin ölümle çarpıldığında nasıl sınrlandığını anlıyoruz. Sakinleşiyoruz. Ululaşıyonız. Ama bu sahne, dayanma sırunmız fazla zorlanmayasm diye, kısa bir süre içinde bitiveriyor. Sonra hafizamız bize en büyük "rahatlaöcı hizmetini'" sunuyor: Unuruyoruz! Her şeyi, herkesi ve en önemlisi. ölümün kendisini!.. Ta ki yeni bir ölum, bizim hayatla aramızdaki bağın hiç de öyle sonsuz bir güce sahip olmadığım bir kez daha gösterene kadar. Ölümler birbirini izleyip duruyor son haftalarda. Isteğimizin, içine bakmakla bakmamak arasında gizlice kıpırdadığı tabutlar birbirinin ardına diziliyor. Cami avlulannda bizi duyduğu çok kuşkulu bir eski îtissSk seslenir gibi yaparak kendimizi rahatlatıyoruz. Başkalanna helal ettiğimizi haykırdığımız haklan kendimiz için talep ediyoruz. Mezarlara indirilen beyaz giysili eski dostlanmıza döktüğümüz gözyaşlannın büyük bölümü kendimiz için. Çünkü ölümler, bize kendi ölümümüzü anlatmaya çahşmakla görevli.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle